Kartal tarım kredi kooperatifinin çiftci için çok mühim bir teşebbüsü » . * Kredi işinde çiftcileri mürabahacılar elinden kurtaran kooperatif, ayni derecede mühim olan mahsul satışı işini de üzerine almış, kabzımalların ellerinden köylüyü kurtarmağa başlamıştır. Ülü gözlerini diri İnsanlara takMar Bir Rus profesörü körleri iyileştirmek için yeni bir usul buldu Orhan Seyfi ve Yusuf Ziya diyorlar ki Toplıyan ! Naci Sadullah şbabacı Yusuf Ziyadan. behsedersen D MÜSKÜLLER %ln Seyfiyi, ve Orhan Seyfiyi anar - Öti Yusuf Ziyayı hatırlamamak müm - ğ Yusuf Ziya :Lw,...m. şöhretlerini bile pay- Tüşmiş ü sevilir? Hangisinin kusurları, han- B meziyetleri daha çoktur? meç - zT « muhakkak ki, Yusuf Ziya ve gP Seyfi denilince, hemen herkesin önüne, dört isimli ve iki yücutlu İnsan gelir. Yusuf Ziya ve Orhan Seyfi, ne zaman, Nİ Yusuf Ziya, Orhan Seyfi» haline ö ? Bu derece anlaşmışlar, kay - ;'ğ"uıluam Çifte şairlerin bu meşhur, va. İdeal dostlukları, hiç sarsıntı geçir - z:—'dir? Onlar, bu ihanetlar dünyasın- Yıkılmaz bir dostluk kurabilmenin nerelerde bulmuşlardır? Bence, ır, kendilerine sorulsa, hiç şüphe ki dostluk denilen sırrın bir çok imlerini çözen cevaplarla karşıla - olur! üst. F ef T Çd & T BZ t tlarla, bundan sonraki ilk ko- birinin mevzuunu, onlara bu sualler teşkil edecek! t * t _.:— bu satırları yazdıran, dün ön - "%ndevım eden anketim etrafında yap- t konuşma oldu. ; ':Nı de, karşı karşıya konulmuş iki —"dl oturuyorlar, Aralıktaki koltuğa yan geldim. ben b ,”:lum. dönüp Orhan Seyfiye soruyo - T 'a, Vara yoğa kızan bir zevceyi idare “nenin yolu nedir üstat? ftane cevap veriyor: &::llıhi adamına göre, muhtelif şe- ) Z. idare olunabilir! ğ Mesola? i m;ıîılbu bu çovabım, tefsire müsait de- ı.:“'lf Ziya da, bu esnada yazıp hazır- P ©evabı yetiştiriyor. İçin Bu türlü bir zevceye düşmediğim bilmiyorum î““! soluma dönüyorum: —_m:lüıru bir kadını iktisada alıştır - M 'x Çöresi var mıdir? ( Nll Bu suali Tağarruf Cemiyetine sor- i IW Ziya da bir nükte yetiştiriyor: —:;ı% israf edecek kadar para ka - Talı Bu sual de etbabına sorul - ;N;:.' güzel bir erkeği Don İuan ol - Ş Y kurtarmanın yolu? :.lf Ziya gülerek içini çekiyor. ğ Oı-ü Nerede bizde o talih );.:h' Seyfi bu sefer işi ciddiye alı - » Elbette, çirki Bt te, çirkin, miskin, bitkin bir ta- h’.:&'dır. Sık sık o taraflarını kurca - B —tâlkl devam ettirmenin çareleri var eğ'h.l'lsunı, Yusuf Ziya: * Yerdeki yok nağmeni takdir ede- K cek guüş, HYÜ neles eyleme tebdili rokkam etis | âan Seyfi Paradoks yapıyor: "l;q:h aşk varsa, aranacal ıu'fnııı»k değil, ondan kurtulmak Aşkı namıl devam ettirmeli suali | - Vara yoğa kızan bir zev- ceyi nasıl idare etmeli? 2 - Çok müsrif bir zevceyi nasıl iktisada alıştırmalı? 3 - Yakışıklı bir kocayı Don- juan olmaktan nasıl kurtarmalı 4 - Aşkı devam ettirmenin çareleri nelerdir? — - 5 - Hakkınızda çıkarılan dedikodulardan korunmak için neler yaptınız? ' 6 - En çok hangi yaşı se- versiniz? bile, aşkın vücudundan şüphe hissini ta- ! — Demek aşk, devamından korkulacak bir şeydir? — Elbette. Yangın gibi, fırtına gibi, zelzele gibi, aşk ta âfalı tabiiyeden biri- 1 — Ya izdivaçta aşk? — İzdivaçta en fena rabıta, iki tarafın yalnız buna bağlanmış olmasıdır. Aşkta huzur, sükün, intizam, mantık, müvaze- ne olmadığı için buna dayanan gile yu- vası da fırtınaya yakalanraış bir kayık Bibi «Borsa Boca» gider, Her zaman bat- mak tehlikesi gösterir! İzdivaçta aranan şey aşk değil, karşı - lıklı dostluk, samimiyet, hürmet ve em- niyettir! — Yani «izdivaç kapıdan girince, aşk pencereden uçar!»? — Hayır... İzdivaçta rabıta, aşkla baş- lamalı, dostlukla devam etmelidir! Çifte şairlere, anketimin en fazla de - dikodu uyandıran sualini soruyorum: — Hakkınızda çıkarılan dedikoduları nasıl karşılarsınız? Orhan Seyfi: — Eğlene, eğlene dinlerim! Çünkü bence, bu dedikodular, kendilerinden şüpbheleri olduğu için, kendilerini hiç bir şeyle tatmin edemiyen kimseler tarafın- dan çıkarılır? Bana tuhaf bir eğlence teş- kil, eden dedikodular, psikoloklar — için zengin bir mevzudur. Ve bence bir de - dikoducu haleti ruhiyesi, uzun tetkiklere lâyık sayılacak kadar şayanı dikkattir! Bu bahiste, Yusuf Ziya, arkadaşından daha pratik görünmiye çalışıyor: — Aldırmam, olur biter! Son sualime, evvelâ Orhan Seyfi ce - vap verdi: — Bence en güzel yaş, insanın içinde olmadığı yaştır! Küçükken yaşımızı büyültüşümüz, ih- tiyarken de küçültüşümüz bundan değil midir ya? Yusuf Ziya daha samimi davranarak: — Kendi yaşımı! dedi, ve ilâve etti; — Bir Frenk darbı meseli vardır: (Gençler bilse, ihtiyarlar da yapabilse'» işte ba yaş, ikisini de temediyar, Bilen, ve yapabilen! Naci Sadullah ——— Fenerbahçenin yıldönümü ve Milli küme maçları Fenerbahçe takımı, klübürün yıldönü- mü münasebetile bu hafta Kadıköyünde- ki sahada Avusturyanın meşhur Rapid takımlle bir maç yapataktır. Bu yürzden Fenerbaheçnin Ankaragücü ile yapacağı maç tehir edilmiştir. Ankaragücü - Galatasaray maçı saat dörtte Taksimde yapılacaktır. Fener klübünün bu maçlar hakkında yaptığı tehir teklifi federasyon tarafın- dan kabul edilmemiştir. Mütekaitlerin boyçlınm'lı.n dolayı yetimlerinin maaşları kesilmiyecek Finans Bakanlığı vefat eden as- keri ve —mülki — mütekalilerin ge- rek eskki ve gerek yeni — bütün zın takas yolile tevkifat yapılmamasını alâkalılara tebliğ etmiştir. Glokom tesmiye edilen hastalıktan do- layı gözleri kör olanlardan dört yüz kişi profesör Filatov'un Odesadaki kliniğinde tedavi görmüşler ve gözleri açılmıştır. Şimdiye kadar bir diri insanım gözü- nün çıkarılarak, bir köre takıldığı tıb â- leminde duyulmuş vak'alardandı. Fakat bu usul tedavi nadiren muvaffak - olu- | yordu. Profesör Filatov'un usulü biraz baş- kadır. Profesör ölülerin gözlerini çıkara- rek diri iasanlara takmakta ve görmele- rini temin etmektedir. Profesör Filatov'un Hadesine nazaran bir ölü gözünün glokom hastalığına dü- çar olanlardan birine takılması, diri in- san gözü takımından daha iyi neticeler vermektedir. Profesör bunun sebebini şu şekilde izah etmektedir: — Canlı cisimlerin bir hüviyet ve şah- siyeti vardır, Gözlere canlı gözler aşı- landığı zaman, bu canlı gözler vücut ile imtizaç edemiyorlar, arada bir mücadele baş gösterir. Halbuki ölü gözünün hüvi- yeti kalmıyor ve göz vücuda imtizaç ediyor. Ölünün ensicesinde ölümden sonra, yaşıyan en kuvvetli uzuv gözdür. Kadav- ra tefessüh etmeden göz yaşar. Gözün içindeki mayi fevkalâde büyük bir hü- yatiyete maliktir.» Gözleri iyi olanlardan biri gazeteciler- den birine şu sözleri söylemiştir: — İki gözüm de görmez olmuştu. Fev- kalâde müteessirdim. Büyük bir bedbini İile nihayet doktor Filatov'a gittim, dok- tor beni yatırdı, ameliyat etti. Gözleri- min içine bir geyler akıttı. Bir hafta son- ra gözlerimin bağı çözüldüğü zaman, ge- ne eskisi gibi etrafımı mükemmel suret- te gördüğümü anladım. Kör olmadan ev- vel miyoptum. Halbuki gözlerini aldık- ları ölünün, gözleri çok kuvvetli olduğu için şimdi miyopluktan da eser kalmadı.> İki memur hakkında tahkikat yapılıyor İnhisarlar İdaresi tekaüt sandığı mü- dürü Muzaffer Çermenle muhasehbe me- muru Hayri Salir haklarında, adliyoce tahkikata el konulmuştur. 'Tahkikat mevzuu, 35 tane Ergani İstik- razı dahili tahvili Üzerinden 700 lira zim- mete geçirmek iddlasıdır. Tahkikatın tev- gli, müddelumumilikçe birinci sorgu hâ- kimliğine havale edilmiştir. —— ——— Belediye daireleri belediye binalarında olacak Belediye dairelerinin belediye ve ida- İrel husüsiyeye ait binalarda toplanması: na karar verilmiştir. Bu suretle senelik miktarı mühim bir yeküna baliğ olan kira parasının tasarrufuna imkân hâsıl olacaktır. Tahsil memurluklarının vilâ- yet veya belediyeye ait binalara nakline imkân hâsıl olamazsa behemehal tram- vay caddeleri üzerindeki binalara nakli- ne karar verilmiştir. Fatih bina memur- luğu daha merkezi bir yere nakledile- cektir. Eminönü bina — memurluğu ile Sirkeci Belediye tahsil şubesi de vilâyet emlâkinden Sanasaryan hanına nakledil. mişlerdir. Avrupada temizlik işleri tetkik edilecek Belediye nerafet işleri müdürü mühen- dis Mustafa birkaç güne kadar Belçika- ya gidecektir. Mühendis Mustafa Belçi- |kada şehirlerin temizlenme, sulanma İş- |borçlarından dolayı dul ve yetimlerinin | Jeri etrafında tetkikat yapacaktır. Belçi- k çare, onu | maaşlarından mahkeme kararı olmaksı- | ka suları bol bir memleket olduğu için temizlik işinde bilhassa sulardan çok is- tifade olunmaktadır. 2836 sayılı tarım kredi — köoperatifleri .. kanununun çiftçiye kredi temin ve tevzii noktasından başlı ba- E şına bir inkilâp yap- tığı muhakkaktır. Garptaki köylü ve halk — kalkınmasının da ancak yüz yıllık bir tarihi olup bu da başlıca kooperatifçi- lik sayesinde olmuş- |B tur. h Kendi malları olan veya icarla tuttukları tarlaları işleten çift- çiler -kooperatife u- $i fak bir iştirak payı vermekte ve bu teşekkülden istihsal- leri nisbetinde kredi temin etmektedirler. Evvelce müraba - hacılardan yüzde yirmiden yüzde yüze kadar faizle para alanlar, çimdi koope - ratife senede yalnız yüzde dokuz — faiz vermekte, şirkette ortak oldukları için bilânço sonunda sermaye payları nişbe- tinde kârdan da pay almaktadırlar. Bu çok müsait şeraiti ve kolaylıkları pek çabuk anlamış olan çiftçilerin gir - Mesile kooperatif orlaklarının sayısı günden güne artmaktadır. Bu teşekküllerden ve Türkiye Ziraat Bankası İstanbul şubesinin kontrol mın- takası içindeki Kartal tarım kredi koo - peratifinin ehemmiyet ve inkişafı bilhas- sa göze çarpmakta, muhite ve memlekete çok faydalı olmaktadır. Fakat köylü kalkınmasımın yalnız kre- di işinin halledilmesile bitmiyeceği de şüphesizdir; alhınan mahsullerin uygun şartlarla satılabilmesi de en önde tutul - ması lâzım gelen bir meseledir. Çünkü kredi işinde çiftçiyi ezen mürabahacılar olduğu gibi satış işlerinde onları mah - küm vaziyete sokan kabzımallar da var- dır. Cumhuriyet hükümeti, çiftçinin mah « sul satış işini de satış kooperatifleri kur- mak suretile düzeltmek üzeredir. Fakat İstanbul mıntakasında en büyük ve bil- hassa sebzeci müstahsillerden mürekkep Kartal tarım kredi kooperat:fi satış işini de şimdiden halletmeğe girişmiş ve bu mühim teşebbüsü kısa bir samanda fili- yat sahasına koymuştur. Mıntakanın en çalışkan ve varlığlı beş yüz çiftçisinin kürduğu bu kooperatif, ortakların mal - larını bizzat satmağa başlamıştır. Düne kadac bu çiftçiler dört beş kab- zımalın esiri denebilecek vaziyette bu- lunuyorlardı. Çiftçilerden her küfe sebze için maktu olarak 70-100 kuruşa kadar komişyon alınıyor ve bütün yıl uğraşa- rak yetiştirdiği mahsül bedelinin mü - him bir kismı bu kabzımalların keseleri- ş #Önb ee u ll g ne giriyordu. Komilsyonun çokluğundan masrafını bile kuttaramıyan çiftçi ayni kabzımallara olan borcunu da ödiyemi - yör, borcunun her yıl arttığını görüyor- du. Borcunu ödiyemiyen, — varlıklarını kaybeden çiftçilerin malları satışa çı - karılıyor; mürabahacılarla kabzımallar tarafından ölü flatına alınıyordu. Bu noktaları göz önünde tutarak İşe girmiş Kartal kooperatifinin, bir müte- ahhidin nakdi ve itibarf teminatı altın- da belediye sebze halinde açtığı büro faaliyete geçmiş bulunmaktadır. Koope- ratif ortakları buraya gönderdikleri mah« sulleri küfe başına 70-100 kuruş yerine 25-40 kuruş gibi şimdiye kadar görülme- miş derccede müsait bir komisyonla ve günün rayicine en uygun fiatla satabil - mek imkânını bulmuşlardır. Ortaklar bundan çok memnun iseler de menfaatleri bozulan — kabzımallar, menfi propaganda yapmak eskiden ken- dilerine borçlu kalmış ortaklar üzerin - deki nüfuzlarını kullanmak gibi gayri meşru yollardan yürüyerek kooperatif satış bürosunun faaliyetini durdurmak istemektedirler. Kooperatif idaresile onun ana bankası ve mürakibi olan Zirant Bankasının bu menfi hareket ve tesirleri önliyeceği şüp- hesizdir. Bununla beraber menfi hareketler bir an için bu iki milli teşekkülün önliyemi- yeceği bir hadde varırsa bu gibi mem - leket ve halk işlerinde büyük bir hassa » siyet gösteren İstanbul vali ve belediye reisi Muhiddir. Üstündağ ile sair mülki makamların da Müzaherette bulunacak- ları tabiidir. Gerek Kartal koöperatifini ve gerek onun ana bankası olan Ziraat Bankasını bu pek hayımı teşebbüslerinden dolayı tebrik eder, başkalarına örnek olacak şe kilde muvaffak olmalarını dileriz. Yo Okuyucularıma Cevaplarım Gerede Demirciler — mahallesinde Servete: — Mevzuu bahs gazetenin neşriyatı asılsızdır. Söy adı alma müddeti uza- tılmış değildir. * Anadoluhısarlı bir okuyucumuza: — İkazınıza teşekkür ederiz. Tav - siyelerinizi imkân nisbetinde nazarı dikkatle tutmıya çalışacağız. * Samsun inhisarlar stok ve imalât 1 muhasibi İzzet oğlu Müjgâna: Tayyare mektebi Eskişehirde ve öydedir. Orta mek - tep Mezunlarını alırlar. Tamüssıhha ve açılan imtihanda muvaffak olmanız şübi İstanbulda Ye; lâzımdır. Bir mektupla bu mektepler den birinin müdürlüğüne baş vurma- nızı ve arzunuzu bildirmenizi tavsi - ye ederiz. * H. D. rumuzile müracaat eden okuyu- cumuza hususi doktorumuzun cevahi şu- dur: Röntgende görülen bu ukadalı lenin- viye dahamesinin büyük bir ehemmiyeti yoktur. Sabah ve akşam harâaret derece- leri alınmalıdır. Eğer öksürük ve ateş yoksa görülen arazın hiç bir kıymeti yak- tur. Biraz kilo alırsınız, olur, bitar. Boy- hüde asabileşi e mMüna yoktur. Her - keste az çok bi küçük mraz görü « lür. Ortada merak edecek bir şey yok - tur. * Adanada okuyucularımızdan bay Hüte nüye: Tedarik e€ebilirsiniz. — İdareye bir mektupla mürac . Gönderdiği- niz resim de intişar edecektir.