BON POSTA İstanbulda gömülü milyarlar etrafındaki gizli harb ——— Başımı kaldırdım ve birdenbire içim titredi. Bir adam kompartımanımın kapı camından bana bakıyordu Herifler trenin pencere ve kapılannın[ Sımsıkı kapalı olmasından bil'istifade ba- Yiltıeı veya uyutucu bir gaz atıyorlar. Gü- Zel, kuriyeyi de çalıyorlar.O da âlâ, ondan Sonra neden treni kaybediyorlar? Veya ttal hatta çekmeğe lüzum görüyorlar? — Evet, bu nokta benim de nazarıma iriş trenin muay- Yer bir zamandan evvel İstanbula gitme- Mesi matlub ğüna delâlet etmez mi? — Doğru. Fakat zamanın bu kadar Mühim olması neden olabilir? Kuriyede bu kadar mühim ne olabilir? — Orası meçhul. Herhâlde mühim bir Yey var, Sarptı. Fakat bu hâ- bü- bu- bey kurnazca güldü: — Bereket ki böyle oldu, dedi. Biz de İ 3Y9 Üstü yalamı kıvırdık, iş kenddliğin- i n Hizmetçi, Melimed - KN KUK N MbiMdir Tüğür ae zz eti Kompartımanımın kapısının camından iki iri siyah göz bana bakıyordu. kartını elime verdiği vakit hayretle kaş- Ha ee el âr_kîm xîı e elmas kol düğmesiydi ve hakikaten hay- |larımı çatmaktan kendimi alamamıştım. * bnş;:'r'—fil dudlardan düşmüş olması pek muhtes| Mehmed Fuad Korkmaz piyasanın en ; ' A T neldi. zengin demir tüccarı, bu saatte benden Wbeği zi Tüğa üyüyörl an D g KT Fi .ıkıplîg mçı,'—ı:— Tı::ı.k:?ı Si serguzeşt N O takdirde bunu gizlersem ayni za- |ne istiyordu? On beş senelik arkadaş'ı- Postacısından bi —ö— manda bir iz ortadan kaldırmış olmak gi- | ğımız esnasında, bayramlardan başka “de böyle bir şeyin bulunması ele bir| bi bir cürüm işlemiş olmıyacak mıydım? | gânlerde, bir defa olsun kapımı çalmış Fakat bütün bu gece olan vak'alar, be- | değildi. « Son Posta ,, nın ? tekrar deri ipneu verebilirdi lâcele giyinmeğe çaba- İşte hayatımda ikden O halde hemen Hüsrev beyi uyandır-|fim doğrudan doğruya vazifem değildi | Bir taraftan al Sin3 kapılarak İlk mam ve iğüm şeyi haber vermem | Ki... O aralık Hüsrev bey kımıldar gibi |lıyor, bir taraftan da bu muammayı hal Ma hâkim olan - İJâzım gelirdi. Fakat Içimde birdenbire a, bemen taşı, gayri ihliyari, düşün- |letmeğe çalışıyordum. Onu, on sene ev- Sk İbir hırsın parladığını düuymuştum. Hüs- » Bür'atle cebime atıverdim. |vel, Galatadaki yazıhanemi açtıktan bi rev beye baktım, ellerini kavuşturmuş, Hüsrev bey hâlâ uyuyordu. Fakat içi- |kaç ay sonra tanımıştım. Bir sabah kâ' n ” bey biraz daha ulun en- | başı sallana sallana, kızarmış yüzü terli- | P* garib bir korku gelmişti.. Cürmümü | bim yanımızdaki odanın kiracısının beni Sikten Sonra, pek helecanlı bir vak'anın | yerek uyuyordu. Bu iri taşı, hafif bir | t'mse gördü mü, diye başımı kaldırıp et- | görmek istediğini söyledi. Ziyaretçiyi içe- Yorgunluğu merati ” İğ- ğırlann n;r!zı,]u takdirde, ben işte hiç |Tefıma bakındım ve birdenbire titredim: |riye aldım. Uzun boylu, esmer, zayıf bir loriferi yalnız başıma alabilir| Zira kompartıman kapısının camından (adamdı. İşgüzar, becerikli ve kurnaz ol- Hİb ölabilirdim. iki iri siyah göz bana bakıyordu. Birden- |duğu her halinden belliydi. Vaktin para hi K Hikrev be- bire hissettiğim helecanla gözlerimin ö-|ettiğini takdir eden bir tavırla derhal . ea ÜRAİK nüne buğu gibi bir şey ârız olmuştu. Ön-| kendini tanıttı ve telefonunun bozuldu- meydan vermemeye çü- : yerek bit önra otur yi kesmi. *rde uyumuğa baş lenim sinirleri kum Yoktu Yaviş sazalidıln ve li ce hayal gördüğüme hükmettim. Fakat | ğunu söyliyerek müstacel bir iş için be- Ai işığında T tadenek tüi elhes tekrar baklım; Evet, iki büyük göz bana |nim yazıhanemden telefon etmek müsa- üŞ karlar S AR he bakıyordu.. Bir adam kapının camından | adesini istedi. Başırnı yere Hüsrev bey uyanmamıştı, fakat şakak- (bana bakıyordu. Taşı cebime koyduğu- | - Konuşürken ona bakıyordum. Yüzü- Yüduğu kana ltında şiddetli — ve | ttman terlediğini hissediyordum. Garib | mu görmüştü. nün her çizgisi iradeli ve azimkâr bir a- Sarib bir parı Bemla .şl î,' sar, |bir heyecana kapılarak taşı - parmakla- (Arkası var) |dam olduğunu gösteriyordu. Mühim bir âN şey blrvlr—ıbı': "ıı:. k:—în—Lı ıjı,:_b rımda çevirdim: Hakiki olduğuna şüpht Z | demir siparişi hakkında birisine izahat Nüştu 'D'kk ı h ğ ’ li v bırakmıyacak, pek iri bir pırlana idi. Ha- — Evlerimlse bırakıdan fitre zarfları- || veriyor ve söylediği kat'i cümleler, yap e ee * "ğ'"“' ammığında alen de bir kol düğmesiydi. Fakat par- || na koyacakımız birkaç kuruşam bir araya | kığı küvvetli tashhüdler onun piyasayı Biril barıl ça an İAmbasının aydınlığında |1 tanin üzerinde o vakte kadar hiçbir || - #tlmesile: tanıdığını ve yürüdüğü yolu bildiğini Pi ç Genç piletlarımızın ve kırılmaz kanad- iyi tanıdığı y ğü yi iş akisler yapan iri bir billür paz-| t sında gü sdiğim | j ği Süsr, y yapar pırlanta taşında gürmediğim ince siyah |isbat ediyordu. b Veya j aa | (| Yarımızın sayısı artacak, Kısıla; ü İ y & .m.ı ı:Bam K.ıî" bir şeydi Bırdcpb!r]c_çızg., rle bir takım garib, fakat çok mun- :dü_u,,:ı,.u_. küdreti :_':_::: O günden sonra sık sık değilse de, ay- Tn - Bu aşık, bu parıltı iri bir el- |4 zam işaretler vardı: İçiçe iki müselles || himayesix kalmış yavrularımızız (ÇEK.) || da birkaç defa onunla muhteli? vesileler- '5 Parça "llyn:;’m"' bir pırlantanın parıltısına ve bir takım harfler! derülerine & ol " K a AA Üa Ö Üsre a 4 <!) Tamam, bu işareti mahsusası olan bir hiç sebebsiz olarak birbirimizi erayıp Tüliğ ©* beye hissettirmaden, hiçbir gü- n SĞ e a z elarek. MOGSÜ ürg komşuluk ettiğimiz, karşı a Yü İ | gildi Ükka, Prnadan olduğum yerde, eğildim. gazoz içtiğimiz de oldu. tle baktım: a de ol b NMN Kalin bir lon