ÇOK avayı güzel gördüm; iki yaşın « daki oğluza da kaç ( ğa çıkmamıştı: — Mademki, dedim, hava güzel, bir gezdireyim. Baba oğul yanyana yürüyorduk. tanıdığa rastladık: Maşallah epey büyümüş. Dedi. — Evet amtası, iki yaşına geldi. Bak sana bir şey tenbih edeyim, mevsim bir tuhaf, sakın çocuğa abur cu- bur yedireyim Gdeme, bu yüzden birden- bire hastalanıverir. Tanıdıktan ayrıldık, başka — tanıdığa Tastladık: — Maşallah maşallah kırkbir kere... A- yol beni bilmedin mi?. Ben senin teyze- nim.. dür soka- şunu Bir Bana döndü: — İyi gördüm, dedi, çocuk böyle bü - yür, sakın tereddüd etmeyin., abur cubur isterse verin.. Ondan da ayrıldık. Tamdık kıtlığı v var? Bir üçüncü ile karşılaşıverdik: — Büyümüş, ne âlâ, aman azizim, tam mevsimidir, bol bol portakal yedir.. bak nasil faydasını göreceksin. Dördüncü tanıdık: — Sana dostça bir nasihat, dedi, çocuğa portakal yedirme.. rahatsızlık verir. Beşinci tanıdığın elinde iki koca ke - fal vardı: — Çocuk için, sen de balık al, dedi, ba- hk en mükemmel gıdadır.. hiç ihmal et - Miye gelmez. t L Bunları filiy İLENLER Altıncı tanıdık da nasihatini esirgeme- di: Çocuğun gıdası için çok titiz davran- malısın! Bilhassa balık yedirme.. doku - nur.. Yedinei tanıdık, bir elile elimi sıktı, ö- bür elile çocuğu akşadı: — Günde en aşağı yarım kilo süt içir - melisin, dedi, vücüde yarar, barsakları yumuşatır. Sekizinci tanıdık onu tekzib etti: — Bol süt içerse iyi olur zannetme, süt bir kere kâfi gıda değildir, sonra mi - de“a, barsaklarda gaz yapar. Dokuzuncu tanıdık tramvaydan bağır- dı: — Dikkat et, çocuğu üşüteceksin; pal- tosunu, şapkasını giydir. Onuncu tanıdık, apartımanının pence- resini açtı: — Çocuğu ama da giydirmişsin, çıkar sırtındakilerini de çocuk biraz hava al - sın Ön birinci tanıdık: — Ben senin yerinde olsam, Derken sözünü kestim.. — Çok şükür ki, dedim, sen ve senden evvel konuştuklarım benim yerimde de- Bilsiniz.. ve gene çok şükür ki ben hiç bi- rinizin sözüne kulak asmıyorum. — Sen kendi kafana gidersen, bu ço - cuğa bakamarzsın.. Güldüm, sordu: — Neye güldün? — Kendi kafama gitmeseyaım, ne ka- dâr gülünç olacağım, aklıma geldi de ona güldüm. or mu idini İsmet Hulüsi DerzŞ Karadenize altın a'atan nehir |İnsan vücudünün ekseriyeti sudur <? Cenubi Kafkas- yada bir nehir var dir. Rion — nehri derler ve Batum civarında Kara » denize akar. Bun- ) e - ki altın madenlerinden biri sayılır. Çün. kü, nehfin suları içinde gayet İnce altm zerreleri bulunur. Bu altın zerrolerini, çok eski zamanlarda, altın avcıları, nehir içine sallandırdıkları bir takım koyun postlarile tutarlarmış. Bu tarzda altın av- cılığı yeni zamanlarda masrafını koru - madığı için bundan vazgeçilmiş, şimdi bu Adananın bir aylık icha ât ve ihracetı Adananın bir aylık İdhalât ve ihracatımı Bösterir bir istatistik neşredilmiştir. Bu ista- tistiğe göre Ükteşrin ayı içerisinde Adanadan 400,516 Jirahık pamuk, 2811 Jiralık lskarta pâ- muk, 374415 lralık pamuk çiğidi, 3194 Hiratık arpa, 456 liralık yulaf, 13114 liralık un, 24620 liralık sisam, — 168,300 Jirahık — İplik, 109,998 liralık bez, 2639 liralık yapağı, 6025 Hrabık barsak, 14742 HHralık ufak İhracat ve 174419 Uralık idhal edilen maddelerden ihra- cat ki cem'an 801,258 liralık eşya İhraç edil- miştir. Gene birinciteşrin içinde 18,347 lira- hk zirsat Aleti, 20440 ltralık bönzin, 5,176 li- Talık çimento, 18,384 liralık gazyağı, 9450 l- Talık, 56T7 liralık kahve, 892 liralık kanaviçe, 4AT2 Uralık kösele, 30324 lralık yerli men- Sucat, 24,057 Hirmlik eemebi mensucat, 3396 liralık makine parçası, 1540 liralık makine yağı, 64450 Hiralık şeker, 35,600 ve 269,306 li- ralık ufak Idhalât olmak üzere 404537 lira- lik idhalât yapılmıştır. Şu vaziyette birinei- teşrin ayı içinde Adananın — idhalâtından (306.720) ilrahık bir ihracat fazlası vardı. aa ——— SO OAT SI ŞA GÖNÜL İSLE Sanatoryoma giren Genç evleneb ilir mi? Kadıköylü bir okuyucum acıklı bir mektub yazıyor, Bu okuyucum erkektir, bir sene evvel sevdiği bir genç kızla nişan- fanmış O zaman bu okuyucum, sıhhatli bir gençmiş.. fakat az müd- det sonra verem olmuş. sanatoryo- ma yatmış. Nişanlısına da bir yerde işde olduğunu söylemiş ve orada bulunan bir arkadaşı vasıtasile mek- tublaşmış. Okuyucum iyi olmuş ve isanatoryomdan çıkmıştır. Bir ay sonra da evlenecektir. Şimdi bana sorüyor: 1 — Evlenebilir miyim? İnsanın vücudü- nü teşkil eden maddelerin çoğunu etmekti en Bu te edir. Tak riben 70 kilo ağır. lığında — bulunan bir adamın vücu dünde 50 kilo 19,5 kilo kemik ve yarım kilo da demir, fosfor ve sair maddeler vardır. altınlı urmak Karadenize akıp - gidiyor. su, | (İKADIN| Çenenin biçimi Çenenin beyziliğini bozan herşey yüzü ihtivarlatır Aynada yüzünüzü yanaan tedkik edi- siz. Çenenizin altında hafif bir yuvarlak 'ık başlamışsa bunurila derhal mücadeli ye girişiniz. Çünkü: Genç ve güzel gö- *ünmek için çene kemiği bütün biçimi ile Bariz bir şekilde görünebilmelidir. örten en ufak bir yağ tabakası yüzü na halde ihtiyar gös! kadınların, daha pek genç oldukları ha de çene altından çenelert vardır. Bu iki ci çene bazan şişmanlıktan ileri gelir. Ba- İzan da yanakların surkmasından hâs lur. İk n tedavisi başka başkadır. Birinciler, Mâasajla giderilir. (1) Her akşam çenenin Ortasından ve altından İbaşlayıp. yanaklara doğru iki elle masaj | yapmak. (2) Başı iyice arkaya doğru eğip İ|parmak uçlarile bütün çene altına hafif hafif vurmak. (3) Adalelerin nescini kıştırıp kuvvetlendiren bir losyon sürür. mek, Şu iki losyon pek iyidir: Lait d'amaude douces Fxtrait de thym Borax Eau de rüse d'alumine Sulfa Huile d'amaudes Eau de rose Teinture de benjoin * Çene kemiği, sarkan yanak etlerinden bozulmuşsa, masaj yapmak doğru değil dir. Daha fazla sarkar. Bunun yerine bol bol ve pek soğuk (sıkıştırıcı) bir mahlü! Acaba, bir gün gelip fen de Karadeniz su- larından altın İstihsal edecek bir fabrika kurmayı düşünecek mi? Ticaret odasının yeni sene büdeesi 'Ticaret odası meclişi dün son toplantısını yapmıştır. 938 senest büdeesi görüşülmüştür. 'Odanın yen! sene geliri 206403 liradır. Mas- rafı da aynı mikdardır. Zahire borsasının gelir ve masrafı 106542 Mradır. İçtimamn nihayetinde Rets Ziya Tauer, bir veda nutku söyetmiştir. Mesal arkadaşla- rına teşekkür etmiş ve gelecek olan yeni meclis âzalarına muvaffakiyet dilemiştir. Adanada pamuk ve portakal satışları Adanada son bir hafta içinde 248068 kilo pamuk satılmıştır. Birinci klevland pamuğu 34,035, piyasa parlağı 23, piyasa temizi 20-22, koza beş, yerli çiğidi. 2.5 kuruş, buğday 2,28- 530 kuruş Arazında satılmaktadır. Dörtyol kazasında bu Yıl altımış milyon kadar por- takal çıkacağı tahmin olunmaktadır. Porta- kallara Almanyâdan iyi müşteri vardır. Şim- dilik (200) bin Sândik kadar portakal sevke- dilmek üzeredir. | | R | 2 — Evlendikten sonra hasta ol- duğumu karım habet alırsa ne ya- parım? 3 — Her şeyi olduğu gibi nişanlı- Ma söyliyeyim mi? * Burada en mühim Nökta evlenip evlenemiyeceğindir. Bunu mütehas- sıs doktorlara sorman lâZim. İkinci ve üçüncü sualihe birden cevab vereyim: Madem Ki Sâhatoryo- ma girdin, bunu evvelden de nişan- lmdan saklamıyacaktın. Fakat olan olmuşlur. Eğer doktorlar eı;lenmem muvafık bulurlarsa her şeyi Olduğu gibi nişanlına anlatırsın! TEYZE kullanmalıdır. Vinaigre de toilette Alun 20 gr. Borax 2 g. Mükemmel bir sıkıştırıcı Josyondur. Her akşam, yatmadan evvel, çenenizin altını ve bütün çenenizi bol soğuk su ile yıkayınız. Sonra bu mahlülder. sürün'z. Adaleler sıkışır, Sarkan yerler düzelir. Çeneniz güzelleşir, Yüzünüz genç kalır. 100 gr. YVeni şapkalar Bu sene nıoda olan yüksek kalotlu şap- kalardan Tnek. ——— S faaliyetin ifadesidir, cemiyet içinde bir Bir edebiyat e 0 Yedi Meş'alecilerden Vasfi Mahir «Ediblerimiz halkm alâkadar oldukları mevzuları işlemiyorlar, kendi anormal zevklerini okuyucuya kabul ettirmek hodbinliğinde ısrar ediyorlar..» diyor Malatya lisesi müdürü Vasfi Mahi- |tan daha genişini kendi muhitinde gö“ rin edebiyatımız hakkındaki bir mük |rürse, edebi eserde kendi ruhunu ve taleası, arkadaşı- n muhitin! seyredemezse edebiyata elbet- mız — Ercümend te rağbet etmez. Bu san'atkâr muayyen Ekrem tarafından edebi nevilerin, duyguların ve şekille- mukabele gör- rin artık iflâs etmiş olduğunun farkın- inüytü. . Malatya İda değildir. Günlük hayatın ihtiyaçlar muhabirimiz bu ını san'atkârlık şahsiyetile — te'lif et« mukabele üzerine mekte garib bir titizlik gösteriyor. Hal- Sekmir Vati Mür buki san'at günün ruhundan uzaklaş- hiri ziyaret etmiş tıkça hakiki san'at olmaktan çıkar ve ve — Mmütaleasını kütlenin rağbetini kaybeder. Eserlerini yaymayı bilmemek de san« atkâr için ayrı bir unsur sayılabilir. Tenkidin geniş faaliyeti olmadıkca e- ser yapılamaz. Eğer münekkid vazife- sini yapmıyorsa kabahat gene edebiyat- cıda: O da bir edebiyatcı değil mi? Bizim memleketimizde okuyucuyu edebiyattan soğutan sebeblerden biri. si de neşriyatın başına tesadüfün sev- kile istidadsız kimselerin gelişi ve ha- kiki değerlerin haricde kalışıdır. Son zamanlarda edebiyatımızda bir nevi Çocuk bayramının hüküm sürmekte ol- müz zaman edebiyatın para|duğunu da unutmamalıyız. Ben edebi- kazandırabileceğini kabul etmemiz lâ-|yatı çoluk çocuk işi sayarak dudak bü- zımdır. Madem ki edebiyat içtimai bir|ken okuyucular gördüğüm zaman hak veriyorum. Okuyucuya rağbete lâyık ihtiyaca tekabül eden her mahsul gibi(eser vermediğimiz halde alâkasızlığın- onun eserlerinin de para etmesi çok ta-|dan şikâyet elmek de bir haksızlıktır. bildir. Buna bugünkü bütün Avrupa e-|Dünkü aşağı kültür seviyesile Hüseyin debiyatları, şahid. Memleketimizde e-|Rahmi gibi bir romancıyı yarım asır |debiyata mevru olabilecek içtimai bir|yaşatan bir milletin -kültür seviyesinin faaliyetin bulunmadığını hiç kimse id-|kat kat daha yükseldiği bir zamanda- dia edemez. Bugünkü Türkiye canlı vejaondan daha geniş ve daha kudretli bir geniş bir edebi faaliyete sahne olabile-İsan'atkârı zengin edebileceğine inan. İcek bir zamanda, en müsald ahval vejmak pek de hoş bir düşünüş değildir. şerait içindedir. Memleketimizde bir e-| Ercümend Ekrem «Hâmid, Ekrem, |debiyatçıyı yaşatmağa yetecek okuyu- Sezai gibi değerleri şübbhesiz büyük cu kütlesinin bulunduğunu da kültür|san'atkârların» bile para kazanamadı- istatistikleri açıkca gösteriyor. Buna|ğını söylüyor. Okuyucunun anlamadığı | men edebiyatın para etmediğini gö- bir dille eser yazanlar nerede kâazan. rsak varacağımız netice şudur: mıiştir ki... naf faaliyet edebiyat tarafından ü g - m ve iyi bir şekilde ifade edilmiyor. Eskişehir istasyonunda yeni İşte benim kanaatime esas olan nokta. bir büfe yaplhclk Bunu biraz da şahsi san'at telâkkilee| Eskişehir (Hususf) — Devlet demir- mle karıştırarak tahlil etmek istiyo-|yolları garındaki ahşab büle kaldırıla- um: İcak, yerine beton ve modern bir büfe m: Edebiyattan para kazanamıyan ve | yapılacı . Yolcu trenleri Eskişehir. zengin Avrupa edebiyatcılarına imre-|den ekseriyetle gece geçlikleri için ye- nen san'atkâr kendisini onlarla muka-|ni büfe geceleri de yolcuların emirle- yese etsin. rine amade bulundurulacaktır. İstas - c Eğer onların bütün vasıflarını taşı-| yon postanesinde Ankara ile telefon yorsa benim iddiam yanlıştır. Fukara-|mükâlemesine müsaade edilmediği için lıktan şikâyet eden san'atkâr okuyucu- yolcular bu postaneden istifade ede « nun alâkadar olduğu mevzular üzerin-| memektedirler. de işlemiyor ve onun istediği eseri ver-| »; ” B gAE a Tmiyor. Kendi anormal zevk ve duygu-| BİYA atdliyesinde iş kesafeti var sunu okuyucuya zorla kabul ettirmek| Biga (Hususi) -- Sene başından beri sulh hukuk varidesi 1100 ü bulmuş, arzu ve hodbinliğinde boşuna ısrar &- diyor. Avrupa memleketlerinde -gene|sulh ceza varidesi de 1200 olmuştur. r Mahkemenin asliye hukuk mevaddı da birbirinden farklı olmak şartile- her a 1 cins eser rağbet bulabilir, Fakat bizim 900 ü geçmiştir. Asliye cezası ise 400 e edebiyatımızın henüz aynı şeraiti taşı- varmıştır. İcra numarası da bini aşkın- madığımı, müteaddid tarz ve zevkleri |dır. temsil eden okuyucu zümrelerinin tek| Kadroda ancak üç hâkim ve dört kü- tib vardır. Bu yüzden adl! işler, hissee cebheli bir san'atkârı yaşatabilecek ka- l1 dar genişlemediğini düşünmeliyiz. Bizim|dilecek derecede ağır yürümektedir. Borsada vaziyet edebiyatımızda yâşamak ve kazanmak isteyen san'atkâr bir asır evvelki büyük eai ç eÜ ee bar el *atkâr! gi esİ içini hrillerii Avrıırj.ı san' ıtkn.îaı;ı gıl;ı: en geniş ve SASLlA 'Biyük en müşterek duyguları terennüm ede- yerilen kanun lâyihası üzerine yükselen Ürül- rek umumi alâkaya hitab etmek mecİtürkler, bu yüksekliğini muhafaza etmekte- buriyetindedir. Bumu yapamıyan bu-|dir. Birinci Ünltürk dün 18 lirada açılmış, n bekli; 1845 den muamele görmüş, 1840 da kapane gün için hııde' kaîxnç a (yemeı. a eeeT b dsafleye çe Fukara san'atkâr, muhiti ve hayatılrada açılmış, aynı mikdar üserinde kapan- iyi tanımıyor. Tedkik ve müşahede zah-| mıştır. metine katlanmıyor. Eserleri hakiki| İkinci Ünltürk 18 llrada açılmış, 1840 de hayatın ifadesi değildir. Okuyucu, | #SPanmıştır. süralkkik tüğı tipletden “dahal y7 Meterin mukabili MT.31 Pranma frangı- len dır. 13 santim düşüklük vardır. canlısını ve onun tasvir ettiği hayat-| Kkrgani 96.75, dördüncü Sıvas 0525 liradır. ünakaşası y Vasfi Mahir in gönderdiği bu mülâkatı aynen neşrediyoruz: (*ş< Edebiyatın para kazandırabilece- ğini iddia eden sözleriniz Ercümend Ekrem Talu tarafından oldukça şiddetli cevablarla karşılandı. İddianızı biraz daha genişletmek istemez misiniz? — Kanaatimce bu mesele son zaman- lardaki anket mevzularının en mühi- idir. Meseleyi bugünkü kültür ve me- içinde mücerret bir surette dü- r