1 Kasım 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Sayfa Hergün —e Eczacılık ve a İlâç fiatları — Yazan: Muhittin Birgen asta olmamak her yerde ve her zaman için her şeyden evvel te- menni edilecek bir şeydir; fakat, Türki- yede hasta olmamak elbet daha büyük bir bahtiyarlık olur. Hastalık ve şifa mesele- lerimizi alâkadar eden bir hayli mesele- den sarfınazar, Türkiyede ilâç da paha- lıdır. Halka ucuz ve temiz ilâç temini ga- yesile yapılan eczane tahdidlerinden ve- yahud eczaneler ve eczacılık için konu- lan himaye usullerinden ve bazı nizam- lardaâan Halkın istifadesi olmuşsa, eczacı- lığın istifadesi her halde bundan çok faz- la olmuştur. ' Meselâ, eczanelerde satılan ilâçlardan hiç olmazsa bir kısmı için bir narh veya bir azami fiat konuluyor. Bu narhlar ve- ya azami fiatlar konulsa da, konulmasa da neticede bir fark yoktur. Konulan a- zami fiatların hesab esasları ciddi bir kon trole tâbi değildir; çünkü olamaz. Beni bu mülâhazaya ve bu kanaate sevkeden sebeb şudur: Türkiyede bir hayli Fran- sız müstahzarı kullanılır. Bu nevi nmtüs- tahzarlar için de, eğer aldanmıyorsam, â- zami fiatlar konulmuştur. Halbuki bir sene içinde frank yarı yarıya düştüğü halde bu müstahzarların, eczanelerdeki fiatları bir kuruş bile değişmemiştir. Fransız müstahzarları için doğru olan bu söz, İtalyan ve İsviçre müstahzarları için de doğrudur. Nitekim bir aralık İngiliz müstahzarları için de doğru idi. Demek ©- luyor ki eczanelerin veya ecza depoları- nın ilâç veya ecza fiatları sıkı ve daimi bir kontrol altında değildir. * İkinci bir mesele de şudur: Bir takım ilâçlar vardır ki gümrük himayelerinden istifade ederler. Halbuki ilâç ve eczacı- lık için düşünülen bu iktısadi himaye, memlekete iktısadi bakımdan büyük bir menfaat temin etmediği halde halkın sıhhati bakımından çok büyük zararlar verir. Sebebini izah edeyim: Müstalhızar ilâç, ancak, büyük mikyasta yapıldığı ve büyük tesisat sayesinde büyük mikyas- ta ihzar edilip büyük mikyasta satıldığı zaman ucuza mal edilebilir. Türkiyede himaye edeceğimiz müstahzaratcılık bu şartı ihtiva edemez. Evvelâ, Türkiye kü- çük nüfuslu bir memlekettir; saniyen, Türkiyede her ihtiyaç halinde ilâç kul- lanabilen insanların nisbeti azdır; salisen, Türkiye, enternasyonal piyasada ilâç sa- tabilir bir şöhret sahibi değildir. Şu hal- de Türkiyede ilâç istihzarı yapanlar, kü- çük mikyasta çalışmıya ve pahalıya mal etmeğe mahkümdurlar. Esas itibarile, se- nelik iktısadi hareketinin kıymeti ehem- miyetsiz bir şey olan bu nevi bir işde hi- mayecilikten hasıl olan iktısadi menfaat mukabilinde sıhhi zarar elbet fazla olur. Rastgele lâboratuarlarda hazırlanan, ku!- lanılan iptidai maddelerini kontrol altın- da tutmıya ve maliyet fiatını tesbite im- kân bulunmıyan bu nevi müstahzarları ne emniyetle kullanmamıza imkân var- dır; ne de bunların pahalı olmadıklarına emin olabiliriz. * Bir misal daha: Faraza, her günkü ha- yatımızda kullandığımız diş macünlarını alalım. Bu, Türkiyede sürümü gity'de artan bir maddedir. Acaba, bunlar kâfi derecede bir kontrolden geçiyor mu? A- caba, bunların içine konuldukları kurşun tüpler, emniyet vermeğe kâfi derecede kalaylanmış tüpler midir? Acaba, bu tüp- lerin içine konulan pastalarım mikdarın- da bir hile oluyor mu? Bunlara da şeker yerine saharin kullanılıp kullanılmadığı tetkik ediliyor mu? Fiatlarda fazlalık var mıdır? Bu suallere sarih ve emniyet verici cevablar bulmak kabil olmıyacağı- nı zannediyorum, İşe ticaret bakımından baktığımız za- man bazı hâdiselere şahid oluyoruz. Tür- kiyede her gün kullanılan birkaç müs- tahzar madde, hattâ bir nevi müstahzar üzerinde çalışan bazı firmalar var ki bü- yük para kazanıyorlar. Senede şu kadar bin, bu kadar on bin ile ifade edilen ka- zançlar ve isimler zikrediliyor. Kazan- sınlar ve herkesin kazancı kabil olduğu kadar çok ve bol olsun. Fakat, acaba, halkın sıhhati, bilhassa hıfzıssıhhası da onlarla beraber kazanıyor mu? İşaret ettiğim misallere ve kaydetti- ğim mülâhazalara bakarak ben zannedi- yorum ki halkın sıhhat kazancı bu mü- tesebbislerin npara kazancı ila miütenasih İ " l SON POSTA ——— İkinciteşrin 1 _. | * -* —-. - öreei Resimli Makâle: B Bilgi ölçüsü... X8 lerin âciz oluşlarıdır. Birinci yükseliş rabdır. Fransız hakimi La Brüyere'in iddiasına göre insan iki türlü yükselir, birinci şekil yükselişte meziyet kendi bilgi- sinin, kudretinindir, ikinci şekil yükselişte ise sebeb rakib- 'GAYE * rinci derler, vasat birincisine de gene hakikf, ikincisi se- nüşüne göre değil, Zeki talebelerden müteşe'"-kil bir sınıfın birincisine de bi- zekâda talebeden müteşekkil bir sınıfın birinci derler, fakat hakikat terazisinde birisi hafif ge'ir, diğeri ağır çöker, insan bir kıymeti görü- hakikatte oluşuna göre ölçmelidir. 23 Aylık bir boksör Kendine rakip arıyor Yukarıda resmini gördüğünüz mi - ni mini boksör, Los Ancelosda yapılan gürbüz çocuk müsabakasında birinci - liği kazanmıştır. Henüz 23 aylık oldu- ğu halde 20 kilo 430 gram ağırlığında- dır. Göğüs çevresi 59, beli 40 ve bilek- leri 15 santimdir. Ve kendi sikletinde bütün dünya boksörlerini defi etmek- tedir. Açlık tecrübesi yapan avukatın âkıbeti Yugoslavyanın Dubrovnik kasabasın - dan Jorj Dambroviç isminde bir avukat ne kadar açlığa tahammül edeceğini tec- rübe etmek için 20 gün rızasile aç kal - maiştır. Fakat yirmi günden sonra artık açlı- ğa tahammül edemiyerek yemek yeyince bu kadar gün perhize alışmış olan midesi yemeği hazmedememiş ve avukat bir - denbire ölüvermiştir. değildir. Bundan dolayı, yeni Sıhhiye Vekilimi- ze muvaffakiyetler temenni ederken önü- ne bu meseleleri de koymak istedim. Muhterem Bay Hulüsiyi, İzmirdeki vazi- feleri esnasında teşkilâtcılık ve takibeilik kuvveti ile tanırız. Bu meselelerin esaslı hir tetkike muhtaç olduğunu takdir ede- rek bunları faaliyet tezgâhının üstüne korsa, belki halka büyük faydaları ola- cak neticelere varabilir. Muhittin Birgen |mini de görünce, resme bir yumruk in- hendisi kalb sektesinden vefat etmiş - HERGÜN — BİR. FIKRA | Hakaret davası Tanınmış avukatlardan biri yazıha- n'esinde oturuyordu. Kapı açıldı, içe- Ti giren adam soluk soluğa anlattı: — Komşularımdan biri beni tahkir etti.. kendisini dava edeceğim. Avukat sordu: | — Ne dedi? — Şebek dedi. — Ne vakit? — Ön sene evvel.. Avukat şaşırdı: H — Ön sene evvel mi, on senedir ni- ye dava etmeyi düşünmediniz?. — Şebeğin ne olduğunu bilmiyor - dum. Ömrümde ilk defa bugün bir *şebek gördüm de.. - * Tayyareci Lindberg'in Çocuğu sağ mı? Pays Reel ismindeki Belçika gaze- tesi tayyareci Lindberg'in vaktile kay- bolan çocuğunun sağ olduğunu ve Bel- | çikalı bir ailenin yanında bulunduğu - nu yazmaktadır. Gazeteye göre, Belçikalı S... ailesi, gazetelerde gördükleri bir ilân üzeri - ne çocuğu evlâd edinmişlerdir. Lam- berg isminde bir papaz çocuğu onlara verirken, ihticaca salih bir doğum ve- sikası gösterememiştir. Şimdi 7 yaşın- da olduğu söylenilen, ve Lindberg'in çocuğile yaşıt bulunan — Çocuğa güya Lindberg'e Kral Albert ve Kraliçe E- lizabetle bir arada çekilmiş resmi gös- terildiği zaman oğlan tayyareciyi gös- tererek, «işte babam!» demiş, ve bir ge- ce Valter ve John isimlerinde iki kişi- nin onu yatağından kaldırıp karma - karışık yollardan götürdüklerini söyle- miş, ve idam edilen Hauptman'ın res- direrek: «İşte fena adam bu idi,» de - miştir. Mezarın içinde dirilen adam Teksas'da geçen hafta bir ziraat mü ti. Ertesi günü gömülen —mühendişin mezarı, mezar bekçisinin kulubesine pek yakın bulunuyordu. Bekçi gece ya- rısı bir takım garib sesler geldiğini gö- rünce diğer bir arkadaşını — çağırarak beraberce mezarı açmışlar ve mühen- disin sağ olduğunu görerek — kendisini mezardan çıkarmışlardır. Fakat bu fe- ci vaziyeti gören mühendis çıldırmış - SÖZ ARASINDA Bu adamlar acaba Ne arıyorlar ? Bu adamlar ne yapıyorlar? İhbar e- dilen bir cesedi mi arıyorlar, yoksa herhangi bir teftişte mi bulunuyorlar? Hayır hiç biri değil. İngilizlerin meş - hur gölf oyununu oynayan, golfcular - dan birinin savurduğu topun nçereye saklandığını bulmaya çalışıyorlar. 107 yaşında gelin ile 95 yaşında damad Polonyalı Eleni Necialkofska 107 ya şındadır. Hayatında yalnızlıktan usan- dığı için bir aile teşkil etmeğe karar vermiş ve 95 yaşında bir genci! ikna e- derek kendisile evlenmeğe razı etmiş- Gir. Nikâh memurluğu kâtibi bu yeni ev lilerin kayıtlarını yaparken her ikisi - nin yaşlarını görür görmez hayretin - den elindeki kalemi yere düşmüştür. Kâtibin bu haline canı sıkılan yeni gelin Eleni: «— Zavallı genç neden yaşlarımıza hayret ediyorsun. — İstikbal sizin gibi gençlerin değil, bizimdir. Hem biz se- nin fikrini de sormadık ki» demiştir. Japonyada tuz hangi işlerde kullanılır ? Japonya hükümeti, tuz israfının önünü almak için çok ciddi tedbirler ittihaz et- miştir. Japonyada tuz memlihaları çok olmadığından hariçten mühim mikdard tuz idhal edilmektedir. ! - Tuz Japonyada yalnız temekleri lezzet- lendirmek için kullanılmamaktadır. Ja - ponlar tuzda esrarengiz bir tathir kuv- veti tasavvur etmekte ve bunun için muhtelif süretlerle de kullanmaktadırlar. Meselâ, evlerden fena ruhların tuz vası- tasile defedildiğine, dükkânlarda fazla tuz bulundurmakla çok müşteri celbbe- dileceğine inanırlar. Güneş ve sair maç- larda çarpışanlara uğur getirecek kanaa- tır. tile de sahaya bol bol tuz dökerler. İSTER İzmit muhabirimiz anlattı: İNAN, Gümrük kolcusarından Ali baba sabahleyin erkenden güm- rük binasının öründe iple bağlı duran sandala girmişti, bir de baktı ki köskoca, simsiyah bir yulan çöreklenmiş yatıyor. İSTER İNAN, İSTER- İNANMA! ISTER İ Evvelâ bir ürperti geçirdi, fakat soğukkanlı bir adamdı, hay- vanın sabah ayazında uyuşmuş olabileceğini düşünerek bir bez parçası ile yılanı yakaladı. Şimdi İzmitte bu yılanım sandala nasıl girmiş olabileceği bir dedikodu mevzuudur. NANMA! | İson sistem, mükemmel konforlu da | ğın bitişiğinde ışıksız ve havasız, dAP, — İgın çıkmış, kulübeyle y | söndürülmüştür. Sözün Kısası | Hizmetçi | Odası | K bir apartımanı geziyorsun Mal sahibi ve yahut ki vekili yanınli dır. Size, dünyanın parasına yaptırı”? E. Talu muhassenatını bir bir işaret ederk€? — duyduğu gurur gözlerinden belli oluy”” — Otomatik mutfağı, yere gömülü M mer banyolu ve rengârenk çinilerle - zeyyen duvarlı hamam odasını, duv&? ” rının içinde dolablar gizliyen yatak larını, muhteşem misafir ve yemek © lonlarını gördükten sonra, birdenb 4 4 duraklıyor, ve soruyorsunuz: ŞN — Peki ama, hizmetçi odasını göret” — dim. Yok mu? || Mal sahibi: l — Var, efendim! diyör. Ve size, mut“—* | racık bir aralığı göstererek, ilâve edi) , ; — Buraya bir kerevet yapılırsa, bİf © şi pekâlâ yatar. B . Bu, sözüm ona modern aı:ıartm.ıâllhı yüzde sekseninde böyledir. Evler der? niz daha beter. Oralarda da, hizmetf fatını taşıyan biçare mahlüka &8Y yer, binanın bodrum katında, kömüf'” le odunluğun ara yerindedir. k İnsanlar, bir asırdanberi, sosyal baki î ' dan çok ileri gittiler, deniyor.. YA ğ Hâlâ, dünyanın hemen her tarafında, K çok aileler, ücret mukabilinde olsun ge masın, -çalıştırdıkları (hizmetçi) mif V. — miyet içerisindeki mevkiini, insani hâ l larını tastamam tayin ve takdir eden ERTE mişlerdir. Ğ İ Her ferdin hakkını veren en doğrü © — dürüst rejim demokrasi, yani bizim * " — © mimiz olduğu halde, bizler de, kant” rımızın herkesle bir tuttuğu hizme” Jarımıza karşı, esir pazarında bir ke çeye Arab halayığı satın alındığı & lerden kalma köhne zihniyetimizi bif lü değiştiremiyoruz. . İnsanlar hizmetçinin de herkes gibi B nş ğa, havaya, istirahate, nezaketle mud” | M leye, velhasıl bilcümle medeni hâ* ;'H müstahak olduğunu idrak etmedikçe " , — p İ | * li yal inkilâb tamam olmuştur diy* ; acı acı gülerim! | Alman - Japon paktına İtalyanın da gireceği Resmen tahakkuk ediy0” (Baştarafı 1 inci sayfada) Tokyoda çıkan Asahi gıazıat.esi'-t pakta iştiraki haberini resmi mahi olarak vermektedir. | Ilı, p İtalyanın bu iştiraki, ikînm*eîfmîı aP haftasında vukua gelecektir. Ja s y a manya ve İtalya arasında bu #” b müzakereler neticelenmiştir. H'nr;:; , pakt projesi, önümüzdeki içtima tı;ikfğ:.â” sinde hususi konsey tarafından *ed& Faldir. lunacaktir. Paktıtı imzası, Roma” ıs,nd' J:' ano, Hotta ve Von Ribbentrop Ş yapılacaktır. Bazı liberal mehafil, bu yapılmasından gayri memunn y,grı mektedir. Zira, bu pakt, Japtînlîuıı',:a' tini, Akdeniz vaziyetinin değişt bağlıyacaktır. âr Roma ne diyor ? B“, ) Roma, 31 (A.A.) — İtalw,ıı ' sene Almanya ile Japonyanın pıl“ oldukları komünizm ıleyhind:îw; aöt ğ yakında iştirak edeceğine dair ” , Ja iümat mevcud değildir. İtalyaP yst3 ?L pon salâhiyettar mahfilleri bü hu zahat vermek istememektedifıe;'wdır gİ N şimdi vaziyet öyle inkişaf etm€ &nh[ ,-ı:”-',ı'ı İtalya bu paktı imza etmiş # K -—-;/ A LA y lR « ) olan ponya ile arasında bilfiil mevc'_’d 0119' laşmaya yeni bir şey ilâve yacaktır. M ! Maltepede bir kulübe YE” 4, i Bay Tosuna aid bostan kulü Ki hırı yandıktan sonra itfaiye * Yangının nasıl çıktığı tahkik W

Bu sayıdan diğer sayfalar: