30 Aralık 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

$e Birincikânun SON POSTA I * Garıp ve ınanılmıyacak şeyler | 18 inci asrın riyaziyecisı Lagrange 17 yaşına basıncıya ka- dar hesabdan, hoşlanmamıştı. ve hocası oldu. d A riyaziyeden asla Fakat bu yaştan sonra, bu ilme o kadar merak etti ki, bir sene zarfında İtalyada To- rino'da harbiye mektebinin riyazi- vücud bulmuştur. & ea kullanılmaktadır. 'Cafer Paşa EH- lâskeri, esnasında hem İngilizler- den, hem de Al- manlardan inmir salib nişa- nı almıştır. ! rı;'_ i L .. . GGi Meşhur İngiliz şairi w , Klaskada A B dağı Holiywood'daki si- Bu dağın, derin ara- Yüzb ğ ; n p uzbDaşı nema artistlerinin | JTıklarında — yağan Geörge İn- hiçbiri hakiki is- karlardan tabiil şe- gilî?' bııhrli:; * B 4 - Br ” yesine mini — kullanma- | kilde A B harfleri yamadı Tei nt Hazlar maktadir. deniz haritası 140 senedenberi hâlâ harb ge de- Lord Tenuyson Bundan 95 sene evvel yazmış olduğu bir şiirle tayyareyi ve hava harble- rini tasvir etmişti. Bu iti- barla tayyarenin ve hava harblerinin mucidi olarak ta Lord Tennyson tanın- malıdır. v v .. Son Posta'nın Resimli Zabıta Hikâyesi Oyun sırasıd cinayet © Ali, gece dostlarını davet etmiş- ti. Ahmed: sonra, Jaşılmıyacak, yerde kalacak.. e— Çocuklar, dedi. Haydi cinayet oyunu aynıyalım. Eğleniriz. Oyun gayet basittir. Altı kişi lâ- zım. Altı tane de iskambil. Bu iskam- billerin içinde bir bacakla bir de bir- li olacak, hepimiz birer kart çekece- ğiz. Amma, çektiğimiz kartları kim- se görmemeli. Birli katildir. Bacak ta polis haliyesi. Kartlar çekildikten bacağı çeken arkadaş, ortaya keyacak, diğerleri de ellerin- deki iskambilleri yerine bırakacak. Bu suretle birlinin kimde olduğu an- Sonra bütün ışıkları söndüreceğiz. Polis hafiyesi burada kalacak, diğer arkadaşlar evin içime dağılacaklar. Katil, kurbanını seçecek, elini onun boğazına götürecek, sonra kaçacak, Kurban on saniye bekledikten sonra bir feryad koparacak ve yere düşe- cek. Feryad duyulur duyulmaz polis bafiyesi elektrikleri yakacak ve cina- yeti araştıracak, katili bulmıya çalı- şacak, bu sırada herkes bulunduğu kartı 3 — Ecvedi merdiven aya- ğina oturmuş büldü. Cesedi aramıya başladı. Çalışma odasına geçti, bomboştu. Oturma odasına vardı. Ö- rada Necile yan gelmiş, si- gara içiyordu. » y 6 — Ve derhal: ziyette kalakalmışlardı. diye haykırdı. Arkadaşları gel- diler, Ali olan biteni onlara bildirdi. Polise ha- ber verildi. Necile bayıldı. Ahmed onu sedire yalırdı. Hasan ile Ecved ayakta şaşkın bir va- 4 — Burada da aradığını bulamıyan Ali, misafir odasına girdi ve., cesedle karşi- laştı: «— Enfes! diye söylendi. Ne güzel rol yapıyorsun Süveyda.» Yerde yatan genç kiz cevab vermeyince Âlinin yüreğine bir korku girdi, T — Polis geldi. Ali oyunu anlattı. Polis, Süveydanın sağ elini açtı ve parmak- ların üzerinde bir iz gördü, 'Toplantıda bulunanları bi- rer birer sorguya çekti, 1 — Bu resimde, oyuna girenlerin iskambilleri çekliğini görüyoruz. Soldan sağa doğru: Ahmed (kart çekiyor), Süveyda, Hasan, Ecved, Necile ve Alidir. Ali bacağı çekiyor: «— Vay canına polis hafi- yesi oldum diye böbürleniyor. Işıkları söndürü- yor. Haydi dağılınız bakalım. Katil kendisini ko- rüsun, Bir, iki, üç!» diyor ve lânıbaları söndü- rüyor. 2 — Ali, yan odalardan birine geçmiş, şöyle şipın işi bir bar- dak viski yuvarlamak üzere- dir. Derken bir feryad. işidı- şarak elektrikleri yakıyor. yor ve karanlık koridora ko- 5 — Hemen diz çöktü, ve genç kızı daha ya- kından muayene etti. Süveydanın boynun- da baş parmakla diğer parmakiarın izleri vardı. Süveyda hapi yutmuştu. Onu boğ- muşlardı. Bunu farkeder etmez Alinin yü- zü kül gibi bembeyaz oldu İFADELER; Necile — Ben oturma odasında bu- lunuyordum. Ecved — Ben merdivende oturuyor- dum. Ahmed — Ben yukarıda idim. Işık- lar yanınca Ecvedi aşağıda gördüm. Hasan — Birliyi ben çektim. Ka- ranlıkta bir kurban bulmıya çalışı- yordum ki, bir çığlık duydum ve içi- sandım. Bunun üzerine polis, Ali He konuş- ta ve birisini yakaladı. Acaba kimi? Bulamazsanız, 13 üncü sayfayı açmız. Tarihden sayfalar : Fakat bunun bir çaresi olmuyordu. Şimdiye kadar ye- tişen dâhilerin pek çoğu Şşübat âa- yında doğmuştur. Bu itibarla şubat &- yına — dâhile- rin —doğduğu ay denmekte- 1918 de sahnede hü- ner gösterir iken ö- len meşhur Çin sihir- bazı hakikatte İskoc- yalı idi. Fakat mak- yajı ve edaları o ka- mmffimmğıj AA Teti LA 't  Çinliler bile onu &- < yırd edemezlerdi. #a Tarihde iki alaca... İster istemez çadıra giren defterdar buyuk bir korku içindeydi. Ala- ca Mehmed ona tatlı dil döküyor, efendisi g!bi iki yüzlülük ediyordu. Çünkü Alaca Mehmed sadrâzamın cellâdbaşısıydı. Yazan: Boşnak İbrahim Paşa 8 birincikânun 1598 de üçüncü defa sadrazamlık mevkii- ne geldi. İlk işi, padişaha — müzevirliye- rek, Macaristan seferi serdarı satırcı Mehmed Paşayı öldürtmek oldu. Satırcının öldürüldüğü haberini Tuna- ya doğru ordu ile birlikte giderken haber aldı. Bunu ona divanda söylediler. Ken- di yanındakiler arasında satırcının doöst- ları bulunduğunu biliyordu. Bunun için idam haberine inanmamış göründü: — Yalandır, aslı yoktur. Bu haberi kim getirdi? Diyerek çıkıştı. Haberi getiren adamı buldular. him Paşa öona bağırdı: — Sen bunu kimden işittin? — Kendim orada bulundum. İbrahim Paşa adamcağızın üstüne yü- rüdü: — Bak şu kâfire! Benim önümde de yalan söyler. Padişahın mübarek başı için, bunun yalan olduğu anlaşılınca seni en büyük işkencelerle öldüreyim! Diyerek hapsattirdi. Gittikçe kızmış göründü. Gerçekten yüzü kızarıyor, gözleri oyuklarından fır- lıyacak gibi oluyor, hattâ ağzından kö- pükler saçıyordu: | — Müslümanlar, bu ne olatak işdir! Bir yeniçeri ağası padişahın izini yok, benim haberim yok, şöyle namlı bir ve- ziri nasıl öldürür? Buna sakın inanma- yın! Mutlaka yalandır! Diye yeminler ediyor; satıremmın adını hürmetle anıyor, öldürene lânetler yağ- dırıyordu. Divanda bulunanlar bu lâfları bir saat İbra- kadar dinliyerek karşılarında oynanan komediden habersiz bakakaldılar. İbrahim Paşa şimdi satırcının