KARSISINDA Sokaklara elektrik konulmasını istemiyenler Sağımda bir dostum, solumda da bir dostum var. Ben ikisinin arasında oturu- yorum. Elimdeki gazetede bir havadis Bgö- züme ilişyor. İki dostuma duyuracali bir İzmirde yeni bir spor klübü kuruluyor Müteşebbisler “Türkiyenin en kuvvetli Çatbol takımin| z Şakcin mebtcli eokaklarına aKi a teşkil leminde mağlübiyet kelimesini 'daha Konulacakmış! .d.c;k'".;g:: '::::f:l::;hl ”" diyorlır m::-do.ımmoşmcnndın fırlıyorlar: — Eyvah! l T VERİ Z DK — Eyvah! M H — Ne oldu? ğamdaki söylüyor: î. Daha ne îlıak. benim ufacık bir apartımanım var. Apartımanımın ı_mhın- duğu sokağa çok sene evvel elektrik ya- uştı. 'din ğıive eyvah dedin? — Niye mi dedima?.. Şimdi başka sokak- ılırı da elektrik yapılacak; belki de şı: « hirde elektriksiz sokak kalmıyacak, büy- le olufca da benim apartımanım rağbet- ten düşecek. Çünkü ben, apartımanıma gelen kiracılara, sokakta elektrik oldu- ğundan “bahseder, elektriksiz sokaklarda ki apartımanların kirasına nisbetle bir misli daha fazla kira isterdim. Şimdi - den sonra buna imkân kalmadı demek - tir. Mahvoldum. Solumdakine döndüm: — Sen de eyvah, dedin; sendeki de ay- ni dert mi? — Keşki ayni dert olsaydı. Benimki da- ha büyük, daha feci. — Vah vah anlat bakayım! — Bizim sokakta elektrik yok. — Şimdiden sonra olatak, buna se - vin! ' —. Nasıl gevineyim.. Sevinecek şey mi bu? Ben geceleri eve geç dönerim. Ve ka- lıııyı usulcacık anahtarla açar, odama çı- | |kar, yatarım. Karım bazan bekler, fakat 'sokak karanlık olduğundan benim gel - diğimi göremez. Şimdi sokağla elektrik 'yapılınca iş değişecek; ben köşeyi dön - (düm mü, elektriğin ışığında karım beni farkedecek, ve hemen süpürge sopasını kapınca sokak kapısının arkasına kuracak. Hülâsa rahatım bozulacak, alıştığım hayattan ayrılmak mecburiyetinde ka - Jacağım.. — Vah vah! Gazeteyi kapıyorum. Her iki dastu - mun da ağızları biçakla açılmıyacak gibi (kapanıyor. Acı acı içlerini çekiyorlar. Ve İzmirde yeni klübü kurmak istiyen gençler İzmir, 22 (Telefonla) — İzmirde ku -| vardır. Şimdi bir başa ihtiyacımız ı.îıxdır. rulan yeni klüplerin kongreleri hazırla- | Futbol klübümüzü himaye etmelerini is- nırken hiç belkenmiyen, cidden garip bir| tiyoruz. Başka bir arzumuz yoktur.> vaziyet hâdis olmuştur. Bugünkü halde Güreş federasyonu İzmirin en kıymetli futbol aslarını kadro- ikinci reisi de larında bulunduran Doğanspor ve Üço - kun tanınmış oyuncuları, mühim - bir te- * . . istifa etti Güreş federas- şebbüsün arkasına düşmüşlerdir. yonu ikinci reisi Bu iki klüpten âyrılacak olan on beş o- yuncu yeni bir klüp tesis ederek «Tür- kiyenin en kuvvetli on biri> ni meyda- na getirmek arzusundadırlar. İki klüp-| Seyfi Cenabın is -« | ten ayrılatağı söylenen oyuncular şun-| tifa etmiş _“m“'“' lardır: nu öğrendik. p Sait, Adil, Fuat, Hakkı, Enver, Ad - bj:'!"';m': nan, Nurullah, Namık, Zehir Ali, Fethi,| ... 5 zifesi — dolayısile Cemil, Mahmut, Nejat, Mazhar... MDöRAMriRE Hdi ı Adları geçen oyuncular kendi arala -| ha fazla alâkadar rında görüşmelere devam etmektedir -| olmasına — imkân ler. Klübe verilecek ad hususunda henüz|bulamama- kat'l bir karar alınmamıştır. Ancak (At-| sından ileri gel - Hilâ futbol klübü> adı verilmesi muhte-| mektedir. Seyfi uzun sene- lerdenberi — güreş — meldir. Yukarıda adı geçen oyunculardan ikisi bu bususta aşağıdaki izahatı vermişler- dir: G özlerii beliri- federasyonunda faydalı işler görmüş, bu her ikisinin de gözlerinde yışlîi. S;' 1ı_r sporu bihakkin kavramış mükemmel bir | YOT ği idareci idi. — Biz Türkiyenin en kuvvetli on bi- rini meydana getirerek kuvvetçe nok - sansız, aksamıyan bir takım halinde ça- Jişmak arzusundayız. Klüp idarecilerinin yanlış görüşlerinden doğan takımlarla mağlüp olmak canımıza tak dedi. Arka- daşlarımızın bir kısmı henüz muvafakat cevabı vermemişlerdir. Ancak bizim ha- tarımızı kıramıyacaklarını tahmin edi - yoruz. Maksadımız şudur: Hariçten gelecek en kuvvetli ecnebi takımlar karşısında e- zilmeden oynıyan, kadrosu değişmiyı muntazam bir şekilde antrenman yapan Türkiye futbolunun şerefini koruyan bir klüp tesis etmek arzusundayız. Güreş idareciliğinden evvel uzun se Açık muhabere : neler bu sporla bilfil meşgul olan Seyfi | tzmitte Kutlu, Mutlu kardeşlere: Mektubunuzu aldım; iltifatınıza te- gekkür ederim. — —e Şeytan koleksiyonu yapan adam Bir şeytan heykelinin altın- da ezilerek can verdi senelerin güç yetiştirdiği bir simadır. Saraçhanebaşında yıkık, barap yerler- de yapılan güreşi bugünkü modern hale getirenlerin içinde ve belki de bunların başında Seyfi gelmektedir. Hiç beklenil. miyen ayrılışı güreşimiz hesabına telâfisi kabil olmuyan bir kayıp teşkil etmekte - dir. Bu haftaki maçların hakemleri Önümüzdeki hafta yapılacak milli kü- me maçları için B. İ.'T. O, K. da toplanan klüp murahhasları faydalı kararlar ver mişlerdir. Maçları ecnebi hakem ile oynatmak fik Biz Doğanspor ve Üçok kadrolarında | ri reddedilmişti. Buna mukabil kendi içi- kaldığımız müddetçe, bizim yerlerimizde | mizden hakemlere itimat gösterilerek me- oyuncu yetişmesine imkân yoktur. Esa -| selenin halli ciheti düşünülmüş ve klüp- sen bu klüpler birleştikleri için kadro- | ler tam bir ittifakla Galatasaray Fener- ların taşkındır. Takıma giremiyen kiy - bahçe maçı için Nuri Yusufu ve Beşiktaş - metli oyuncular vardır. Bunlar sızlanı -| Güneş maçı için de Sait Salâhaddini ka- yorlar, bul etmişlerdir. Hakemlerimize muvaffa- Bizim de iltihakımızla — İ: e kiyetler temenni ederiz. kuvvetli klüp faaliyete geçebilecektir. esthanede bi Şüphe edilemez ki en kuvvetlisi biz o- Abd e lıuılır 'çocuk cesedi undu Jacağız. İşe başlarken Vehabı da getirt- mek arzusundayız. Bu sene İstanbulun Sarıköy: Gönende (Hususi) — Sarı na- futbol kuvvetlerini tamamen gördük. | hiyesine bağlı Hafız Hüseyin Bey köyün- Kuvvetli ve zayıf taraflarını anladık. Biz| de abdesthane içinde altı kilo ağırlığın- ce İstanbulda Güneşten maada kuvvetli da ölü bir çocuk olduğu gürülmüş ve na- bir takım yoktur. İkinci kuvvetli takım Hiye müdürlüğü vasıtasile Gönen cum - İzmirde kurulduktan sonra faaliyetimiz | Buriyet müddelumumiliğine bildirilmiş- genişliyecektir. tir. Memleket dışında da maçlar kabul e- derek tecrübemizi arttıracağız. Çok çalı- parak, spor seven halkın dilinde dolanan «mağlübiyet» kelimesini unutturacağız. Şüphe edemezsiniz ki teşkil edeceğimiz Facia kurbanı Vargovalı bir kolleksiyon meraklısı ak- la gelebilecek kolleksiyonların en ıırl_ « bini vücuda getirmeğe teşebbüs etmiş, Münyanın dört bucağında senelerce dola- garak şeytan şeklinde yapılmış eski ve yeni ne kadar resim, heykel ve buna benzer şeyler buldu ise toplayıp evine getirmiştir. Bu garip kolleksiyonun sahibi son se- yahatinde asırlarca evvel iki metre bo- yunda taştan bir şeytan heykeli bulmuş ve bunu da alarak evindeki müzeye nak- letmiştir. İşin garibi bir kaç gün evvel bu gey- Bu haber üzerine vak'aya hemen el ko- yan müddejlumumi Ahmet Yırcalı kıta bir araştırmadan sonra çocuğun aynı köyden kocası bir yıl evvel ölen Fatma sdında bir kadına ait olduğunu ve kalin yakım kadrosu, Türkiyenin en kuvvetli î::;::r::mm:;“h":î:'; hasıl olan çe- | tan meraklısı adam müzesinin içinde ölü drosudur. olarak bulunmuştur. İki metrelik ağır Satbol MALUDİYA ”i haneye atıldığın: tesbit edip Fatma ve şeytan heykeli ihtiyatsız bir hareket ne- Bilhassa İstanbulun bütün takımla -| kain biraderini mahkemeye sevketmiş- | ticesi devrilmiş, adamcağızı altinda eai - sını mağlüp edeceğimize emniyetimiz| tir. yermiştir, pusu | beni öyle bir adama verdiler ki ben ol- ıdum artık tam manasile bir güllâbiciba- 'BEŞ KOCAMDAN NİÇİN AYRILDIM? Beş defa evlenen bir kadının hatıraları Nakleden: Osman Cemal Bizim can ciğer ahbaplardan biri, ge- çen akşam, beni tam beş kocadan boşan- maş bir hatuncağızla görüştürdü. Şimdi, altıncı kocasile bir iki yıldır gül gibi ge- çinmekte olan bu kırk beş, ellilik kadına eski kocalarından tiçin ayrıldığını sor - dum, Biraz sıkıştırınca gnlatmıya razı oldu. Anlattıklarını aynen nakle devam ediyo- TumM: Beşinci kocamdan nasıl ayrıldım Dördüncü kocamdan dünyaya gelmiş olan erkek çocuğumla birlikte bu sefer pl Meğer, heril beni almadan önce bir kaç defa Bakırköy hastanesine girmiş, çıkmış takımındanmış... Ama bunu önce bana söylemediler. — Uslu, akı'lı, halim, selim, kendi ha- linde, oldukca maişeti yolunda bir adam- cüğız! Dediler, biz de inandık, vardık ve ona vardığım gürün haftasında ihtiyar ba - bam, sizlere ömür, nefes darlığından öl- dü. Ne ise, Allah rahmet eylesin. Babam öldükten sonra annem de tuttu, çürük Çarık evimizi kiraya verip bizim yanımı- za geldi. O vakte kadar halinden, tavrından bi- ze pek Trenk vermemiş olan bizim beşin- ci koca, ilk sapıtmalara başladı: — Bu senin anan niçin buraya geldi? — Sen istemedin mi ayol, gelsin yanı- miza beraber oturalım! diye... — Ben istedim ama, cadı karı buraya gelsin de bana büyü, tılsım yapsın! diye istemedim ki! Derken bizim validenin adı büyücü, tılsımcı cadı oldu. Arkasından evhamlar coğaldı: BT ğnnen niçin gece yarısı mutfağa in- di? Niçin dün sabah güneş doğarken o, bahçedeki incirin dibine su serpti? Ne- den annen geldikten sonra bu simsiyah kedi hlı.ım bahçeye dadandı? Niçin ge - celeri rüyamda annen bana lokma ikram ediyor? Ve daha neler de ncler? Derken, biz bunları. hısıma, akrabaya anlattıkca i- şin rengi büsbütün anlaşıldı. Meğer, a- ;""“ilu ata sıra Bay Mazhar Osmani iyaret etmezse işi rahat gitmezmiş! p::ı];â'fimizln dördnncü':ymb :.mm m meydi ; iğk w!tuıdu:y lana çıklı. O zaman bizim — Bu çocuğu senin karnına annen yü yaparak koydu, ben büyülü vvcukbî temom. Annen ya o çocuğu senin karnı- na koyduğu gibi oradan çıkarır; yahud ben anneni mahkemeye veririm! Adarcağızın sözlerinden, gözlerinden, halinden, tavrından işin hiç de ınkıysı gelir tarafı olmadığı anlaşılıyordu. Nihayet mecbur olduk, anun kendi ya- kan hısımlarırın da delâletile kendisini tekrar lâzım gelen yere yatırmıya! — Ah, ah, ah! Bunlar, lerim! “Whnlmqu.. Kendizi hastanede iken biz bir kız ço- cuk daha dünyaya getirdik, Çocuk doğ « n yattığı yerden çıkarıp eve getiğ Ne ise, bir kaç âay sessiz, sedasih | geçindik. Ondan sonra beriki tekrar zıp valamıya başladı: , — Bu çocuk erkek doğacaktı, bunu vaka tile rüyalarımda bana filân zat söylemişa ti. Niçin böyle î:âdnğdu? Mutlaka annex büyülerle, tılsimlarla karnındaki oğlanı çocuğu kız yaptı. â Zavallıyı ikinci defa şifahanesine gö e türdükten sönre ondan da böyle pek hak» h olarak ve acıklı bir halde ayrıldım. İşa te bayım, benim beş kocadan ayrılmamız sebebleri sizin, anlıyacağınız kısaca buna lardır! Şimdi altıncı kocadayım! Şimdi bir kaç yıl var ki kendim gibl oldukça yaşımı başını almış ve gerçekten uslu akıllı, olgun, uysal bir adamcağızla yaşıyorum ki bu, benim, kendisinden hig de ayrılmıya niyetim olmuyan altıncı koa camdır. Dördüncü kocam altın babasın e dan olan oğları çocuğumla beşinci kocame dan meydana gelen zavallı bahtsız kız e cağızım da yanımızdadır. Altıncı kocam, ömründe hiç karı boşamamış bir adama dır. Zavallının benden önceki karısı kırli iki yaşında ecelile ölmüş rahmetli bim hatuncağızdır ki kecamın ondan da ikj çocuğu vardır. Bunların ikisi de nurtopış gibi birer kızdır. Biri sekiz yaşında, biri de altı yaşında... Bunlardan önce bir oğa lan çocukları daha olmuş; zavallıcık, sas kiz, dokuz yaşlarında iken bir gün yolda tramvaya asılayım derken tekerlekleriy altında kalıp paramparça olmuş. Onuğ için şimdi adamcağız benim küçük oğlam nı rahmetli oğlunun yerine koydu, tıpkğ kendi asıl oğlu imiş gibi seviyor. Annem de bizimle birlikte oturuyor. A, damın iki çocuğundan başka kimseciği yok gibi... Yalnız rahmetli karısının, bayan Fat- ma denilen orta yaşlı bir süt kardeşi vas ki ara sıra o bize gelir, çamaşıra, tahtayg filân yardım eder .Sizden iyi olmasın hak ni, o da tıpkı yeni kocam gibi şeker mj şeker bir kadın... Doğrusu buradaki rahatımı ben hiç biz yerde görmedim. Adamın işi de yolundg olduğu için bir elim yağda, bir elim bah da gibi... Yediğim önümde, yemediğirğ arkamda... Bay, sabah akşam gözümüfü içine bakıyor. Ben de onu öyle hoş tutum yor, öyle hoş tutuyorum ki kaşının üs e tünde gözün var! bile demiyorum, Bu & damcağızım'tek bir kusuru varsa o da üye kuda horlamasıdır. Ne yapalım, o kadaf kusur kadı kızında da bulunur. Sonra adam o kadar hoşsohbet bir ime san ki konuşurken üdeta ağzından bal w kıyor. Hem © tatlı tatlı hikâyelerile filâğ geceleri bizi öyle eğlendiriyor ki... Evlendiğimizin haftasında benim şeree fime eve bir de rüdyo aldı. Bu yaz bizl hava tebdiline de götürecek! Ah ne olurdu, Allahım, bütün bunlar, bu rahatlıklar, bu ferahlıklar, bu saadete ler bana böyle kırkından sonra geleceğle ne gençliğimde, ilk gelinliğimde gelmiş olsa idi de ber de gençliğimden, tazeli (Dorgene 18 2mAl Kaf