15 inci Memleket haric mümkün olduğu kadar az Bu trende yer bulmak da bir mari- hiç tanımaz, yalnız, halk masallarında Sizik., tepenin üs fetti. Bereket versin ki bizim vapurda Ankaradaki Sovyetler sefiri Medivani- nin oğlu da bulunduğu için yer! bize O temin etmişti, O devir, komünizm edebiyatının «harp komünizmi: dediği (odevirdi: Komünizmin azami programını tatbik ettiği devir. Parayı kepaze etmiş olan bu devri, Gürcüstan tamam tanımadı. Bunun için orada kıtlık ve yoksulluk öte faraftak! dereceyi bulmamıştır. Bu devir öte taraflarda kor- kuhç Oo mahrumiyetler (o yapmış, fa- kat tecrübe, inkılâpçılara Gür- cüstana bu devri göstermemeği em.-! retmiş olduğu için burada hayat bir de- rTeceye kadar yaşanır bir hayat olarak komünizmi devri, bu memle - halkı için azami program ve bi. haenaleyh nazari bir cennet ve fi'len tam bir mahrumiyet devri idi. E n otelleri devlet eline geçmiş olan Tifliste, Ankaradaki sefirden aldı- ğım tavsiyeler sayesinde, şehrin, ecne- bilere tahsis edi olen en ik o teline yerleştiğimiz zaman, gördüm ki; alelüsul bir hafta bedava müisafiretten sonra, beş kişilik bir ailenin bütün aylık masrafı, otuz lirayı ancak bulabiliyor” du! O zamanki Gürcistanın ne halde bu- lunduğunu tasvir etmiş olmak için size bir kaç not vereyim; Gürcistanm vaziyeti Komünizmin ilk işi, bütün Rusyada para denilen mahlüku kepaze etmek olmuştu. Gürcistanda biraz daha kıy- Ji kalmış olmasına rağmen, bir Türk ul Z bin Gürcü niyordu. Bir tramvay seferi- *£ bir rublenin dörtte biri ol - duğuna göre bunun Türk parasile ne ettiğini hesab ediniz! O tarihte Gürcis. tanda en yüksek maaş alan bir memu- | run aylığı beş bin ruble alduğuna göre, bu memurun maaşı bizim ik; buçuk kâ- ğu ân ibaret demekti. En.bahalı. yer opera idi: On beş ruble, Küçük kızı” mı bir Alman ailesi içine pansiyoner © larak verd zaman, gıda ölarak ona, İttihat ve Terakkide on sene Talât, Enver ve Cemal nasıl kaçtılar, nasıl öldüler ? Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen O zaman Kafkasya ihtilâl dalgasınını tesirlerinden hisse almış bir memleketti.. kısım No. 2 inde İttihatçılar dünyanın öbür ucu zannedilen «Kaf dâ- ğını arkası» na aid rivayetler ile tanır ve İstanbullular da bu memleketi nız «Çerkes» lerin memleketi olarak bi. lirlerdi. Kafkasyanın o zamanki hali O tarihte cenubi Kafkasyada, yani, «Kaf dağının» beri tarafında, en büyü- ğü Azerbaycan ve en küçüğü de Erme- nistan olmak üzere, Türk, Gürcü, ve Ermeni cumhuriyetleri olarak, üçü de Sovyet sistemini kabul etmiş üç cum- huriyet vardı. Bu cumhuriyetler, birer milli cumhuriyet şeklinde idi. Gürcis- tan ve Ermenistanda birer sosyal de - mokrat hükümeti vardı, Azerbaycan - da ise daha milli, biraz daha sağ mahi- yetle bir «müsavat» hükümeti bulu - nuyordu, «Müsavat» namı altında top- lanmış fırka, ekseriyet itibarile sosyal demokratlarla mili ve küçük burjuva- lardan mürekkeb bulunurdu. Kafkasya, tarihin belli başlı köprü- lerinden biridir. Burada Osmanlı Türk, İran Türk ve Rus medeniyetleri birbi- rine karışmıştır. Nüfus ekseriyeti Türk olduğu için, Makedonyadan daha ka » rışık etnografisi olan bu memlekette beynelmilel dil, kütle için, türkce ve Rusların intellegensia dedikleri münev- verler için de daha ziyade ruscadır. Kütle, köylü kütlesi türkce konuşur. Meselâ, bir Ermeni bir Gürcü ile ko - nuşmak istediği zaman, köylü ise türk- ce, şehirli ve münevver sınılına men « sub ise rusca konuşur, Azeri Türkleri, bizim Yörük ve Türk İmen olarak tanıdığımız Türklerdir. fs- İtanbulda İranlı diye tanımış ve maa- İlesef mizah edebiyatımıza Meşhed İye geçmiş ip, işte, halis Türk olan bu Azeri Türkü tipidir. Ancak tarih ve İcoğrafya şartları Kafkasya için daha zi. yade bir Kafkaslı ruhu ve Kafkaslı şu- uru vermiştir. Kafkaslı: her şeyden bir İparçadır: Türktür, İranlıdır, Ermeni - dir, Rustur. İran kültürünün tesiri faz- ladır. Meselâ, biz, su rengi demek ma- nasına arapça su kelimesinden alarak mavi dediğimiz halde, Azeri Türkü farsca «su» demek olan âb kelimesin - kendi yediklerinden ayrı şeyler, yani |den alarak &bi, yahud Türkleşmış olu- onlarca normalden fazla şeker, tere - yağı, süt ve yoğurt verilmek şartile, Frau Mayer sıkıla sıkıla beş bin ruble istemiş ve hayatın çok pahslı olduğun. dan şikâyet etmişti. Çocuğa üç mua - lim tarafından verilecek dersler de bu- nun içinde idi! Rusyadaki büyük ihtilâlin yıktığı ve devirdiği şeyleri hatırladıkca bu tecrü- beyi uzaktan olsun seyretmiş olanlar mda dahi hâlâ ihtilâl fikrinin taraf- R bulunduğunu görüp hayret et- memek kabil değildir! Fakat, ne çare ki, bir kül halinde alınması icap eden insan medeniyeti içinde ihtilâl de var ve bunun en korkunç şeklini, Gürcis - tün müstesna, bütün o eski Rus impara- torluğunun hudutları içinde yaşıyan in sanlar, en geniş şekilde görmüşler ve bunun kanlı lezzetini tatmışlardır . Gürcistanda, hayat bir dereceye ka- dar eski halini muhafaza etmişti. Kah- veler, pastahaneler, tek tük lokantalar yaşıyordu. Tek tük mağaza da vardı. Ticaret de devam ediyordu. Bununla beraber mahrumiyet büyük ve nisbet-! leri de tasvir edilemez derecede idi. İht: ! Tâlin, Tiflis içinden rası! bir dalga ha.' inde geçmiş olduğunu anlatmak üzere şunu da söyliyeyim ki, içinde oturdu «| ğumuz otel, Tiflisin en büyük eteli ol » masına rağmen, eşya itibarile hemen © çiplak denecek bir halde ve aynı za - manda bitli idi. Odalarımızın temizlen- mesi iki haftada ancak kabil oldu! . İşte, Tiflis ve Gürclstanı ben bu halde tanıdım. Memleket harfcindek' #ttihatcrlarm hayatlarından ve yaptık- ları şeylerden bahsetmezden evvel Kat “Kasyanın o zamanki ve biraz evvelki vaziyeti hakkında biraz mslümat ver - mem lâzımdır. Eğer kısa bir asker iş- tilA devri ile Kafkasyaya girip çıkma” mış olsaydık, Türkiye bu memleketi rak abı der. Azeri Türkü Azeri Türkü Kafkasyada olsun, İran. da olsun aynı şeydir. Aynı dili söyler - ler; İranlı Azeri daha nazik, kelimeleri daha incelterek, Kafkas Azerisi daha kaba, daha iptidai ve daha köylüce, Fark, yalnız ve oda pek hafif olarak, talâffuzdadır. Bu halk türkcesinin te- lâffuzuna göre, bu Türkler hep müsür- İmandirlâr, müslüman deği! Bununla beraber, müslümanlığı kendilerine bir türlü mal edemiyen Türkle, de vardır. Meselâ, İran Azerbaycanından küçük bir Türke sorunuz: — Ay balam, (1) sen özün Türksen, yohsa müslüman? — Size ekseriya şöyle cevab verir; (Arkası var) (1) Ey oğul Nöbetçi Eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şan - lardır: İstanbal cihetindekiler: Aksarayda: (Şeref), Şehzadebaşın - da: (İ. Hakkı), Beyamtta: (Asador), Ka- ragümrükte: (Kemal), Samsiyada: CE. rofilos), Eyüple: (Hikmet Atlamaz), E- minönünde: (A. Minasya), Küçükpa . zarda: (Yorgi), Bakırköyünde" Gila), Fenerde: (Vitali), Alemdarda: (Abdül — kadir). Beyoğlu cihetindekiler: İstiklal caddesinde: (Della Suda), Te- pebaşında: (Kinyoli), Karaköyde: (Hü- seyin Hüsnü), İstiklâl caddesinde* (Li - monsiyan), Pangaltıda: (Nargileciyan), Beşiktaşta: (AH Rıza). Boğaziçi, Kadıköy ve Adalarda: Üsküdarda: (Selimiye), Kadıköyür.de. a, a... “İsünün bütün kuv - “| kurta *İbaktı ve mülâyimetle, şefkatli bir ses- ini i muhterem müşterilerine bildirir. " me eşi kendisi, kâhin, bir de Ni gay ommel konfor - İtinalı seryis - Eiver!9” Lidyalılar. bü defa, tepedeki üç kah- Otelin deniz banyoları muhterem müşterilerimizin emri aldi" SON POSTA ISON POSTA İle O 5 — . Zâloğ | TARIMI Kİ Gn İl TEFRİKASI || A gi, te EN. N ik Gi Pu (İp Lidyalılar 3 tünde, borusunu ağ» za götürdü ve göğ- vetile çaldı. Boru se si, vadinin içinde dalgalandı; arkada - ki ufuklara doğru yuvarlana yuvarla - na aktı. Biraz sonra, uzak lardan, bir sürü bo- ruların sesleri cevap verdi, Ordu yakın « dı; Kral boru sesini işitmişti, Efrâsyâb.. bütün borularını çaldırdık- tan sonra atına at * ladı; Siziğe muave- nete yetişmek için ordusunu — ilerletti. Yanındakilere: — Sizik, ölüme yaklaştığını bilme « se, boru çalmaz. Al- lah vere de vaktin- ei de imdadına yetişelim. tehlikeye koymadan öldürmek için ok|karar verdiler. Hep birde? Diyor ve Siziğe karşı muhabbetini |atmıya başladılar. gi gösteriyordu. Oklardan biri, sağ kalan üçüncü Lid- pahali el i Ordu.. yüksek dağlardan, derin vadi.| yalıya isabet etti ve onu öldürdü. Dİ- ün ces3 ne Tİ lerden, sellerle büyüyen derelerden g€-İğer bir kaç ok da kâhinin başındaki tol.|rak atını düşmanın rr çerek yürüyordu. Hükümdar, ikide bir-| gasına, göğsündeki zırhına ve atına te-| zaman, kâhinin de Kurdu” ğunu görünce atını vi de boru çaldırarak, Seziğe, geldiğini bü-|sadüf etti. Müneccim, yere yuvarlan » diriyordu. dı. — Muhterem baba Sen Orduda, Siziğe, bu şanlı kahramana| Kâhin. başından hafifce yaralan *İyim senden ayrılmam doğ acımıyan yoktu. Hepsi de mabudlara, | mıştı; yerden kalkınca, gözleri ile Siziği| rada duralım, düşmana Siziği muhafaza etmelerini niyaz edi-laradı. Onu görünce yanına koştu ve 0 verelim. yorlardı. Ah.. ne olur! Siziği ölümden )|nunla beraber, tepenin üstüne çıkmış Deyince; kâhin: rabilseler de, onunla beraber düş-|olan kırk elli Lidyalının üzerine sa! -İ Ç Pekâlâ istediğin manın hakkından gelseler. İşte hepsi-|dirdi. Düşmandan bir tanesi bile sağ zırım. nin düşüncesi buydu. kurtulmadı. Dedi * Sizik; tepedeki düşmanın temizlen - ? kadi” Sizik.. boru seslerini işittikee, kendildiğini görünce, borusuna sarıldı; onu| Lidyalılar. bir yere ge kendine şöyle düşünüyordu: bir defa daha öttürdü. Fakat o kadar)lar. Oradan, hep birde” başladılar, Okların bir İyi kalkanını deldi ve zrbi9! “4 gbi «Hükümdar, kim bilir ne kadar mü-|dermansız idi, ki borudan pek zayıf bir teessirdir. £ İmdadımıza yetişemediği! ses çıkarabildi. için, muhakkak, çok üzülür. İçinden:| Ordu o kadar yaklaşmış idi, ki bu 2a- Varolunuz kahramanlarım! Benim uğ-|yıf boru sesini işitti ve ona, borularla rumda öldünüz! der.» cevab verdi. Sizik. hükümdarın bayalile hasbi -| Boru seslerini işiten Lidyalılardan halde iken, Lidyalılar, ölülerin üzerin.İdört yüz kişi Siziği sağ bırakmamıya den geçerek ilerlediler. Ve Midyalılar.| sessossovesese vevesesoa0 iin kre ee aki Şirketi Hayriyeden' DİKKAT sağa saldırıyor, solâ saldırıyor. her kı» Boğaziçinin Karadenizden gelen entemiz, en sıhhi hevsfÜf lıç sallayışında bir baş koparıyordu, Bu sırada, yanında çarpışan Markanın, sa-) “ALTIN KUM PLAJI,, Pazar gününden itibaren A4 * * - - 1330 otuz yerinden yaralan Ji d dü, Bu sırada, Etrasya? a yaklaştığını anlıyan Lidyi gittiler. ( ars, rardığını, morardığını gördü. Markan! ağır yaralanmıştı. Ona yardım etmek is- tedi. Atım, ona yaklaştırdı. Markan.. ölüm halindeydi. Öyle iken etrafına kılıç sallıyordu. Başı döndü -Iği Köprüden hareket saatleri: “7,30 - 9,30 - 11,20 ğü için, gözleri görmüyordu. Bundan 16,30 - 18,30, dır. 905-7 dolayı, kılıcını Siziğin sırtına indirdi. İğ Altınkumdan dönüş saattleri: “16,40- 17,55 -18,35-1 Böteket” versin, zırhı dayanıklı idi de bir felâkete uğramadı. Sizik, bu darbe üzerine #rkadaşına * x Altınkum plâjı, Rumelikavağında sahil tenezzüh mabelli mesire yerleri ve Südlüce Plâjı Türkiye Cumhuriyeti Vi münhasır olmak üzere bilâ istisna serbset bulunduğu le: — Markâan! Kasden mi bana vurdun? Diye sordu. Markan, atının üstünde sallanıyordu: — Sizik! Sesini işittim de yanımda ol- duğunu anladım. O kadar kan kaybet - tim, ki gözlerim artık görmüyor. Sana İmı vurdum kardeşim? Öyle ise beni af- fet! Dedi, — Merak etme kardeşim! Bir şey ol. İ madım, Seni burada da, mabudların hu- zurunda da affediyorum. — İki arkadaş, yüzlerini birbirine yaklaştırdılar ve gözleti yaşlanarak ve» dalaştılar. Markan.. büsbülün mecalsiz kalmış- ı. Elinden kılıcı düştü; sonra, kendisi n tü yere yuvarlandı. Bu sırada, düşman biraz geriledi, Si- İzik, yaşia dolu gözleri ile arkadaşına baktıktan sonra etrafına göz attı. Sırt. İlar, vadi ölü cesedleri ile dolu idi. Te - e Büyükadada SÜMER PALAS v5.“ Yeni Müdüriyet, oteli tamamen yeni bir şekle ifrağ oje ği #lafranga mulbar için meşhur bir aşçı ustasının ö” tramana saldırdılar, Onları, canlarını İ Bilhassa ailelere tavsiye edilecek yegâne