28 Mayıs 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

28 Mayıs 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mayıs 28 muhakemesi başladı Ömer inkâr ediyor: “ Sarhoştuk, boğuştuk, bunları hatırlıyorum, fakat ipi Abdullahın boynuna kim doladı, hatırlıyamıyorum ,, diyor Abdullahı boğarak öldü. Ömer Kumbaracı yokuşunda bir dükkânında boynuna ip alıp kementle boğmak suretile Abdullahı öldürmekten suçlu Ömerle arkadaşı Bekirin duruş- malarına, Ağırcezada dün akşam üstü başlanıldı. Dava, her iki suçlu hakkında da ceza kanununun ipe çekilmek cezası Yyazılı| 450 inci maddesine uygun olarak, duruş- ma yapılması kararile Ağırcezaya veril- miş bulunuyor. Her üçünün memleketi olan Erzincanın Kuruçay köyünde, bun- dan hayli zaman önce öldürülen Halilin öldürülmesini, Halilin kardeşi Ömerin Abdullahtan bilmesi ve öç almak maksa- dını beslemesi, müştereken tasarlamak suretile işlendiği neticesine varılan cina- yete sebep olarak tesbit edilmiştir. Ömer, sorgusunda vak'ayı şöyle an- Tata: — Ben daha çocukken, büyük karde- gm Halili köyde bu Abdullah vurmuş ve 54 gün hapisle kurtulmuş, diye işitir- dim. Fakat, bunu böyle işitmiş olmakla beraber, kendismi öldürmek maksadile © akşam dükkâna davet etmiş değilim Hattâ bu Abdullah benden birkaç defa para istemiş, beni zora çekmiş ve ben de vermiştim. O akşam biz Bekirle dük- kânın kepengini indirmiş, rakı içerken, © da geldi. İçkiye iştirak etti. Sonra, bir aralık benden arkadaşlardan Recep vası- tasile istettiği 5 lirayı neden gönderme- diğimi sordu. Bu sırada Bekir sızmış, masanın kenarında yatıyordu. Ben, pa- ram bulunmadığından veremediğimi söy- edim, Fakat, o birdenbire üzerime yü- rüdü, elini belime koydu. Hepimiz de sarhoştuk. Ben ondan ötesini hatırlıya- mıyorum! “GÖNÜL İŞLERİ! Okuyucularıma Cevaplarım Seddilbahirder mektup yolhyan bir erkek ökuyucum diyor ki: «Bir yil evvel bir geriç kız tanımış- tım, sevişmiştik, evlenetektik. Fakat tam o sıra meslek icabı uzak bir yere gitmek mecburiyetinde kaldım. Ben eski yerimdeyken kızla seviş « tiğimi 16 senelik bir arkadaşıma aç - mıştım, Benim gaybubetim esnasında arkadaşım bu kızla evlenmek arzusu - pa düşmüş, kıza bir mektup yollamış, red cevabı verdiği halde istikbalini mahvedeceğini söylemiş. Kiz hâdiseyi bana yazdı, derhal ar- kadaşıma hareketinin münasebetsiz olduğunu anlattım. O ise kızdan asla vaz geçemiyeceği cevabı ile mukabele etti. Şimdi ben tereddüddeyim. Ev - lenmek teşebbüsü ile bir senedir avut- ekmekçi | r mekten suçlu olan iki arkadaş Bekir — İpi dükkânda ne maksatla bulun- durdun? : — Ben, bekâr bir adamım, Çamaşırla- rımı kendim ipe asar, kuruturum. O mak- satla! , — Peki, ip nasıl oldu da Abdullahın boynuna dolandı?! me atıldı ve ondan sonrası bence meç- huldür! İp nasıl olup ta onun boynuna, geçiyor? Farkında değilim! Müstantiklikteki ve polisteki iiadele: okundu. Polisteki ifadesi, «Bekir, Abdul- lahın boynuna ip attı ve ipi beraberce çektik. İçki sırasında, konüşurlarken, köyde vaktile Abdullahın B; dayak atması konuşuluyor ve münakaşa kavga halini alarak, kızışıyordu. Ben de, Bekir ip atınca, Abdullahın kardeşimi öldür. düğünü halırlıyarak, yardım ettim; şek-| lindedir. Müstahtiklikteki ifadesine gelin- ce, «Abdullah, hücum etti. Biz de hücum ettik. Biribirimize karıştık. İpi biz taktık, amma - bângimiz? . Hatırlıyamıyorum. Söylediğim gibi, sarhoşluk neticesi Be- İkirle ben Abdullahı öldürdük: dadır. Ömer, polisteki ifadesini işkence zoru: na atfetti, müstantiklikteki ifadesi için de: — İkimizden maksat, Abdullahla bs- nim; Bekirle ben değil! Müstantik, yan- hş anlamış! Deyince, reis Refik, sordu: — Abdullah, kendi kendine boynuna ipi neden takmış olsun?! — Bilmem orusını! Aynı zamanda kumbaracı yokuşunda- ki bir apartımanda “kapıcı olani Ömer, sorgusunda; ekmek sattığı dükk#nâa son tuğum kızdan mı vaz geçeyim, yoksa — Bilmem. Abdullah birdenbire üzeri» |" tarzın- HADİSELE KARŞISINDA Sarmısağa dair Sarmısağı, gelin etmişler. Kırk gün kokusu çıkmamış. Her şeye inanırım amma, işte buna inanmam. Mübareğin kokusu kırk gün değil, kırk saniye geç- meden çıkar. Sarmısak deyip geçmemeli, yedi değil, yetmiş derde devadır. Bir kere sari has- talıkların sirayetine mâni olur. — Nasıl? Mı.. Nasıl olduğunu söyliyeyim. Sar - pusak yerseniz, kokunuzdan sari hasta- lıklılar da dahil olduğu halde hiç kımse yanınıza sukulmıyacağı için sari hasta- dık size geçmez, * Tramvayda, vapurda, sinemada, şurü- da, burada rahatınızı mı istiyorsunuz? Şarmısak yeyiniz, etrafınızdaki halk ka- Jabalığı bir anda dağılır ve siz rahata ka- Vuşursunuz. * Kıskançsmız?. Karınızın başka erkek- lere yakın olmasından sinirlenirsiniz? Fazla düşürmiye lüzum yok. Karınıza bol bol sarmısak yedirin, hiç bir erkeğin 0- nun yanına sokulamıyacağına emin ola- bilirsiniz. * Tansiyonu yüksek olanlar Sarmısak yutuyorlar. Güneş çarpmasından kor - kanlar ceplerine sarmısak koyuyorlar. Çocuklarını nazardan korumak istiyen- ler omuzlarına sarmısak takıyorlar. Mü- barek nesne meğer ne kadar da çok işe yarıyormuş. İMSET emare sammmran van eymen nuna emsan beş, on gün içerisinde yattığını, fakat, ya- tağını aparlımandaki odasından oraya getirmediğini söyledi! Suç ortağı Bekir sorguya çekildi. O da, şöyle dedi: — Ben cahil bir adam değilim. Evet, insan adam öldürebilir; fakat, ortada bir sebep olmalı?! oAbdullahla tanışmam, husumetim yoktur. O akşam dükkânır. önünden geçerken, Ömer çağırdı. İçki içerken, Abdullah geldi, O da içmeğe başladı. Hepimiz sarhoş olduk. Ben s:7- “İdim. Bir aralık, hayal, meyal bir şeyler| gördüm, ama boğuşma mıydı, güreşme miydi? Farkına varamadım! Daha bazı cihetler sorulduktan sonra, sıra şahitlerin dinlenilmesine geldi. Ve geç vakit, duruşmanın devamı, şahit din- lenilmesine kaldı. Tıbbıadli başkâtibi adresinde bulunamadı Hayli müddet evvel, adli tıp işleri u- kikata girişilmiş, kendisine vekâletçe işten el çektirilmiş, tabkikat biterek va- ziyet vekâlete izah olunmuş, bir müd- det sonra da, Rai? &leyhinde takibat açıl- masına müsaade edildiği vekâletten müd- detumumiliğe bildirilmişti. Bunun Üze- rine de, müddefumumilik dava açmış 've tahkikat, ikinci safhasına gelmişti. | Serbest bulunan Raifin, bu ikinci saf- hada tekrar ifadesi slınmek icap ettiğin- den, adresine celpname çıkarılmış, fakat adresinde bulunamamıştır. - Yeni adresi, adli tıp işleri umum müdürlüğünden $0- rulmuş, orası da bilmediği cevabını vef- miştir. Bu vaziyet karşısında da, kendi- sinin aranarak bulunması için, polise müzekkere yazılmıştır. , İşten el çektirilen, fakat tevkif ediimi- yen bâşkütip Raifin hazırladığı iddiası, tahkikat ve takibat mevzuu olan sahte 16 senelik arkadaşımdan mi?> * Bu mektubu okuyan #ânnedebilir ki, İki erkek arâsında paylaşılınayı bek - diyen, o iki erkek arasında verilecek kararı kabul etmiye hazır bir kız var- dır. Ne denilirse onu yapacaktır. A, yavrum vaziyetin gerçekten böy- le olduğu ne malüm? Sen vaz geçseri, koz, bahsettiğin arkadaşla teşriki ha - yata muvafakat edecek mi bakalım? Fakat madem ki soruyorsun, söylis yeyim: Bu kızı- sevmediğin muhakkaktır. Çünkü sevseydin, sana açılmak saflı- ğında bulunmuş olani bir genç kızın â- dını 16 senelik te olsa, gene bir arkâ- daşına söylemezdin. Sevseydin bü kız hakkında «bir senedir avuttuğum> ta- birini kullanmazdın. Evet sevmiyor - sun, ve madem ki öyledir, vaz geç, hiç olmazsa arkatlâşına * karşı sörkadaşı görünmüş olursun. TEYZE rapor; Ağırcezada duruşması devam €- den 5,000 lira ihtilâs suçlusu, sabık Beledi- ye tahsildarı Nadi Ahmet hakkındadır. Adli tıp meclisinin 5 azasının imzaları taklit edilmek ve «deli değildir» diye va- por verildiği halde bu rapor mealen ak- sine çevrilmek suretile sahtekârlik ya- pıldığı noktasından, araştırma yürümek- tedir, Eski adresinde bulunamıyan ve yeni | adresi de malüm olmuyan Raifin kaçıp kaçmadığı, henüz belli değildir. Arandı- İni öğreninte, kalkıp kendiliğinden ad- liye dairesine gelmesi de ihtimal dahi- linde görülmektedir. Hakiki vaziyet, bu- günler de anlaşılabilecektir! Bir falcı kadın yakalandı Falcılık yaptığı haber alınan Tak » simde Bekâr sokağında 25 numaralı ev de oturan Sürpik, evde bâzı kadınlara fal bakarken cörmü meşhud halinde yakalanmış, mahkemeye verilmiştir. Eski İspanya Kralının oğlu aşkı servete ve asalete nasıl tercih etti? —————v-«»*»* Kral Alfons, oğlunu sevdiği kızdan ayirmak istiyordu, ayrılmazsa verdiği aylığı keseceğini anmesi vasıtasile bildirmişti. Sabık veliabt, bu yazıda annesile arasında geçen mükâlemeyi anlatıyor mum müdürlüğü başkâtibi Ralf sleyhir , pe, sahte, rapor hazırladığı iddiasile tah-|. Sabik İspanya veltahtı Dük dü Kalvakado Eski İspanya kralı on üçüncü Alfon - sun oğlu Dük Kalvakadonun güzel bir Kübalı ile izdivacı meselesi hemen bütün Avrupa ve Amerika matbuatını işgal et- mektedir. Bu izdivaç etrafında her gün muhtelif dedikodular ortaya atılmakta- dır. Ajanslar bile bu aşik macerasile meş- gul olmağa başlamışlardır. Sabık kral ve kraliçe oğullarının bu Kübalı kızla iz * |, divacına mâni olmak için her çareye baj varmuşlarsa da şimdiye kadar bir hetice elde edememişlerdir. z Sabık kral, en son çare olarak her ay oğluna verdiği 500 dolarlık aylığı kes - miye karar vermiştir, * Âşık Dük macerasını bizzat şöyle an- latıyor: — Geçen eylülde İspanyanın sabık kra- liçesi, annem, Viklorya Ojeni, bana: — Alfonso, dedi. Seninle alâkalı oldu- ğu söylenen o Kübalı kızla evlenmemeni sana bildirmekle mükellefim, Bunu ba- ban emretti. Onun zeki mavi gözlerinin dolduğu » pu gördüm: «Zavallı annem» diye dü « şündüm. * Zavallı annem!.. Nasihat vermeğe uğ- Faştığın oğlun bugün bütün haklarından mahrum edilmiş bulunuyor. Sen, uzak bir ileride İspanya bir Bor- bonlu istediği taktirde krallık hakkını kullanamıyacağımı düşünüyorsun. Doğ- Tu, sen saray nedir, krallık, kraliçelik ne- dir, onları bilirsin. Aşktan ne anlarsını.. * Amerikada hasta yalıyordum.'Bu mü- kâleme yattığım odada geçiyordu. An - nemin ihtarı üzerine: — Neden anne. dedim, Kral, silemi- ze halktan bir başkasının daha karışma- Sina İtiraz mı ediyo; Bimi avucunun içine aldı. Ne kadar zayıflamış olduğumu düşündüğünü an- hyordum. — Ben sizin nesli anlamıyorum, dedi. Krallar mevkilerinin şerefini korumuyor, prensler vazifelerinin ne olduğunu unut- ş<ouş görünüyorlar. Sen de'mrf şahsi zevklerin uğruna asaletini inkir etmek istiyor, gibisin. Bir kadınla evlenmek İçin İspanya krallığına tevarüs” hakkından vaz geçiyorsun. Hayret... Bu alacağın kız kimin nesi? Bir an; sevdiğim kızı gözlerimde can- Jandırdım. Güzel yüzünü, yurauşak hül- yah, siyah gözlerini hatırladım. Ortadan ve lâcivert ve siyahımsı saçları var- — İsmi Marta Racoforty Altuzarro, de- dim, Bu ay yirmi ikisine basacak. Ona geçen mayista raştlamıştım. O gü- pü asla unutmıyacağım. Meşhur Kübalı kompozitör Grenet'nin stüdyosunda ver- diği bir konserde bulunuyorduk © Onu görür görmez sevdim. Arkadaşlarımdan soruşturdum. Kimse istediğim izahatı veremedi. Zira onu şöyle böyle tanıyor» lardı. Böna acıyan arkadaşlarımdan biri bir gün evine davet etti. Orada tekrar Martaya rastladım, Kokteyl partisinden Dükün sevgilisi Marta Rocajort sonra, onu otomobilimle gezmeğe görür düm. Ona deli gibi tapmıyordum.. Resmini görünce güzel olduğunu 138 * dik eden annem, sevgilimin Nevyor ne yaptığını sordu. — Anneciğim, dedim. O musikiye ©“ hışıyor. Ayrca başka bir yerde de işi O asri bir kadındır. Ve kadının ça dığı taktirde zekâsı sutistimal ettiği” bedbaht ve kıskanç olacağına ini tadır. İşte Marta da, büyük mode maği zalarında modellik yapmaktadır. Bu mi" ğazalatın €n güzel elbiselerini giyeref müşterilere teğbir etmektedir. Kraliçe ağır bir eda ile: — Oğlum, dedi. Babandan huber4)* dim. Senin haşarılığını duymuş. Ve dab$ usluca yaşamanı ve benimle birlikte A rupaya dönmeni istiyor. Orada, elin geldiği kadar sana para verecek, baka * cak. Bilirsin ki, çok masrafı var. çolul çocuğunu, eski ve sadık mensupla beslemek mecburiyetinde. Bütün bul ra rağmen sana da para yetiştirecek» Sinirlendim. — Babam beni istemez, dedim. O a. ha ziyade kardeşimi sever. Benden YE ka silker... Benimle niye bu kadar kadar oluyor?.. — Çünkü o, ve ben seni seviyor“ Böyle gazetelerin ağzına düşmeni hoş görmüyoruz. Bizimle birlikte ayni gi tı altında yaşamanı istiyoruz. — Anneciğim, benim de kendime £ö't fikirlerim var. Himaye altında yaşar tahammül edemiyorum. di Annem beni incilmemeğe | çalışi”" gordu: — Elinden ne iş gelir oğlum? — Aktörlük ederim. Muharrirlik &İ rim. Makineden, tayyareden anlarım Annemin kararı kat'i idi. — Ba son ültimatomdur. dedi, ECİĞİ Avrupaya gelmelisin, bu kızı da malısın. Ve babanı üzmekten vat melisin!,. — Gelmezsem ne olacak? | — Baban, şimdiye kadar verdiği Pei; kesecek ve senin üzerinde hiç bir me liyeti olmadığını ilân edecek. gire Kevyorkta sevdiğim kadın vardı. satlar önümde açılmıştı. . Anneme: «Ben: sizinle gelemem.» de dim.. Ve kraliçe annem Rieyleray9 La dü. Kasımpaşada bir başlanf"” paz la ö “ Kasımpaşada Kesim oğlu sokdğ” da 2 numarada oluran İsmaji kız” 4 zaflerin mulfakla tulumbayı taroir in yaktığı karpit lâmbasından #8) lar tutuşmuş, yangının — genişler meydan verilmeden söndürülmüst Bir adamin bacağı ki ga Taksimde Büyük Ziba sokeğ'”““ç0 numarada oturan seyyar iâmbs' yaşında Yorgi evvelki akşam caddesinden - GalatasaraYa geçerken şoför Yasefin kullandığ* gn numaralı otamabil çarparak * ba“ kırmıştır. Yorgi, Balıklı Rum sine kaldırılmış, şoför yakalan; “mz Pm cizm me»

Bu sayıdan diğer sayfalar: