l “Bir balo hatırası ,, film şehrimizde gösteriliyor irinciliği kazanan Venedik sinema müsabakasında bi Idızı rol almıştır bu filmde, sekiz büyük Fransız yı İ ! j Zi İ «Bir balo hatsrast» filminde Marie Bell hBu hafta Sakarya sinemasında çok $a* dağılmışlar, Ni dikkat bir film gösterilmektedir. | lardır. eski tatlı günleri unutmmuş- | Nima gelmiş soru - SON POSTA “ Ben bir tımarhane kaçkınıyım! ,, Deliliğe yeni bir ilâç tavsiye ettiler: Büyücüye okunmak sayfa 7 Kararımı vermiştim: Yarın sabah şu arab karısını kandıracak ve gizli gizli faaliyette bulunan büyücü hocayı bulacaktım Röportajı yapan: Farak Küçük (Tercüme ve iktibas bakkı mahfusdur) —4 - — Ya, Fikri? — Câanım sen en yakın arkadaşları « na deli rolü oyna - mağa karar verme - din mi? — Verdim ama böyle yerde değil.. — Delirmek - için yer filân olur mu? — Neye olma Pekâlâ olur. N — Olmaz., — Olur.. — Olmaz.. — Olur.. — Ne oluyorsun, Fatuk? n Kendi kendim - le yaptığım muha - verenin son cümle - sek sesle çık mış olmalı ki Fikri ayağa kalkmış, ya « | yordu: — Ne oluüyorsun? Olan, olmiyan ne - klarda çoluk çocuğu başına topla dığı bile Fikri <arasıra böyle bulhranlara tutuluyor, sokal tlir bals heketmi Haa olan' l ünk | TİbişaE T ŞENN etmekle olUE z ':9"4’ Venedikte yapılan beynelmilel e Uı'!î. Müsabakasında birinciliği kazan- Raimi, Filmde Marie Bell, Harry Baur, o v:âmchıxd Villm, Marguerite More- Miş :ek?“m ve Fernandel gibi en tanın- n iz Fransız yıldızı rol almış bulun- aktadır, Bu şayanı dikkat filmin mevzuu şudur: daistin genç yaşında dul kalmış bir 'viı;;d" Gard gölü kenarında bulunan Bece € sakin bir hayat sürmektedir. Bir € .I?ıkı hatıralarını karıştırırken henüz İlk ti Yaşında bulunduğu sırada gittiği defti onun defterini eline geçiriyor. Bu a şrde kendisile kur yapan on kişinin ;h *ri bulunmaktadır. Tistin'in gözü önünde eski günler te- hulunm ediyor. Bunların bugün nerede an ö"d“k!ınm. ne ile meşgul oldukları- ğtenmek istiyor ve işe koyuluyar. dkı yüzünden kendini denize atmış Olan ilk Aşıkı gi bayağılaşmış, vi işmanlamış, FaYıp gitmektedir. Noi BZ tarafa « “Alkazar, sinemasında: Kara Dev ğu şehirde ömür süren Fabiyeni buluyc Tesadüf bu ya, o akşam da bir balo veri mektedir. Kristin eski ahbabını bu balo. ya davet eder. Baloda Kristin tam manı sile bir inkisarı hayale uğrar. Çok üzü: lür. Bitab bir halde eve avdet eder, Eski ahbabları içinde en fazla sevdiği Jerar'ın adresini öğrenerek oraya koşar- casına gider, gördüğü manzara kalbini delik deşik eder. Genç bir çocuk bir iskemlenin Üzerine oturmuş, için için ağlamaktadır. Kiistin çocuğa yaklaşarak ne için ağladığını so- rar, Çocuk göz yaşları içinde babasının bir hafta evvel öldüğünü söyler. Mazinin — canlanamıyacağını artık Kristin anlıyor. Hakiki ve ilk âşıkının çocuğunu kendine evlâd edinir. Artık o wakte kadar bir türlü ifade edemediği ve kalbinde kalan aşkını analık şefkati ile kuvvetlendirerek çok sevdiği adamın ço- cuğuna hasreder. Sinema yıldızları ve Derecei hararet Stüdyoların sahnesinde film çevirir- ken sinema yıldızlarından her biri ken- dâine uygun derecei hararet istemekte- dirler. Bunların bazılarını okuyucuları- mıza bildireceğiz: En fazla serinlik isteyen sinema yaldi- zı: Marlene Dietrich'dir. 15 derecede ça- lışmaktadır. Diğerlerinin istedikleri hür raret dereceleri şunlardır: Claudette Colbert $ 15 İrenne Dunne : 17,50 Martha Raye 3 1750 Gladys Svarthout Ş 18 Carole Lombard : 18,50 Frances Farmer : 19,50 Gail Patrick : 20 Dorothy Lamour $ î—î Mae West a Ka H Kaçatnı Kurtarmak için büyük Tedakür. lıklıx yapıyor. Suların hücum ettiği bir gediği kapamak üzere iken çavuşu tara- emri dinlemediğinden a- ılıyor. Jeriko'nun cesaret dakdir eden — yüzbaşı et ederek ceza- * altında dolaş- fından verilen ğır cezaya çarp: ve fedakârlığını tak Maek onun Jehinde şehadi gını hafifletiyor ve nezare' ını temin ediyor. ş Tl;ık;t Jeriko bir fırsat bularak kaçıyor ve bir balıkçı grmix;ne_b N Mık: ajın. Kara Des günümdü p BüğeNEcA — lli #E? bir firari e denize açılıyor. ev fi > ç b D delü «Bo: filmi filmlerinin | Birçok sergüzeştlerden ı'oıııA;ı; i arka AA ERABA üi ra- | Afrikâ jçlerine kadar gidiyorla çake alümatı ve has Unutulmaz yıldızı Paul Robenson indan çevrilen bu filmin mevzuu Mumi harb esnasında Amer” '“insız cephesine gönderilen V Süvvetlerini taşıyan bir gemi, bir Dizaltı tarafından torpilleniyor. Gemide- ki tfradın ekserisi zencilerdir. Jeriko li cesur bir zenci ssker arkadaşlarının nun tıbdaki M ahareti sayesi rikalı kab in dostluğunu iar Kabile efradı Jerikoya o derece İti- gdsıeı*lvnrlır ki nihayet onu kendi- y orlar ve sevdiği Gara evlendlr'.yur_lu. şodur: | inde eski bir Af- dan d y kazanıyor- a de- mad lerine reis yapıy' adlı bir yerli dilberle dir? Kendime geliyorum: — Hiç çanım, bir şey yok.. Yanımdaki bayan bir kadeh rakı u - zatıyor. İçimden bir ses: — Tam sırası... Haydi Faruk, haydi yap numaranı! diyor. Anlamamış gibi duruyorum. Kadın tekrar ediyor: — Buyursana, şekerim.. all, Hiç ses çıkarmıyor, bön bön yüzüne bakıyorum: — Ne oluyorsün? Al şu rakıyıyı! Gene cevab vermiyorum. Yalnız e- lindeki rakı kadehine dikkatli dikkatli bakmağa başlıyorum. Benim bütün dik katimi rakı kadehine temerküz ettir- diğimi gören kadın da dikkatle kade- he bakıyor. Fikri ile diğer bayan da |kadehe bakıyorlar Yanımdaki kadın: — Hasta mısın? Ne oldun? Yoksa gücendin mi bana? Al bakayım.. iç elimden! diye Israr ediyor. - Ben, hiç istifimi bozmadan hâlâ dik- katli dikkatli kadehe bakıyorum. Sonra âni bir hareketle kadehi elime alıyor, elektriğe doğru kaldırıyorum. Ve: — Bakın! diyorum, şu kadehe dikkat- le bakın! Demindenberi kadehi süzen etrafım- dakiler şimdi daha dikkatle bakıyor- lar. e Israrda devam € — Dikkatle bakın! ğil mi? Fi dayanam — Ne var ki gör yorsunuz de- rak sörüyor: sim ? Urum. Dikkatle bakın, görmüyor musu-| nuz? Söylesene Fikri? Sen de görmü- yor musun? Sesim perde perde yükseliyor: — Bakın, bakın yahu! Bakın diyo- rum, bakın! Fikri, kızlar şaşırmışlar, ses çıkarmı- yorlar. Dışarıdan ayak sesleri duyulu- yor, Ben daha yüksek sesle devam edi- yorum: - Görmüyor musunuz? Görmüyor musunuz? Fikri: — Faruk, Faruk kendine gel! Bir şey yok.. diyor. — Ne! Bir şey yok mu diyorsun? Ya- hu görmüyor musun, görmüyor mu- sun? Siz kızlar, siz olsun söyleyin, bir şey görmüyor musunuz? — Yo0... — Göğrmüyor musunuz? Yanımda oturan korka korka mırıl- danıyor: — Ben görüyorum.. anason kırpıntı- İları var. — Benimle alay ediyorsun. Hepiniz kör mü oldunuz? Görmüyor musunuz? Şu kadehin içindeki kocaman yılanı görmüyor musunuz? Aman aman yılan başımı çıkarıyor.. korkuyorum.. alın ka- dehi.. alın... Haykırmağa başlıyorum. Fikri şaşır- mış, kızların gözleri faltaşı gibi açıl- mış, bakıyorlar.. kapı vuruluyor.. — Aman, yavaş! Duyacaklar! Mahvo- lacağız... Üst kattaki komşular uyandı- lar. Daha yeni taşındık, foyamız mey- dana çıkacak ! Ben devam ediyorum: — Alın, alın şu yılanlı kadehi elim- den diyorum. Kadehi fırlatıp atıyorum. Sonra üzerime hücum ediliyormuş gibi gerisin geriye köşeye doğru çekiliyor ve haykırıyorum: — Yılan geliyor.. geliyar.. öldürün!.. Öldürsenize şunu be! Bana gareziniz mi var, ne yaptım ben size? Fikri sen olsun durma Kızlar ağlaşıyorlar. Odaya siyahi bir rap kadınla orta yaşlı ev sahibi bayan giriyorlar, Ev sahibi bayan, Fikriye so- ruyor: — Ne oluyor buna? Bu kadar içire- cek zorunuz ne idi? — Çok içmedi ki.. Kızlara dönüyor: — Yoksa rakısına sigara külü filân |Bi! mu attınız? İkisi birden: — Hayır.. diyorlar. Ben hâlâ bağırıyorum: oluyormuş'» dedi Yüzümün ne şekil aldığının farkında değilim. Fakat karşımdakilerin yi zleri. nin aldığı şekilden bunu tahmin etmek zor değil. Bağırıyorum: — Çıkalım.. çıkalım.. Fikri, ev sahibi koluma giriyorlar, lçeridoki odaya götürüyorlar, Girer | girmez karyolanın, kanapelerin, san- İdalyelerin altını muayene - ediyorum, Fikri: — Faruk! diyor, Faruk ne oldun? Cevab vermiyor, karyolanın üstüne yüzü koyun uzanıyorum. Fikri omuzu- ma dokunuyor: — Faruk.. Faruk! — Ev sahibi: — Sızdı, diyor. Sızdı amma, sızınca- ya kadar da.. o Hafızın payını vermek de boynumun borcu olsun. Böyle sar- hoşları eve getirir.. Fikri: — Sarhoş değil diyor, çok rakı içme- di Fakat biraz delicedir.. bana sö mişti, inanmamıştım. Âra — sıra bi iyle buhranlara tutuluyor, sokaklarda ço « lük çocuğu başına topladığı bile olu - yormuş. — Zavallı Faruk. — Bu hal - lere hep kendi kafası yüzünden düştü. Nene lâzım senin İstanbul? Git Ankaraya babanın yanı otur aşa- Ev sahibi kadın: — Ne! diyor, deli mi? Y — Yapmaz canım. Zaten « yapar ki eti ne, budu ne? Fakat bunu — Ne mi var? Bakın be! Bakın diyo- | n. Çıkalım bu edadan.. tedavi ettirmeli.. İ (Arkası var) talihe ın:ı_.nuı €tmek ve insanın kendi gemisini istediği hedefe yürütebil. mektir. Sağlam sinirler müthiş hayat mücadelesinde muvaflakivetin en ivİ teminalıdır. Binacnaleyh sinirlerinizi Bromural -knoli- Üc kuvvetlendiriniz. bunun müsekkin ve mukavvi tesiri her (şte görülük Hiç bir zaranı yoktur ve alışıklık vermez. 10 ve 20 komprkmeyl bavı devde eczmneterde reçete de yatıdır. & Knoll A-C,, kimyevi maddeler fabrikaları, Ludwigshafen YRhim a