Bkır. - Doğanspor, bu sefer zayıf . bir takımla geldi İzmirliler Cumartesi günü Güneşle, Pazara da G. Sarayla karşılaşacaklar ŞÖKESİM, . M AAA * Ade VÇ K Doğanspor takımı Millt küme maçları dolayısile cu - martesi günü Güneşle, pazar günü de Galatasaray ile Taksim stadında iki müsabaka yapacak olan İzmirin Do - ğanspor takımı dün Bandırma yolile şehrimize gelmiştir. j Millt küme maçlarında âdeta bir fe- lâket derecesinde en mühim beş oyun- cusunu son haftalarda yapılan muhte- lif maçlarda sakatlandıran Doğanspor bu seyahate Hakkı, Fuat, Fethi, Zihni, Ali, Ömer gibi en kıymetli oyuncula- rından mahrum olarak çıkmıştır. Takımda vukua gelen bu mevsim - siz boşluğu genç oyuncularla dolduran Şimeling ile Luiz tekrar karşılaşıy Nevyork (Hususi) — Dünya ağır siklet şampiyonluğu için Coe Luiz bü - yük rakibi Maks Şineling'i müsabaka- Ya davet etmiştir. z Almanların bu meşhur boksörü bu daveti kabul etmiştir. 'İki rakip ayni para mukabilinde kar şılaşacaklar ve müsabaka eylülde A » merikada olacaktır. “Bu müsabaka geçen sene yapılan maçin bir intikami mahiyetinde ola « caktır. Malümdur ki geçen sene Amerikada yapılar bu maç büyük dedikodular u- yandırmış, herkes Coe Luizin, Şime - ling'i bir daha boks yapamıyacak hale getireceğini ümit ederken, son sene - lerin en kuvvetli yumruklarına sahip olan zenci 12 ravund hâkim dövüştük- ten sonra birdenbire nakavut olmuştu. Bütün dünya ve bilhassa Almanya bu maçın neticesini hararetle bekle - miş, Hitler Şimeling'i bizzat kabul e- derek kendisini takdir etmişti. Dünya şampiyonluğu için Bradokun Şimeling ile maç yapacağı da söylen- —- yeni kadrosile Doğanspor takımı bugün şu oyuncu - lardan mürekkep bir kadro ile İstan « bula gelmiştir: Mahmut, İbrahim, Adnan, Kaya, Nurullah, Etem, Yusuf Mehmed, Ha- lit, Yusuf, Reşad, Sabri İsmail ve Lemi. Doğanspar kaybettiği oyunculara mukabil İstanbulda — muvafafkiyetli oyunlar yapacak bir haldedir, Beşiktaş, Doğanspor maçında sakatlanan takımın — kaptanı Hakkı kafileye riyaset etmekte ve Cevdet te idareci olarak takıma refakat etmek - tedir. Doğanspor takımı dün akşam Tak- sim stadında antrenman yapmıştır. orlar . Coe Luiz Maks Şimelig mişse de bu havadisin aslı ve Şimeling karşisinda rakip. bulama- yınca Coe Luiz ile yeni bir maç yap-. mağa mecbur oldu. TÖNÜL İSLERİ Benim sevdiğim Erkek.. Postaya İstanbuldan atılmış mavi bir zarf, içinde beyaz bir kâğıt, altında iki tane harf: M., A. Mektubun anlattığı bir dert değil - dir, daha ziyade ümidin tasviri sayılır. difor ki: Teyzeciğim, Benim sevdiğim erkek güzel değil, fakat sevimlidir. Gözleri, tebessümü, bütün çehresi doğruluk, dürüstlük, şefkatle dolu. Ve ben zenginliği için değil, bu hususiyetleri için onu bu ka- dar seviyorum. Bazan muziptir, ha - fif insanla eğlenir, fakat hiç bir za - man kibarlığı, nezaketi bırakmaz, Yal- nız bir kusuru var: Galiba beni sev « miyor.» Mektup burada bitti. Yalnız altında merakla taşan bir cümle var: — Acaba, diyor, sevdiğim adam ken- disini bu bir kaç cümle altında tanı - yabilecek mi? 4 * Ben bu mektubu evvelâ ankete ve - rilmiş bir cevap sandım, fakat baktım: Postaya anketin kapanmasından sönra atılmış, Hem de o kadar samimi ki, bir kenarda kalmasına gönlüm razı olma - dı. * Yalovada Bay A. B. C. ye: Yanılmanızdan korkarım. Eğer kız | bu nişana gerçekten muarız olsaydı annesi nezdinde ısrar ederdi. Önüne geçerdi. Meselevi bir defa daha tetkik ettikten sonra bana tafsilâtı ile ya - zınız. Yalnız şimdiden göyliyeyim: Ni- şan bir akit değildir. Kanun nazarında taahhüt ifade etmez. Her zaman bo - zulabilir. TEYZE çıkmadı |, (HADİSELER İKARSISINDA Yaz ve plâj Yazın şehir tozludur. Plâja gitmek lâ- zım.. Fakat o da tuzlu... Tozlu şehir, tuz- lu, plâja mı müreccah, yoksa tuzlu plâj, tozlu şehre mi? İşte onu kestirmek güç... * Erkek, sevgilisine plâjın içinde rande- vu veriyor. Plâja girme parası ötekinden çıksın diye,.. * Genç kız, sevgilisi erkeğe plâjın kapı- sında randevu veriyor: Gene ayni mak- sadla.. Plâj parası ötekinden çıksın diye!. * İstanbul, deniz ve plâj şehridir. İster- sen İstanbulluya sor!.. Yüzde doksan do- kuzu değilse bile, biri bunu bilir. * Plâj, parasız insanlar için bir yüz ka- rası oluyor: Çünkü gidemiyorlar... Paralı insanlar için de bir vücut ka- rası; Çünkü gidiyor, ve orada beyaz vü- cutlarını siyaha boyuyorlar. kAd Bir dostum bana: — Bir deniz banyosu aldım, Dedi.. Birdenbire sevindim. — Yaşadık, banyona geliriz. Şaşırdı. Meğer deniz banyosu yerini al- mamış. Deniz banyosu yapabilmek için bir papel verip bir bilet almiış, * — Hergün plâja gidiyorum. - ğ — Ne o apartıman parasını plâja mı veriyorsun? — Hayır, yaptıracağım apartıman için çok miktarda kum lâzım... Her akşam dönerken ceplerimi kumla dolduruyo- rum. Ve apartıman yaptıracağım arsaya götürüp bırakıyorum! * Ne garip insanlarız.. Kışın pudra ile yüzümüzü beyazlanalım diye; yazın plâj- da güneşle yakarız. * Plâjda vücudunu yakanlara acımam. Fakat içi yananlar da var... Onlara acı- rım, İMSET Sabık Alman İmparaforu ağır hasta Prag, 9 (Hazi- ran) — Montag gâzetesine göre sa-? bık Alman impa- ratoru «Giyomsun B sıhhati birdenbire — - fenalaşmıştır. Ri- l& vayete göre sabılt hükümdar ihtizaş halindedir. Paris, 9 (Hazi- ran) — Fransız gazeteleri — sabıkı Alman hükümda- rının ölmek üzere olduğu hakkında verilen — haberler üzerine Giyom'un oturmakta olduğu Dorn şehri belediyesine muracaat ederek ,şayiaların doğru olup olmadığını sormuş- ,lardır. (Dorn) belediye reisi: . — İşitmedik, esasen <«Dorn> sarayının ,içinde ne olup bittiğini hiçbir vakit bil- /meyiz, demiştir. Diğer taraftan gene Paris gazeteleri 'tarafından doğrudan doğruya «Dorn>» şatosuna müracaat edilmiş, oradan da: — Ne münasebet? şeklinde bir cevap alınmıştır. Buna rağmen rivayetin mü- ,balâğalı olmakla beraber sabık impara- torun mühim bir hastalık geçirmekte ol- | duğuna hükmedilmektedir, | şinin de ağır ve hafif Şişhane faciasının duruşması son safhada Müddeiumumi vatman Fahreddinin