adamla- rindan defterdar Ekmekçizadeyi hakla- mak istiyordu. Ona hem hincı vardı, kem de zengin olduğu için pek çok malı bulu- nacak, devlete alınacak, saraya verile- cek, padişahı memnun edecek, kendisi de | çöplenecekti. Sipahi ağası Alaca Mehmed, karşı:sın- da oturuyordu. Bu adam düzenbaz, iki yüzlü, insafsızdı. Bunun için (Alaca) diye anılıyordu ve sadrazamın ayni zamanda cellâdbaşılığını da yapıyordu. Mehmed ağa sadrazamın yanına kuldu. Sadrazam onun kulağına fısıldadı: — Satırcının defterdarı Ekmekçizade. yi bilir misin? — Bilirim. — İmdi, var, kande bulursan kaldır ve çadırına götür, sıkı hapset! Alaca Mehmed hemen dışarı çıktı. Sa- daret kethüdasının hususi kâtibine sor- du. Şu cevabı aldı: — Şimdi kethüda beyin yanına girdi. Alaca Mehmed de oraya gitti. Ekmek- çizadenin alt yanında oturdu. Kahve içti- BO- |ler ve Ekmekçizade kalkınca Alaca Meh- Turan Can med de kalktı. Konuşa konuşa yürüdüler, Ayrılacakları sırada Alaca Mehmed: — Bizim çadıra buyurun! Dedi. Ekmekçizade şaşırdı ve sordu: — Sebeb nedir? — Sahibi devlet öyle buyurdular. — Hele kethüda beye bir gideyim. — Yok;, sultanım, adam gönderin. Ken- diniz gitmek mümkün değildir. İster istemez çadıra giren Ekmekçiza- de büyük bir korku içindeydi. Alaca Mehmed tatlı dil döküyor, efendisi gibi iki yüzlülük sediyordu. Fakat bunun bir faydası olmuyordu. Çünkü Alaca Meh- med sadrazamın cellâdbaşısıydı. Kendi- sinin böyle bir adamın muhafazasına ve- rilmiş olması ölümünün yakın olduğunu anlatırdı. Ekmekçizadenin gönderdiği adam ket- hüda beye gitti. Kethüda bey hemen so- luğu sadrazamın çadırında aldı. İbrahim Paşa gene komedi oynamağa başlamıştı: — Ben böyle emir vermedim. A'aca kimmiş ki senin benim haberimiz olma- dan bir kişiyi hapseder? Bu ne olacak işdir! Kapıdaki çavuşa bağırdı: — Çağırin Alacayı buraya! Alaca geldi. İbrahim Paşa kethüda be- yin önünde sipahi ağasımn üstüne Vvü- rüdü: — Sen niçin bir defterdar adamı hap- setmişsin! Ben mi dedim, kethüdam mi dedi? Alaca hiç ses çıkarmadı ve başını eğdi, çünkü efendisinin huyunu pek iyi bili« yordu. İbrahim Paşanın sözlerinden ve hareketlerinden hiç çekinmivordu, fakat görenler: — Şimdi sadrazam Alacayı öldür'ür! Diyorlardı. İbrahim Paşa barbar bağırıyordu: — Bir bölük ağası kendisine sipariş 0« lunmamışken bir adamı hapseder! Den bunu ne işkence ile öldürsem gerektir. Elbet bunun ölümü bendendir. Küfürler birbirini kovalıyordu. Bu Si« rada sağ elini Alacaya doğru hiddetle sallarken ayni elin baş parmağını avuç içine bastırıyordu. Alaca bunun manası« nı hemen anladı: — Sakın bırakma! Sıkı tut! Demekti. Kethüda bey rahatladı. Sadrazama: — Sultanım, buyurun da salıversin! Dedi. İbrahim Paşa şuü cevabı yapıştırd:” — Büsbütün maskaralık olur. Şimdi hapsolsun, şimdi salıverilsin, olur mu? Hele dursun biraz!... Kethüda bey dışarı çıktı. İbrahim Paşa Alacayı gene yanına çağırdı ve sordu: — Bukağıyı vurdun mu? — Yok! — Hele pek tut, sana söylüyorum. (Devamı 13 üncü sayfada) SA ğ gM e adai L üüi

Bu sayıdan diğer sayfalar: