TU — gerli bir askerin yavrusu olduğunu şiş- / gil çuhalı büyük masası, ve köşedeki dak- ıısı' 4. —: K 15 senedir muharrirlik | yapan büyük kör kumandanı albay|bi> ni, ve yüksek erkânıharbiyenin em- rile, Fransızların bir eserine karşılık ola- rak «Cezayir hakkındaki neşriyata umu- zi bir cevabi> 1, «Balkan harbinde Türk filosu» nu, «Denizde Türkiyey» yi yazdı. «Mahrem mektub>, ve «Selimi Salis» &- dındaki piyesleri matbudur. «Mübeccel», «Mefküre» ve «Kızıl elma» adında üç eseri basılacaktır. Şimdi de, «Dünya deniz savaşları» ni yazıyordu Bu muazzam eseri «Kürek devri», «Yelken devri», «Makine devri> diye üç kısma ayırmıştı. İlk iki kısmı ta- mamlanmıştı. Yalnız makine devri kaldı! Küçük Sevim, sözünün burasına sıkış- tırdığı bir cümleyle, bana o ane kadar bil mediğim bir hakikati öğreterek, babası- nın verdiği eserlerin azametini, eşsiz bi- rer âbide mertebesine yükseltti: — Va bütün bu eserlerden çoğunu yaz dığı zaman kördü? Hayretten bağırmışım: — Kör müydü? — Evet... On beş senedir kördü. Onun gözü, ve Deniz Harb okulu “Ertuğrül: — Şu anda, diyor, bana: — Ali Haydar Alpagot'un yerini kim “doldurabilir? diye sorsanız, size söyliye- bilecek bir tek isim bulamam! Sedef gibi parlıyan bembeyaz dişleri- le dudaklarını kanatacak gibi ısırıyor ve başını iki yana sallıyarak ilâve ediyor: — Şu hayatın ne garib cilveleri var... Düşünün ki, Ali Haydarı en çok seven insanlardan birisi Cemal Paşa idi ve Ce- mal Paşa, Ali Haydara hiç istemeden çok büyük bir fenalık etti. — Hiç istemeden mi? — Evet... Hiç istemeden... Ali Hay- dar, benim sınıf arkadaşımdır. Onunla yıllarca sınıfta ders okuduk. Ayni sınıf- ta ders verdik, onun şiire, edebiyata ve bilhassa tarihe çok büyük bir sevgisi vardı. Bir elinden kitab, bir elinden ka- lem düşmezdi. Yazdığı tariht bir tetkik eseri Cemal Paşanın nazarı dikkatini cel- betti ve Ali Haydara: — Sen, dedi, askerliği bırak, ve bütün emeğini tarihe ver! Ali Haydar, Cemal Paşanın bu emrine itaatle tekaüde sevkolunduğu zaman yübaşıydı ve o yüzdendir ki tekaüdiye- sini yüzbaşı maaşı üzerinden aldı. Hal- buki, işi müverrihliğe dökmeyip te as- kerlikte kalsaydı, yarbay veya albay ola- rak tekaüde sevkedilecekti ve aileşine bı- rakacağı miras ta, bir yarbay veya albay tekaüdiyesi olacaktı! Kumandan Ertuğrul, sol elinin tersi- le, yaşaran gözlerini kuruttu, ve sağ eli- nin şehadet parmağile, mekteb bahçesi- nin arkasındaki sokakta yükselen ahşab bir bina harabesini gösterdi: — Şimdi şu evde, Ali Haydarın bir du- lu, ve dört yetimi kaldı!.. Maneviyatı vi- ran olmuş fedakâr bir ana... Birisi 25, diğeri 26 yaşında iki erkek, ve birisi 14, diğeri B yaşında iki kız evlâd.., İçim teselli ve ümidle doldu: — Şu hülde, ailenin başında iki yetiş- kin erkek var? Kumandan, yüzünü buruşturarak du- dağımı büktü: » — Neye yarar? . Ve ciğerine çektiği havayı boşaltırken, gözlerimin sorgüsuna ihler gibi cevab verdi: — Zavallının iki oğlu da kördür! — Dekolman denilen bir illet... Vakıâ, bugün için tedavisi mümkün bir hasta- hk, fakat talihsiz delikanlıların, fennin yeni keşfettiği bu çareden istifade etme- lerine imkân yok... Çünkü hastalıkları çok fazla ilerlemiş! * Güz yaşı, ahşab, viran evin kapısını açan yavrunun gözlerini, yılan zehiri gi- bi şişirip kızartmış, fakat onun ölen, de- di, söylerdi, yazardık. Maamafih, son za- manlarda, kâtibe ihtiyacı kalmadı. Çün- getiriliyordu. Şaşacak, hattâ —inanmıya- caksınız amma, bütün talebelerini Bes- lerinden tanıyordu. Hele bizi ayak ses- lerimizin hususiyetlerinden bile ayırd edebiliyordu. Hattâ bir defa ben, anne- min taklidini yaparak, onun terliklerile ve ağır adımlarla odasına girdim: — Şeytan... dedi... Babanı kandıra- mazsın! O böyle söyleyince ben hayretimden: — O halde sen görüyorsun babal diye haykırmışım. O: — Hayır kızım! dedi. Gözlerim kör. Fa- kat sizi görüyorum. Çünkü siz dışarıda değil, içimdesiniz... Önüme, Atatürkün kara kalemle ve büyük bir muvaffakiyetle yapılmış bir portresini gösterdi: — Bunu da © yaptı... — On beş senedir kör demiştiniz? — Evet... Atatürkü görmemişti... Fa- vel elile yazdığı yazılar.. Çizgisiz bir defter sayfasma, titrek bir elle yazılmış satırları gözlerim dolarak okuyorum: — Akademi ve harb okuluna veda!.. — Gedikliye, telsize selâm... — Tarih Kurumu Asbaşkanına ve Ku- rTuma hürmetlerim... — Cumhuriyete tazimler!.. Diğer sayfayı çevirirken, bu - kahra- man ölüden arta kalan canlı vediaların akibetlerini düşünüyorum: — Onlar ne olacaklar?... Benim kendi kendime sorduğum bu sualin cevabını, açtığım son sayfada, bü- yük ölünün, hayata gözlerini ikinci defa yumuşundan bir saat evvel yazdığı çu son cümle veriyor: — Ailemin; Atatürk babasıdır! Naci Sadtıllah Akhisarda kahveler için yeni şartlar kondu Akhisar (Husust) — Belediyemiz, — Acaba bugünü de atlatabilecek mi-|halkın sıhhatinin korunması ve melhuz yim? diye soruyordu. En hazik hekimle- | hastalıklara karşı tedabir alınması dü- vimiz tarafından tam iki senede konul-| şüncesile 'kahvecilerin bazı şeraite ti- duğu söylenilen teşhisi öğrenmek istiyo-|ayet etmelerini lüzumlu görerek beher Tum. Ali Haydarın dulu ve yetimi, kap-| metre murabbafnda bir sandalyenin tığını koyuvermiyen illetin sinirleri bi-|bulunması, koltuk ve hasır sandalye denmiş bir bıçak gibi kazıyan adını birİnin kullanılmaması, içilen umum! su- /— &ğızdan söylüyorlar: yun filitreden geçifilmesi, dükkânla- — Kanser!... rın yağlı boya ile boyanması, oyun ve Sonra kızı, babasının - hatıralarından |mütalea yerlerinin ayrılması gibi şart- bühsederek ben, o facla dokuru içinde|Jar koymuştur. l sormak kadar zorlu bir işin azabın- N G a Üüe h kurtarıyor: Diyarbekirde hayvan sergisi açıldı y Sabahleyin, yazdığı eserlerden bir| — Dıyarbekir (Hususl) — Bir aydanberi ha- smının isimlerini not etmiştim, İlk e- | zırlığile uğraşılan II inci hayvan sergisi bü - B Naeye'. di Sodra mrasile sizko; (T R Ü geee e G el Osmanlı tarihi» ni, eTürkiye - İtah- — aa e ai l u “ya harbi» ni, «Tarihi bahri ıny!’:lını M B aai A ea gene Hulüsi — Bandalcının Kır tayı kazan - DŞi he Alile Hanfe.- (3ietü. € ESieldi tmer Ürmsaire a Imiş ve kızarmış gözlerinden ziyade, göz- Jerinin ifşa ettiği derin ıztırabı gizliyen Mmetin tebessümünden anlaşılıyor, Sevimle birlikte üst kata çıkıyoruz. İçine girdiğimiz oda, tavana değen raf- ları dolduran kitablarile, numaralı göz- lere istiflenmiş dosyalarile, ortadaki ye- Hlo makinesile muazzam bir müessesenin mMmuntazam kütüphanesine benziyor: Burası, örncrünün otuz küsur yılını, gözlerinin nurunu söndürünceye kadar kitablara harcamış olan Ali Haydarın Çalışma odasıdır. Zevcesi harab edici bir hıçkirikla sar- sılıyor: — Çok uğraştık... Çok uğraştık kur- tarmak için... Tam iki senedir, har gece: — Çok şükür... Bugün de ölmedim! diyor ve her sabah: eli, annem ve bendim. Okurduk. Dinler- kü daktiloyla hem de harikulüde bir du, mektebe nefer tarafından götürülüp BON POSTA Atatürk Dahiliye ve Hariciye Vekillerini Dün kabul buyurdular (Baş tarafı 1 inci sayfada) ve Ankaradan gelen |Dahiliye Vekili Şükrü Kayayı kabul ederek, nezdlerinde öğle yemeğine alıkoymuşlardır. Atatürk, bir müddet Perapalas otelin- de istirahat buyurduktan sonra, akşam Üstü motörle Boğaziçinde bir gezinti yapmışlardır. Hariciye Vekilinin beyanatı Dün sabah Cenevreden gelen ve Sirke- el istasyonunda Cumhür riyaseti başya- veri Celâl, ecnebi elçilikler erkânı, Tah- ran elçimiz Enis, Vali Muhittin Üstündağ ve daha birçok mümtaz zevat tarafından Aras, gazetecilere kısaca şunları söyle- miştir: . — Seyahatim çok iyi geçti, memnu- num, Asamble toplantıları devam ediyor. Tekrar Cenevreye gidip gitmiyeceğim Büyük Şefimin emirlerine bağlıdır.» » *Befirlerle temas Rüştü Aras, dün öğleden sonra, şehri- mizde bulunan Atina elçimiz Ruşen Eş- refi, Bükreş elçimiz Hamdullah Suphiyi ve diğer bazı zevatı kabul etmiştir. Atina ve Bükreş elçilerimiz salı veya çarşamba günü vazifeleri başına döne- ceklerdir. Irak hariciye vekili geliyor Hariciye Vekilinin daha birkaç gün İstanbulda kalması muhtemeldir. Rüştü Aras, bugün Cenevreden şehrimize gel- mesi beklenen Irak hariciye nazırı ile buluşacaktır. Dost ve müttefik Irakın hariciye na- zırı, Milletler Cemiyetinin son toplantı- sında hazır bulunmuş ve Filistinin tak- simi meselesi müzakerelerinde, Arab te- zini kuvvetle müdafaa etmiştir. G eee aa seneimldl n e amesnln Sultanahmed Üçüncü Sulh Hukuk Mahkemesinden: Ahmed ve Şakir ve Ömer ve Tevfiğin şaylan ve müştereken mutasarrıf olduk- ları İstanbul Mahmutpaşada Dayahatun mahallesinde Hamam sokağında kaln er- ki 13 ve yeni 11 ve 13 No, li ve nısıf ma- sura maileziz ve bahçeli otel müştemilâ- tının evsafı aşağıya yazılmıştır: Birinci kısım ahşap otel: Zemin katın- da bir sofa ve dört büyük ve bir küçük oda ve birinci katında taraçalı bir sofa ve beş oda ve bir helâ. Ve ikinci kısım bodrum kat tonoz kemerli dört oda ve birinci kat sekiz oda ve bir helâ ve zemi- ni mermer iki kurnalı ve mermer ban - yosu olan hamam ve helâsı ve ikinci kat- ta üç oda ve bir helâ ve üçüncü katta iki oda ve bir sofa ve üçüncü ahşap kısım: Zemin kat mermer döşeli bir taşlık ve dört oda ve bir helâ ve birinci kat bir sola ve üç oda ve bir helâ ve dörndücü kısım bir kat üzerine ahşap ve halen muhtacı tamir odâlar ve beşinci kısım kâgir kârıkadim bir mutfak ve 6 ncı kıtım bir kat iki dükkün ve yedinci kısım bir kat dükkândan ve nısıf masura halkalı suyundan ibaret ve heyeti umumiyesi 28900, yirmi şekiz bin dokuz yüz lira kıy- meti muhammeneli mezkür gayri men - kulün icra kılınan açık arttırma netice - sinde: Tamamı 25800, yirmi beş bin sekiz yüz lira bedel mukabilinde müşterisi hisse- dar Tevfik uhdesine kat'i ihalesinin te - rasına karar verilmiş ve vâki tebliğata rağmen müşteri bedeli ihaleyi teslimi vezne etmemesi üzerine merasimi kanü- niyenin ifasından sonra ihalenin feshi- ne ve 15 gün müddetle ilân icrasile açık arttırmaya konulmasına karar verilmiş- tir, Açık arttırması 20/10/937 tarihine mü- sadif çarşamba günü saat 14 den 16 ya kadar icra olunacaktır: Ve en çok arttı- rana ihale edilecektir. İpotek sahibi ala- caklılarla, diğer alâkadarların işbu gay- ri menkulün üzerindeki haklarını husu- gile faiz ve masrafa dair olan iddialarını evrakı müsbitelerile bu müddet içinde bildirmeleri lâzımdır: Aksi halde hakları tapu sicillerile sabit olmadıkça satış be- delinin paylaşmasından hariç kalacaklar- dır. Müterakim vergiler borçları nisbe - tinde hissedarlara ve dellâliye ve vakıflar kanunu mucibince verilmesi lâzım gelen yirmi senelik taviz bedeli ve ihale pulu ve tapu masrafları müşteriye — aittir. Arttırma şartnamesi işbu ilân tarihinden itibaren mahkeme divanhanesine tâlik kılınmıştır. Talip olanların kıymeti muhammene - sinin yüzde yedi buçuğu nisbetinde pey akçesini hamilen o gün ve saatte İstanbul Divanyolunda dairei mahsusasında Sul- tanahmet üçüncü sulh hukuk mahkemesi başkitabetine 937/17 No, ile müracaat - ları ilân olunur, (949) karşılanmış olan Hariciye Vekili Rüştü B_çynelmle siyasi vaziyet AŞ tekrar nazik 'bir safhaya girdi “ (Baş tarafı 1 inci sayfada) ya tevdi edilecektir. Müuhtıranın kat'i bir ifade ile yazılaca- ğı ve yapılacak müzakerelerin sürünce- inede bırakılmıyacağı söylenmektedir. İngiltere ile Fransa tarafından verile- cek olan bu muhtırayı merakla bekliyen olduğu endişesini tevlid etmektedir: 1 — Mutasavver üç taraflı görüşmeyi dört taraflı görüşmeye tahvil etmek. 2 — Baleares adaları ile İspanya ve İs- panyol Fasındaki deniz ve hava üssülha- rekelerinin tahliyesinden ibaret olan müz'iç meselenin tasfiyesi. 8 — Fransiz - İngiliz itilâfını bozmak. 4 — Vakit kazanmak ve bu suretle İ- talyanın askeri müdahalesine general Frankoya müsâid bir kararı temin etmek ve onu tehlikeli ve netayici tesadüfe bağ- h bir kış muharebesinden korumak. Populaire, diyar ki: İspanya faciasının bidayetindenberi müdafaa etmekte olduğumuz tez şudur: Roma, İspanya işlerine müdahaleden maksudu olan siyasi ve askeri menafil Fransanın vaziyeti kendisine temin etmiyecek olan hiçbir Exchange Telgraph'ın Paristen aldığı | hal suretini kabul etmiyecektir. haberlere göre, Romada yapılması düşü-| Salamanka 1 (A.A.) — Cepheden ge- nülen müzakereler muvaffakiyetle neti-|len haberlere göre Ovledonun cenubun- celenmediği takdirde, Fransa, otomatik | da kâin iki mıntaka halkı bir de taburun surette Pirene hududunu açmağa karar | iştirakile marksist makamata karşı isyan vermiştir. Gönüllülerin geri çekilmesi | etmişlerdir. Bu mıntakalar topçu ateşi için bir ay beklenmesi üzerinde mutabık | altına alınmıştır. kalınmıştır. Cenevrede gizli bir toplantı Star diyor ki: Cenevre | (A.A.) — Milletler Ce - «Belki, İngiltere, İtalyanın İspanyada- | miyeti konseyi bugün gizli bir toplan- ki gönüllülerini çekmesi şartiyle Habe-|tı yaparak Akdenizdeki korsanlık hak- şistandaki İtalyan hâkimiyetini tanımağa |kında Valansiya hükümetinin müra - hazır bulunmaktadır. caatını tetkik etmiştir, Paris gazeteleri ne diyorlar? Konsey, Nyon konferansının neti - Paris 1 — Excelsior gazetesinden: cesi hakkında memnuniyet beyan e - İtalyanın hattı hareketi, Roma - Ber-İden bir karar suretini yarınki resmi lin misakmın gu şekilde bir manevrası'celse için tanzime karar vermiştir, KAAAAAARARARAAAAARAAAARE Türk - Irak iktısadi — |Filistinde yüksek Münasebatının inkişafı| Arab komitesi dağıtıldı Ş (Baş tarafı 1 inci sayfada) Kudüs 1 (Hususi) — Son hâdiseler tiyetin ilk senelerinde adlü ihsan siya- | dolayısile İngiltere hükümeti, Filistin- 'seti ile hükümet teşkil etmiş olan Hakkı | de çok ciddi tedbirler almıştır. bön zi Yüksek Arap kömitesi! âzasından o- Dahilt sükün ve huzurun tam bir su-|1.a Kudüs belediye reisi Halidi ve ko- zette tesisi bakumundan en ziyade mübim İzmitenin umumt kâtIbi Fuad Saba, bu olan nokta, ordunun siyasetle iştigalden Bare p rmenedilmesidir. Midfat hükümeti de =S'İVW w&d“&w seri Andrews'in katli üzerine tevkif e- dilmiş olan iki yüz kişinin derhal tah- liye edilmeleri için Arap komitesi ta- rafından vaki taleb üzerine yapılmış - İt MĞhen ci tğ Hükümet memurlarının yüksek A- yap komitesinin bütün âzasını çember içine almağa karar vermiş oldukları, fakat komite reisi olan Kudüsteki bü- yük müftünün daha şimdiden Camii Ö- / mere iltica etmiş bulunduğu söylen mektedir. Filistinde bütün telefon mu- haberatı kesilmiştir. Zabıta ve askeri bilirim: kıtaat son derece faaliyet göstermek - Diyarbelkirden itibaren Irak hududun- iRE a da Tel Koçek mevkiine kadar uzâtılma-| — Kudüs | (Reuter muhabirinden) — sı mukarrer olan Türk dmiryuhnunYükszkAnpkomiMth- Irak şebekesile birleştirilmesi hususuna | murları tarafından «gayri kanunf bir dair fennf temaslarda bulunmak üzere | cemiyet» ilân edilmiş ve aralarında Ha Türkiye demiryolu — mühendislerinden | Hdt de dahil olduğu halde bir çok âzası Ferdi ve Abbas geçenlerde buraya gel-| nefyedilmek Meıı_!ıvkıl olunmuş - mişlerdi. Türk mühendisleri ile Irak de-|tur. Mevkuflar (Süseks) kruvazörünet miryolları fen heyeti arasında vukua ge- | gönderilmiştir. panyaya taallük eden Frankocuların mu- harib hakkının tanımması gibi diğer me- selelere de teşmil edilmesini istemekte- dirler. * Diğer taraftan İngiliz gazeteleri de bu mesele ile ehemmiyetle meşgul olmak- tadırlar. çekmek değil, millt karşı bir nevi muhtariyet muhafaza et- mek istiyen aşiretlerin, millf bünye için- de kaynamaları için lâzım gelen tedbir- leri de ittihaz edecektir. Kabine beyan- namesinin Üzerinde ehemmiyetle durdu- ğu meselelerden biri de ordunun takvi- yesi ve teşkilâtının genişletilmesidir. Beyannamenin iktısadi işlerden bahse- den kısmında, İrak ve Türkiye demiryol- larının birbirlerine bağlanması işi üze- rinde de ehemmiyetle durulmuştur. Bu hususta size ayrıca şu malümatı da vere- 'azilli İ ttikçe büyüyen bir endi- Nazilli fabrikası ayın :ym v ::ıı ü n tarih onunda açılıyor tehlikelere karşı koymağa hazırdır. Ku Nazilli (Hususi) — Nazilli basma fab-| güç müftüsü yüksek müslüman meclisi rikasının küşad resmi 10 ilkteşrinde ya- riyasetinden azledilmiştir. let Vekili Celâl Bayar tarafından açıl- ması muhtemeldir. Müflis Bigalı Halili 30/9/987 - tarihli K alacaklılar toplantısında İflâs İdaresin- Şehircilik mütehassısı Lamber | en ikisi istifa etmiş ve diğer idare azası Trabzonda İstanbulda bulunmadığından — toplanma- Erzurum (Hususi) — Umumi Müfet - |ya iştirak etmemiştir. Alacaklıların bu tiş Tahsin Uzer, refakatinde şehircilik | yaziyeti tetkik ve bir karar vermek ve muuhııışı Lamber olduğu halde Trab - masayı temsil edecek memurları seçmek H a a grebzon ve Birsurumun plânla- | 2ttt 8/10/937 Cuma günü saat 11 de da- rını önümüzdeki sene hazırlayıp getire -| 7ede hazır bulunmaları ilân olunur. çektir. . (435)