likla ya « Fakat da « Sakin ve kat? K d z Sesi V. meri3 Seçme keli . Tüelerle söylediği Tiyondu, İfadeli di)'ordıı ,Ş' “nnettar olurum — efendim, , Wu_' b'fP kapıyı açacak olan den bi &hatine hürmet edilmesi T ihtiyardır. Yü brin Çekicin madeni sesi, ku- Barin hi <4 Mtiyarın sözlerile ka '"u'u“ btraktı; bu darbe biz i Ko muş gibı geldi ve Orkumun çıkardığı sesi Zannettim, Pu %ğa“îusıe iki defa daha vu- İtincisi gibi tek bir defa dı. XIV Vi Pzilesi gören geniş bir oda Ahan iki meşale burayı güç ha y - Odanın dört tarafının Ve kapı ”a Medha Ya Birgik SYdtnlai,” Siya) hçf aa TU hayay “Tinda resimler bulundu; " güçrı';:l gördüm. Kaplamadan, KĞ kapılar k edilebilen eski tarzda A armaşyarı d Odada, iki büyük &y Yöktu, Andan başka süs namına bir ı-.r*““şn İ kaı:“ G8L kapı i gördüğüm — ihtiyarın, Ynaya akseden hayali ol Öriye Bi AYni Ka lüm UN, geni; 'y * Ayni 5. kar gibi beyaz sa- Bu kadar ğ::"l Ve ciddi bakışlı gözler. ı Zeyiş akıl alacak şey ki mîmul:ık.knıen başka L».îk'a L Oş arını anladım. Baba ve ş ;n(lin önünde hürmet- ğh a Kadan itibaren, baba ne Ki Hibirinden, ancak birinin di- Yird !d:?_; Bösterdiği hürmet eserile & sağ ildim, 7111'& ikisi de ayni şe- ber, iki i Sevik ve dinç olmakla de ayni derecede * ihtiyar, - Sörünüyorlardı. DT Ve eV gahibini yere kadar iİm, bu zata, Taş u » Taşlabirentin y.ğmlemdıff ettim. Yolunu ka İrmezür altında kalmıştı. Bi u Muvafık buldum. :.""—*kten Yuyan bir kimseyi ra hatsız T! UYormuş gibi alçak bir Zahatını, bana çok üküt takip etti v » Müyordu. İ: Şörünen, bir gi ba: lnnnı & Zb:n S1 Oğluna Cevap ver: O d o[l;xier'ınx İYİ ettini: 3’>rdu 'Blu gibi alçak etti ve Z, efendim, sesle konuşu - kı_nuhnvpnm—ı bu Ridelerine Uygunluğu Oğluna Oğluna, Beçen asırdan an' çok |t “ Son Posta ,, nn tefrikı evvelki devre ait teşrifat usullerile hi- tap eden bu ihtiyar adamın kıyafetini tetkik etmek aklıma geldi. Arkasında, tıpkı oğlunun elbisesine benzeyen, ka- difeden, kaba bir elbise vardı. Yalnız larına, dolak y yün çotap ve Pöntalonu kısa ve dizka- 'dı. Bu esnâda oğlu, babasına, benim hak- kımda izahat vermekle maşguldu. Te- ferruattan hiç birini unutmadığına dik- kat ettim, aâya ne, giymişti paklarından ba, zabitmiş, diyordı Andre Narc: tihkâmına, m mazruf götürmeğe — memurm mazruf çok müstacel olduğu için ka olduğu kâdar sür'atle mahalline götür- mek mecburiyetinde bulunuyor. Bu se- beble kendisini bu akşam evimizde mi- safir etmeği düşündüm. Bu gece istira- hât ettikten sonra yı şafakla yola çıkar ve bu akşam yaptığı gibi yollarda beyhüde vakit geçirmeden l maksuduna gidebilir. Kendisi yolda bittabi canlı mahlüka edemediği iÇçin yolunu gitmek istediği Grand Cap istikametin- den bu derece uzaklara düşmüş, Bulunduğu mahallin fazla hücra bir yer olduğunu mütemadiyen tekrar et- mekteki ısrar nazarı dikkatimi celbetti. ihtiyarların yüzlerini gizlice tetkik et- tim. İkisinin de çehresinde bir değişiklik yoktu ve babanın oğluna cevap veren sesi gayet tabil idi. Bu cevabı harfi harfine biraz evvelkinin ayniydi. tesadüf soramamış ve — Zannederim ki iyi ettiniz, efen - dim. Zihnimde bir teşekkür cümlesi ara- dım. Fakat ben daha cümleyi bulma - dan, ev sahibi, elile, kaplamalardan bi- rinin içine gömülü gizli bir kapıyı İşa- ret ederek, oğluna hitaben: — © halde, dedi, zabit efendi bir an evvel uyku, nalıdır. Lütfen ken- disine aydınlı! un- ve adasına rün efendim. karmadan eğildim. Delilim ö- iksekte tutarak bir nevi meş'ale gibi yolumu- zu aydınlatıyordu. Zeminin döşemeleri üzerinde adımlarımız boğuk bir gürül- tü yapıyor, bu ltü, duvarlarda akisler peyda ederek kısa ihtizazlarla |öttükten sonra sönüyordu. duvardaki resimlerden birinin üzerinde şöyle bir kısacık zaman zarfında soluk resmin, Afroditin der İğuşunu tasvir eden esatiri bir olduğunu tahmin ediyorum. Fenerin : resim Delilim, arka arkaya üç demir & çekti, Bu sürgüler kadı rgü o zamana kadar hiç Bunlar, öteki ihtiya ği kapının İkınca, bu kapının yanını ,'de gizli ve ayni sürgüler)i JJotrafta akisler , |kendisine baktım. ci bir kapı daha bulunduğunu gördüm, Heyeti mecmuası bir tek kapının iki kanadı gibi duran bu iki kapı, üzerle- rindeki demir sürgülere rağmen pek fena kapanıyordu. Altlarında rüzgârın tçe girmesine müsait geniş bir aralık vardı., seri Bu sırada, el'an methalin ortasında ayakta duran ve nazarları bana müte- vececfh olan öteki ihtiyar, birdenbire, bize doğru yürüdü. Adımları hafif ol makla beraber bizim adımlarımız gibi yapıyordu. Durdum, (Arkası var) DERMiİi Nasır ilâcını kullandık- tan sonra o kadar rahatım k ! Ayaklarınızı sıcak suda banyo ettikten sonra nasırlara “Dermin,, sürünüz. kısa zamanda bu ıstırab membalarından — kurtulursunuz! MEKTUP Leslie Hulward Bir sabah, doktar Drayton odasında giyinirken, karısı mektupları almak için aşağı sofaya indi. Mektuplardan beş altı- sını bakmağa lüzum görmeden kocasının | masadaki mektupluğuna koydu. Fakat dönüp giderken birdenbire gözü en üstte duran mektupba ilişti. Gayri ihtiyar? elini uzattı, mektubu eline aldı. Dikkatle.bak- tı. Evindi, çevirdi. Sol elinin baş parma- ğile zarfı hafif hafif fiskelemeğe ve dü- şünmoeğe başladı. Kaşlarını çatmış, hırs- la dudaklarını kemiriyordu. * Merakı kabarmıştı.. Mektup muhakkak ki bir kadırdan geliyordu. Yazısı da pek öyle tanıdığı bir yazı değildi. Biraz son- ra doktor masaya oturup ta, mektupları- nı alırken sıralarını bozdu ve en altta du- ran mektubu ilk olarak açtı ve okuma- ya başladı. Masanın öbür ucundan, kendisini gö- zetliyen karısı içinden: «Acaba bu mektup kimden?» diye sa- bırsızlanıyordu. Dektot mektupları, kayıdsız kayıdsız, arada sırada homurdanarak okudu, karı- | sına da bir iki söz bulup söyledi. Lâkin kadın, kocasının ne söylediğine kulak as- mayordu bile. Onun bütün merakı, ya-| bancı bir kadından gelen mektupta ne- ler yazılı olduğunu öğrenmekti. Nihayet, doktor bu mektuba âldi, evir- di, çev'rdi. O da tıpkı karısı gibi uzun bir muayeneden geçirdikten sonra, yırttı, okumaya kayuldu. * Korısı bütün göz kesilmişti. Kocasının a Gikkat ediyor ve okudukça nün değiştiğini — farkediyordu. vnce sank; ağır bir. yumruk yetaiş gibi sapsarı kesildi, sonra okuması- na devam edince, düdaklarını kıstı, kaş- lsrı çatıldı, ve yanakları kızardı. Bütün bunlar birlaç saniye içinde olup bitmiş- ti. Bu ane kadar gözlerini kocasının yü- zânden ayırmayan karısı, bu mektuptan kocasının fena halde müteessir olduğunu anlamıştı. * Doktorun aldığı mektupla şunlar yazılı inize acılık girmesini istiyenlerden im. Bununla beraber karınıza müu- ed olmanızı tavsiye edeceğim. Son günlerde, karımız, sizin de — tanıdığınıza şüphe olmayan, bir zat ile gezmektedir ve bu muhterem zat, karınızla haddinden aşırı alükadar olmuktadır. Eğer bu hâ- diseyi, vaktinde önlemezseniz, feci bir aile felâketi ile karşılaşacağınızı bildiri rim. İyiliğinizi istiyen birisi Doktor gözlerini yekan bu satırları bi- #rince no yapacağını, ne diyeceğini şa- şırdı. Karısını kaçamaklı bir bakışla süz- dükten sonra, mektubu bir kere daha o- kudu. Bizden bütün varlığında bir nefret kasırgası dolaştı. * Doktor, karısını sever ve ona aşırı de- tecede inarırdı. Kendisinin, mesleki yü- zünden, öz vakti olduğundan — karısına, eğlensin, sıkılmasın, diye azam! derecede serbesti vermişti ve onun da bu müsaa- Hetimal etmiyeceğini iyi biliyor, aldatmayacağına inamıyordu. da mektuptaki imalar boş ve manasızdı. Binaenaleyh, buna ehemmi- yet vermemek, umursamamak, yapılacak hareketlerin en :yisiydi Hiçbir şey söylemeden masadan kalktı. Çeviren İbrahim Hoyi Odayı arşınladı. Mektubu parça parça et ti ve ocağa attı. Sonra döndü, tekrar ma- saya oturdu. Kahvaltısını bitirdi ve vak'ayı biç olmamış gibi saydı. Kocasının hareketlerini aynadan göz- leyen karısı eskisinden daha fazla şaşır- miş kalmıştı Doktor, umumiyet itibari- le, hiç te mektuplarını saklamazdı. O ka- dar ki, bütün mektuplarını karısı kaldı- rır, Ğ larına koyardı. O halde, neden, ve ne olmuştu da, kocası bu mektubu kendisine okumak istememişti?... Doktor tekrar masadan kalktı. Karı- sından 15 yaş daha yaşlı görünüyordu. Uzun bir boyu, bir asker gibi dimdik wü- çudu vardi. Kıranta saç yukarıya kalkık bıyıldarı ile gayet kuvvetli ve mütehakkim bir şahsiyeti olduğunu gös- teriyordu. Kadın o akşam evde kalmıştı. Dışarıya çıkmamıştı. İki kadın misafiri gel Kocası da, hastaneden sonra hu: talarına gideceğinden ve eve geç ceğinder. buhselmişti. Her zaman neşeli ve konuşkan olan Katerin, misafirlerini eğlendircceği yerde somurtmuş durmuş, kadınlar da, arkadaşlarının bu haline şa- Şıp kalmışlerdi. Misafirler gidince de, üs- tünden ağır bir yük kalkmış gibi rahat bir nefes alan Katerin, gene mektubu kurmaya başladı: O kadın kimdi acaba?.. Ne yazmıştı ki, kocası bunu kendisinden saklamak lüzu- munu hisszetmişti?.. Bu sorgularını tat- min edici bir cevab alamayan, genç ka- dwm, bu beklenmeden gelen şüpheden, Bittikçe kabaran merak ve endişeden ve artan ratıraptan ne yapacağını bilmez bir hale geldi * Keterin'son dakikada kocasına mahut mektuptan bühsetmek için hiçbir fırsat vermemiş olduğunu hatırladı. Öyle ya... O mektupta neler yazılı olduğunu — sör- muş muydu, sanki?, Belki gayet ehem- |miyetsiz bir şeydi. Bahse bile değmezdi., O helde neden parça parça edip yakmıştı da ötekilerini masada bırakmıştı. Bunda muhakkak bir bit yeniği vardı. Yapıla- cak yalnız bir tek şey kalıyordu: Kucatt gelince sormak... 1 eve dönen ve yatak odasına 9 karısını uyanık görünce * Yatmadın mı?.. diye mırik dondı. — Hayır.. Hava çok sıcak! Doktor soyundu. Yatağa: girerken de: «Allahım!.. Bugün ne kadar çok işim var. dı, bitkiz » diye düşündü. Uzanarak elektriği söndürdü ve kısık bir sesle ka- rısına sordu: — Arkadaşların geldi mi?.. Kadın: — Evet.. diye cevap verdi. Ufak bir sessizlik geçti. Kadın run ayaklarını uzattığını hisseder gibi ok du ve birden: — Rişard!.. diye seslendi. — Ne o cicim? — Bu rabah yaktığır mektup ne idi?. Doktor bunu unutmuştu bile.. Sağına dönüp, yastığını yumruklayarak: — Seni alâkadar etmez sevgilim.. He- rifin biri bana beş para etmiyen hisse se- netlerini satın aldırmak sevdasında! de- & ye konuşmayı burada kesip atmak is- tiyormuş gibi. — Berim de bu gibi şeylerden hoşlan« madığımı bilirsin., diye ilâve etti. (Devamı 15 inci sayfada)