Şehir meseleleri (Baştarafı 1 inci sayfada) TInsanş bu satırlar üzerinde biraz düşü- nünce, hayretten hayrete sekmekten zih- nini kurtacamıyor. & Kadınları Esirgeme Dernegine z ğım kimselerden, hikmeti vücudunu, gayele - köngrede neler konuşulacı - mek istedim. nda, bana tarif olunar bina- aldım. Kargşıma, eski ve de- — O Birl! yıl evvel göç etti! cevabını verdi. Civarda sorguya çektiklerim de ayni karşılığı veriyorlar, fakat yeni binasının di. Çaresiz — kalınca, evvelâ telefon rehberine baş vurdum, Bır liğin namını orada da görmeyince, son bir tıhbarat santralından sordum. elefonunu bırakalı bir yıl elefonla aradığım maruf bayanla- rım:r, ne Halk Partisi, ne zabıta, muaz- 1 bilmiyordu! at Birliğin izini bulamamak, beni aciz etti: Çünkü kafama Üüşüşen &vallerin cevablarını kimden alacağımı ürlü kestiremiyordum. , bu işte benden fazla malü - mat, ve feraset sahibi olabileceklerini umduğum bazı zevata müracaate karar verdim. Va evvelâ, bu Birliğin eski bina- sına yerleşen dostum doktor Neşet Hali- Hn muayenehanesine uğradım: d, dedim, senin, yerine tevarüs 1 birlik hakkında malümatın ol- sa g Bu birlik ne iş görür? Niçin kurulmuş- | ne tur? Ha den esirger? Doktor, suallerime devam etmeme fır. sat vermedi: arı, hangi tehlikeler - .. Yeter... Ben bunların bir te- bülamam!.. Hattâ bilâkis bu m de, senin suallerine ekli- bir çok sorgularım var, Bundan ©n küsur yıl evvel, bir Kadınlar Birliği kurulmuştu. Bu birliğin gayeleri, kadin- latı, o sırada mahrum bulundukları bir çok haklara kavuşturmaktı. Fakat inkılâ- brmız, kadınlarımızı, bu birliğin gaye - leridekilerden çok daha büyük haklara kavuşturdu. Kadınların, sahib olmadık - lTarı tek hak kalmadı. Böyle olunca, bittabi mevcudiyetinin masnası iflâs eden Kadınlar Bizliği de d dı. sorarım saha: Şu bahsettiğin Ka- Esirgeme Birliğinin ©o dağıtılan ar Birliğinden ne farkı var? Kadınlar, bu cemiyet içinde, erkek - tercden fazla tehlikeye mi maruzdutlar ki, onları esirgemek için bir dernek kurulu- yor? Üstâddan cevab yerine sual alatak ay- r sonra, ayni sualle - uf sinir hekimimiz profesör Fah- reddin Kerime soruyorum, Fahreddin Kerim: — Hayret... diyor... Hâlâ böyle bir dernek bulunması hakikaten şayanı hay- ret... Vâkıl bugün, cemiyet içinde, hi » mayeye muhtaç bir çok kimseler vardır. Ve onları, sefaletten, işsizlikten, içki, e- romn gibi iptilâlara dadanmaktan, hülâ- sa, insanları sukuta sürükliyen içtimaf tehlikelerden esirgemek, sade bir Bevab değil, hepimizin boynumuza farzolan bir vazifedir. Fakat bu zayıf iradeli, sakat seciyeli kimseleri: Kadın - erkek diye iki kısma ayırmanın manası ne? Kadınla erkek, bu tehlikelere ayni dereeede maraz — değil midirler? Bence, bu dernek, kadın - er- kok müsaviliğini ve müsavatını hoş gör- miyenler tarafından yaşatılmakKtadır. Fakat kadınların, himayelerini, sade kendi hemcinsleri lehine sırf erkekleri günııdl_mbıür. Hattâ daha ileriye gide - rek diyebilirim ki, iki cins arasındaki sı- cak kaynaşmayı soğutabilir. Faraza, ister misiniz, erkekler de, <er- kekleri esirgeme birliği» diye bir teşkilât kursunlar, ve yardımlarını sade kendi hemcinslerine tevcih etsinler? Bence, «Kadınları Esirgeme Derneaği» bizi böyle bir neticeden esirgemek için, Kedınlar Birliği gibi, kapılarını kapat - mahıdır. Eğer orada bulunan bayanlar, çalış - mak istiyorlarsa, ve esirgeyici bir kud - retleri varsa, şefkatlerini, himayelerini, cinsiyet ayırmadan bütün vatandaşları- na açsınlar! Üçüncü muhatabım, avukat Hakkı idi. O da; — Bereket, dedi, ben kadın değilim. Eğer kadın olsaydım, bu derneği kuran - ları mahkemeye verirdim. Çünkü bu der- ları erkeklerden daha Gciz, da- , ve himayeye daha mu! Bgüös- termekle kadınlarımızın gururlarını ren- cide etmektedir. Değerli ve genç avukat gülerek İljye etti: İşmail — Bence bilâkis, bugün, bir çok evli erkekler birleşip:«Kadınlardan Es'rgenme Derneği» kursalar yeridir. Yani, senin anlıyacağın, bugünkü halı «Kadınları Esirgeme Derneği» değil, olsa olsa «kadın- lardan esirgenme derneği» kurulabilir a- zizim! Naci Sadullah Belediye hayatı Ucuzlatınak için yeni Projeler hazırlıyor (Baştarafı 1 ünci sayjada) Bir çok yerlerde tabakların üzerinde ye- meklerin fiatları yazılıdır. Yahüd masa- larda sabit tarifeler yapıştırılmıştır. Gar- sonun biraz yüksek para istediğini his « seden müşteri keyfiyeti polise anlattığı takdirde garson derhal yerinden kovul - maktadır. Bizde de muhitin şeraitine gö- re Bunlara yakın üsüllerle halkın eğlen- ce yerlerinde aldanmamaları temin olu - ÜZ ilsüm, omuzlarını silkerek saksı-|sonradan ne budalalık etmişim, bunu & doğru yürüdü ve tırtıl yemiş! yaprakları ayıklamağa başladı. Başını eğdiği zaman omuzlarının hafif nafif Barsıldığını farkeder gibi oldum. Ağlı- yor muydu? Yoksa gizli gizli gülüyor müuydu? Bu anda bu ikinci ihtimale da- ha fazla inanacağım geliyor. Çünkü, bir lâhza sonra, tekrar doğrulup yüzünü bana çevirdiği zaman gözlerinde bir damla yaş görmedim. O halde gülüyor- du. Peki ama niçin ve kime gülüyor- du? Bunu Gülsüme sormağa cesaret e- demedim, Kendi kendimden utandım. Yalnız bu yarım metresime, bu gocük- luğumun şuursuz kaltağına, bu ömrü- mün en eski ve s li düşmanına kar- yeniden hiş bir kin duy- di o, benim gibi yaşlı, Ve be- ıden fazla ağarmış saçlarile, kar- şımda, bir.harabe halinde! Yalnız bu harabenin yosunlu, çatlak taşları ara- sında biten taze bir filiz bana onun o- tuz evvelki parlak çağını unuttura- miyor, Ah, o zaman çocuktum. Fakat şimdi anlıyorum. Anamın ahiretliğine Idokunmık bana o geçmiş günlerde a- namın kudsiyetini çiğnemek gibi geli- yordu. Aile içinde rezaletten korkuyor- dum. Her hususta aileyi sayıyordum. O duygu içimde şimdiki gibi çürümüş de- gildi. Halbuki Gülsüm, daha o zaman- lar, bühassa evlenmeden evvel, pence- resi sarı basma perdeli ve köşeleri san- dıklı, sepetli odasında her gün, her da- kika beni bekliyordu, Buna emin ol- masam bu satırları buraya bu kadar i- timadla kaydetmezdim. Pek iyi hatırlı- yorum, sofadan geçerken bazan Gülsü- mün kapısı açık kalmış odasından içe- riye göz attığım olurdu ve her vakit yerde serili duran şiltesinin Üstündeki kırmızı valânsa bana kanlı bir şehve- tin örtüsü gibi görünürdü. Sonra Gül- süm evi i, o zaman da şu aşağıki bahçenin dibindeki paviyonda, kapının yanındaki pencereden sarkar, bana lümserdi. Kaç defa: — «Gel içeriye, kahve içelim!» diye çağırdı idi. Fakat Çalışkan ve sakin hir genç İzmir okuyucu - larımızdan Talâ » ten suali de şu: — Muvaffak 0- Tacak mayım? Çalışkan ve sa- kin olmak, ilim