FW FF «Ü $e 4 Sayfa Son Posta'nın siyasi tefrikası : 57 JTalât Paşanın A son günleri Yazan : Arif Cemil Katilin» ikinci avukatı artık saçmalamıya başlamıştı. Diyordu ki : “ - İstanbuldaki divanı harp mademki Talât paşa hakkında idam kararı vermiştir, bu kararın Alman mahkemesi tarafından da kabulü lâzımdır! , aBi eee eli aa l ae ee gl şnir Maznun Tuyli:yamn l_ifo hastalığı |çenlerde gene Rusyaya kaçmış. Şimdi geçirdiğini de işittiniz. Bir insan tifo ve İgrada mütebaki Ermenilerin imhası sıtmaya tutulursa bilirsiniz ki seneler- ce normallikten çıkmış sayılır. Bir de maznunun 15 mart günü midesi bozuk için bolşeviklerle beraber (!) yeni plân- ruhi müvazenesi bozuk bir halde ( Türklerle Ermeniler şimdi resmen |min başgöstereceğine şüphe yoktu (!) harp halinde bulunuyorlar. Esasen bu İbir kimse milletini kurtarmak için mil- iki millet birbirine her zaman düş - man (!) nazarile bakmıştır. Onlar yek- diğerini birer muharip telâkki ederler. Maznun tevkif edildiği zaman: Ben e&c- nebiyim, o da eç bu iş Almanyayı alâkadar etmez! demiş. Onun bu söz- lerine şu kelimeler de ilâve edilebilir: Hem biz harb ve intikam halinde yaşıyoruz! lir. (!) rından doğru olmasa bile, bir dereceye kadar nefsini müdafaa için Talât paşa- yı öldürmüş sayılmalıdır.» Ayukat Werthauer işte böyle hiçbir Bundan başka Talât paşanın idama |taraftan mukabele görmiyeceğinden mahküm edilmiş olduğunu da işittiniz. (emin olan bir adam sıfatile yalanları- Bir idam hükmü ya kabul edilir, ya -ini savurmakta devam etti. hut edilmez. Mademki İstanbul divanı (Arkası var, harbi bir idam kararı ” vermiştit, bu.| —-a çeEŞRAMAAE | kararın Alman mahkemesi tarafından N da kabul edilmesi lâzım gelir. Yoksa | Bir Doktorun bir Alman mâahkemesi tarafından veti- Gü z Cumartesi len bir hükmün de bir gün başka bir nlük ——— mahkeme tarafından kabul edilmeme- || Notlarından C) sini beklememiz lâzım gelir. iş ve ondan sonra en doğru verilmiş olduğunu kabul et -| icap eder. Bu divanıharp kara- iliz toplarının tesiri altında niş olması varid değildir. Bilâkis İngil'erenin lehinde ve aleyhinde ne söylenirse lensin, İngiliz adaleti her zaman ve her yerde nümunei im- tisal olmuştur. Onun için, İstanbul d- vanıharbinin İngiliz toplarının tesiri altında karar vermeğe mecbur olduğu doğru değildir. » Bu son sözleri söyliyen bir Alman avukattı. O Alman ki umumi harp müddetince devam eden İngiliz ablu- kası yüzünden çoluk çocuk ta dahil du'u halde, senelerce aç kalmıştı ve k muhakemenin vukubulmakta u günlerde hâlâ bütün şiddetile devam edip duruyordu. Fakat Werthauer bunları ya! O, Ermeni ihtilâl komilesinden bol bol nara çekmek için Muhakeme esna- sında yalanlar uydurmağa memur ed.l- mişti. Bakınız, jüri heyetini kandırmak için vakayii nasıl tahrif ediyordu: « — İstanbulda verilen idam hük - münün sebeberi burada araştırılmış olsaydı, Ermeni tehcirinden başka da- ha ne cürümler meydana çıkardı! Di- İstanbulda yüksek zevattan ( ! )|| Meskenlerimizi mürekkep bir. divanıharp tarafından meselesininlerimden İdesine te || 10 ztan mî:eleıi | Kış yaklaştı. İnsanlar bedenlerinden mütemadiyen hararet neşrederler, kay - bederler. Sıcak zamanlarda bu hararet ziyaı hissedilmez, fakat muhitimizde de- recel hararet düşmeğe başladıkça yüni havalar soğumağa yüz tutunca derhal üşüme hissi başlar. Bu sebeple giyinme- &e ve meskenlerimizi ısıtmağa mecbu - ruz. Aksi takdirde soğuk algınlıkların - dan mütevellid hastalıklar başlar. Maa- mafih gerek bu giyinme meselesinde ve gerekse teshin işinde aslâ Urata gitme- melidir. Bir çoklarımız fazla giyinmete heveslidir. Bu doğru olmadığı gibi mes- kenlerimizi de fazlâ ısıtmağa lüzum yok- tur. Hali aıhhatte bulunanlar için kışın oturduğumuz ve çalıştığımız yerlerin de- recel hararetl azami 20, usgarl 12 a1 - malıdır. Fakat çocukların, ihtiyarların ve has- taların bulundukları yerler ve hastane- lerde bu sıcaklık şüphesiz daha fazla 0- dacaktır. €) Bu notları kesip saklayınız. yahut bir albüme yapıstırın kolleksiyon yapınız. Bilantı samanınıyrda bu motlar bir doktor Cibi imdadınıza yetişebilir. Nöbetci Eezaneler Bu gece nöbetçi olan eezaneler çun- lardır; İstıtıbul cihetindekiler: yanıharp idam hükmünü verir vermez Aksarayda: — (Portem, — Alemdarda: 'Talât paşa idamdan kurtulmak için (!) | 'Sırrı Asımı. Beyazıtla: (Belkisi. - Sa - matyada; — (Teofilos). — Eminönünde: (Mehmeâ Kâzım). Eyüpte. (Hikmet At- lamaz). Fenerde; (Hüsameddin). Şeh - remininde: (Hamdi). Şehzadebaşında: 4 Halil), Karagümrükte: (Arif), Küçük pazarda; (Yorgi). Bakırköyünde: (Mer- kezi, Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde: (Dellasudu) 'Te- pebaşında: (Kinyoli). Karakâyde: (Hü « seyin Hüsnü), İstiklâl caddesinde: (Li - monelyan). Pangaltıda: — (Nargileciyan). Beşiktaşta: (Ali Riza). Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakile: Üsküdarda: — (Selimiye). Sarır: (Asafı. Kadıköyünde: (Büyük), (Ücler), Büyökadada: (Halk), Heybelide:; (Halk) | sahte bir isim takınarak İstanbuldan kaçmağa mechur oldu. Tayliryi idam kaçaklarına karşı net faaya mecburdu. Çünkü T: ver paşalardan başka daha bir çı kaçakları sahte isimler altında Alman- yada dolaşıp duruyarlar. ın Almanyanın misafirleri ol- rı ileri sürülüyor. Ben bu iddiayı ş m, Zannetmem ki Almanya hükümeti memleketlerinden kaçan bu gibi canilerin (!) sahte namlar ! altında burada gizlenmelerine muva - | fakat etsin, Bunlardan birisi, Enver paşa, ge - Tni b ü Hiç başka bir şey istemezim ben Rabbirm, bana hiç olmaz ise son neje- simde olan adamın yanımdaki insan olduğunu bilmiyordu Halk İsmail Neyyirin son şarkısını el- lerinin bütün kuvvetile alkışlar bunlardan habersizdi; a kadar ki b koymuş olduğu mermefr masa Bir lâhza ve bir ân Son şarkımı, son bestemi.... İsmail Neyyir sözlerini ikmal edeme- di. Birden başı sessiz hıçkırıklar içinde önündeki masanın mermerine düştü. İlk lâhzada ben onun sızdığını sanmıştım: fakat biraz sonra dikkat ettiğim zaman masayı bir kan tabakasının istilâ ettiği- düm. Belki içki beynine vurdü. ve u kanadı, diye düşündüm. en o, üstü sonra farkında oldum. Yarınki nüshamız dı: HAYDUT Çqvircn: Faik Beremen lar kurmakta imiş. Bunları hep gaze-|na olduğundan biraz konyak içtiği söyle- telerde okuyoruz. Şayet Talât paşa öl- | mı salona girilince derhal göze çarpa - niyor. Bu yüzden de Tayliryanın o gün | dürülmeyip de Rusyaya gitmeğe mu - | Cak bir yere astıktan sonra berbere sa- (tiyorsunuz?,... . İvaffak olsaydı aradan iki hafta geç - | Fal ve saç kestireceğimi Bir de şu nokta unutulmamalıdır ki Jimeden Ermenilere-karşı yeni mezali - | Perber suratımı henüz sabunlamışt: İletine karşı cinayetler işlemiş olan teh- | duğuma en büyük delil olan yeni ceke- Ekeli bir adamı pekâlâ yere serebi - | timi görünce burada şüphelenecek kim- Maznun velev ki hukuk noktai naza- | ki hiç bir şey söylemeden çekilip gitti, işirmek beni | | | | onuniğimüş olduğunun ben bile neden | Salanda toplanınca bir polis- hafiyesi SON POSTA Birinciteşrin 16 Soü Postanın tefrikasii TU Denizlerin Makyaveli Kaptan Bum Bu Çeviren: Ahmet Cemalettin Saraçoğlu Nagazakiye girdiğimiz zaman Japon zabit ve polislerinde mürekkeb bir kalabalık gemiyi kaplıyıverdi. Bütün yolcuları yemek salonunda topladılar Hemen vapurun berber salonu -|bir ses yükseldi ve bir Amerikan kara yallıda «Kobe» ye müteveccihet daldım ve yepyeni üniforma - İzabiti ayağa kalkarak: çıktık. Vapurumuz «Kobe» de p — Miralay Johnson benim... Ne is- |müddet kaldı sonra «Yokohama» nu tuttuk. Bir gün sonra kamarama indilik de baktım ki kamaramda bir Jap temi, berimi karıştırmakla Hiddetimden delirecek bir hale tim, maamafih diplomatca hareki mek, renk vermemek - icab ediyü Bu herifin Japon gizli zabıta teşki na mensub olduğu muhakkaktı. ? enaleyh soğuk kanlılıkla sordum? — Burada ne işiniz var?.. Kötü bir ingilizce ile cevab ve — Ben arıyor... Gemide bir zabit var.. onu arıyor... Başımı sallayıp, hayretle gö açarak: — Ben bir Amerikan denizcisiyilf ma size elimden gelen yardımda b söyledim ve ı ki aralık gözlerim ay- in salona bir nazar fır Amerikan zabiti ol- Mümkün olsa sevincimden zil takıp oynıyacağım. Japonlar deniz zabiti Johnson'u arıyorlar tesadüf, onların kar gısına bir kara zabiti «Johnson» çıka- rıyor, Gelin de tesadüfe, talie inanma- yın!.. Maamafih ben de boş durmadım. Ja- ponlar miralay «Johnsoön» la meşgul iken ben yavaş yavaş bir grupa sokul- dum. Bu grup Birleşik Amerika ami- rallerinden amiral «W, C, Cowles> ile erkânıharbiyesini teşkil eden zabitler- den mürekkebdi. Parlak üniformalarile kapı açıldı ve y nadan bir İngi lattığını görd se bulunmadığına karar vermiş olmalı «Mongolia» vapuru demirini alıp li- mandan bir hayli açıldığı sıralarda bile ben kemali istirahatle berberin koltu- ğunda oturuyor, berber de harıl harıl saçlarımı kesiyordu. r cidden nazarı çeken bu zatlara belli «Nagazaki»ye kadar seyahatimiz pek |ctmeden yanaştım ve sanki ben de on- iyi geçti. Ayaklarımın altında bir g!emı“”dm imişim gibi davrandım. Büvertesi hi tmek, denizlerin saf ve $ Ş B temiz havasile yeniden ciğerlerimi şi- ırı*r!:ll;ım;;ıı:ıî;:: SÜ J.p:ı:nî::lli“ı:: y eideni dünyaya gğ.f",. lâmladı, amiral de mukabele etti ve a- | Mak isterim. Söyleyin bana! Size çesine sevindiriyordu. Gecenin Bayag | n bastır- | Yenet edebilir miyim?... bir kısmını kamaramda geçiriyordum. | | l i zma, Bu suretle kendisine yardım Şu fani dünyanın zevk ve eğvasından ai e d Basar re e ee Kurtulmuştum. «Mongolia» Nagazı- | etmekliğim herifin hoşuna gitmi nefsini korumak için inziyaya mevyal | büUrtulmi h olan yol arkadaşım keşiş de kamara -| ki'de kömür ve akşam üze. ÇArlme yordu. izin ferdası günü sabah - leyin erkenden ka'ktım. Yolcular ara- sında ne kadar az görülürsem hakkım- da o kadar hayırlı olacağını biliyor - dum. Binaenaleyh vapur Bahrımuh'ti kebirin ortalarma gelinceye kadar kim- seye sokulmamaya karar vermiştim. Ancak müntazam saütlerde ve vafir mikdarda gıdaya ihtiyacım da olduğun- dan bu yemek meselesini halletmekli- gim icap ediyordu. Binaenaleyh hemen bemen © te bomboş olan güverte- den geçip yemek salonuna girmek üze- re idim ki birisi: — Vay, kaptan Lauterbah!.. diye ses- lenmez mi?... Eyvah!... Demek ki vapurda beni ia- nıyan birisi vardı. Sanki mıhlanmış gi- bi olduğum yerde kaldım ve başımı I Inbkisarlar U. Mudürlü’zünd:nz I — Tefrişi takarrür eden Ankara, Aydın, Eskişehir, Sivas, Tokat, Manisa, Kars ve Gönen idareleri için idaremizce kabul edilen tipler dahilt 899 parça eşya kapalı zarf usulile eksiltineye konmuştur. a 1 — Eksiltme 18/X/937 tarihine rastlayan Pazartesi günü saat 15 de Kabi da İnhisarlar levazım ve mübayaat şubesindeki Alım Komisyonunda caktır. Hi — Muhammen bedeli 24327,60 lira ve muvakkat teminat 1824.57 lirad IV — Şartnameler parasız olarak her yün yukarıda adı geçen Komisyo alınabilir. Ancak şartname almak istiyenler şimdiye kadar en aşağı on bin “'— hk işi muvaffakiyetle yapmış olduklarına dair vesaiki İnhisarlar Umum dürlüğü İnşaat şubesine ibraz ederek mukabilinde bir ehliyet vesikası G etmek mecburiyetindedirler. Bu vesikayı hâmil olmıyanlara şartname vel yeceği gibi eksiltmeye de iştirâk ettirilmezler. V — Mühürlü teklif mektubunu, kanunf vessiki, eksiltmeye iştirük vesiki ve *6 7,5 güvenme parasını, ihtiva edecek olan kapalı zarflar eksiltme günü u çevirdim. — Harpten — evvelki mes-| Beç saat 14 e kadar yukarıda adı geçen komisyon başkanlığına makbuz mu* ut günlerimin sevimli bir — siması nde verilmiş olmalıdır. «B. — <6083. 