cezalandırılmasınh depo memurlarının beraetini istedi. Gelecek çelsede davacılar söz söyliyecek Evvelki kışın, bir gece yarısına doğru, Beyoğlunda Şişhane yokuşu başında bir tramvay arabası yol- © dan çıkarak devril- | miş, bu eyürekler a- cısı» facia, dört kişi: nin ölümü, birçok ki. | yaralanmalarile neti- celenmişti. Tahkikat neticesinde de, tram- vayın vatmanı Fah- reddin, tramvay şir- keti Aksaray deposu muayene memurları | Lokman Hasan ve İs- - YF mail İbrahim aleyhı lerinde takibat açıl- mış, tramvay şirketi de maldan mes'ul sıfatile bu davaya sokulmuştu. Ağırcezada devam eden bu duruşma, dün akşam üstü açılan celsede son safha- |, larına yaklaşmış, duruşmanın tahkikat safhaları bitmiş olduğundan, bu celsede müddeijumumi muavini Ahmet Remzi, esastan mütaleasını söylemiştir. Ve bu mütaleasında, vatman Fahred- dinin, gündüz öğleden sonra teslim aldı- ğı araba ile, gece üçüncü ve son seferini yaptığı sırada, Harbiyeden hareket edip Altınbakkala gelince, arabasını öndeki arabanın arkasına bindirdiğinden, önde- ki arabadan bunun sebebi sorulunca da elektrik freninin tutmadığını söylediğin- den bahsetmiş, sonra devamla: — Vatman Fahreddin, demiştir, araba- yı arızasızca «Tokatlıyan» oteli önüne kadar götürmüş, orada enspektör Niya- ziye fren bozukluğunu anlatmış, Niyazi- nin, araba üzerine çıkıp muayene yapa- Trak bozukluk göremediğini söylemesi ü- zerine, Fahreddin, Niyazi yanında oldu- ğu halde yoluna devamla, Tepebaşına sürmüş, oradan de alçalmıya başlıyan yolu takib etmiştir. O sırada araba hızla- nınca, sürati tenkis ve arabayı tevkif ,maksadile, endirekt frene tekrar sarıl- miş, tutmadığını ve bozuk olduğunu gör- mesi üzerine, Niyaziye keyfiyeti tekrar ihbar ve el frenine tekrar el atarak, bu- nu son haddine kadar çevirmiştir. Yol dibindeki kaviste de araba hattan çık- mış, gidiş istikametine göre sağ tarafına devrilmiştir. Yolculardan kırtasiyeci Zühtü orada, enspektör Niyazi ile kontrolör İsmail hastanede sonradan ve yolculardan Meh- mede gelince, bu vatandaş ta yakın za- manlarda ölmüştür. Diğer birçok kişi de kazada ağır ve hafif yaralar almışlardır. Fahreddinin, bu kazadaki suçu sabit olduğunu kaydeden müddeijumumi mua- vini Ahmet Remzi, bu noktadan delilleri sayıp dökerek: — Araba hızlandığı sırada, demiştir, esasen endirekti takip eden kablo telle- ,rini biribirine bağlıyan cıvata ve bunun ucundaki somun başka başka olması neti- cesinde virajdaki sarsıntıda düşme hase- bile, kablolar, biribirinden — ayrılmıştır. El frenini telâş ve acele ile son haddine ,kadar birdenbire sıkıştırması, elektrik frenini kat'iyen kullanamaması, raylara kum dökmemesi, geriye hareket manev- rası .yapmaması, «Tokatlıyan» önünden itibaren enspektör Niyazinin emrile de olsa vatman sıfatile mes'uliyet mevkiin- de tramvayı tahrike devam etmesi, hep Fahreddinin aleyhinedir. Sürat tezayüdü noktası ile raydan çıkış noktası arasın- daki mesafenin, bütün tedbirlere müra- caat imkânını verdiği rapor cümlesin- dendir. Vatman Fahreddinin — tramvay sicilinde 3 defa arabanın raydan çıkma- sına ve diğer bazı kazalara sebep olduğu da yazılıdır. Kendisine, husule gelen fa- cianın ehemmiyeti gözönünde tutularak, ceza kesilmesini istiyorum. Depo muayene memurları Lokman Ha- sanla İsmail İbrahime gelince, her ne ka- dar fren tahrikinde müessir olan kabloyu ,bağlıyan cıvata ve son gayri fenni şekil- de yerlerine vazedilmişse de, bu cihet, ; W .0 ; . Faciadan bir intiba ğ kazanın vukuunda doğrudan — doğrUY müessir olmamıştır. Onların da bera€ icab ettiği mütaleasındayız! : Son olarak, bu arada bir noktaya dahâ işaret mecburiyetindeyim. Bu da bu a; zanın meydana gelmesinde enspekt0 Niyazinin hatası bulunduğu noktas ”,”“ | işarettir. Ancak, hatalı memur, haya bu hatasının cezasını çekmiş bulunuîof" Müddeiumumiliğin mütaleası böyle bir tince, ölenlerin varislerile yaralıların ğ . killerinden eski İstanbul icra reisi met Refik, «iddia makamının, “““_Wağ şirketinin kanuni mes'uliyeti maliy€ bahsinde de esaslı surette tevakkufunu beklerdik. Bu faciada, şirketin büyük Hâ” tası vardır ve binnetice, bazı insanlar müş, bazıları da ebedi mecruhiyet dent” » mesi yerinde hale giriftar olmuşlardır» diyerek, davayı etraflıca teşrih hı:ıstI' sunda istimhal etmiş, tramvay şirketi avukatları bu istimhale itiraz etmişlerS€ de reis Refik Onay, aza Ahmet M Tünay ve Cihad Baban, bu istimhali mW” vafik görmüşlerdir. Duruşmanın devâ” mı, 17 temmuz cumartesi saat 10 a bırik kılmıştır. Doktor Niyazi tevkifhanede muayene edildi RE Birkaç gün evvel, bir mahkemt £ kendisine ait bir davanın dosyasıfîd'.il a bazı evrak aşırdığı iddiasile birinci istin tak hâkimliğine verilen ve yapılan SOT gusu neticesinde tevkif edilen Dr. Niy sıhhi vaziyeti itibarile mevkufiyetir' ” devamının mahzurlu olduğunu iddia € miş, Mmuayenesini istemiştir. A Dün, tabibi adli Salih Haşim Sün' tevkifhaneye giderek doktoru muayenı etmiş, muayenesi neticesini bildiren r;r poru hazırlamıştır. Bu raporda, dOk;i_ Niyazinin mevkufiyetinin devam €d* leceği zikredilmektedir. Katil Gülizar yaralamak suçundan beraat etti Kardeşinin katili hemşehrtisi Kâzınî Galatada Mahmudiye caddesinde Yf’mfı, bekliyerek bir sabah tabancayla Öldu;, mekten suçlu ve mevkuf Gülizarın hi g pishanede Anoş ismindeki mevkuf Ermeni kadınını bir kavgada Yaramma_ suçundan muhakemesine dün Sultanâ met birinci sulh ceza mahkemesinde vam edilmiş, karara bağlanmıştır. Hâkim Reşit, hâdisenin şahidi h ması ve suçun sabit görülememesi ' dir“ yısile Gülizarın beraet ettiğini bi ; miştir. Emirgânlılar Vilâyete _V: Belediyeye teşekkür ettile Emirgân halkından seçilmiş bir gı;ğg dün bayraklarla donatılmış bir otob binerek evvelâ vilâyete bilâhare ee İ diyeye giderek köylerine otobüs ışlayl tilmesine müsaade edildiğinden d0 Vali muavini Hüdai Daltabana V€ kür lediye reis muavini Ekreme teşekt 4 etmişlerdir. Hey'et beraberinde getil * diği iki buketi de vilâyet ve belediY makamlarına takdim etmişlerdir.