23 Haziran 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

23 Haziran 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

iinâlî, —Şâ_rkıl, Garbı ve Saati Olmıyan Bir Memleket Sovyetler Şimal Kutbunda buzdan bir şehir -urdular, o havalide petrol ve demir bulacaklarını umuyorlar Evet, şarkı, garbi ve şimali olmıyan ve sâati daima on ikiyi gösteren memleket!.. Oradan — ne tarafa dönseniz, hangi ta - rafa baksanız yalnız cenübu — görürsünüz. Ne zaman saati fen - nen ölçmek isteseniz daima on ikiyi bu - Jursunuz. Ya gecenin , ya gündüzün on ikisi! Kutuptan — bahset- âzi anlamışsınız dır. Sovyet gazetele- rine bakılırsa - şimdi orada iki kilometra genişliğinde ve — iki buçuk kilometre u - zunluğunda, üç metre kalınlığında mütemadiyen oynayıp du- yan bir buz adası üzerinde bir Sovyet eşehri> tecasüs ediyor. Rudolf adasile — kutup noktasındaki bu buz adası arasin- da muntazaman tayyareler işliyor ve bu kış orada oturacak olan Sovyet vatan- daşlarının muhtaç oldukları şeyleri laşı- yorlar. Bu küçük ada üstünde küçük bir de «şehir» kuruluyor. Bu şehrin inşaat mal- zemesi «büz» dur. Buzdan kesilen blok- "lar, taş gibi, birbirinin üzerine konula- rak yüksek bir duvar vücuda getiriliyor. Dört taraf bu duvarla çevrilerek arada fırlınalara karşı mahfuz bir sahanın et- yafı örüldükten sonra bunün ortasına bir çâdir kuruluyor. Çadırım zemini ve etrafı Ten postlarile örtülüyor. Bu suretle yan- yana kurulan evlerden bir küçük şehir vücuda gelmiş oluyor: Tam otuz beş nü- fusun kışı rahatça geçirmek islediği ve » kim bilir! - belki de önümüzdeki yaz Ruzyadan gelecek misafirler için içinde buzdan bir otel kurulacak olan bir şehir! Şehrin güzel bir tayyare meydamı var- dır. Ancak buraya gelen tayyareler te- kerleklerine kayak geçirerek gelirler ve huzların üzerine öyle konarlar. Sıhhat bakımından dünyanın en güzel memle- keti burasıdır: Gecesi ve gündüzü, bina- enaleyh gece ve gündüz arasında hararet farkı yoktur. Haziranın tptidalarında bu- rada hararet sıfırın altında iki derecedir. Balbuki daha cenupta sağuk daha siyade idi: Sıfırın altında 4, 5, 6 derece! Bu şehirde yen! tarzda bir radyo istas- | -. yonu işliyor. Bir yeldeğirmeni ile işliyen hiçbir enerji sarfetmeğe muhtaç olmuyan, hafif bir rüzgürla dönerek elektrik istih- sal eden bir motör, hem bu istasyonun aç olduğu, hem kışın biti lerinin ziyasmı temin edecektir. Şimdi, | Moskova telgrafhaneleri, gişelerinin üze- | Tine *Şimal kutbu için telgraf kabul lir» cümlesini asmış bulunuyı zamanda telefon muhabeleri de Gene bu sayede, gelecek aylarda ıel— graf ajanslarının verecekleri havadisli arasında kutuptaki küçük şehre ait olan- lar da buluncaktır. Sıfırın altındaki suhunet derecesinin kim bilir kaça kadar gideceğini, kutupta bü- yük kiş fırtmalarının ne dereceye kadar şiddet gösetereceğini ve nihayet, buz blokları arasında inşa edilmiş küçük ko- Joninin bu fırtınalara dayanıp düyana- mıyacağını bu suretle öğreneceğiz! Bu seneki tecrübeden sanra belki de ge- Tecek yaz kutupla Moskova arasında da- ha muntazam tayyare seferleri kurula- cak, belki de şehrin nüfusu yüzü bulz Şimal gittikçe enteresan bir âlem olu- Yyor. Rusya, daha şimdiden kutup dairesi- nin öte tarafındaki arazide bir takıma tap harriyota girişmiştir. Rusyaya nisbelen yakın olan mintakalarda bazı madenler bulunmuş ve işletilmeğe bile başlanmış- tır. Daha şimalde, kutup dairesinin öte tarafındaki arazide yapılan taharriyat ta n gece- | | <kaynar» sular keşfi çok iyi burslarda petrol, demir ve gsire bulun- duğu ve bunların nakilleri de kabil ola- cağı anlaşılmaktadır. Kim bilir, belki de Kutup noktasında ve yhut etrafında sağ- lam arazi bulmaya da imkân vardır ve buralarda da maden bulunur? * Kutup seferini idare eden tayyareci- nin adı Majuruk'tur. Rüsyanın en mü- zailm tayyarecilerinden olan ve birçok re- korlar kırmak ve bilhassa şimal mahta- kalarında dolaşmakla maruf olan bu tay- yareci bu seferin hgreket kumandanıdır. Heyet arasında bir takım ülimler vardır. Fi bunların yapacakları tetkikler için lü- zım gelen alât ve edevat ta şimdiden kutba nakledilmiş bulunuyor. Meselâ, kutup denizlerini ölçmek, bunların su- ları hakkında tetkikatta bulunmak için beş bin mette uzunluğunda bir kablo ile bunu indirip çıkarmaya mahsus bir de vinç vardır. Bir taraftan kutbun buzları, diğer taraftan kutup denizlerinin suları Moskovaya nakledilip durmaktadır. Öte. denberi kutup noktasında cünli hayvan bulunmaz zannedilirken bu defa kutupta n, bir nevi su kuşu bu- lunduğu görülmüş ve bu hayvana da bir tayyare sırtında Moskovaya kadar bir ge- yahat yaptırılmıştır. Bu sefer münasebetile meydana çıkan meselelerden biri de kutupla Moskova arasındaki redyo muhaberalının bazan bir takım Mıktıatısi (Magnctigme) tesir- ğ Şimdiye kadar muktelif vesilelerle vücudundan süphe | ım]rzııa olan bu tesirler hakkında bun-| den böyle şüpheye mahâl yoktur. Bu te- | i yapan kuvvet nedir? Madeni ol- ması 1âzım gi ssirler, hangi saha- bun!ıım da öğrenil- Bir hafta kadar um.l bizim gazstele. rin bazılarında kulupta buzların ultında ştedilmiş! diye verilen, kim bilir kaç sunııgııd mübalâğalı ha- Vvadis te, bu tcikikler emasında, buz ada- |* larının altındaki derinliklerden — alınan suyun suhunet derecesinin lere «nisbetle, sıcak olmasından ibaret- tir. Bizim gazeteciler kutba gidemiyor- larsa bile havadisinde olsun sansasiyon yapıyorlar ya! K Hulüsa, kutup, göğsünde sakladığı sır- Tarın bir kzemanı olsün bu sene, insan az- minin muzaffer kucağına teslim edecek görünüyor, Jüles Verre'in bile tahayyü- lüne cesarot edeme bir hâdise olan bu kulup seferi, bugün tayyareciliğin bü- sayesinde, alelâde - bir reli derecesine kadar in- miştir. İnsan denilen mahlâk ilerlemekten yo- rulmadığı gibi ne yemekten, ne de malik olmaktan bıkar, Sövyetler ülkesi denilen memlekette hesaba sığmaz servetler vat- ken, kutuplara kadar el atmayı düşünen insanlar karşısında ötekilerin boş dura- Yyukarıdaki- |' Londranın en kullanışsız ve karanlık evi Başvekillğr, bu anahtarı bile olmıyan evde oturmağa mecburdurlar İngilterede gazete okuyup ta: «Dovning street No. 105 adresini öğrenmemiş İn- giliz başvekillerinin olurdukları evin bu cümle ile gösterildiğini anlamamış olan yoktür, bizde dahi bunu bilenler çak - tur. Ve bunlar Dovning caddesinin 10 numarasında bütün konforu havi bir bi- jHanın yükseldiğini tahâyyül ederler. Zehaplarını tashih edelim: Dovning caddesinin 10 numaralı binası kara yüz- | Yanma şekli yaş gibi mevsime göre de dü, bakana kasvet veren bir evdir, kon - lâmetler göstermektedir. Meselâ,| for kelimesini icat edenler İngilizlerdir amma, bu kelimenin manasını bu binaya tatbik etmeyi nasılsa unutmuşlardır, son Sabık İngiliz başvekili Baldvin Davning Street No. 10 dan çıkarken yıllara gelinciye kadar içinde banyo bis le yoktu. Kont Baldvin; — Ev, eski, karanlıktır, çabuk kirle » nir, hiç münasip değildir, derdi. Fırsat buldukça kendi husust evine kaçardı. Mac Donald ise bu evde mecburiyet saikası ile, sırtf parlâmentoya ve saraya yakın olduğu için otorurdu. Zira baş - wekilliğe geldiği zaman otomobili yoktu, tramvayla gidip gelmek mecburiyetin - | deydi. |— Bizim meşhur Loyd George gelince © |haşvekil iken: — Bu evi antak karım idare edebilir, derdi. Maamafih İngiliz başvekillerine mah - süs evin en büyük hususiyeti kapısıdır. Bu kapınin üzerinde mavi bir bakır lev- ha üzexir:c: «Birinci hazine lordu> yazılıdır. Zira kanunu esast mucibince İngilte- zede başvekil yoktur, nazırlardan - birl meclise riyaset ettiği için bu adı gayri resmi olarak taşır. Binanın kapısı tahtadır, rengi de ye- şiL Asil garip noktası ise anahtarı olma- masmlır. Başvekil evine gelince cebinden anahtarını çıkarıp kapıyı açamaz. İçeri- den açılması için zili çekmek, içeride - kileri uyandırmak — mecburiyetindedir. Yalnız şurasını da unutmuyalım: Kapı - fin önünde gizli bir polis nöbetçisi var- dir, ve içeriye girmek hiç bir hırsızın ak- hndan geçmez, caklarımı zahnediyor musunuz? Biz o fi- kirde değiliz. Yakın zamanda başka bay- raklar taşıyan tayyarelerle başka başka pasaportlar taşıyan Alimler kutupta bu tarzda kasabacıklar kuracaklar ve belki de bu defa elektrik motörlerini rüzgârla değil, kutupta rüzgürdan da bol olan buz- larla işleteceklerdir! bir yüz göze batar. Yazınsa ancak parlak irini tamamlar. Tamamlamazsa ne giyen 4tiriniz. Güneşe gelen tarafı hafilçe kı - LKADIN | Yaz aylarında makyajınız nasıl olmalıdır ? Yaz makyajında gözlerin uçlarına sürme ile yukarıya doğru bir çizgi çekmelidir «Yaz makyajınız» diyorum. Çünkü bo- ,değişir. Kış makyajı daha soluk, daha az Köze çarpan renklerle yapılmış olmalı - dır. Yaz makyajı ise bilâkis daha canlı, daha göz alıcı renkte olmalıdır. Çünkü: Kışın soluk havası altında fazla boyalı ve göz alıcı renkler hoşa gider, Maamafih makyajın mevsimle değiş - mesindeki sebep yalnız bu değildir. Bu- na elbise ve şapkaların biçimleri, renk - leri de sebep olur. Yaz elbiseleri umu - miyetle daha göze çarpar renklerdedir. Şapkalar daha süslüdür. Çiçek, dantel, kordelâ gibi garnitürler çoktur. Bütün bu göz alıcı şeylerle çerçevelenen kadın yüzü göz almak için biraz daha renklen- miye, daha canlı görünmiye muhtaçtır. Makyaj ve kıyafet bir değildir. Birbi - güzel, ne de elbise şık görünür,. 'Yaz başladı. İster deniz banyosu yapı- miz, ister yapmayınız. Sıcak güneş az çok hepinizi yakacaktır. İşte yaz makyajı - mın rengi bu yanık renginize en ziyade uyan bir boyanma olmalıdır. Esmere, sa- rışına göre biraz değişir amma umumt vasfı birdir: Renkli ve sıhhatli bir yüz. Gözünüzün önüne olgun bir kayısı ge- zarmış bir kayısı. İşte sarışınların yaz makyajı. Şimdi bir de olgun bir şeftaliyi düşü- nünüz. Rengi kayısıdan biraz daha ya -| zuk, kıadınızısı biraz daha koyu.. Bu da ,gamerlerin yaz makyajına en güzel bir örnek olabilir. İkisi de yanık birer renk. Fakat birin - cilerin yanıklığı daha ziyade yaldızlı gi- bi. İkincilerinki daha kınl, Buü makyaj için mutlaka ik! renk pud- ihtiyaç vardır. Biri biraz dahe açık, öbürü daha koyuca. İkisi de tabift ren - ginize en yakın birer renkte.. Fakat asla soluk değil... Kızıl ve yı Bu şapkanın kenarları siyah hasırdır, Kordelâsı beyaz - siyah - yeşildir. Bundan başka bir de «pudra zeminfa diye sürebileceğiniz bir tuvalet suyum olmalı. O da venkli. Renginize göre açı veya koyu pembe. Bu su yüzünüze hem hafif bir reniğ, hem de cildinize daha sonra süreceğiniz pudraları içecek bir düzgünlük ve kadie felik verir, Pudranıza zemin sürdüklen sonra ilk önce koyu renkli pudrayı bol bol sürünür. sünüz, fazlasını ya bir fırça, yahut te ipekli bir mendille giler. Bir kaç dakiko durursunuz. Sonra ikinci pudrayı sürere siniz. Bu pudra daha az sürülür. Yüzünüz tüvalet suyu ve ilk pudra ile kâfi dere« cede renklenmiştir. İkinci pudra ona tipxı bütün maharet pudraların rengini seçes bilmektedir. Bu renkler hem cildinizin tabii rengine uymalı, hem de ona kızıllık verebilmelidir. Halbuki kışın sevdiğiniz pudranin yalnız asıl renginize uygun ol- ması kâfidir. Yaz mâakyajında bir yenilik te şudurş Ağzın ve gözlerin küçüklüğü. Kışın yüs izü nisbeten solük Yenklere boyadığınız SA İiçin bu solukluk üstünde bütün renk Ve hgöz alıcılığı gözlerle dudaklarda topla # mak lâzım geliyordu. Bunun için o meve sim makyajında gözleri mümkün oldur ğu kadar büyük ve parlak göstermek e- sastı. İri ağızda küçücük bir ağza tercili ediliyordu. Halbuki yazın bütün yüz renklidir. Bütün yüz gözü alır. Ne göz « lere, ne de ağza bir hususiyet vermeli icap etmez. Bunun için göz kapaklarını fazla boyamaktan vaz geçmeli, kaşları u< |zatmamalı, ağzı da mümkün olduğu ka « dar yuvarlak ve küçük görünecek şekilde boyamalı. Bu makyaj bilhassa yuvurlak yüzlü, elmacık kemikleri çıkık olanlara yaraşmaktadır. Eğer bu tipte iseniz göz. lerinizin ucuna sürme ile yuk: düğe |ru hafif birer çizgi çiziniz. Bu ç BÖZke lere tatlı bir çekiklik verir, makyajımız hususileştirir. Şık bir şapka modası Kalotu beyaz (grogren) den yıpıımqm-.

Bu sayıdan diğer sayfalar: