te uzak görünebilir... Sizler, bütün kadınlar ve bü- laye '".'hıfızanıu yoklayın ve Sizler de birbirinize aynı 4 ı:;::_ îderı]':; bl:bi;âı.zi arzu elde etmediniz mi? ğ'_ru..,,“ fabildir ki birbirinizi sevmi- .İ biş lumvmımokı arzu bir merak- & İk Kucaj&um»ıı ibaretti. y oe Ü *bu İlk “aşmanızda, kendi kendini- İkate, € Ve sonuncudur» dediniz. Ha- ' ekseriya sonuncu olmuştur, izan - iyi hatırlayın - ha- * o Fani lezzeti kafanızda ka - b B ı?çm. arzu bir bağlantı oluve- Nihüz M" *bir gececik» diye düşünür- Üaha deği Nra ebir kaç gece» dersiniz, Üte İstem *kaç gece istersem ve o kaç h":ıq ki Se» dersiniz. Daha sonra *he- « Tadar, düşünün- «kaç gece yaşarsak .E':'İyr, Farını verirsiniz. Süreş, Tüm, biliyorum, bu Ti Söbuk b':îîd çabuk bıkar, - Ruül Bük; © Ve usanır, :'nıd :'Ğı_nîmlirlurmoe sevişecek'erini ,dnı,,ı SEİ, altı ay sonra birbirini ıvh,m irbirinden nefret eder, birbi- li - N u:&::u'“ı fakat ne zararı var? Öm- '“k,,ndnc“ Sevişmek isteyenler bu ar- Yaş Yücakış a imi; bir tek vücud olarak Tidlopn a “Tini ümid ederken de, bu ü- ,Samimidirler. Ve o zaman Ü de yeriDin yerine, kendileri ölme- Bit "iniyetle tercih ederler... h'hnı—,_" trkekler ve bütün kadır Kin tırlayınız... —Anlıyabilmek kısa h daha “kleri ':":“[luevveı 1908 akşamınır "ni m—'!u_ı_da.o garib isimli «Gau ü ku':;"“'_ boğazındaydım... Ağ- mis, © ile karışık bir feryad .M“dtleiııe'. ŞS M t Ig.,ü:f-ld!leme. metresim, Evinden ;'mış, ğ Uzakta, arkasında şehir kos- Ballktapy EMurun altında Jslanarak, ’nîl İyice Arasında koşa koşa giden, dıln ülmz :n"n gecenin ortasında s:?adelı' )’lı);' olarak giden bu ka- "**'Ğuxm İşitmemiş gibi göründi $0 Yetimi de farketmemişti ve Arazide sür'atle uzaklaşıyor- Yir TÜ ganij, Bibi Sani, l:bl dondi ye kadar, ra bi i 6 İadıb"denbı" delicesine çarpma- | ğ haşiyetten taş ldim, Kalbim durmuş- ha G ve bi "ya.. nirhın içinde yerimden u kadını inde _hdzkhüıhdım, n peşinden 'deki î-;.'ıly:kuş"n aşağı iniyordu. ü—"htli rn ve dikenlere rağmen hete, Bidiyordu. Karşısındaki is- ğ * îtıı cenuptan şimale doğru Nİ bu diyor, Toulon'a ark Ş S.ma,':'"“_“y"d“- Od doğru karanlık pek fazlalaşı- Tenk bir leke gibi görünen ASINI Çe- Bün, benim son günüm o-İk tefrikası : 8 « Son Pıtı nın eteği, otların arasında kayboldu. Şimdi lütr ceketinin üzerindeki ermin yaka- nın parlak beyazlığını görebiliyordum. Koştum. Fakat ayaklarım dolaşıyordu. Ça rin tamamen örtemediği kayalıklar, de- rin delik deşiklerle ve biraz evvel hay- vanımın bacağını kıran yarıklara ben- zer ârızalarla dolu idi, İki defa da ben düştüm. Ayağa kalkarken beyaz ermin kürkün biraz daha uzaklaşmış olduğu- nu görüyordum. Avazım çıktığı kadar dım, — Madeleine! Gene işitmedi. Biraz evvel birti penin üzerinde gördi kadin şeklini, şimdi üçünci zerinde gördüm, Yalnız sema daha az daha silik gö- tekrar bağır- rünüyordu. Mütemadiyen mütemadiyen mesafe Şekil yavaş yavaş üncü tepenin arkasına indi. Ben oraya yetiştiğim za- man önümdeki çölden, sağımdaki Mou: ras dağı etleklerinden ve Grand Cap ctekl göremedim... İnsandan cser yoktu... Ve karanlıkta koşmağa başladım. Ta- kib ettiğim kadına yetişmek, bu muaz- zam sırrı aydınlatmak için nevmidane koşuyordum. Bütün ruhumla, kadının izi üzerinde idim... dan aşağı kendimi koyuverdim. Solum- da bir ışık görür gibi oldum, o tarafta- ki kayalara tırmandım. Taştan taşa se- kiyor, bazan kayıyor, dizlerimle elle- rimle yere çarpıyor, elbisemi ve yüzü- mü dikenlere sürterek yara bere içinde rdum. Böylece uzun müddet koş" tum, koştum, koştum. Artık durduğum zaman ne kuvvetim ne de nefesim kal- mıştı. Olduğum yere bitab bir halde çöktüm. Neresi olduğ; iğim çıplak toprak üzerine bir cesed gibi u- rdum, — fakat aybediyordum. solumdaki den başka bir şey zandım kaldım. Maddi ve manevi kuv-| vet ve tahammülünün pek fazla ilerisi ne kadar giden bir insanı nasıl birden- bire uyku bastırırsa öyle bir uyku, âni, kat'i ve deliksiz bir uyku, yıldırım gibi üzerime çöktü. XIL Ne kadar uyumuşum bilmem. Garib, fakat yabancısı olmadığım bir hisş, beni âni olarak uykudan uy dı. Yanımda bir yabancı bulund! dir- nu na müteveccih oldu- Yüzüm koluma yaslanmış, yan ü yatıyordum ve binaenalı etrafımı rdum. Fakat bu mevcüudiyeti zamanda hissettim ve enseme hakiki bir darbe vurulmuş gibi oldu. iken, canlı bir mahlü ylece hissettiğim vakidi, fakat hiçbir n bu d derin ve bu derece şekilde değil Üzerimde bu kadar kudretli bir dar- be tesiri bırakan mahlükun her halde başka mahlüklara benzemiyen bir şey olduğuna hükmettim, O tarihte, akıllara hayret verectk kadar uzak olan o tarihte, genç, cesur ve merd bir adam olan ben, birdenbire ayağa kalkarak mevcudiye'ini anladı- ğim mahlükun karşısında di yerde, olduğum yerden kımıl dım ve yüzüm gene koluma yaslı, uy- ku taklidi yaparak etrafa kulak kabart- tım. iyama- Göz kapaklarımın arasından etrafı- raı tetkik ettim. Kolumun üstünden gö- rebildiğim şey bir kadem murabbaı ge- ıde toprak ve çalılıktan ibaret .|bir saha idi. Yavaş yavaş bu toprak ve İçalılık, tırak ve titrek bir ziya ile aydınlandı. Başımın üzerinde bir fener sallandığını anladım, O vakit, henüz uykudan uyanıyor- müuşum gibi, sıçrıyarak ayağa kalktım. Karşımda bir adam ayakta duruyor- du. İhtiyar, çok ihtiyar bir adam, Elin- deki hırsız fenerini ta gözlerimin içine |doğru tutmasına rağmen, ilk bakışta, bu adamın, beyazlıktan parı öğsüne doğru uzayan geniş ve uzun bir sakalı olduğunu görmüştüm. Halbuki bana hitap eden sesi, tam riri ve çok ciddi bir sesti. Kat'iyen tit- remiyordi nde hiç bir eskilik eseri olmıyan, tam bir erkek sesi ve bana hitap edişindeki k: eda hayretimi mucib oldu: — Efendi, burada ne arıyorsunuz? (Arkası var) | Son Posta aI tavır ve Yevmi, Siyasi, Havadis ve Halk gazetesi Yerebatan, Çatalçeşme sokak, 25. İSTANBUL Gağtem:zde çıkan yazı ve resimlerin bütün hakları | mahfuz ve gazetemize aitti ABONE FİATLARI UKAZIKI Sene| Ay IA_V ıAy Kr. Kr, 400 | 150 Bt | zao ı SÜ0 îll) 2700 |Jan) Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur. en cvri geri verilmez, | — Geli ak geri verilm Hlânlardan mes'uliyet alınmaz. | Cevap için mektuplara 10 kuruşluk | Pul ilâvesi Jâzımdır. Posta kutusu: 741 İstanbul 'Telgraf : Son Posta 'Telefon: 20203 manasile yaşlı bir adam sesi değil, de- | di. Bu hal| Memurun ölümü Yazan: Anton Çehov Zabıt kâtiplerinden Çerviyakaf bi ce tiyatroya gitmişti.. İkinci sıradaki kol- tuklardan birine oturmuş, büyük bir vect içinde oyunu seyrediyordu. Birden- bire yüzü buruştu. Gözleri küçüldü. Ne- fosi durur gibi oldu... Eğildi ve aksırdı. Malümdur ki aksırmak hiç kimseye ya- sak edilmemiştir. Bir köylü de aksırabi- lir, bir polis müdürü de.. Hattâ bazan gizli müşavirler bile aksırırlar.. Velhasıl herkes aksırabili. Çerviyakof, aü ığı için, hiç bir u- tangaçlık duymadı. Mendilile ağzını bur- nunu sildi.. Ve nazik bir adam sıfatile, kimseyi rahatsız edip etmediğini anla - mak için otrafına bakındı: Gördüğü şey- den canı sıkıldı. Çünkü birinci sırada ©- turan yaşlı bir zat eldivenile saçını başı- Ni ve enarsini siliyor, bir şeyler mırılda- nıyordu Çerviyakof dikkat edince, ön- deki yaşlı zatm, yüksek memurlardan Brizjalof olduğunu anla: — 'Galila adamcağı: ni berbat ettim, diye düşündü. Vâkıâğ benim #mirim değil, fakal ne de olsa ayıp.. gi- dip af dilemek lâzım. Çerviyakof bafif tertip öksürdü, öne doğru eğildi ve yüksek memurun kulağı- na fısıldadı: — Af buyurun, ekselâns; dedi. Galiba üstünüzü başınızı berbat ettim, Fakat is- tiyerek yapmadım. — Zerar yok, zarar yok. — Allah aşkına affedi Niyetim hiç — Kâfi, rica ederim. Tiyatroyu dinle - âni olmayın! | akaf pek çup oldu. Budala | ladı.. fakat artık onun için tiyatronun |dı tuzu tamaman kaçmıştı.. içini bir kurt | kemirmeğr başlamıştı. Perde arasında gene Bri ol'a yaklaştı. Rüş- turdu, öksürdü. Bütür cesa toplıya- rak göze başladı: — Ekselöns, üstünüzü başınızı berbat k bir keder beni affetmenizi çok rica ederi ettiğim İçin sadım. — Rica ederim... Ben artık onu unut muştum bile.. Halbuki siz mütemadiyen tekrar edip duruyorsunuz! Çerviyakof erile Güzüle büyük Çarlık piemurunun yanındağy” ayrildı. Ve kendi kendine düşünmeğe başladı — Unuttum, diyor amma, gözlerinde kindar bir ışık yanıyor. Benimle konuş- | mak bile istemiyor. Bunu istemiyerek saptığımı kenâ anlatmalı idim Ni- hayet bu istemiyerek yaptığımı kendisi- ne anlatmzlı ıdim. Nihayet bu istemiye - rek, insanın iradesi dışında olan bir iş- tir.. Sakın ona tükürdüğümü “zannetme- sin!. Şimdi zannctmez amma, sonraları |pekâlâ böyle düşünebilir! Çerviyakof evine döndükten sonra ti - yatroda yaptığı kabalığı karısına anlattı.. Kadın bu işe pök ehemmiyet verir görün- medi, Yalnız, bidayette, biraz korktu. Fa- kat «yüksek memur> ur kocasının âmiri almadığını öğrenince rahat bir nefes al- di — Maamafih, dedi, ona gidip af dile- men fena 0 ak.. Aksi takdirde senl kaba bir ad eder! — İşte bütün mesele burada ya!.. Vâ-| kıâ ben af diledim amma, o biraz acayip davrandı. Gönlümü alacak hiç bir tatlı söz söylemedi. Hoş, kanuşmağa da vakit | ta- |* Rusçadan Çeviren: H, Alaz ge- | yoktu yal.. Ertesi gün Çerviyakof resmi elbisesini giydi, tıraş oldu ve doğruca Brizjalofa, af talep etmeğe gitli. Yüksek memurla gö- rüşmeğe gelenler pek çoktu. Bir hayli beklemek icap etti. Nihayet Çerviyakof da «huzura kabul» olundu. — Dün gece tiyatroda, diye söze baş - Jadı, istemiyerek aksırdım. Galiba dimizin üstünü başını berbat ettim efen- Al- — Ne manasız şey, diye mırılda: Ve bir başka zi 'e döncrek: ârı kesildi: «Artık beni düşündü, maz!.. k bile istemiyor, diye demek ki kızgın.. Hayır bu ona anlatmalıyı: retçinin çıkmasını da bek-« ko- — Ekselâns, dedi, efendimiz ediyorsam, bu münhasıran büyük viodan azabı ileri gel Ben istiyerek yapmadım.. Rica ederi «Yüksek memur> kaşlarını çattı; elini sallıyarak hatsız auyduğul ıdan Siz âdeta benimle alay ediyorsunuz, dedi ve hemen gerisin geriye odaya gire- tek kapıyı kapadı Çerviyakof gene kendi kendine düşün- meğe ba; Ben burada hiç bir alay görmüyo - ruan. Af ta'ep etmem çok samimi idi. Hal- buki o bir türlü anlamak or. Artık bir daha buraya gelmi görsün yüzünü.. İyisi mi istemi, a tahriren» 2f dilerim, Çerviyakof evine gidinciye kadar hep bunları düsündü. Evine gelince dığı mektubu bir aT lü yazamadı.. Dü - ü, düşündü, ne yazması icap edece- ğini bulamadı. Ettesi gün gene «yüksek memur» u zi- .| yaret etmeğe karar verdi.. dediğini de yapt — Ekselâns, dedi, ben dün buraya si- alay etmeğe değil, af talep etmeğe tim. .. zinle li Yüksek memur» hayretle başını kal - dırdı ve Çevriyakola baktı. O devam et- — Evet alay etmeğe değil, af dilemeğe gelmiştim. Tiyatroda Üstünüzü başınızı berbat ettiğim tim. #n af dilemeğe gelmiş- Alay etmek benim ne haddime?, İn- irbirlerile alay ederlei h hürmet duygusu... Hidetinden raosmor kesilen metur» dayanamadı: — Defol, ulan!.. diye bağırdı.. Dehşetirden dona kalan Çevriyakof marıldanarak sordu: — Ne buyurdunuz?. — Defol ulan hergele diyorum sana!.. Çerviyakofun içinde bir şeyler kopar gibi oldu. Hiç bir şey duymaksızın, hiç bir şey işitmeksizin kapıya doğru yürü- dü. Sokağa çıktı, evine geldi. Üstündeki Ibiseyi çıkarmaksızın bir kanape- sanla e karşılık. «yüksek Yarınki nushamızda : YAYALAR Yazan: Whip Çeviren: Faik Berçmen