2 Sayfa r_ .. Hergün Sulh hayali ve Harp hakikatı Yazan: Muhittin Birgen H, ir larafta diplomatlar konuşu- . yorlar; Avrupanın ve cihanm sulhunu muhafaza ile mükellef olan dip- lomatlar, diplomasinin tekerlekleri — ve dingilleri bozuk sulh arabasını, heyamo- la ile asıla asıla sürükleyip ilerletmeğe çalışırlarken, öbür tarafta askerler, har- bin motörlü tanklarına hareket emrini verince, yer yerinden oynuyor! Şu dakikada Madrid etrafında, her iki tarafa mensup yarım milyon askerin, yüzlerce tankın ve her çapta binlerce to- pun ve bin kadar tayyarenin iştirak etti- Bi büyük bir harp cereyan ediyor. Cihan harbinin sonundanberi henüz bu kadar askör ve bu kadar modern harp âleti karşı karşıya gelmiş değildi. Merkezi îııı panyanın cehennemi sıcakları içinde, &- teş yağmurları arasında, insanlar birbir- lerini boğmakta bu kadar kızgın bir mü- gadeleye atılırlarken İspanya işlerine ka- rışmama komisyonu, iki adim atıp üçün- cü adımda duran bozuk bir araba gibi, | harbin hiç olmazsa etrafa yayılmaması için uğraşıyor. * Halbuki harp yapılıyor; Çinde bir lâh- za için durduğu ve yahut duracağı, zan- nedilen çarpışma, yeniden canlandı. As- kerler, diplomatlar gibi değli, kısa konu- şuyorlar ve hızlı yürüyorlar: Yirmi dört saatlik bir ültimatom, sonra ilerleme ha- reketi, top, bomba, mitralyöz, tank, tay- yare ve nihayet, en küçük bir darbe ile damarları açılar ve kanını akıtan insan eti birbirine giriyor! Sulh ve harp mef- humlarının Uzakşarkta manaları bile kalmış değildir. Adımı ister sulh koyu- nuz, ister harp, büyük bir ezme kudreti demek olan Japon ordusu, varlığı henüz tecrübeden geçmemiş olan Çin ordusu karşısında, bütün tehdidi ile duruyor; duruyor değil, adım adım yürüyor. Buna mukabil, garpteki ateşi söndürmekten âciz olan sulh severlerin gözleri, Uzak- şarktaki ateşe bakmaya bile vakit bula- miyor. * Bu suretle, bir tarafta sulh sözlert, bir hayal halinde kulakları okşarken öbür tarafta harp yangını dünyamım iki küşe- sinde saçaklara sarıyor ve Bay Musolini de yeni yazdığı bir makale ile hakikati açıkça ve samimiyetle ortaya — atıyor; emilletler arasında hak ve sulh değil, menfaat ve mücadele vardır» demekten Jbaret olan makalesile Bay Musolini, kim ne derse desin, doğruyu söylemiş ve yea- liteyi ifade etmiştir. Ne Milletler Cemi- yetine bel bağlamak, ne de milletler ara- sında ebedi bir sulh tesisi imkânı olabi- leceğine inanmak bir hayal, hayali bir şato olduğunda şüphe etmeğe imkân yoktür. * Evet, sulh bir hayal, harp bir hakikat- tir. Bay Musolini için kani bir demokrat kafasile her şeyi söylemeğe imkân olabi- lir; fakat, dünya telâkkisinde çok realist olduğunu, bu realizmin ifadesinde de çok samimi ve açık bir dil kullandığını inkâr | ) etmeğe mahal yoktur. Bugün Londrada- ki bozuk dingilli sulh arabası, Bay Edeni her adımda kanter içinde bırakan — bir gayretle hâlâ yürüyebiliyorsa emin olma- hyız ki bu, o araba etrafında toplanmış olanların henüz menfaat ve kuvvet he- saplarını denk getirememiş bulunmala- Yının neticesidir. Bu hesaplar denk geldi- Bi gün, o araba çökecek, etrafında hiç kimse kalmıyacak, belki de, bu işi terke- dip gideceklerin başında bizzat Bay Eden bulunacaktır. . O zaman aldanacak ve yanacak olan- lar da sulh hayaline inanmış bulunan Bafillerden ibaret kalacaktır! Muhittin Birgen 1937 yılının en iyi giyinen kadını Geçenlerde Pariste Fransanın moda kralları arasında bir toplantı yapılmıştır. Bu toplanıtıda 1937 yılıfın en iyi giyinen kadını üzerinde hafi reyle bir seçme ya- pılmış, birinciliği Vindsor düşesi (eski madam Simpson), ikinciliği Kapurtala mihracesinin karısı prenses Karam, ü- çüncülüğü de şimdiki İngiliz kralının en küçük kardeşi Kent dükünün karısı al- mıştır. Bu seçme İngiltere kadınları arasında oldukça büyük münakaşalara yol açmış- sON'FPöÖsTA Resimli Makale: Büyük muharebe esnasında Almanların bunaltıcı bir hücumuna uğrayan Verdun sarsılmıştı, kale kumandanı baş kumandanlıktan talimat istedi. Neyapacaklarını sor- du, tek kelimeyle: mış doktorlarından biri, kadına tamam sırtı sıra 16 kere ameliyat yaparak, ken- disini ölümden kurtarmıştır. İşin en güzel tarafı, uzun gün ve gece- lerini hastasının yanında geçiren dokto- Tun, hiçbir vizite ücreti almamış olma- sıdır! Amerikada parlamentolar nelerle meşgul Amerikanın Birleşik Hükümetler Cumhuriyetinde mahallf hükümet par- Tâmentoları sıkıntı veren toplantı yer- İleri değildir, sanılabilir ki bu parlâ - İmentolarda üyeler yekdiğerini eğlen - dirmeğe karar vermiş insanlardır. Ve bu maksatla her gün ta hayale sığ- mıyacak kanun lâyihaları tekiif etmek- tedirler. İşte size bir kaç misal: Alabama hükümeli senatörlerinden Bonner meb'us ıeı;ımınde proğram o - larak halka verdiği sözü tutmıyan her Meb'usun sahtekârlık cürmü ile mah- kemeye verilmesini istemiştir. Nev - York meclisinde üyelerden bi- ri her taksi otomobiline bir sigara tab- lası vaz'ının mecburf tutulmasını tek - lif etmiştir. Gene ayni parlâmentoda diğer bir üye mektep talebelerini oku- la götüren otobüslerin milli renkte bo- yanmalarını reye koydurmuştu! Massachusetts'de mahalli hükümet reisine «Cemaat Kralı» ünvanının ve- rilmesi etrafında hararetli münakaşı tanbazlardan ders 20 nci &sır insan) lar olmuşlur ortaya bir kanun filme alınma'arı I'll_vıhnsı bu hafta Gip adını taşıyan bir İngiliz şirketi İstanbul lima - nında yapılmasına ihtiyaç görülen bütün yeni — tesisatı yapmayı üzerine aldı ve bu maksatla şehrimize 20 mü - hendisten mürekkep bir fen hey'eti yolladı. Gazetelerin aniattıklarına bakılırsa bu hey'et şehrimizde 3 gün ka- larak tetkikat yapacak ve bu tetkikattan alacağı neticeye İSTER İngiliz gazeteleri, modanın yüksek sosyete muhitinde gün Beçtikçe büyük bir salgın halini aldığını yazıyorlar, Bu iptilâ vahşi hayvan terbi- yesi iptilâsıdır. Gelinlik kızlar ve. deli- kanlılarla, henüz genç görünen kadınlar ve erkekler smokinlerini, fraklarım ve. ya en şık göce tuvaletlerini giyerek Lön- Grada yeni kuzulan «Aslan terbiye etme» enstitüsüne gidiyorlar, Öregon parlâmentosunda ise kur - bağanın avlanabilecek hayvanlar züm Tesinden sayılması için bir kanun lâyi- hası kabul edilmiştir. İllincis hükümetinde ise bütün aile babalarına tekaüdiye bağlanması için En nihayet şunu da söyliyelim: Pensilvani meclisinde bütün yan - ginların tahkikatta işe yarayaca, İSTER İNAN İSTER İNANMA! İNAN İSTER WW Dayanacaksınız! 