İltihat ve Terakkide on sene MMüncü kısım No, 55 iTTİRAT VE TERAKKiNİN SONU Talât, Enver ve Cemal nasıl kaçtılar, nasıl öldüler ? Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen İstanbuldan çıktıktan sonra Ankaraya tam -âl günde vasıl olabilmiş idik Namık Kemal edebiyatı tarafından | fakat bunların neştedildiğini bizzat gör temsil edilen romantik ve lirik bir va-| memek!, tanseverlik idealinın halk kütleleri ara-| Bunun için, bu sütunlarda ben yalnız sına yayılmasını temin eden ittihatcı -| Ankaranın o zamanki harici manzara- hk, vukuatın ve küvvetl. bir iradenin, | sını kaydedip İttihat ve Terakkinin bu tesiri altında, şimdi, yavaş yavaş eriyor | milli hareket içindeki mevkiini ve onun ve yeni bir kalıba dökülmek üzere, es- | yavaş yavaş nasıl eridiğini gösteren hâ- ki şeklini kaybederken yeni bir ideal ve| diselere aid müşahedelerimi ve bildik- yel miült istiklâl, milit hâkimiyet! O gün- kü memlekette bu sözleri en kolay ve en çabuk anlıyacak olanların başında ve yeni kısmı yanmış, yalnız eski ve ha- 1 bir hamle oluyordu: Milli hudud,İlerimi kayd ile iklifa edeceğim. *« O zamanki Ankara, Samanpazarı ile Karaoğlan çarşısı arasındaki büyük elbet ittihatcılar geleceklerdi. Vatan | rap kısmı yaşıyan küçük bir şehir, da- ve cemiyet sevgisini, Türk d")'!“'““'_*— ha doğrusu büyük bir köydü. Harbin muayyen bir ideal yolunda eğilmez bir|harab ettiği bir şehirle, bu harablık baş ve yıkılmaz bir azim ile, vatan için içinde mücadeleden bıkıp üsanmış bir sonuna kadaz yürüme kuvvetini, her| yerli halk, Ankaraya toplanmakta olan keslen ziyade onlar temsii edebilitler- yeni yeni insan kafilelerinin karşısında di. Aldıkları on senelik terbiye, bütün |Şaşırmış gibiydller: Bu gelen İnsan ka- kusurlarına ve noksanlarına rağmen, İfilelerini barındıracak halde bulunmı- onları bu yola götüren bir terbiye idi.|yan şehirde yavaş yavaş her şey ve İşte, Çankırıda da karşımıza çıkan -| herkes sıkışıyor, yerli halk bu hâdise - lar onlardı. Orada da aynı insanlar, ay-|den rahatsız olmakla beraber, kalaba- nı teşkilâtın ismini değiştirmişler, ona|hığın verdiği iktısadi hareketle de öte yeni bir çeki ve düzen vermişler, fakat, bu defa hedeflerini âaha vazih tayin e- derek, daha konkre: görmeğe ve daha müsbet düşünmeğe sevkedilerek, aynı ruh ile aynı yolda devam ediyorlardı. Biz de yolumuza devam eltlik ve Tuney köyünde bir gece tünedikten soönra ,kalblerimizi dolduran heyecan- lar içinde bir akçan Ankaraya vasıl ol taraftan memnun oluyordu. Ankara idadisi (şimdiki Maarif Ve- kâleti binası), yeni gelenler için büyük bir koğuş haline getirilmişti. Yeni ge - lenler, ekseriya, oraya düşerler ve boş bir karyola bulabijmek şartile, kendi - lerine münasib bir yer tedarik edince- ye kadar orada barınırlardı. Ankara, bu siyasi muhacir kütlesini kabul ederken | duk. Bu, İstanbuldan hareket ettiği -|bahar gelmiş bulunduğu için, Ankara* miz günün tam kırk birinci günü ak -İnın bağlar kısmı işe yarıyordu. Bağ amı idi. Zannedersem, asırlardanberi, stanbuldan Ankaraya bu kadar uzun bir zamanda gitmiş olan hiç kimse yok- tü »« Ankarada bu memleket için yeni bir tarih başlamıştı. Bu tarih, benim bu | hatıralara aid plânımın haricindedir. Çünkü, bu devir henüz tarih olmamiış- tır ve bütün kalbimizle temenni etme- iyiz ki, bu devrin, İttihat ve Terakki gibi, tarihe intika! etmesi, kabil olduğu | kadar geç olsun. Arıkaranın bu ilk ta- rih devrinde orada bir sene yaşadım ve, ! ozamanki Ankaranın küçük muhiti i—i çinde, tamamen zikre değer bir çok şey gördüm ve öğrendim. Millif mücadelenin bu en enteresan devrinde gördüğüm siyasi hareketi de yazmak isterim. Fakat, içinde yaşanı - lan devrin tarihini neşretmek âdet ol- madığı için bunların yazılmasını de « Bilse bile, heşriyatını tarihe bırakmak İ zakta olur ve ne kadar geç gelirse, Tür- kiyenin saadeti o kadar artacak ve mil- Hi cumhuriyet bu memlekete o kadar refah ve kuvvet vereceklir. Bunun için daima şunu temenni ede- rim: Bu devre çid bildiklerimi ve gör - düklerimi, en ince teferrüatına kadar, unutmadan, yazmıya muvaffak olmak, Bir Doktorun Günlük Notlarından ©) Mide ağrıları Şeklindeki krizler Mide ağrıları şeklinde zaman zaman haş- taları 1z'aç eden krizlerin çoğu karaciğer ve safra kesesi taşlarına ald sancılardır. Büyük bir doktor profesör, «göbek üze- rindeki bütün ağrılarda safra kesesi taş- l'îrnnı düşünmeği unutmayınız.. demiş - icab eder, Bu tarih devri ne kadar u -ı Cumartesi Hukikaten vakit vakit gelen ve mide ü- verinde gibi tesir yapan sancılar karaci- Bere ald olan haştalıklardır. Çünkü doğ- rudan doğğruya midede mevcut bir çıban yahud diğer bir hastalık böyle (periyo- dik) yanl fasılalarla gelmez. Her zaman hastaları rahatsız eder. Bu gibi sancılar günün birinde ya hir sarılık ile veyahud diğer bir şekilde hüvlyetini göstermekte gecikmez. Yemekten sonra hissedilen g- kıntı, hazımsızlık, gişkinlik midoden zi- yade karaciğerin vazifevi bozukluklarını gösterir. (*) Ba notları kesip saklayımız, yahut bir albüme yapıştırıp kolleksiyon yapınız. Bıkıntı zamanınızda ba notlar bir doktar gibi imdadınıza yetişebilir. evleri birer birez kiralanıyor ve insan- lar oralarda kendilerine birer barına « cak yer temin ediyorlardı. Yolda vakit ! kaybetmediği için benden bir ay bir buçuk ay evvel Ankaraya gelmiş olan Nadi de, İbrahim Süreyya ve bazı za- bit dostlarla birlikte Etlik bağilarında bir ev kiralamışlar ve orada odaları ko- ğuş haline getirmişlerdi. Ben, lisedeki umumi koğuşlara girmeden, doğruca bu evin hususi koğuşlarında bana ay - rılan bir yere yerleştim. Burada askeri usulde bir tablidot vücuda getirilmiş - ti. Sabah kahvaltılarile akşam yemek- leri burada yenir ve sabit veya portatif bir karyola üzerinde uyunurdu. Milli mücadelenin umum! karargâh binası, Çubuk deresinin öte tarafındaki | eski ziraat mektebi idi. Bizzar Mustafa Kemal paşa önceleri orada otururdu. Milli mücadelenin hükürnet karargâhı da, harb esnasında İttihat ve Terakkı klübü olarak inşa edilmiş olan binada idi. Burasr Büyük Millet Meclisinin ilk binası oldu ve yeni meclis binası yapıl- dıktan sonra şimdiki fırka merkezi ol- du. Hükümet daireleri de vilâyet kona- ğıinin bir kısmı ile, idadinin bir kısmı- na, sonradan yıkılıp ortadan kaldırı! - mış ve yerine bankâa binaları inşa edil- miş olan Düyunu Umumiye dairesi idi. Harb esnasında inşa edilmiş olan lise binası da müdafaai milliye dairesi idi. Meclisin karşışında bulunan belediye bahçesi ise siyasi klüb vazifesini görü- yordu. Meb'uslar, Ankaranın yeni se- kenesi orada toplanırlar, birbirlerile o- Tada görüşürlerdi. Bu bahçenin orta - sında alışab bir de tiyatro binası vardı. Tiyatro binasının sahne kısmı, meclis lokantası gibi bir şey olmuştu. Orada temizce ve ucuz bir yemek yemek müm- | Doğan reis adaya çıkmak ve Don Petro ile sahilindeki yolları saran yer- ce kalabalıklaşıyor ve taş - kınlıklara ön ayak olanlar büsbütün coşarak: —Buça yüz başa, bin başa bedeldi. Onun öcünü Petrodan almalıyız... Diye bağrışıyorlardı. * (Buça) nın ölümünden sonra Bir sabah Barbarosa Don Petronun adamlarından biri geldi: — Şövalye hazretlerinin bir ricası var.. halk Türk denizcilerini toplu hak de şehirde görmek istiyor. Gravana yolunda bir yürüyüş yaparsanız hem yerlilerin dileğini yerine getirmiş hem |de şövalyeyi memnun etmiş olursunuz! Barbaros bu garib teklif karşısında bir müddet tereddül ettikten sonra, ge- miye gelen elçiye sordu: — Böyle bir yürüyüşten özz- Don Petro ile anlaşmamı2 gerektir. Kendisi bizimle böyle bir an'aşmaya — taraftar mudır ? — Şüphesiz.. Don Petro, Ce bir hükümdar gibi yaş Akdenizde adı korku ile anılan Amirai Barbarosla tanışmayı çok arzu etmek- tedir. Gerçi şehirde beş on gündenberi bir takım uyguünsuzluklar olmuşsa da, bu hâdiselerle şöv hiç bir alâ - kası yoktur, Korsikalılar isyankâr bir ruh taşırlar.. ve burada vak'asız bir gün geçmez. Barbaros, şövalyenin yeni bir tuzak hazırladığını sez! b K — Dan Petronun teklifini bir şarila kabul ederim; dedi, ben Korsika lima - nına gelir g endisine en l kaptanlarımdan bizini göndermiştim. O kaptanımın ziyaretini kabul etmedi ve kendisini kahpece öldürttü. Eğer şö - valyeniz beni ziyare: etmek üzere ge- mime gelirse, bunu bir tarziye telâkki ederek her şeyi unutur ve kendisile an- | laşmak isterim, Gemide Don Petro şe- elken oyunları, kü - refine güreşler, rek aşırtmaları, denizde yüzmeler gibi eğlenceler tertib aderek kendisine Türk denizcili n maharetini karada değil, denizde gösteririm. Halk da sahilden bu eğlenceleri ve bu yarış ve güreşleri sey- rederler. Limanınızdan da bu suretle güle güle ayrılmış oluruz. — Şartlarınızı şimd! şövalye cenah - larına arzedeceğim. Fakat, Don Petro bacaklarından muztlariptir. Uzun za « mandanberi şehri gezme bile çıkma- mıştır, Bilmem arzularınız: is'af edebi. lecek mi?! * Petronun elçisi gittikten sonra, Bar- baros gemi kaptanlarını topladı.. onlara şövalyenin hazırladığı tuzaktan ve el- çinin teklifinden bahsederek: — Vaktile Telemsanda yerliler ta - ralından muhasara edilen kardeşl, rim (1) de İspanyolların böyle bir tek- lifi ile karşılaşmıştı. Yerliler birleşerek kardeşlerimi altı ay muhasara eden İs - panyollar: «Kaleden çıkar ve geriye Biderseniz, size ne top, ne ok.. hiç bir şeyle mukabele etmiyeceğiz'» teklifin- de bulunmuşlardı. Onlar bunu kaçmak gibi telâkki ederek kaleyi terketmedi * kün olurdu. Geceteri yemekten sonra, o rada sinema gösterilirdi. Ankaraya var- dığımdan bir kaç gün sonra, bir akşam burada sinema seyrederken, elektrik tel lerinin yaptığı kontakt'la tiyatronun dört tarafı bir den alev aldı, ve «ne olu- yor?a demeğe vakit kalmadan çatı tu- tuşarak, bizim gözlerimizin önünde bu koca bina yanıp kül oldu! O zamanki binasız ve çatısız Anka « zanın bu ahşab tiyatrosu yandığı za e| man bizdeki elem ve ıztırabı tasavvur edemezsiniz! Tek bir bina, hem tiyat- ro, hem lokanta, hem siyasi klüb, hem kahve ve hem de ağaçsız Ankarada, cı- lız bir kaç ağacile ve iptidaf bir bahçi- vanın yaptığı şebboy, Jâtin, gecesalası ve kahkaha çiçeklerile bahçe olan bu mamüre berbat olmuştu. (Arkası var) | — (1) İshak ve Oruç kardeşler., .. öne doğru bir huruç hareketi yap- tılar ve orada düşmanla çarpışarak şe- hid oldular. Don Petro da bizim için böyle bir plân hazırlamış olacak. Gü- ya Türk denizcilerinin karada bir yü- rüyüş yapmalarını halk istiyormuş gi- bi göstererek bizim gurür ve hissiyatı- mızı okşayıp avlıyacak., karaya çıkınca haydudları ve muhafızlarını üzerimize saldırtacak. Doğan Reis asabi bir denizciydi.. her şeyde şiddet tarafdsrıydı. — Okcularimızı ve Gövüşcülerimizi karaya çıkaralım.. binlerce deniz kar- talına adanın ürkek kargalarile mi hü- cuüm edecek? Diye bağırdı. ö Ve karşılaşmak istiyordu sür ve atılgan denizcilerdi.. fakat, tec- | ğan: J çint rübeleri Doğandan fazla olduğundan: — O gün onu sahil meyi . de kan dökmekte mana yok, dediler, mişti. hüde cevab bekliyordu. O günden son- ra Türk denizcilerinin semtine uğrıyan olmamıştı. mediği anlaşılıyordu. gü dı, sizin şattlar Diğer kaptanlar da onun kadar ce «|zamandanberi ayak basmamışti. D — Durup dururker: bir tuzağa düşüp | götürmeseydim, zavallı adamın e na bu felâket gelmiyecekti. BuçâY! y ki de Cezayire birlikte göıü""“' . O, bizimle gelmeyi ne kadar istiy du... Diyerek acınıyordu. biz buraya Korsikalılarla çarpışmağa gelmedik. Eğer böyle bir karar vere - ceksek, hepimiz ona göre bıçaklarımızı bileyip, şehre yürüyüş yapmağa değil, düşmanla döyüşmeğe çıkalım. * çdâ Sözün en Soğrusunu bunlar -| Don Petro şehirde yapılan Wı’g.' irincı gelen Türk korsanlarında? yenlğ sıl öc alacağinı düşünürken, şövali Jesü mMüşaviri ve sadık bendesi olafi dü Merğ efendisine şöşle bir t€ bulunmuştu: — Türkler arza körfezdeki umn"- üş mahzenlerinden birini e mışlar. Amerikadan bin m% korsanlarımızın getirdiği altın Kol” derha, kabul eder|rinin Türklerin eline geçme!"'d”'. ç ve gemiye gelırdi. İspanyollarla aramız| sanlarımız çok müteessirdir. Bü * zaten gergindir. Her yerde çarpışıyı -i iarı onların elinden almak için bif * , ruz, Korsikada böyle zalım bir adama| düşündüm: Sahitde bir mehtablt yümüşak davranmamızın sebebi ne -lcede tekrar bir koşu tertib edel dir? - dün Türklerin sahile çıkmasını VE y Diye söyleniyor ve hiğdetinder. ateş|şuya iştirâk etmesini teklif ed:îlln-!' püskürüyardu. koşu yalnız atla değil, ayakla da © ef Doğan zaten (Buça) nın ölüm hâ -| ve gece kumsalda bir çok eğlar:#. disesinden çok müteessirdi. Onu sahil| tertib ederek Türk kıplanlırınmwı” meyhanelerine gilmeeğe teşvik &len Buça, bu meyhanelere uzun''rakkaseeleri çağıralım. (Arkasi T Kadıköy Vakıllar Direktöriüğü il Barbaros Korsiks şövalyesinden bey- Klifi Don Petronun itizara bile lüzum gör- * Doğan: — Bu herif teklifinde samimi olsay- kendisiy Mahallesi Bokağı No sı Cinsi K6 KA Kadıköy Caferağa — “Moda u Dükkân 10 » — Zühtüpeşo — Tahtaköprü 8 Ev : » » » M > # b 3 3 > > 2 K » — Osmanağk” — Yöğurthane 8 b 5 Erenköy C. Bostancami yanı 32/276 Ev ve dükkân 10 İç Erenköy Kozyatağı Üskü- « dar caddesi 26 — Dükkân $ iÜsküdar Rurn Meh - Bodestan içi 68 ş z met Pş. 9 Üsküdar Kuzguncuk — İskele iryer y A Beykoz Paşabahçe — Çınar 722 Ww Te » Yalıköy Çayır Samahane Beykoz Paşabahçe” — Çınar W? v ': | & > ; a: Tei 'ei , » Ğ K L ST | ğ > ; 19 —— Dükkân ': deler.. ç Ş DA Ev İA $ > z 3 — Otelin arka kısmı * ; ş , 3 — Otelinüst katı — IŞ | ğ , , 12/9 Ev » » — Kandilli Bahçe aralık 3 » ; » — Kanlıca Cami avlusu 20 Dükkân " AA » » Çubuklu iskelesi — 17 Kayıkhane 14 » » Çubuklu 40/21 — Dükkân ı » — Kandilli Bahçe aralık ı S l 6 “|Kadıköy Tuğlacı Cami 25 —— Dükkân gibe) » b » 21 , şAĞÜ » 5 » 23 » 5 » — Zühtüpaşa — Bağdat 32 » ., , » Tahtaköprü 55 b Yukarıda mevki ve numaraları yazılı emlâkin 938 Mayıs sonuna kadâf verilmek üzere açık arttırmaya çıkarılmıştır. İhaleleri 9/6/937 Çarşamba saat 15 dedir. İsteklilerin Kadıköy Vakıflar Müdürlüğüne müracaatları. Beyoğlu Vakıflar Direktörlüğü ilânları Pangaltı Elmadağı caddesinde 9 No lu ev 19 VA » » » M <u » — Cumhuriyet » 83 » — Evin üçüncü dairesi » » » 3? » — Apartımanın birinci dalresi » » » 87T » — Aparltımanın üçüncü dairesi » * "4 87T » Apartımanın 10 uncu dairesi Sürpagop vakfı atından yukarıda mevkileri yazılı evler 31/5/938 kadar kiraya verilmek üzere açık arttırmaya konulmuştur. İsteklilerin 1/6/93? pazartesi günü saat 3 de Beyoğlu Vakıflar pirektö Sar Beleise girele — gM O C Ankara Belediyesinden : yabrikati Ankarada yevmiye 100,000 ekmek yapabilecek kudrette bir ekmek yermelefi inşasına talip olanların tekliflerini we kataloklarını bir ay zarfında _,M evvelce ilân olurimuştur. Vaki olan muhtelif müracaatlar - üzerine bu ı,u» haziran sonuna kadar uzatılmıştır. (3190) AY SDi BAA ni sarhoş etmek için civardaki « |