Yoksa, ilk önce, bunları sen- “en saklamayı da düşünmedim, de - ez! Beni başka bir kadına bağ- yan sevgiyi, ölünciye kadar sana bel- , Ni etmemek? Bir aralık aklıma.bu da Ütidi. Fakat kendime © güvenemedim. | “yle iki yü bir oyunu nasıl oyru - © Yâbilirdim? Sonra günün birinde, hiç İş, snadık bir zamanda bütün yalân- ortaya çıkacaktı; ya o zaman?.. Bu “iha acı olmiyacak mıydı?.. Sen bile ziyade üzülmez miydin?.. O za“ Büna kadar neden sana söylemedim, | € bana büsbütün kızmaz mıydın?, Onun bu kader katı sözlerini duy - a sonra Süheylânın artık büti İdi kırılmış, çökmüştü. Deminki öf- “UR, taşmanın yerine şimdi bir ke - “klik, bitizinlik geldi: >— Madem ki beni sevmiyorsun, de- li | İbi İ | İ » bizim artık ev:enmemiz, sahiden, se- e için de, benim için de felâket o - > Ben de bunu söylüyorum işte.. > Bugün için bütün hayatım altüst Pi “Fakat elbet, hepsi geçer; hepsi | veli Dünyada unutulmıyacak ne ii r ki?.. Bankadak! yerimden de ol - «yum. Yarından sonra benim işlerime İ yelihaz bakacak. Artık benim için bu | (Pi da kapandı. Ne yapalım, ileride et başka bir yerde başka bir iş bulu- . büsbütün halama yük olmak is - | Biraz durdu. Sonra: km Hemen şimdi inelim, davetlilere en edelim. Telefonu olmiyanlara üni çekeriz. Düğünün geriye kaldı- Müge erene haber veririz. Yarın büs- mn rezalet çıkmasın, bari.. Gelen Yeleri de yeniden paketlerine ko - ün Kerisi geriye göndetiriz!.. İnsan üç e» ülür, beş gün sıkılır, en sonun - » unululur. Ne yapalım! > Hayır, Süheylâ.. Ben herkesin ya- k senin bu kadar küçük düşmeni !, >> Bunun önüne geçemeyiz ki... > Ben bir çare düşündüm. — Nasıj?.. kp; Sözünü geriye alan, benimle ev - kten vaz geçen sen olursun”. | kada, bana hiç kimse inanmaz. Seni ne sevdiğimi, yazık ki, şimdiye ka - dar İerkese belli ettim. hk; Benim dediğimi yaparsak, hiç kim- İ ay, maz. Herkes senin beni bıraktı- Zanneder. > Nasıl olur?. s iç Anlatayım da bak Bugün, sanki açi değişiklik yokmuş gibi davra - ai Yarın da hepimiz belediye daire- p, , Tideriz; evlenme memurunun kar» Hürda ten toplanırız. Davetliler de gelir, © orada bulunurum, Hep birlikte bekleriz. > Sonra?.. > Sonra, nikâh kıyılacağı saatte sen Blmezsins > Ben mi gelmem? 0) Evet; hepimiz seni bekleriz. Ben de vüyese karşı belli etmemek için bü - tap telâş gösteririm. Oradan oraya daş Dirim. Seni ararız. Öteye beriye a- Ye koştururuz. Nerede kaldı acaba, di- tey Panuriz. Herkes bakar ki damat *yor, gelin ortada yok!.. Bu aralık Üngerdiğimiz adamlardan birisi geriye Gez senin gelmiyeceğinı, öyle haber “erdiğini söyler, toplananların hepsi, senin bana iş ayaktan vaz geçtiğini anlar. Böylece La lan, istenilmiyen ben olmuş olu- day Gene de az mı dedikodu olur?. Be- K İçin ne söylerler?.. da, Ne isterlerse onu söylesinler! Bun- başka çare yok, Süheylâl. Senin a en kolayı bu... Hiç olmazsa, öyle di, SİN gibi, herkesin önünde küçük —E kurtulmuş olursun!.. Yeti unları sana hep Fehamet mi öğ « » Allah aşkına?.. sey, ayır, © bir şey söylemedi, İlk ön- Miz de, şündüm. Ona da anlattım. İki- diki bundan başka bir çare bulama- i ane kız hep öyle acı acı gülüyor - — Anlaşıldı!., Şimdi artık hepsini an- lıyorum!.. Uzun uzun konuştular. En sonunda Süheylâ da razı oldu. Böylesi ona da uy» gun göründü. Ayrılırken Hüsameddin; — Sen, dedi, eşi görülmemiş bir bü- yüklük gösterdin Sühey Bunu hiç unutmıyacağım!,. O zaman genç kiz, yeniden sinirlen * i — Rica ederim, dedi, böyle böş lâf - lara ne lüzum var!, Otomobilden iniyorlardı: — Haâlama hepsini anlatacağım. Bu işlen senin vazgeçtiğini söyliyeceğim. Ondan gizli hiç bir şeyim yokl. Şimdi de yalan söyliyeme: Hüsameddin başını iğdi: İnhisarlar U, M BÜYÜK AŞK ROMANI K. R. Enson — Nasıl istetsen öyle yapt. A y:e yap. —2— Eve geldiği zaman, halası onu her zamankinden daha başka karşıladı. Bir yandan kendi evlâdı kadar sevdiği bu genç kızın mürüvvetini gördüğüne se- viniyor, bir yandan da artık ondan ay- nimak zamanının gelip çattığını dü - şündükçe, yarından sonra büsbütün yalnız kalacağını gözönüne getirdikçe buna da üzülmekten kendini alamıyor- du. Süheylâyı görür görmez bugün sa » bahtanberi yaptığı hazırlıkları ona da başladı... Genç kız bunları an.almıya dinlemiyor, hattâ hiç işitmiyor gibiydi. (Arkası var) üdürlüğünden: 1, — 100 kilo komprime halinde kıloridrat dökinin 1250 kilo bergamot esânsı pazarlıkla satın almacaktır. IL — Pazarlık, 9/V1/1937 tarihine rastlıyan çarşamba günü Kaâbataşta leva- zım ve mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır. II. — Şartnameler parasız olarak her gün sözü geçen şubeden alınabilir. IV. — İsteklilerin pazarlık için tayin edilen gün ve saatte b 7,5 güvenme pa- galariyle birlikte adı geçen komisyona gelmeleri ilân olunur. (3064) ğe 1 — 450. kilo Piridin, 450 kilo Aseton, 2100 kilo Metik Alkol pazarlıkla satın alınacaktır, M — Pazarlık, 10/V1/937 tarihine rastlıyan perşembe günü saat 14 de Kaba » taşta Levazım ve Mübayaat şubesindeki Alım komisyonunda yapılacak- tır. TI — Şartnameler parasız olarak her gün sözü geçen şubeden alınabilir, IV — İsteklilerin pazarlık için tayin edilen gün ve saatte “© 7,5 güvenme pa- ralarile birlikte adı geçen komisyona gelmeleri ilâm olunur. .3104, KR 846 adet Kova : 114 > Kanca : 10 > Bilta : 24/VI/937 Perşembe sast: 14 78 > Yangın söndürme öleti 37 » Kürek 710 metre Hortum 1000 adet Bez torba 1 — Yukarıda yâzılı «6» kalem yangın satın alınacaktır. 24/VI/937 Perşembe saat: 16 malzemesi ile bez torbalar pazarlıkla TI — Pazarlık, hizalarında gösterilen tarihlere rastlıyan gün ve Saatlerde Ka - bataşta Levazım ve Mübâyaat şubesindeki Alım kamisyonunda Yapılacaktır, MI — Şartnemeler pârâsız olarak her gün sözü geçen şubeden alınabilir. IV — İsteklilerin pazarlık için tayin edilen gün ve saatte 76 7.5 güvenme pa- ralarile birlikte adı geçen komisyona gelmeleri ilân olunur. 