. — Şimdi benden ve İstiyorsunuz? — 4hsanın mev e butiyetinin devamı - 1 Onun şuçlu ol- Madığını meydana ": armamanızı... Ha iki katil bulunun » Caya kadar hapishü- nede kalsın! ya- yere — itirafta Unmaya — siz mi Şvik ettiniz? — Evet — Sebeb? — Onu kurtarmak İn, — Mavi gözlüklü &damın pıı'îicr. mi? — Mavi gözlüklü 'd'm;n elinden, — Fena bir buluş ;’:14- Hapishaneyi 1 emin yer olarak Beçtiniz? ” le değil mi- Bu va: a €min yer” xi Poğru... Fakat benden istediğini- * Mağlesef yapamıyacağım. — Niçin? — Geç kaldınız. İhsan Bey biraz ev- Vel isticvab edildi ve Kevser Hanımın atili olmadığı meydana çıktı. — Eyvah mahvolduk. — Hayır üzülmeyiniz! Onun haya- Tni ben tekeffül ediyorum. Yalnız bas Da izahat vermeniz lâzım. Yürüyece- Bim yolu kısaltmak için size soracağım Zi sualler var — Emrediniz, derhal. — Hayer, burada olmaz. Bugüne ka- dar nerede gizleniyordunuz? — Kevserle- beraber sütninemin Ak- SAraydaki evinde idik. Haseki hasta- Besine giderken 82 numara... — Ya İhsan bey? Yf da bir ırk;d&ğlnîn cv:ndC sak- Tüyordu. la — Hayır, hayır; bunların hiçbiri Mü- İ çan Basib değil, Daha iyisi bana geliniz. İh Sân bey yarım saat, nihayet bir saat SOnra tahliye edilecek sanırım. Kendi- TİRi burada bekleyiniz! Beraber çıkın. $ dört saat bir arada, meselâ bir gâ> Zinoda vakit geçirin. Sonra saal On .Ak ©h buçuk arasında bir otomobile atla- nana gelin. İyi iz ya, bu üç dört saat zarfında zden ayrılmıyacak, tenha yEr” *rde gezmiyecek, sonra doğru bana ge- eceksiniz. Dava neticeleninceye kk_âdî’i: im misafirim olursunuz. Süküne' | ;? ihtiyatı elden bırakmayın. Korkacak İf şey yok. Şimdilik Allahaısmarladık tfendim, Rıdvan Sadullah başile selâm verdi. ]]T de kendisini taklid ettim. Sari SaÇ- adını orada bırakarak müddelümü- Müuavininin odasına döndük. z idvan Sadullah serkomiser ile müd- *iumumi! muavinine kendisini dışarı Sağırtan kadının Nazan hanım olduğu- DU söyledi, Şahsi bir iş! dedi. Tâ buraya kadar n gelmişler, Bir emlâk mesele- &... Savdım. "_B“ sözlerle bahsi kapatarak ilâve ek — Biz işimize gelelim. Mühendis "'_' Sanın Kristal Palâs'daki vak'anın faili olmadığı tahakkuk etti, değil mi? Üddelumumi muavini: — Evet! dedi. Serkomiser Osman ümidsiz bir gay- Tetle itiraz etti: z — Orası öyle ama Erenköy cinayeti- Di ne yapalım? Suçlu bu cinayetin de falli olduğunu itiraf etmişti. — Bence bu mesele üzerinde tevak- Uf edilmiye dahi değmez. İhsan beyin Hüsnü beyi öldüren adam olmadığını daha Erenköy hâdisesinin tahkikatı ile Meşgul iken isbat etmiştik. Fakat işini- ze karışmam. Suçluyu çağırın, yeniden isticvab edin. YVaracağınız netice de- Minkinin aynı olaçaktır. Maamafih za- Tarı yok, Siz gene istediğinizi yapınız! İçinizde ukde kalmasın. Belki bu istic- Vab esnasında Erenköy faciasını aydın- İatsasb kabili batilin hüvivetini tesbi- İkinci ziyaretçi Erenköyünde te yarıyacak başka ip ucu elde edebilir- siniz. Her halde ben bu mevzuda yapı- lacak bir isticvabı enteresan bulmuyo- rum. Müsaadenizle gideceğim. Serko- miser Osman bey, bana varacağınız ne- ticeyi telefonla bildirmek zahmetinde bulunur musunuz? Serkamiser sordu — Evde misiniz? RADYO Bugünkü program Vi Birinciteşrin 1987 Parar İSTANBUL Öğle neşriyatı: 4 ş 1230: Plâkla Türk musikrisl )Lll' Hava- dis, 18: Beyoğlu Halkevi gösterik kolu tara- fından bir temsil, mll_WI Plâkla dana musikisi, 19: '“Türkçe ;im—ıı.ınııııııwıııııı-unn— 1930: Konferans; — Ördü — saylavı Belim Sızcı Tarcan tarafından, Şişmanlarla hasbihal, 20: Müzeyyen ve arkadaşları la- rafından Türk musikisi ve halk — şarkıları, 20,30: Ömer Rita tarafından arapça söylev, 20445: Bay Muzaffer ve arkadaşları tara - fından Türk musikisi ve hâlk şarkıları, (Sa- at ayarı), 21,15: Orkestra, 22 Ajans ve borsa haberleri, 22.10: Piyano konseri: Atina mil- 1 koönservatuvarından Bayan h 1 — Mozart: Sonate 4 La Turgue, 2 — Cho- pin: Balinde sol Mineur, $ — Chopin: Etudes, 4 — Lisat: Canpanella, 8 — Albeniz: Legul- dillas, 6 — Chopin: Vala, 2245: Plâkla solo- lar, öoperet ve öpera parçaları, 29: Son. l BDa fe — mecmuasının iş — İş ismindeki felse .o:ıx inci sayısı zengin mı:ı'ımuı gik- aur. İçinde şu yazılar vardır: m:;lrıhn felsefesi (Ziyaaddin Fahri), kanunu hakkında — mutaleslar Üa kitapları ikkında | :ormt Hüseyin Nallin tenkidi (Prof. Cro- | zat), İbni Sina merasimi... ilâh. k Hukuka, içtimalyata ve felsefeye ait sen- | gin makaleleri ihtiva eden bu eseri beheme- hal okunmalıdır. Riyaziye okuyanlarla ©! tılanlar için yazılmış ur..ı l tarafından kaleme alı! ::ıb. hendese ve cebir meselelerini ihtiya etmektedir. | Avcılık ve atıcılık — 'Türk avcı ve balıkçı- ları için ayda bir çıkan bu ıecmıııxııııI 18 inci sayısı birçok entçresan yazılar ve re- | tişar etmiştir. "ı;ı:ıîı:ılıi mecmuası — Diş “tabibleri | cemiyeti tarafından ayda bir çıkarılır mes- kkvelh-ııld!_-dlr -Mmmu.] Haarndirlik İşleri Dergisi — EyİSİ / sayısı mıuıı:n — G4 üncü sayısı zarif ve renkli kapak içinde tanınmış birçok. tmzaların :run. makale ve romanlarile gıkmışlır. . —e — fakatile, — Orta mekteblerde NEOKALMIN ki köşkte gördüğümüz Nazan hanımın halayığı Gülterdi — Evet, hiçbir yere çıkmıya niyetim yok. Eğer fevkalâde bir hal zuhur eder de çıkmıya mecbur kalırsam size tele- fonla Gaber veririm. Müddelumum! muavini ile serkomi- ser, mühendis İhsanın isticvabına de- vam etmiye karar verdiler. Müddelu- mumt muavini maznumu getirtmek Ü- zere zile basarken biz de çıktık. (Arkan ver) lstanbul Borsası kapanış fiatları 16 - 10- 1937 ÇEKLER Açılış - Kapaaış 42650 &7700 0,790$ 0011 TİSTİKBAZLAR Açılış 0000 »6 18325 Ta Kapaay 00.00 18 575 19.325 Türk borcu I peşin » » 1 vedeli » » l vadeli TAHVİLÂT Anadolu I pe. » — Tvadeli D ga. » N va. Kapaağ Vv.