KT B d 12 Sayfa İzmiıjîılik içinde (Baştarafı 3 l ayfada) pan bu çalışma k ve bu hızla dün- ya üstündeki haklı yerimiz ve seviye - Tizi işgal etmeye koşuyoruz. Reis Behçet Uz, bundan sonra fua - rın ve müesseselerinin başarılmasında hizmetleri görülenlere teşekkürlerini bildirmiş, fuara resmen iştirak eden İn. giltere, Sovyetler, - Yunanistan hükü - metlerine teşekkür etmiş, fuarın Türk teknisyenleri, san 'atkârları, işçileri ta- rafından- bir - çok yeniliklerle meydana getiril miştir. Reis sözüne de ı—ın'la demiş Fuar münasebetile İzmirin mazha -| & ryeti en büyüğümüz - Atatürk'ün İz - cecüh ve sevgileri â- betle şâhit - olmamız izle siz Vekilimi- | lil İita edeceğim, | duyacağım. denizin çalışkan Egeliler her zaman onun ği yolıkıdır Dünya durdukça onu bcışı:mıda gör - mek en büyük saadetimiz, Cumhuriye- ti ve ana yurdu korumak en yüksek va zifemizdir. Bu uğurda bütün Egeliler tek bir Türk gibi kanımızı, canımızı fe- da etmeye hazırız. İktısat Vekilinin nutku Müteakıben kürsüye gelen İktısat Celâl Bayar on binlerce ziyaret- rı söylemiştir: Ve! Çi önünde şun Sayın vatandı Hükümet reisi büyük İsmet İnönü İz. mir fuarıma hususi bir ehemmiyet atfet- mektedir. Biz: namadık- ları için & tevdi etm fuarı açmakla hususi bir zevk ve şeref | duymaktayım. Terakki âmili İzmir fuarı İzmire hâ dise- değildir. Fuar enternasyonal ol - duğu kadar bütün memleketin her kıs- mında b 'ete sevkeden bir Âmil - rlerimiz arasında İzmir aima terakkiye döğru gö- olarak tanıyoruz. k beynelmilel fuarımızı göz- han bize bir çok te- ğini görürüz. Her Sene milli iktisadiyatımıza karişan bu nümuneler göğsümüzü kabartacak şekil. de artmaktadır. ymetli belediyecinizin hiz- yanıbaşında onun faal arka - ının himmetlerini görüyoruz. Ken- dilerini takdirle yâdetmeyi vazife bili - rim. Muvaffak olmuşlardır. muvaffaki » - — t aranızda bu yi bendenize namına pçı, |lerin halli * yetleri tevali ediyor ve edecektir. İzmir fuarını şimdi hep beraber gör - düğümüz zaman ihtiva ettiğ dirle müşahede edeceğiz. Millf müesseseleri ve hususi te » şebbüslerimizle birlikte fuara gelen kı metli ecnebilerin teşhir ettikleri âsar - larda zevk duymaktayız. Bilhassa üç dost devletin fuarımıza resmen iştirakinden büyük hâz duymaktayız. Beynelmile! fuarımızın kâmil şekle gi- | rebilmesi için yının inşa edilmesi sonra fuar arzumuza kemmel bir sergi sara- zımdır. Bundan uygun bir safha temiz ve vatanperver İzmir- tına tercüman olarak hükü. a, Atatürk hakkında bana rinizi aynen kendilerine söy - yük milli vledani bir bundan büyük bir Büyük hü memleketin en küçük derdile a alışmıştır. Bü muvaffakiyeti isbat vazife İnönü susundaki milletimiz Ikışlar). huzurunda etmiştir. Atatürk Atatürke gelince bu mümtaz şal ti sadece memleketimizde değil, bütün cihanda takdir etmiyen ferd yoktur. A » tatürk bize hurafelerden kurtulmuş hür bir vatan hediye etmiştir. Atatürkün şahsiyeti ancak vatanımızla ölçülebilir. bizim nazarımızda vatan kadar di sergiyi hep beraber gezmiye da- vet ederim.» Alkışlanan nutuktan sonra vekil: «U - ğurlu olsun» diyerek kordelâyı kesmiş, davetliler fuara girmişlerdir. İktisat Vekili Fuarda İzmir 20 (Husu Fuar nurdan bir İgece içinde on binlerce ziyaretçi tarafın- dan gezilmekte, ilk neticeler göğüsleri kabartacak dereceyi bulmaktadır. Ve - irleri sormuş, de millf sanay ecnebi sa; gelmek üzeredir demiştir. İngiliz paviyonunda Vekil İngiltere paviyonunda - İngiliz konsolosu tarafından selâmlanmış, kon - solosun kızı Vekile buket takdim et tir. Vekil konsolosa teşekkür etmiştir. Sovyet pavlyonunda uzun müddet ka- lan Vekil Sovyet otomobil sanayiile alâ- kadar olmuştur. Atatürke ve İsmet İnönüne - telgraflar İzmir 20 — Yedinci İzmir enternas - yonal fuarının açılması münasebetile &- kcı nomi bakanı Celâl Bayar tarafından Reisicumhurumuz Atatürke ve İsmet İn- önüne ıc!g-n’îu çckılmqur şeret | —a AŞ SON POSTA Ağustos 21 |(Üsküdar adliyesini ateşe veren adam Suçlu binayı kendi mahkümiyet ilâmını : yok etmek üzere yakmış. Fakat 228 * mahkümiyet ilâmı yandığı halde onun ilâmı kuı'karılmıştır Dün gaze sinin kimin tarafından ve ne m Adliye bina - in kelepçesi satla yakıldığı anlaşılmış. sını ateşe veren ellere adı geçirilmiş. | Failin nasıl meydana çıkarıldığını, ve |bu yangının önümüze gerdiği kalın esrar perdelerinin nasıl yırtıldığını öğrenebil- |'nek için dün bütün günümü Üsküdarda geçirdim. [»kıı dar müddetumuml!: mMü umumi muavinlerile, lunap mücrimle, hâdise çoklarile uzun uzun -göl Şimdâ ün bu kot im malümatı birbir malardan edin- e düğümliyerek lerbeyinde, Çamlıca caddesinde, 2 evde, Nureddin adında 27-28 yir delikanlı oturur. meşgul etmektedir. Nureddin, bundan bir müddet evvel emniyeti sulistimal suçundan bir ay yir- mi gün hapse mahküm oluyor. Hap- se girmekten çok ürktüğü yakayı kurtarmak ümidile temyiz mahkemesi- ne baş vuruyör. Mahkemel temyiz de mahkümiyet kararını tasdik cdiyor. Nureddin son bir kurtuluş çaresi dü « yor, ve tashihi karar için müra « caatta bulunuyor. Fakat onun bu müracaatı, ilâmın infa- zını tehir ettiremiyor. Müddelumumilik, hapishaneye davet olunduğu halde ortada — görünmiyen mücrimin tevkifi işini zabıtaya havale e- diyor. Ve polisler Nureddinin peşine dü- şüyorlar. şünü Fakat bir, iki, üç, beş gün mül dıkları halde bir türlü lamıyorlar. Çünkü deliğe — sokulacağı: anlıyan Nureddin, evine uğram bü geceleri Karacaahmet mez gizlenerek geçi! Nureddin, yangından bir gün evvel, ad. ye müracaat ediyor, ve verdi. ihi karar istidasının te: önderilmediğini öğrenmek istiyor. Bu acaat ona, İstidasının henüz asliye za mahkemesinde bulunduğunu, ve ©o layla yakayı kurtaramıyacağını kal'i- yetle öğretiyor, ve son ümitlerini de kı- rıyor. O günün akşamı, adliye binasının kar- şısındaki bakkaldan iki şişe rakı alıyor. Bu şişeleri gene adliye binası karşısın - daki köfteci dükkânında boşaltıyor. Tek- rar hnkkala uğrayıp iki şişe daha alı « ve tas - mderilip temizliyor. Köfteci dü ten sonra, cebinden bir yığın kâğıt İriyor, bu kâğıtları, yanındaki raftan al- dığı flit tenekesindeki mayile iyice ısla- tıyor. Ve oradan iki yan çıkıyor. Adliy â yalpa vura vura binasının arka tarafında, yarım deki tahta kaplamalar ğıtları ihtimamla yer « onları iyice tutüştürü- cihet, bütün bu a çıkarıldığıdır. Şim- ar da, bu sualin ceva- , gece yarısımdan sonra, ışından 20 dakika sönrü büş- umumi muavinleri ve hâkim - ler olmak üzere bütün adliye memurları yangın yerine yetişmiş bulunuyorlar. On- ların gayretleri sayesinde, alevlerin teh- didi altında bulunan eşyaların ve evra- kın dörtte üç buçuğu kurtarılıyor. Bunu isbat için, şuracığa, yangın ziya- Bafim kisacık bir bilânçosunu sıkıştırabi- lirim: Bugün diğer adliye binasına nakletmiş bulunan memurlar, yangından kurtarıl- maş olan kalemleri, kâğıtları, hattâ iğne- leri kullanarak çalışmaktadırlar, Yanan binadaki çiçek saksıları bile kurtarılmış- tır. Yalnız asliye cezada 288 dava evrakı yanmıştır ki, bunların yenilenmeleri mümkündür. Fakat 24 mahkümiyet kararı tamamen kül kesilmiştir. Yananlar arasında, tem- yiz edilmiş 6 mahkümiyet karanı daha sa- yılmaktadır. Kayıp evrak arasında, müa. meleleri tamamlanmış bir çok dosyalar da vardır ki, onların yanışı isabetli bir kaza sayılmaktadır. Yangının tahkikatı, yangından 20 da - ifadetlerden bir çoklarını, alevlerin kar- şısında almışlardır. Yangını ilk görenler: kemeleri kaleminin penceresi âltından asliye ceza kalemine doğru yükseldi! demişlerdir. Hakikaten, alevler bina haricinde do- laşırken, bir çok memurlar bina dahilin- de rahat rahat tahliye faaliyetine devam edebilmişlerdir. Bundan da, kasalarda bulunan 30 kü- sur bin liradan 30 para eksik çıkmayışın- dan da, terekeye ait mücevherlere el bi- “ Son Posta » nın edebi ufnkııı : buldan sakız alma- rada sakız bulunup nmadığını sorüuyor. Gönül terziye dip külot alm İyi durup durmadığını merak ediyor... Yemek biter bitmez beni odasına — çı- kardı. Halbuki Mazlum - yanından ay- Tılmamasını iyordu. Hemen külotu giydi, çizmelerini ge- çirdi, bluzunun yakasına bir kravat bağladı; Mazlumdan aldığı kırbacı şak- lattı sılım?... — Çok şiksin. bir şey açık ata binilir. Elini omuzuma koydu, kulağıma fıs- Tadı: — Ödüm de patlıyor, bir sene var ki, âta binmedim. k etme, sen korkmazsın, bir senede mesini — unutmamışsındır. Hem yanında Mazlum var, — Ben de ona €e gidebilirim d — Elbette, Sabırsızlıktan kan başına Bözleri parlıyor. Her zamandan daha iven mi? yorum, Böyle- çıkmış, | -— Yazan: SELÂMIİ İZZET Mazlumun gözüne çok daha güzel gö- rünecek. Saat dörtte atlar Kapının önüne gel- di, biraz daha sönra bir otomobil du du, daha sonra da harikülâde bir sü- vari göründü: Bu Mazlumdu. Gönülle Mazlum birbirlerine lâyık insanlar; herkesin gözü üstünde kala- cak bir çift olacaklar, Teyzem de oğlunu gördü ki bana seslendi. Başima beyaz beremi giydim, merdivenleri dörder dörder indim. Ar- kamızdan nefes nefese annem geliyor. Bayan Gönül en son teşrif etti, Maz- lumun yüzüne: «Beni nasıl buluyor- sun?» demek ister gibi baktı, ümidi boşa gitmedi; Mazlum: — Harikulâdesiniz, dedi, ğendiniz mi?.. kuzu gibidir. Kolundan tuttu, ablamı Şarlatan biraz deprendi, tı. Yüzünü kır üzengileri, dizginleri gözden g ve ablam' kendini pek çabuk top- Atınızı be- Adı Şarlatan, kendisi indirdi. Gönül dişleri- çin ladı: — Bugün çok uzun gezmiyeceğiz, de- güzel, daha cazibeli... Yeni bir zevkle| ğil mi?, Malüm va, ilk Bündür, dedi. rdı. Mazlum ko- — Tabif; yorulduğunuz zaman haber verirsiniz, geri döneriz. Ben ablama yaklaştım. Şarlatan ba- na doğru boynunu uzattı, koklamak ii ter gibi üst dudağını kaldırdı Koc Gişlerini gördüm... Korklum, Şeytan müş gibi uzaklaştım. Mazlum gülmeğe başladı: — Neye kaçıyorsun. Sevim? A vahşi hayvan değildir, artık renmen medi, gülücük ya) Cevab vermedim, otomobile bindim; annemle teyzemin arasına oturdum. Kendi kendime kızıyorum; Neden Gönül kadar cesur değilim, neden bu bakıradan da onun seviyesine yüksele- |miyorum?, Otomobil kalktı. Atatürk heykelin'n önünde bizi bekliyen bir süvari daha bulduk. Bize selâm verdi, Gönülün ya- nında ilerlemeğe başladı. Bu bay Veysi idi. Otomabilin sağında sessiz sessiz Maz- lum gidiyor.. Gönül bay Veysi ile ko- nuşuyor. * Keçiören yolu gözlerimizin r. İki yandaki büyük ağaçlar, birbirlerine sarılarak çardaklanıyor. Güneş, ora: burasını damla damla ir aralık süvariler du indiler. İki el G , © da indi. Biz de otom bili durdurduk, ben de indim, Gönül yaya dolaşmağa razı oldu. Annem bir Tİağacın altında oturmuştu, teyzemi ya- önünde eemam aa nında alakoydu. Biz dördümüz yürü- l i ile Gönül, Mazlumla ben ar- — Beğendin mi Ankarayı Sevim? — Çok beğendim. Teyzeme sor, se de sana borçluyum. — Yaârin siz! barâja götüreceğim, Gö- fülecek şey orası. — Sen beni deli edeceksin. — Hayır, Ankaranın her yerini gös- termek istiyorum... Hem ben senin ta- biate bu kadar âşık olduğunu bilmez- dim, — Böyle şeylerden konuşmazdık ki... Mazlum düşündü ve şaşmış gibi: — Sahi!... dedi. Birdenbire adımlarını — sıklaştırdı. Baktığı yere baktım: Ablamla Veysi biz den hayli uzaklaşmışlardı. Veysi birşey ler anlatıyor, ablam gülüyordu, uzak- tan kahkahalarını duyuyorduk... İçim- de garip bir yandı, Mazlumu takib etmemek için yerlerde bir şeyler arı yormuşüm gibi yaptım. Mazlum geri kaldığımı farketmeden, gitti. Hafif bir rüzgâr saçlarımı yaprakları kımılda mimle başha: m Mazlüm da Gönülü set * Her gün geziyoruz. Onlar gene ata bi- niyorlar, biz otomobile... Annemin gezmek için teşvike ihtiyacı varmış. Bereket versin bunu teyzem yapıyor. (Ârkası var) okşadı, Ağaçlıklarda ele- iyor. âdise -| mıştır. Yang- |h uşundan da anlaşılmak- an ateşlenmiştir. Ve yakılışında sirkat kasdi mev *« Şu halde, mücrim kimdir? Ve kasdi ne olabilir?. Memürlar, faili ele geçirebilmek için, kendisine karşı ufacık bir şüphe duy - düukları kimseleri üzün uzuün istintaka şlerdir. t içinde, 57 kişinin ifadesi alm « fadeler tam 328 büyük kâğı- anan adliyeye Nu- aat ediyor. nasının gedikli müdavimle « 1 olan Nüreddin, memurlar arasın- da meşhur bir simadır. Onun hapse gir - ten ne kadar korktuğu da, hemen ümdur. Pek soğukkanlı bir mücrim “olmıyan Nuüreddin, memurlara hitap ederken hiç te sakin görünememiş- Müddeiumumilikte: — Beni, diyor, kuduz köpek ısırdı.. Kuduz tedavihanesine müracaat ettim. İlk iğneleri yaptılar. İşte bu da raporum. Tedaviye devam eltmek mecburiyetin « deyim, Halbuki hapse girmeğe de mah - kümum, Kanünen, mahkümiyetimi, te - davi müddetinin nihayetine kadar tehir etmeniz lâzım! Sizden bunu ricaya gel- dim! 'Tam o anda, ortaya dinlenmiş olan şa- hitlerden bi: — Hani, diyor, size yangının çıkışm- dan sonra rnumdın şüpheli bir adamın i6 eşkklini söşemediğimi an- İşte o adam buduz! ton uyandırmış olduğu şüpheler kuvvet- leniyor. Ve ap detinleştiriliyor. Nu- reddin, evine uğramadığı günleri neres lerde n cevabını, Hele yangın ge- cesinin hesabını veremiyor. Evvelci 1 ifadesinde, yangın ge- cesi, dükkânında şüpheli bir adamın fe- — İlk alevler, bina dışından, sulh mah- | *|yandığı halde, Nuredd! vincimden deli oluyordum. Bu sevinci | na halde sarhoş olduğunu söylemiş bu- — Dükkânında rakı içen bu muydu? deni Köfteci cevap veriyor: — Tâ kendisi! Nureddin bunu da inkâra yelteniyor. Fakat köftecinin ikazı üzerine getirtilen bakkal da Nureddini teşhis edince, hâdi- se aydınlanıyor Ve inkâr imkânını bula- mıyan Nureddin, yangın hâdisesine na- sıl fail olduğunu, yı yazdığım bi - çimde itiraf mecburiyetinde kalıyor. Kendisine soruyorlar: — Niçin yaptın bu işi? O gayet soğukkanlı, cevap veriyor: — Binayla beraber, benim mahkümi- yet ilâmı da yansın diy Ve ne gariptir ki, asliye ceza dairesin- deki 301 evraktan, 288 tanesi cayır cayıf mahkümiyet ilâmm, ateşten kurtuları 13 dosya arasın* da sapasaığlam durmaktadır! Bu da 13 rakamının Nuroddine şea * meti, fakat adalete hizmoti olsa gerek! Nureddini, devam eden isticvaptan sonra tevki neye gölüren muhafızı: — Ne iştir bu? & » Mübarek, bif buçuk ay mahkümiyetten kurtulmak için adliye binasını ateşliyor... Maazallah bir buçuk sene yeseymiş memleketi tü tuşturacakmış! Naci Sadullah Müddeiumuminin beyanatı Hâdise hakkında İstanbul müddeli * mumisi Hikmet Onat, dün bir muhaf * ririmize şunları söylemiştir: — Suçlu Nureddinin kendisi hakkında verilen 1,5 aylık bir:mahkümiyet kara * rından kurtulmak için bu işi yaptığı, SUl ceza mahkemesinde yapılan — sorgusun kendi itirafile de sabit olmuştur. Esasefi ginın çıktığı ge tam hâdisenif vuku bulduğu saatte Nureddinin o ©İ ” 1 da, kendisini gören polit ce ve Yapdan tahkikat neticedüde yangının in bu adam olduğu tabakkuk €& * Buyî.lkada telgraf merkezi Ankara, 20 (Hususi) — Büyül telgraf merkezinin gece yarısınâ çalışmasına karar verilmiştir