6 Aralık 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

6 Aralık 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

*Bün bir tn Gzliie kaçkınıyım ,, | Herif boğazımı sıkıyor, nefes alamıyordum! Ne de kuvvetli adammış, imdadıma koşanlar bir türlü beni elinden alamıyorlardı. Artık ümidimi kesmiştim Röportajı yapan: (Tercüme : ve iktibas hakkı mahfuzdur) -3 Konuşması git - Bide sür'atleşiyor - ı ik kelimele - Tmuştu. Kısa hikâye- tini bir anlatıyor, bir daha anlatıyor, lekrar anlatıyordu. Ağızından & h Doğrusu korkuyor - dum, Ya bana saldırır- &27 Tetikte duru « yordum. O babire hızlı hızlı söylenmekte devam oedi- yordu. — Birdenbire — bir — ayağı - hun üzerinde üç defa döndü. Sonra tek- tar bana döndü: — Söyle bakayım.. Hakkı taâlâ hazret- lerinin sıfati sübutiyesi kaçtır?. Ne cevab varecektim? Tekrar etti: Bilmiyorsun | Ba! Zındık. Çabuk söyle! Gözleri daha fazla açılmış, yüzü kıp-| Kırmızı olmuş, sakalı titriyor. İçimde bir korku var, Herif sağlam Bartlağıma sarılacaktı. Bir adım geri çekildim. O, bir adım Berledi.. ben bir adım daha geriledim.. b bir adım daha ilerledi. Böylece köşe- e sıkıştım. Sakalınım her teli titriyerek sormak- ka devam ediyordu: — Söyle, söyle diyorum! — Susuyorsun ha!,, Mengene gibi iki el gırtlağıma ya- pıştıi. Mümkün olduğu kadar bağırıyo- rııî Yetişin, yetişin! İmdad, boğuyor- lar beni, boğuyorlar.. Klartlağıma -bir şeyler tıkanıyor, gözle- yaşlar boşanıyor, önümden kı- gibi bir şeyler geçiyor, kulak - Jarım zonkluyor. Karnik, Kâni yetiştiler. Bizi ayırma- Ba çabalıyorlar. Hoca hem onlara tek- ime atıyor, hem de,boğazımı sıkmakta yam ediyordu. Artık etrafı zindan i görüyorum. Nefes alamaz bir va - Hüyetteyim. Sağlam artık hapı yutmuş- kum. — Elveda baba Faruk. Çıldırmak uğ- irunda ölüyorasun! Küçük çocuk pencerenin önünde Kaykırıyordu: — Yetişin.. yetişin.. hoca kısa boylu Bastayı boğuyor. Odada oturanlardan bir kaç kişi da- Ha yardıma geldi. Fakat hoca da ama kuvvetli imiş. Bir türlü beni ellerinden alamıyor- llar. Artık kendimi kaybetmiş gibiyim şeyi hayal meyal! görüyorum. Çatır çatır.. Kapı açılıyor, jandarma, Salim ağa- bey, gardiyan içeri giriyorlar. Allah Salim ağabeyden razı olsun, beni kurtarıyorlar. Çânbe sakallının Blinden alıyorlar. Ayaklta duramıyor, küt yere düşüyorum, Şakaklarımda bir fağultu, bir ürperme var, Başım dönü- Wor galiba.. oda dalgaya tutulmuş bir Bapur gibi bir yukarı çıkayor, bir aşağı finiyor. Salim ağabeyin gür sesi bir uğultu falinde kulağıma geliyor: — Giydirin şu sakallıya deli göm - ileğini! Aklı başına gelsin! Şuna da bir Wudum su verin. Karnik öfkeli öfkeli bağırıyor; — Bu kadar zır deliler de buraya Pokulur mu? Ya çocuk ölseydi? Şu ka- :lırcık odaya bu kadar adam tıkılır mi? Niyazi başıma bir bardak su boca e- iyor. Biraz açılıyorum. Hocaya deli Bömleği giydirmişler. Ayakta hem do- syor, hem de hâlâ hiddetli hiddetli deniyordu. Timarhaneden bir görünüş | O boğazımı daha fazla sıkıyordu. |. karakteri hakkım- da malümat — isti, yor: Sureti -umuümi- yede herkesle iyi geçinmek muame. lesinde nazik dav- ranmak isterse de, 34 : damarımla' bastıkları gibi sert ve ak - si olur. Arkadaşlarile