24 Temmuz înîzlgıjleki cinayetler Dünya zabıtası en çok bunlardan yılar, hemen hemen panır, gider hepsi failleri bulunamıyarak ka Yegüne şahidi, ıssız bir gece, karan- hk bir gök, ve hışıldıyan deniz olan ci Dayetler hiç şüphe yok ki zabıtayı en $ok şaşırtan, Üüzen cinayetlerdir. Bir Bece yarısı koca gemide el ayak çekil- dikten sonra vukua gelen cinayetler sırlarını kendilerile birlikte denizin de- Tinlikerine gömmüşlerdir. Ve bunlara! da ekseriya intihar süsü verilmiştir. Bu cinayetlerden ikisini anlatalım: /" Keene Amerikalı bir zengindir. Va- #ihgtondan gemiye binmiş ve Norfolka hareket etmiştir. Kendisini ancak va- Püra binerken görmüşler, o kadar. Er- tesi sabah, hiç bir iskeleye uğramadan Gdoğru Norfolka gelen gemi, yolcularını boşalttığı zaman Amerikalı zenginin Meydanda olmadığı anlaşılmıştır. Zenci kamarot, Keene'nin yattığı ka- Maraya girmek istemiş, kapalı olduğu- hu görünce, anahtarla açarak içeriye Birmiş, ve duvarda, pencerelerde kan le kelerini görünce şaşkın bir halde hemen kaptana koşmuş, kamaraya gelen kap- fan da davlumbazların açık olduğunu, Yete bir takım kâğıtların saçılmış bu- Tunduğunu, bir köşede de kırık bir ay- Rwıçzn ile bir- altın saa* görmüş- Kamarada başka bir karışıklık yok. tu. © halde, bu 79 numaranın sahibi, Dereye gitmişti?. Ne gibi bir âkıbete Uğramıştı? Beklenilmiyen bir tesadüf, bu €Esrarlı gaybubeti aydınlattı. Balık AVına çıkan bir kafile, bir körfezde av- hnırken. ağlara gayet ağır bir cismin ğinı hissetmişler ve ağı sahile Sekerek, bir cesed meydana çıkar! Tdı , Cesedi incede ninceye muayene der, bunun kaybolan Amerikalı :hgışıe aid olduğunu anlamakta gecik- n'mşqleı. ve beyninde bir kurşun ya- v:ı ile, boynunda dolanmış bir halat di _hzlaun ucunda da bir çünta asılı ol- U görmüşlerdi". Çantanın içinde tayin edilemedi kadın ve bir de başka bir erkeğin ce « setleri vardı, Zavallıların her üçü de bir balta ile öldürülmüştü. Ayrıca, tay- faların sıkı sıkı başında nöbet bekle - dikleri demir bir kafeste de üçüzlü ci * nayeti birbirlerinin üzerine yükleme « ğe çalışan iki adam vardı. Hâdise şöyle olmuştu: Boston'dan kalkan Fuller gemi,: de zabitlerle yatıp kalkan bir üniver - siteli talebe, bir gece kamarasında | u. B Ra el e n ı yurken bir kadın çığlığile Uuyanmış, 1 & Bümüş çay süzgeci, ötömöbi çeki- İyarı çıplak bir halde feryadın geldiği | teneke kutu açmıya mahsus bir â- | tarafa fırlamıştı. let, farak, çakı, gazete, kravat, üç ta- b yi Gürültüye koşan diğer tayfalar ba- vincS kürşunu, bir zar, manikür bıçağı ıran n '.au;;ndga beyni pat'aa- bâ:f_l:'bîü—mmm Hiç şüphe yok kiltılmak suretile, ikinci kaplanm ka « z €şya, sırf ağır çeksin diye | Tastgele toplanıp çantaya tıkıştırılmış Ve maktulün boynuna asılmıştı ve işin df?_ıa Baribi bütün bu eşyadan hiç bi - | :;"'m Maktul Keene'ye ait olımaması marasında, baş kaptanın da harita o - dasında öldürülmüş olduğunu görmüş- lerdi - Bu korkunç manzara karşısında ga: şırmışa benzeyen üçüncü kaptan, ken: disine teklif edilen kumandayı kabul etmek istememiş, sonunda çar ve na - çar idareyi eline almış ve akabinde de, hâdise sıralarında cinayetlerin — vukü bulduğu tarafta görülen — bir tayfayı «katildir» diye hapsettirmişli. Bu adam dümenci idi, Dümeni iple bağlayıp, aşağı indi ve her üç zavallıyı da öldürdü! &iye iddia etmişti. Halbuki gemi limana daha henüz varmadan, tayfa da mukabil ithamlar. da bulunarak, maktulleri — kendisinin öldürmediğini, üçüncü — kaptanı, baş kaptanı bıçaklarken gördüğünü söyle - mesi üzerine, tayfalar üçüncü kaptanı da kafese koşmuşlardı. — Jüri de ayni kararı vermiş, we üçüncü kaptanı 1 kemeye sevkettirmişti. Şahitler, üçür- cü kaptanın kanli”'baltayı güverteden denize attiğını İddia etmişler, üçüncü kaptan ise: — Maktuller birbirlerini öldürmüş olabilirler, benim suçlu olduğumu ney- le isbat edeceksiniz!. diye ısrar etmiş, mahkeme hey'eti de tereddüde düşmüş, lâkin sonunda gene üçüncü kaptanın suçlu olduğuna kanaat getirmişlerdi. 15 sene hapis m kaptan, sön se- nelerinde gösterdiği hüsnü ahlâk ne - ticesi affedilmişti. Diğer taraftan -Ful: Polis, denizde işlenen bu cinayeti çö- 'edi ve bu vak'a katilleri bulunma- # cinayetler dosyasına girip yeni bir ife işgal etti ve kapandı. b * Hb_Demıdı olan cinayetlerden ön ga. | Ve en esrarengizlerinden biri da Mdan kırk sene evvel işlenmişti. bir ha Fuller isminde bir gemi, arkasında de kayık bağlı olduğu halde lima- Yanaşmıştı. Kayıkta, kaptanla, bir de itirafta bulunmuşlar, bunlardan iki- si kaptanla, kadın ve ikinci kaptanın, üçüncü kaptan tarafından üldü - ğünü söylemişler, diğer iki tayfa da ak sini iddia etmişle: Vakıf zeytinlikleri ıslah edilecek Wakıflar Umum Müdürlüğü, mem - lekette zeytinklerin ihyası için mü - tehassıs ustabaşılar getirtimeğe karar vermiştir. Yakında Vakıflar idaresinin bir memuru İtalyaya gidecektir. Bu su. retle vakıflar idaresinin elindeki zey - tinlikler inkişaf ettirilmekle beraber mütehassıslardan zeytin yetiştiren köüy SAT z.x. j Milyoner gemide öldürülmüş, bir çanta bağlanarak Amerikatı Sonra retle vakıf ormanların ihyası hakkında Bu güzel kadının da katili kat'i olarak SON POSTA | Mimar gözü İle huuünkj Rusya Sovyetlerin daveti üzerine Rusyayı gezen mimarları- mız neler gördüler Yâzan: Şehirci mimar Bürhaneddin Arif Ongun İlk defa olarak Sovyet Rusyayı iyice tanıdım. Bu ay içinde Sovyet mimarları (20 senelik bir inkılâp hayatının içinde yaptıkları büyük eserlerin hesabını “ve | bilânçosunu kendi büyüklerine ilk mu - azzam köngrelerile verdiler. Ayni zaman- şda Sövyet hükümetinin dostu olan mam- leketlerden müşahit olarak davet ettik - leri on beş, yirmi mimara bütün rejim | Moskovanın büyük imar plânının tat- (bikini ve yer yüzünün en yüksek binası olan Sovyetler sarayının temel atma me- /rasimini bize gösterdiler. Paris, Londra, Viyana gibi Avrupanın len güzel şehirlerinin çehresini bu şehir. ler içerisinden bol bol geçen nehirler güldürüyor. Moskova şiindiye kadar bü bakımdan talihsizdi. Fakat artık Mosko- ikova « Volga kanalı ile bu ihtiyaç ta gi- derilmiştir. Uzak ve hayal gibi görünen bir dava Sovyet Rusya hükümet merkezi için ha- kikat oldu. Efsanevi Volganin sakin suları artık ta- rihi (Kremlin) in duvarlarına çarpıyor. ,Bendlerin, havuzların kapakları giıcırdi- yyor, mavnalar, motörler çalışıyor, ve üç Uzunköprü, 20 (Hususf Muhabirimiz ,yazıyor) — Umumt Müfettişimiz Kâzım PDirik'in kooperatif meraklısı olduğu ma- lümdur. Memur bulunduğu muhit içinde dalma kooperatifler kurmaya çalışır. Trakyaya geldiği zamandanberi de bu işlere ehemmiyet vermektedir. 'Trakyanın iktisadi hayatı bakımından ehemmiyeti aşikâr olan bu kooperatif hareketi için, öğrendiğime göre, müfet- tiş Kâzım Dirik, bilhassa iki mesele üze- rinde durmuştur: Bunlardan biri Trak- yanın yün ve yapağı mahsulü, diğeri de kavun ve karpuzudur. Her iki mahsul de mühimdir; bütün Trakyanın yün ve ya- pağı mahsulü, aşağı yukarı, senede bir kaç yüz bin liralık kıymeti olan bir işdir. Kavun ve karpuzu da herhalde yüz elli bin liradan aşağı değildir. Bu meseleler üzerinde İktisat Vekâleti farafından gönderilmiş olan bir Alman mütehassısı buralarda bir hayli zaman tetkiklerde bulunarak geri döndü. Bu tetkiklere göre, birinci mahsul üzerinde kooperatif kurnîayı imkân olmadığına karar verildiği söyleniyor. Çünkü mahsul epey mühim olmakla beraber, toplanma hududu, #ir kooperatif hududuna sığa- mıyacak derecede geniş imiş. İkinci mah- sule gelince, bunun için, gayet sür'atle bir kooperatif kurulmuş bulunuyor. Trakyanın bilhassa kazamız etrafında tekâsüf eden kavun ve karpuz mahsulü, senesine göre, binden iki bin vagona ka- dar yükselen bir kemmiyet sahibidir. An- cak, bunun kıymeti yüz elli bin lirayı geçmiyor ve müstahsil mahsulünden isti- fade edemiyor. Sebebi de şudur: Mahsul zamanında sevkiyatta hudud olmadığı için bazan vagonlar Sirkecide birbir! ü- zerine yığılıveriyor ve İstanbulda sürü- mü olmayınca bunların Sirkecide çürü- İ Dünyanın en yüksek binası olmak üzere yapılan Sovyetler sarayının maketi katlı gemiler Volganın suları ile beraber Moskovaya akıyor. Bundan sonra, ârtık Volga sahillerin- de akıntıya karşı halat çeken yedekçile - rin Moskovada büyük Kültürparkın ö - nünden, Lenin dağını çınlatan çevik, sür'atli, neşeliyeni şarkılarile aktıkları, kaydıkları görülecektir, Volganın garp sahilinde, Kirm şehrin- ldın çok ta uzak olmuiyan bir mevkide şimdi büyük inşaât güze çarpıyor, 30 met. he Flami-göünü ler gemisinin * tayfası ölüm döşeklerin-| : lüler de istifade edeceklerdir. Ayni su- | relik büyük deniz feneri Moskovanın bir ar yüz milyon metre mikâbi su a- gösteriyor. Sun'? gölün etrafı |parklarla - çevrilmiş.. -Kanalın başında bindiğimiz üç katlı Zosef Stalin vapuru bir numaralı bendde. 11 metre yükseldi. Yavaş gidiyoruz; Vapurumuz isterse 20 kilometre sür'atle de gidebilir. 16 ncı ki- lometrede ikinci kapak, biz de sularla İberaber 6 metre daha yükseldik. 44 üncü kilometrede Dmitrov kasabasının önün- den geçiyoruz. Kasabanın çarşısında ter- temiz giyinen kolhozların büyük faali - İyeti var. Daha ileride 3 numaralı bend - den vapurumuz daha fazla yüksel'yor, Pompalar çalışıyor, kapaklar açılıp ka - paniyor ve vapirumüz kâh bir havuzun içinde bekliyor, kâh yeşil ovaların orta- sından açılmış geniş sül cetvelinin içinden koşuyor ve bizi tam Volgadan itibaren 128 kilometre katettikteh ve 49 metre yük - selttikten sonra (Kimki) ye getiriyor, (Kimki) Moskovanın ilk iskelesidir. Kanalın inşası, büyük nehir münaka - lTâtırın hakikat sahasına erişmiş prog * ramlarından birinin ilk parçasıdır. 2 mil- .yar rübleye yakın bir kıymete malol - muştur. 240 bin ton demir ve çelik sarfo- lunmuş, 3000 kamyon geceli gündüzlü ça- Jışmıştır. Büyük (Exkavatör) ler ile 57 milyon metre mikâbı taprağın yeri değiş- tirilmiştir. Kanalda bir gün bir gecelik tetkikat. ştan sonra bitap bir halde şehre döndük. düğü görülüyor. İşte kurulan kooperati- fin gayesi bu mahsulü çürümekten kur- tarmak için sevkiyaftı tahdid etmek ve hiç olmazgsa çürümeğe mahküm görünen kısmın mahallinde çürümesi yüzünden müstahsilin navlun zararına uğramasına mâni olmak! Memleket Röportajları Trakyanın kavun ve karpuz mahsulü için kurulan kooperatif Fikrin çok güzel olduğu aşikârdır, lâkin alelacele kurulan kooperatif bu işi dar zamanda teşkilâtlandırıp muvaffak olabilecek midir ? Fikrin çok güzel olduğu aşikârdır. Lâe kin, bu sene alelâcele kurulan kooperatif bu işi, dar zamanda ciddi bir teşkilâta bağlayıp muvaffakiyetle neticelendirce bilecek midir? Bu sual muhitte dolaşıp durmaktadır. İkinci bir sual de şudur; Bu işin muvaffak olması için bütün seve kiyatın kooperatif elile yapılması iktiza ediyor. —Halbuki, kooperatife girmek Taeeburi değil, ihtiyaridir. Şimdiye ka- dar yapılan büyük gayretler ve teşvik- ler neticesinde kooperatife henüz müse tahsilin ancak yarısı girmiştir. Yapılan teşviklerin yanı başında, kooperatife gir miyecek olanların vagon almakta müş« külât çekecekleri de kendilerine anlatıl- makta olduğundan belki de büyük biz kısım kooperatife girecektir. Fakat, bu takdirde de gene herkesin zihnini tırmalayan meseleler var: Acaba, deniliyor, bu mahsul ne suretle bir elde toplanacak ve bunlara ne suretle bir kiye met takdir edilecek ve nihayet bu takdir işlerinde tam bir adalet temin edilebile. cek mi? Bu sualler mühimdir; bunun için herkesin zihni bununla meşguldür. Diğer taraftan, kooperatife giren müs- tahsiller arasında büyük mahsul sahib- leri ayni zamanda küçüklerin mahsullee rini de toplamayı ve bu işin ticareti ile de Meşgul olmaği'üdet edinmişlerdir. Acaba, bunlar, işe bu ticaret taraflarını da ka- rıştırmıyacaklar mı? Denildiğine göre böylelerinin bu mahsulün — ticareti - ile meşgul olmiyacakları temin edilmiştir. Ancak alâkadarlar arasında bu noktanın bir ukde olarak kaldığı da görülmektedir., Bütün bu ukdelerin yanında bir de bu işleri burada bilen bulunmaması, bu iş- lerden anlıyan memur ve muhasip bul. maktaki müşkülât göze çarpıyor. Bunun- la beraber, yakında bu tecrübeye girişi- lecektir. Temenni edelim ki iş muvaffa- kiyetle neticelensin. Söylenildiğine göre, kooperatifin sev- kiyatı tahdid etmesi, İstanbulda kavun ve karpuz fiatlarının yükselmesini de mucip olacak değilmiş. Amma bunun ne suretle temin edileceğini bilmiyorum. #seesesessAdAAAA AA AA SAA AA AA GödAeAa AA AAA BAA SAAAACA raktığı çehreyi şehirlerde hatırlamak bi- le mümkün değildir. ö İşçiler sendikasının kolonatlı büyük sa- lonunda eenebi dostlara ve müşahit mi- marlara mahsus locadaki yerimizi aldık. Sovyetler birinci mimari kongresinde do- kuz pansovitik cumhuriyetin mümes silleri aymı-ayrı tezlenini müdafaa ederek Stalin'in direktiflerine sadık kalacakları- nı vâdettiler. Metropolitenleri, Sovyetler sarayını, Moskova ve -Leningradım plânlarını ya- pan mimarlar ayrı ayrı mesallerinin he- sabını verdiler, Bundan sonra her istasyonu başka baş- ka renk, ışık ve zevk ile yapılan metro - ları gezdik. Moskovanın metroları, Paris ve Londra metropolitenlerinin geçirdiği püyük tecrübeden istifade yolu biline - gek ve daha muvaffak olunarak yapıl - mıştır. Yer altının insana verdiği büyük iç sı- kıntısı ve yeknesaklık, mütemadiyen de- ğişen ışıklar ve şekiller arasında burada tamamen unutuluyor. oskovanın büyük imar plânı geride | | kalan 8 sene zarfında tamamen tatbik ee dilecektir. Plândaki geniş yollar tama « men açılmıştır” Bir milyon iki yüz bin metre murabbalık yeni ikametgüh daire- leri ikmal olunmuştur. Önümüzdeki se- ne Kızılmeydanın. karşısındaki hariciye dairesi yıkılarak meydan iki misli geniş- Tetilecektir. Şehirdeki kültür parkları ik- mal olunmuştur. Yıkılan yerlerde müte. madiyen yeni mektep, çocuk bahçesi, ço« euk bakımevleri inşa olunmaktadır, «Leningrad» yeni plânı ile fevkalâde bir inkişafa mazhar olacaktır. Üçüncü beş senelik plân ile beraber, daha 309 şeh- rin imar plânları da ikmal olunacaktır, Don, Dnieper, Volgadaki büyük su siya- setine devam olunacaktır. Urallarda kurulan çelik fabrikaları a- ğir sanayide daha seçkin makinele: elde metreye ulaşacak olan çelik iskeleti y selecektir. Hülâsa Sovyet dostlarımız bize büyük bir misafirperverlik göstererek memnuni yetle ve büyük takdirle se san'at ve fen eserlerini gösterdiler. tüğ denize atılmıstı da bir proje hazırlanmaktadır. İntıbarmız şu: Çarlık Rusyanın bi -