Fen Âleminde: | (İYeni bir Edison yetişiyor Çocukluğunu ı babasının tarlalarında geçiren ve basit bir tahsil gören köy delikanlısı televııyon üstadı oldu Harbi umumil nihayet bulmuştu. Ame- rikada İdaboda Philo T. Farnsworh a> Bordum: — Eşin dastun çok mu? Göğsünü kabarttı: — Çok, dedi, hem pek çok. Yüzüne, acıyarak baktım, — Vah zavallı vah, dünyada rahat| dındaki 12 yaşında bir köylü çocuğu bü- 15 Yaşındaki katilin hâkime anlattıkları # Bir. ıydınben lıergıuı rıhtımda babamın katilini bekliyordun, onu öldürecektim ve bukararımı herkes- ten saklıyordum, nihayet emelime muvaffak oldum ,, Evvelki gün, Galata rıhtımında va- basının küçük çiftliğinde toprakları sür- — Neden? mekle vaktini geçiriyordu... Çiftlik pek — Neden olacak, eşten dosttan. tenha bir mahalde idi. En yakın şimen « — Eşten dosttan mı?.. Ne münase -| difer hattı 80 kilemetre mesafede bulu » bet?.. nuyardu. — Münasebeti var ki söylüyorum;| — Halen televizyon sistemlerinden birine huzur görmedin ve görmiyeceksin! sırdan çıkan yolcular arasında, baba- anın katili İlyası öldüren Halim ile suç eş dost için yiyip içeceksin, eş dost i -| ismini vermiş olan Philo 'T. Farnsworth çin giyinip kuşanacaksın, eş dost için| ömrünün ilk senelerini mekteplerde de- mrtağı Seferin, dün Sultanahmet 3 ün- tü sulh ceza hakyerinde sorguları ya- yılmış ve her ikisi de tevkif edilmiş - erdir, Katil, sorgu esnasında hâdiseyi büyük bir soğukkanlılıkla anlattı, su- şanu tamamile itiraf etti ve şunları töyledi: — Ben, babamın katilinin İstanbula fetirileceğini daha bir ay evvel öğren- miştim. O gündenberi, her sabah er - kenden rıhtıma gidiyor, babamı öldü « ten adamı, intikam almak için gözlü « yordum. Fakat, kat'i olarak ne gün ge- tirileceğini bilmiyordum. Dün sabah ga, her ihtimale karşı rıhtıma gittim, vapurlardan çıkan yolcuları — tarassut etmiye başladım. Bir de baktım ki, ba- bamın- katili jandarmaların — yanında karşıdan geliyor, İşte, nihayet bekle - diğim olmuştu. Çektim tabancayı, vur- Katil Halim dum. Fakat, Seferin bu işde hiç kaba -İnun duruşmalarına, dün ağır cezanın hati yoktur. Ona dün rıhtımda tesa e| işlerine bakan Asliye | inci ceza mah- düfen rastladım, gel beraber dolaşa -| kemesinde devam olundu. lım dedim, Bir şey de söylemedim. Çün Bir çok şahit dinlenildi, hâdisenin kü, sırrımı kimseye hissettirmiyor -| gizli kalan tarafları mahkemede ay - dum. Hâkim, Sefere sordu.. O da: dinlanmağa başladı. Dün dinlenen şa - hitlerden, Hekimbaşı çiftliği korucu - — Evet, dedi. Bu hâdisede bir alâ -|larından Safer hâdise hakkında şun * kam yok benim.. Halille rıhtımda ge -|ları söylemiştir: zerken, birdenbire silâh attı, bir ada - — Ben, o gün bir işimden dolayı Ha- mı vurdu. Ön adım mesafe vardı ara -| mamlıya gitmiştim. Dönüşte, hava a« mızda.. Ben şaşırmıştım. Oradan uzak- | damakıllı kararmıştı. Çiftliğe yakın - laşayım derken, ayağıma bir kurşun|laştığım sırada, yolun ötesinde boğuk yedim. Yanımdaki tabancaya gelince,| boğuk bir inilti işittim. bu eski ve köhne bir silâhtır. Onu, bir| — Kim var orada, diye bağırdım. maksatla taşımıyordum. Baktım inilti devam ediyor. Karanlık- Bundan sonra Hâkim Kâmil suçlu-|ta sesin geldiği tarafa doğru gittim. ya, iki yıl evvel Bigada babası Hüsnü- |Bir de ne göreyim: Ferhad, çalıların a- yü ne sebeple> vurduklarını — sordu, |rasında, kanlar içinde yatıyor. Buşın - Bu suale, Halil, şöyle cevap verdi: da iki bıçak yarası var.. Durnından, kan — Babamın bir kasaba 60 kuruş bor- | akıyor.. cu vardı. İlyas da, buna kefildi. Kasab| — Kim vurdu seni, diye sordum. bir gün babamdan borcunu istemiş,|Söz söyleyemiyecek bir haldeydi. İnli- babam da: yerek: — Şimdilik, vemmıymcgım diye ce-| '—- Çoban Ali.. Bir de tammadığım vap vermiş.. Bunun üzerine İlyas, ba-| bir arkadaşı.. Vurdular beni.. bama: Diyebildi. Sonra koştum, haber ver- — Canım bu borcu ben vereyim ba-| dim.. yaralıyı hastaneye kaldırdılar.. ri, mademki sen vermiyeceksin.. di -| Bildiğim, bu, kadardır... yince, aralarında kavga çıkmış, İlyas| — Reis Sadettin, şahide sordu: babamı bu kavga neticesinde vurmuş.| — Bunların aralarında wvelcı.- bir Suçlu Halil 338 doğumlu olduğunu, ihtilâf var mıydı?.. ©n beş gün evvel 15 yaşını ikmal ettiği-| — Bir koyun meselesinden — dolayı ©i de mahkemede söylemiştir. k““lllelî“ Başka bir şey bilmiyo - Hekimbaşı çiftliği cinayeti davası | ”- Üsküdar civarında, Hekimbaşı çift-|merkezi 3 üncü komiseri Ramazan din- Jiğinde çoban Ferhadı öldürmeğe te -|lenildi. Komiser Ramazan hâdisenin Bundan sonra Anadolu Hisarı polis | varını yoğunu feda edeceksin ve niha- yet eş dost için tabuta girip, eş dost e- lile mezara götürüleceksin.. * Evinde pijamanı şöyle sere serpe oturamazsın çünkü eşin dostun çoktur.. pat diye göliverirler.. y Canın bir fasülye piyazı ister, niye istemesin bu sıcak günlerde herhalde yağlı koyun kapamasına tercih edilir.. canın ister amma yiyemezsin ki. Eş dost, seni fasulye piyazı yerken görür- lerse ayıplarlar. * Evin şehirde.. herkes sayfiyeye miş, iki oda bir yer tutsan sana yetişe- cek. Gelgelelim sen böyle düşünemez- sin. Eş dost için ada ayırmak istersin, okadarına da paran yetişmez, Ve ni - hayet sayfiyeye gidemezsin! * Mahallende bir düğün var. Komşü- nun evde kalmış kızı nasılsa - kendine bir koca eskisi bulabilmiş.. ma' aile gi- deceksiniz. Eh çıplak de, £, giye'- cek elbiseniz var, Fakat givemezsiniz. 'Orada eş dost da bulunacaklardır. Sizi eski elbiseli görmemeleri lâzımdır. Eş dosta görünmek için masrafa, borca gi- Fer yeni elbiseler yaparsın.. geline de hediye götüreceksiniz. Geline en lü - zumlu şey bir tencere olabilir.. Sen de alıp gö- türemezsin, çünkü eş dost görecek ve seni tencere getirdiğin için ayıplaya - caklardır. * Her zaman eş dostla yiyecek, eş| k ş z SD ? pir elektrik tertibatı keşfetti ve bir fenni döstla içecek, eş dostla gezmeye gide - ceksin.. Senin kesenin ağzı açık kal -| dıkça eş dostun da çoğn!nı.—ık. Sözlerim ku]ıgma küpe olsun ve bir daha: — Eşin dostun çok mu? Sualini sorduğum zaman: — Çok! Diyip, karşımda böbürlenme! İMSET Bu akşamki konferans Bu akşam saat on dokuz buçukta İs - tanbul radyosunda Refik Ahmet Seven- | gil tarafından edebi fıkralar mevzulu bir konferans verilecektir. Şehremini Halkevinde konser ve koanferans ğil, tarlalarda goı;ıxmqu Televizyonun bugünkü tekâmülü hep bu «köylü çocu- ğu> sayesinde elde edilmiştir. | 12 yaşında iken küçük Philo akşamları .ıarlıdıın döndükten sonra çiftlikteki oda- cığına kapanir ve kendince elektrik maki- neleri yapmağa uğraşırdı! Uğraşa uğraşa bir grup elektrojen; sa- manlar için bir elevatör ve bir çamaşır makinesi yapmağa muvaffak oldu! Philo pek nadir olarak lokomotif gör- müş olduğu halde küçük mikyasta, fa - Kat mükemmel bir lokomotik - imaline muvaffak olmuştu. 'ta bir otomobil, ve tayyareler imal et - mişti. Çiftlik civarında kütüphanesi bulunan kimse yoktu!.. Babası da kitap alacak kudrette değildi! Philo nihayet babası- nan ayaklarına kapandı ve kendisinden ay da bir dolar istedi. Bu para ile taksit ile elden düşme bir ansiklopedi aldı... Gece gündüz okumağa koyuldu... Yalnız başına kitap ve ansiklopedileri |okumakla tam malümat edinemiyeceğini takdir eden küçük Philo, günün birinde babasının atına atladı ve civar şehirdeki |mektebe vardı. Müdürü görmek istedi. Vaziyetini ve derslerini takibe müsaade istedi... Çocuktaki zekâyı lâyıkile takdir eden müdür küçük yaşına rağmen onu «yük- sek kimya sınıfına» kabul etti, Dehşetli bir surette ilme susamış olan Philo gece gündüz çalıştı.. İki sene sonra | otomobillerin çalınmasına mâni olacak mecmuadan yirmi beş dolar mükâfat al- A Bu para ile kendine derhal bir pantalon İbulmağa koştu. Sebebi basitti.. Bir kaç gün sonra mektepte verilecek baloya iş- trak etmek jistiyordu. Philo gün geçtikçe çalışmasına daha büyük bir hız verdi... Sınıfları atlarcası - na geçiyor; büyük büyük tecrübelere gi- rişiyor, yaptıklarını beğenmiyor, sökü- yor, yeniden yapıyordu. Sonunda muvaf- fak oluyordu... On sekiz yaşına gelince televizyon sis- |. teminin plânını tersim etmişti. Bugün kullnmîmaiı başlanan televizyon maki- neleri hep Philonun çizmiş olduğu plânın esasları üzerinden yapılmıştır. Fakat Philo o vakit meydana getirdiği plânlar, makineler hakkında kimseyi ikna Bundan sonra da gene küçük mikyas- , malümatını bildirdi. Hiç olmazsa kimya şebbüsten suçlü çoban Ali ve Dursu - şüphe üzerine Şükrü tarafından ihbar —— e CÖNÜL İSLERİKZ, Mektupla evlenmek İsteyen genç Ankarada oturan bir okuyucum, bay «$. T.» bana zorla görücülük yaptırtmak niyetinde, «Bu hayırlı, mes'ut hir iştire diyor. Bu nokta bence bir. hayli şüpheli. İzdivaçta tavassut birleşmenin — vereceği mneticeye bakar, teşekkürü olduğu kadar Jâneti de celbeder, tehlikeli bir sergüzeşt- tir. Fakat bu kısmı geçelim, Ankarada o- turan okuyucumun söylediğine bakmız: «Teyzeciğim, «Sütununa «G, Ça imzasını atan — bir genç kısın mektubunu dercetmişsin, bu mektubu ben de dikkatle okudum. Onun yazısında sen henüz evlenmemiş, hayal Ppeşinde koşmaktan uzak bir genç kız ol- duğu kanaatine varmışsın. Bana da öyle geldi. «Benim asıl memleketim garbi Anadolu kasabalarından birisidir. Pazat memuri- yetim dolayısı ile Ankarada bulunuyorum. Yaşım 24. Ömrümün uzun seneleri mek- tep mralarında geçti. Şu dakikaya kadar Aşk ve hayal peşinde koşmuş bir inşan değilim. Evlenme çağına geldiğim halde evlenmiyorum, çünkü sosyete hayatına karışmadığım için kimseyi tanımıyorum. Fakat gazetenizde gördüğüm — mektup bana ümit verdi, o kızın istediği şartları kendimde mevcut gördüm. Sizden ricam bu mektubumun ayni sütünda neşridir. Genç kız bu mektubu görecektir, Brlen- mek niyetinde ise size yazacaktır, ben de yasıtanızla haberdar olabilirim. Hayırlı bir işdir, teyzeciğim.» * Bu dakika için bu mektup üzerinde ile- Ti sürülecek mütaleaları tehir ediyorum. Bir müddet sonra bahse geri dönmek ni- yetile, * Balıkesirden imzasız bir mektup aldım, yazan zat diyor ki: — 9 senedenberi kocalı ve çocuklu bir kadınla sevişiyoruz, ben onun tamamile benim olmasını istiyorum. Vaziyeti koca- gına anlatmayı düşündüm, kadın münl! oldu, bir müddet daha bu vaziyeti 'dame etmekliğimizi istedi, fakat ben tahammül edemiyorum.. Size soracağım..» * Zavallı adam, zavallı çocuk, zavallı ka- dın... İşte benim şimdilik söyliyebileceğim tek kelimeler... Şehremini Halkevinden: Evimizde zey- | eyliyememişti. Çünkü vaktin fen adam - bek (muhtelif vakyantlarila) Sepetçi, |ları Philonun yaptıklarını hetüz fantezi Kö:ığlu, Horun, ve Erzurum bar oyun- | telâkki &diyorlardı... ları gençlerimize öğretileceğinden milli| Tecrübelere girişmek için Philoya pa- danslarımızı öğrenmek istiyen veya bi-|ra lâzımdı.. Fakat parayı verecek ser - lenlerin kaydedilmek üzere ev kâtipliği- | mayedar çıkmıyordu. ne 27/7/ 937 akşamına kadar müracaat-| Philo aylarca uğraştıktan sonra pata- ları lüzumu ilân olunur. sız bir şey yapamıyacağını anlayınca Salt Lake Cityde George Everson adın- ulundugunu, ancak kat'i olarak ertesi/ da zengin bir adamın yanında bir iş bul- günü Kâzım imzalı bir mektupla ta -| du. hakkuk edebildiğini söyliyerek, şun -| George Everson makinelerden, elek « ları ilâve etti: trikten anlamıyordu. Fakat çok iyi kalbli — Ferhadı Ali ve Dursun 17 yerin- | bir adam olduğundan Philonun kendisi- den yaralamışlar. Hâdiseye sebep ça -İne anlattıklarına kat'iyetle inandı, onu bnan bir koyun meselesiymiş.. Bunu, | teşci etti... Alinin çobanı Mehmetten de soruştur-| Yeniden plânlar çizdirdi ve onu San duk.. ayn! şeyi söyledi. Dursun, Alinin | Fransiskoya götürdü. Philo o vakit 19 ya- damadı olur. şında idi. Şahit Mehmet de, kendisinin Alinin| , San Fransiskoya varınca plânları iki â- yanında çoban olduğunu, vak'anın vu-İlime gösterdiler. Âlimlerden biri Mas « kua geldiği gün, Ali ve Dursunun be -| sachussetsde teknoloji ensttüsü Azasın - raberce bir yere gittiklerini söyledi ve| dandı: Diğeri elektromagnetism Üstadı şunları ilâve etti: idit.. Döndükleri zaman ikisinin de elleri|, Âlimler Philonun zekâsına hayran kal- kan içindeydi.. Alinin elinde bir bıçak, | dılar... Dursunun da sopa vardı. Bana, sakın | sahada kendi malümatlarından daha yük- kimseye bir şey. söyleme diye tenbih|sek olduğunu itiraf ettiler. ettiler. Sonra da, ikisi beraber kaçtı -|, Televizyon o zaman bocalamakta idi. lar. Fakat, o akşam yakalanmışlar.. Resimlerin nakli meselesi tamamile hal- Bazı şahitler gelmemişlerdi. Mahke- |ledilememişti... Başlıca engel makinenin me, gelmiyen şahitlerin dinlenmeleri | teferrüatından bulunan bir diskin #cap için başka bir güne bırakıldı, eden sür'at ile çevrilememesi idi... Miha - Delikanlının malümatının pratik | Edişonun çocukluğu 4 niki vasıtalar bu sür'ati temin edemiyot” lardı... Philo bu diskin elektron enerjisi il€ gşevrilmesini temin etti... Delikanlının bu yeni ve çok mühinli 'keşfi «fen âleminis altüst etti!.. Bazı fefk adamları delikanlının ilâhi bir kul malik olduğunu ileri sürmeğe bile bağr ladılar!.. , Sıra Philoya lâzıni olan büyük 1öbö* gatuvarın inşasına geldi: Ortaya yeni y& ni müşküller çıktı. Bunların halli -i Philo bizzat uğraştı. Lâboratuvarın inşf ve ikmali için elektro şimi, optik sahaiâ* rında yeniden tetkiklere girişti ve mü * vaffak oldu... Televizyon elektronikin makinesinii can damarı olan katodik şualı ampul ge©9 ve şayanı hayret âlim Philo T. Farns * worth tarafından bizzat imal edilmiştiri O vakitte yaşı tam 20 idi. Ortaya yeniden para sıkıntısı çıktı... Philonun patronu Everson ona pârâ bulmak için çırpınp duruyordu.. GÜN geçtikçe müşkülât fazlalaşıyordu. Elek * trik konsorsiyomlarını ellerinde — tutafi sermayoedarlar yeni türemeğe başlıyan VE müesseselerinin ehemmiyetini hiçe indi” yecek olan bu delikanlıya para ikraz €t * meğe yanaşmıyorlardı... Everson işin peşini bırakmadı; uğraf” fi ve nihayet muvaffak oldu... İhtiramı tekemmül ettirmek için on 86* ne çalıştı. Fakat başlarında Radio COf” ration of Amerika bulunan rakip kuli” panyalar ona müşkülât çıkarmaktan Pİf türlü hali kalmadılar. Bu waziyet kar$” sında Philo 1934 senesinde Avru) geldi. | Philonun Avrupaya gelişinden habef * dar bulunan Alman sermayedarları Kef” disine derhal vüsi mikyasta yardımda DU” lundular. Philoya her türlü teshilâtı gÖ” teren Alman müessesesinin ismi G0t5 * Bosch Fernsehtir. Baird namındaki İNSİ" liz müessesesi dahi bu Alman fir! dahil bulunmaktadır. Garip bir tesadüf eseri: -Balrd namif” daki bu İngiliz mücasesesi de Baird na * mında genç bir İskoçyalıya aittir. geniç dahi Philo gibi-ilme, fenne u!”:.' Bu da genç yaşında televizyon sahasıt büyük ihtiralarda bulunmuştur. Avrupada gördüğü bu yudımll'd;: lazami istifade temin eden Philo nıh' /müradına nail oldu ve Farnsworth f7 masını kurdu. , Halen Farnsworth mueıseseıin“ b' gnetikada Filüdelfia şehrinde büyül televizyon ve radyo istasyonu Vl’d”". | Farnsworth müessesesi Amc! Kü ,büyük televizyon müessesesidir... Pek yakın bir atide piyasıya Ço ,,. televizyon makineleri çıkacaktır. Bu İkineleri icat eden de basit hattâ 4,., git bir tahsil görmüş olan bir köylü cuğudur!.. obik Philo 'T. Farnsworth tetkikat VE öerü ga G riyatını televizyona hasreyle! Radioaktivite ve bioloji sahalarır hi çok mühim buluşları vardır. OÖnun sayesinde şımdl sütler .prll" yasıtasile <isterilize» edilmek! j hevA ! , Gemilerin ve tayyarelerin sisli ıdl Jarda emniyet ile sefer icra eti mükemmel bir alet icat edilmişir: jse S tromanyetik sahasmdaki ihtiralâ'? yılamıyacak kadar çoktur.. od :