ı ş l; Acele ve telâşa çok yer vermemek İâzımdır İstanbulda Salkımsöğüt otelinde otu- ran bir okuyucumuzun sorguşu da ay- nidir: — Muvajfak olacak mıyım? Acele ve telâşa yer vermek; ihti. yatkârlığı sabır ve tahammülü — züâfa uğratır. Acele ile temin edilen bir iş sür'at kadar mak- bul olmaz. Zira: Birincisinde savap diğerinde hata az olabilir. * Mücadeleci ve münakaşacı Ankaradan Şükrü Pekin'in suali de aynidir: Mücadeleci — ve münakaşacı- dır. Kendi fikir ve hareketlerini bes © ğenir. Sevdikleri- Dürüst bir seçiye ve çalışmak Manisadan Ercümend imzasile — soru- luyor: — İstikbalde muvaffak olacak mıyım? Bir mekteb gen- €i için muvaffaki- yetinden Şüpheye mahal yoktur. Di rüst bir seciye ve daha sonra çalış- mak ki işte mü- vaffakiyete götü- ren iki esaslı tav- siye, Dilekler ve muvaffakiyetsizlikler İstanbul okuyucularımızdan Ramiz s0- ruyor: — Muvaffak 0« lacak mıtpım? Dilekler makul ve meşru oldukça ni seyer, sevino. diklerine karşı duygularını gizle- mez. Toksözlülü- ğüne arasıra ka- | rıştırdığı şakalar- la nüdanlık derecesine düşmez. * Daha az aceleci olmak gerektir! Ankaradan Mithat Coşkun İse şunu sorüyor: — Muvaffak olacak mıyım? Kendisini kolay- | lıkla sevdirebilen ve karşısındakine sıkıcı bir his ver- miyen hareketleri bir işe baş olduğu * takdirde, arkadaş- | larını iyi idare e- debileceği ümidi- ni — vermektedir. Yalnız, daha az &- celeci olsa daha isabetli hareket etmiş olur. * Hesabını bilen sokulmasını da bilmelidir İstanbuldan M. B. Ü. rümuzile soru- “İluyor: — Muvaffak olacak mıyım? İşini, hesabını bilen sokulmasını da bilse Muvaffakiyetinin yarısını temin etmiş olur. Sinsi bir zekâya, içli bir ol gunluğa biraz da gösteriş lâzımdır. Müş- terilerini memnun edebilen bir tüccar - muvaffak olmuş addedilebilir. (Resmi- nin derciği istememiştir.) Ben onun gölgesine sığındım, onu ve etrafını inceledim. Kendilerini candan /dost gibi gösteren kaç genç kız var ki, onu kıskanıyorlar, kabil olsa bir kaşık sBuda boğacaklar. Eğer berni bıraktığı gibi onları da gölgede bırakıyorsa, ka- bahat kendinde değil, hilkatte, Bir güle, bahçeler güzeli oluyor diye darılınır mı?.. Halkevi reisinin masasında bir kitab gördüm, karıştırmağa başladım. Bir a- ralık kolumdan çektiler. Döndüm, yedi — yaşlarında bir çocuk, biraz sesi titriye- ; Tek: — Affedersiniz, dedi, annemi kay- bettim, beraber arıyalım... 'Telkin ettiğim emniyet hoşuma gitti: — Adınız ne sizin? — Erhan. — Aferin size Erhan, annenizi ara- mak için benden yardım istediğinize memnun oldum. Elinden tuttum, sofaya çıktık, Kori- dorlar kalabalık, merdivenler — kalaba- lık, Güçlükle ilerliyoruz. O anlatıyor: — Burada kimse kimseyi görmüyor, herkes bir şeyle meşgul. Sizi yalnız gördüm, yalnız dedim o da benim an- muvıl!ıkiyztşî:hh leri, 'enerji nok- sanlığı ve az gö- Tüş gibi sebeblere atfetmek lâzım ge- lir, Mal ve eşya kıymeti bilir Ankara okuyucularımızdan Aziz soru- yor: — Ben nasıl insanım? Ameli ve ayak işlerinde — muvaf- fak olabilen bir tüptir. Az kazanır, çok — biriktirmek ister, mal ve eşya kıymeti bilir. Baş- | kaları için Yoda-| kâr olmak niye- tinde değildir. Ça- buk kızıp sözleri- ni esirgemeyebilir. Son Posta Fotoğraf tahlili kuponu İsim B DİKKAT Fotograf tahlili için bu kuponlardan 5 adedinin gönderilmesi şarttır. Yazan: SELÂMİ İZZET nemi kaybettiğim gibi kocasını kaybet- miştir. Yarabbi ne zeki çocuk. — Ben daha evlenmedim Erhan. 'Tatlı — tatlı gülümsedi, — yüzü - nü belime saklıyarak - çünkü başı an- cak belime yetişiyor. — Öyleyse ben sizi alırım! dedi. Orta katta dolaştık, bulamadık; yu- karıya çıktık, merdiven başında Erhan: annem! dedi. Genç, güzel bir kadındı. Erhanı mey- danda göremeyince o0 da meraka düş- meğe başlamıştı. Oğlunun nasıl geldi- ğini anlattım, elimi sıktı: — Erhan çok vahşidir, kimseye s0- kulmaz, herhalde sizi çok beğenmiş o- lacak, dedi. Şimdi yazacağımı bir okuyan olursa bana,güler, beni budala yerine koyar: Küçük Erhanın beni beğenmesi nefsi- me itimad telkin etti. Kalbim hafiften çarpıyor... Kalabalık arasında Gönülü aramağa başladım. Bir grupun ortasında konuşuyordu, yanında Zeynep Ceyhan, Mediha A, met, Feriha Balkan vardı... Yedi sekiz erkeğe neşeli neşeli bir şeyler anlatı- yordu. Medihanın kardeşi İhsan Ame- SON POSTA İRADYO Karahükte fabrika sSahasınin Bugünkü program 1? Ağustos 997 Salı İBTANBUL Ölle neşriyatı: 12.30: Plâkla Türk musikisi, 1250: Hava- diz, 13,00: Muhtelif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: 18,30: Plâkla danş musikisi. 19,30: Konfe- rans: Eminönü Halkevi neşriyat kolu namı- ha Nusret Safa. 20: Nuri Halilin iştirakile 'Türk Muziki Heyeti, 20,380: Ömer Riza tara- |fından arabca söyley. 20,45: Bedit Rıza ve rkadaşları tarafından Türk musikisi vo| k şarkıları (saat ayarı), 21,15: Radyo Fo« dram (LAKME). 22,415: Ajang ve borsa haberleri, 22,10: Plâkla sololar, opera ve o- peret parçaları, Kâşif Amca Eğleniyor! (Baş tarafı 7 inci sahifede) Yanı başımdaki masadan bir kahkaha koptu. İçlerinden biri: — « — Moruğa bak amuru, hatnur zanne- diyor. Dedi, Ağızlarının payinı verdim: — Siz ne bilirsiniz, ona hamur derler.. İstanbul lehçesi öğrenin amur değil! Ben o maşadakilerle konuşurken me-| ğer dünya güzeli rakkase yanımdan ka- çıvermiş, Yerinde yeller esiyor. Eh ar- tık eğlencenin tadı da onunla beraber 'knçu demekti. Yerimden kalktiım. Ve |evime döndüm. Tarihi tetkikler (Baştarafı 6 ıncı sayfjada) Şemsi Paşa buna çok kızdı. Biraz du- rup başını salladı, Fakat sözlerimin doğ- ruluğunu kabul etmeğe mecbur olarak kendisini toparladı: — Hoş, çök bilirsin, Âli!.;. Dedi. Gerçekten rüşvet pek tatlı gelaı ve on- dan sonra sarayda ve pek çok sadrazam ve vezir konaklarile dairelerde, iki par- mak oynamadıkça işler bir türlü göri lememeye başladı. Twm-m Can İSTANBUL Ticaret ve Zahire Borsası 16/8/937 FİATLAR CİNSİ ö B I| Buğday yümuşak 6 16 Buğday serl Buğday kızılca Arpa Bakla Çavdar Misir Yülâr || Busyemi Keten tohumu Nohut Susam 6 Cağa, * 4 Üsçesusanaca nt v & ti, Zeynebin kardeşi Fen' Ceyha: meşhur avukatlardan Bay Ali Sözeri oğlu avukat Baki Sözeri, Paşaoğlu yi, Gani Tekeliyi tanıdım. rüşür, teyzemin evinde tanıştık. Töy- zemin kocası dünyayı tanıyâan bir zat- mış, kari k:ıl:lı'.('.an sonra  bablarını yn İ da nlmauydı hır insan 3ı remiye- Bunu Gönül de biliyor, bunu çin de teyzemle darılmak işine gelmiyor. Onlara yaklaştım. Ablam Ankaraya gideceğimizi söylüyordu. Doğrusu şa- şırdım, Bir saat evvel gitmek istemi- yordu. Sözlerine kulak verdim: — Ankara harikulâde bir şehir ol- muş. Mazlum Pınar annesine yazdığı mektuplarda Ankarayı çok methedi- yor. ÂAnnemi ikna ettim, biz de gidece- ğiz... Beni görünce duraladı: — İşte Sevim, dedi, ben de seni arı- (yordum, Ankâraya gitmek için anne- mizi ikna ettin değil mi? Sesinin ahenginden, sözünü hemen tasdik etmemi istediği anlaşılıyordu: — Evet, dedim. Ablam bakışlarında çevrelendirdi: — Hep beraber gidebilseydik ne iyi olurdu! Gözlerinin, Baki Sözere biraz fazla takıldığını farkettim. Herkes Ankara- ya dair bir şey söyledi, kimi yollarını, kimi bahçelerini, kimi binalarını met- hetti. Baki bir, şey söylemiyordu. Gö- İnül dedi ki: — Siz ki ata meraklısınız, Ankara- ıılan'ı Yuçarı || İstimlâkine e başlanıldı Eski koyun yennde büyük büyük bir şehir şehir kuruluyor, İngilizlerin ikametine mahsus pavyonlar, amele apartımanları, memur evleri yapıldı İstimlâk için Ankaradan Karabük (Hususi) — Fabrika sahası- nın istimlâk işleri bitirlmek — üzeredir. lBumda istimlâk edilen. arazi 482 hek tardır. Bu arazinin bir kısmı şehir ve köylülere aittir. Bir kısmı da hükümete Git boş arazidir. 300 parselden ibaret o- lan arazi sahiplerin'n istimlâk bedelleri muamoeleleri bittikçe peyderpey tesviye olunmaktadır. Bu musmelenin bir an ev- vel ikmali arazi sahiplerinin işlerini iyi takip etmek ve sah'p oldukları araziyi pürüzlü-ilgilerden kurtarmağa çalışma - larile mümkündür. Bu takdirde bütün muamele en çok bir ay zartında ikmal c- dilebilecektir. Mahkeme ilâmlarınıa ikmal “edilme - mesi ve vergi borcu gibi pürüzlü alâka- lar bu muameleyi üç dört ay daha sürüü İcemede bırakabil'z. Bilhassa bu işleri tatızim için Sümerbânk hukuk işleri şefi Mürür Sipahinin başkanlığı altında bir heyet Karabüke kudar geldi ve dün de heyetle beraber gelenlerden avukat Naki Sümerbank namı | 4 Gakrirlerde bulun - mak ve işleri yakın re Karabükte kalmıştır. * Karabükte modern bir şehir kurülu « yor, Şehir inşaatı ağustus; nihayetinde ta- —— ——— aa —— —— iyhan atlı spor'klübü üyelerile gezmek | mamen ikmal edilmiş bulunacaktır. Bu yeni şehir Kapullu köyü yönünde dur - natlarının teselsü! ettiğ! vadinin şark ta- |rafında kurulmuştur. Şimdi burada İnşa- | | 51 biten binalar, İngilizlerin ikametine mahsüs paviyonlar, bekâr apartımanla- rı, evli memur evleri ve müldür evinden ibatettir. Evlerin dahili tertibalı her çe- Şit asri konforu hatzdi*, * Hor gün kalabalıklaşmakta ve büyük —. istemez misiniz? | Baki Sözer, surat ediyormuş gibi ce- vab verd — Sipahi Ocağındaki arkadaşlârla bu işi yapıyorum. — Amma Mazlum Keçiürenin ağaç- Şıklarında dölüşmanın zevkini anlata panlata bitir&miyor. p — Ben Mazlumun tabiate âşık bir , Eair olduğunu bilmiyordum. Gönül güldü: Ankaranm güzelliğini görünce şair olmuş... Demek bizimle beraber gelen yok. Ferit kardeşi Zeynebe bir sorgu çi-| zerek baktı, Zeynep te: — Siz ne kadar kalacaksınız?.. Biz belki iki gün için geliriz, herhalde ba- bam bırakır sanıiyorum, dedi. Ablam ellerini çırptı: — Ne iyi olurdu! Bir aralık gelen teyzem sordu: — Nedir iyi olan? Ablam, beni afallatan binbir tafsilât- la meseleyi izah etti ve en sonunda de- di ki: — Görüyorsunuz ya teyze ne güzel avukatlık ediyorum. Eğer hep beraber gidersek Mazlum sevincinden çıldırır. — Elbette, elbette... gidelim, geç kaldık... Herkes yürüdü. Baki Sözer en son kaldı ve usulca ablama sokuldu. Ben biraz daha gerideydim. Baki sesi tit- Fiyerek: — Demek gideceksiniz Gönül! dedi. (Arkası var) takip ctmek üze- | * Karacuke giden heyet bir şehir haline gelmekte olan Kara - bükte jandarmadan başka bir komiser ve beş polisle idave edilen ayrıca ma - halli bir inzibat teşkilâtı vardır. Buna rağmen Karabük hâlâ « Muhtarlığı « nın idaresi altındadır. Her gun biraz da- ha tevessü eden Karabükte şimdilik bir nahiye tesisi ve hiç olmazsa bir saat öte- deki Aktaş nahiyesinin Karabüke kal - dırılması beledi hususatla olduğu — gibi her bakımdan faydalı olacaktır. Fabrikanın muvakka! elektrik santralı |kürülmüş ve tenvirat başlamıştır. Fabri- ka sahasında faaliyet geceleri de devam etmektedir. Ana hattan ayrılan Varyant bir kaç güne kadar ikmal edilmiş bulu - nacaktır. Öğlebeli köprüsünün inşasına başlanmak üzeredi:. Büro Jle yeni tosis olunan şehir arasındak! yolun tesviyci türabiyesi yapılmış ve taş tefrişatına baş- latimıştır. ” Karabük ınşa.ıluıdı çalışan işçilerin bilhassa sıhhatlerin2 çok fazla ehemmi - yet verilmektedir. Burada her işçi işe alınmazdan önce ütüden geçmek mecbu- riyetinde olduğu gibi her hafta gmele « nin banyo yapması zaruridir. Ayrıca iş- çi paviyonları keza sıhhat memurlarının gözü önünde temizlenmektedir. Sahanın mühtelif yerlerinde şeratti sıhhiyeyi haiz helâlar yaptırılmıştır, .stanbul Borsası kapanış fiatları 16-8- 1937 ÇEKLER 1500 — 14975 0400 — 00,00 Hele şimdi biz||