432013 Türk Hava Kurumu BUYUK PİYANGOSU Büyük ikramiye: 0,000 irair.. Bundan başka: 15.000, 12.000, 10.000 Liralık ikramiyelerle (20.000 ve 10.000) liralık iki adet mükâfat vardır. Ayrıca: (3.000) liradan başlıyarak (20) liraya kadar büyük ve küçük birçok ikramiyelerle amortileri havi olan bu zengin plândan istifade etmek için bir bilet almaktan çekinmeyiniz... andı ld Yazan: Leonid Lenç MİSAFİRPERVERLİK Rusçadan çeviren: Alaz 'Teye parfömeri mağazasında o çalışan Laloşka, fevkalâde güzel bir kızdı. Bir akşamüstü işinden döndüğü zaman apar- tımanının koridorunda Geraslinaya ras-| Lütfen bir dakika bakar mısınız. ladı. Gerastina, Laloçkanın oda komşu - larından ihtiyar bir kadındı. Kadın sefe- ri kiyafette idi, Elinde bir sepet vardı. Belli ki sokağa çıkmağa hazırlanıyordu. Laloçka: — Nine, bakkala mı gidiyorsun? dedi. Lütfen bana da 250 gram piskül ile bir kutu çilek reçeli alır mısın?, İşte parası. Kusuru da sende Kalsın. İhtiyar nine, kendisine verilen para - Jarı üçüncü Aleksandr zamanından kal - ma koca bir erkek kesesine yerleştirdi. Genç kızın yüzüne manalı manalı ba « karak sordu: — Misafirin mi var?. Laloçka gayri muayyen bir cevap ver- di: — Evet. Birisi... Şey... Süt kardeşim gelecek, — Mühendis falan mı?. — Hayır. Zabit, Uzak Şark hudut mu- hafızlarından. Daha geçenlerde Uzak Şarktan geldi. Uzak Şark ismini duyan ihtiyar ka - dın derin bir ah.. çekti. Ve kapıya doğru yollandı. Laloçka, iznini geçirmek için Moskova- ya gelen genç zabitle tanışalı çok olma- mıştı. Şimdiye kadar ancak bir defa ti- yatraya, bir defa da sinemaya gidebil - miştiler.. Genç zabit dün akşam, ansızın, kıza telefon etmiş, kendisile acele görüş- mek istediğini bildirmişti. Genç kız koridordan odasma girince or- talığı toplamağa başladı. Bir türlü ye - rinde duramıyordu. Her halinden büyük bir heyecan içinde olduğu anlaşılıyordu. Bu esnada, dikkatsizlikle, çok sevdiği porselenden lavşanını düşürdü ve kırdı. Bulunduğu yüksek yerden Laloçka » pın sessiz hayatını bir çok seneler filo- zolça seyreden bu tavşanın kırılışı, genç kızın çok canını sıktı. Tavşan kırıkları- hı topladı. Çöp tenekesine atmak üzere mutfağa girdi. Orada, çarşıdan dönmüş bulunan ihtiyar nine ile karşılaştı. İhti- yar nine, neşeli bir tavırla: — Çilek reçeli bulamadım, dedi, O - nun yerine vişne reçeli oldım, Süt kar - deşin varsın çilek reçeli yerine vişne re- çeli ile çayını içsin, ne zararı var? A... Tavşanı nasıl kırdın? Laloçka büyük bir kederle. — Ne bileyim işte, dedi, kırıldı. — Hiç kederlenme kızim, uğurdur. Süt kardeşinden sana bir uğur gelecek.. — Nine, sen amma da gevezesin hal. Nihayet, tam saât dokuzda, genç kizin sabırsızlıkla beklediği dört kisa iki uzun zil sesi duyuldu. Genç zabit, tıraş olmuş, kokular sürünmüş bir halde mahmuzla- rını şikırdatarak odaya girdi. Elinde bir kutu fundan vardı. Gençler çaylarını içtiler.. Vişne reçe- inden yediler.. Genç zabit, tam, Laloç - kanın küçücük elini kendi büyük avuç Jarı arasına almiş: — Elena Aleksandrovna, Laloçka... Sözlerini söylemeğe başlamıştı, ki ka- pi çalındı, Laloçka bir kuş çevikliğile ye- rinden fırladı. Ürkek bir sesle sordu: — Kim 0. Kapının arkasından Laloçkanın kom- şusu mühendis «ikodimofun bariton $€ si duyuldu: — Benim, ben Elena Aleksandrovnl, Kapıyı açmak ve mühendisi odaya ak mak mecburiyeti hâsıl oldu. Mühendis odaya girerek; — Bonsuvar, Elena Aleksandrovn, de- di. Sizi rahatsız ettiğim için affınızı çok rica ederim. Sizi, bizim odaya çağırmağa geldim. Kardeşinizle beraber muhakkak gelmenizi çok rica ederiz. Mühendis, genç zabite dönerek hür « metle önünde eğildi. Ve ona hitap ede * rek: — İhtiyar nine sizin Uzak Şarktan gel diğinizi söyledi, dedi. Bize gelmenizi çok rica ederim. Mademki bu kadar uzun bir yerden geldiniz!, Hiç olmazsa ahbapça bir votkamızı içiniz!. Elena Aleksandrov- na bizim çok iyi komşumuzdur... Gidelim rica ederim. is o kadar ısrar etti, ki redde demediler., On dakika sonra mühendisin odasın « daydılar, Genç zabitle, genç kız araların» da bir sürü yemek tabakları, bir sürü şişe bulunan uzun bir masanın karşılıklı birer köşesinde oturuyorlardı. Mühendis aya * Ba kalktı ve: — Elena A'eksandrovna ile kahraman kardeşinin şereflerine içmeği teklif edi- yorum, dedi. Kadehler tokuşturuldu. Herkes Ele « na Aleksandrovna ile kahraman «kardes #İ» nin şerefine içti. Mühendis genç za- bite dönerek: v — Ne olursunuz, dedi, bize Uzak Şark vâkayii hakkında biraz izahat veriniz!, Odadakilerin hepsi de bu isteği tek « rar ettiler: — Evet, evet, bize Uzak Şark vakayii hakkında biraz izahat veriniz! Genç zabit sıkıldığını hissetti: — Ben de gazetelerin yazdıklarından faza bir şey bilmiyorum ki.. — Zarar yek. Gazetelerin yazdıklarını anlatınız!,, Genç zabit, uzun uzun ânlatmak meç- buriyetinde kaldı. Misafirler, ancak gece yarısına doğru kalkabildiler.. Genç zabiti bütün ev hak kı sokağa kadar geçirdi. Laloçka: — Yarın akşam dokuzda beklerim. Sözlerini fısıldıyabilmek için zorlukla fırsat bulabildi. (Arkası ver) Nöbetçi Eczaneler Pi nöbetel olan eczaneler şımlar - İstanbul cihetindekiler: Aksarayda : (Sarım), Şehzadebaşında : (Hamdi). Beyazıdda : (Cemil), Kara - gümrükte : (Fuad). Samatyada ! (Rid- Yan), Eyüple : (Arif Beşir,, Eminönün- de : (Mehmet Küzim> Küçükpazarda : (Hulüsi). Bakırköyünde : (İstipan), Şeh- Temininde : (Hamdi). Fenerde : Hü - sameddin). Alemdarda : Sırrı Asım). Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde : Dell Suda). Tepe- başında : Kinyol). Karaköyde : Hü - #€yin Hüsnü). İstiklâl caddesinde : (Li- monciyan). Pangaltıda : (Nargileciyan), Beşiktaşta : (Nail Halid), Boğaziçi, Kadıköy ve Adalarda: Üsküdarda : (İmrahor). Sarıyerde: (Nu- ri). Kadıköyünde : (Büyük, Üçler). Bü- yükadada : (Şinasi Rıza), Heybellde : (Asik).