10 Sayfa Son Posta'nın *-" i SON POSTA Abdülhamid, sultan Azizin oğullarından da çok çekinirdi. Yusuf İzzeddin efendiyi, âdeta gizli ve sinsi bir rakib addeder, hatırını sormak bahanesile sık sık adamlar Hakanı sabık Murad efendi ile veli- âhd Reşad efendi hakkında, hergün Abdülhamide takdim edilen jurnalle - rin adedi, muhtelif meseleler hakkında werilen jurnallerin yarısını geçerdi. Ve jurnallerin hepsi de, bu iki zatın hâ- riçle muhaberede bulunduklarımna dair- ncak şu var ki, jurnalcilerden ha- yalleri geniş olanlar; bunları, hergün Abdülhamide yeni bir heyecan vere - tertib etmek san'atini öğ- Müradın sarayını bu kadar sıkı bir ab- loka altına almakla beraber, oğulları- nın saray haricine çıkıb gezmelerine mMüsaade ederdi. Bir zade Salâhattin efendi şehzade ettiği derirdi. Sultan Muradın küçük şehzadeleri, elâmlık resmine iştirak e - di, Ve mensub oldukları alayın, mülâzim, yahud çÇavuş elbiselerini gi- yerlerdi. Abdülhamid, Çı deki kadınların karışmazdı. Sultan ile diğer küçük gezdirmek için; en emniyet gray adamlarından birini gön- ı sarayının- için- Ş tarzlarına da Muradın - kızları, ŞA y dahilinde çok serbest bir hayaıl takib ederlerd de, ellerine muhitin- ikleri macera geçirmekten — bile ge haber unları sükü ık o ma de ded decek mahiyet alıncı vi perest erkek; derhal ra bir k ine lece nihayet vel di. Veliahd Reşad efendinin sarayında hayat daima sakin geçerdi. Veliahd sa- rayının hârem dairesi; âdeta bir tekke gibi sakin ve sessizdi. Genç oğullarının bütün zevkleri, tenha köşelerde birbir- lerinin saraylılarile didişmek ve saray| bahçesinde horoz dövüşü seyretmekten ibaretti. Birçoklarının zannettikleri gibi; ve- Hahd Reşad efendi, sarayında mahbus değildi. Bilâkis her sabah; Beşiktaşta-| ki sarayından kapalı bir arabaya bine: rek Zincirlikuyuda kendisine tahsis edilen köşke kadar gider.. akşama ka- dar orada oturur; bahçede gezer.. akşam olunca da, gene Beşiktaş sarayına av- det ederdi. Yalnız, bu gidip gelişler arasında, ri- ayet edi zım olan bazı şartlar vardı. Meselâ; arabanın camları, kat'i- yen açılmazdı. Sonra; veliahdın gerek gelirken ve gerek giderken; Zincirli- kuyu köşkünün civarındaki süvari ka- rakolunun önünden geçmesi şarttı. Bu- pun sebebi, gayet basitti. Beşiktaş mu- bafızı Hacı Hasan paşa; veliahdın sara- ya girip çıktığı saat ve dakikaları tes- bit ederek, dakikasında Yıldız sarayı- na malümat verirdi. Zincirlikuyu ka- rakolu da keza veliahdın köşke gelip gittiği saat ve dakikayı saraya bildirir- di Bu iki mevkiin jurnallerindek: ve dakikalar derhal karşılaştırılı: liahdın başka bir yere gidip git K R A SURUL ! demir piyasasının birdenbire değişmesi yüzünden iflâs etmiştir.» Bunü okur okumaz hemen onun yazı- hanesine koştum; kâtibi onun tedavi için Bakırköy hastanesine kaldırıldığını söy- ledi Yarınki rüshamız lı: Sana varacağım ! ,Jihtiyatı elden bırakmazdı. “|efendinin gönderirdi fendiler, halk arasında sık sık — dolaş- mazlardı. Ekseriya saraylarının bahçe- lerinde ve, Kayışdaği, Alemdağı tenha yerlerde lanırlardı. Fakat Seyfeddin efendi. bö; le değildi. Bu şehzade, de bilhassa kaptanlığı çok O devirde Almanlar t edi panyası; Haleb, Bağdad, Basra ismini yeni Üç vapur getirtmişti. Bu vapurl. herkes gibi şehzade Seyfeddin efenc nin de hoşuna gitmişti. Efendi, ik günde bir, bu vapurlara biner, H paşa ile Köprü arasında kaptanlık ede di. Tabiidir ki; bu meseleyi de dorhal Abdü ide jurnal etmişlerdi Di |bamid, Seyfeddin efendin na mümaneat etmemişti. |riye Nazırını çağırtmış: Seyfeddin efendi, Haydarpaşa va- purlarında kaptanlık edi - Zin- har, buna mani olmasınlar. de olsa, kendisi kaptan değildir. Bir kaza vukua gelebilir, Onun için vapt ların asıl kaptanları yanından ayrılma- sınlar.. demişti. Saray hayatında en serbest rafından idare Beşiktaş muhafızı Hasan Paşa Şehzade ve sultan saraylarından en serbest olanı; Vahdeddin efendinin dai- resi Çünkü bu şehzade, diğer hane- dan âzasının hareketlerini gizlice ta- rassud ettirerek sık sık Abdülhamide jurnal vermek suretile, hünkârın em- niyetini celbetmişti. Esasen kendisi de çok kurnaz olduğu için, Abdülhamidin şübhe ve vehmini tahrik edecek hare- ketlerden sön derecede ictinab ederd Abdilihamid, Sultan Azizin oğulla-| la rından da çok çekinirdi. Yusuf İzzed-|idi. En büyük oğlu Selim din efendiyi, âdeta gizli ve sinsi bir ra-|t lmak üzere Abdül kib addederdi. Böyle olmakla beraber, ve Abdürrahim Gerek Yu- uf İzzeddin efendinin ve gerek Mecid hatırlarım - sordurmak için adamlar ve hediyeler yollardı Sultan Azizin oğulları, pek hafif bir tarassud altında, üdeta serbest serbest gezerlerdi. Yusuf İzzeddin ve Mecid e- Maliye Vekâletinden: 2257 sayılı kanunla verilen selâhiyete istina”en evvelce ilân edildiği üzere eski nikel yirmi beş ku- ruşluklarla bronz ön kuruşluklar 30-11-937 akşamın- dan sonra tedavül etmiyecektir. Tedavülden kalka- cak olan bu paraları ellerinde bulunduranların mez- kür tarihe kadar bil'umum malsandıklarile malsan- dıkları veznedarlığını yapmakta olan Ziraat Bankası sandık ve şubelerine ve yahut Cumhuriyet Merkez Bankası şubelerine müracaatla mübadale ettirmeleri ilân olunur. “4216,, “7687,, Yalnız, Bah- ldin, teb l ye müzesile şehir ya! lan arda ikamet € Şehzade Selim efendiye, Serencebey unun arka tarafında, büti aya hâkim büyük bir daire tahs (Arkası var) yokı mu edilmişti. 1743 kilo kırılmamış ceviz pazarlıkla satılacaktır. Cevizler Haydarpaşada işlet. me müdürlüğüne müracaatla görülebilir. Pazarlık 22/11/1937 tarihli Pazartesi günü saat 15 de İşletme Müdürlüğü Komisyonunda yapılacaktır. — (7745) Gümrük Muhafaza Genel Komutanlığı İstanbul Satın alma Komisyonundan 1 — Muhtelif büyüklükte 300 tane millt bayrağın müteahhit nam ve hesabına 18/11/1837 perşembe günü saat 15 de açık eksiltmesi yapılacaktır. - Tasınlanmış değeri 1104 Uradır ve ilk teminatı 83 İiradır. ; 2 — Şartnâme, evsaf ve şali nümunesi kömisyondadır. Görülebilir. 3 — İsteklilerin kanuni vesikaları ve ilk teminat makbuzlarile gün ve saa. tende Galata eski İthalât Gümrüğündeki komisyona gelmeleri. (7423) ELAN ETİ BANK FREĞLİ KÖMÜRLERİ İŞLETMESİ Kömür Satış Şubesinden İstanbulda ve bilâhara icabında Zonguldakta muhasebe jişlerinde — çÇalış- tırılmak üzere seksen liraya kadar aylık ücretle ve imtihanla müptedi bir memur alınacaktır. İsteklilerin aşağıdaki şertları haiz bulunmaları lâzumdır. — Türkiye Cüumhuriyeti tabaasından olmak. — Askerlik hizmetini yapmış bulunmak. - Yaşı otuzdan yukarı olmamak. — En az Lise veya Orta Ticaret Mektebi mezunu olmak. $ — Sıhhat raporu ibraz etmek, 6 — Bir suçla mahküm olmadığına dair vesika ibraz etmek. 1 2 8 4 Yazan: İsmet Hulüsi Bu şeraiti haiz bulunanların imtihan günü olan 10 ilkkânun 1087 ye kadar Tophanede İskele caddesinde 18 numarâdaki daireye müracaatları, kit geçirmekten hoş-|” Ka taşıyan bahriye neferler Ancak diğer lerde vaziyet hiç de böyle değil amiral. Bana öyle geliyor ki patlak vermek üzeredir. Sözümü bitirmeğe vakit bırakmadan 3 ği çekmiyeceklerdir. Nasıl olur? Daha dün (Skajarak) harbini kazanmış olan Al- oruna âsi olabilir mi? Buna imkân öylesem kanaatlerine bu kadar li bir adamı kanaatinden nadından döndüremezdim. Do-| dövüşmekten imtina etmesi bunlardan | İyalnız bir kısmına inhisar eden bir ha-;, di. Binlerce ve bınler-l hemfikirdi ve onları bu mukavemet lihaneden döndürmek için o aralık | vete müracaat etmek — hiç İyok ki kan dökülmesini intac edecekti. | Diğer taraftan itaatsizlik öden efradın ini hapse tıkmaya çalışmak da ta- imkânsızdı. Zaten daha şimdiden in bazıları neferlerden mürek- İkeb komitelerin kontrolü altında bulu- İnuyordu. O aralık hükümferma bulu- nan şartlar içinde ise bunun tek bir manası olabilirdi: İhtilâl, Evim «Kiel» de idi. Ben de karada| kaldım. «Kiels e muvasalatımdan iki gün sonra zabitan klübünde birkaç ah- a görüşmekte idim ki «Markgrof» harb zırhlısı efradının isyan ede-| ktıklarını haber aldım. rin ana caddelerinde 4 ücum ettiler hafız kıt'anın efradından otuz k .Jesir ettikten sonra hapishanenin kapı-! larını açtılar. Bu arbedede muhafız ket- sına mensub birkaç asker öldürülmüş- sabah vaziyetin büsbütün va- olduğunu farkettim: Otur- üm binanın pencerelerin- den limanda görebildiğim bütün harb 1 bayraklar çekmiş ol- |bime bir şübhe girdi, Sakın bizim «Müö |ve» de!. ğ Caddeler tüfekle müsellâh ve kızıl bayraklar taşıyan bahriye neferleri ile| dolu idi. Böyle kargaşalık sırasında so- kağa çıkmak hem manasız, hem de teh-| likeli olduğundan hiçbir yere çıkmıya-| rak evde kaldım. Hem pipomu tüttü- rüyor, hem de Almanyanın Rüusyâ gibi bolşevizm çılgınlıklarına kendini kap- tırmıyacağına kendi kendimi inandırmı ya uğraşıyordum, O aralık «Möve> gi- bi şerefli bir korsan kruvı ün sü- varisi olmaktansa Çin denizinde kaygı- sız, endişesiz, elemsiz, rindmeşreb, mü-| tevazi bir kaptan olmayı bin defa mü- reccah buluyordum. Ara sıra sokakta işittiğim ayak ses- leri beni, ne olduğunu anlamak için, pencereye çekiyordu. Alel'umum ka! şılaştığım manzara zavallı bir zabi! halk farafından kovalanmasi idi. Zabi- tin etrafında halk çepeçevre toplanı- y zavallının apuletleri, nişanları sö- külüyor ve aşağı tabakaya mensub kimselerin alayları, istihzaları arasında biçare alıp götürülüyordu. Mâhaza pek az zabit öldürüldü. Bilâhare, ikindiye doğru nisbi bir sü- künet teessüs etti ve işlerin ne merkez- de olduğunu anlamak için sokağa çık- mıya karar verdim. Sivil elbiselerimi giydikten sonra şehrin merkezine yol- landım, Vakıâ ara sıra arbedeler, çar- r olmuyör değildi. Âsileri mat etmek üzere «Hamburg» dan askeri kuvvet gönderildiğini, ancak âsilerin bunu haber alarak kuvvet getiren ka- tarı püsuya düşürmüş - olduklarım da öğrendim. Ben evden ayrıldıktan sonra - evimi bir sürü serseri muhasara etmiş ve ka- pıyı çalmışlar. Karım aşağı, kapıya in- pışma miş. Bü güruha artık bahriye askeri de- meğe'dilim varmadığından serseri al | | Denizlerin Makyaveli ptan Bum - Bum Çeviren: Ahmed Cemaleddin Saraçofta Caddeler tüfeklerle müsellâh ve kızıl bayraklar i ile dolu idi. Zabitlerin apuletleri, nişanlâarı hakaretle sökülüyordu İy: Iy mi veriyorum, işte bu serseri ala- ın reisi karıma; Bu evde bir bahriye zabiti oturu- ,yor. Kendisini arayıp bulmak için eve gireceğiz!.. demiş. Karım bu çapkınlardan yılmamış ve nazik bir tavırla içeriye girmelerini ri- ca etmiş ve: Kocam evde değil! demiş, inan- yINIZ, .. Serseriler oturma salonumuzun du- * lemiş olduğum Hindli ka- ler ve bu kamalardan olmak üzeres alıp | mek istemişler. Halbuki karım göt len Anadolu şimendifer haltı kı m-|Nanma mürettebatından bir kısmımın | kip almış ve: Kocam bunları - senelerdenberi muhafaza ediyor. Bunların onun nazâa- rında kıymeti £ Oh! Ohi. Gür üterbah» da budaktan & ye gidememiştim. Er jtesi sabah erkenden sokak kapısı ace le acele çalındı. Saate baktım: Beş idi. Karım, anlaşılan beni evde bildiği için, korktu ve: —  ürmeğe gel Üe başladı. Kendisini göğsümün derâgüş ettikten s01 yarabbil dedi, sizi ahıp gö- iler galibal. diye üzülme- üzerinde sıkıp ra: — Ha m, cevabını verdim. Hayır, beni o riler ele geçiremez: ler. Bundan emin olabilirsin, 'aba p asağıya indim tım. Kimi görsem nin gedikli kü- karşımda dur- ide de e'lerinde ından birkaçı evk almışlardı. (Arkası var) v beğenir Bugünkü program 1? İkinciteşrin D37 Çarşamba İSTANBUL Öğle neşriyatı: 12.80: Plâkla Türk müusikisi, 12.50: Ha - vadis. 1308: Plükla Türk musikisi. 1300: |Muhtelif plâk neştiyatı. Akşam neşriyatı: 1830: Plâkla dans musikisi. 19: Bimen Şet ve arkadaşları tarafından Türk musikisi. 19. 30: Hava rapöru. 19.35: Radyofonik komedi: (Bahar hastalığı), 19.56: Borsa haberleri. 20: Mustafa ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 209.30: Örner Rısa tarafından arabca söylev, 2046: Nezihe ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkiları, (saat âyarı). 21.15: Orkes- tra, 22.15: Ajans haberleri. 22.30: Plâkia sö« lolar, opera ve öperet parçaları. 1450: Son baberler. YI/IV/8SI Çarşamba ANKARA Öğle neşriyalı: ' 12.30: Muhtelif plâk neşriyatı. 12.80: Plüik: Türk musikisi ve halk şarkıları. 13.15: Dahike H ve harici haberler. Akşam meşriyatı: 1830: Müuhtelif plâk meşriyatı 10: TTürk musikisi ve halk şarkıları (Hüsniye ve arkl- daşları). 19.30; Sant âyarı ve arabea neşri- yat, 1045: Türk muzikisi ve halk şarkıları, (Hikmet Rıza Besgör ve arkadaşları) 2014 Konferans: Şevket Süreyya Aydemir. 20.30: Plâkla dans musikisi. 21: Ajans haberleri: 21.15: Stüdyo salon orkestrası. 7L55: Yariüe ki program ve İstiklâl marşı. a BÜTÜ AĞRIL DiNDiRiR