üğ 10.00 00.0) 0040 GRİP - NEZLE - NEVRALJİ BAŞ ve DİŞ AĞRILARI - ARTRİTİZM M “Son Posta,, nın Hı'kâyelerX HAYDUT 'Tapu fhemuru, Gleb Gavrilovitç, istas- | yona geldi. İstasyonda gideceği yere o' kırk verst yapacaktı. Bu yolu, arabacı| sarhoş değilse ve atlar küvvetli ise bir saatten evvel alabilirdi. İstasyondan çıkarken kapıda jandar- maya sordu: — Rira ederim, bir posta arabası nere- de bulabilirim? — Araba mı? Burada posta arabası de- il bir köpek bile bulunmaz. Nereye gi- decektiniz? — Diyevkino'ya malikânesine. — Şu halde ist geçin, belki bir kü bilirsiniz. Tapu memuru yere yollandı. Uzu! ra yüzü çiçek bozuğu, ürkek h bir arabacı bulabildi. Gavrilor baya bakarak kaşlarını çatt — Amma da külüstür arabaymış.. önü belli ne ardı Arabacı cevab verdi: — Önünü arkası ne hacet.. be; arabanın Ü de arkasıdır. Beygir genç olmasına rağmen zayıf ve çelimsizdi. Arabacı yerine atlayıp zayıf beygire bir kamçı salladıysa da beygir ©- ralı olmadı. İkinci kamçıda araba titredi, üçüncüsünde sallandı ve gdördüncüde te- kerlekler döndü. 'Tapu memuru kuvvetle sarsılmağa baş- ladı. Arabacı bu müthiş sarsıntıya alışık olduğu için sesini çıkarmıyordu. Gleb da- yanamıyarak sordu — Yolu hep böyle mi bitireceğiz? Arabacı — Öyle ya diye cevab verdi, yola ça- buk alırız. Kısrak genç ve kuüvvetlidir. Yalnız bekle ki iştihası gelsin. Ondan sonra tutabilirsen tut... Deh! Ulan deh! Akşam oluyordu. Sağda sonsuz bir ova uzanıyordu. Şuy- tan bile buralarda kaybolacaktı. Ulukta rolgun bir sonbahar gurubile güneş ba- tıyordu. Sol tarafta ise geçen seneden kalına yığın yığın samanlar görünüyordu. 'Tapu memuru önde ne olduğunu göre- General Kohotov'un | yonun arka tarafı: ylü arabasına rastlıya araştırmala: Çeviren: Fatk Bercmen — Hişt bana bak! Burada tehlike yok dedin de canım sıkıldı. Halbuki ben ma- berayı severim. Hele haydudlarla çarpış- mayı.. sen benim böyle cılız ve sıska olu - şuma bakma! Bir öküz kadar kuvvetli yim, Bir delasında üç haydud yolumu kestilerdi. Üzerlerine öyle bir saldırdını, ki he e bir tanesini bir yumrukta gebert- tim. Diğer ikisi 'ise Sibiryaya sürüldüler. Senir mı bir tek elle yere devirebiliri Klim, zünü bu gibi bir ir; ada e doğru döndü ve yüs hayv bir memuru sözüne de- ana sağlam kamçı İ vam etti ) kendi kendin ıdü: «Öyle ya, bu korkacak ne var? e irmemeliyim; ama herif korktuğumu çaktı... Niçin ikide bir- ge bana dönüyor. Her halde bir plân kut- ruyor.. demin araba güçlükle gidiyordu.. şimdi ise Cört nala .» — Ay, Klım, beygiri niye bu kadar koş- turuyorsun? orum, kendisi gidi- yor.. demed ızını bir alırsa kimse durduramı | var? Gemi biraz tut!, Nedeirmiş? — Neden mi? Çünkü dört arkadaşım İbona bu ormanda yetişeceklerdi... Hey İberaber gitmek daha hoş olacak.. gelecek arkadaşlar izbandud gibidirler.. hepsinin sı var...hem bana bak, ve diye sık sık dönüp bana bakıyorsun? Yü- zümde ne gördün ki... Tabanc tereyim mi sana, ister misin? Tapu imemuru elini ceblerine götürür gibi yaptı. Klim birden arabadan atlıya- rak ileriye koştu ve: — İmdad, imdad! diye bağırmağa baş- ladı. Atla araba senin olsun ama canıma birer tabancı larımı gös- miyordu; çünkü arabacının geniş omuz- larile sırtı tamamile görmesine mani ol- maktaydı. Hava soğuk ve dondürucu idi. Gavrilovitç gocuğuna iyice sarılarak: — Amma da berbad yerler! diye düşün- dü İnsanı soysalar, öldürseler kimsenin haberi olmıyacak. Bu arabacı da pek te- kin bir herife benzemiyor, amma da iri (adam... Korkunç bir şey.. parmağile a- |damı boğacak gibi.. hele çenesi... Böyle düşünerek arabacıya seslendi: — Ey, aslanım; adın ne? — Klim! — Söyle bekalım ağa, burada eşkrya- |hk olur mu? — Hayır.. Allah bizi korur.. hem kim yapacak?. Tapu memuru: — Yapmazlarsa iyi, diye homurdandı Fakat ben her ihtimale karşı yanımda tç tabanca getirdim. Biliyor musun sen, tabanca demek oyuncak demek değildir Bir tabancayla on eşkıya temizle- Bu anda araba gıcırdıyarak sola döndü. Tapü memuru; Nereye gidiyor acaba?. diye kendi kendine mırıldandı. Sola rap- t, vay domuz herif vay... Galiba beni Veşkıya yatağına götürecek.. ve... beni suy- |duracak.. vay hınzır vay! Bunları kendi kendine mırıldandıktan sanra korkusunu dağıtmak bahanesile a- rabacıya bağırdı: Çankırıda boyalı ispirto bulunamıyor Çankırı (Hususi) — Burada boyalı is- pirto bulmak imkânz yoktur. Ne bayiler- de ne de inhisar dafresinde boyalı ispirto bulunamadığından halk Ankaradan ge- tirtmek mecburiyetinde kalmaktadır. Muş orta mekteb müdürlüğü Diyarbekir Hsesi müdür muavini Muş orta mekteb müdürlüğüne tayin edilmiştir. Muş- ta geçen sene kurulan birinci mnıf orta mek- tebi muallimlikleri hep vekâletle idare edil- mişti. Bu sene ikinci sınıf sammedildiği hal- | başka — hiçbir llı—'dlıllf de bir direktörden lerilmemiştir. kıyma!, Ve hızla koşup gözden kayboldu. Gavrilovitç hiç de bu vaziyeti umma- mıştı. Evvelâ arabayı durdurarak düşün- meğe koyuldu «Sersem herif kaçtı. Korktu budala.. şimdi ne yapmalı? Yolu filân bilmiyorum ki ilerileyim, hem beni ârabayı çaldı zan« nederler, Klim! Ey, Klim! Kendi sesinin aksisedasından başka bir şey duyınadı. Gecenin içinde kurd ulu- malarından başka bir gürültü duymıya« cağını sezerek tirtir titriyordu. Tekrar bağırmağa başladı: — Klinsciğim! Dostum netdesin? İki saat kadar haykırdı. Nihayet öt manda gecelemeyi düşündüğü bir sırada zayıf bir imilti duydu. — Klim, dostum, gidelim.. sen misin 0? Hadi — Siz, giz beni öldüreceksiniz! Allah cezam ver- gin.. ben de tabanca filân yok.. yalan söye ledim. Hadi gidelim, dom un hakiki bir haydud olduğunu e kadar arabayı alıp gittiğini zannetmişti — Hadi sersem herif, neden korkuyor- sun? Mahsus yaptım, seni korkutmak i-- tedim. — Yok he, alay ettim, Arabacı: — Allah sizinle beraber olsun! diyereki yerine atladı. Böyle olacağımı bilseydim yüz ruble vermiş olsanız bile çıkmazdım vola.. korkudan ölecektim. Klim be e bir kırbaç savurdu. Ara- ba kımıldadı. Dördüncü kamçıda teker- lekler dönünce tapu memuru Gleb Gav- riloviç gocuğuna iylee sarılarak dü;dn- meğe başladı. Şimdi, Klim ve yol ona kerkunç #örünmüyordu. Yarınkı nüshamızda: Dört kapıdan biri Yazan: Peride Celâl