25 Temmuz 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

25 Temmuz 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Otel aalabinl vuran Âdem Baba tevkif edildi | Bir kaç gün evvel Sirkecide bir &- lacak yüzünden Bahrisefid oteli sahip- lerinden Reşadı yaralıyan ve kendisi de polis memuru Cevadın kurşunile ayağından yaralanan Âdem baba Cer- rTahpaşa hastanesine kaldırılmıştı. Â - dem babanm yarası hafiftir. Kendisi görülen lüzum üzerine tevkif olun - muş ve tevkifhane hastanesine sevke” dilmiştir. Diğer taraftan Reşadın yara- ları çok ağırdır, Hayatından endişe €- dilmektedir. Bu cinayetin tahkikatile 4 üncü sor» gu hâkimliği meşgul olmaktadır, Bir rüşvet davası Dün, Asliye | inci ceza mahkeme - © sinde bir rüşvet davasına bakılmış, bir nahiye müdürünün duruşması yapıl » mıştır. Hâdise şudur: Bundan bir müddet evvel, Yeniköy nahiye müdürü Salâ - hattinin, Ahmet Nusret isminde biri » sinden 25 lira rüşvet istediği iddia e - dilmiştir, Ahmet Nüsretin meseleyi alâkadar makamlara önceden ihbar etmesi üze- rine, cürmü meşhud yapılmış ve yapı" lan tahkikat neticesinde nahiye mü - dürü tevkif olunarak, Asliye | inci ce- zaya sevkedilmiştir. Dünkü celsede dinlenen şahitler » den, polis 2 inci şube komiserlerinden Alişan hâdiseyi şöyle anlatmıştır: — Ahmet Nüsret meseleyi bize daha evvelden haber vermişti. Hattâ rüşvet olarak vereceği 5 tane 5 liralığı da, be- raberinde getirmişti. Müdüriyette bun- Yarın numaralarını tesbit ettik. Bun - dan sonra, 2 inci şube müdür muavini Fahri ile birlikte Yeniköye gittik. Bu sırada, Ahmet Nüsret ve nahiye mi rü de, bir otomobille geldiler. Az son - ra, Ahmet Nüsret, müdürden ayrılıp, gitti. Biz de yanına yaklaştık.. Merke ze davet ettik. Merkezde yaptığımız araştırmada, numaralarını tesbit etti- ğimiz 25 lirayı üstünde bulduk. Ken- disine sordu — Benim bu paradan haberim yok. Cebime bırakmış olacaklar! odiyerek, parayı aldığını inkâr Dün dinlenen diğer şahitler de, ay. ni şeyleri anlattılar, Muhakeme gelmi- yen şahitlerin celbi için başka bir gü - ne bırakıdı. Çünkü, bu davanın 25 şa- hidi vardı. Dün ise bunlardan ancak 10 nu gelebilmişti Profesör operatör Bürhanettin geldi Avrupada bir tetkik seyahati yapan Profesör Operatör Bürhanettin Toker İstanbula dönmüş ve “Tıp Fakültesinin Cerrahpaşa cerrahi seririyatındaki va. zifesine başlamıştır. e Yaralanan otel sahibi Reşad Yaptıklarını bilen bir sarhoş Evvelki akşam, Hasan oğlu Kâzım isminde biri sarhoş olmuş, nâra atmış, bütün Sirkesiyi altüst ettikten sonra, devriye polisleri tarafından güçlükle |tutulabilmiştir. Nihayet Kâzım polis Fevzi ve Beh- Tül tarafmdan zorla merkeze götürüle- iştir. Fakat merkezde sarhoşluğu büs artmış, polislere sövmüş ve Fev- zinin üstüne atılarak parmaklarını ı - sırmıştır. Suçlu dün adliyeye getiri rek, cürmü meşhud omüddelumumisi Hikmet Sonel tarafından sorguya çe - kilmiştir. Sorgu esnasında suçunu ta- mümile itiraf ederek, demiştir ki: — İçtim, adamakıllı da sarhoş oldum hani.. Fakat, sarhoşluğum kaçıncı kâ - dehten sonra başladı. Burasını kesti remiyeceğim.. Çünkü, o kadar çok iç - tim ki, hesabını tutamadım. Sonra da keyifle dışarı çıktım, bastım nârayı. Polis Fevzinin elini ısırdığım da, doğ - rudur. Yalan söylemek istemem Tokat ağır cezasında mahküm olanlar Bir sene evvel Artuvenın Heday kö - yünden Mehmet oğlu Ahmedi öldüren Mehmedin duruşması bitmiş, 12 sene hapse ve 500 Jira tazminata mahküm edil. miştir. Hasan baba köyünden Hasanı öl- İdüren, kardeşi Muharremi de yaralayan E yin oğlu Cemal de yen beş gün ağır hapse ve vermeği ra tazminat mahkâm edilmiştir. Dün gelen ve satılan mahsül Dün piyasaya 18 vagon buğday, 5 on arpa, #4 vagon yapağı gelmiştir. hracat için beyaz Anadolu arpası a. ranmaktadır. Odesada muayene edil - mek üzere 200 ton ve kilosu 62 kuruş” tan yapağı satılmıştır. 158 balya tiftik ıştır. ladır. Fasulye stoku ise az kalmi Kilosu 1 kuruş artmıştır. Geçen haftaya nazaran piyasada bi- raz canlılık vardır. a e : | ONUL İŞLERİ Okuyucularıma Cevaplarım Beşiktaşta Köyiçinde Bay Naciye: Aydınlı kız hikâyesi bir hayal değil, bizzat şahit olduğum bir hakikattir. sözüme itimat edebilirsin!z. Muhit var, avutma ihtimali eksik, sadakat hisleri. nin kuvveti bundan olacak, diyo nuz, fikrinize iştirak edemiyeceğim. Fakat bir dakika kabul edelim, netli * İzmirde Bayan «C. Cs» ye: Bu gencin resmini bana gönderiniz, t, £ tah de çok muvaffakiyet gösteren arkadaşımıza verelim, istişari mahiyette fikrini almak faydasız ol- maz. * Beyazıtta Ahmet Hilmiye: Tablatin henüz keşfedilmemiş pek çok kanunları vardır, çocuğun anne veya babasından hangisine hangi şe- rait içinde benzeyebileceği bu kanun- lardan birinin bükümleri dahilinde o- lacak. Fakat o kanun nedir? Maalesef bilmiyorum. * Edirnede Bay K. B. ye: Bir erkeğe nikâh yerine, şifahi ya- hut tahriri mukavele ile bağlı olan ka- dına zevce değil, hizmetçi derler, Bir metresin bile hiç olmazsa serbestlik gibi bir insanlık tarafı vardır, bu va- ziyette ben onu da görmüyorum. * Samsunda Bayan Şükrüyeye? Sizi fazla müşkülpesent görüyorum. Ben Samsunu yakından bilirim. Deni- zinin karşısında geçirdiğim tiç beş ay hatıralarımın çök kıymetlilileri ara- sında saklıdır. Çocukluk etmeyiniz. TEYZE BON POSTA 'HADİSECER KARŞISINDA Doktorlu plâjlar Yoni bir haber: Bütün plâjlarda birer doktor bulundu- rulmaktadır. Plâjda bhastalananlar bu doktorlara gidip kendilerini muayene et- tirebilirler, * Plâjda hastalanan, doktora koşacak: — Doktor ateşim var, yanıyorum. Doktor soracak: — Esmere mi, sarışına mı? * Doktor ikinci hastayı dinliyecek, hasta bir erkektir: — Neniz var? — Birdenbire gönlüm bulandı. Doktor etrafa bakacak; “pl: yatmiş çirkin bir kadın gözüne ilişecek: — Bu kadını plâjdan atın, bayın hasta lanmasına sebep oldu. * Üçüncü hasta da bir kadındır: — Doktor, birdenbire sin bozul- du. İçimde gebepsiz bir üzüntü, bir kor- ku var. — Evli misiniz? vet! — Plâja kiminle geldiniz? — Tanıdıklardan birile.. — Erkek mi? — Evet! İlâç tavsiye edece — Kocanızın yü , giyinişini gişeye tarif edin, geldiği zaman içeri sokmazlar. — Bundan iyi ilâç mı olur; sinirleriniz şimdi yatışır. * Kılıbık doktora, plâj doktorluğunu tek- Ni£ ettikleri zaman yüreği oynadı: — Haftadan haftaya dayağa alışıktım amma, her akşama binerse tahammül edemem, * Mayolu hasta plâj doktoruna çıkacak: — Doktor. Doktor alışkınlıkla emredecek! — Soyununuz! * Plâjlara yalnız doktor kâf mi? Ne olur birer de nikâh memuru tayin etseler. İMSET Bayan Ruzvelt bir sinema şirketi ile mukavele yaptı Amerikan Cumhurreisi Ruzveltin ka. rısı Bayan Ruzvelt çok çalışkandır. Be- yaz saraydaki bü- tün resmi kabulle- ri idare ettiği, mi- safirleri ağırladı. ğı, cumhurreisi karısı olmak itiba rile, her türlü me“ rasimde bulundu ğu gibi, radyoda musahabeler ya. par, üniversiteler- > de (konferanslar a verir, gazetelerde Bayan Ruzveli fıkralar, makaleler yazar, Bayan Ruzvelt şimdi de, Amerikanın meşhur film sanayicilerinden Goldvin ile kumpanyasının çıkaracağı bütün filmlerin reklâmı için gözetelerde seri makaleler yazmak üzere bir mukavele imzalamıştır. Amerika Cumhurreisinin zevcesi bura- dan alacağı on binlerce doları, cemiyeti Jhayriyelere harcıyacaktır, Roman nasıl yazılır? San'at eserlerinin yaratılış cephesini merak eden okuyucularla bir hasbıhal Yazan: Halid Fahri Ozansoy Bir müddettir, yazmakta olduğum bir romanın dağınık elemanlarını toplamak, sonra bunları kafamın içinde yeniden bir şekle sokmak için Boğaziçinde dola- şıp duruyorum. İşin bu tarafı yalnız ba- na aittir, fakat evvelce hatları çizilmiş muayyen bir plâna göre de yapılsa bu tetkik ve müşahedelerin bende uyandır- dığı bazı fikirler, öyle sanıyorum ki sanat eserlerinin yaratılışı cephesini merak İeden bir kısım okuyucularım alâkadar edecektir. İşte bunun için bu hafta bu mesele üzerinde durmak istiyorum. Meselâ benim, romanım için, aradığım nedir? Tasavvur ettiğim bir vak'anın muhtelif safhalarile geçeceği muhit veya muhitlerde o vak'aya en uygun kıymet- leri araştırıp bulmağa çalışmaktır. Fa- kat bu kıymetler nisbidir. Benim için fi- lân veya falan teferrüat olur da bir baş- kası için tama: başka cihetlerdir. Yal- nız şu var ki, en basit bir zabıta vak'a- sından tutun da en muğlâk bir ruh dava sına kadar hiçbir hâdise hiçbir müellif den ayni şekilde görün- i şahsiyetimiz işe mü- dahale eder ve bu suretle ayrı ayrı gö- rüş ve duyuğların yaratacağı heticeler ortaya çikar, Hele bu neticeye gidilen yolda bütün fikirler, tahassüsler, bütün tasvirler ve tahkiyeler, ilkönce yâzan, sonra okuyan için en mantıki bir sistem- le sıralanır. Yeter ki bu potada birbirine kârıştırılan etzalar neticede bulanık bir renk almasınlar, Bulanırlarsa mesele bâ- sittir; Demek ki toplayan, yanlış eczaları birbirine karıştırmıştır. Bilhassa dalgın- dır, işinin üstünde değildir ve bakarken nereye bakacağını, mevzuu için nereye bakması lâzım geldiğini iyice tayin ede- memiştir, El bir kere şişeleri araştırmak- ta yanılırsa bütün eserin bir infilâk, yani bir iflâsla bitmesi de kaçınması imkânsız bir facia olur. Hâsılı demek istediğim şu- dur: Herhangi bir mevzuda, başlangıçla sonu tayin etmek güç olmasa da aradaki mesafeyi ve o mesafede durulacak mer- haleleri, görülecek, seyredilecek levha- ları ve tetkik edilecek tipleri hep muay- yen bir fikre yardımcı olacak şekilde en ufak bir dalgınlığa, bir ihmale kapılma” dan yapmak, oldukça yorucu ve zanno- lundağundan fazla karışık bir işdir. Bun- dan ötesi, yaratan şahsiyetin bu dağınık rüzlerden bize fışkırtacdğı hayat şülele- rinin şu nisbet veya bu nisbette göz ka- maştırıcı olmasıdır. Onu da, görüşlerinin ve duyuşlarınn artistik bir terkibi vü- cuda getirecektir. Bazan bir minare, bir için ayni adesi mez. Muhakkak selvi, bir apartıman köşesi, hattâ bir dük- kân tabelâsı böyle artistik terkiblerin en mükemmelini ortaya koyal Meselâ, vaziyete göre, İçi boş bir sigara tablasile ağına kadar içilmiş sigaralarla dolu bir tablanın bile manası başkadır. Sigaralar hep dibine kadar içilmiş olabilirler: de- mek ki bunları içen kahraman, derin bir düşünce veya iş içindedir. Bazan da, bi- Ter nefes içilerek atılmışlardır: demek ki, bizim tiryaki sinirli, sabırsız, kabına siğ- maz bir haldedir. Ne bileyim, daha böy- le nice görünüşte basit hâdiseler, bir de bakarsınız ki, en hayret verici gayrişuur tahlillerine yol açıyor ve meselâ kayadan buluta ve bir yapraktan bir billâr kadeh parıltısına geçerken, hiç şüphesiz en bin birlerile imtizaç edemez sanılan şeyleri en mantıki mevzua kendi muhayyile ve hassasiyetimize göre bu dağınık eleman- ları toplayabilmemizdir. İyi veya fena avcılığımızı da okuyan ve tenkid eden kararlaştırır. Fakat muhakkak olan, ben- ce sanat eserlerinin muvaffakiyet sırrı, her şeyden evvel, o eseri vücuda getire- nin bu hakikati kavramasındadır. Nite- kim yazıda rengi ve üslübu da ancak bu hazırlık, devrindeki Şaşmaz zekâ tayin edebilecektir, Şu da var ki, insan, ne bir madde ato- mu, ne de bir fikir atomu yaratabilir. O halde bütün hayal mahsulü dediğimiz edebiyat bile, müsbet edebiyat ve bizzat ilim gibi, tamamile hakikat üstüne isti- nat eder: fakat bu defa her türlü tama- mi tamamına benzerlik endişesinden sıy- rilmâk ve yalnız neticesi «umumi man- tık» olan «nisbi» benzerliğe sadık kal- mak şartile,.. İşte ancak bu sayededir ki İtalyan şairi Dante'nin İlâhi Komedya- sındaki barikulâdelikleri bile kabul ede bilir, beğenir ve güzel deriz. ” Sonra şunu da hatırlamalı ki, asabi höcrelerde toplanan her duyunun tesir- leri sanata faydalıdır. Ancak, havasımız« ia hariçten alınan tesirler, maddi hatıra» lar yerine, dimağ sadece bir teessürün izini muhafaza etmiş, yabut duyularım» zan kavrayışı sür'atle mücerred bir şekle veya bir «teessüri fikir» haline intikal etmişse artık san'at imkânı kalamaz Çünkü o zaman madde dı şey firag ederek yerine yalnız izini, gölgesini bıra” kır. Böyle bir sanat ancak sanatın gölgesi olur. Hald Fahri Ozansoy Avrupada okuyan bir gencimizin muvaffakiyeti Brüksel (Hususi) — Adliye Vekâlet” hesabına buradaki | üniversitenin hu- kuk fakültesinde tahsil etmekte o! lan Faruk Mümta bu defaki imti hanlarda ecne- bi talebe birincisi olarak sınıfını geç- miş ve profesör- leri tarafından takdir ve tebriklere mazbar olmuştur. Sokaklar sulanacak Şehrin sulanması için mevcut vesa it kâfi gelmemektedir, Belediye şeh * rin sulanmasını temin maksadile otu3 tane su arabası yaptıracaktır. Bu ara * balar yapıldıktan sonra mevcut kaza *' Jara yolların sulanması için dağıtıla » caktır. Sokakların sulanma mevsiminin ortasında bulunduğumuzdan arabalaf bir an evvel imal olunacaktır, Pişmiş kelleler teşhir edilmiyecek Pişmiş veya pişmemiş başların câ mekân içinde ve dışmda veya çengel €, de hariçten görülebilecek surette as hı bulundurulmaları yasak edilmiştir... 1 / a Yazlık roplar Sağda — Açık mavi krep birme dan sade bir rop. Önündeki kup kalgı” şeklinde iniyor. 787 : beyaz birmanda9 n börlero, Mi ri ipekliden Bi ğ BlozW kilde fiyonil Yavrularınıza bol reçel yediriniz bi gürbüz olsunlar.

Bu sayıdan diğer sayfalar: