Hergün Tecrübeleri çabuk Unutmamak lâzımdır Yazan: Muhittin Birgen eçenlerde bir Dersim mesclesi oldu. Gazetelerimiz, birdenbi- re bu meseleye öyle bir şekil verdiler ki işlerin içyüzünü bilmiyenler, Dersimde büyük bir kıyametin koptuğunu zanne- debilirlerdi. Hak de, maalesef, böy- le oldu: Dostlarımız telâşa düştüler; düş- manlarımız memnun oldular ve aleyhi- mizde propaganda yapmaya ır olan- lar da, Türklerin Kürdleri, bebekli ve bebeklerle öldürmeğe başladıklarını ve Dersimin salhâne haline geldiğini iddia- ya koyuldular. Unutmıyalım ki Türkiyede bir hususi- yet var: Biz dahili meseleler üzerinde Münakaşa etmiyoruz. Baştanbaşa inkılâb ve istihale içinde bulunan ve baştanbaşa yeniden yapılacak olan memlekette mü- nakaşa ile geçirilecek vakit yoktur. İş- ierde nihat karar hakkımı, kendisine tam bir emniyetle bağlanabileceğimiz bir şe- fe birakmak ve önün yaptığı her — şeyi hak bilip onun arkasından yürümek va- zifesile mükellefiz. Bunun için matbua- tımız ve matbuatla beraber memlekette mevcud fikir kümeleri müsbet tenkidin memnüniyetle karşılanacağını bildikleri halde ekseriya münakaşa yolundan git- miyorlar ve gitmemeleri de zaruridir. İş böyle olunca, günün birinde matbuatta hafif bir hareket, fikir kümelerinde ha- fif bir heyecan ve sallantı, derhal etra- fımızda büyük akisler yapıyor. Yabancı- lar arasındaki akisleri de tabil görmek lâzımdır. Onlar şöyle düşünürler: «Tabii halde bu kadar sakin olan bir fikir mu- hiti birdenbire bu kadar dalgalanırsa el- bet bunun altında bir şey vardır! H <ç — “Tamllikelik, | GAŞ İsmet İnönünün iştirahat ihtiyaci mü- nasebetile de biz böyle bir dalgadan geç- tik: Der meselesindeki hava, daha hafif bir şekilde, matbuatımızın sütun- ları arasında tekrar dolaştı; fikir küme- Jeri tçinde hafif bir heyecan, birdenbire âyaklanan bir dikkat ve bunun yanı ba- şında hafif bir dec havası uyandı; şimdi bunun etraftaki akislerini dinliye- biliriz: Abuk sabuk tahminlerin her tür- lüsü! Gelmeğe başlıyan yabancı gazete- lerde bunları birer birer görmeğe baş- ladık, daha da göreceğiz. 'Türkiyenin hariçteki kuvvet ve nüfu- zuna zarar vereceği muhakkak olan bu tarzdaki akislerden dolayı ancak kendi kendimizden şikâyet edebiliriz; bunların çıkmasına sebeb biziz: Gazetelermizin sansasyon merakı ve bir kısım insanların y şine takılma y T ğişiyor ve le hüküm süren sakin ve hava, yabancılara büsbü- de görünüyor! Halbuki, Türkiyede siyaset havası her vakitki gibi sakin ve sağlamdır; hec va- kitki gibi, Türkiye, İsmet İnönü ile, Ce- 1â1 Bayarlar, irili ufaklı bütün kuvvetle- rile Türkiyenin en büyük kuvveti olan Atatürkün etrafındadır. Herkes, büyüğü ve küçüğü ile, bütün teşkilâtı ve derece- lerile bütün millet, bir şefin etrafında toplanmış ve işlerde en son karar hakkı- nı ona vermiş oldukları ve bu noktada müşfik bulunduktan sonra; herhangi bi siyasi bozukluğa imkân olabilir mi? Fa- kat, yabancı İşleri böyle göremez. Çünkü içimizde değildir; uzaktan daima şüphe le bakar ve biraz da bizde her şeyin bu kadar iyi olmasını bir türlü anlıyamaz; belki de çekemez. Bunun için de bu ne- vi akisler az veya çök uzun olan bir müd- €t için devam eder. v İşte bütün bu sebeblerden cü bir tecrübeye lüzum ka'mamı ar. Gazetelerimiz daima temkinli ve ciddi, #ikir muhitlerimizde harekette dedikodtudan müctenib olma yenin içi, ruhu, kalbi, bütün siyasi ve iç- timalt varlığı kayadan bir dağ gibi sağ- lamdır. Bunu hep biliriz ve hissederiz. Bilmek ve hissetmek kâf; değil, her ve- sile ile onu göstermek ve bilhassa aksini gösterebilecek şeylenden şiddetle sakın- mak lâzımdır! dolayı üçün- ağır ve ir. Türki- Muhittin Birgen Resimli Makale: » Tarihde bir masaldır, fakat )ıukı'kî masaldır $& İ DEŞİ dîıs W 'kçy' F Fransız parlamentosunun reisi £dward Herrlot geçenler- de bir tatil seyahatine çıkmıştı, gazeteciler nasıl vakit geçireceğini sordular: — Pipo içeceğim ve.. masal okuyacağım, cevabını verdi. Gazeteciler meşhur devlet adamının sevdiği Tomanların isimlerini öğrenmek istediler, müssadesi ile bavulunu aç Roman ahlâk prensiplerine sadık kalarak yazılmış ol- mak şartile her yaşta insan için faydalıdır, dimağı genişle- tir, Asâba sükün verir, fakat nihayet hayalf bir vak'anın hikâyesidir, buna mukabil tarih «bir masaldır. O da di - mağı genişletir, âsüba sükün verir, fazla olarak ta hakikt bir vak'anın hikâyesidir, bir tablo halinde göz önüne gelince | mayayım? demi: tılar, içinde kitap namına 12 — cildlik büyük bir tarih bul- zevk vermekle beraber insanın malümatını da artırır, insana geçmiş nesillerin hayatını öğretir. / SOZ ARASINDA Bir İngiliz kadınının Otomobil kullanmakta Gösterdiği cesaret Resmini gördüğünüz genç kadın, sırf azmi ve iradesi sayesinde İngilterenin seri otomobil kullanan, kadın şampiyon- larından madam Kay Petredir. Bu genç kadın bir gün bir otomobil yarışını sey- rederken, iki kadının otomobillerini u- çurarak geçtiklerini görünce: — Onlar yapıyorlar da ben neye yapa- ve beş sene müddetle çalışmış, çabalamış, şamıpiyon olmak için uğraşmıştır. Sonunda da müuvaffak — ol- muştur, Gözünü daldan budaktan sakınmı yan genç kadğm, yarışta olsun, tecrübeler- de olsun gazı sonuna kadar açmaktan çekinmez. Fakat cesur kadin, geçenlerde bir tecrübe yaparken, otomobili devrile- rek kazaya uğramıştır. Şimdi de, hasta- nede bulunmaktadır. Yedi canlı adam Zululu Afrikadaki yarı vahşi kabile- lerden birinin adıdır. Bu kabileden bir Zululu, atlarını koşmuş, yolda giderken hayvanları ürkmüş ve zavallı adam bu Ürkme sonunda, arabadan fırladığı gibi başının üzerine yere düşmüştür. Bu va- ziyette 400 metre sürüklenmiş ve bu hen- güâmede arabanın tekerleklerinden biri de üzerinden geçmiş, üstelik atlardan bi- ri aşka gelerek başına bir tekme inı i|miş Ve... Zululu köylü, şöyle bir on dakika din- lendikten sonra, arabasına binerek yo- luna devam etmiş. HERGÜN BİR. FIKRA | Yalandır İstibdad devrinin dahiliye nüzırla- mından biri bir gün sadrazamı görmi- ye gitmişti. Sadrazam bu vaki yaretin şebebini sordu: — Hayırlı bir haber mi, ne var? — Efendim geçende bana bir zatı tavsiye etmiş, münhal valiliklerden birine tayinini emretmiştiniz. O za- #man emrinizi derhal yerine getirmiş- tim. Fakat bugün nezarete gittiğim zaman onun vali olduğu vilâyetin eş- rafından iki kişiyi buldum. Oradan buraya valiyi şikâyete gelmişler. Me- ğer vali mürtekib, mürteşinin biriy- 'Yalan söylemişler. — Nası! olur efendim, ellerinde ve- sikalar var. — Yalan söylemişler, dedim ya, benim sana tavsiye ettiğim adamın bulunduğu vilâyetten hiç kimse bu- raya gelemez. — Neye? — Çünkü 0, bulunduğu — vilüyette hiç kimsede yal parası yapacak ka- dar olsun para birakmaz! Çai Şaibkeei üi ğ Nesim Paşa, Viyanalı genç karısına doyamadan kendisinden ayrıldı Daha bir hafta evvel, Viyanadan Mıs: ra gelen, Mısırın üç kere başvekilliğini etmiş olan Nesim Paşanın karısı, 17 yaş-| larındaki Mürya Hücbner, Paşadan ayrıl mağa karar vermiştir. Şimdi Nesim Pa- şanın ehramlar civarındaki villâsında eş- yalarını toplıyarak Viyanaya hareket et- mek üzeredir. Böylece, Viyanada bir otelde başlıyan bu efsanevi aşk masalı, Mısırda ve kat'i bir ayrılma şekli ile sona ermiş bulunu- yor, Bu ayrılış kararı, izdivaç merasimi- ni kutlulanıak için yapılan bir toplanlı da verilmiştir. Nesim Paşa gazelecilere: «— Nişam bozmamızın asıl - sebebi, Maryanın ailesinin düğün — meselesinde takındıkları tavır olmuştur. demiştir. Anlaşıldığına göre Maryanın babası, izdivaç mukavelesine paraya taallük e-i hastalanarak yatağa düşmüştür. - — ——— aa — Windsor Dükü Ve Düşesi Parisi Ziyarel ettiler Soanbahar ve kışlık tuvaletini almak için kocası Windsor dükü ile birlikte Parise gelen Windsor düşesi, bu zevk ve safa şehrinde de dünyanın en güzel giyi- İnen kadmı olduğunu isbat etmiştir. Yu- karıdaki resim, dük ve düşesi Paris is- tasyonuna indikleri zaman alınmıştır. Amerikada çıplaklar kongresi toplandı Kaliforniyanın Sekuel şehrinde ge- çenlerde ilk defa olarak çıplaklar kon- gresi toplanmıştır. Kongreye Amerikada mevcud çıplaklar cemiyetlerinin her biri Tarafından birer murahhas gönderilmiş- Ü, Murahhasların adedi üç yüzü bulu- | yordu. Kongre reisi hazır bulunan çıplak eei murahhaslara yalnız ayakkabı giymeğe raüsaade etmiştir. Çünkü kongrenin top- landığı mahallin arazisi kayalık ve çok gayrimuntazamdır. Kongre insanın vücudünü tebdil ve tağyir etmekten başka bir şeye yaramı- yan elbisenin kat'iyyen giyilmemesi için şiddetli propaganda yapılmasına karar vermiştir. Kongre yalnız fazla zaruret görüldüğü takdirde ayakkabı giyilmesini kabul etmiştir. den şartlar koydurmak istemiş, Nesim Paşa da buna yanaşmamıştır. Paşa hâdi- seden, ziyadesile sarsılmış olduğundan ISTER İNAN Bir arkadaşımız anlattı: ISTER — Ben bunları İNANMA! filân mağazada görmüştüm, şu fiatı iste- Ev için bir yatak odası takımına Mtiyaç vardı, imkân nis- | betinde ucuzu alabilmek için hususi müzayede yerlerini do- laştım. Bir tanesinde güzel bir takım vardı, müza tirak ettim. Bence makul bir flatla üzerimde kaldı vererek eve getirttirm, karım bunları görür görmez: İSTER IİNAN deye iş- Parasını YS T E'R mişlerdi, demez mi? Karımın söylediği fiat benim ödediğim- den hissedilecek derecede aşağı idi. İnanmadım, yanılmış olabileceğine hükmettim. Fakat 0 gün yeğenim de karımın yanındaymış, birlik te gezmişler, tevsik için onu çağırıp sor- duk. O da ilk görüşte karımın söylediğinin aynini söyle- mez mi? İNANMA! Sözün Kısası Serbest Delilerden: Tarihle akraba E. Taha ât Paşa.. Malüm ya, amcanın — Merhum sadrazam T; — Allah rahmet eyi büyük annesi, bi baldızı olurcu., — Tarih der ki: Cağı — Oo0! Bü; t yeniz de onlardanı — Şeyhülislâm Yahyanın divanında.. — Nur içinde yatsın! Bizim ceddimiz olur. — Pehlivan Kadri — Toprağı bol olsun! — Yoksa, o da mı akraba? — Olmaz olaydı! Öyle ya: Büyük yen- gemin sütbesüt torunu — Falanca. — Amcazadedir. Amma, bizden bü- yüktür de, kendisine «dayı» deriz. — Filânca. — Kayınbabamla bacanaktılar!, Hâsılı, bu tip adam:, hangi taşı kaldır- sanız, altında bulursunuz. Onun bütün derdi, iyi - kötü, tarihte bir adı olanlarla sihren veya neseben akraba olmaktır. Kanunu mahsus çıkmadan önce, imzası- ni «Esseydi» diye atar, peygamber sülâ- lesine dahi nisbet iddia ederdi. Şimdi, sadece, tarihi, gayritarihl! meşhur ve ma- Tuf şahsiyetlere intisabla müftehirdir. Ancak, bu sülâlelerin hakiki müntesib. Zerile -ne olur, ne olmaz? - derde girme mek için iddiasını aleniyete vurmaktan çekinir. Hattâ, soyadı almak lâzım geldi- ğinde: — O kadar rahmetli çok hanedanla nıjnnsubı“ çbir merniş içlerinden herhangisini ihti ekten vezgeçtik, mirim.. Mükaddemesini yaparak, alelâde bir ad seçmiştir. Bu da, bir nevi deli, afı gücel bir megalomani mseye zararı dö- kunmadığından aramızda serbest yaşar durur, B&lis yok değil mi? Varsın o da bulum sun! . Bir çarpışma, iki tramvay kazası Harbiyeden Şişliye doğru idaresin-' deki 2599 numaralı otomobille gitmek- te olan şöför İsmail Hamam tramvay istasyonunda duran bir tramvayın sol tarafından geçmek istemiş, bu sırada gıdan gelen 4049 numaralı yük kam iyonile çarpışmıştır. Otomobille kam - İlyon hasara uğramışsa da nüfusca zayi- at olmamıştır. © Vatman İsmailin kullandığı 138 numaralı Maçka - Beyazıt tramvayı, Eminönünde, Kartal Maltcpesinde v - turan İsmail kızı Fethiyeye çarparak © başından ve ayağından yaralamış, vat man yakalanmıştır. €© Vatman Halilin idaresindeki Sir- » Topkapı tramvayı Şehremininde, Fındıkzadede, 50 yaşlarında Mahmud isminde birisine çarparak başından ve omuzundan yaralamıştır. Yaralı Güre- ba hastanesine kaldırılmış, vatman ya- kalanmıştır. 4 T Dün hava nisbeten açık ve ! serin geçti İ Kandill; rasad istasyonunun dün öğle- den sonra kaydettiğine göre dün hava az bulutlu ve serin olarak — geçmiştir! | - ı Güneşte — hararet $1,5, gölgede en fazla sıcaklık 285, en az da 16 alarak kaydedilmiştir. Rüzgâr saniyeda azami 9,5 metre z İsüf'âtle şarktan şimali garbiye doğru gıi miş, barometre 762 yi göstermiştir. l Rütubet 'ısbiyıdg dün 70 di. İ Goane Wi izladi Şiı 1521 y lğle. » d Akşan 1 ı1u — hmsak 3 &I7 — Aral #a0 155