vye casuüs | ç Pangimiz, — çocuk- , «Palas. otolde Cinayet», «78 alı trenin esra- e ve daha bunlara serlevhalar | —Yln Nat Pinker- n polis hikâyele- | Tni okumadık?. Her hutta başı çıkan bu ı Çük kitapları, he merakla bek- | ı"ı Sınıfta, ceza al- Rak tehlikesine gö- Bi Rererek, dersler- * Bira altından ©- F Nat Pinker. “, » Şocukluğumuzun amanı idi. O, haydutların elinden $kima kurtulur, hak ve hakikati mazhar ve dalma zayıflara yardım ederdi. polis hafiyesinin bir husu- 'arsa o da şudur, Onu, herkes, ha- şahsiyet zanneder. Halbuki, Şar- lmes ve Arsen Lüpenin tamamen olarak, Nat Pinkerton hakikaten Tevcuttur. Ve Şikagoda, Pinkerton Ve Hürekâsı isimli hususi polis hafiyesi mü- “esesinin bânisidir. koln,un kurtarıcısı EFE İzE < FE F İç | Lin | N Sdünculük ederdi. İlk defa olarak Şi- D İi bir istihbarat müessesesi kurmuş, ç şehirlerde şubeler açmıştı. — yPi€kerton 1861 senesinde Baltimor Şu- Vüsıtasile, Amerikalıların en büyük ——1 Meşhur Abraham Linkoln'a karşı “Mikast hazırlandığını öğrendi. Cüm- i, Kapitol'un küşat resminde Pinkerton derhal hükü. f l EZİE 5B fi mükffat olarak, Abraham Lin- g€ce yarısı Vaşingtona naklinde, 'on ile adamları muhafız olarak edildiler. ise onun meşhur olmasına se- Hükümet, onu Amerikanın is teşkilâtını yapmağa —memur #inkerton zengin olmuş, ve Ameri- Meşhur dahilt muharebesinden PİE| f EF F B g P ; FE : iH onun da — teşkilâtım |. ettirdi. Artık fabrika 'Yük mücasese patronları, Pinkerto- iş tevdi etmeğe başladılar. birisi müstahdem ve amele- Sİyasi temayüllerini tesbit idi. " yirminci asra girerken, bir za- ve hâlâ da gençlerin, mektep ço hayranlığını olan kazanmış 'an, işçilerin ve memurların kin $. PEz 3 1 in f T Yehri (Hususi) — Umumi Harbte kasabamızda son yıllarda ve #U son günlerde biraz bir um - Yeti göze çarpmaktadır. i, Kösedağının eteğindeki kü - üzerine kurulu Sivas İlbaylı- 1 küçücük, fakat pek şirin bir Tkezidir. Dağdan inen sular, ka- : ihtiyacını bol bol karşılamak- Süşehri unvaninı hakkile ka- bulunmaktadır. Seviren zümrüd gibi bahçeler, Sahil şehirleri aratmıyacak bir Vermektedir. İ HÜlyenin mahallelere ve umum! yer B .:m"“ll Su, içmeğe pek elverişlidir. Yun Vn birer aktığı şadırvan ve çeşmeler de Supoç £ ütüsiyet taşımaktadır. hc'yu"v: ::!hk klüblerine, bura genç- !ı.ık alüka ile bağlıdırlar, Gi temaiieTSi kolu, son günlerde ver- İkay FPSillerle halk üzerinde çok iyi in- tştır. — Söamizan bir ilk okulu vardır. Hal- FP> £ HİE Ğ!' ’iğ[ TF /— NAT PİNKERTON Amerikalı polis hafiyesi bir çoğumuzun zannı hilâfına hayali bir şahsiyet değildir. Kurduğu müessese Amerikada hâlâ yaşıyor, 2000 hafiye İskoçyalıdır. Kendisi evvel- || habordar setti, cinayetin önüne geç- | ,cak, ve mücssese belki — Su şehrinde pamuk ekimine başlanacak Çocukluğumuzun meşhur kahramanı kullanıyor ve nefretini kazanmış oluyordu. — Pinker- ton, müessesesine bir sürü adamlar topla- mış, bunlara «pink» ismini vermişti. Va- zifeleri, grevlere mü- ni olmak, mâni ola- mazlar, grev patlar- sa, grevcilerle dövüş- mekti. — Pinkler, İlk tecrübelerini, Henri Frik çelik fabrikaları grevinde Bütün gün devam ©- den bir mücadelede on kişi öldü, otuz kişi yaralandı. Fabrikalar Pinkerltona ne verdiler? Pinkerton, bugün ölmüş bulunuyor Fakat kurduğu müessese devam ediyor ve başında oğulları vardır. Bundan on beş gün kadar evvel, Nat Pinkertonun oğullarından biri olan Ro- bert Hirn Pinkerton, Amerika parlâmen- tosunun içtimaf meselelerle meşgul ko- misyonu tarafından sorguya çekildi. Ro- bert Pinkerton, 1933 senesindenberi A- merika — patronlarının — müessesesine ,780,019 dolar ücret ödemişlerdir. Bun- lardan General Motors 419,850 dolar ver- miştir. Chrysler müessesesi ise 1933 de 61,627 dolar, 1934 de 76,411 dolar, 1935 de 72,307 dolar ve 1938 da 64,385 dolar tedi- ye etmiştir. Bu müeeseselerden gayrı, Pirikerton müessesesi, Amerikanın 19 hükümeti dahilinde muhtelif 500 müşte- riye bu tarzda hizmetler etmiştir. Şimdi, müessesenin iki bin hafiye ve casusu vardır. Müessese müdürü senede 75,000 dolar alır. Muavini 63,300, muna- gebecisi 30,000 dolar alırlar. Amerika parlâmentosu, Pinkerton mü- essesesinin bu faaliyetinden Mütcessir olmuş, Amerikadaki büyük sanayi mü- esseselerinin, müstahdemleri ve işçileri için bu tarzda istihbarat yapmalarını takbih etmiştir. İşin en ehemmiyetli noktası da şüdür: Pinkerton müessesesinin bu İşle uğraş- tağı anlaşılınca, işçilerin lideri Con Levia, bundan sonra her işçinin, siyasi akidesi ne ise onu gösterir bir rozet takmasına kg_nr vmşu'gzir. Böylece, artık Pinkerton müessesesine, işçilerin siyasi düşünceleri hakkında istihbarat yapmak işi kalmıya- de, bu yüzdi he lâs edecektir. Tn buki, bir de orta okula şiddetle hissedilmektedir. Tuğla ve kiremidcilik, dökumacılık, kazamızın belli başlı sanayiindendir. Bu sanayi kasaba ihtiyacını tatmin ettiği gi- bi civar kaza, hattâ vilâyetlere de fay - dalı olmaktadır. Toprak ziraate pek elverişli olduğu hal- de, hâlâ iptidai vasıtalarla işlendiği için tam randıman alınamamaktadır. Bağcılık yeni başlamış olmakla beraber pek ve - rimli bir haldedir. Eskiden yapılan, fakat sonraları unu - tulmuş alan pamuk ekimi ve pamukcu- luk, Ziraat Vekâletinin yeni bir tamimi- le ihya edilecektir. Kazaya iki saât mesafede, Kelkit su - yunun kenarındaki kaplıca da anılmağa değer bir kıymeti hâizdir. Sıhhi tesirleri halk arasında fazla rağbet görmesini mu- cib olmuştur. ihtiyaç İneboluda belediye büdcesi İnobolu (Hususi) — Belediyo bütcesi 38 bi lira olarak tasdik edilmiştir. yaptılar. | - ü ati b n Şehrimizde serbest güreş müsabakaları Cumırte:i. :l:;ımı yapı- lacak müsabakalar için eski dünya şampiyonu Zibisko şehrimize geliyor Dün gelen pehlivanlardan iki tanesi hazırlanmakta olan güreş müsabakala- rı önümüzdeki cumartesi gecesi Tak - sim stadında yapılacaktır. Memleketin en ileri pehlivanlarının iştirak edeceği bu müsabakalar için A- merikanın boğa naminı verdiği Komer, eski dünya şampiyonu Polonyalı Zibis- ko, İtalyanların yegâne şampiyonu Ne- ron, ve gene Amerikanın şöhretli pehs livanlarından Cim Atlas buğün ikide Romanya vapurile şehrimize gelecek - lerdir. Cumartesi akşamı yapılacak bu mü- sabakalara Tekirdağlı Hüseyin, Mülâ- yim, Arif, yarım dünya Süleyman, Molla Mehmet, Rifat iştirak edecek Gö nenli Hamdi ile Babaeskili İbrahim de başaltında tecrübe edileceklerdir, Serbest güreş müsabakaları için ay- tıda iki Bulgar pehlivân da şehtimize gelmiştir. Bir Bulgar takımı şehrimizde Bulgaristanın kuvvetli takımlarından Viladislavyo klübü iki maç yapmak üze- re yarın sabah şehrimize gelecektir. Aralarında Bulgar milli takımından dört oyuncu bulunan bu takım üç defa Bulgaristan şampiyoanluğunu, bir defa da kral kupasını kazanmıştır. 29 mayısta ilk maçı Beyoğlusporla, ikinel maçı 30 mayısta gene Taksim sta- dında Şişli takımile yapacaklardır. Müsabakalara saat beşte başlanacaktır, Galatasaraylılar Ankaraya gittiler Ankarada Gençlerbirliği ve Ankara Gücile maç yapacak - olan Galatasaray futbol takımı bu sabahki Toros ekspresi- le Ankaraya hareket edecektir. Galatasaray takımında: — Avni, Sucit, Lütfi, Reşat, Ekrem, Salim, Hüseyin, Hayrullah, Suavi, Mustafa, Hicri, Necdet Süleyman, Eşfak, Haşim, Bülent, Danyal bulunmaktadır. Kafileye umumi - kâtıp Osman Müeyyet riyaset edecektir, Galatasarayın Ankarada — yapacağı iki maçı da İzmirli Mustafa idare edecektir. z ES ç TE z YK I YA Yakacıkta Bir gün (Baştarafı 6 wncş savfada) — Fakat ben bu kadar yasağa, bu ka- dar sıkıya gelemem... Bana müsaade'!... Bay Hacı, Çoban Mehmedi üç günde iğne ipliğe çevireceğini söylediği otelci- liğin, yirmi yıllık kahrile ipince kesilmiş boynunu büktü: |— Güle güle bayım... Sen de haklısın! dedi... Ve Nimet otelinin sahibile, yüzde yüz anlaştıkları halde, bir arada bulunma- maya mahküm edilmiş iki dost gibi, mah- zun, mükedder vedalaştık! Görüyorsunuz ya? Bir dava ki, «Ni- met> oteli; o otuz odası hava, işik ve sih- hat dolu koskoca nimeti, yasaklarile, şartlarile insanlara zehir edenlerin. hepsi beraet edebiliyorlar. Bir günah, bir hata, bir cürüm ki, bü- tün fallleri mağdur, bigünah, ve... haklı... «Müfrit hürriyetperver» lerin kulakla- rı çınlasın! Naci Sadullah Ne yapayım? Bir organizasyon komitesi tarafından Askerlik Bahisleri: Harp, petrol demektir! Fransız gazeteleri bağırıyorlar: “ Bir harp vukuunda fıkdanı hissedilecek her damla petrolü, Fransızlar- kanlarile telâfi etmiye mecbur olacaklardır ,, Yazanı İhtiyat zabiti y Almamtya birçok çalışmalardan sonra muharrikeyi tedarik etm Bütün milletlerin orduları — motörleş- meye doğru gidiyor. Çünkü: Motörlü or- du, sür'at temin eden ordudur. Harpte verdiği zayiat azdır. Az kuvvetle çok iş görür, Ve nihayet tayyare ve tank bakı- mından zengin bir varlıktır. Böyle bir kudretin önünde kolay kolay durmak mümkün olamıyacağına gör — her millet, askeri kuvvetlerini imkân nisbetinde ,motörleştirmiye çalışmaktadır. Fakat şunu bilhassa unutmamak lâ- ,zımdır ki motörlü ordu demek, aynı za- manda bir «kuvvel muharrike meselesi» demektir. Yani tayyare için benzin, tank ve harp gemisi için mazut ve petrol de- ymektir. Bu davayı, «Muharibin Sesi» namında- ki eski Fransız muhariplerinin gazetesi 2$ nisan 937 tarihli sayısında şöyle izah ,ediyor: «Bir harp vukuunda, fıkdanı hissedi- lecek her damla petrolü, Fransızlar, kan- larile telâfi etmiye mecbur olacaklar- dır. Petrolün, bugünkü matörlü ordularda oynadığı mühim rolü nazarlarda daha iyi canlandırabilmek için 1936 da, bu hu- susa dair Pariste verilmiş olan mühim bir konferansın başlıca kısımlarını nak- letmek faydalı olur. Konferansı veren Fransız iştialli mad- deler birliği reisi M. Fontenillat diyor ki: «150 kilometrelik bir mesafe dahilinde ,motörlü bir askeri fırkanın gidiş. geliş petrol sarfiyatı (300) tonu bulmuştur. Bu tecrübeye şahit olan zabitler, bu ne- tice karşısında son derece endişeye düş- müşlerdir. İtalya ve Almanya gibi tabii petrol membalarına sahip bulunmıyan memleketlerin, petrolün yerini tutabile- Gümüşhacıköyünde Kendircilik Gümüşhacıköy esmafından Remzi Sa » dik yazıyor: — İstanbulda süde nasıl su katıyorlar. sa, burada da kendireilerden bazıları ay- ni hileyi kullanıyorlar. Yaptıkları urgan ve kınnapları ağır gelsin diye kurutmadan ıslak islak piyasaya sürüyorlar, Böylece yaş ve rütübetli olarak satılmış olan bu mallar tüöccar ve esnafın elinde küflenip Çürüyor ve bir işe yaramaz oluyor. Bir çok kere alâkadarlara müracaat et tik, şikâyetimizi bildirdik. Fakât bu hi- lenin önüne geçilmez oldu. * Vize'de Bay Kenana: — Hakkınızı tesiim ediyoruz. İşte bu ki devlet de bu gibileri düşün- müş ve böyle bir karar almıştır. İleride sırası gelince bu mevzua yeniden temas etmeğe çalışacağız. * İstanbul İnhisarlar matbaasında Bay Hayreddin Akbaş'a: — Teyeceühlerinize teşekkürler ederiz. Bittabi biz sizin gibi kıymetli okuyucula- rımızın sevgislle iftihar ederiz. Arzunuzu motörlü ordusuna lâzım olan kuvvci enin yolunu bulmuştur. cek bir muharrik madde bulmak husus sunda gösterdikleri telâşlı gayret bune dan ileri geliyor. Almanya, aldığı fenni tedbirler sayesinde bu yoksuzluğun Ö- nüne geçmişe benziyor. Almanyanın bu hususta istinat ettiği esas şudur: Kömür madenlerinde sık sık infilâke lara sebep olan Grizu gazının bir petrol müştakından başka bir şey olmadığı nazarı dikkate alınarak kömür madenle- rinde buna dair gayet esaslı tecrübelere girişilmiş ve Alman kömür madenlerine den her sene bir milyon ton petrol ve benzin ihraç edilebileceği anlaşılmıştır. Bu, bir iptidadır. Ayrıca linyitin tasfie yesi, maden kömürünün müvellidülma ile karıştırılması, gazojenlerde odun kö- mürünün kullanılması ile de büyük ne- ticeler elde edilmiştir. O suretle ki, bir harp vukuunda, Ale Manyanın, motörlü ordusuna lâzım olan kuvvei muharrikeyi kendi kendisine te- ,darik edebileceği anlaşılmaktadır. Şu hal, orduların motörleştiri!mesi meselesinin binbir iktısadi dava ile bera- ber, ortaya ve hepsinin üstünde bir pete rol meselesi çıkardığı görülüyor. Sulh zamanında yedek petrol depoları yapa- tak harp zamanında bu depolardan isti. fade etmek meselest de, mütehassısların fazla iltifat ettikleri bir mevzu değildir, Mirasyedinin eline geçen miras gibi, bu hevi biriktirilmiş ihtiyat malzeme pek çabuk - sarfolunabiliyor. Orta Avrupa devletlerinin büyük harpte çektikleri kauçuk sıkıntısı buna bir delil sayılabi- lir. Bu sebepledir ki, yarının harplerine de, motörlü vesait için petrol, ihmali ,mümkün olmıyan bir gıdadır. Bu gıdayı kendi topraklarından tedarik edemiyen- ler için hüsran mutlak ve muhakkaktır. İhtiyat Zabiti UA y Ü VEŞRA ESİLA imkân bulunca yerine getirmeğe çÇalışa « cağız. * Bursa Tuzpazarı No. 237 de Seyfeddin Güce Vardar'a: — Vardar kelimesi, bu isimle amlan nehrin mevkiine, in âhengine gö- re Slavca olması muhtemeldir. Türkcede böyle bir kelime olmadığı için size daha fazla malümat veremiyeceğiz. * Samsun Vesirköprüde B. Günay'a: — Yüz kuruşa kadar 10 — senelikierin birden verilmesi hazineden maaş #lanla- ” ra alddir. Evkaf ayrı idaredir. Şünrilü yoktur. * Mütekait bahriye yüzbaşısı Hilmi De- nizere: — Gösterdiğiniz alâkanın müteşekkiri « yliz, Bizi ikaz etmiş oldunuz. Mütaleaları- nızı eserin muharririne göstereceğiz, isti- tade edecektir. * sÜsküdarda bir bane sahibi. imaalı mektabun sahibine: — Gazete Imzasız mektup dercedemez, mazür görünüz,