—. Birinciteşrin Kadınları yakından alâkadar edecek bir anket — T. i için bir kadı 'am manasile şık olmak için bir uh:'Jııuı Si yerli mallarla hasretmeli? - İyi giyinmek istiyen zım? - İstanbul terzilerinden kabil mi? - Bu senenin m San'atkâr Bedia Ferdi ile Yazan: Suad Derviş hrîcıi:ı Ferdi diyor Bana bitmez, tü- ünmez gibi ümitsiz- lik veren bir sürü taş 'r_x'e!dıq nlerden çik- fıktan sonra nihayet de altı numa - Yazılı bir kapının nde — durüuyorum çalıyorı ol Tenginde bir. bandla l_nığ'lımıı Bedia Fer- Gi karşımda: ı*!;' Hangi rüzgâr * Böyle diyor, na « hayatta mısın, e- F dostu hatırlar mı- göreceğim Beldi. işte geldim di- Vorum, Bedi. - Nafile yala: leme di ziyaret, hemi t- ” Ne imiş bu istediğin? Ne sormak is- tiyorsun? — Şıklık meselesi diyorum. <Istanbu- diye bir an adamını diyor. ni ben nereden orum, ne ÇAaya, siyonlarda bulunuyo- işime, işimden evime gidip onuşa, konuşa kocası Ferdi Stazerin piyanosunun — Ön nde taka, Tmak için kocasını da im ! mi Ferdi? Biz bir yere gitmi- mi? Boş vakit buldukça sa> * deniz kenarına gidiyoruz. Orada da Kolu kadınlar görüyoruz Cası: — Canım bir isim sö — Vallahi kimseyi iyorum. Sahne- | ":'mr ndim, İstanbulun en şık kedini nİ- dirm BüyrTet odiyorum. Kendimi bı:g;:r.- *ğe uğraşıyorum. Kendimle o kadar katIgülüm ki üst tarafile uğraşacak ge cevab, Bt taltlı tatlı kö-| iver diyor. lamıyorum. İşte su Otur âa rahat rahat, a sualler bitmedi diyorum. asıl buluyor- m: soruyorsun, Taodasını mı? İs modi Sok geç geliyor. Her iki se mcaıpnğı gördüğüm moda! ü bir iki sene sonra gördüm. Meselâ ,r:_”""—- Len danteller Avrupada büyük Büzaların hollerinde satı'ıyordu. Ben, Ucuzlamış ta moda olmüş almıyayım de- ;:ır]ı Sonra aklıma geldi. «Haydi bir 4r- adaşıma yazayım da sorayım. İstanbul- & da bunlar ucuzlamış mı?> dedim. S ’:]:lî. soruşturmuş. Cevap aldım. «<Aman biyma İstanbulda henüz demode olmak | Ği moda bile olmadı» demişler, aldım :ı““dım ve baktım hakikaten demoda | Mak şöyle dursun Len dantelli en iyi TMağazalarda bile bulumadı t n vogne olan bir Ku Upada görüp çok beğendi abi dormunu niçin yapmadığını sozdum. YPen bundan iki sene evvei gelen model- 8ti bile henüz yapmıyorum. Halk yadır- Üyor, onlara bile alışmamıştır. dedi bun için iki türlü moda var bence-. Stanbulun, biri de Avrupanın modasi. — Peki bu senenin Avrupa modasını | hasıl buluyorsun ? burada İstanbulun en şık kadını kim? günün kaç saatini giyinmeğe ne kadar para lâ- şık giyinmek odası güzel mi? mülâkat Bedia Ferdi — Bu modaya uygun Bgiyinmek ve ha- kikaten' elegant olmak istiyen bir kad M malı kullarırsa ve yalı yalnız yer rde giyinirse buna mu yerli t fak olabilir mi? — Zevkli bir kadın elbe: te muvaffak olabilir. Bizim de Avrupa kumaşları ka- Terzilerimizi de rze ettil sonra bunda hiçbir imkânsız- lık görmüyorum. — Pekâlâ!. Bir de şuna cevab ver ba- kayım, güzel giyinmek için bir - kadın en fazla tuvaletinin hang: tarafına itina etmelidir? — Güze! giyinmek için en ziyade dik- kat edilecek nokta giyilen şeylerin bir- birine uygun ve ahenkli olmasıdır. — İyi giyinmek için bir kaauı nün kaç saatini giyinmeğ> hasretmelidir. — Bunu bana dini