16 Ekim 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

16 Ekim 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ğ Hai İ «Dedi, şimdi buldum çare,» Onların gözleri pekti; SON POSTA Meraklı ve Faydalı ı_l Hikâye | | iyi kalbli ——T Bayan Lüle, oğlu Güneye ikide bir na- t ederdi: — Sakın, derdi, sokakla üstü başı kirli çocuklarla konuşma! Hele şu bizim 80- kağın köşesinde oturan Necmi ile Salim var ya, hele onların yanına gideyim de- me, onlar serseri çocuklardır. Bayan Lâlenin hakkı vardı. Güney de bunu biliyordu. Çünkü kaç kere Necmi iüe Salim yanından geçerlerken onun el- bselerine çamur atmışlar.. elinden ©- yuncağını kapıp, kırmışlardı. Güney gene bir gün sokağa çıkmıştı. Sokağa çıkmadan evvel annesi her za- man olduğu gibi ona çocuklarla oyna- mamasını, hele Salimle Necminin yanla- rına gitmemesini tembih etmişti. Güney kendi kendine biraz dolaşmıştı. Salimle Necmi onu görmüşlerdi. Salim bir muziblik düşündü: — Necmi, dedi, gene o kibirli çocuk sokağa çıktı. Bir şey yapalım da ağlata- hm. — Ne yapalım? — Bana kalırsa sen bir tarafına ge- çersin, ben de tarafına geçerim. Gü- ya biz birbirimizle kavga eder gibi Yâ- parız. Sen bana toprak atarsın, tabli ba- atar gibi yaparsın ama onun başından aşağı dökersin, ben de ayni şeyi yapa- mım. Onu toz toprak içinde bırakırız. Necmi ile Salim anlaşmışlardı. Dedik- leri gibi yaptılar. Biri, Güneyin bit tara- fana, diğeri öbür tarafına geçti; kavgaya başladılar. Kavga evvelâ çok hafiften gi diyordu, birdenbire kızmıştı.. Salim yer den bir avuç toprak aldı. Necmiye atıyor gibi yapıp Güneyin başından aşağı dök- tü. Güney neye uğradığını anlıyama- mıştı. Bu sefer Necmi, biraz evvel Sali- rmin yaptığını yaptı. O da y n aldığı bir avuç toprağı Salime atar gibı yapıp Güneyin üstüne döktü. Güney kaçmıya başladı. İki haşarı çocuk onu kolay kolay bırakırlar mıydı? Artık Güney atılan u- vuç avuç toprakların altında — kalıyor- du. Üstü başı kirlenmiş, yüzü gözü si' siyah olmuştu. Ne yapacağını — şaşırdı. Ağlamıya başladı. İki haşarının da iste- dikleri bu *di. Güya artık kavgaları bit- mişti. Yanyana geldiler. Güneye bakıp kahkahayla gülüyorlardı. Salimle Neeminin kahkahaları, Güne- yin ağlama sesi yükselince odasında 0- turmuş örgüsünü ören Bâayan Lâle bu sesleri duydu. Birdenbire yerinden fır- ladı: — Acaba çocuğumu mü gövüyorlar? Telâşla pencereye koştu. — Eyvah! Avazı İjğ—îimli manzum Jıikâye Siyah ayı ile Geceli gündüzlü hiç durmadan yürü mek şartile bir sümüklü böcek (salyan goz) bir kilometrelik mesalfeye on dörl günde gidebilir. aa Su altında nefes alma Siyah ayı gördü bunu, Siyah ayı çok büyüktü, Beyaz ayı çok küçüktü. Siyah ayı, beyazı hep Kıskanırdı. Buna sebeb | ;::(uuı];: ı;:"rımı "xm ğ Oturunca hemen çöktü. M gö dönüp te beyaza | Görmeden bir sandalyeye; BT vüR hd | Oturmuştu.. Oh ok! diye ğ Bulup hemen bir yolunuş Attı beyaz oradan.. Oturdu o da bir zaman! Fakat sandalye çürüktü, İncinin denizde yetişen bir nevi istrld- arıldığını bilirsiniz. İptidaf tarzda inci avlıyan inci avcıları su ah tında fazla kalabilmek için yâan'arına iç- Teti hava dolu kablar alırlar. e Pazara giden Hindliler s_ D çekti, öteki çekli.. Oldu sandalya da dübdüz, güldü her ikisinde yüz; Buldular uzunca bir ip, «Koymayalım bunu yere;> «Bununla hele hele bakı «Yapalım güzel bir hamak: Giriştiler işe hemen, Çalıştı ikisi dirden; Düzelttiler sandalyayı.. Bir basışta iki ayı, Onu da ikiye kesip: Bağladılar bir ağaca. Bu iş de artık olunca.. Hindli köylüler, pazara giderlerken ço- cuklarını da beraber götürürler. Çocuk- larını, omuzlarında taşıdıkları yoğurtçula rar deyneklerine benzer deyneklerin bır yanına ve arda satmıya gölürdükleri eşyayı da öbür yanına asarlar, Geçen bilmecemizde kazananlar Geçen bilmecemizde kazanan- ların isimleri pazartesi günü ilân edilecektir. Hediyelerinize ka- u?pıık için pazartesiyi bekleyi- Ağırdı dayanmadı ip; İki taraftan kesilip, Düştü hamak, düştü ayı Beyaz bastı kahkahayı. Dedi «Benim rahatıma» <Göz koymuştun sen de ama> «Neler geldi başına bak;» Siyahı beyaz ayıtfa.. Dedi: «Sokulma buraya» *Evvelâ ben bir bineyim-> «Uyuyayım da ineyim «Sonradan da sen çıkarsın> *Zetkini alır bikarsin> (;*ık-rı ayı bir uzandı, Fakat c ndı. L E e YENİ Resmin ytukarısın- ği kadar bağırdı: Resme ba Artık beni rahat bırak!» sesa rrLAALRLALABAAAAAAAU da görülen otemobil, Tesmin altı len evin önüne gide- Cek, fakat yol! o ka- Va karışık ki mesa- in olduğu bal- kolay yolu bulup gideceğe ben- Zemiyor. Şimdi siz bu resşmi kesin ve kalemle — otomobilin €ve gitmek için hangi yoldan / geçmesi Tâ- zım geldiğini işaret edin.. Sonra o işaretli Tesmi bize gönderin. Yolu doğru olarak i- Şaretlem olanlar- dan bir kişiye güzel bir çay fincanı, bir kişiye bir bel kemeri ve diğer yüz kişiye Ge ayrı ayrı çok gü- zel ve çok Kiymetli hediyeler vereceğiz. Bilmece, hize gönderdiğiniz zarfın üzerine Çıktığı tarihi yazınız. Ressam oturmuş, resim yapıyor- du. Bay Anlarer gördü. «Mükem- mel resim>» dedi. on beş gündür. Bilmeceyi " K ”4 "'ff" geriledi, bir adım daha geriledi — Şimdi daha güzel görünüyor. ye cevah verme müddeti bilmece kelimesini Bayan Şüküfe Şimşeker - İnüne atıldılar. Çiğnenmek üzere yaramazlar çeri gel, ben sana sokakla nama dememiş miydim? madım anne, onlar birbir. sözünü dinledi, eve & başladı. Bu sırada kara gdan otomobil geliyordu. Güney ae şırdı. Geri mi dönecekti, yoksa iler; mf gitmesi Jâzımdı. Otomobilin şoförü onu İileri gidiyoz zannile direksiyonu yanst İkavırdı. Güney şaşkınlıkla otomabilin ö ne ramaâk vere — Am Diye bağırıyordu. mle Necmi bu hali görmüşlerdi. Nasıl oldu, yerlerinden — kalktılar, Bir an içinde ikisi birden otoamobil'n Ö- olanı Güneyi geri çektiler. Otomobil devam etti. Güney de muhakkak ltümden ” kurtuldu. Bayan Lâle soki çoktı. Oğlunu kucakladı. Sonra Salimi ve Necmiyi kucaklamayı ihmal etmedi. — Siz, dedi, ne kadar yaramaz çocuk- Jarsanız, o kadar da iyi kalbli çocuklare yşsınız. Ben evvelden bunu bilenemi. şim.. Beni sffedin! : O günden sonra Güney Necmi ile Sa- Hmden kaçmadı. Onlar da bir dahı onun oyuncaklarını kırmadılar, üstünü, başını kirletmediler. ** kmak için Bay Anlarer resme bakmak için bir kaç adım geri gitmek lâzım geldi- ğini duymuştu. Faukat farkına varmadan Bay An- larer derenin tâ kenarına gibmişti Ve birdenbire ayağı kaydı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: