—PT Ç Hergün Demiryo_lü, fabrika, Tarla, maden Yazan: Muhittin Birgen bağladı; yede yavaş yavaş genişliyen, yayılan ve her tarafa dağılan bir inkılâp hareketi- nin, demiryolu ve muvasala sahasındaki adımlarından birini teşkil ediyor. Öte tarafta, geçen gün senelik içtimaı- nı yapan Sümer Bank ta bize bir takım rakamlar gösterdi. Bu, seneden seneye artan, yükselen bir konjonktür hareketi- dir ki sanayi sahasında da mühim bir hareketin, bir yükselişin ifadesi oluyor ve bunu da büyük bir memnuniyetle gö- Tüyoruz. Nihayet, bu sene tarlada da vaziyet iyidir; eğer ihracat işlerimizde son aylar- ga göze çarpan ataletin de çaresi bulu- nursa, bu sene, Türkiye daha fazla mah- sul ile daha fazla ihracat yapabilecek bir vaziyete girmiş bulunacaktır. * Maden ihracatında da faaliyet artmak- tadır. Meselâ, krom ihracatı ve bunun müstakbel inkişaf imkânları cidden mü- himdir. * Bu suretle, Türkiyede, birbirine çok gıkı surette bağlı bulunan modern bir ik- tısat bünyesinin muhtelif organları ara- sında ahenktar bir yükseliş karşısında bulunduğumuzu anlıyoruz. Demiryolu, nakledecek tonaja muhtaçtır. İşte fabri- kalar bunu temin ediyor. Her biri senede yalnız kömür olarak 20-30 bin tonluk bir kütleyi yüzlerce kiloretre taşımak imkâ- nını veren, Anadolunun ortasında iptidai madde toplayıp etrafa mamul eşya dağı- tan fabrikalar, demiryollarına ne kadar muhtaç iseler demiryolları da onlara o kadar muhtaçtır. Fakat, bu kadarı kâfi değildir; demiryolları için daha çok nak- ledecek madde lâzımdır. İşte, tarla da bunu veriyor; maden de bunu temin için çalışıyor. Bilmukabele, madenin ve tar- lanın fazla çalışabilmeleri için de demir- yoluna ihtiyaç yok mudur? Öte taraftan fabrika da bu çalışmala- yın ve mahsüllerin artmasına muhtaçtır. Köylü fazla mahsul yapıp satmalıdır ki, maden fazla çalışıp amele ve nakliye üc- peti vermelidir ki fabrika da çıkardığı fazla malı satın alacak insan bulsun! Bütün bunların hepsi birbirine bağlı- dır ve bir milli iktısat konjonktürünün ahenktar bir yükselişi, bilhassa bu un- surlar arasındaki tesanütle kaimdir. * Bu tesanüdü kuvvetlendirmek ve bu milli iktısat konjonktürünün ahenktar yükselişindeki tempoyu — hızlandırmak için bir de ucuzluk lâzımdır ki hüküme- tin bir taraftan almakla olduğu tedbir- lerle yavaş yavaş bu iş de yürüyor; biraz yavaş ta olsa herhalde iyidir. Petrol, benzin fiatları hakkında bu sütunlarda aylardanberi müdafaa ettiğimiz fikirle- rin bir mucib sebebler lâyihasına geçmiş bulunduğunu görmek bizi ne kadar mem- nun etse yeridir. Demek oluyor ki, mem- Tekette muhtelif iktısadi hâdiseleri ayni gözle görmeğe doğru da bir inkişaf var- dir; yavaş yavaş memlekelte bir görüş birliği de teşekkül ediyor! * Bütün bu iyi &lâmetleri görmek, bizim neslimiz için büyük bir saadet ve bahti- yarlık memba:dır. Dünyanın bugünkü iktısadi hareketi beş on sene bu halde gi- decek olursa, ihracatımıza daha sağlam mahreçler bulmak siyasetimiz müsbet neticeler verirse, Türkiye beş sene sonra fanınmıyacak derecede inkişaf etmiş bu- Tunacaktır. Bugünkü gidiş, arada bir gö- zümüze çarpan teferrüata ait bazı küçük noksanlara rağmen, güzel bir — gidiştir. Ümitlerimiz gittikçe büyüyor. Muhittin Birgen 13 yaşında bir karı koca Bosnada 63 yaşında doğuran bir kadın- dan bahsetmiştik. Son günlerde de gene Bosnada delice sevişen 14 yaşında bir ço- cukla 13 yaşında bir kız evlenmek iste- mişler, kilise bu mantıksız talebi kabul elmeyince çocukları seven ve himayo e- den halk, eski bir âdete uyarak «icmar ümmet» yolile bu cn genç damadla geli- ni başgöz etmişlerdir. emiryolu ağımıza yeni bir ilmik vuruldu; yeni bir düğüm, Türki- yenin'bir parçasını ötesine demir yol ile bu, bir zamandanberi, arada sırada şahidi olduğumuz ve devam edip giden bir hüdisedir. Bir hâdise ki, Türki- SON POSTA Haziran | W Talih kuvvetliye gülümser 38 Sözün Kısasi Bay Bı'rben-._— . . Resimli Makale: E. Talu amdıklardan, bekâr, oldukf lı, kimsesiz biri vardır. de görüşüyorduk. Bir aralık düştü sordum: 1 — Sen soyadı olarak ne ıl:;ıf“ Dünyada kendi kendini m j mekten hâsıl olma acı bir sile cevap verdi: — Birben!, Ve derhal böyle bir ad intib sebepleri anlatmağa koyuldu! — Baktım herkes üstünlük, €f lik iddiasında. Bir karış, yerdefi a ispenç tavırlı adam Çetin dli'w( mış. Meteliğe kurşun atan Saril el muş. Kırk yalan, allâk, mendi Doğruder'e benzer bir ad M vazuun artık yeryüzünde kıns)ı Talihin abdalı ve ehliyetsizi ikbal ile şereflendirdiği iddiası ni üzellteri Gaira nt tecbrük bir efsanedir, abdal ğörünen yüzden maskeyi çekiniz, altında n T E ŞA e A GU muhakkak bir zekâ kaynağı bulacaksınız, talih herkesin başı — Harpte talihin hissesi vardır. fakat talih ancak bütün — 5, rinden geçebilir, fakat ancak iş bilenin üzerinde tevakkuf plânlarını riyazi kat'iyetle yapmış olanlara güler, dedi. eder. Müteveffa Mareşal Hindenburg Mazur! bataklıkları zafe- ibaret olduğunu, soyadı kani bikinden sonra iyice anladım. talıkta bir tefahür, bir öğünmetl ğ yor. Ben de düşündüm, taşınd!ff: "j da, benimle yakından uuk“'# hiç kimse bulunmadığını, ben bi tikten sonra adımı taşıyacak kalmıyacağını nazarı itibewe &! Birben lâkabını işte onun içiğ gf Herhalde, Alman — Yahudilerinit berg (dağ), stcin (taş) la bitef di ni türkçeleştirmekten, yabancı Pi g veren (-er) li, (elli) li, (sman) lerden birini benimsemekten $Ö iyi bir iş gördüğüme kanlim- © hiçbir iddia da yok ki, başkalafi dan beğenilerek, bana emoksiz D #kraba kazandırmasından &€ d Bak başkalarına: Üzene bezent #i | soyadlarına, yurdun her mı::g tane ortak çıktı?. Ecdadlarının Bi 5, viyetlerinden bihaber olarak ensali atiye bizler için: ğ — Amma da zorlu adıml—l!'"d cekler.. Hepst üstün, hepsi yamtfly yiğit, hopsi faziletkâr! Acaba hiçbir orta kallisi yok mu imiş?? Y Ben, Birben adımı kimşeslz_w SÖZ ARASINDA | Bir kadını ölümden Kurtarırken hapse Giren adam Yeni bir moda: Rujlarla çorapların Renkleri aynı olacak! HERGÜN BİR FIKAA Obur değil Köylünün biri, bir başka köyde bu- Tunan ablasına misafir gitmiş.. Kü - çük kardeşini ağırlamak istiyen abla, derhal bir yumurta pişirip adamın Ö- nüne koymuş., Kadının çocuğu dayısına yumurta pişirilip getirildiğini görür görmez.. — Anne, demiş, ben de yumurta isterim. Kadın, bir kardeşinin önüne koy- duğu yumurtaya, bir de çocuğuna bakmış: H Amerikada yeni bir moda çıkmıştır. Kadımlar dudaklarına sürdükleri ruju, çoraplarının rengine uydurmaktadırlar. Bu modanın elebaşılığını, civa kız diye anılan Ginger Rogers yapmaktadır. O- nun için kadın çorabı çıkaran fabrikalar, daha fazla açık bej çorapları sürmekte, | * Danyel Mugil isminde bir İskoçyalı,| izafe etmekle, o gelecek ni bunun neticesi olarak ta kırmızı rujlar Dış çelztirmede geçen hafta Londrada bulunduğu sıra-| muhakemelerine de hiçbir fenâ yapan müesseseler de gayet sıkıntılı bir Kadınlar erkek Zönden da Taymis nehrinde boğulmak üzere| şüphe katacak değilim. — Sus yavrum, demiş, dayın bir yu- murtayı yalnız başına yiyecek kadar obur değildir. vaziyette bulunmaktadırlar. bulunan bir kadını kurtarmıştı. Bunun| — Ve, yalnızlığın daha fazla $ Bu modanın bir faydası da çoraplarn| Daha cesurmuş üzerine gazeteler kendisinden uzun u-| olduğu omuzlarını silkerek, ae kaçan veya akan yerlerine bu yeni ruj- İ zun ve takdirlerle bahsettiler. Mugil| rüdü.. Gözden kayboldu. dan sürerek, fazlaca yırtılmasına mâni | İngiliz diş doktorlarına göre, diş Çek-| bir tahlisiye madalyesi, on İngiliz li - olması imiş. "'::*î ı"k"g" ":::'l'm daha yü- |yası ve altı ay hapis cezası aldı. zeksizdirler. Dişçi inesini x k Napoleon'un çalışma odası İ denler arasında en fazla ı:bığgı":::.ıî HDi eati BC gAĞA renler gene erkeklerdir. SEkĞiş öaasü b sindl Bu hâdisenin gazetelerde yazılması iş muharel ve üzerine ikametgâhı i pt mış olduğu seferlerin haritasını ıkl’m.:ı- _K.ınadnl.ı doktorlardan birine bir gün ::ın;;rmllm m:l dk:;:s'.:;;!dîı tutmuş olanlar, Napoleon'un çalışma © -| Pir hasta gelmiş. Bu hasta 1,.80 boyunda, için dava ıçılıınş' ve adam altı ay hapse dasının halen garbi Gürcistanın küçük | bassa alayı efradından imiş. Diş ağrısın- | »nahküm edilmiştir. bir nahiye merkezi olan Zugdidi'de bu -| dan şikâyet ediyormuş. Sirası gelip te Nü - lunduğunu duydukları zaman hakikaten | Mtayene odasına girince, doktorun (is-| Viyotonun hususi hayatı şaşıracaklardır. kemleye oturunuz) demesile olduğu gibi Filhakika, Napoleon, hiç bir zaman | YeTe yığılmış. L l öi Amerikalı mizah üstüt bir nüktesi Dünya edebiyatında Cazibelarz kanununu keşfeden meşhur | © büyük mizah Gıtıdl-nnd"y âlimlerden Nıyotonun el yazısı ile yazılı | Kalı Mark Tuveyn'in sayısız © bir defteri bulunmuş ve Kembriç Üni- | Tinden birini de biz anlatalıf” G M'y?;?mfmn'un m:ım: Japonlar tayfonu takdis | versitesi tarafından satın alınmıştır. Bu _Vlküîlı hâırk Tyl;eyl;! bi ği rından Napoli kralı Joachim Mupat'in to- eder!ermı'ş defter 34 sahifedir ve Niyotonun 1665 | Sağırmışlar, Ev sahibi, yW dan mesleği olan edebiyatlaf söz söylemesini rica etmiş. j Edip, ayağa kalkmış ve l”* | li bir sesle: ,J ş «Baylar, demiş bana gl!"t 4 rici bir vazife yüklemiş bi 8) nuz, Edebiyattan bahsetm!”]l# sunuz. Edebiyatın, Homer, M pir, Milton gibi büyükleri nuyorlar.., g Ve kendisi iskemlesinin V Bilip ölü mtaklidi yaparket! yi Tunu Aehille Murat tarafından getiril - Miştir. Achille Murat ise, Zugdidiye, o za- man müstaki! bir memleket olan Mingre- li prensesi Salome Dadiani ile evlenerek gelmiştir. Gürcistanın Sovyetleşmesi üzerine Da- diani'lerin muhtelif malikânelerinde da- ğınik bir halde bulunan Napoleon'a ait bu eşya dikkat ve itina ile toplattırılarak Zugdidi müzesine yerleştirilmiştir. Bu müzede, halen, Napoleon'a ait bir yazı Masası ve teferrüatı, bir dolap, muhtelif kanapeler ile Bonaparte'in ve mareşal - larının çok kıymetli ve nadir bir çok ta resimleri mevcuttur. Çok kıymetli bir hatırayı ayrı olarak zikretmek icap e - der: O da Napoleon'un ölümü üzerine, şahsf doktoru F. Antomarci tarafından mayısından nisan 1669 tarihine kadar o- lan masraflarını göstermektedir. Hesaplardan birinde şöyle denilmek- tedir: <Filân handa harcadığım 1 İngiliz Hrası Daha aşağıda şu satırlara rastgeliyo- ruz: «Felsefi zokâlar... 9 şilin aitı pen.» Japonyadan kalkıp bir solukla Lon. draya inen Japon tayyarecilerinin tukları tayyarenin ismi (Allahın Rüz. gârı) idi. Bir çok kimseler, Japonların bu tay yareye bu ismi niçin verdiklerini me - rak ettiklerinden bir Fransız gazetesi Şu izahatı vermektedir: Niyoton, gene bu defterine göre 4 şili- (Allahın Rüzgârı) tabiri Japonlar -|'ne bir çift ayakkabı satın almış, ve bu- ca çok menustur. Bizim tayfun dey.p'.. 6 penelik te bir fotin bağı eklemeyi de korktuğumuz fırtınalı havalara ön | muvafik bulmuş. lar (Allahın Rüzgârı) demekle — iktifa| 1667 senesinde terzisine, 2 İngiliz Nrası ederler. Bu ismi vermelerine de şu hâ-| 13 şiline bir kat kışlık elbise yaptırmış. dise sebep olmuştur: Ayni senenin yazında da bir İngiliz lirasi 13 üncü asırda Kubilây Han 300 ge |3 şilin ve 10 peneye yazlık bir kostüm mi ile Japonyaya hücum etmek istemiş, | ısmarlamış. Noel ıçin beş şilin harcamış, Mikado bu kuvvete karşı duramıyaca. | lâkin ertesi günü de iskambil oynıyarak ae Binı anlayınca o gün sabaha kadar Al -| tam 15 şilin kaybe' 'h";' yüz mülâjıdır ki bütün dünyada|1aha dua ederek kendisine bir nocat yo Niyoıo'n"'un b: dc= sırf aklında ta- ancak üç veya dört tanedir. lu göstermesini istemiş. Filhakika Kubi. | tamadığı şeyleri kayıt için aldığı muhak- Zugdidi müzesi, yalnız Napoleon'a ait|1ây'ın donanmast Japon adalarına so - kaktır. Zira bir keresinde, yumurla kay- q?ılır dolayısile meşhur değildir. Bu | kulunca, bir tayfun kopmuş ve Kubilây|natmak istemiş Dalgınlıkla, yumurta müzede, lllnxre'll'n'.-n eski hükümdarları | maksadına muvaffak olamamış, bu se-| yerine saatini suya atmış, ve elinde de Dadiani'lere ııı. çok kıymetli - silâhlar, bepten dolayı Japonlar tayfunları tak-| saati yerine yumurtayı tutarak pişmesi- tabaklar, muhtelif tablolar da vardır. dis ederlermiş. ni beklemiş.. Bu hikâye çok meşhurdur. İSTER İNAN İSTER İNANMA! Mühterem bir arkadaşımız evlenme ve boşanma mesele- | Yazısı da gerçekten derin bir düşünce mahsulüdür. Fakat leri üzerinde bir anket açtı. Bu işleri bilenlere baş vurdu, | bizim bildiğimize göre evlenme ve boşanma meseleleri üze- bir çoğundan vükıfane cevaplar aldı. Bu cevapları verenler- | rinde bu derece vükıfane mütalealar serdeden — Üstadımız den bir tanesi büyük romancı Hüseyin Rahmi Gürpınardır. | bütün hayatında ne evlenmiş, bittabi ne de ayrılmıştır. İSTER İNAN İSTER İNANMA! «Ben de kendimi o kadaf miyorum...» diye ilâve etmiş- Biliyor musunuz 1 — Meşhur siyahi dansöf ,Baker bügün kaç yaşındadır? | gi 2 — Hali hazırda A! A reisi olan Miklas kaç p’* mevkidedir. Bugün kaç ya! 3 — Torpido icadı hangi yilü f/ (C * . Dünkü Suallerin CevaplâTi) Ayk li 1 — Dış İşleri Bakanımız Aras Rodos adaşında 1888 d? Parili, “Berut tıbbiyesini bitirmiş- torluk tahsilini yapmış, W hastanesi doktorluğunu ylî':; p ilk defa İzmir meb'usu V w;* iştirak etmiştir. 1925 de D)$ / kanı olmuştur. i— v_—;u: 1844 yılında icâf a 3 — İstanbulda büyük el hnda olmuştur.