bir arada eğlenme- ği. hoş vakit geçirmeği arzu eder. Het yere sokulup etrafındaki hâdiselere ker. şı uyanık bulunur. Şakaya tahammöl & debilir. İşlerine hile've fesad karıştırmak istemez, hislerini kolaylıkla maeydana vurabilir. Faruk Küçük — l tip * Kütahya okuyu- cularımızdan — R. Akkuş soruyor: . —Muvaffak ola- cak mayım? Zaeki olanlar, mu. vaffakiyet ümidle- rini — tesadüflere bağlamadıkça — te- şebbüsleri tinde az veya çok mutlaka muvaffak olurlar, Zeki bir Samimi olarak söyliyeyim, bu işe başladığıma bin kere pişman olmuş - tum, Fakat bir kere ok yaydan fırla - mıştı. Daha tımarhanenin kapısında böyle bir tehlike ile karşılaşırsam ora- da ne olacak? , Küçük çocuk yanıma sokuluyor: — Geçmiş olsun ağabey! — Eyvallah! Ağabey senin adın ne? Faruk. -Senin? Kemal.. Neye getirdiler seni? Pantalon çalmıştım da? Ne? — Bir yerden pantalon çaldım. Sa - vakaladılar. #AARE İçli bir zekâ sahibi bir genç Eyübsultandan Salâhaddin de ka- rakterinin tahliltmi istiyor: Kendini meyda. na vurmuyan — içli bir zekâ, etrafın- daki hâdiselere karşı mütecessis o- lur. Az söyleyip |çok dikkat etmesi bilgi toplamasına delâlet eder ki; bunu | sırası geldikçe faydalı bir surette izhar edebilir. Bir şeye çok merak eder ve ne- ticesini alıncıya kadar üzerine düşer. #AARE Neş'eli hir tip Fatihten H. Yu- karı soruyor: — Hayatta mu, vajfak olacak mı- yım? Felâketler, her- de- im.. — Mahkeme sana ne dedi? — Ceza görmez dedi. Buraya gön - derdi. — Kaç gündür buradasın? — Yirmi gündür. — Hep burada ms yatıyorsun? — Evet. — Baban, anan yok mu senin? — Var, Konuşurken çocuğa dikkat ediyo - rum. Toparlak bir yüz.. Kalın kalın kö- mür kaşlar. Simsiyah gözler. Bu gözler bazan donuklaşıyor, bütün — mahasını Yl_mnu. Her şeye kaybediyor. O vakit, ne söylediğinin | tafmen — neş'esini Muhafaza etmekle farkına varmıyor; dalıyor. Sonra anne- | Muvaffakiyet yollarını açımış oiur. lerimizin melâikeler sıvazladı, dedikle- > ri cinsinden titseyerek kendisine geli- iyor. Bütün konuşmamız imtidadınca ayni hal tekrar ediyor. Suallerime de- vam ediyorum: — Kaç yaşındasın sen? — On iki. 4 — Mektebe gidiyor musun? — Hayır. , — Şimdiye kadar hiç gitmedin mi? | , — * üncü sınıfa kadar okudum, Son- ra istemedim. . TazaanintEERİĞEÇ ÜS aei — Peki şimdi evde mi olunıyor'ıu_n?jyomm_ İçimden bir ses «Al şunu, al Ü Hayır.. babam beni bir demirci - Şunu!» diyor, Ben de alıyorum. nin yanına çırak verdi. — Doktor geçiyor. — Demirci sana haftalık veriyor mu? Pencerenin önünde_ durün uzun boy- — İkilira veriyor. |lu sarışın adam t_ıu Cumle_lv'i söyler söy- — O halde neye böyle kötü şeyler lemez odanın içinde bulunan herkes yapıyorsun? ğ |yatağından fırlayıb pencereye koşu « —e yor: — Bundan evvel de hırsızlık yaptın| — Doktor bey, doktor bey.. daha kaç mı? gün bekliyeceğiz? — Evet iki defa daha yaptim, yaka-| — Doktor bey Allah aşkıma muaye- landım. ne mi edeceksin, ne yapacaksan yap — Sana ceza verdiler mi? 'da buradan gidelim. — Doktor., — Vermediler babama teslim etti -| — poktor.. ler. p — Aman doktorcuğum! — Doktorlar muayene etmediler mi| Bütün kovuşlardan inceli kalınlı ses- seni? ler yükseliyor. Doktor, bu sözler sanki — ğluâk n kendisine söylenmiyormuş gibi sür'at- — Ne İ $ le geçerek odasına giriyor. — Kanun çıktı, bundan sonra hırsız-| Karidorda git gel var. Hepimiz pen- lık yapanların ellerini kesecekler de-|cerenin önünde Medine dilencileri gi- diler, bi dikilmiş bakışıyoruz. — Bak bir daha böyle şeyler yapar- Kâniye soruyorum: san ellerin kesilecek.. yapacak mısın?| —— Acaba bugün doktor beni mMuaye- — Aah.. ne edecek mi? - — Söyle bakayım neye çalıyorsun?| Karnik cevab veriyor: — Nesbileyim ben. Hoşuma gidiyor. Fotoğraf tahlili kuponu İsim » DİKKAT Fotograt tahlili için bu Kuponlardan 5 adedinin gönderilmesi şarttır. — Zannetmem.. Açık bir kapı gördüm mü, yahud mey- — Neden?. /danda bir şey buldum mü, dayanamı - (Arkan var) Dünkü maçlar ıg:çiııonpiğ_ ı:!; Fener Güneşe 4 - 2, Vefa G. Saraya 4 - 1 yenildi Trikolor bugün Galatasarayla karşılaşıyor Dün Beşiktaşa karşı güzsel bir oyun çıkaran Beykozlular (Baştarafı 1 inci sayfada) Oyuna Güneşliler başladılar ve Fener- nisbe- | bahçe kalesine sokuldular. Melih, Salâ- haddin ve Murad bir iki şüt çektiler, Ne- tice yok.. 27 nci dakikada sol tarafta Danişle, Re- şad topu birbirlerine bıraktılar. Bunu fırsat bilen Naci kaptı. Bülende verdi. O da 25 metre kadar kaleden açıkta duran Fikrete geçirdi. Fikret falsolu bir şüt çek- t. Cihad plonjon yaptı. Fakat golün 5ol köşeden girmesine mani olamadı. 44 üncü dakika.. Esadla Yusuf beraber topa çıktılar. Yusuf kaptı. Salâhaddine geçirdi. üncü müdafi: gibi oynıyan E- sadın yokluğundan istifade ederek topu ortaya gönderdi. Hüsameddin çok fena 'gr çıkış yaptı. Melih kafa ile devrenin son dakikasında boş gölünü attı. İkinci devrede Güneş hâkim... 10 uncu dakika.. Rebii topu ortaya gönderdi. Le- bib iska geçti. Murad yakaladı. Sol bir n şâtile sağ köşeden Güneşin ikinci gölünü attı. - Niyazi ile Naci yer değiştirdiler. Bülend topu sürdü. Çizgi kenarından çevirdi. Fikrete verdi. Fakat o şüt çeke- Bülend kaptı. Güzel bir şütle bera- berlik golünü attı. 30 uncu dakikada Murad şüt çektl. Hü- sameddin tuttu. Fakat bloke edemedi. Rebii elinden aldı. Melih dokundu. Top üçüncü defa Fenerbahçe kalesine girdi. 35 inci dakikada Muradın bir şütile Fe- nerbahçe kalesine dördüncü göl girdi. Fenerbahçeliler büsbütün bozuldular, Bir aralık tep beşinci defa Fener kale- sine girdi. Fakat hakem ofsayd olduğun- dan saymadi. c Bir müddet sonra maç 4-2 Fenerbah- çenin mağlübiyetile bitti. Güneş: Cihad - Reşad, Faruk - Daniş, 'Yusuf - Rebil, Murad, Melih, Ömer, Salâhaddin. Fenerbahçe: Hüsameddin - Lebib, Se- dad - Mehmed Reşad, Angelidis, Esad - Orban. Fikret, Bülend, Niyazi, Naci. Galatasaray 4 - Vefa | İstanbul lig şampiyonasında aynı maç- ta aynı müsavi puvan vaziyetinde karşı- laşacak olan bu takımların oyununa her iki taraf da büyük bir ehemmiyet veri- yardu Yenilen takımdan birinin lig liderli- ğinden düşmesini hazırlıyacak olan bu müsabaka evvelce yürütülen tahminleri hiç de haksız çıkarmadı. Vefa takımının İstanbulda en düzgün futbol oynıyan bir takım halinde bulun- marı, dün Galatasarayı düşündürdü, ya- takımları da düşündürecektir. kaleye beraberlik d mak için topu en kısa bir zamanda aya; fandan çıkaran Süleyman, Haşim ve Bü lend mevsimin en güzel sayılarını yaptı r. Zarurf olarak tatbik edilen bu sisterş uzun paslı bir oyun yapılmasını icab ct tirdi. Galatasaray, Vefa maçı bu itibarla 4-1 lik neticeye rağmen baştan sona kâr dar heyecan ve zevk içinde geçti. Vefa takımı ofsayd sistemile oynaman saydı belki oyun daha büyük bir sayı farkile bitebilirdi. İlk devrenin 3-0 Vefa aleyhinde bik miş olması ikinci devrede Galatasarayı durgun oynamağa sevketti. Nitekim Vefa yirmi dakika kadar hâ. kim oynadı ve bu arada penaltıdan bir da sayı yaptı. Galatasaray bü vaziyetlen sonra ilk devredeki güzel oyununa başla- & Bülend, Necdetten gelen bir pasın ken. disi için mühim bir fırsat olduğunu göre müş ve bütün Vefa müdafaası arasından sıyrılarak dördüncü sayıyı pek güzel bir şekilde yapmıştır. Galatasaray, Necdetin, kalecinin elina auıix bir de penaltı kaçırdı. Oyun son. lara doğru daha sert ve şiddetli bir şe- kil alınca Galatasarayın ihtiyatlı ve ka. çamaklı oyunu gene başladı. Müsabaka büyük bir zevk içinde va Galatasarayın hâkimiyetile biti Ömer Besim Beykoz Beşiktaşın karşısında çok güzel oynadı Şeref sahasında birinci maç olarak Beykozla - Beşiktaş karşılaştılar. Beşikı taşlılar çok güzel bir oyun çıkardılar. Fa« kat kullandıkları bozuk taktik yüzünden bir türlü gol atamadılar. Beşiktaşlılar bü- tün Beykozluları on sekiz pas çizgisi içi: ne soktular. Ve kendileri de aralarına girerek kale önüne doldular: Tabit bu vaziyet karşısında hiçbir oyuncu şüt çe- kemez hale geldi. Ve bu arada kurlülan top da Beşiktaş kalesine tehlikeli anlar yaptı. Maamafih bu da pek uzun sürme- di. Beşiktaşlılar, bilhassa birinci devrenin başlarında hayret edilecek kadar güzel oynadılar. Beykozdan Bahadır ve Meh- med canla başla oynıyarak kalelerini iyi müdafaa etliler. Birinci devrede Hayati bir gol attı. Bunu diğer göller takib ede- cek zannederken yukarıda bahsettiğimiz sebebden dolayı Beykozlular büyük teh- bkeyi atlattılar.. devre de böylece bitti. İkinci devrede Beşikta: bütün gayretlerile Beykoz kalesine yüklendi- ler. Fakat netice yak. 30 uncu dakika., Be- şiktaş müdafileri arasından sıyrılân Şa- hab sağ köşeden boraberlik gölünü attı. lar Vefa takımının hafızamızda b"“kmıku gölden sonra Beşiktaşlıların düzgün güzel oyunu yanında fazla sert ve hırçın oynadığı kalacaktır. Sert futbol makbul ve mergubdur. Ha- talı ve kasdi bir şekilde olmamak şartile. Galatasaray bu mevsim gözel ve tatlı futbol oynuyor. Dünkü oyunu da bunlar- ayunu bozuldu. Artık topa şuursuz vü- ruşlar yapıyorlar. Oyunun sonuna doğru açıldılar. Beykoz kalesine yüklendiler. Netice yok.. oyun 1-1 beraberlikle neti- celendi. Beykoz: Safa - Bahadır, Halid - Meh- dan biri idi. Vefanın sert oyunu, Galata-| msd, Kema!, Sadeddin - Turhan, Galib, sarayın bu kuvvetli takımı kolay mağlüb | Şanab, Sai etmesine yardım etti. Galatasaray hücum hattında lüzumsuz ve fazla diribling ya-| Feyzi, En pan oyuncu fazladır. Kâzım. Şevket - Hüsnü, Faruk - r, Rifat - Hayati, Hakkı. Nâ- zam, Şeref, Eşref Besikt. Her hangi bir şakatlığa maruz kalma-İ — Hakem: Feridun Kılıç (Eyüb). İstiik Di v eli dir di lll e e

Bu sayıdan diğer sayfalar: