Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
T —KT e îü» -. meşhamanı Çocukluğumuzun NAT PİNKERTON ve CasSus ö Amerikalı polis hafiyesi bir çoğumuzun zannı hilâfına hayali bir şahsiyet değildir. Kurduğu müessese Amerikada hâlâ yaşıyor, 2000 hafiye kullanıyor Hangimiz, çocuk- En, «Palas. otelde Şifte cinayet», <78 Umaralı trenin esra- | İb ve daha bunlara | benzer serlevhalar — İ&sıyan Nat Pinker- Un polis hikâyele- Tni okumadık?. Her | hffta başı çıkan bu 'ıı küçük kitapları, he ) l’hnİZ, merakla bek- | ı""ı Sınıfta, ceza al- Tak tehlikesine gö- Güs Bererek, dersler- | de, Siıra altından ©- | h""f-hlk Nat Pinker- — ÇN çocukluğumuzun . | kahl'!mıanı idi. O, haydutların elinden | Ği:l kurtulur, hak ve hakikati mazhar | ve daima zayıflara yardım ederdi. MN Meşhur polis hafiyesinin bir husu- BU varsa o da şudur. Onu, herkes, ha- I’:ğî bir şahsiyet zanneder. Halbuki, Şar- Holmes ve Arsen Lüpenin tamamen âksine olarak, Nat Pinkerton hakikaten %Vc“ttur. Ve Şikagoda, Pinkerton ve Sirekâsı isimli husust polis hafiyesi mü- Lin koln,un kurtarıcısı Pinkerton İskoçyalıdır. Kendisi evvel- K" Odünculuk ederdi. İlk defa olarak Şi-| hâ'îîa bir istihbarat müessesesi kurmuş, şehirlerde şubeler açmıştı. EIİ erton 1861 senesinde Baltimor şu- “.mîasltaıile, Amerikalıların en büyük bir. Meşhur Abraham Linkoln'a karşı huâîast hazırlandığını öğrendi. Cüm- Vüra i, Kapitol'un küşat resminde #%h_" rdı. Pinkerton derhal hükü- ti e iğisa vetti, cinayetin önüne geç- %ın_“nî Mmükâfat olarak, Abraham Lin- ’înk:n gece yarısı Vaşingtona naklinde, föyin Ş tron ile adamları muhafız olarak bi hâdise onun meşhur olmasına se- Uzıım".' Hükümet, onu Amerikanın eti Polis teşkilâtını yapmağa —memur hmnpmkertm zengin olmuş, ve Ameri- ""'ll'ı', Meşhür dahilf muharebesinden h%trenlerin yağmacılara karşı mu- fekj — işini üzerine almıştı. Memleket- qyü“naî inkişaf, onun da teşkilâtını | Ve büülîesinj icap ettirdi. Artık fabrika ha biryuk Müessese patronları, Pinkerto- Sürü iş tevdi etmeğe başladilar. lmniîîrden birisi müstahdem ve amele- | Böy 1'aîiınııı temayüllerini tesbit idi. lh.m" €, yirminci asra girerken, bir za- q"kllm,î: hâlâ da gençlerin, mektep ço- Pıh-kert hayranlığını kazanmış - olan G N, işçilerin ve memurların kin ve nefretini kazanmış oluyordu. Pinker- ton, müessesesine bir sürü adamlar topla- mış;, bunlara «pink» ismini vermişti. Va- zifeleri, grevlere mâ- ni olmak, mâni ola- sa, grevcilerle dövüş- mekti. Pinkler, ilk tecrübelerini, Henri Trik çelik fabrikaları grevinde — yaptılar. Bütün gün devam C€- den bir mücadelede on kişi öldü, otuz kişi yaralandı. Fabrikalar Pinkertona ne verdiler? Pinkerton, bugün ölmüş bulunuyor Fakat kurduğu müessese devam ediyor ve başında oğulları vardır. Bundan on beş gün kadar evvel, Nat Pinkertonun oğullarından biri olan Ro- | bert Hirn Pinkerton, Amerika parlâmen- tosunun içtimai meselelerle meşgul ko- misyonu tarafından sorguya çekildı. Ro- ,bert Pinkerton, 1933 senesindenberi A- merika patronlarının müessesesine 1,750,019 dolar ücret ödemişletdir. Bun- lardan General Motors 419,850 dolar ver- miştir.: Chrysler müessesesi ise 1933 de 61,62'7 dolar, 1934 de 76,411 dolar, 1935 de 72,307 dolar ve 1936 da 64,385 dolar tedi- ye etmiştir. Bu müesseselerden gâyri, Pinkerton müessesesi, Amerikanın 19 hükümeti dahilinde muhtelif 500 müşte- riye bu tarzda hizmetler etmiştir. ,, Şimdi, müessesenin iki bin hafiye ve casusu vardır. Müessese müdürü senede 75,000 dolar alır. Muavini 63,300, muna- sebecisi 30,000 dolar alırlar. ' , Amerika parlâmentosu, Pinkerton mü- essesesinin bu faaliyetinden Müteessir olmuş, Amerikadaki büyük sanayi mü- esseselerinin, müstahdemleri ve işçileri için bu tarzda istihbarat yapmalarını takbih etmiştir. İşin en ehemmiyetli noktası da şudur: Pinkerton müessesesinin bu işle uğraş- tığı anlaşılınca, işçilerin lideri Con Leviz, bundan sonra her işçinin, siyasi akidesi ne ise onu gösterir bir rozet takmasına karar vermiştir. Böylece, artık Pinkerton müessesesine, işçilerin siyasi düşünceleri hakkında istihbarat yapmak işi kalmıya- .cak, ve müessese belki de, bu yüzden if- lâs edecektir. “Su şehrin de pamuk e ekimine başlanacak Y ae h%b!ehn (Hususi) — Umumi Harbte büp,. *lan kasabamızda son yıllarda ve İınî&ağu sön günlerde biraz bir um - 8 Saliyeti göze çarpmaktadır. mk“ğ:i Kösedağının eteğindeki kü - Öna öt ler üzerine kurulu Sivas İlbaylı- mğh küçücük, fakat pek şirin bir 'ihanm"keğ-idir. Dağdan inen sular, ka- ta, İ Su ihtiyacını bol bol karşılamak- aç Pa Suşehri unvanını hakkile ka- a ş k&qhh çev_lren zümrüd gibi bahçeler, | mzellu': Sahil şehirleri aratmıyacak bir Bel Vermektedir. kr, “diyenin S KOĞ hîun aktığı şadırvan ve çeşmeler de gup;e’ hususiyet taşımaktadır. ’Gq_ bür Ve avcılık klüblerine, bura genç- n(ğ’“_k bir alâka ile bağlıdırlar. :iii ten;;întem&l kolu, son günlerda ver- hqa erle halk üzerinde çok iyi in- x&gaha Niş tır. M bir ilk okulu vardır. Hal- h * buki, bir de orta okula şiddetle hissedilmektedir. Tuğla ve kiremidcilik, dokumacılık kazamızın belli başlı sanayiindendir. ]?,ulı sanayi kasaba ihtiyacını tatmin ettiği gi- bi civar kaza, hattâ vilâyetlere de fay - dalı olmaktadır. Toprak ziraate pek elverişli olduğu hal- de, hâlâ iptidai vasıtalarla işlendiği için tam randıman alınamamaktadır. Bağcılık yeni başlamış olmakla beraber pek ve - rimli bir haldedir. Eskiden yapılan, fakat sonraları ünu - tulmuş olan pamuk ekimi ve pamukcu- luk, Ziraat Vekâletinin yeni bir tamimi- le ihya edilecektir. : Kazaya iki saat mesafede, Kelkit su - yunun kenarındaki kaplıca da anılmağa değer bir kıymeti hâizdir. Sıhhi tesirleri halk arasında fazla rağbet görmesini mu- cib olmuştur. ihtiyaç İneboluda belediye büdcesi İnebolu (Hususi) — Belediye bütcesi 38 bin lira olarak tasdik edilmiştir. sönerostTa — Ve < güreş müsabakaları ** 4 Cumartesi akşamı yapı- lacak müsabakalar için eski dünya şampiyonu Zibisko şehrimize geliyor mazlar, grev patlar-4. Dün gelen pehlivanlardan iki tanesi Bir organizasyon komitesi tarafından hazırlanmakta olan güreş müsabakala- rı önümüzdeki cumartesi gecesi Tak - sim stadında yapılacaktır. Memleketin en ileri pehlivanlarının iştirak edeceği bu müsabakalar için A- merikanın boğa naminı verdiği Komer, eski dünya şampiyonu Polonyalı Zibis- ko, İtalyanların yegâne şampiyonu Ne- ron, ve gene Amerikanın şöhretli peh- livanlarından Cim Atlas buğün ikide Romanya vapurile şehrimize gelecek - lerdir. Cumartesi akşamı yapılacak bu mü- sabakalara Tekirdağlı Hüseyin, Mülâ- yim, Arif, yarım dünya Süleyman, Molla Mehmet, Rifat iştirak edecek Gö nenli Hamdi ile Babaeskili İbrahim de başaltında tecrübe edileceklerdir. Serbest güreş müsabakaları için ay- tıca iki Bulgar pehlivan da şehrimize gelmiştir. Bir Bulgar takımı şehrimizde Bulgaristanın kuvvetli takımlarından | .Viladislsvyo klübü iki maç yapmak üze- re yarın sabah şehrimize gelecektir. Aralarında Bulgar milli takımından “dört oyuncu bulunan bu takım üç defa Bulgaristan şampiyonluğunu, bir defa da kral kupasını kazanmıştır. 29 mayısta ilk maçı Beyoğlusporla, | ikinci maçı 30 mayısta gene Taksim sta- dında Şişli takımile yapacaklardır. Müsabakalara saat beşte başlanacaktır, Galatasaraylılar Ankaraya gittiler Ankarada Gençlerbirliği ve Ankara Gücile maç yapacak olan Galatasaray futbol takımı bu sabahki Toros ekspresi- le Ankaraya hareket edecektir. Galatasaray takımında: — Avni, Sacit, Lütfi, Reşat, Ekrem, Salim, Hüseyin, Hayrullah, Suavi, 'Mustafa, Hicri, Necder,. Süleyman, Eşfak, Haşim, Bülent, Danyal bulunmaktadır. Kafileye umumi - kâtip Osman Müeyyet riyaset edecektir. Galatasarayın Ankarada yapacağı iki maçı da İzmirli Mustafa idare edecektir. Yakacıkta Bir gün (Baştarafı 6 1ncı sanfada) — Fakat ben bu kadar yasağa, bu ka- dar sıkıya gelemem:.. Bana müsaade!... Bay Hacı, Çoban Mehmedi üç günde iğne ipliğe çevireceğini söylediği otelci- liğin, yirmi yıllık kahrile ipince kesilmiş boynunu büktü: ! — Güle güle bayım... Sen de haklısın! dedi... Ve Nimet otelinin sahibile, yüzde yüz anlaştıkları halde, bir 'arada bulunma- maya mahküm edilmiş iki dost gibi, mah- zun, mükedder vedalaştık! Görüyorsunuz ya? Bir dava ki, «Ni- met> oteli; o otuz odası hava, ışık ve sıh- hat dolu koskoca nimeti, yasaklarile, şartlarile insanılara zehir edenlerin, hepsi beraet edebiliyorlar. Bir günah, bir hata, bir cürüm ki, bü- tün failleri mağdur, bigünah, ve... haklı... «Müfrit hürriyetperver» lerin kulakla- Ne yapayım? ri çınlasın! Naci Sadullah Haa Askerlik Bahisleri: Harp, petrol demektir! Fransız gazeteleri bağırıyorlar: “ Bir harp vukuunda fıkdanı hissedilecek her damla petrolü, Fransızlar- kanlarile telâfi etmiye mecbur olacaklardır ,, Yazanı İhtiyat zabiti Almattya birçok çalışmalardan sonra Bütün milletlerin orduları motörleş- meye doğru gidiyor. Çünkü: Motörlü or- du, sür'at temin eden ordudur. Harpte verdiği zayiat azdır. Az kuvvetle çok iş görür. Ve nihayet tayyare ve tank bakı- mından zengin bir varlıktır. Böyle bir kudretin önünde kolay kolay durmak mümkün olamıyacağına gör her millet, askeri kuvvetlerini imkân nisbetinde ,motörleştirmiye çalışmaktadır. Fakat şunu bilhassa unutmamak lâ- :zımdır ki motörlü ordu demek, aynı za- manda bir «kuvvel muharrike meselesi» demektir. Yani tayyare için benzin, tank ve harp gemisi için mazut ve petrol de- mektir. Bu davayı, «Muharibin Sesi» namında- |(ki eski Fransız muhariplerinin gazetesi 24 nisan 937 tarihli sayısında şöyle izah ,ediyor: «Bir harp vukuunda, fıkdanı hissedi- lecek her damla petrolü, Fransızlar, kan- larile telâfi etmiye mecbur olacaklar- dır.> Petrolün, bugünkü motörlü ordularda oynadığı mühim rolü nazarlarda daha iyi canlandırabilmek için 1936 da, bu hu- susa dair Pariste verilmiş “olan mühim bir konferansın başlıca kısımlarını nak- _letânek faydalı olur. Konferansı veren Fransız iştialli mad- deler birliği reisi M. Fontenillat diyor ki: «150 kilometrelik bir mesafe dahilinde ,motörlü bir askeri fırkanın gidiş, geliş petrol sarfiyatı (300) tonu bulmuştur. Bu tecrübeye şahit olan zabitler, bu ne- tice karşısında son derece endişeye düş- müşlerdir. İtalya ve Almanya gibi tabii petrol membalarına sahip bulunmıyan memleketlerin, petrolün yerini tutabile- motörlü ordusuna lâzım olan kuvtei muharrikeyi tedarik etmenin yolunu bulmuştur. cek bir muharrik madde bulmak husus sunda gösterdikleri telâşlı gayret bune |dan ileri geliyor. Almanya, aldığı fenni tedbirler sayesinde bu yoksuzluğun Ü- nüne geçmişe benziyor. Almanyanın bu ,hususta istinat ettiği esas şudur: Kömür madenlerinde sık sık infilâke JJlara sebep olan Grizu gazının bir petrol müştakından başka bir şey olmadığı nazarı dikkate alınarak kömür madenle- rinde buna dair gayet esaslı tecrübelere girişilmiş ve Alman kömür madenlerin« den her sene bir milyon ton petrol ve benzin ihraç edilebileceği anlaşılmıştfr. Bu, bir iptidadır. Ayrıca linvitin tasfi- yesi, maden kömürünün müvellidülma ile karıştırılması, gazojenlerde odun küö- mürünün kullanılması ile de büyük ne- ticeler elde edilmiştir. O suretle ki, bir harp vukuunda, Al« Mmanyanın, motörlü ordusuna lâzım olan kuvvei muharrikeyi kendi kendisine te- ,darik edebileceği anlaşılmaktadır. Şu hal, orduların motörleştiri!mesi meselesinin binbir iktısadi dava ile bera« ber, ortaya ve hepsinin üstünde bir pet« rol meselesi çıkardığı görülüyor. Sulh zamanında yedek petrol depoları yapas- tak harp zamanında bu depolardan isti« fade etmek meselesi de, mütehassısların fazla iltifat ettikleri bir mevzu değildir. Mirasyedinin eline geçen miras gibi, bu nevi biriktirilmiş ihtiyat malzeme pelt çabuk sarfolunabiliyor. Orta Avrupa devletlerinin büyük harpte çektikleri kauçuk sıkıntısı buna bir delil sayılabis lir. Bu sebepledir ki, yarının harplerin» de, motörlü vesait için petrol, ihmali ,mümkün olmıyan bir gıdadır. Bu gıdayı kendi topraklarından tedarik edemiyen- | ler için hüsran mutlak ve muhakkaktır. İhtiyat Zabiti Gümüşhacıköyünde Kendircilik dık yazıyor: Çürüyor ve bir İşe yaramaz oluyor. lenin önüne geçilmez oldu. * Vize'de Bay Kenana: müş ve böyle bir karar almıştır. etmeğe çalışacağız. Hayreddin Akbaş'a: Gümüşhacıköy esnafından Remzi Sa » — İstanbulda süde nasıl su katıyorlar- sa, burada da kendircilerden bazıları ay- nı hileyi kullanıyorlar. Yaptıkları urgan ve kınnapları ağır gelsin diye kurutmadan ıslak ıslak piyasaya sürüyorlar. Böylece yaş ve rütubetli olarak satılmış olan bu mallar tüccar ve esnafın elinde küflenip Bir çok kere alâkadarlara müracaat et- tik, şikâyetimizi bildirdik. Fakâat bu hi- — Hakkınızı teslim ediyoruz. İşte bu yüzdendir ki devlet de bu gibileri düşün- | İleride sırası gelince büu mevzua yeniden temas İstanbul İnhisarlar matbaasında Bay — Teveccühlerinize teşekkürler ederiz, Bittabi biz sizin gibi kıymetli okuyucula- rımızın sevgisile iftihar ederiz. Arzunuzu imkân bulunca yerine getirmeğe çalışa « cağız, * Bursa Tuzpazarı No. 237 de Seyfeddin Güce Vardar'a: — Vardar kelimesi, nehrin mevkiine, kelimenin âhengine gös- re Slavca olması muhtemeldir. Türkcede böyle bir kelime olmadığı için size daha fazla malümat veremiyeceğiz. * Samsun Vezirköprüde B. Günay'a: — Yüz kuruşa kadar 10 senelikierin bu isimle anılan birden verilmesi hazineden maaş alanla- | ra aiddir. Evkaf ayrı idaredir. Şümulü yoktur. * Mütekait bahriye yüzbaşısı Hilmi Ne- — Gösterdiğiniz alâkanın müteşekkiri - yiz. Bizi ikaz etmiş oldunuz. Mütaleaları- nızı eserin muharririne göstereceğiz, isti- fade edecektir. * «Üsküdarda bir hane sahibi» imzalı mektubun sahibine: — Gazete imzasız mektup dercedemez, mazür görünüz. —. l darii a vi hökdüade V l Nn