3& I Sözün Kısası Vatan remizlerine E. Talu ir okuyucumdan mektup aldım. İçten, duyarak yazıldığı uzun “ luğundan belli: Mevzuu bahsettiği me « gele yüreğine dmn olmuş. Nasıl olmasın ki gazete sütunlarında hiç değilse yüZ defa temas edildiği halde, ber nedense lü- zumu kadar ehemmiyetle nazarı itibar€ alınmamış, medeni terbiyeye taallük e « den bir davayı tazeliyor. Okuyucum, Montrö zaferi yıldönümü * nün ertesi günü eline aldığı bir gazetede, bu münasebetle yapılan törene ait re * simleri uzun uzun tetkik ederken, İstik" Jâl marşını çalan mızıkanın etrafını çevie ren halktan bir kısmının selâm ve ihti- ram vaziyetinde bulunduğunu, buna mu: kabil diğer bir kısım halkın da tamamile lükayt durduğunu görüyor. $ Ve hülâsatan, diyor ki: — Milli varlığımızı, ve her Kİ LA Sti Milletlerin hayatında olduğu gibi ferdlerin hayatla - rırıda da sebi baha biçilmez bir kıymeti vardır. Fa - kat sebat yürüyecek bir davada ne kadar kıymet işe, yü- B İakb «5 süp şeyden Dayanacaksınız, şeklinde cevap aldı. Ve bu dayan'- YÜmiyecek davada da okadar büyük bir zarardır:- Mil » :“Md:î Tm::n::n,':;,îm:ugı: - A L n Kurlardı. " Zaler "” YArdür Rokfeller muvaffak öluncaya kadar 12 meslek Kar DeD ÖLT çe götürdü. Ve dçgiştırmuş. Forad ise hep ayni meslekte sebat etmiştir. termeyi ne vakit öğreneceğiz? n a y Bu sual çok haklıdır; ve ifade eylediği b İ z endişe pek yerindedir. Ben de kaç defb | , s U bu saygısızlığa şahit olarak kederlenmi « t şimdir. Halbuki biz, milli duyguları en ——— | Amerikanın hassas olan, ulüsal benliğini ilgiliyen iş- Arka arkaya ı HEhGuN Bm HKM Yüzü İk lerde son derece titiz ve kıskanç davranan On allı defa l ç Z k“l ço bir milletiz. Öyle iken, resmi, hususi bi : lli kızı nalarımıza resmi günlerde çektiğimiz © Ameliyat olan kadın Kaç kişlılnlz * Tanlı, şanh, ây yıldızlı bayrağın ekseriye | * ; Adamın biri bir gün timarhanenin birbirine uymıyan renkleri, şekilleri kar- Snünden geçiyoriur. Penciredini - şısında neden bu türlü lâkayt kalıyor, ; |Pi deliye sormuş: marşımız çalınırken neden ayağa — kalk- KŞN ŞİRİN miyor, başımızı açmıyoruz? Dti cevap tetindik Şüiphesiz ki bu, kasdi bir hareket de - | — nn ğildir. Hiç bir Türkün, hangi mezheptet lursa olsun, valani, milli varlığı temsil — Siz içeride I istniz? g î; ğ baç ilelsiş? eden remizlere karşı bile bile saygısızlık l =ı"" li ü edeceğini ne kabul, ne de hattâ tahmin ;" hüğretle tekvaslarığı edebiliriz. Sayın okuyucumu bihakkin si- y hat., nirlendiren o çirkin vaziyet fena bir alış- xı( Vı"ü mülş: y ; kanlığın henüz içimizden sökülüp atıl * — Ya siz dışarıda kaç kişisiniz? mamış olan tortularından ileri geliyor. e7 Sancağın, kudsiyetini idrak edememiş ıng ilter ede yenl koca bir nesil-hehüz berhayattır. Bunun Bir moda: [tahşî mensupları, ekseriyet itibarile, vatana ve | ) milli varlığa gösterilen saygının suç sa- | 1 Hayvan terbiyesi Bizde birisi polteli saymağa katlaşmaz |YGi zamanları hâlâ / hatırlarlar. Bu D 4 . e birisi postekı sa; kalkışsa: | bakımdan kendilerini belki de bi e Londralı Bayan Terry Smith, mütfiş «Vah vah, zavalh oynattı!» deriz. Halbt> | 3, börmek doğru olur. Andcîk_ır:l::a i bir zatürreeye tutulmuş ve üç ay baygın ki Amerikalılar hiç te böyle bir şey dü- | yatırlamakta oldukları o meş'um devrin İ | bir halde, kendisini bilmeden yatmış, h: şünmüyorlar. İşte misali: kapandığı günden bu ana kadar on beş | | yatından da ümit kesilmiş, Londranın, Şu Yesmini gördüğünüz kızcağız henüz | y) geçmiştir. Bu oldukça uzun zamar, B ! göğüs hastalıklarımdaki ihtisası jle tanın- sekiz yaşındadır. Fakat yaşının bu kadar | 4etik ortadan her türlü mazereti kaldırır. küçük olmasına rağmen büyük ve oriji k b e On beş yıl, en sakin itiyatlardan kurtul- | * nal bir Ünvan taşır: Amerikanın yüzü en | mak için bol bol kâfidir. t çok çilli kızı, Vatana karşı, onun remizlerine hür * | 9 Nevyorktaki Amerikalıların canları sı- kılmış, kalkıp bir «en çilli yüz» müsaba- kası yapmışlar.. Yüzlerce çilli kız arasın- da bu yavru birinciliği kazanmış. Müsa- baka yapılırken jüri hey'eti azaları üşen- memişler, müsabakaya girenlerin yüzle- rindeki çÇilleri posteki sayâr gibi saymış- lar, not tutmuşlar, notları karşılaştırmış- lar, bu kızcağızın yüzünde de 1985 adet gil bulunduğunu tesbit etmişler ve ona birineiliği vermişler. Kadınların erkekleştiği nasıl isbat edildi ? İngiliz gazeteleri son günlerde İngilte- rede boşanma davalarının arttığını, her- Bün bu yüzden yüzlerce davaya bakıldı- ğinı yazıyorlar ve intaç edilmemiş 850 davanın daha mevcut olduğunu kaydet- tikten sönra diyorlar ki: — Bu davaların hemen ekserisinin | * Dün hava ta: ü bY NK ve kin ün hava tamamen açık olarak geçmi$ Tüzgâr sakin olarak yıldız poyrazdan 9# birbirlerini tahkir etmesi teşkil ediyor. | x iyede -,,m; u:k *.—., met etmemek suretile, gösterilen saygi- sızlığı müseccel suçlar meyanında ka * nunlara resmen dercettirmeğe meydan vermiyerek, bütün yurddaşların sancağâ ve istiklâl marşına tazim borçlarını ifa etmeyi öğrenmeleri medeni bir borçtür: Ufacık bir dikkatle alışılması mümkün olan bu vazifeyi ifada hâlâ kusur eder * sek, vatandaşlık ve medeni Insanlık s1 “ fatımıza kendi kendirfiz leke sürmüş O * —e — İngiterede yeni bir v ÇAA P seyrediyorlar, alıyorlarmış. ları şaşırttı vesselâm! BU GÜN HMAYA Bugün hava tamamen açık lâyihası konmuştur. AT — ee ee ie ae d ödüe için hakkırıda bir kanun içinde konuşulacak - Ne oluyoruz? Yoksa kocasızlığa veya ka- bi rısızlığa doğru bir istihale mi geçiriyo- :::ğ:u; m ruz?. Bu da gösteriyor ki, geçen asırlara | n fazla sıcaklık jl göre, kadınlar erkeklerin birçok fena ta- 33, en az sıcaklık raflarını tamamen benimsemişler, yani m' olarak kayde- müsavat temin etmişlerdir. Benimsenen | gijmiştir. fena taraflar küstahlık, şirretlik, kabada- | — Bugün havanın du_ yılık, inat ve döğüşmek arzusudur!» — |yurdumuzun.. ce- ıhk nup ve cenup doğusu mintakaları e? Karadeniz — kıyılarında bulutlu, — GüY yerlerde açık geçmesi, rüzgârların ğu Anadoluda şarki, cenubi Anadoludi cenup istikametinden, Trakyada 'Ğ diğer mıntakalarda da garbi istikameti j esmesi muhtemeldir. göre tekliflerde bulunacaktır. Fakat İstanbul gibi bir şehrin bütün ihtiyaçlarını üç gün gibi kısa bir müddet zarfında görüp anlıyarak düzeltilmesi için plân yapmak mümkün olımıyıcıu.m göre biz gazetelerin hiç değilse bu müddet bahsinde verdikleri haberlerin doğru olabi - leceğine inanmıyoruz, fakat ey okuyucu sen: İNANMA!