Denizlerin Makyaveli Kaptan Bum Bum Biz de düşmanın Ç ümit etmediği #f şey yaparak İn €ilizlerin deniz hâ - kimliyetine bir dar - be indirelim: Gidip *Madras> daki mah Tukat depolarını im, Gördünüz mü er- kekçe ve akıllıca ha Teketi?> Meltemler mev - Sİmi gelmişti, hava - İyiden ziyade bo gidiyordu. Bu #erait altında açık' kömür al - TManın ne demek ol: duğunu ancak bu « Dü tecrübe etmiş ©- lanlar Jâyıkile tak « dir edebilirler. Sa - sokulup kömür iyorduk Çünkü vene 8 uğramak mq,_'kuy"d“' Diğer taraftan kö . lüklerimizde kâmür kalmamış ol- 'an kömür almaklığımız da vaciı d'fll farzıayn olmuştu. bi : ya» gelip bordamıza ya- ::*'lllk emrini aldı. Ogün akşama ka- y.: yüz ton kömürü «Martoman- M*_*lu «Emdensin — kömürlüklerine “etmek icap etti. İt ve nefer tıpkı Çinli mahkümlar n.,',ım'“ almadan, didinip durduk. be izler iki gemiyi durmadan yal - Ettirmekte olduğundan mütemadi - mü'lxu'p çıkan iskeleler üzerinde kö- 3 Yevalyelerini taşımak hiç de vk ee Maamafih bu güç ve tehlike- helşbî' Neş'e ve şetaret içinde basarıldı. T lek kişi zaylat vermeden kömür İŞini ikmal ettik . Unün üzerine Bingâle körfezini ş:;"“ş* katederek «Mavras» yolunu tut- - Yolda rastgeldiğimiz vapurlardan, Üşm n kaçar gibi uzaklaşıyorduk. Bir 'İ;n î; Vapuruna rast gelmek için can neder, dmdem in şimdi vapur görünce TüzŞ B.ulayı sıvıştığını mı — soruyorsü- e nd.'“'l" b_ı_x Şey.. Çünkü o havalide liğile ı'—EUmLL küçük bir telsiz yeveze- a "_A'ılızlerın kulaklarına — gitmiş S.î-';:u!cnmız suya düşerdi ve «Mav- e askın yapmak fikrinden vazgeç- Tiz itap ederdi, hun:: Ufukta bir duman görür görmez &kuıg Sıvışmak suüretile eMavrasra Üü lük. Akşamın saat dokuzunda Yıurâ,::n:m ansızın yakılan projektörü, tnan a. ir süpürge gibi cenubi hindis- tin bu büyük limanını şöyle bir ta - * Sonra söndü, " İ nşlıhı Mahkeme binasının ve yük- “mişıu'ı:ı Mâbetlerinin damlarını fark 'Slanıi . İskele baş omuzluğumuzda B sim ı_rd Oilre ait gaz depoları göze lılıı'j,n;d-u' Sancak tarafımızda da İn- d Ükümetine ait beylik depolar var- îlh"“ (3000) metre kadar sokulduk- l.d:onra kumandalar yükselmeğe baş- K M Mesafe 3000, hedef yağ depöları!. leşi. B İ:!k Mermi kısa düştü ve mendre- ;Ç—nde yatan bir vapura isabet etli. b'—nnl'ış |apzim edilip salovlarımız bir- '.'Ak!_b etmeğe başlayınca cehen- di. Yeryüzüne çıkmış zannolunabi Man Allahım o ne manzara İdi Salovumuz ağı fij de) Dar vum! ır yağla dolu depo- a leii:_du! edince gecenin karanlık Tn b İ sanki kızıl bir hançerle yır- ğ v:nrkunç bir infilâk yeri, göğü sars- Meğe 'mlğıznm alev sütunları yüksel- Sirmdı başladı. Bu cehennemi ışık kar- törü îö'îmdcnı in kuvvetli p: jF_!