10 Temmuz 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

10 Temmuz 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

14 Sayfa DA Bİ VA T — Nedim mec çıkmış, nasıl batmıştı ? (Baştarafı 6 ıncı sayfada) genç, bana” — Mahmut Yesari Bey, diye takdim et- ti, hani bu hafta komedisini neşrettiği - Miz... Yeni muharrirle el sıkıştık. Biraz son- ra bir kaç muharrir arkadaş daha geldi, derken Faruk z sökün etti. Faruğun beğnmediği bir yazıya karşı hiç insafı yöktur. Düşündüğünü pat diye söyler. Bu defa da öyle yaptı, odanın kalabalığın da henüz kendisine Mahmut Yesariyi ta- nıtmağa vakit bırakmadan: — Yahu, Halid Fahri, dedi, nedir o, bu Köftaki komedı?.. Berbat bir şey, azizim.. Sonra, diğerlerinin ve Mahmudun ta- rafına dönerek: — «<Öyle değil mi, siz hak verin?.» di-| ye ilâve etti. Mahmut Yesâari ezildi, büzüldü, yüzü mosmor oldu. Biz, hemen: — «Yok canım, pek fena eser - değil.. Zaten adapte..» dedik. Arkasından da Mahmudu kerdisine takdim ettik: — Mahmut Ye e Bu defa, morarın. Faruk Nafize gelmişti. Fakat hâlâ şaştığım, sonradan Kan kırmızı, sözünü esirgemez ve gözü- nü budaktan sakınmaz bulduğum — aziz dostum Yesarinin, Babıâğli caddesine ilk ayak a günlerdeki o melekâne sabrı olmi sariye ait başka hatıralarımı ileride gene yı zacağım. * Bazı günler bizim mektup kutusu, ka - pağını patlatacak kadar dolmağa başla- mıştı. Artık eş dost, muharrir, gayri mu-| harrır, bu kuvtuyu postrestant mektup- ları için pek pratik bulmuşlardı. Zaten çok geçmeden kutunun analıtarı da kay- bolmuştu. Poslacı, kapağı açıp mektup- Tarı içerisine sıkıştırıveriyordu. * Mocmuanın en güç işi, sansör belâsı idi. Neşrinden üç dört gün evvel kolonlar dizilecek, tamarnlanacak, sonra Galata- daki İzgilir sansörüne yollanacaktı. Ora- da üç gün durduktan sonra gidilip kolon- ak, sonra Babıâlideki Türk Beye teslim olunacaktı. slaya götürüp getirme |eNeşrinde bels yoktur» cümlesi sayesinde | dar malüm olan çok İoile bırakmamak şart'le baştan aşağıya | Ye lüzum göreceklerdi. Kasabanın için- | min, müsademesiz ve baskınsız, bir hi- işini de, ayrıca Matbınsındakı ki yevmiye ile «Akşam» oğluna havale etmiştik. Oğlancağız Üstü- | ne aldığı işi hakkile başarıyordu. Yalnız | bazan Galatadaki sansörün kolonları la- desi bir gün fazla gecikir, kahvecinin oğlu elleri bos dönerdi. İşte 0 zaman işimiz durnandı. Zaten bizim şair ve hikâyeci, fıkracı arkadaşlar da yazılarını Reç ver- meğe başlamışlardı. Her hafta baş yazı olan müsahabeyi yazan Falih Rıfkı bile bazan yazısını yetiştiremiyordu. Yahya Kemal, gelecek nüshaya «İnkiraz> diye bir şiir vereceğini müjdeliyor, ilân etti- riyor, urkesından öbür nüsha çıktığı hal- de gene ortalarda görünmüyordu. Niha-| yet İstanbulun dört bucağında aradıktan sonra çairi yakalıyabili!yor, fakat bu de- fa da :Akıncılar» şiirini elinden alabili- yordük. Halbuk! bir hafta evvel şiiri çık- | Mıyan nüshada okuyuculara «Yahya Ke: Mal-Beyin