Sayla, Tarihi tetkikler : Sultanahmet meydanının tarihi * * » Locanın üstü adi günlerde açıktı. Fakat oyun günlerinden bir gün evvel buraya büyük ve ipekten işlemeli bir tente gerilirdi. Bu tente- nin oraya gerilişini gören halktan bir kasmı hemen şehre dağdır: «Yarın yarış var!» diye gördüklerine haber verirlerdi. Yazanı Turan Can &d v Hipodrom'u asıl büyüten ve süsliyen adam, ilk defa Bizansta otucmağa — ve Roma İmparatorluğunu oradan — idareye başlıyan Kostantindir. Daha sonra başka imparatorlar da bu- Fayı süslediler ve şehir gittikçe daha bü- yük ehemmiyet kazandı. Meydan, şimali şarkiden conubu gar- biye doğru uzayan ve cenubu garbideki dıl'i yarım daire şeklinde olan bir müs- tatil gibiydi. Şimdiki Alman çeşmesile dikili taşlar ve burmalı sütunun bulun- dukları hiza, bu meydanın ortasında heykellerle süslü olan duvarımn yerini gösterir. Meydanın genişliği bu duvarın iki tarafında elli dokuzar metre tutu- yordu. Meydanın her tarafı yüksek duwvarlar- la çevrilmişti. Böylelikle şehirden tama- mile ayrılmış oluyordu. Hipodromun ortası, 0 zaman, şimdiki- ne göre yedi sekiz metre aşağıda bulu - nuyordu. Bu derinlikten asıl toorak se. viyesine kadar üç tarafta basamaklar vardı. Buraya ancak üç kapıdan (*) giri- lirdi ve bunlardan birisi Ayasofya tara- fında imparatora mahsus locanın altın- da, diğerleri de yanlarda idi, Kapıların isimleri sırasile şunlardı: Antiyoküsz, Desim, Nekra... Hipodromun şimali garbi tarafında, yani şimdiki Alman çeşmesinim yerinde Yyükselen muhteşem binaya Katisma derlerdi. Burası yirmi dört tane mermer Sütun Üzerine kurulmuştu. Sütunların üstündekine mermerdn basamaklar sıra- lanmıştı. Bunların gerisinde boydan bo- ya revaklarla süslü localar ve odalar bu- Junuyordu. Ortadaki kısım — diğerlerin- den daha ileride ve daha süslü idi. Bu- rası bizzat imparatorun — omnrmasına, ona yakın ihtişamdaki nazırlarile oyun- ları seyretmesine mahsustur, Katismanın hde büyük bir kabul salonu ve bir yemek odasile birçok orda- lar vardı. İmparator bu odalarda istira- hat eder; devlet adamlarile, veya elçiler- le görüşür; Bizans sarayının teşrilfat u- sullerine göre sık sık elbisesini değişti. rirdi. Oyunlar bütün gün devam ettiği, için böyle birkaç odaya ve salona şid- Getle ihtiyaç vardı. Bundan başka Katisma, imparatorur bugünkü Sultanahmed camiinin Ayasof- ya tarafında olan büyük sarayının bir parçası gibiydi. Oraya saraydan uzuün bir koridorla gidilirdi ve bu sırada im- Parator hiç saraydan çıkmamış bulunur; halka görünmemiş olurdu. Evvelce Katisma ile saray arasındaki kapalı koridor yoktu. İmparator da Hi - Podroma bü; ük kapıdan girer ve halk ile askerin alkışları arasında locasıma çıkar- di. Fakat daha sonra Bizanş tahtına bir takım serseriler ve çok müthiş müstebid- ler geçince ihtilâller başladı. İmparatora karşı alan düşmanlığın eserleri en ziya- dî oyun zamanlarında ve H podmıv'u!a göze çarpardı. Kaç defa imparatorü tah- kir etmişler; kötü sözler söylemişler, tü- kürmüşler ve taş yağdırmışlardı. Bunun Üzerine sarayla Katişma birleştirilmiş ve Joca Böylelikle imparatorun yeri halktan çok Yüksekte kalıyordu. Küfürler, atılan taşlar oraya (*) Bazıları kapıların sayısını bes e- larak yazarlar. kadar ulaşamıyor ve imparator he bir güçlük ve korku çekmeksizin saraya gi- debiliyordu. Halkın attığı taşlar ve kü- fürler, sarayla Katisma arasındaki ko- ridorun yüksek duvarlarına çarparak kı- rılıyordu. İmparaotr locasınım alıidaki yet yu- SON POSTA M ) K nanca (Pi) harfine benziyordu ve bu| yüzden bu ismi almıştı. Buraya yortu günlerinde sarayın mızikası gelir, güzel havalar çalardı. Locanın üstü âdi günlerde açıktı. Fa- kat oyun günlerinden bir gün evvel bu- raya büyük ve ipekten işlemeli bir ten- te gerilirdi. Bu tentenin oraya gerilişini gören halktan bir kısmı hemen şehre da- ğilir: — Yarın oyun var... Yarış vari Diye gördüklerine haber verirlerdi. Miızıkacıların çalgı - çaldıkları yerin altında kemerli kapılar. vardı. Koşuya girecek olan arabalar bu kapılardan gi- erlerdi. Ru yera Ramada ., Korsen, — Ri. zansta Manganon derlerdi, İmparatorun locasınin üstünde ve yüksek bir kule üzerinde gelmiş geçmiş asırların en güzel dört at heykeli sıra- lanmıştı. Bunlar altın, gümüş ve bakır halitaşından yapılmışlar ve üzerlerine yaldız vurulmuştu. Dördü de, sert yele- leri, geniş sağrıları, uygun ve düzgün bacaklarile, çeviklik ve kuvveti temsil ediyorlardı. Bu atlar birer heykel olmalarına rağ - men tanihte en çok gezen, elden ele do- laşan ve büyük adamları kendi güzel- liklerine hayran eden eserlerdir. Bizan- sın en parlak devirlerinden şimdiye ka- dar yalnız onlar sağlam — kalabilmişler- dir ve bunu da kendilerinin elden ele geçmelerine borçludurlar: Bir rivayete göre Yunanistanın Ko- rint şehrinde idiler. Roma senatosu ta - rafından Romaya götürüldü. Orada ön- ceİmparator Neron'un, daha sonra — 9$ senesinde imparatorluk tahtına çıkan Trayan'ın zafer taklarını süslediler. Ba- zılarının zannıma — bakılırsa - Romadaki Jüpiter mabedinin içinde de bir müddet kaldılar ve nihayet Kostantin larafın- dan Bizansa getirilerek oradaki yerleri- ne konuldular. Buna delir başka bir rivayet te vardır: Bizans imparatoru ikinci Teodos bunları doğrudan doğruya Sakız adasından ge- tirtmiştir. Meşhur heykeltraş Lizip'in eserleri olduğu söylenir. Yaldızlı tunç atların macerası bu ka. darla bitmemiştir: 1203 senesinde Kudüsü müslümanlar- dan kurtarmak için yola çıkan iki yüz bin kişilik haçlılar ordusu, çok zahmetli olan kara yolunu bırakmak ve Vanedik- ten itibaren denizden gitmek istedi. O zamanın en büyük denizci devleti olan Venedik cumhuriyetine müracaat ettiler ve 85000 düka altını vermek şartile u- yuştular. Ordu Venediğe geldi, fakat paranın tamamını veremediler. Voenedik hükümet reisi doksanlık Dandolo tam Solda — Beyaz ceket, etek. (Diagomal - verev çizgili) örgüden örülmüş. Yakası ufak reverli, beti hafifçe sıkı, Örgüsü: Birinci sıra: Üç tane düz - mik. Yünü bundan sonraki üç ilmiğin önüne ahıp bu ilmikleri örmeden geçiniz. |'Tekrar üç düz ilmik, Nihayete kadar ay- ni şeylerin tekrarı. Bütün tek sıralar 'bu sıra gibi yapılacak. İkinci sıra ve bütün çift sıralar: Ters örgü. Bütün örgüde bu sıralar tekrar edile- cek. Fakat her defa ortadan itibaren bir ilmik sağa, bir ilmik te sola doğru kay- mak suret Sağda: Beyaz üzerine renk tenk çiçek- ten motifler işlenmiş bir örgü jile, şeler jerse örgüsü, geri kalan kısımlar ayni örgünün ters tarafı. Etek ve ilik yerleri ters » yüz örgü. Çiçekler örgü bittikten sonra karmızı, siyah .- beyaz & beraraanaare eee ennssrnenaama Tafta elbise manasile bazirgânca bir teklifte bulun- |4 du: — Borcunuzu ödemek için bizim he- sabımıza birkaç kale zeptedersiniz! Haçlılar ister istemez kabul ettiler, E- sasen böylelikle birçok yağmalar da ya- pacaklardı. (Devamı 11 inci sayfada) Licivort taftadan «öğleden sonra» e- bisesi, Geniş erevee» lerin kenarına pli geçirilmiştir. İçerisinden beyaz bir jile görünmektedir. KA Örgü takım ve I jile TARLAİZ : yeşfi muhtelif renklerde yünlerle iŞle- necektir. Plâj mantoları Örgüsü: Buketlerin işlendiği dört kt- Plâj elbiselerinin çoğu, fazla vücut te- nasübüne ihtiyaç gösterdiği için pratik e İ BÜ | Roplarınızı | Şıklaştırınız Meiverd. Biçimi kendi kendi- istiyorsunuz. Hem de anıza imkân bile yok. Bıra* olduğu gibi kalsın. Bit tamamile değiştirip, hoşa Bi* ir hale koyabilir. Yalnız bu i pek yeni bir şey oimalı. Koy* duğumuz yaka işte böyledir. 20 santim genişliğinde (90) santim €“ ninde ayrı ayrı tenklerde iki parça krep birman kesiniz. İkisini de genişliğine ikiye katlayıp dikiniz. Yüz tarafa çevi- riniz. Robunuzun göğsünde (6) santimetrö aralıkla (5) santimetre genişliğinde iki ilik açınız. Bu iliklerin bir yanını bir renk ipekli, öbür yanını öbür renk ipekli ile çeviriniz. (Eşarp) m uçlarını bura- lJardan geçiriniz. Bu ipeklilerin röngini robunuza göre göyle seçmelisiniz: Siyah rob için kayıst vengi ile yeşil, lâciverd için açık ve ko- yu mavi, kahve rengiye truncu - bej, gri* ye yeşil - siyah. Ü aaeeaaeeamaeaeneetereane ee eaaaenaereen. sayılamaz. Plâj mantosu bundan tama- mile müstesnadır. Parlak ve göz alıci renklerde çiçeklerle yahut ta garib şe- killerle süslü koton emprimeden yapılr mış bir plâj mantosu hemen her yaşlk ve her tipte bayana uyar. Yegâne ehemmiyet verilecek noktâ biçimini mümkün olduğu' kadar raha$ giyilebilecek şekilde yapmaktır. Koydu" Bğumuz iki modeller bu maksada pek iyti yarayabilir. Biri çiçekli, öbürü «desen» ll koton emprimeden yapılmışlardır. En Bon plâj modellerindendir. 4 : Ef tEki Gece toplantılarında güzel görünmenin Tabti yaz gecelerinden bahsediyorum. Daha kışa-çok var. Toplantıya gitmeden evvel mutlak surette en az yarım saat dinlenmeli. Çünkü kiçbir şey yorulan sinirlerin gerilmesi kadar yüzü çirkin- keştiremez. Gündüzkü meşgaleniz ne o- lurzsa olsun, hattâ isterseniz en tatlı bir sporda, bir eğlencede bulununuz, — gece toplantısına gitmeden önce muhakkak dinlenmek mocburiyetindesiniz. Perde- leri kapalı, sessiz bir odada yatağınıza, yahut ta bir kanapeye uzanıp dinlenmek. Daha evvel de ya bir banyo, yahut ta bir duş yapmalısınız. Hiç birini yapamıy» gaksanız ilik suya büyük bir havluyu batırıp vücudunuzu hafifçe oğmalısınız. Bu da yorgunluğu giderir, Gece toplantılarında güzelliğin ikinei düşmanı terlemektir. Bunun için en iyi çare tuvaletinize başlarken kolonya ile vücudunuzu oğmaktan ibarettir. Bun- dan sonra avuçlarınıza talk döküp en Mazla terliyen yerlerinize sıkı sıkı sürer- BİniZ . Üçüncü olarak renklerin intihabı ge- Br. Yanık yüz üstüne sürülecek renkler tebifye her zamandan daha çok yakın olmalıdır. Bunun için dudak boyanızla allığınız hem birbirlerine hem de yüzü- nüzün yanıklığına uygun olmalıdır, Göz kapaklarınızı ve kirpiklerinizi toplantıyı geçiteceğiniz yere göre boya- malısınız. Bir gazinoda bulunacaksanız denizle havanın dekoru içinde sayılır- çareleri —0 — W S sıtız. Mavi veya griye bakar mavi sü* TünüzZ. Ağaçlıklı bir yerde bulunacaksanız bü yeşilik içinde gözlerinize yeşil ve grivt bakar yeşil boya uyar. Kapalı bir salon” da bulumacaksanız göze pek çarpmıyaf ve gözlerinize uyan her rehk kullanab” Tirsiniz. Tırnaklatınıza gelince, onları ya GÖ senizin, yahut ta elbisenize koyduğunu! göz alıcı bir süsün renginde boyam » nız. Herhalde üstünüzde bulunmuyan 494 rı bir renkte boyamamaya çok dikkât — etmelisiniz. eT