Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
* açı berabere neticelendi Avusturya şampiyonu Admira dün ikinci maçını Galatasarayın takviye edil- miş takımile yaptı. Beşiktaştan Faruk ve Şerefi, Beyoğlu- spordan Vilastardis ve Bambinoyu takı- mına alan Galatasaray dünkü oyuna eli ayağı tutan en iyi oyuncularını bir ara- ya getirmekle ortaya mükemmel bir on bir çıkarmıştı. ' Merkezi Avrupada «Harika takımı: namını taşıyan Avusturyalılafın milli takımında muhtelif zamanlarda oynamış ve şöhret kazanmış oyuncularından teş- — kil edilmiş olan Admira da güzel futbolun nasıl oynandığını, icab ettiği zaman na- sıl pas verileceğini, sırası geldiği zaman da hiç beklenmedik anda bomba gibi na- gıl şüt atıldığını bize bir kere daha gös- termiş oldu. a , » Yalnız futbolda değil, hemen her spor- da zayıf rakibler karşısında biraz müs- | tağni davranan her sporcu gibi Admira , takımı da dün oyuna öyle başladı. Saat ilerledikçe Admira sayı fırsatlarını elde etmek için gayretini daha fazla arttırdı. Admiranın güzel oyunu karşısında gü- zel oynamağa çalışan Galatasaray muh- teliti de kendini o güzel oyunun cazibe- sine kaptırmıştı, tam formu üzerine rast- gelen bu oyunda kendi kuvvet ve kudre- tinin de Viyanalı oyuncular kadar olma- sa bile onlara yakın olduğunu isbat ede- cek kadar güzel ve cazib oynamağa mu-| vaffak oldu. Vücut yapılışları daha olgun, oyun tarzları, mutlak surette bir sisteme isti- nad eden, topa her iki ayağile istenildiği kadar güzel ve kuüvvetli vuran, paslarını ölçülmüş gibi veren, kafalarını büyük bir isabetle kullanan Admiralılar bu ka- dar güzellik içinde bir tek sayı yapama- dılar amma; bizi de yüksek oyunlarının cazibesine kaptırmakta bir an geciktir- mediler, Hasım kalesine inmekte hiç müşkülât çekmiyen Viyanalılar, karşılarında her türlü fedakârlığa katlanacak kadar ener- jik, oynıyan Galatasarayın hücum hat- tından müdafaasma, müdafaasından ka- lecisine kadar kendini ölesiye, hem de canla başla atan oyuncularımızın ara- sından bir boş delik bulup bir tek sayı yapamadan uğraştılar, didindiler, neti- cede berabere vaziyette sahayı terketme- ğe mecbur kaldılar. Avusturyalıların uzun ve kuvvetli paslarına mukabil, bize daha uygun ge- ien kısa paslar karşısında iki ayrı siste- min mücadelesile başlıyan oyun, baştan sona kadar hakiki bir mücadele halinde kaldı.. Platzer gibi topla ünsiyeti fevkalâde kuvvetli bir oyuncuyu Avusturya milli takımı kalesinden alıp, kendi müdafaa- sına oturtmuş olan Admira takımı sağ- % “ Son Posta , nın tefrikası : z ) — Allah mübarek etsin!.. — Kendi yanına girmesi için epeyce bir para teklif etmiş. Yalnız para da değil... Senin onu adam yerine koyma. dığını söylemiş, O da zaten bundan Şi- kâyet ediyormuş. Şemsünnisadan yüz bulunca büsbütün şimarmış!. — Ben onu incitecek bir şey yapma- dım ki!.. Fakat ne de olsa şoför!. Daha fazla yüz verip de başıma mı çıkara - yım? — Vallahi bilmem, şoförünü elden -— kaçırmamak istersen ne yapacaksın, o- rası senin bileceğin bir iş!. Ben dedikö- dudan hoşlanmam ama sana bu kadarı- nı da haber vermezsem içim rahat et. miyecek. Bana da Beraet söyledi. Şem- sünnisa, sizin şoförle konuşurken o da yanında imiş. Kadıncağız kimseden çe- kinmiyor, açıktan açığa anlatıyor. Gö- nül bu ya, diyor. Hele bugün seni gör- dükten sonra da yanına gelmemesi, iyi- den iyiye seninle çarpışmayı göze al- dığını gösteriyor. Ayağını denk al!, Fehamet, Ferihanın apartımanında geç'vakte kadar oturdu. Sanki bu lâ . - kırdının hiç kapanmasını istemiyor Dünkü maçtan bir intıba dan, soldan, ortadan, mnmihayet geriden yapılan bütün hücumlarda kolay kolay gol yemezdi. Nitekim de Galatasarayın yaptığı bü- boşa gitti. On sekiz yarda içinde mutlaka Plat- zerin cazibesine tutulan top yürekleri- mizi ağzımıza getirecek anlarda bile ne kadar kuvvetli vurulursa vurulsun her nedense hep öonün avuçları içinde kaldı. Süleymanın, Bambino, Haşim, Şeref ve Bülendin hepimizce malüm olan kuv- vetli şütleri daoksan dakika içinde hiç de- gilse bir tek sayı yapabilecek şekilde A- vusturya kalesini tehdid etmedi değil. Hiçte ihmali caiz olmıyan bütün bu şütlerin hemen hepsinde Platzerin bü- yük kudreti imdada yetişti.. Admiranın hücumlarını idara eden meşhur Voğl I de oyun esnasında ne ka- dar büyük tehlikeler yarattı ise Galata- saray müdafaası da bunları, ne pahasına olursa olsun, defetmekte gecikmedi. İlk devrenin sıfır sıfıra bitmesi bizimkiler2 maneviyat ve cesaret, Admiralılara da o nisbette gayret ve hız verdi. Birbirinin bütün gayretini sıfıra indi- ren iki tarafın canlı müdafaası adetâ ye- nilmemek azminde oyuna devam ettik- leri için ikinci devrede oyun daha zevkli ve birinci devreye nazaran daha heye- canlı geçti. * Altmış dakika süren Galâtasarayın u- zun müdafaası bir aralık kesilir gibi ol- du. Bütün hatlarile hücum üstüne hü- cum eden Admiralılar bunaltıcı atakla- rile yorulan Galatasaray — müdafaasını bir demir çember içine aldıkça oyun kı- zışti. Bu kadar canlı müdafaadan sonra ga- Lbiyeti ilân edecek tek sayının /ayaktan ayağa dolaştığı bu an uzadıkça uzuyor. Devrenin sonunu bildirecek olan daki- kalar da bu arada geçip giderken, Gala- UZAK tasaray hücum hâattında müdafaaya yar- İTından arabca söylev. 2045: Bafiye ve ar- tün hücumlar, sarfettiği bütün gayretler | | da boşa gidince artik sayı ümidi kalmadı. a z ÇETET F -SON POSTA RADYO Bugünkü program 4 Ağustos 1937 Çarşamba İSTANBUL - -Öğle neşriyatı: 12.30: Plâkla Türk musikisi. 12.50: Hava- dis, 13.05: Muhtelif plâk neşriyatı. ÂAkşam neşriyatı: 18,30: Plâkla dans musikisi, 19,30: Könfe. rans: Beyoğlu Halkevi namına Feridun Os- man ( Türk bayrağına saygı vazifesini yap- mak), 20: Nezihe ve arkadaşları t,arafı_ı:ıdın Türk musikisi ve halk şarkıları, 20,30: Ömer Rıza tarafından arapça söylev, 20,45: Bimen Şen ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, (Saat ayarı), 21,15: Orkes- tra, 22,15: Ajans ve borsa haberleri, 22,30: Plâkla sololar,Opera ve operet parçaları. YARINKİ PROGRAM 5 Ağustos 1937 Perşembe İSTANBUL Öğle neşriyatı: 12,30: Plâkla Türk musikisi, 12,50: Hava- dis, 13,05: Muhtelif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: 18.30: Plâkla dans& müsikisi. 19.30: Spoör musahabeleri - Eşref Şefik tarafından. 20: Sadi ve arkadaşları tarafından Türk musi- kisi ve halk şarkıları. 20.30: Ömer Rıza tara- kadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, (saat âyarı). 21.15: Orkestra. 22.15: Ajans ve börsa haberleri. 22.30: Plâkla solü- lar, opera ve operet parçaları, dim eden bir canlılık başladı. Bülendin sol açıktan, Bambinonun sağ içten yaptığı akınlar talihin bizim tarafa | dönmek üzere olduğunu işaret eder gibi oldu. Soldan iki korneri Bambino ve Süley- man ayaklarının ucuna gelen topu dışa- rı atmak süretile kaçırdılar. Bambino- nun iki Mmetre mesafeden vurduğu kafa Esasen Admira 'kalesine bunlardan daha kuvvetli sayı fırsatı gelmedi. İki taraf hesabına çekilen heyecanla- rın hangi taraf lehine olursa olsun topun ağlara değmesine imkân vermeden oyun da sıfır sıfıra nihayetlendi. Â Galatasaray — Sacit - Faruk (Beşik- taş), Vilastardis (Beyoğluspor), Salım, Etyen, Eşfak . Süleyman, Bambino (Be- yoğluspor) Haşim, Şeref (Beşiktaş), Bü- lend. Admira — Malüm kadrosile oynamış-! tır. " Hakem: Adnan Akın (İstanbulspor). Âdil Giray bölge riyasetini kabul e:miyor Fethi Tahsin Başaranın istifasi üzeri- ne İstanbul bölgesi riyasetine getirilen Güneş klübünden Adil Giray evvelce kabul ettiği bu işi yapamıyacağını Spor Kurumu Başkanlığına yazmıştır. Kasımpaşa bir.nci - tekimi Balıkesire gidivor Kasımpaşa -spor klübü birinci takımı iki maç yapmak üzere perşembe günü Balıkesire gidecektir. Kasımpaşa takımı Balıkesirde iki ma- çı da İdmanbirliğile yapacaktır. Şehrin 10 senelik zabıta vak'aları istatistikleri | (Baş tarafı 1 inci sahifede) lih Kılıç, bu ricamın is'afı için icap e- den emirleri vermişti., Emri tebellüğ eden alâkadar memurlar, bu hayli güç Ve nihayet dün bana, istediğim ista - tistiği umduğumdan çok daha mufas - sal ve mükemmel bir şekilde hazırlan- mış olarak verebildiler. Bu çok şayanı, emniyet direktörümüze, ve istatistiği hazırlayan memurlara açıkça teşekkü - rü bir vazife bilirim. * İstatistik, 927 senesinden başlıyor. 927 senesinde 18 cinayet olmuş. İ8 in- san, yirmi yedi katil tarafından öldü - rülmüş. 928 senesinde 25 maktul, 368 katil, 929 senesinde 36 maktul, 52 ka. til, 930 senesinde 44 maktul, 69 katil, 931 senesinde 35 maktul, ve dördü ka- dın olmak üzere 85 katil, 932 senesin- de, 27 maktul, ve dördü kadın olmak üzere 33 katil, 933 senesinde 24 mak- tül, ve 24 katil, 934 senesinde 16 mak- tul, ve üçü kadın olmak üzere 21 ka- til, 935 senesinde 26 maktül, ve yedisi | kadın olmak üzere 33 katil, 936 sene - sinde ise, 18 maktuül, ve üçü kadın ol. mak üzere 21 katil var. Cerhlere gelince, 927 senesinde, 1142 kişi, 1743 kişi tarafından yaralan- mış. ; 928 senesinde, 1020 kişi 1570 kişi tarafından yaralanmış. 929 senesinde, 1165 kişi 1735 kişi tarafından yaralanmış. ' 930 senesinde 1191 kişi, 1849 kişi tarafından yaralanmiş. 931 senesinde, 1470 kişi, 1286 i kadın olmak üzere 2106 kişi tarafından yara- lanmış. 932 senesinde, 1383 kişi, 226 sı kadın olmak üzere 2462 kişi tarafından yaralanmış. 933 senesinde, 1337 kisi, 155 i kadım olmak üzere 1661 kişi tara- fından yaralanmış. 934 senesinde, 1433 kişi, 148 i kadın olmak üzere 1946 kişi tarafından yaralanmış. 935 senesinde, 1453 kişi, 197 si kadın olmak üzere 1820 kişi tarafından yaralanmış. 936 sene - sindeyse, 1535 kişi, 206 sı kadın olmak üzere 1895 kişi tarafından yaralanmış. * Bu istatistiklere nazarn: | — En az cinayet vak'ası, 934 yı - lında vuku bulmüş. O yıl ölenlerin sa- yısı 16, öldürenlerin sayısı 21 dir. 2 — En çok cinayet 930 senesinde vuku bulmuş. O sene ölenlerin sayısı 44, öldürenlerin sayısı 69 dur. 3 — On sene zarfında cinayet neti- cesinde ölenlerin mecmuu 269, ve bu cinayetleri işleyenlerin 'sayısı, 21 i ka- dın olmak üzere 403 dür. Yazan : K. R. Enson gibiydi; hep bunu konuştular, Feriha bile: — Ne çıkar, a canım? Sen de bir par- ça hoş kullan, biraz yüzüne gülüver!, Diyordu, Oradan çıktığı zaman ortalık karar- mıştı. Vali konağı caddesinden geçer- ken: — Eve gitmiyeceğim, dedi, daha er- ken Karşıda ne güzel ay doğuyor!. Şöyle taşlığa doğru gidelim. Dolmabahçe sırtlarında, cami temel-| lerinin olduğu yerde durdular. Çamlı- canın arkasında pembe bir ay, yeni doğ- muştu. Otomobilden indiler, Fehamet hiç sesini çıkarmadan, bir kaç dakika dalgın dalgin durdu. İmad da onun yanı başında idi. Genç şoför, boş bulundu. Kendini unutmuş gibi cebinden bir si- gara çıkardı. İçinden bir sigara aldı: Dudaklarının arasına sıkıştırdı. Tam kibrit ararken birdenbire kendini top- ladı. Sigarayı ağzından çıkardı. Feha- met bunu gördü: — Bir tane de bana versene... Dedi. — Sigara mı?. Buyrunuz!, Fakat ben | sizin hiç sigara içtiğinizi görmedim. |ra genç kadın, onun aklına bir şey gel- — Arada bir içerim; canımın sıkıldı- ği zamanlar... Hele bugün, içimde öyle bir sıkıntı var ki, unutmak için ne ya- pacağımı bilmiyorum. Karşılıklı birer sigara yaktılar. Son- rmesin, diye: — Dermnin, dedi, apartımanına uğra- dığımız Feriha yok mu, işte onun kız- kardeşinde kanser varmış. Zavallı ka. dıncağızın iniltisi hâlâ kulaklarımdan gitmiyor da onun için... — Vah vah... Fakat yalnız bunun — Buğün sabahtanberi içimde bir sı- kıntı vardı. Sonra Floryada da sana öf-| kelendim. — Bana mı?. Ben ne yaptım?, — Şemsünnisa ile başbaşa verip be- nim için atıp tutmak sana yaraşır mıy- dı?. — Ben mi attım, tuttum?. Benim ya- nımda sizin için hiç kimse ağzını aça- bilir mi zannediyorsunuz?. — Haydi, canım!. Evvelki gün de ge. me biz Ferihalarda iken Şemsünnisa gelmiş, kapınım önünde seni görmüş, orada gene ayak üstünde uzun uzun ko- nuşmuşsunuz!. Sana, beraber Şama gi- delim, demiş, Sen de benim kabalığım- dan şikâyet etmişsin!. — Ben öyle bir şey söylemedim. Bel- ki, sizin benden pek memnun olmadı- ğınızı, beni sık sık azarladığınızı söyle- miş olabilirim, hepsi bu kadar... — Peki, beraber Şama gitmeniz de yalan mı . yanındaki kadın mi söyledi?, Öyle ise benim de ne dediğimi anlatmış olmalı!. — Ne dedin?. —İşimi bırakmak istemediğimi söyle- (dim. Sizin yanınızda çok rahat olduğu- mu anlattım, Neden ise, genç kadının yüreği hele- /canla çarpıyordu: , — Demek ki, onunla beraber Şama gitmiyeceksin?.. Bunu kendisine de söyledin öyle mi?. : — Evet. Her ne kadar bü yakında İs- tanbuldan kaçıp gitmek, belki benim i- .çin de pek fena olmıyacak ama, ne de olsa sizin arkadaşlarınızdan birile kal. kıp Şama gitmek istememi, — İstanbuldan niçin kaçıp gitmek is- tiyorsun? — Bilmem?. İçimde anlaşılmaz bir. korku var, Sanki burada o günün birinde başıma bir kaza gelecek, saniyorum.: . — Peki, mademki Şemsünnisa ile be- raber gitmiyeceğini söyledin, öyle ise masıl oldu da onlar, Floryada senin ya- ,nına geldiler?, j — Orasını bilmem. Başka mâsada yer yoktu, onun için olacak!, Fehamet, sustu. Yüzü değişmiş, se- vinçten içi titriyordu: — Ây aydınlığı ne güzel!. İnsan bir türlü buradan ayrılmak istemiyor. A- ma yemek vakti de geçiyor, haydi ar. tık dönelim. kenden istetti.“Biraz sonra kendisi de, elinde deniz çantası, kapıdan çıktı: — Bunu size, o gün Şemsünnisanm | işi başarmak için günlerce çalıştılar. |, dikkat istatistiği neşretmeden önce, |, Fehamet ertesi gün otomobilini er-| , $4 — Son on sene zarfında yarall"' lî' nanların yekünu 13,129, yaralayanla ” | rın yekünu, 1063 ü kadın olmak üzet? | — 18787 dir. - ü 5 — Kadın carihlerin en çok oldu” ğu yıl 932 dir. O seneki cerh failleri * rasında 226 kadın vardır. 927, 928, 92?i ve 930 yıllarında ise bir tek kadin m : rih yoktur. l 6 — Katil faili olan kadınların 5# yısı 935 yılında yediye çıkmıştır. 934 | 930, 929, 928 ve 927 yıllarında ise, © | nayet işlemiş tek kadın yoktur. | 7 — En az cerh vak'ası, 928 yılmdâı ve en çok cerh vak'ası 936 yılında O1 muştur. 936 yılındaki cerhlerin sayisı 1535 dir. 928 yılındaki cerhlerin say” S1 ise 1020 dir. 8 — Yalnız 933 yılındaki cinayet * lerde, katillerle maktullerin sayısı mü” | savidir. O ye, 24 maktul, ve 24 katk vardır. | 9 — Failleri en kalabalık olan cinâ” yetler, 931 yılmda vuku bulanlardır .O sene 35 kişi, dördü kadın olmak üze* re 85 kişi tarafından öldürülmüş. — 10 — Son on sene zarfındaki cina * yetlerde fail olan kadınlarm yekünü 21 dir. | I1 — Cerh vak'alarının ekserisind? | sustalı çakı, ve cinayet vak'alarının B.ıg serisinde tabanca kullanılmıştır. | 12 — Cerh vak'alarının çoğu, saikâh sekirle, ve alacak kavgaları yüzündef vuku bulmuştur. -| 13 — Cinayet vak'alarının dörtte Ü* çünde aşk ve kıskançlık âmil olmuş *P tur. 14 — On sene zarfında ölenlerin V yaralananların yekünu 13398 dir. 15 — Bu hesaplara nazaran, son Oft sene zarfında, 24 saatte vasati üç cerb l vak'ası. kaydolunmuş demektir. Naci Sadullah Davis kupası : Nedir ? (Baştarafı 7 inci sayfada) ğ tekrar edilir bir hale koymak için ortâ' | ya bir kupa çıkarmayı düşündü. Hemen"r kuyumcu mağazalarına kaoştu. İstedi bulması kolay değildi, zira hem güzel'_'g" hem de bir talebe kesesile irişilebilecek bir şey olmalı idi. Davis aradığını bulâ" madı. Evine dönünce eski tabak büfesiDİ açtı. Orada gümüş tepsisi ile gümüş bif. kâse gözüne çarptı. Bu Rakoko istilind? eski zaman işlemeleri ile hakikaten gü” zel, san'atkârane bir şeydi. Ve muhaf” kak gencin ebeveynine düğünleri münü” sebetile hala veya teyzeleri tarafındaf verilmiş bir şey olacaktı. J Davis keşfettiği hazineyi — yakalâ” yarak klübüne koştu: k — İştebenim kupam, dedi. w Veiştetamâ'!yı]oluyorkibukupnf kazanmak için her yıl beynelmilel mü* sabakalar yapılmaktadır ve her yıl kupt kazanana geçmdıtedı'x._ Kırkından sonra nasıl | Futbol oynadım ? ; (Baştarafı 6 ıncı sayfada) Si Yirmi dakikada en kabadayımıza Pf 'dedirten bu işi bir buçuk saat sürdüt?” bilmek için, Taksim stadyomu kadar B7 niş ciğer lâzım. Ne yapsın çocuklar? Üç beş tokat, s07” ra da gazeteler vasıtasile üç beş azar Y fırsatını kazanıyorlar? ? Hakları var.. Dün, onların arada Pi turdukça |seyahate çıkarılmalarını çok ,de tutuldum. 4 O cefaya katlandıktan sonra, dünyü'” dolaşsalar yeridir! _ w Naci Sadulialt Yunan atlet ve güreşçileri gittiler ı,ed'-' Galatasarayın yıldönümü münaseb” — le İstanbula gelen Yunan atlet ve zü”; ! çileri dün akşam Atinaya dönmüşler | İrıhtımda Galatasaraylı idareciler — | sporcular tarafından uğurlanmışlardı” — P Çukurova şampiyonu Adana 3 (A.A.) — Çukurova mâf | P — lari sona erdi, 1937 şampiyonluğ!” , | | Adana klüplerinden İdmanyurdu * "7 (Arkası var) : ” çi A AAA Ca ZiT ZE gST N Ve ui ” m südelie lli ı Gd Ai :