gaçen sayımızda ilân ettiğimiz güri elimize geç geldiğ'nden bu defa neş- redilemedi. İnkiraz) gelecek nüshada o- kuyac naz. Mazur görün» tarzında ö- zârler de dilemiş bulunuyorduk. Bir de- fasında da Faruk Nafiz bir şiirinin, (lk kı k ci ve dördüncü mısralarını * Yahya Kemal'n bazı yarım kalmış meş- hür mısraları usulünde - bir satır nokta Beçmiş. yalnız sonuna birer kafiye oturt- Muştu. Sonradan gelip mısraları tamam- hyacaktı. Halbuki kolonlar İngiliz sansö- Tünden geldiği, hattâ bizim Türk sensö hîi_ndwn de geçtiği halde sevgili şair hâlâ Börünmemişti. Neticede o şiiri o şekilde noktalı iki mıtra ve kafiye ile çıkmıştı. Burada Bay inii i Sansöründen ziyı İ | müdekkik kesildiğini zikretmeden geçe- #eksa ada aa ea AAA RA AAA MA derenlere — bir kilo şeker verilecektir. Ev kadınının şeker kuponu : Ev kadını, taze yemiş mevalm! geçmeden kilerini reçel ve şurupla doldur. Bu kuponları 30 gün neşredeceğiz. Onları hergün saklayınız. 30 tanesini bir seri halinde biriktirip idaremize numara vereceğiz. Sonra ulusul münun İstanbul şobesi tarafından tayia olunacak bir günde bu numaralar ara- | sında kur'a çekilecektir. İlk 26 numaraya yirmişer kilo, müteakıp 28 numara- | ya onar kilo, bundan sönraki 60 pumaraya beşer kilo, 250 numaraya da iklşer SON POSTA |SON POSTA nın TARİHİ TEFRİKASI muası nasil | miyeceğim. Rahmetli çok vehham adam- Yaran: dı. İngiliz sansörünün daha evvel siyasi İ '" Rasim Özgen B U ga a “ Haber karakoldan karakola geceli uçurularak üç günd i: i l nin arkasına bir bey ilâve etmek şartile | — *Biz efendi filan — , z - mahiyette işine gelmer bulduğu yazıları kırmızı kalemle kolonlardan çizip çıkar- dığını bildiği halde gene iİşgüzarlığı el- den bırakmazdı. Meselâ bir defasında Reşat Nurinin «Komiserin Telâşı» isimli hikâyesini, ancak her komiser kelimesi- gündüzlü yürü e Çermis'e ulaştırılmıştı neşretmemnize müsaade buyurmuştu. Bir | Dumayiz. Siz K keresinde de, Seza'nın Samsan isimli şii-| © '“:ı"p go_ged:k i c J isine | , —. !P götün rini baştan başa çıkarmış, gidip kendisine A aRa hunun sebebini sorduğum zaman, ortada, | ” R E İngi'izleri- Samsuna asker yollıyacakla- r;[_îıı::ıref); lîr:':—h rına dair bir rivayet döndüğünü, başını| » ğ So,-ı"_ ini şüyie. derde soksmuyacağını söylemişti. Ken, - fi disine, bu Saumsonun başka Samson ol-| — Merak edilecek duğunü. bu balığın o balık olmadığını | ©İf Şey değil! Eşya- söylemiş ve şiirdeki (Samson) un, - mev- | 971 ayıracaklar.. hiz zudan da & cağı üzere - hani tarih | Metçilerin hüviyet « efsaneleri içince malüm olan Samson hi- | '€rini anlıyacaklar.. kâyesi olduğunu ve o Samsonun bir ma- | Meydanda çalınmış bedde bağlı bulunduğu sütunu, tılsımlı | bPi” mal, bir haydut saçlarının yeniden büyümesi il emeyince, öteki . yerine gelerek yıklığını, bu suretle de|'©” Bibi, onları da hem kendisini, hem rakiplerini öldür -| Serbest bırakacak - düğünü anlatmağa çalışmıştım. Fakat bir | İ47- türlü ikna edememiştim. Deyince.. Rüs « Nihayet, yeni matbuat müdürü Ercü-| tem.. gene bir tesa- mend Ekreme gidip sikâyete mocbur kal- | düfle karşılaştığını., mış ve dostumun gülerek elile yazdığı | her teferrüatı bu ka şilri nosredeblimiştim. Nedim'in bu san- | basit bir meseleyi, sör meselesinde, İngiliz sansöründen ba- | !leyhinde kurulmuş g en ziyade milli yazıları delik deşik et- | Dir tuzak görmesin - mesinden yanıklı. Nitekim İzmirin işga-|de mâna olamıya - linde ben'ya yazdığım başmakalenin yal- |cağını — düşündü. — Hem, — tuzak|günde Çermise ulaştırılmıştı. Merkez-| gece daha kasaba haricinde tutmiff j nız ismini, «Zavallı İzmir» i birakmış, |Kürmak — istiyenler, ne — diye böy -|den karakollara, gene aynı sür'atle, ve- | zum görülmüş.. derhal, çadırları V $onra bir buçuk sayfa yazıyı bir kelime |le çocukcasına yollardan yürüme -|rilen emir.. kafilede bulunan dört ada-İraber bir süvari müfrezesi miş. Müfreze kumandanına, çizmiş. en dipte de benim imzamı çıkar- |de değil mi idi? İstedikleri kadar kuv-|le ile yakalanıp Çermise gönderilmesi |bir kaç saat uzakta ordugüh Mağı unutmuştu. İşte o yazı, bu suretle, | Vetle üstüne yüklenemezler mi idi? Da-| merkezinde idi. Merkez.. bunların yol| ve kafileyi, bir bahane bularak bif bomboş iki sayfada bir tek sername ile|ha şimdi, kaleden geçti. Onlar için bu, | değiştirip, İzlerini kaybettireceklerin-|ordugâhmda misafir etmesi bir tek imza halinde çıkmıştı, yahut da- | büyük bir fırsat değil mi idi?. den.. memleket dahilinde, her hangi mişti. ha doğrusu yazı çıkmamış, İsmi ve ya-| — Rüstem.. bunun bir tesadüften iba- | bir sergüzeşte atılacaklarından şüphe-| Kaşabanın yakınında, Rüstemif zanı haber verilmişti! Zaten o kara gün-|ret olduğuna kanaat getirdikten sonra, | leniyordu. Merkezi, bu suretle hareketelatlığı sırada çıka gelen süvari mi lerin bende Nedim'e ait en acıklı hatıra- | hizmetcilerini tazyike maruz bıraka-| sevkeden şey.. Givle derebeyinin kızı|si ise.. kafilenin kasabaya gü sı da bu «Zavallı İzmir» makalemin uğ- |rak kendisinin kenarda, seyirci durma- | arasında geçen maceranın, yabancı asil-|yoluna devam ettiği takdirde, radığı, gülünçlüğü kadar insanı ağlata-|sını nefsine yedircmedi. Sonra, hiz-|Zadelere karşı uyandırdığı kin, husu-|nıp kasabaya getirilmesi cak akibetidir. metcilerin fazla bir tazyikle ağızların-|met ve nefretti. mişti. Halid Fahri Ozansoy |dan, bir şey de kaçırabileceklerine ih-| Rüstemle arkadaşları.. yol boyunda, * S—) timal verdi. En iyisi.. meseleyi, gidip|her karakol mıntakasında, her gece ta-| Hurap.. Çermise gece getirildi kendisi halletmeli idi. Böylece.. kasaba |rassud altında bulunuyorlardı. Onların |evvel, sur kapısının yanında pis |memurlarına emniyet de telkin edebi-|dikkatli nöbet beklemeleri, uykuların- |bir kulübeye sokuldu. Bir asker, lirdi., ki sırasında, bundan da çok isti-|da, bastırılıp yakalanmalarına meydan İna, kenarlarına kadar sarkan, fade edebilirdi. Derhal, kaleye gitmek | vermiyordu. — Yolculuklarının altıncı| gelen kısmı bir meşin bağla sıkılâfi kararını verdi ve yürüdü gitti. konaklarında, çadırlarında uyurlar ve| tulum Bgeçirdi. (Arkası e Hurap nübet beklerken.. o civarın ka- Te ni I Yeni neşriyat _,./' rakol kumandanı, mıntakasında konak- Hukuk ilmini yayma kurumu / Nöbetçi Eczaneler Bu gece möbetçi olan gezaneler şan - lardır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Ziya Nuri), Alemdarda: (Esat), Beyazitte: (Haydar), Samatya- da: (Ridvan), Eminönünde: ( Hüseyin Hüsnü), Eyüple: (Hikmet Atlamaz), Fe- nerde: (Vitali), Şehremininde: Hamdi), Şehzadebaşında Hamdi), Karagümrüz - te: (Kemal), Küçükpazarda: (llikmet : Cemil), Bakırköyünde: (İstepan). Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde: (Dellasuda), Te - pebaşında: (Kinyoli), Karaköyde: (Hü- seyin Hüsnü), İstiklâl caddesinde: V4- monciyaf), Pangallıda: (Nargileciyan), Beşiktaşta: (Süleyman Recep). Barıyer- de: (Osman), Atıadolu ve Adalar cihetindetiler: Üsküdarda: (Ahmediye), Kadiköyünd. (Saadet), (Osman Hulüsi), Büyükadada: (Halk) : hyan kafileyi, mut'aka, yakalamıya ka- Yolcuların etrafında &- | te'lit ve tercüme olarak yapılan neşriyft /ı B Merkezin emrine göre| vam etmektedir. Bu arada çıkan Rüstem.. hudud civarındaki Naşan| bir vukuat çıkarmadan kafile efradının | lerden bir kaçını aşağıda sayıyoruz: |kasabasında, Hindli hancıdan çok hak-| dördünü de yakalıyamıyacağını anlı _"__',f_'l'”“'f betmatm ;'":"ğ“’" h olarak şüphelenmişti. Arkadaşı Hu-| yınca.. yalnız birini, nöbet bekliyeni ol-| yereğme eden De Hüserin Aval rap teminat vermeseydi.. hele aleyhin-|sun ele geçirmeyi düşündü. Bu yaka-| giyasal Suçlar — Ankarg Hukuk deki tertibat kılı kırk yararcasına dü-|lanacak olandan, kafile reisi bulunan | dekanı Baha Kantar'ın konferansıdir- “ şünülerek hazırlanmamış olsaydı.. mu-|asılzade hakkında malümat alınmak| — Kanun ve İçtihat — Dr. Hıfn Vveldik |hakkak, Hindliden şüphesi, her gün bi-| kabildi; bu da mühim bir işti. "xf;ı.f;"dmhfsmâı:&înj ':rı vt İraz daha kuvvetlenir.. Çermis kasaba-| Karakol kumandanı.. hava çok soğuk | sadık s. Dı:.:ı'r.ın M mizhad | sında gafil avlanmazdı. olduğu için, kafile nöbetcisinin çadırın | Tabü Hukuk Nazariyelerimin Devlet Töy0 Rüstem.. Naşan kasabasına geldiği|içinde bulunduğunu anlayınca.. adam-| Üzerindeki Tesirleri — Dr. Richard # zaman, Hindiinin dikkatini ce'betti. O, |larından birini yerde süründürerek es- | bir konferansıdır. İşöhretli bir sergüzeştten, koyu bir ma-| terlere yaklaştırdı. Bu adam, esterler-| Fransız Devlet Şürasının a '“".ıl | , y Fo rOk aai Te ıııyM—PıııfB.Cmı:ı'ınkunlezı’ — - |ceraperest olarak tanıdığı Hurapin ya-|den birinin ipini keserek hayvanı ar-| pinans İlmi — Gaston Jöze'den nanda, anlı şanlı bir heybette olan,. bol / kasından çekti. İleride, arkadaşlarının Tıritoğlu tarafından dilimize çevr. * bol para sarfeden.. Çermise tüccar sı-|saklandıkları çukurün önüne götürdü.