2 karşımda duruyordu. «Dunninge is - AA | İdaremizce tayin olunan tiplere ve nümunesine uygun <214> perdt Ü7 nlığında «1335,82> M2 kahve rengi muşamba açık eksiltmeye Kotf | muştur. « ; 2 — Eksiltme 18/10/937 tarihine rastlayan Pazartesi günü saat 16 da Kabi' l ta İnhisarlar Levazım ve Mübayaat şubesindeki Alım Komisyonunda — yapt caktır. j 3 — Muhammen bedeli «3606,61» lira ve muvakkat teminatı «270,50» liradtl 4 — İsteklilerin pazarlık için tayin olunan gün ve saatte X «7,5. gü' paralarile birlikte adı geçen komisyona gelmeleri ilân olunur. <«<B. <60 ARARE 1 — Şartname ve keşifnamesine tevfikan Cibali Fabrikası Tavhane Ve lendirme salonlarının döşemeleri işi, açıkeksiltmeye konulmuştur. 2 — Muhammen bedeli 4763,55 lira ve muvakkat teminat 357,27 liradır. — 3 — Eksiltme, 27/X/937 tarihine rastlıyan Çarşamba günü saat 15 de Kâl ta Levazım ve Mubayaat Şubesindeki Alım Komisyonunda yapılacaktır. 4 — Şarinameler 24 kuruş mukabilin de hergün İnhisarlar İnşaat Şube “alınabilir. 5 — Eksiltmeye iştirak edeceklerin; bu gibi işleri yapmış olduklarınâ olan vesikalarını İnşaat Şubesine ibraz ederek eksiltmeye Iştirak vesika$i maları lâzımdır. 6 — İsteklilerin pazarlık için tayin edilen gün ve saatte 96 7,5 güvenme F larile birlikte adı geçen komisyona gelmeleri ilâh olunur. — «<B> — <6033> REKTAK Basar memelerinin ANTİVİRÜS ve İç ve dış basur memelerinde, basur memelerinin her iltihaplarında, cerahatlenmiş fistüllerde, kanayan basur melerinin tedavisinde daima muvaffakiyetle şifayı temin Şark İspençiyari Lâboratuvarı, İstanbul minde genç bir Âmerikalı olan bu es- ki dost ayni zamanda İyi kalbli ve ve- fakâr insanların da şahı idi. Yüzüne dikkatle baktım ve derhal anladım ki «Mongolia» vapurunda bu adam benim için hakiki bir dost, candan bir kar - deştir. Herhalde icabında muavenetine müracaat edebileceğim bir dostla kar- şılaşmıştım. Şahadet parmağımı dudaklarıma gö- türerek: — Azizim «Dunning», dedim, siz be- yorsunuz. Ben Amerikalı bir âşina insan'ardan olduğu için dostum talimatımı derhal anlamış olacak ki: — Olrayt, dedi, mükemmel!.. Ve se- sini alçaltarak ilâve etti; — Japonyada oturan bütün maruf İngilizler mevsim dolayısile «Nikkor- da bulunuyorlar. Ben de oraya gidiyo- rum, Sizin sağ ve salim «San Fransis- ko» ya vasıl olduğunuzu- öğrendikten sonra kendilerine sizinle «Mongolia» unda karşılaşmış olduğumu ve merikan deniz zabiti kıyafetinde rdüğümü söyliyeceğim. Herifler hid- detletinden küplere binerler vallahi... «Nagazaki» ye girdiğimiz zaman Ja- pon zabit ve polislerinden mürekkeb bir kalabalık gemiyi istilâ edivel ü ulara yemek salonunda j leri emrolundu ve hepi: ilerliyerek sordu: er Johnson nerede' | Herif ismimle beni çağırıyordu. De- | mek ki fayam meydana çıkmıştı. Herî şeyin mahvolduğunu görüp benim ıçın: bir kurtuluş çaresi kalmadığına hük- medeceğim sırada . hiç beklemediğim bir şey oldu: Salonun bir köşesinden iY 1 gl P£