değil, si elegant e kadınıyım. Ben bir antrakta olmağa — çalı için bir k,—.:lına_ ereceğim vakit &! on dakikacır. İnsan, on dakika —i pekâlâ gayet güzel giyinebilir. Burada kocası itiraz &« r: ç sarma, ben hayat ka-| Yıldız Sarayında 33 sene intikamını, Bu —küstah — mütecavizler zara- kola — götürülürken halk, galeyana gelmiş ve derhal binaya hücum ederek yarı yapılmış olan binayı, birkaç daki- ka zarfında hâk ile yeksan eylemiş- lerdi. | General İgnatiyef, derhal Babıâliye gelerek kıyametler koparmıştı. — Haşmetlü Çar hazretlerinin teba- alarına tecavüz edenlerin, şiddetle ce- zalandırılmasını isterim, diye, barbar bağırmıştı. Fakat gene o gün, Babıâliye çok acı bir haber gelmiş ve İgnatiyef, başını önüne eğmiye mecbur kalmıştı. Gelen kaber, hem çok mühim, ve hem de çok müthişti. Osmanlı hükümetinin (Tif- lis) konsolosu Behcet Bey ile zevcesi Meryem Hanım; pek feci bir şekilde katledilmişlerdi. Bu faciayı tasvir eden rapor, şöyle idi. a getirmiştir. Tu;-î şehrini | vu- rinievvelin |1 inci pazartesi gecesi v kubulan bu cinayet üzerine, ertesi itıyordu. Bu, Behce eryem Hanımdı. Gi niş olan odanın vaziyeti, burada mühim bir mücadele cereyan ettiğine delâlet ediyordu. Yarı kapalı perdeler arasından giren hafif aydınlık, bu kanlı sahnenin dehşetini artırıyordu. Meryem Hanımın kanlı naşının üs- tünden atlıyarak, yandaki yatak odası- na geçtik. Burada da, Behcet Beyin cesedi görünüyordu. a Bu kanlı cesed de, ayakları pencere- İye doğru uzanmış, başı, karyolanın a- yak tarafına dayanmış, boylu una tıyordu. Geceliği, ancak vücudünün bir kısmını setrediyordu. Göğsü, beli- ne kadar açılmıştı. Bu çıplak göğüs ü- zerinde, tam on üç kama yarası görü- | — Evet sahnede on dakika diyor. Fa eyi yere giderken giyn kışırsa beni lam bir buçuk saat bek- n en Bir yere gitliğ'm zaman ve na bakar, Buna rahatsız oluyorum ve dikkati dik-| hâ için olduğu kadar nazari mek için ben d r bakış' y erinden şikâyetleriniz kimseye katli ve devamli — İstanbul ter: T şikâyetim yoktur. Hep- ği yukarı ön üçş a. Ondar. evvel de iyi dim. Kendi zevki i bu terzilere mi 1 zannediyorum. kiyetle yaptırdığı — Çok zarif olmak için çok paralı >l- |r mağa ihtiyaç var mıdır? ” Hayır, kat'iyyen... Zeten çok parası | olup ta şik giyinen kadını ben şı mem. Asıl az para ile güz: dına şık denir, Çünkü çok terzi müşterisine yalmız © e göre nasıl giyinm diğini, hattâ oturmasını, yürümesini bile öğretir. « giyinmek için bi kaç para sarfeun, çbir fikrim yok. Çünkü gene tel rarlıy sahne kadınıyım, Şi bir rakam söylerim, belki fazla olur, ya- kadın altı a) — Pok beteniyorum (Devamı 8 inci sayfada) -İşekilde ) y i, pek kor- unçtu. Sağ memesinin üstüne sapla- n büyük bir kamanın ra — içinde bükül! olduğu anlaşılıyordu. Yara- yuvarlak ağzından, kanlı bir yağ 1 sarkıyordu. Hafif bir kumral | a muhat olan mi effanın ç | İresinde, acı ve ıztırab eserleri okunu- | yordu Behcet a parça olmuştu. da, mücadele geçirdiği, ve buna da cesurane mukavemet - ettiği anlaşılıyordu. Bu facia sahnesinden, binanın arka tarafına kadar uzayıp gi- | den kan izlerine nazaran, katiller, o ka- pıdan çıkıp gitmişlerdi. Fakat bu ka- ler, kimlerdi? Ta eden memurlar, bu hu- hiçbir şey söylemiyorlar, tillerin, emüteassıb islâmlare ve yahut «Türkistandan gelmiş - olan tarafından yapılmış olduğu- sıb islâmlar» ve yahut « ndan gelmiş olan softalareı İlis konsolosu ile zevcesini bu ş stmeleri için hiçbir sebeb mevcud Çünkü müteveffa konsolos, bu renin husumetini celbedecek y h olmayıp, bi lâkis gayet halim, sakin, kendi hi bir zattı. Genç ve güzel zevcesini €e kanlı bir cinayete sebebiyet ve- recek en küçük bir taşkınlı, i memişti € ve gerek eşyaları altüst e- | E.. şu halde? Hiç düşünmeden cevab vermek |â- zımdır ki; bu, barbarcasına cinayet, İs- Bir haremağasının hatıraları Yazan: Ziya Şakir Rus Çarı Ağacamii önünde öldürülen yaverinin Tiflisteki Türk konsolosunu ve karısını feci bir şekilde öldürtmekle almış oldu Bu acıklı hâdise, yalnız İstanbulda değil, Türkiyenin her tarafında çok de- rin bir teessür husule getirdi. Resn | mehafil, bu işle meşgul olmak istec Fakat Çarlık Rusyası ile aradaki ge ginlik o kadar artmıştı ki; harbe bal ne olmaması için, ileri gidilemedi. * ALİ SUAVİ EFENDİNİN ZUHURU Ali Suavi efendi, sarıklılar arasında yetişmişti. Fakat, aynı zamanda fran- sızca ve ingilizceye de merak ederek bu iki lisanı oldukça n diği için, İstanbu resi arasında da t bir sürette öğren- manlılar» cemiyeti teşe Mttat Paşa man, bu zât da o! «Deli Mehmed vak'asır na le idi. Çar, kaybettiği sev- rinin intükamını almak için, yeti tertib ettirmişti. | (Arkası var) — m nareame sEze —N n kış mevsimi programını|tum: ken sadece günün vak'ası, ma- bu fık: hikâyesi, romanı kâfI değil, birazisip listeye bağlıyarak bize eğlence lâzım, diye düşündük, bu dü-/siniz. künce De bir müsabaka tertib ettik, b'ı[ Bu suri nın esası şudür: zel | Srmfl Na BB İsim görmüş, hem de bir Müsabakanın esası GerelliöKyekül G Vüni Gükbüş el Meşhur Bekri Mustafanın 40 tane fık-| sınız. Mükâfatlar ik. Her fıkra için bir resi İyaptırdık. Fıkralara 1 den 40 a kadar, fık- İraların resimlerine de gene (1) deni Bu müsabakada kazananlar (40) a kadar numâara koyduk. Hergün bu 75 okuyucumuza para mükâf Kılcralardan ve resimlerden birer tanesi-iğiz. Mükâfatların listesi şudu: İni dercedeceğiz. Fakat bu tesim © gün| 1 kişiye 100 lira çıkan fıkranın değil, ya daha evvel çık- » 50 mış, yahut ta daha sonra çıkacak bir fık-| * » B resmi olacaktır. N » abaka bitince okuyucularımızdan 5 er lira İsoracağız. &8 » ? şer buçuk lira — Hangi resim, hangi fıkranındır? Mükâfat kazanan okuyucuları — note Siz de bize meselâ (40 numaralı resim,| tayin edecektir. Müsabakamıza 14 günl 1 numaralı fıkranın, 4 numaralı resim 17| evvei boşladık. On beşinci resim — ve İnumaralı fıkranın, 14 numaralı resim 38| fıkrayı aşağıda bulacaksınız. alı fıkranın V. S.) diye bildirecek, alar ve resimleri de güzeteden ke-| günderecek-i tle siz okuyucularım fisabak okumuş, hem arasında| vercce- Kaynana zırıltısı Bekri bir gün Eyüpten geçiyordu. İhti; ir oyuncakçı ü kaynana zırıltısı görerek satın nlı:fn eei eei — Ne yapacaksın o zırıltıyı? diye sordular. — İkide bir, öttürüp Allaha şükredeceğim! — Neden şükredeceksin Allaha? — Bir kaynanam olmadığına!