(— r bi İyi ibi hllyordu tr kandil ziyası gibi ük Bibi bir l ği ka Üleyi mMeşalenin saçtığı kızıl ”'"h_şimd. bütün «Madrasın kan İT ışıkla aydınlatıyordu. Ayni » bizim denizden bile işittiği- Çeviren: Ahmet Cemalettin Saraçoğlu Sahile 3 bin metre sokulduk ve Mavrasa ilk mermiyi salladık. Bir anda cehennemi bir alev sütunu yükseldi miz, kuvvetli infilâklar bir mitralyöz sesi gibi birbirini kovalıyor, yangın inanılmaz bir sür'atle bir depodan di- ğerine geçiyor, korkunç ve koyu bir si- yah duman göğü kaplıyor, yıldızları örtüyordu. Bir patlama, bir uğultu ve bir gürül- tü ki deme gitsin!.. Ne mükemmel bir şehrâyindi o!l. Hindlilerin sayısız ilâhları, hele kana susamış bir tanrı olan «Kali» hiç şüp- he yok ki bu manzaradan şâdolmuş- lardır. İngilterenin Hindistan — sularındaki f rının «Madras> da bulunan ihti- yat mayi mahtuk depoları artık mev- cud değillerdi. Ve bütün bu işler yarım saatten az bir müddet zarfında başarılmıştı. «Emden» 125 mermi mukabilinde düşmanlara milyonlarca Hralık zarar vermişti. Bu 125 mermiden bir kaçını biz yağ depoların! topa tutarken bize ateş açmak ihtiyatsızlığını göstermiş olan bir sahil müdafaa bataryasına sa- vurmuştuk. İşimizi bitirdikten sonra tam yolla ©o havaliden uzaklaşmıya başladık. Zi- ra yalnız «Madras> sularında — değil, Bingâle körfezinde dolaşmanın bile bi- zim için çok tehlikeli bir şey olacağını çok iyi biliyorduk. Vak'adan birkaç ssat sonra eski İn- iliz dostumuz «Hamşayrs zırhlı kru- vazörü «Madras» önlerine gelmiş am- ma bizim sıvyışmaya muvaffak olduğu- müzu müşahededen başka yapamamış. (Arkası var) —— S A I Istanbul Belediyesi İlânaları ı 'Ton Cinsi 5745 — Kriple maden kömürü 186 Tüvenan maden kömürü Beher tonun muhammen bedeli ——— 15 lira 12 lira — 75 kuruş Belediye devair ve müessesatına Tüzumu olan yukarıda cin$ ve mikdarı yazılı maden kömürleri kapalı zarfla eksiltmeye konulmuştur. Eksiltme 2/9/937 per - şembe günü saat 15 de Daimf Encümende yapılacaktır. Şartnamesi levazım mü - dürlüğünde görülebilir. İstekliler 2490 No. l kanunda yazılı vesika ve 84 lira 18 kuruşluk ilk teminat makbuz veya mektubile beraber teklif mektuplarını havi kapalı zarfların yukarıda yazılı günde saat 14 de kadar Daimi Encümene vermelidirler, Bu saatten sonra verilecek zarflar kabul olunmaz. (B) (5856) —îs_l.anbul Defterdarlığından : Senelik muham- men kiymeti Lira — | mısraların bakiyesini ikmal eyledim: Eminönü: Ahiçelebi mahallesinde Sarraf ve Kantarocağı soka- ğinda kâin B/9 sayılı dükkân, 180 Fenerde: Küçükmüstafa paşa Mektep sokak 94/2 sayılı dükkân, v Büyükçarşı: Keseciler sokağında 46 sayılı dükkân, 9 Fenerde: Küçükmustaf, paşa sokağında 92 sayılı dükkân. 712 Fenerde: Küçükmusatafa paşa Mektep sokağında 4 sayılı ev. & Büyükçarşı: Karamanlı oğlu sokak 1 sayılı dükkân, 30 » » Kayserilioğlu sokağında eski 39/35, yeni T7/79 sayılı dükkân. 44 Sarıdemir: mahallesinin Kible çeşmesi sokağında eski 25 yeni 31 sayılı dükkân. 120 Kadıköyünde: Caferağa mahallesinde Ce vizlik sokağında 46 sa. yılı ev. 216 Büyükçarşı: Çuhacı han ikinci kat 32 sa yılı oda. 48 Yukarıda yazılı malların bir senelik le olunacaktır. İcar bedeli müsavi dört icarı 20/8/937 cuma günü saat 14 de iha- taksitte ve taksitler peşinen tahsil olu- nur. Taliplerin $& 7,5 pey akçelerini vakti muayyeninden evvel yatırarak mez- kür gün ve saatte Defterdarlık Millt Emlâk Müdürlüğünde müteşekkil satış ko- misyonuna müracaatları, (F.) (4822) z ı Emlâk ve Eytam Bankası İlânla İ Esas No, Yeri 660 — İstanbul, Yeşilköy Umraniye, eski Dördüncü, yeni Dörtkar- deşler sokağı, Depozitosu No, su Nev': L ——— 25,27 Ev 120,— Adresi yukarıda yazılı ev peşin para ile ve açık arttırma usnli!e satılacaktır. Thale 26/8/93T Perşo: şubemize gelmeleri, — (708) fbe günü saat ondadır. İsteklilerin depozito akçesile ÖLEN ÜMİT!. Yazan: Selâhattin Enis Harbin en müthiş dakikalarında ya- nımda can verdi. Her ikimiz de ihtiyat zabiti idik. Her ikimiz de takım kuman- danı idik, Çok iyi kalpli, çok hoş bir ar- kadaştı. Harbin devamınca bir sıra sipere alı- şamadı. Her defasında: 5 — Ah İstanbul!... Ah İstanbul!... di- yerek inledi. «İstanbul> kelimesinin te- lâffuzu' ahengi belki güzeldir. Fakat u- zan bir humma ve hasret içinde yanan «Samim> in ağzında bu kelime enfes ve lâhuti bir şiir ahengi alıyordu. Onunla çabucak dost olmuştuk: Bana anlattığına göre İstanbulda ka- rısı ve bir de 8 yaşında bir çocuğu vardı. Cepheye gelmezden bir hafta evvel üçü bir arada resimlerini çıkartmışlardı. O- nün yegâne tesellisi, zaman zaman bu resmi çıkararak onu uzun bir istiğrak ve vecd içinde seyretmekti. Çok zamanlar bu temaşadan sonra - onun gözlerinin yaşlarla dolduğunu görürdüm. Sıkı sıkıya iç cebinde sakladığı bu kartpostalcık, her defasında cebine ko- yup çıkarmakla lime lime olmuştu. Bu da mı gam?.. «Samim>» in gözlerin. de karısı ve çocuğu o kadar yer etmişti ki, bütün itinasına rağmen limelenmiş olan bu kartpostalcıktakj resimlerin çiz- gileri kaybolmakla beraber sahibleri ©- nun hayalinde bütün ifadelerini muha- faza ediyordu... Bir gün bana her zamanki gibi tahas- sürle İstanbuldan bahsettikten sonra de- di ki; — Bir kere olsun ayaklarım onun top- raklarıma basabilse o vakit o kadar gam yemiyeceğim. Ve inler gibi bir ifade ile Fikretin «Sis» ini okuyarak İstanbula hasretini tâ içten bir kere daha tazeledi: «Sarmış gene afakını bir dudu muannit Bir rulmeti beyza ki peyapey mütezayit.» Ve ben de şuursuzca siperin kara top- rağında ayni hasretin tesiri altında bu *Tazyikinin altımda silinmiş gibi eşbah Bir tozlu kesafetten ibaret bütün elvah» Bu mısraların mabadini, o ikmal ede- bildi, ne de ben ikmale devam edebildim. İhtiyat siperlerde olduğumuz geceler, çok kereler zeminlikte onunla karşı kar- şıya oturur. ve İstanbulu tâ yü- rekten gelen böyle bir hasretle anardık. Evleri Erenköyünde imiş. Resimlerini İşte «Samim» bütün harb müddetince siperlerde sadece bu üç ismi andı. İlk günlerde askeri vazifesinde çok zf yade teenni ve ihtiyatlı hareket ediyor du; fakat sonraları bilmem nasıl bir ruli inkılâbı geçirdi ki bölüğün en atılgan tas kım zabiti oldu. Arkadaşlarının bile dikkatini celbedem bu ruhi tahavvülün sebebini bir gece ben, bilvesile anladım: ' O zaman biz, geriye, ihtiyata alınmış- tik, Taburun «Mardiros» isminde hoş- meşreb, kalender, deryadil bir Ermeni eczacısı vardı. Boş zamanlarında rakı çeker, çok sevdiklerine bir, iki şişe vek rirdi. İşte Samim, Mardirosun - çadırında kaldığımız bir akşam bana kendisinde son günlerde beliren ataklıktaki âmil ve mücssirleri anlattı: — İçimde İstanbula dönemiyoceğim hissi var.. dedi.. Sebebi mi?.. Bunu hiç bilmiyorum. Yalnız kablelvuku bir his. Ve sonra yaşlarla dolu olan sözlerine devam etti. — Eğer bana bir emri hak vaki olursa ve eğer sen sağ kalıp İstanbula dönersen cebimdeki fotoğrafla nişan Neclâya götür ve son nefesimde bile e- nun ismini andığımı söyle ... Adetâ bir vasiyete benziyen bu ifade» de bir hakikatin tahakkuk etmiş şekli vardı. Nitekim birkaç gün sonra ön sis perlere alındığımız. gün bölüğümüzüm ilk kurbanı olarak onu verdiğimiz za- man, «Samim» in sözlerindeki acı manâ ve hakikati bir kere daha vuzuhla ve yakından anladım. Harb bitti. Ben, İstanbula döndüm. «Harb bitti. Ben İstanbula döndüm» ne demektir bilir misiniz? Bir tarih devrile di ve akıllar durdurucu bir inkılâb oldu demektir. «Harb bitti. Ben İstanbula döndüm!» demek, din tarihlerinin «kik dan ince ve kılıçtan keskin» olarak tav sif ettikleri Sırat köprüsünden tabank kesilmeden ve vücudu yanmadan geç- mek demektir. İşte ben bu köprüden tabanı kesilme« den ve vücudu yanmadan geçtim. Kısa bir araştırmadan sonra Erenköy- de Neclâ Hanımın köşkünü buldum. K sa bir tahkikten sonra «Humeyra» nın öldüğünü ve Neelânın uzun zamanlar kocasından mektup alamaması — yüzün- den evlendiğini öğrendim. bizzat kendisi yapmış. Henüz yaptıralı haftası olmuş olmamış ki harb ilân edil- miş, bilmecburiye askerlik şubesine koş- muş. Harbiyede kısa bir staj geçirmiş... Nihayet benim gibi Erzurum cephesinde soluğu almış. Karısının adı Neclâ ve çocuğunun is- mi Humeyra imiş. «İstanbul, Neclâ ve Humeyra!..» Kızılay Balosu Sü Bakanı Kâziım Özalpın himayesin » de her yaz mevsimin en zengin, en ne- zih balosu olan Kızılay balosu bu yıl da Anadolu klübü Büyüada şubesinde ve- rilecektir. Baloda şehrimizin en kıymetli san'atkârlarından mürekkep bir caz ta- kımı bülunacağı gibi balonun mükem - meliyeti için heyeti tertibiyece fevkalüde mesai sarfolunmaktadır. 3 Bilet satış yeri Anadolu klübü Bü - yükada şubesidir. Bu vaziyet karşısında bana bir tek va- zife terettüb ediyordu ki 0 da «Sa- mim» in bana tevdi ve emanet ettiği fo. toğraf ve nişan yüzüğünü sahibine tes« lim etmemekti, ben de öyle yaptım: En sevdiğim cephe arkadaşımın bu kiymetli vedialarımı bilhassa yaptırmış olduğum küçücük bir saç kutuya koy- dum ve küçük «Humeyra» nın gömül- müş olduğunu öğrendiğim — «Karacaah- Mmed» in yüzlerce taşsız ve sandukasıa meçhul mezarlarından - birisini küçül «H Ta >»nın Mezarı olarak tahminm ettim ve bu küçücük emaneti, baş terafı çökmüş ve derin bir oyuk peyda etmiş olan bu taşsız ve sandukasız meçhul ço cuk mezarma koydum. Yarınki nushamızda : AŞK OYUNU Melâhat Sezener | Yazan: