2 Sayfa ameli Hergün İstanbulun Su meselesi Yazan: Muhittin Birgen eçen Gi. lardan birine daha el sürmek İstedim, İstanbulun her şeyinde olduğu gibi, su bahsinde de ayni hal göze çarpar: Or- ta tarihle asri medet yana yaşamaktadır ler vardır ki kendi mülkle: kullanırlar ve da için de bir türlü tanbulda, Kirkç vardır ki bun küçük > şeylerden Bugün bun- dum. İstanbulda h edilişleri Kadıköy tarafı yette sulara maliktir ve niha * su tesisatı olan 'Terkos ve Eli ır, Su bah- sinde, İstanbulda devrin adami $ olduğumuz için de hiç şikâyet etmiyoruz! * Halbuki, su hemen bütük dünyanın sıhhat işleri itibarile en ehemmiyet ver- diği şeylerden biridir ve Avrupada, hat- tâ küçük kasabalarda bile, orta tarih su tesisatından eser kalmamıştır. Bize ge- lince, İstanbulun bu nevi rını kaldi dığımz zaman şehrin Kerbelâya döndü- günü görürüz. İstanbulda bir su iht var mıdır? Bize kalırsa, guliba, buna şi detle ihtiyaç vardır. Bu şehrin eğer ter- kosta ve Elmalıda yaptığı tesisat, halkın ihtiyacını tatmine kâfi ise ve bu sular kö-| # derecede temiz #se, bunları herkese #rmenin imkânını bulmalıyız. Eğer bun- »ar kâfi değilse, kâfi olacak hadde kadar *tuvvetlendirmekle mükellefiz. Fakat, bütün bunlardan sonra gâyet mühim olan bir mesele var ki o da şu- dur: İstanbul halkı, bugünkü şerait dahi- linde, bir türlü asri suyu kullanamaz! Bugun sebebini izah etmek için, bizim muharrir arkadaşlardan biri İstanbu! Belediyesinin şu idaresine müracdat elti ve on altı kuruşluk pulu gözden çıkara- rak, evine alacağı suyun masralım sor « du; istidanın tarihinden yirmi dokuz gün geçtikten sonra, hâlâ cevap çıkmadığı görüldüğü için, nihayet muharrir ârka- daşımız, gitti, idareden cevabı bizzat al dı. İşte verilen hesap pusulası: 1018 kuruş Priz ği siyasetine 700 » “Bilezik 191 » Saat 2060 > On metre kurşun boru 170 » Emniyet musluğu 106 » Lehim 5 » Raptiye 64 » Yarım metre duyar delme 83 » kaldırım. la 605 » Altı aylık su bedeli, 5 »' Pal 16 » İstida pulu 5B,43 Bu hesabın tahlil ve tetkiki uzun sürer vetabiil edecek olsak bu hesapların çok fahiş olduğu da görülebilir; fakat bun- dan vazgeçiyoru: nüyoruz ki İstanbulda bu parayı bir ham- | j5 lede veya taksitle dahi verecek pek az bi insan vardır. * — Bu hesap, eski imtiyazlı şirketin an'a- de şeklidir, demokrasi kadar © bi yardır. İlk insanlar musikiyi dudaklari- le yarattılar. Tabiatin seslerinden alarak İlerlettiler, Sonra kendi kâfi görmiyerek gittikçe musiki aletleri icat ettiler. Bugünkü in- sanlar da hep ayni İz üzerinde yürümek- tedirler. Bu iibarla denilebilir ki musiki insanla doğmuştur. Fakat tabiatin sesleri halinde İnsandan sanra da baki taktı ve yalnız şunu düşü-| veya bir kulübede bir arada oturuyor. Musiki insan oğlunun kullandığı ilk ifa- bir tari- örnek seslerini tekâmül eden kala” Damadın kaynana İle konuşmadığı Bir memleket! Amerika gazeteleri Venezuellada âdet, bugün damat mevkiinde bulunan 640 metre murabba âgı | ber Kaynana sahibi erkeğin içini hop-| detinden kurtulmak tacak kadar güzel ve faydalıdır. SON POSTA Kayayı yumuşatır, ağacı rükün yardırır, vahşiye #ısanlık hissi verir. Doğduğumuz zaman kulağımıza ilk ge- len ses anne ninnisi halinde o musikidir. Öldüğümüz zaman da arkamızdan en son. ra geleh ses bir dün veya ilâhi halinde gene musikidir. Hayalta acı duyduğumuz zaman musikide teselli ararız. Seviweimizi de gene musikinin hağmeleri ile ifade ederiz. | RENGUN BR FIKRA | Gazetelerde okursun Bir yangın olmuştu. Bir gazeteci yangın sahasına yaklaşmak istiyordu. Pojis mâni oldu: — Delikanlı buradan çekil, ydsakfır. | — Ben gazeteciyim, yangının old. ğu yere yaklaşıp her şeyi olduğu gibi görmek mecburiyetindeyim. Polise di Gü — San yağdk, dedim; eğer yergi nasıl başladığını, nasil yandığını, nasıl söndüğünü çok merak ediyorsan yarı- na kadar bekle, yarın gazetelerde o- kursun! ———, gn * Şimal memleketlerinde sıcakler Son günlerde sıcak dalgası İskandi- navya memleketlerine kadar uzanmış» tır. Avrupanın şimal taraflarında he - Yaruro isimli bir kabilede mevcut bir)men emsali görülmeyen şiddetli bir si- âdetten tahassürle bahsediyorlar. Bu vak büküm sürmeğe başlamış ve Ko - penhag'da hararet derecesi 28 e çi tır. Ahali alışmadıkları bu sıcağın cum etmişlerdir. . Sıcaklar Yerli Amerika kabilelerden bir ço- | Kopenhag'da bir günde 2 milyon gişe ğunda ayni şekilde ve titiz bir şekilde tatbik edilen bu kökleşmiş âdet şudur: Damad kaynanasile hiç bir vakit ko- nuşamaz! Eğer damat ile kaynana bir çadırda sa, aralarında Jüzumlu konuşmaları r üçüncü şahıs temin eder. Yani ka n valde ile damat arasında tercüman gibi bir insan bulunur. Bu arada söz/insanlar arasında erkekler nelerinden ilham alan bir hesap olsa ge- söylenirken ne damat, ne de kaynana rektir; çünkü pahalıdır. İmtiyazlı şirket | bi için İstanbulun suyu, bir kazanç madde- sidir; halbuki belediyeye göre, suyun bir hayat ve sıhhat meselesi olması lâzım gelir, Evvelkine göre, su zengine satilan fa pahalı bir mal, ikinciye göre de herkesin alması iktiza eden zaruri bir hayat ihti- rbirlerinin yüzüne bakmazlarmış! Amerikan gâzeteleri: — Cazband: zencilerden aldık da neldan daha fazla meşguliyetler ve mes'- yda temin ettik? İşte asıl almacak güzel bir şey varsa yacı olmak icap eder, Bunun için İstan-|bu âdettiri» diyorlar. bul belediyesi, kendisinden su istiyen her şehirliye hemen bu tesisatı bilâücret ya- pivermeli ve hattâ, suyu kapının içine kadar getirme esası üzerine yapılan bu| hesapları ortadan kaldırmakla iktifa ef- miyerek içerideki tesisatı, elektrikte ve- ya havagazında olduğu gibi, taksitle yap- mayı temin etmelidir. Bu, onun muhak- kak bir borcudur, en iptidai vazifesidir. Su herkesin evine kolaylıkla girer ve İs- tanbulda da medeni su nizamı yerleşmiş olur. Denebilir ki, bu iş çok para ister; belki. Fakat, mesele, nihayet bir hesap mese- (Devamı 11 inci sayfada) buzlu bira sarledilmiştir. Erkekler, kadınlardan ziyade kendi kendilerine konuşurlarmış Merak bu ya, bir Alman doktoru sokakta yürürken kend: kendine konu- şanlar hakkında bir tetkik yapmış ve şu neticeleri çıkarmıştır: Yürürken kendi kendine konuşan ekseriyet teşkil etmektedirler. Bu se - beple de erkeklerin kadınlardan çok daha fazla geveze olduklarını meyda - na çıkarmıştır. Buntn sebebi erkeklerin kadınlar- uliyetler içinde çalışmaları ve içlerin- deki düşünceleri dışarıya vurmak ih - tyacmda bulunmalarıdır. Diğer taraftan kendi ken, | o Musiki bir sihirbazın deyneğime benzer: l k,bir| Resimli Makale: M Musikiden haz etmiyen insan geri olan insandır Çocuğunuza ilk yaştan itibaren musiki terbiyesi veriniz. Evde veya mekleple bir musiki âleti öğrenmesini temin ediniz, ve yazma okadar musiki notasının okuma mühim olduğunu batırınızda tutamuz. Bir İngiliz darbımeseli: — İçinde musiki hissi eksik olan Rsan geri insandır, der ve muxikiden hazretmi. tavsiye eder. Muhitinize bakarsanız bu darbime- selde büyük bir hakikat hissesi bulursu- yen insana itimat edilmemesini nuz, Bir saatçinin ilâcını İçmek için Bulduğu çare Adamcağız, zil sesini mütcakıp ceb: den küçük bir şişe ile bir kaşık çıkar - xi mış, şişeden kaşığa yirmi damla dam -| var. O kadar çök kontrol yapılıyor eyi latmış, içmiş, sonra bir kâğıtla kaşığıl m kimseler, şereflerinden şüphe silerek cebine koymuş, şişeyi de ceketi| yecek kimseler bile, faraza Gajats! ve kemali sükünetle| dan Taksime olan bir mesafede cebine almış yürümüştür. Meraklılardan biri kendisine bu zil| almadan iniyorlar ve içlerinden: sesile bu şişe ve kaşığı sorunca, Oo ga- vermiştir: — Efendim, bendeniz saatçiyim. Mi- demden hastayım, Doktorlar bana ŞUİ ret bulabiliyorlar. cebimdeki ilâçtan üç saatte bir munta- ii zaman almamı tavsiye ettiler. ben, muayyen saatleri hev kaçırdım. Bu yüzden doktordan da bir hâylı pa-| kontrol, itiyat haline gelir, taşındım, ve şte böyle bir saat yaptım. Şimdi bu sa- ati cebime atıyorum. Üç saatte bir ça- yet tabii olarak şu cevabı para yedim. Düşündüm, hyor ve bana ilâcımı hatırlatıyor! nuştukları esnada ellerini kollarını oy- natanlar pek azdır. İşaret yapmıyanlar ağlı. ise manevi müvazeneleri yerinde sayi- lanlardır.. Doktor, yavaş yürüyenlerde bilhas- sa bu huyun mevcut olduğunu tesbit etmiştir! İSTER İNAN İSTER İNANMA! Bu sabah çıkan gazetelerden biri: — İktisat Vekâletinin almış olduğu şiddetli tedbirler saye- sinde çimento ihtikârı tamamen ortadan kalkmıştır, diyor- du ve ihtikâra sebep olarak ta: — «Bazı fabrikaların piyasaya mal çıkarmamış olmaları- ni» zikrediyordu. Haydi öyledir, diyelim. Fakat: — İhtikâra sebep olanlardan şu ceza alınmıştır ve ihtikâ- İSTER İNAN rın devam ettiği aylar zarfında inşaatı olup ta zarara uğra- | mış bulunanlara alınan ceza şu şekilde taksim edilmiştir,cüm lelerinin bulunmadığına bakarak biz arkadaşımızın verdiği haberin eksik kalmış olduğuna, hele zarara uğrayanları tet- minden çok uzak bulunduğuna inanıyoruz, fakat ey okuyu- İSTER İNANMA! Geçenlerde Prag caddelerinden bi - rinden geçen halk, bir adamın üzeri z > den birdenbire zil sesi duymuş ve her- Daba fena! Demek o şirketler İ kes adamcağızın etrafına toplanmışlır.) V€ pek te öyle itimat etmedikleri Fakat Sözün Kısası Yazı Çok Olduğu için | Bugün Konamadı mani Nakil vasıtalarınd. Kontrolü hafiflete Bir arkadaşımız matbaada bağı ra anlatıyordu. Bıktım bu kontrollerden, bi£ atmak imkânı yok.. Günde yirmi muslu adam olduğumu isbat mi tinde kalıyorum be birader!,, Bu > calettir!. Bu ne... Topkapıya gitmek üzere Divanyf dan tramvaya binmiş. Derhal ve ter damlıyan burnuna bir el Biletini vermiş, kontrol e de elindeki kâğıda, bir d€ sahibinin yüzüne bakmış, yırtmışı © vermiş, ve belediye nizamları karşıdan gelen bir başka tram Vatandaşları kontrol için atlamış Arkâdaşımız, Beyazıt meydanına tramvayın kapısından rahatça bir #lâbilmek için kafasını - belediye larına » £ olarak - uzatınca, 8 bir el, kontrolün eli dokunmuş, almış. Taşkasapta, bir üçüncü kontrö” ha gelip gene bileti isteyince, bü ” İ haklı olarak hiddetlenmiş. Kontrol, hakikaten bu ne möthiğ gündelik hayatımızı zehirliyen bir şi dir. Tramvaya binersiniz, vapura siniz, otobüse binersiniz, hattâ 4 le binersiniz, tramvay, vapur, otobÜi belediye kontrolları ile karşılaşıyfi. nuz, Sanki koskoca şehir, bir haslsiğ sesidir ve siz, onun biriktirmiş ©“ zavallı kuruşlar halinde mütemâ ılıp durursunuz. Halbuki, mem tin müdafaası ile, şerefi, haysiyeti, lâkadar ahzi”aöker şubeleri bile V8' daşların, mukaddes vazifelerini il yele bu kadar sık kontr 3 di Nakil yasıtalarında kontrol yapı vi w trol, sıkıcı, muzlarip edici olmamâ Meselâ, çekiden vapurlara binili kontrol edilir, içinde ve çıkarken de Xi trol edilirdi. Şimdi, girerken kon! ğ dırıldı. İçeride ve çıkarken ediliyor 4 kontrol denilen ve bizde maalesef “4 verici bir şekilde yapılan hâdise ale” bir zaferdir. Me Diyecekler ki, bü kontrol halk ” gil, şirketlerin kendi memurları İS | Jar kullanıyorlar, # Sonra bu kontrolün akesülâmelleri kendilerinden bilet itsenmeyinee, © <i — Ne yapayım, bu kadar mem kontrolleri var, gelip alsaydılar. Diye, kendi kendilerine karşı bit” Kontrolü kaldırmıyalım, fakat © lam. Makul b'r şekle sokalım. Zirs kontrol ie olur, â —ği İktisat Vekili benzi” Ve petrol işlerile Meşgul oluyor . İzmirdeki tetkiklerini bitiren (Sy Vekili Celâ! Bayar, refakatind€ iy meb'usu Osman Aksoy, V müsteşarı Ali Rıza, İş Banka pe müdürü Muammer Eriş, kası umumi müdürü Kemfi çyaf İktısat (Vekâleti Oölçü OV? ei lar umum Omüdürü ON Âli olduğu halde dün yer ve bir çok zevat tarafından ye tır. ig” i gis İktisat Vekili şehelmizde ei tetkik ve tesbit ile meşgul ola” “bi : izahat alacaktır. Vekilin gi İl Tunduğu günler içinde bu Teli 4 halledilmesi ihtimali çok KuV””. Ziraat Bankası umumi mü