—— Yazan: Muhittin Birgen enizyolları idaresinin bir gün ge- lip beni vapurlara koymamasın- dan karkuyorum ama hem onun, hem de bizim selâmetimiz namına, gene başım- dan geçen bir hikâyeyi anlatacağım: Günlerden bir gün Bandırmadan geli- yordum. Bandırmadan gelip gidenlerin uyku uyumaları güçtür; ben de vapurun güvertesindeki tek yataklı kamaraların.- dan birini almıştım. Sabahleyin saat kaç- ti bilmem, her-halde henüz benim uykü- mu alamadığım bir saattı ve galiba gemi henüz yanaşmıştı. Dışarda bir tavla oyu- nu, onu mütcakib bir de güzel sohbettir başladı; oyun esnasındaki alaylardan, sonraki sohbetlerden anlıyordum ki sa- bahleyin erkenden, gemi rıhtıma yanaşır yanaşmaz tavla o; aklı ve bir- birlerile ya kandilli kah- amıya m ı kahalarla söyliyen bu zatlar, kimi, gemi- | şakala )| ve liman den, kimi limandan, hep g mensubları idiler. Kama yolcular bulunduğunu ve bunların dün- den ve-belkt çvvelki gündenberi yoldan gelmiş yorgun insanlar almı hiç düşünmeden şeşle beşi, bütün kuvvet- lerile vurdular ve «hamamcı, beye bir çıkma getir!» diye hamamcıya bağırdı- lar. Doktorla alay ederek savurdukları kahkahalar da neş'elerinin yerinde oldu- Bunu gösteriyordu. Ben de yatakta sinir- lenerek bir müddet döndükten sonra, memleketteki kültür noksanının bu acı misalile derdlenerek, yorgun ve uykusuz, © saatte nereye gideceğimi tayinde âciz, kalkıp giyindim ve vapurdan çıktım! Yü- reğim o kadar yanmıştı ki ikinci defa ge- ne aynı vapurla, aynı yerde, aynı seya- hati yaparken, tecrübeli adam - sifatile, yatmadan evvel bay süvari ile konuşma- yı unutmadım ve ertesi sabah, mümkün mertebe iyi uyudum! * Bir kaç sene evvel inşasından o kadar çok bahsedilen ve gazete sütunlarının her günkü havadis meyzularından birin! teş- kil eden asfalt yolları hep hatırlarız. Bu yolların yapılış tarzı İstanbul belediyesi- nin fen heyetine şeref vermiyecek şey- lerden olduğunu da, senede bir hayli kurbana mal olan kazalarile hep biliriz; fakat, bunu bir tarafa bırakırsak, öte raflan görürüz ki bu yollar bir taraflan bozulmakta ve bunların bozulmasına ma- ni olmak için de ya hiç bir şey yapılma- Mmakta, yahut da pek az bir emek sarfe- dilmektedir. Meselâ, Yedikule ile Bakır- köy atasındaki yol bozulmuştur. Rğer raz daha ihmal edilecek 0" tama: men bozulacaklır. Hele, Fencı yalundan Bostancıya giden asfalt yolu bir gözden henüz rda geçirecek olsanız görürsünüz ki bu yol|” harap olup gitmiştir; acaba olduğu gibi tamirine imkân var mıdır? İmkân olsa bile çok masrafa mal olacaktır. Ha!buki bu yol yeni yapıldı. Bir asfalt yolun bu kadar az bir zamanda bu derece harap ol- ması insana hayret verecek bir şeydii hele yolun küçük yara ve berelerin vaktinde tamir ecilmeyip bugünkü bale kadar gelmesine meydan bırakılması a- kılları durduracak bir hal oluyor! Bu yol. ları iyi yapmadıksa niçin yaptık? Yok, iyi yaptık da normal surette bozulduysa niçin bunun daimi surette yi halde mu- hafazasına ehemmiyet vermedik te bu- günkü hale gelmesine müsaade ettik? Bu suallere makul bir cevab bulmanın imkânı yoktur. * İşte, içük şey, iki müşahede. Bi- zim umumi mantığa göre birinden De-| nizyollarının genel direktörü, diğerinden | de vali Üstündağ mes'uldürler. Ben bu fi kirde değilim, Bundan, derece derece hep | mes'ulüz. Sabahleyin, erkenden :mvm—] ların yanı başında «hamamcı, beye bir çıkma getiri» diye bağıracak gemi veya Himan zabitleri bu ları böyle müna: mek icab eyliyeceğini direkt leceğini ve bun- etsizliklerden n z | Resimli Makale: Hırs kanun tanımayan bir hastalığa be cesinin kaçta başlayıp kaça kadar yükseleı ve haris bir adam açık havada yakılmış bidir, rüzgür hangi tarafa doğru eserse c tarafı yakar. SÖZ AR Verem iane Pullarını ilâç Zanneden köylü | Fransanın Normandiya ahalisinden Fransuva isminde saf bir köylü postu direktörüne müracaat ederek veremi. - ler menfaatine çıkarılan pullardan yüz franklık aldığını fakat hiç bir fayda görmediğinden parasının iadesini iste - miştir. Saf köylü direktöre veremliler na- mına çÇıkarılan pulları satın — aldığım, fakat bu pulların veremli bulunan ka- vsının sıhhati üzerinde — hiç bi apmadığını söyliyerek demiştir ki — Bu pulları karımın sırtına, gö; süne yapıştırdım. Bir kaç defa bu a - meliyeyi yaptım. Fakat nafile, karın günden güne fenalaştı. Şimdi pulla: verdiğim paranın iadesini istiyorum. Nihayet zavallı köylüye — ilâç dıye kullandığı pulların iane pulları olduğu müşkülâtla anlatılmış. Dul kadını en fazla olan memleket En fazla dul kadını olan memleket Hindistandır. Hindistanda, altmış yet - ş yaşındaki erkekler 12 - 13 yaşında- ki kızlarla evlenirlermiş. Tabil erkek az zaman sonra ölünce karısı da dul ka- hyormuş. Eskiden Hindistanın bazı tarafla - rında erkek ölünce karısını da orkeği ölüsile birlikte yakmak adeti bulundu- Bunu hatırlıyanlar ebu âdet galibn dul- ları azaltmak için ortaya çıkmıştıe de- mektedirler. kralı Edvardın te- SONOIİA 4€Haris adam muhtemel bir düşmandır 36 nzer, hararet dere- ceğini bilemezsiniz bir ateşin âlevi gi- kanızdan bir bıçak TERGON BİR FAKAA || Yirmi sene sonra Parise gitmiş olan bir Türk genci, yirmi sene sonra bir kere daha gitmişti. Bir gece - oradaki Maksimbara girmişti. Etrafta gördü- gü kadınlara baktı. Hepsi de 'oldukça yaşlı idiler. Şefjgarsonu çağırdı: — Ben, dedi, yirmi sene evvel bir kere daha buraya gelmiştim. O zaman genç ve güzel birçok kızlar vardı. Şefgarson cevap verdi: — Size yemin ederim. Şimdi burada gördükleriniz ayni kızlardır. Yirmi sere e Vindsor düşesi : halk arasmda Eski İngiltere | fikası Vindsor dü- ğ şesi, geçenlerde A- vusturyada — bir ği spor şenliğinde ha- zır — bulunmuştur. Avusturyalılar ko. casile birlikte ilk defa olarak şenlik- | lere iştirak eden düşesi — hararetle alkışlamışlardır. Kraliçe Marynin benzeri öldü İngilterenin Vindsor mıntakasında 74 gında İhtiyar bır kedın vardı. ki, bü- tün memlekette büyük bir şöhrete malik- ti. Mis Lee adını taşıyan bu kadıma bü- yük şöhreti temin eden şey İngilterenin valide kraliçesi Mary'u son derece ben- zemekte olması idi. Miş Lee tabiatin ver- diği bu bBenzemeyi artırmak için elinden geleni yapar, valde kraliçenin elbiseleri. ni, şapkalarını, hattâ yürüyüş tarzını bi- le taklide kadar ileri giderdi. Anlattık- larına göre Mis Lee bu sahada o derece muvaffak olurdu ki, Vindsor parkında dolaşırken bizzat muhafaza alayı subay- ları bile onu kraliçe sanarak selâm du- rurlardı. Ecnebi seyyahlar arasında onu kraliçe zannederek fotoğrafını çekenler de çoktu. Mis Lee bu hafta başında ölmüştür. Gazeteler bu hâdiseden bahsederlerken: — Yazık, anne kraliçe benzerini kay- betti diyorlar. İSTER İNAN İSTER İNANMA! ASI Haris olduğunu bildiğiniz hir adamla dost olmaya kalkış- mayınız, bilâkis onu muntemel bir düşman olarak biliniz, karşısında ona göre konuşumuz ve düşüncelerinizi açığa vur- maktan çekininiz, aksi tal iğini: dirde beklemediğiniz zamanda ar- darbhesi yersiriz. NDA Bir oyun salgını İngilterede ufaklık Buhranına sebep oldu İngilterede her salonda ve her top - lantıdı ni bir oyun salgını türemiş- tir. Bundan iki ay evvel çıkarılan 3 pe- duğu söylenmektedir. Zira bu sikke - leri, o şekilde ve köşelerini” bırbirine uydurarak koymak lâzımdır. Bu da ol- dukça güç bir iştir. Ayni zamanda Londra piyasasına çı- m 16 milyon peni'ye rağmen, bu üzünden ufaklık buhranı baş rmiştir. Bekâr erkeğin balık tutmasına izin verilmiyen memleket Avustralya içinde tetkik — seyahati yapan bir İngiliz âlimi ora yerlilerinin myet garip bir takım âdetleri olduğu- etmiştir. 'kekler daima saçı çok olan kadın- larla evlenmeyi tercih ederlermiş. Bu- na sebep şu imiş: Bekârlar balık tutmak hakkını haiz değillermiş. Erkek ancak - evlendikten sonra balık avlayabilirmiş. Balık olta- larını da karılarının saçlarından başka bir şeyden yapmalarına müsaade edil- mezmiş. Cenup kutbundaki kuşların seslerini dinliyebileceğiz Harvard üniversitesi cenup kutbu- pa yakın mıntakalarda yaşayan kuşla- erini plâğa ve filme çekmek va- zifesile mukellef olarak bir fen hey'eti teşkil etmiştir. Bu hey'ete son derece hassas mikrofonlar verilmiştir. Bu mik- rofonlar iki kilometre uzaktaki bir cı - vıltıyı toplayıp yaklaştıran ses araştı - rıcı aynalara bağlıdır. Denücebilir ki bu hey'et vazifesini bitirip te döndüğü zaman cenup kutbunun sessizliğini ba- zan ihlâl ediveren kuş nağmelerini rad yoda dinlemek ve bir dakika için ken - dimizi o, buz deryası içinde farzetmek kabil olacaktır. Temmuz 19 Ö4 Sözün Kısası Halka Hak verdim E. Tala (Baş tarafı 1 inci sahifede) İddiasında bulunanların çoğu dır. Fedakârlık fiatları makul bir indirmekle, müşteriye madik etme! ona emniyet ve itimat telkin . h.gl:nn'ıımı ki, birazcık hovardalık İA7 layan, bir parçacık eli açık gözüken MT teriye kazık atmak, İstanbul gazinocü” Bunda asil-olmuş bir prensiptir. od Belediye, iklisat müdürlüğü, tarilel istediği kadar tetkik ve tasdik € sun. Herhangi bir eğlence yerinin Veya müstetiri, madiğe müsait mutlakt bir açıkkapi bulundurur; ve fiatı tah0” edilen rakı şişesinin, yahut ki bira bardir — anın acısını, fiatı açık bırakılan bazi mee zelerden çıkarır, g. Bunun önüne maalesef geçilememlf"" Hiçbir eğlence yeri yoktur ki, ©! K H giden bir ai bütçesine, birkaç SAf içerisinde beş, altı İlralık bir rahne 47 Faide meklt, M tinin iç cebine yerleştirerek, gazin! tirttiği diğer şişeye ekleyeceği bedi Bu gibi umumi yerlerde halkın vağbt” tinin artmasını görmek için hâlâ bazı İ0” kantalarda sıkılmadan aranılan —KU ihidir parasını, otomobillerden şehir bariti VE gece zamlarını, kapı diplerindeki pari vestiyerleri, plâjlarda duhuliyeden. mifi” dü tahsil edilen fahiş kabine üçretlerili rakının lâzimi gayri müfariki olan bif ve yemeğin tabil yol için ayrıca WE daha bunun £ j len pat bi insamı sinirlendiren, çünkü hile ve G4 lavere kokusu veren manasızlıkların saba geçi dırılması lâzımdır. Hafkı; âğeta kâder bilmemezlik ve nâf” körlükle itham eden esnaf, onu — hâi kesmekte, kafese koymakta devam eti çe, çok akıllı, uslu ve izzeti nefis sahi olan halk ta, pek haklı olarak ondan çacaktır. 3 Bu hakikatj iyice kafamıza yerleştir meliyiz. bi | ae b eidiyer ee A Sinema ile tarih dersleri veriliyor | Amerika çöcuk tahsil ve terbiyes” | mütehassısları mekteplerde tarik 4""? lerinin talebeye sinema filmleri E"’w termekle tedrisine karar vcmnşîe-'ı d bunun için bir takım tarihi hldl!'î'_ gösteren filmler hazırlanması için ; a pariş vermişlerdir. Önümüzdeki taf | sil senesi tatbik edilecek olan bu ’-îîfı rübe verimli olursa mektep idil*iu okutulacak bütün ehemmiyetli İ ek Y? hâdiselerin filme alınmasını — Holi sinema şirketlerine havale edeci asül şimdiden sonra mekteplerde — DU BÖDUE SÜÜ V eee e LA 4 Biliyor musunuz | ğ ş a 1 — Sun'i ipeği kim keşfetmiştir' Almanya kaç kilometrelik bİf “; kadardır? ; 3 — Gustamala cumhuriyetinin seidi kimdir? (Cevapları yorin) (Dünkü suallerin cevabları): 1 — Acaib seb'ai âlem> dıl”:»'.l büyük eserden biri olan Diana P ue Ege mintakasında şimdi bir haft Olarali yanı başında bulunan bir köycekif ’_,dc kalan Ayaslog köyünün bulunduğu yüyük idi. Bu köy vaktile dünyanın €© " gaü İşehirlerinden biridir. Mâbet yür yeli |evvel 356 da yandı 've bilahara kemmel bir şekilde yaptırıldı. evvel 203 de yağma edifli, bir rTa da yıktırıldı. 2 — Osmanlı «Divanı ı».ümı)'ü”"’:: dört sınıf memur bulunurdu. Bi n zirler, kadıaskerler, defterdarları cılardı. ıi'/ 3 — Cazibe kanununu Sir İsat “Di> * bahçesinde otururken yere düş€? “inelt manın neden yere düştüğünü düşt' K le bulmuştur. Maliye Bakanlığı yeniden gümüş para bastırmaya kurar verdi, kararını tatbik için de hazırlıklara girişti, bu yıl 8 mil- yon bir Hiralık, 4 milyon yarım İiralık, 4 milyon yirmi beş ku- ruşluk, ? milyon or kuruşluk, 8 milyon da 5 kuruşluk bastı- rılacaktır. Gazetelerin söylediklerine bakarsanız: «Halk 25 kuruşluklarla bir kuruşlukları ayırt etmekle al- «danmakla beraber yapılan tetkiklerde Iki çeşit para arasın- «daki farkın biraz dikkatle meydana çıkacağı anlaşıldığın- İSTER: İNAN İSTER dan> bu nevi paraların değiştirilmesine lüzum görülmemiş- tir, Halbuki meskükât işinde umum! kaide «muhtelif kıymet- teki paralar arasındaki şekil farkının dikkatsiz kimseler ta- rafından da anlaşılacak derecede büyük olması» olduğuna göre Maliye Bakanlığının bu çeşit paraları değiştirmemek için istinat ettiği sebebin gazeteeller tarafından keşfedilen sebep olabileceğine biz inanmıyoruz fakat ey okuyucu sen: İNANMA! nerden hatıra geti Fe 1 tancı aslalt yolunun bugünkü hale ğini, eğer © taraflarda oturmüyors. tündağ nerden bilsin? Her iki hâdise de bizim umum!i cemi- yet ve iş terbiyem gelir. Bir gemi veya liman zabiti deği en mütevazi bir insan bile, medeni bir in san olduğu takdirde, uyku zamanında şa- mata edilmiyeceğini bilmeğe mecburdur. (Devami $ üncü sayfada) dahi YNMT b G F