zemin önrtee| — KULAĞINIZA , KÜPE OLSUN! — ücme Tetn ei hein Se Surtu muş * t g n SE koj :jw: D ğ'r.h[n'a ';î'm bi sasını elinde tuttuğu söyleniyordu. Rmesi gibi bir şeydi. a aşayı- iTdenb Z y Çok para kazanmasına rağmen yaşay bi ;in b bu_:ııfı; hakikf birsölman S şında bir değişiklik yoktu. Gene hergün kalbimi, timalini düşündüm.. O vakit erkenden yazıhanesine geliyor, kâtibile lı.,;_.m—"r'ı Barib bir helecanla hopladığını Kangı kargilğal Gelürm ça tampan gü e Korkaran Hüsrev beyin uyanmasından Hm ae Üükii ea YönüreedlE & yerimde tekrar doğruldum. Fa- Z Ve tiği Bözü < Onun bi ömrünü işine hasrettiğ bir knlınâm- Oyadaydı. Taş, muhakkak, ki her kalinden belli oluyordu. Hayatında .mıuümrsms benziyordu. f bir kadın var mıydı? Bilmiyorum, fakat | Möyki Vde Semplon ekspresinin birinci he Sulğir büran L krrenr ol GK Dir Sah, Olrpartımanında bu kadar iri, Tei İbetidr geyllere iptllk & de bağ- ai ğ na benzer şeylere iptilâ derecesinde dermoça ” *İMas kol düğmesi kullanacak lanmamış olduğuna eminim. On sene içinde bir gün onun neş'e ve cesaretinin e t e ki « Sülünç bir adam olamazdı. Bel- k Canil . Batında aç den, treni soyanlardan telâş kırıldığını, gözlerinin ümidsizlikle — sol- duğunu görmedim. hi ""ııda kopup düşmüş bir şey olabilirdi < İç ay evveline kadar, yani ben işlerim İreni soya y yanlar acaba böyle kıy- SAT G y 4 Dü maçaı a lanscak kadir Ha için Anadoluya giderken veda ettii güne kadar o, öh sene evvel tamıdığım Selİ Miydi? Fakat herhalde o gece - çalışkan, enerjik, namuslu ve rabıtalı a- dam olmakta devam etmiş ve hiç bir ve- H y E , sile ile bir tek gün yâazıhanesine saat do- kuzdan sonra gelmemişti. Şimdi ssat on x olduğu halde benim kapımı çalmasında- ı ki gebeb ne idi? Yoksa bir haftadanberi seyahatten döndüğüm halde büro komsu- . « mu ziyaret etmediğim için beni mahcub kullanmakla kabildir. etmek'mi istiyordu? Bilâihtiyar karıma sordum: — Sen ne dersin Sahire? Demir kral- nn bu saatte benim evimde işi ne? c e. züneler Gir; *S* Nöbetci olan eczaneler şunlar- Atm GA (Perler). Alemdarda: (Sırrı Ylı.,,,im ! (Belkis), Samatyada: * Eminönünde: (Bensasön). Bmiyagp Tet Atlamaz). Fenerde: D, — Şehremininde: — (Hamdi). Bir ham.ede nezle ve gripi geçirir. Hurareti sür'atle düşürür, t inda: (Asaf). Karagümrük- i i l" adale ağrıları ancak NEVROZİN ulmak hr“"m"- Küçükpazarda; (Yorgi). Ba- Baş, diş, sinir, mafsal, ıbıık' aı:r;ıuı_—'ı'ııur Karım bu ziyarete ehemmiyet verme- Sde: (HNAD. süretile - Çarçı B UA diğini gösteren bir tavırla ve sükünetle İstirgay , Shetindekiler: Kat l Tesır cevgb verdi: — Mutlak senden bir şey istiyecek. Icabında günde 3 kaşe alınabilir | xx | İ İ i İ ımız. yahud paruy istiyecek, İsim va markaya dikkat. Taklitlerinden sakınınız. d paradiyeedk ) e AAA | | Uukm;:;. Kadıköy ve Adalardakiler: KNij YdA: (Ömer Kenan). Sariyerde: Büyüka ge A Üküyünde: (Büyük, Üçler). “ %eyheude' Halk). Bana 20 para verir misin? Yazan: Muazzez Tahsin — Yirmi para... Bu kriz zamanında bun u kimden bulup borçlarımı ödiyeyim? — Benden para mı istiyecek? O mut Sen onun milyöner olduğunu unuttun gâliba, Salona girdiğim zaman beni görmedi, fakat yaklaşınca, derin bir düşünceye dalınışken birdenbire çağırılan bir adam &bi korku ile karışık bir telâşla yerin- den fırladı. — Estağfurullah e oturunuz.. Bu ziyareti: büyük şeref. Dalgın dalgiın yüzüme baktı. Gözleri. nin etrafı mor bir halka ile çevrilmişti, Bu ilk sözlerden sonra gülümsiyerek bek- ledim. Onda ilk defa olarak mütererddid ve korkak bir tavır görmüştüm. Her za- manki kendine güvenen becerikli adam sonki birdenbire yok olmuş, onun yerine sıkılarak ellerini uğuşturan mahcub biz adam meydana çıkmıştı. Karımın süz) beynimden m cephe almak için; sakin bir tavırla vemi içiyormuş gibi görünecrek düşün- düm: — İstiyeceği mühim bir para olmalı kf böyle mütereddid ve mahcub bir vaziyet a'ıyor, yoksa piyasanın bütün tüccarlak rın) titreten koca demir kralı, böyle sı- kılgan bir tavır alır mıydı? Dikkat et meli ve müteyakkız bulunmalıyım. Kâfi derecede silâhh olduğuma kendi- mi inandırdıktan sonra misafirimin yü- züne baktım; hâlâ ayni mahcub tavırla ellerini uğuşturuyordu. Ben söze başiae mazsam bu vaziyetin akşama kadar bLöye le süreceğini anladığım için sormsğa Mecbur oldum: — Bir emriniz mi vardı Bay Korkmuz? Hiçbir şeyden yılmadığı zamanlar ken. dine pek yakışan bu isim bugün onu korkutmuş gibi gözlerini açarak bir sa- niye yüzüme baktı ve tokrar başını eğdi: — Sizden bir şey istirham etmeğ> gel- dim. Karşımdakinin —acaib hallerine sinir- lenmeğe başlamıştım. — Buyurunuz efendim. — Nasıl söyleyim? Cesaret edemiyo- i... Sizden istiyeceğim şey © kudar ununla hayatımı ve namüsü- kurt; -. Sizden mühim bir para istiyeceğim; fakat bu parayı vüdesinde ödiyeceğim. Namusumla söz veriyorum; isterseniz bir de sened imza ederim. İstediğiniz parayı mermnuniyetle ve- rirdim azazim, fakat bu sırada benim de işlerimin hali malüm, nd. buyurunuz., iniz benim için ne çabukluğile — Biliyorum.. hakkınız var. Bu zaman- da sizden yirmi para gibi lâğ istemek bütçenizi altüst edebilir, Yanlış mı işit ? Sordum: — Ne kadar dediniz? — Yirmi para. Ben da şkınlıkla gülmek arasında b calarken Mehmed Fuad yerinden kalk- mış ve kapıya doğru yürümüştü. Dudak- ları arasından bir düzüye: — Yirmi para... Bu kriz zamanında o- nu kimden bulup borçlarımı ödiyeyimi? Onun arkasından evvelâ heyretle son- ra derin bir bakfım. Zavallı Meh- med Fuad delirmişti. * Ertesi gün gazetelerde şu havadisi «Piyasada demir kralı ismile tanm- niş olan Bay-Korkmaz son - haftalarda (Lütfen sayfayı çeviriniz)