<8 Ağustas SON POSTA Dün beş san'at sergisi birden Yazan: * 4 x 14 defa yapılan tablo - Ressamlar tablolarını satmalı mı, satmamalı "'_'7 » İngiltere resim müzesine 5000 liraya satılan tablolar - Nazmi Ziyaya ve Çallı İbrahime göre san'atin manası - Bir ressam bütün eserlerini teşhir edebilir mi? Naci Sadullah açıldı ŞE #ğin bir söyle - ':: başlanıldı. Ve o - Bileriy takip, — ser » vin. bulunduğu binanın kr timazı kapısındak? kördelâ, Bay Şükrü tarafından y u iler evvelâ sergileri ) F, Sonra da mektebin sahil kısmına — Hattatlar sergisi. ıeîî:lhiu sergisinden ayrıca bah- .,ı:ı'z:' Ziyanın 300 tablodan mürekkep Tgisi, ziyaretçileri uzun müddet * £ mmt Orada kendisile yaptığım kı- Taya 3 © Şayanı dikkat konuşmayı, bu - ““!mım Reçirmekten kendimi alamı- n evvelâ en çok hangi e- Beri i dbn'üm""de Uğraştığını öğrenmek iste- hı; Surada, dedi, bir peyzaj görüyorsu- aç '_“b'"ı:ide. ayni manzaranın tam 14 &y isı;:ı vardır. Yani ben, bu man- &:'İmek zara Ka SMışımdır. Gördüğünüz man - îühüııdekj halidir. Ben, bu- yo- ni karşımda bulabilmek için thada, Mişimdir. Faraza eser tamam - .ufakı n kış bastırmıştır. Ben ondan "’*îiııem'" kadar beklemek mocbu - defa vit kalmışımdır. Bu eseri on dört *hı:,.?*'“' da düşünürseniz, neler mklî sene uğraştığımı, ve Üskü. Belmek için ne kadar yol pa- W tasavvur edebilirsiniz. famam” Büna mukabil, yirmi dakikada ae Ef M"':'lrh söylemiyorum, Empres - Tüya , “Enilen san'at, bizi çabuk iş yap: _,,.“;::&ıu ediyordu. Halbuki, resim ı"lîn “İ_İ Son cereyanlar, ressamı, ta- &n ,_:’n tesirlerinden kurtulmak, ve 'disinden bir şeyler ilâve etmek hırı!nyarı Bizi bir eser üze- Uğraştıran da, bu zaruüret- B l.'dln mı'a::ü. onları satın almış olan- 5!!:,“ Yir... Ben tablolarımı satmadım. T di Bi 'ence resim, bir ticaret inmek isteyip te muvaffak rın zarüretten şikâyet ton Üsküdarda bir yerdir. Ve bu, bir|i "nh*hır " Bu itibarladır ki, sade| Heykeltraşlar sergisi Ben para kazanmıya mecbur kalınca, başka işler tuttum. Ve karnımı doyur - duklan sonra fırçama sarıldım. Maama- fih, satılmış olan dört beş tablom vardır. Bunlardan dört beş tanesini, İngiltere ve- sim müzesine 5000 liraya sattım ki, birin- ©i sınıf bir garp ressamı da, eserlerinden bundan fazla kazanamaz. Bir kaç tablom da hükümete ve bele- diyeye satılmıştı ki, en çok sevdiğim e- serlerim onlardır. Onları ihtimal diğer- lerinden daha kıymetli oldukları için de- ğil de, elimden çıktıkları için daha fazla seviyorum! — Şu halde sizce san'at san'at içindir, — Kat'iyyen... Öyle de değil. San'at san'at için değildir. San'at artist için de değildir. San'at halk içindir. Bir müşteri, evinin duvarına aslığı resimden - istifade etmelidir. O resim ona, bedelini ödedi- ği her hangi bir eşya kadar faydali ol « malıdır. Yani bir evde bir tablo, bir fri- jider, bir masa, bir büfe ka işe yara- malıdır. Faraza bir tablo; üzerine çev- rilen gözlerin sahiplerine bu musiki par- çası kadar zevk vermelidir! — En çok hangi renkleri seversiniz? ve dağ rengini... Yani mavi . Maamafih, mavi ile sarmın iz- divacı da gözlerime nefis bir sarhoşluk verir! " Az sonra karşılaştığım Çallı İbrahim, üstadın sözlerini benden dinleyince gül- dü: — Nâazmi Ziya, nesi var, nesi yoksa bu sergide meydsma koymuş. Sergide çok | tablo var. Halbuki insan her yaptığı işi teşhir etmemelidir. San'ata gelince... San'at bir bahçıva » nın yetiştirdiği çiçeğe benzer... Bahçı « van çiçeği yetiştirir. Onu kimisi göğsüne takar, kimisi çöp- lüğe atar!.. Bayan Güzin F, Duranın Karagöz ser- gisit de uzün bir emeğin mahsulü... Te - maşa tarihimizde oldukça eski bir mazi- si olan, ve karakteristik tipler yaratmış bulunan karagöz, muhakkak- ki, kostüm tarihimizde mühim bir rol sahibidir. İşte Güzin F. Duranın sergisinde, Karagözün muhtelif müzelerden !tinayla ve vukuf- la toplanmış zengin bir koöleksiyonunu buluyoruz. Bay at Özarın afiş sergisinde ti - caret âlemimizdeki zeyksizliği olanca acı belâğatile görüyoruz. Sam'atkârım müş - teri bulamamış olan reklâm — resimleri (Devamı 11 inci sayfada) Londra şehri | Yeni şapka modası sular altında **& altüst etti, bütün evleri su bastı, işlerinden dönen erkekler evle- rine yüze yüze gittiler Fırtınadan sonra sokakların hali Londrada 14 senedenberi görülmi - yen bir fırtına kopmuş, akşam — üzeri işlerinden dönen bir milyondan fazla Londralı sokak ortasında ne yapacağı- nı şaşırmıştır. Yüzlerce otobüs, tramvay ve tren tevakkuf etmiş, sel basan 30 istasyon kapatılmış, binlerce araba olduğu yer-| de kalmıştır. Tren yolları bozulmuş, bir sürü posta çuvalları, valizler sular üzerinde yüzmüştür. Bardaktan boşanırcasına yağan ya; mur, şiddetini arttırdıkça arttırmış, bir sel, bir âfet halini almıştır. Bütün ev - lerin alt katlarını su basmış, şular, üç kadem kadar yükselmiş, bir-m: 40 kadar ev halkı 3 saat, evlerinin üst katında mahpus kalmışlardır. İşlerinden dönen erkekler, evlerine girtemeyince civardan mayolar tedarik etmiş, ve yüze yüze evlerini bulmuş - lardır. Sular çekildikten 4 saat sonra bile, panik gene yatışmamış, seyrüsefer in - tizama sokulamamıştır. Londra bu su- retle büyük bir tehlike atlatmıştır, Beş dakika içinde beş kişiyi öldüren adamı Facla kurbanlarımdan ikl çocuk Glaskovda deliren bir Hindli, karı- sını yaralamış, kayınbabasını, baldızile iki tür, , Vak'a şöyle cereyan etmiştir: Bisvas isminde olan bu Hindli hâ - diseden evvel evine gitmiş, iki dakika durduktan sonra tekrar çıkarak bir ga- raja yollanmış, bir taksiye binmiş ve Kayınbabasının evinin önünde oto - mobilden inerken karısına rastlamış, çocuğunu ve bir şoförü öldürmüş - öna doğru yürümüş, bir kaç kelime ko- | nuşmuş, derken cebinden bir tabanca çıkararak ateş etmeğe başlamıştır. Bunu gören şoför, Bisvas'ın üzeri - ne atılıp tabancayı elinden almak iste- miş, daha atik dayranan katil, bu se- fer de şoförü göğsünden vurarak öl - dürmüştür. Sonra, merdivenlere atıla- rak kayınbabasının bulunduğu daire - ye çıkmış, biraz sonra tekrar aşağıya inerek yaralı karısının imdadına koş - muş olan halka: — Karımı bırakınız, rahat bırakınız. Yoksa sizin de canlarınızı cehenneme gönderirim diye haykırmış, tekrar mer divenlere saldırmış, yukar: kata çık - miştir. Bunu müteakıp dört tabanca se si daha işitilmiştir. Yukarıya çıkan polisler, kayınbaba- iyı bir odada, baldızile iki çocuğunu baş ka bir odada ölü bulmuşlardır, Denildiğine göre, Glaskov üniversi- itesinde okumaya gelen Hindli Bisvas Şapkaların boyla- |rı yeniden yükseli « yor, Fakat üzülme « yiniz, geçen yıl gör- düğümüz — yüksek şapkalar kadar de - ğiL Basık şapkalar- la yükseklerin ara- sında bir yükseklik. (Kalot) ların daha ziyade arkaları yük sektir. Ön tarafları nisbeten daha basık- tır. (Türban) yani sarık şeklindeki şap kalar, spor bereler - umumiyetle büyük - tür. Ve yüzü mey « dana çıkaracak su * rette giyilmektedir. hbotlara rastlanıyor, | Garnitürler umu- miyetle — şapkalarla İzid kumaş ve renk- lerden yapılıyor. | Meselâ: — (Föt kadife veya süet sü- sü konuluyor. Renk lere gelince: En zi- yade mavi - siyah rağbettedir, Bilhas - sa deniz mavisi, Ara sıra kürk garnitür - lere de rastlanmak- tadır. Maamafih bu se- ne şapka modası pek zengindir. Muhtelif renklerde ve çeşit çeşit biçimlerde şap kalara rastlayaca » ğiz. Bu yıl, â neler gibi sıkı ve dar bir moda çerçe- vesi içinde kalınmıyacak. Biraz tuhaf ve orijinal bir şapka mı istiyorsunuz. Yeni modeller arasında Arzunuzu kolayca tatmin edebilirsiniz. | Pratik ve rahat bir şapkaya mı ih- tiyacınız var, yeni modeller arasında mutlaka bulacaksınız, İşte bunlardan bir kaç nümüğo: ! — Yeni moda bir breton şapka, Z, önde genişe tir. Şapka kahve rengi fötr'den yapıl - Kehnarına çekilen kordelâ s0 - rkuaz rengindedir. (Bor) a uy- gün şekilde arkada ensizdir. Öne doğ- ru genişlemektedir. 2 — Siyah kadife tok, Sivri tepesi- HzaecerereneeerELe a seseecENA| eeserceranecen kapı komşusunun kızına gönül vermiş, evlenmişler; bir sene mes'üt yaşadık- tan sonra aralarında anlaşamamazlık başgöstermiş ve kızcağız ayrılarak an- nesinin yanına gitiiştir. Bu dargınlık Hindlinin çıldırmasınâ sebep olmuş - tur, Görülmemiş bir fırtına şehri | Moda hemen her yüze uyacak kadar zengindir, muhtelif renkte ve şekilde birçok şapkalara rastlıyacağız nin açık yerine gümüşi tilki derisi ko- nulmuştur. 3 — Siyah - karmızı kadifeden iki parçalı şapka, Arka parça kırmızı, di « ğer kısımlar siyahtır. İstenirse ayrı ay- Tı giyilebilir. 4 — Siyah fötr'den geniş bir bere, Önü yukarıya doğru sivri bir şekilde, kalkık. Arkasında siyah bir tüy uzun «, luğuna kanulmuştur. Bu sene tüyleri, şapkanın boyunu uzun göstermek için bu şekilde kullanmak pek modadır. 5 — İki kenarı yukarıya doğru kıv- rılmış edeniz mavişi» renginde fötr şapka. Tepesi arkaya doğru ve köşeli bir şekilde yükselmiştir. Ön tarafa el- gdivenlerle bir örnek kaplan derisinden garnitür konulmuştur. 6 — Kahve rengi fötr'den Türban (Garnitür) ü kahve rengi - beyaz ge- niş bir şerittir. Bu şerit içiçe geçirile- rek tepeye doğru dar ve yüksek hele- zoti bir şekilde yükselmekte ve orada nihayetlenmektedir. 4 Hââ 14 saat Çalışan İşçi var mı? Dün postadan üç işçi Mmektabu aldık. Bunlardan biri İzmirden, biri Uşaktan, diğeri de İstanbuldandır. İzmirdeki oku- yucumuz İzmir tramvay şirketinde işçile- rin asgari 11 saatlen, 14.15 sanle kadar galıştırıldıklarını iddia ediyor. Bu husus- ta girkete şikâyet edildiği zaman verilen cevap şu olmuş: — Hareket şefi gelince icabına bakıla- caktır!. Uşaktan ve İstanbuldan aldığımız mek- tuplardan da ayni şekilde fazla çalıştırı!- maktan müşteki olduklarını anlıyaruz. Kanun çıkalı bir hayli zaman oldu. Bu- nut tatbiki de bu gibi umumi ve husust müesseselerin vazifeleri sayılır, Alâkadar- ların nazarı dikkatlerini celbederir. * Burcaz adasındaki ışıksızlar Burgazada sanatoryomunda yatan hasta okuyucularmız yazıyor: — Burgaz adasındaki elektrik — halkın ihtiyacını tam olarak karşılayamıyor. Biz de bundan mahrüm bulunuyoruz. Her Akşam saat 19 dan sonra hiç bir şey oku- mak mümkün -değil. Hattâ yürürken bile önümüzü göremiyoruz. Bilhassa yemek zamanları çektiğimiz ztırap — haddinden fazladır. Hattâ hastaların ruhları üze « rinde iyi bir hava yaratmak kaygusile â- Hnan radyo da masa üstünde süs olarak durup dürüyor. Çünkü Adanın clektriği yanmaktan ziyade sak sık sönmektedir. Artık bu hal, gerek ada halkına, gerekse bize büyük bir sıkıntı vermeğe basladı. İslâhı için alâkadarların nazarı dikkatini celbederiz.. * Tramvaylarda çocuk Fatih okuyucularımızdan Nedim tram- vaylarda 6 yaşından küçük çocaklara bi- let kesildiğini hattâ £ yaşında üç çocukla ramvaya binen bir ana veyahul babadan iki bilet alındığından, yani bu çocuklar iki adam sayıldığından bahsediyor — ve tramvay şirketinin nazarı dizkatini celbe- diyor. n