e | E | f | AF İttihat ve Azerbaycanda 1T inci kısım Terakkide on sene No. 18 son İttihatçı .— Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen Bir gün Baküye gelmiş ve her hangi bir sebeple eve uğramıştım. Arkamdan kapının önüne resmi elbiseli bir Çeka memurunun geldiğini gördüm. İçeri girmek için nezaketle izin istedi “ buyurun! ,, dedim. — Yahşi... arabası istasyonda bekliyormuş, evvelâ Genç Musa — Hanlı, — benim|bizi alıp yerimize götürmeğe karar en çok — sevdiğim — bir — tale -| verdi, arabaya binip yola çıktık. Yolun bemdi. Hayatımda çok zeki, ça -| yarısına kadar da, ahdini yerine getir- lışkan talebe gördüm; fakat bir kaç ay| Mekte ısrar ediyordu; biz de onu bun- içinde Musa Hanlı gibi büyük bir ileri dan vazgeçirmeğe çalıştık. Nihayet, hareketi yapan talebe olabileceğini, bir . bizi arabasile köyümüze kadar götür- kere bile düşünmüş değildim. O kadar değerli bir gençti. Bugün o da, bir çok- ları gibi, Türk olarak, Türklük duygusunu, hayatının en aziz duygusu — tanıyarak çoktanberi, göz. lerini — hayata ebediyen kapa - miş bulunuyor, İnce ve uzun boyu, es. mer çehresi ve içinden zekâ fışkıran kara gözlerile, onun o ilim âşığı hayali gözlerimin önünden hiç bir zaman sl- linmemiştir. Musa Hanlı'nın babası, bizim İstan* bul kelimesini tel «efendim» diye dev etti cam var: Ge- — Benim sizden bir rek ki öpem... Ben böyle ahdedip şem! — Neden ötürü? — Bize razılığımı (!) göstermekten ötürü. Ben hayrette idim; ne diyeceğimi şa- şırmışlım. O, anlatıyordu: — Benim oğlan hemişe sizden danı- şır (2). Sizi çoh sever. Siz bizim uşak. lara elle (3) yahşi şeyler örgetirsiz ki | hammısı meettel (4) kaluplar. Bene (5) sizin barenizde ele şeyler dedi ki ben de size uzaktan âşık olmışam val- laha ahdetmişem ki sizi tapam ve aya- ğınızı öpemi Bu' babadaki hissiyatın temizliği be: ni ve Feridi rikkate düşürmüştü. Mu- habbet ve teveccühüne teşekkür ettim. Burada benim yaptığım şeyin bir vazi- feden başka bir şey olmadığını vesaire vesajreyi söyledim. İşi bu kadar büyüt. meğe mahal olmadığını söylemekte Fe- rid de bana yardım etti; fakat, Allaha kullanarak lmüş olmasının, hükmen, ahdin yerine getirilmiş demek olacağını kendisine anlattık ve ikna ettik. Bu temiz yürekli insanın bana karşı gösterdiği bu muhabbet, benim şahsıma değil, Türk milletine idi. İkide birde, ondan, Anadoludan, Mustafa Kema! 'paşad:m bahsediyor ve ne söyliyeceği. | ni bilemiyordu. t O gün, bu hâdise benim üzerimde çok tesir etmişti. Ferid de heyecanlan- mıştı. -Vaziyetimin bilmesine rağmen bu insanları bırakıp mazsa bir sene daha söyledi. Ben de bunun üzerine bir se. ne daha kalmıya karar verdim. ÇIKMAYA DAVET Fakat, biz insanlar, kendi irade ve kararlarımızdan ziyade hâdiselerin ve içinde yaşadığımız müuhitin emirlerine tâbilz. Bir gün Baküye gelmiş ve her han- gi bir sebeble eve uğmumıştım. Arkam- |İÇeka memurunun geldiğini gördüm. |laşacaklar.. tehlike. : lerle dolu yerler a « müşkül olduğunu | $ dan kapının önüne resmi elbiseli bir | BON FOSTA SON POSTAİ ) nn TARİHİ (| TEFRİKASI — W8' İ tein”dm *ı Hurapîndîsinî kayaya bağladıktan sonra yere yattı ve hizmetçilere de baldırlarından sımsıkı tutmalarını söyledi çünkü.. dümdüz u - zanan yerlerin boş $ ve 1ssız manzarasi ruhlarına melâl ver, mişti, Dağlarda, iniş inerek, yokuş çıka « rak, her saatlerini başka bir değişiklik içinde yolculuk yors Bunluklarını oyala , yacaklardı, Böyle ol makla beraber, yok culuklarının bu kis- mında, en çetin ta « bil ârızalarla karşı- menin doğru olmıyacağını ve hiç ol- | ne orada kalmamı | eğine geldikleri za Mman, yol o kadar â- ki, ester « aZ — yolcu ular, Eşya « klar, yolcu göre bohçalara taksim olun «|çabuk oldu, ki.. onun iki tarafındaki dular. Ve her biri, bunlardan birini yük| hizmetciler, ancak, bellerindeki iple- lendiler. Esterler de, orada, kendi hal-|rin çekildiğini ve kendilerinin bir sar- lerine terkedildiler. Ixınlı ile sarsıldıklarını - hissettikleri.. Buradan itibaren, kafilenin ö elaynı anda kâhinin feryadını işittikleri | bile kudret bulamıyordu. Hurap geçti. Bu sarp, buzlarla örtülü zaman felâketi anladılar. Hizmetciler,| Rüstem. o iri vücudü ile yerinden dağ yolculuğunun usulünü.. - tehlikeli| vaktinde kendilerini toplıyarak arkaya | kımıldanacak halde olmadığı için böy- Kâhinin ferya dw işittikleri zaman felâketi anladılar hin, belinden iki hizmetciye bağlı oıdu- u ipin ucunda, uçurumun ağzında asılı kaldı. Biçare, korkudan o kadar ken. dinden geçmişti, ki bağırıp çağırmıya İçeri girmek için nezaketle izih istedi, iıl-ıııyurun!ı dedim, girdi, elinde tuttu. ğu bir kâğıdı bana uzattı. Kâğıda bak- tım, benim evimde taharriyat yapmı- ya memur olduğunu gösteren bir ve. sika idi. Aylardanberi dışarda yapılan taharriyat kâfi gelmemiş, bir şeyler an- hyamamış olacaklardı ki şimdi de i- çerde taharriyat yapmak istiyorlardı! Köyde bulundukça, azalmış ve bir müddet beni iz'aç etmemiş olan tâkibin tekrar başlamış, ve nihayet, kendisini meydana vurarak, evime kadar girmiş olması hoş bir şey değildi. «Bakalım ar. kasından ne çıkacak?» diye memura: — Buyurunuz, vazifenizi yapınız! (Arkam var) ahdetmiş olan bu heyecanlı adami ik- na etmeğe imkân olmadı. Bu coşkun 'Türk and içmiş, andını yerine getirme. ğe mecburdu! — Siz bizim böyüğümüzüz, diyordu; Kemal paşa bizim de atamızdır. Siz biz- Nöbolçl lerin hamımızı — ölümden ' kurtardınız. Eczaneler 'Türk koşunu gelmese Ermeni komite- cileri bizi kesecehlerdi. İndi de sen bi. | zim uşaklarımızı yahşi okutursun; sen- den çok yahşi şeyler örgeşirler; gerek| ki ben de ahdimi yerine getirem! Tren ineceğimiz istasyona gelinceye kadar mücadele devam etti. Bütün bu!| saydığı sebeblerden dolayı andını yeri- ne getirmek için ısrar ederken çıktık.| Bu istasyondan biz Bizovnaya gide -| cektik, o da Merdekan'a. Biz, ekseriya, | iki tekerlekli köy arabalarmıma binerdik, Fakat, bunları da bulmak güçtü. Me.! Bu gece nöbetci olathı cczmaeler şunlardır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Şeref), Alemdarda: (Baad). Beyazıdda: (Asador). Samalyada :(Te- ofllos). Eminönünde: (Mehmet Kâzım). Byüpte: (Hikmet Atlamaz), Fenerde: (Hüsamettin). Şehremininde: (Hamdi). Şehzadebaşında: (Üniversite). Karagüm- Tükte: (Kemal). Küçükpazarda! met Cemil), Bakıtköyünde: (HUâb), Beyoğlu cihetindekiler: İstiklil caddesinde: (Galatasaray). Tü- nelbaşında: (Matkoviç). Galatada; (İki. yol). Fındıklıda: (Mustafa Nall), Cum- huriyet caddesinde: (Kürketyan). Kal- yoncuda: — (Zafiropulos). : ğerse onun dört tekerlekli hususi bir | (Ertağrub. gislider (amm): Beşiktaşta: — CAH Rıta). (1) Mimnet ve şükranımı, Boğaziçi, Kadıköy ve Adalarda (2) Bahseder. Üsküdarda: (Selimiye). Sarıyerde: (A- (3) Öyle, san). Kadıktründe: (önköet, Cedan Ha D, Büyükadada: — (Halk). Heybelide: (4) Mattal, yani hayran. ( * (5) Bana, Nafıa Vekâletinden: 1 — Eksiltmeye konulan iş: Çarşanba ovasında Hamzalı ve civarında mevcut bataklıkların kurutulması ve Aptal ırmağı tebdili mecra ameliyatı. Keşif bedeli 114121 lira 85 kuruştur. 2 — Eksiltme: 12/8/937 tarihine rastlayan perşembe günü saat 15 de Nafia Vekâleti sular umum müdürlüğü su eksiltme komisyonu odasında kapalı zarf u- sulile yapılacaktır. 3 — İstekliler: Eksiltme şartnamesi, mukavele projesi, bayındırlık işleri genel şartnamesi, fenni şartname ve projeyi 5 lira 71 kuruş bedel mukabilinde Sular VYmum Müdürlüğünden alabilirler. 4 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin 6956 lira-10 kuruşluk teminat ver. mesi ve 50 bin liralık Nafia Su işlerini teahhüt edip muvaffakiyetle bitirdiğine we bu kabil su işlerini başarmakta fenni kabiliyeti olduğuna dair Nafin Vekâle- tinden alınmış mütcahhitlik vesikası ibraz etmesi. İsteklilerin teklif mektuplarını ikinci maddede yazılı saatten bir saat evveline kadar sular Umula Müdürlüğüne makbuz mukabilinde vermeleri lâzımdır. Posta- da olan gecikmeler kabul edilmez. «427160 |ne bakanların başlarını döndüren bu | |uçurum, bir muazzam kayanın içinde | Gak- || Wkuş yukarı atılacak her adımı, yerlerini keşfedip onlardan sakınmak | doğru dayandıkları için, kâhinle bera-|le buz üstündeki tehlikelere karşı alı- yollarım yalnız © biliyordu. Obodan|ber sürüklenecrek uçuruma kaymadı- | nacak tedbirleri bilmediği için, yerlerin sonra Rüstem yürüyor.. en nihayetteki | lar. Hizmetciler de, kâhinin arkasından | den fırlıyacak gibi açılan gözlerini Hu- bir hizmetçinin önünde, diğer hizmet-İkayıp uçuruma yuvarlansalardı, mu- rapın yüzüne dikti. d çinin arkasında kâhin gidiyordu. Hu-|hakkak, bütün yolcuları birbirine bağ- Hurap.. bu gibi yerlerde çok dolaş- rap.. yürüyüşe başlamadan evvel, ar- |lıyan iplere asılacak olan ağırlık, hepsi- mış, idman peyda etmiş bir sergüzeştci kadaşlarına, şöyle mühim bir ihtardalni de ölüme sürükliyebilirdi. olduğu için, ;laz'ıyetin nezaketini bir bulun:ı)ı—'a Ka ni ği İki hizmetcinin tetik davranması ile|anda kavradı. — ÂAyı . ırakacağım |büyük tehlikenin önü alındır - izlerden başka bir yere bazmayınız! Z MA ÜD Kar tabakasının en dayanıklı yerleri o izler üzerindedir. Söylediğime dikkat etmezseniz, yanlışlığınızı hayatınızla ödersiniz. Yokuşu, oldukça kolay çıktılar; fakat inişte, müthiş zorluklara uğradılar. Hu- rap, yolunu bildiği için, Karyok mâbe- dinden, bir yığın ip almıştı. Bu ipleri her birinin beline, hepsini de bellerin- deki iplerden geçirdiği diğer — iplerle birbirine bağladı. Böylece, birinin ma- ruz kalacağı bir tehlike, ötekilerinin yardımı ile derhal önlenecekti, İniş.. pek müthiş dik bir uçurumun kenarında devam ediyordu. Bin metre kadar genişlikte dibi görünmeyen, içi. (Arkan var) İnhisarlar Umum Müdürlüğünden: I — Malatyada tesis edilecek Tütün Atölyesi binası ve müştemilâtı kapalı zarf usulile eksilt- meye konulmuştur. H — Keşif bedeli 360231,67 lira, muvakkat te- minat 18160 liradır. H — Eksiltme 3-VIN-937 tarihine rastlıyan Salı günü saat 15 de Kabataşta İnhisarlar Levazım ve Mubayaat Şubesindeki Alım Komisyonunda yapılacaktır. IV — Şartname, keşifname, proje vesair münaka- sa evrakı 18,02 lira mukabilinde hergün İnhisar- lar İnşaat Şubesinden ve Ankara Malatya Baş- müdürlüklerinden alınabilir. V — Müteahhitlerin Nafıa Vekâletinin 937 se- nesi müteahhitlik vesikasını ve lâakal 200000 hiralık bir binayı taahhüt etmiş bulunduklarına ve oyulmuş korkunç bir çukurdu. Bu uçu- rumun kenarında yürüyen yolcuların geriye gitmelerine imkân yöktu. Yo - ölüm karşılardı. Bundan dolayı, inmeye baş- lıyanlar, ne olursa olsun, nihayete ka- dar inmeye mecbur bulunuyorlardı ve ihtiyatlı İndikleri takdirde selâmete çıkabilirlerdi. Hurap, işte böyle bir ih- tiyata lüzum gördüğü için, hepsini, ip- lerle birbirine bağlamıştı. Yolcular, bu iplerin sayesinde, buzlarda kaydıkları, bizzat Mimar veya Mühendis veya yukarıdaki şeraiti haiz bir Mimar veya Mühendisle şerik ol- duklarına dair noterce musaddak vesaiki eksilt- me gününden n az 3 gün evveline kadar İnbi- sarlar İnşaat Şubesine ibraz etmeleri ve eksiltme- ye iştirâk edebileceklerine dair vesika almaları lâzımdır. VI — Mühürlü teklif mktubu, kanuni vesaik, şartname, keşifname vesair lüzumlu evrak ile eksiltmeye iştirâk vesikası ve muvakkat teminat akçesini ihtiva edecek olan kapalı zarflar eksilt- me günü en geç saat 14 e kadar yukarıda adı ge- çen Alım Komisyonu Başkanlığına makbuz mu- kabilinde verilmiş olmalıdır. “4158,, düşmek tehlikesi geçirdikleri zaman müvazene temin ediyorlardı. Uçuru - mun yarısında, biraz dinlenmek için mola verdiler. İstirahate geçtikleri yer.. bir buz ta- bakası ile mestur bir kaya çıkıntısı i- di. Burası, pek te barınılacak bir yer değildi; ama, biraz dinlenmelerine ya- rıyabilirdi. Bu çıkıntı, epeyce uzun i- diyse de, yolcuların oturdukları geniş- lik kısmı, ancak, dört metre kadardı. Bu darlık yüzünden, on yolcu birbiri- ne sıkışarak oturmuştu. Tabiatile, bir- birine bağlanmış olan ipler, lüzumu â- nında, müvazene temin edecek şekilde gergin durmuyordu. Kâhin.. fazla yarulduğu için, otur- duğu yerde, arkaya doğru, buzun üze- rine uzandı. Bir müddet, böyle, sırtüs- tü dinlendikten sonra, doğrulmak iste- di. Doğrulurken, buz üzerinde, birden- bire kaydı. Bu kayma, o kadar âni ve