kesti: Nereye gidiyor- - Br> | — Karşıma çıkıp, | Beteye gittiğimi sora. “Atmeraklıları düşü- —.r,: tedbirli — ha- "l ediyorum. Ehemmiyeti yok Rejisör — fiğgürana öğretiyordu: — Şimdi — haydut gelecek, soni bacak. larından — yakalayıp uçurumdan aşağı sal- landıracak. Figüran etti: — Ya elinden bıra- kıverirse? tereddüt — Başka sahneler. de Trolün — olmadığı için ehemmiyeti yok! 5 RMW genç kızlar - evlenmiye taraftar değiller.. : Nereden biliyorsunuz? Kime, evlenelim! dedimse; ben SVlenmiyeceğim. Cevadını verdi de. d s | " 'hıı.'“ bir resimli kitap vüdetmiş- Ya, onu getirdim. ALS & 2 ive ağlıyorsun küçük.. TaççTnem öldü, babam öldü. Eve pa- * dönersem ikisi birden beni dö- — Karmızdan niçin ayrılmak istiyor - sunuz? — Ahlâkı için! Kadın atıldı: — Ne münasebet, ben herkesle iyi ge- çinirim. Erkek te atıldı: — Ben de onun için ayrılmak istiyo - rüm ya! * Uyandıramadım — Kayın valideniz yangında yandı ha? — Evet! — Kurtaramadınız mı? — Kurtarırdım amma, uykuda idi, öyle de rahat uyuyordu ki bir türlü kıyıp u- yandıramadım. * Doğru * ©Otomobil sahibi söyledi: »— Ben bu otomobili bir 'senedir kullas nayorum, daha tamir için beş para ver- miş değilim. Dostu cevap verdi: — Doğrü söylüyorsun.. Dün, ötomöbi - lini tamir eden usta da ayni şeyi söyledi. * Barda, güzel bir bar kadını gösterdiler: — Tanır mısın? Dediler. — Tanımam! Dedim.. Tanıttılar: — Bir Fransızdır, Macar batlarında İs- panyol dansı yapar. * Gördünüz mü? — Bay polis, şuraya bir şişe konyak bı- rakmıştım. Gördünüz. mü? — Bir boş şişe ile bir adam gördüm. — ©O adam nerede? — Fazla sarhoş olduğu için karakola götürdüm. * Uyku ilâcı Genç kız, genç erkeğin yanma gitti: — Benim için geceleri uykunuzun kaç: masına artık gönlüm razı olmuyor. — Demek bana varacaksınız? — Hayır, yalnız size bir şişe uyku ilâcı hediye edeceğim. * Renk değişikliği Biri dedi: — Ben bir erkek tanırım, karısı ölmüş- tü. O gece saçları birdenbire bembeyaz oldu. Öteki de dedi: — Ben de bir kadın tanırım. Saçları sapsarıydı. Kocası öldüğü gece siyah olu- verdi. ö * Ancak Evlenecek bir genç kızdan bahsediyor. lardı: — Altı Hisan bilir! Dediler. Söze karışan oldu: — Kocasına acıdım, karısını dinliye - bilmek için 'ancak iki kulağı var da.. * Mesai saatinden hariç etti: — Bu akşam bize gel, karım şarkı söy- liyecek, kızım da piyano çalacak! — Peki patron, yalnız Mesai saati ha- Yazıhane sahibi kâtibini evine davet — Bizim maç bitti, onların maçları da bitşe de bir an evvel şuradan çı- Hn'gitsek, ne iyi olacak!.. At e e — Ki — Afjjfedersniz bay, su nasil mu, sıcak mı? Sekizinci defa evlenen artist — Ne tuhaf, hâlâ alışamadım. Evlenme me- 'murunun karşısında iken gene he yecan hissettim. zarafet —. y Hor yıl bu mevsim- — O ğE de Parisin en güzel |kadınları yapılan za- rafet müsabakaları i- le alâkadar olurlar. Bunlar; otomobil, el- bise müsabakaları, su bayramı, büyük mü- kâfat gibi bir çok mü- sabakalardır... Hepsi de Parisin büyük ter- zilerinin büyük san'at ve zevklerini teşhir için birer fırsat olur. Paris, bu sene faz- la olarak (1937) ser- gisi ile beynelmilel bir toplantı noktası hâlini aldığı için bu müsabakalar da her seneden daha büyük bir ehemmiyet ve kıymet kazanmış bu- lunuyorlar. Çünkü Parise gelen ziyaret. çiler çok eskidenberi tanılan Fransız zara- fet ve zevkinin hay- ran ve şahidi olarak dönmelidirler, Bu hu« susta bilhassa Fran. s1IZ sinema ve tiyatro artistleri büyük gay- ret ve paralar sarfet- tiler,. Birinci müsabaka «su bayramı» idi. Bunda Fransız gençliği bütün inceliği kendini gösterdi. Güzel mayolar - içinde güzel vücutlar ve güneşten yanmış güzel bacaklar. En güzel sinema yıldızları plâj kıyafetinde herkese hayranlık ve neşe dağıttılar. Bunlardan biri gök mavisi bir plâj man tosu içinde tıpkı bir kuşu andırıyordu, Biri dalgalardan henüz çıkmış (Venüs) e benziyordu. Birinin kırmızıyla — süslü bembeyaz, uzun elbisesi altında gizlenen ne güzel sporcu bacakları vardı. Hepsi de şık ve güzeldi. Fakat Süzi Lemetr, lâci - vert, pastel mavisi ve beyaz çizgili keten elbisesile hepsinden çok beğenildi. * 1937 (Elegans - zarafet) müsabakası'da çok heyecanlı oldu. Karşısında en ince bir zevkle süslenmiş bu kadar genç ka - p te bunlardan birini seçebil - n jüri her halde epeyce müşkü- lâta düşmüş olmalıdır. Bahusus elbiseler © kadar muhtelif tarzlarda ki... Bunları birbirlerile müukayeseye im - kân mı var? Meselâ: Süslü bir akşam tu- valeti ile sade bir tayyör, evolan» l1 bir organdi tuvaletle bir spor elbise birbirle- rile nasıl ölçülebilir, her biri kendi tar- zında, başlı başına ve ayrı bir güzellikte. Müsabakada elbiselerin tina cins tas- nif edilmemiş olmasıma, yahut müsnba- kaya yalmız bir cins elbisönin kabul cdi« Jeceği şart konulmamasına şaşmamak ka- bil değil. Bu yüzden jürinin işi hayli güç- leşmiş bulunuyordu. Bu sene yüksek ter- zihanelerin bu güzel mümessillerini mah- zuğ etmemek için bir çok «teselli mükâ- fatır dağıtıldı. Bir gazetesi müsabakaların bu seneki ehemmiyeti hakkında şunları yazıyordu: «Paris» e dünyanın her tarafından bin- lerce ziyaretçi gelecek. Gelemiyenlerin bile gözü Pariste, ve onun bir aksini ya- şatacak sinemalarda olacak. Sergi yılı - nin büyük zarafet mükâfatını alacak. Pa- risli her halde öteki senelerin birincile - rinden çok daha fazla merak uyandıra - eak, Bu zarafet birincisinin hayali« San Fransisko>, «Şankhay» — sinemalarının perdelerinde görülecek. Eğer o hakika - ten çok cazip ve çok güzelse tek onun için Parisi görmiye gelecekler. Gazetecinin bu kadar ehemmiyetle bahsettiği ve hakikaten de büyük bir kıy- met ve ehemmiyeti olan bu müsabakada artistlerden birinin ay ışığı rengindeki pullu elbisesi, birinin yeşil akşam tuva- leti, bir başkasının da mavi «organdi» den genç kız elbisesi, bir artistin de bro- deri anglez robü çok alkışlandı. Birinciliği Janin Giy adında - son za- manlarda hemen hemen unutulmuş olan Sayfa ? KADIN| - Pariste yapılan müsabakası büyük Zarafet musabtakasında çok bDegenil en bir takım kürklerle süslü mükemmel bir sarı tays yör vardı. ' * Müsabakaların üçüncüsü «otomobil za- rafet müsabakası» idi. Ayna gibi pırıl pı- rıl parlıyan, en güzel aerodinamiklerin her birinde açık renk, süslü bir esvap gi- yinmiş bir genç kadın vardı. Bir yığın organdi, dantel, fırfır ve u- zun (rop) lar... Şüphe yok ki bu tuva « letlerin hepsi de güzel. Fakat hiç biri mo- dern otomobillerin sade biçimlerine uy- müyor. Bununla beraber artistlerden Mo. na Goya ile Marsel Şantalin bizim şehir- lerimizden ziyade (Holivud) a uyan tu- valetleri pek beğenildi ve alkışlandı. Fakat birincilik gene en sade bir tay- yörde kaldı. «Büyük zarafet mükâfatı» nda olduğu gibi bu müsabakada da fazla uzun elbi - seler göze çarpıyordu. Fakat her halde bu volanlı pliseli ağır elbiseler modern kadının ideal elbisesi sayılamaz. İnsan, rahat ve tabiiliği bu kadar eski bir moda- yya külfetli elbise modasına feda eden ka- dınlara gayri ihtiyari şaşıyor, Modern ö- mür bütün ağır elbiselerin akşama tah- sis edilmesini icap ettirmektedir. Hiç bir şik kadın bu kaideyi ihmal etmek hata- sına düşmemelidir" Parisin 0 kadar beğe- nilen ince zevki şu bir cümle ile hülâsa edilebilir: Giydiğiniz elbise günün saa- tine uymalıdır. Bünün için - müsabakâ dışında « kuyruklu elbistleri, tüyleri, sore guçları, çiçekli volanları geceye sakla « malı, Bir genç kız Kayboldu Şişlide, Matbaacı Osman sokağında 35 numaralı evde oturan 20 yaşlarında kız muallim mektebi talebesinden "Ne- dime evvelki gün evden çıkmış, gece e- ve dönmemiştir. Ailesi polise müracaat derek hâdiseyi haber vermiş, polis i - kinci şube kayıp kızı aramağa başla - miştir. Yeni jandarma Komutanı işe başladı İstanbul Vilâyeti jandarma kuman- danı binbaşı İzzet başka yere nakledil- miş, yerine binbaşı Abdülkadir tayin edilerek yeni vazifesine başlamıştır. İzmitte mahsul bereketi İzmit (Hususi) — Bu sene İzmitte ve mül- hakatında siral vaziyet pek bereketlidir. Son olarak beklenen yağmurdan her köşeye bol bol yağınış ve zürra, azami bir menmuniyet hissetmiştir. Bu sene gerek buğday ve ge. rekse arpa mahsulü çok iyidir. Bilhassa A- rifiye tohum ıslah istasyonunun Cumhuriyet iamindeki buğday Liplerinden pek fazla ola-