sa- hasında muvaffak olmak isteyenlerin rağbet edeceği va- sıflardır. Kendişt- ni hâdiselere, maceralara maruz bırâk- maktan çekinmeşsi kabiliyeti dairesinde muvaflfakiyet ümldlerini çoğaltabilir. BAA Herkesle gelişi güzel ahbab olmayan bir tip İneboluda Hanmi- | za imzalı okuyucu- muz — fotoğrafının tahlilini istiyor: Hususiyetlerini harice — taşırmaz, fazla konuşmaz. İ Şinde intizam kai- delerine uyar ve dikkat — gösterir. Başkaları için a. çılmak mes'uliyetlere katlanmak iste- mez. Herkesle gelişi güzel ahbab olmaz ve sokulmaz. yediriniz. Avrupanın bayât veya berkibi mugaddi ve en mükemmel gıdasıdır. Hasan Özlü Unları çocuklarınıza tam vv Kendisini çabuk sevdiren bir Ankara okuyu- <3 cularımızdan — Şe- vef soruyor: — Hayatta mu- vaffak olacak mı - yım? İ Girgin ve kendi. sini çabuk — sevdi- ren ve gözü batmı- yan bir tip. Her- kesle hoş geçin- mek, güler yüz göstermek ister, Başlı ba- Bit muvaffakiyet temin edemiyorsa alarının kendisi hakkındaki leveccü- n İstifade etmelidir. tip 3 TU n Tahmin edi- Son Posta Miktarı — len bedel Fotoğraf tahlili kuponu Cinsi — kilo 150000 Un 20250 00 Arpa 280350 17522 00 A — Yukarda yazılı iki kalam erzak nacaktır. Meyva, sebze, yiyecek, içecek fintları imkân nisbetinde her gün muhtelif va . sıtalarla belediye tarafından halka ilân eğilecektir. Bu projeler tatbik mevkine konunca İstanbul hayatının İntizama gi- receği umulmaktadır, Avrupadaki usu| - lerden mülhem olan projelerle muvaffak olunacağı alâkadarlar taralından temin edilmektedir. nundan parasız alıp görebilirler. € — Bu iki kalem erzaka ait zarfları E — İstokliler her kalemin hizasında lardır. yüzüne her bakışımda, her yudumile bana bir zehir olacağını - biliyordum. Bunun içindir ki o paviyondan içeriye Bir gün bile ayağımı atmamıştım. Gül- süm işte bugün gene karşıma dikildi, fakat bu defa Mahmurenin bir gençle beraber sandal gezintisini kulağıma $- sıldarken sanki benden bu Beçmiş yil- ların intikamını alıyor! Öğle yemeği olmuş, Mahmure hâlâ |gelmemişti. Nihayet süslü püslü gele- bildi. O genç de beraberdi. Esmer ten- li ve yakışıklıca bir oğlan. Gülsüm bir Viki söylenecek oldu. Ben, habersiz gez. meğe gitmenin doğru olmadığını ilâve ettim. Delikanlı, müstehzi bir tonla: — Kusura bakmayın, bir daha haber veririz!. Dedi. Vay küstah! Mahmureyi âdeta be - nimseyen bu oğlana öyle içerledim... Fakat o günlük — bu kadarla kal - dıim.. Yalnız ©o — gittikten son - ra Mahmureye de bir Söz söyle - miş olmak için: — Ayıb deği! mi, koca kız oldun? Dedim. Yüzüme sadece baklı, hem ne mana- h, «Hey gidi pinpon, bunu sen mi söy Püyorsun?» gibi bir bakışla... Şimdi hissediyorum ki, dünyanın en gülünç adamı o anda muhakkak ki ben olmuştum. Mahmure benim iki yüzlü- vurmuştu! Bilmem ki, yetim malına göz koyup da camide haramdan bahseden eski yo- bazlar benim o dakikada duyduğumu duymuşlar mıdır? Nerimanın dün tâ Adadan kalkıp ya- lıya gelişi.. bu, büsbütün canımı sıkan bir hâdise,. âdeta bir skandal.. bunu na- sıl tahlil edeceğimi, ne hüküm verece-| Bimi bilemiyorum , Öğleden sonra, saat bire doğru, o- damda, biraz sedirde uzanmış, başımı pencerenin yanındaki yastığa daya- mış, uyumuyor, sadece içimi dinliyor- dum. Birden, merdivenden hızlı hızlı ayak sesleri işittim, arkasından da, he- le şükür, kaç gündür yattığı soğuk al-, gınlığından yeni kalkmış olan Fatma-, nın sesini... — Beyetendi, diyordu, misafiriniz geldi! Misafirim!'.. Allah Allah, kim olabi- Lr? Burada kimse ile görüşmüyorum, ki... İçimde müpbem bir korku ile, açık kapıdan solaya baktım ve o anda bü- n vücudüm başlan ayağa sarsıldı. eriman.. evet.. Neriman.. salına sa- a, iskarpinlerinin altında sofanın ha- sızlarını hışırdata hışırdata, dudakla- rında zoraki bir tebessüm ve yanaklar!| alev alev, bana doğru geliyor! Neviman geliyor.. yani rezalet, belki Gülsümün kahvesi, ileride, kocasının 1342 00 Kapalı lüğümü bir bakışile nasıl da yüzüme Yavrularını öpen ve bağrına basan anneler çocuklarınıza saf ve tabil Pirin Yülaf, Mercimek, Buğday, İrmik, Patates, Mısır, Bezelye, Türlü, Badem, Çavdi Hasan Özlü Unları meçhul unlarını yedirmeyiniz. Doktorunuza sorunuz Allahın yarattığı saf hububattan alınan, vitamini ve kalorisi, kuvvei gıdaiyes çok olan Hasan Özlü Unlarına doktorunuz şehadet eder ki hayatın ve tabiatin et âfiyet temin eder. Neşvünemalarını yardım eder. Onlatı çabuk büyütür. Neş'eli, tombul, bastalıksız, tombul yapar Hasan Özlü Unlarile çok leziz mahallebi ve çorba ve yemek yapılır. Mutlakı HASAN markasına dikkat, Baş, diş, nezle, grip, romatizma ve bütün ağrıla rınızı doerhal keser. İcabında günde üç kaşe alınabilir. İsim ve markaya dikkat! Taklitlerinden sakınınız. Mardin Gümrük Taburu Satın Alma Komisyonunda * 75 güvenmö akçesi Lira Kuraş Lira Kuruş 1519 00 — Kapalı Thalenin Bureti — yapılacağı gün saat ihale 80/11/937 9 ) zarf ) 3BOZLU/937 — 10'30) zarf ) hizalarında gösterilen gün ve saattel Mardin gümrük taburu karargâh binasında satın alınacaktır. B — İstekliler şartnameyi her gün sözü geçen binadaki satın alma komisy istekliler her kalemin hizasında gösteri len saatten en az bir saat evveline kadar komisyona vereceklerdir. D — Teklif mektublarında şartnamenia tamamen okunup kabul edildiği hom de rakkam İle yazılıp silinti olmuya caktır. gösterilen yüzde yedi buçuk teminat ak- çesini veya banka moktubunu Mardin Gümrük veznesine yatırarak — alacaklar makbuzla şartnamenin & üncü maddesinde yazılı vesikayı zarfın içine koyaca! (7708) de felâket geliyor! Odanın ortasında taş kesildim ve ka bim çarparak, başıma bir yıldırımın il mesini bekledim. Yıldırım inmedi. Yalnız Neriman ( daya girdi ve beyaz eldivenli elini uz! tarak: — Bonjur, Adnan, dedi, beni bekle miyordun değil mi? Fatma, sessizce, kapıdan çekildi, gi ti. Bir lâhza sonra, Mahmurenin de sd fadan geçen hayalini görür gibi oldurm Bir gölge hafifliğile, başını çevirip oda ma bakmadan, kendi odasına doğru diyordu. Sonra Neriman bana tekrar ne ded ben ne cevab verdim, bilemiyorı Yalnız, şu anda hatırladığım, Nerima nın sere serpe, rahatca sedire zaman bile şaşkınlığımdan hâlâ kend me gelemeyişimdir. O, güzel bir kadın şekline bürünmü bir şeytan gülüşile yüzüme bakıyor bu sükütün benim için gizlediği müd hiş muammayı çözmekte — inadığ gecikiyordu. Nihayet kulaklarımda si daha âhenkli bir vüzuhla yenidi çınladı: — A, vallahi, bu kadar şaşacağını bi seydim gelmezdim. Ben, bilâkis meni nun olursun sandımdı! — Tabil, dedim, yalnız birdenbirdi biç beklemediğim, hiç ummadığım bil anda seni karşımda görünce... (Arkan var)