| Orta Yaylâ — Sivas Halkeri tarafındâ'4p fatile gitmek isteyen Rüstemi görünce | Ester, ğında, burada, ipini koparıp | Karılan aylık meemuanın 4-5'incl & şüphelenmiş.. onun bu seyahatin! çok| kaçmış gibi duracaktı. ""('.;’l*kü y MÜĞELİNEE YA esrarengiz bulmuştu. O, asil olduğu,| - Hurap.. işte bu anlarda, esterler a- | ,yda bir çıkarılan bu aylık mecmi halinden belli olan adamın Zâl oğlu|rasında hir gürültü duyarak çadırdan |üncü sayısı zengin münderecatla Rüstem olabileceğini hatırına getirme- |çıkmış.. esterleri saymış.: sonra ay işi- A . , İlân Tarifemiz HURAPIN BAŞINA GELENLER g mişti. Hattâ onu, hudud zabitıerindcn,ığmdı, uzakta duran esteri gör! kaçtığını, ve şiddetle aranıldığımı işitti- (onu yakalamak için sürüne si Bi, şehzade eş te telüikki etmemiş- | rü: Çukurda bulunanlar, Hura- mEZ ; Ör ek şüpheli şekilde seyahat e- |pın, ipi yakalamak için, çukurun yanı- B'f"'d "Mh 400 kurül âm bir İranlı addetmiş.. para|na geldiğini görünce, bir kaçı birden İkinci — sahife 250 alarak kendisine casusluk ettiği Çermis | ellerini uzatmışlar.. onu boynundan, 0- Üçüncü oıhı_lı 200 derebeyinin adamlarına haber vermiş- | muzlarından yakaladıkları gibi, bir tak- Dördüncü sahife 100 g İç sahifeler 60 Son sahife 40 Muayyen bir müddet fazlaca mikdarda ilân yıptırd lar ayrıca tenzilâtlı tarifemizdefi tifade edeceklerdir. Tam, yırıl" çeyrek sayfa ilânlar için ayri tarife derpiş edilmiştir. Son Posta'nın ticari ilân'arınd işler için şu adrese müracaat melidir: l la attırarak çukura almışlardı. Ağzını DOLASW*' Rüstemle Aarkadaşları, yola koyul-|tıkaçlamışlar.. ellerini arkasına bağla- ©e0000104000ecesese |dukları gün, Hindli hancının ver mışlar.. karakola götürmü: K Te AE YA malümat üzerine harekete geçen der Hurap.. elleri bağlı, atlıların önünde |beyinin adamları, hüdud kumandanı-|yaya yürüyerek üç günde, yani Rüs-| na haber göndermişlerdi. Kumandan|temden kırk sekiz saat evvel Çermise da, hemen peşlerinden dört süvari koş-/gitmiş ve istievaba tabi . tutulmuştu. turmüuştü. Bu arilerin kumandanına | Kafilenin, Çermisten başka - bir yere verilen emir.. yol üzerindeki ilk küra-|sapmıyacağına kanaat hasıl edildikten kola gidip şüpheli kafileden karakol|sonra, karakollara, onlara artık ilişil- kumandanını haberdar etmok ve onun |memesi emri verilmişti. Yalnız, Hura- da diğer karakola haber vermesini te- | pın, bir tüh kafile reisi hakkında ak- min eylemekti. la yakın bir cevab vermediği görülün- Haber.. karakoldan karakola, gece-|ce, kafile gelinceye kadar tahkikatı ik- M gündüzlü yürüyüşle uçurularak üç|male vakit kazanmak için, kafileyi bir yarüğen Pasya SN DKEYİ KERG R 4| %ıvıı: W kesiniz, getirenlere ve gön. ekonomi ve — arttırma kuru- Hanelık Konektit Şit Âşir Etendi caddesl Kahramanzade Hifi — Ankara caddesi r Kllrevrarr vi P -2. e x- - Pi n

Bu sayıdan diğer sayfalar: