İttihat ve Terakkide on sene No. 38 —a İTTİHAT VE TERAKKİNİN SONU Talât, Enver ve Cemal nasıl kaçtılar, nasıl öldüler ? Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen —— # üncü kısım Kefken adasında İpsiz Recep reisle uzun bir mülâkat yaptık Kefken adası, Burgaz iskelesinin kar- | latıyor. Sonra bize dönüyor, ne istedi i adacık kadar bir şeydir. Kü- töğü fakat Karadenizin dalgaiarına ÜS Verebilecek tarzda yapılmış bir ; YA ve toprak yığınından ibaret ve AŞtanbaşa taflan ağaçlarile dolu bir cıktır. Taflan çiçeklerinin biraz Tük, fakat tatlı kokuları içinde “ı.w bastığımız bu güzel adada İp- q:r hükümdar gibidir. Görü eşkiyaya, yani Arnavut Ömere, Yağla hiç benzemiyor. Yetmiş kin rında, fakat pire gibi çevik, kes - mııd:e zeki gözler, hayatını taka üs - Miş ve dalgaların koynunda geçir - H )Mr denizci... Tam biy korsan, eğer & bü Yüz sene evvel gelmiş bulunsay- gün, bizim tarihi tefrika muhar- için Akdenizde geçen — hayli 'üoka'mu." ait - bir kısmı ! - bir hayli mevzu bırakabilirdi! Ssiz Receple mülâkat Omuzunda asılı filintasile karşı - kll. Hal ve hatır, kahve, sigara... Dik: p, iyorum, Reis bizi süzmekle, tet- ç Meşgul. Fakat, ben de onu tetkik îî“"'m. çünkü hem enteresan bir a- "'&h'iı:em de onunla konuşmak hayli başlar bir mesele. Ne tara N İ€ab ediyor. Eı""!lıdı dolaşan «uşak» lar, Reis'e Bele M hürmetkârdırlar. Öyle, rast- #kiya olmuş bir türedi de; kendi etrafında muhit hü bir insandır. Köylüler de ondan ıüığ_'etıo bahsediyorlar. Çünkü o köy- tü .;l h—lin olmuştur. Zenginlerden Nir irsa beşini mutlaka köylüye ve - * Lüzumsuz yere vukuat yapmaz. wm'kun ve öldürmekten ziyade ka- da h.;k_?ı'lpnnk tarafdarıdır. Bu uğur- h.yü li eyapı» - gemi - sahibi olmuş, " Büla 8emi batırmıştır. Rizeden İstan- "nkhd'" bütün sahil onundur; her herkese - sözü Rgeçer. Yalnız bu S k"' deniz ve herkes de denizci ol - Lüka farttır. Karadenizin neresinde bir M:nm'î'ı' bilmelisiniz ki bu, Receb %mlülml!ü filosuna mensubtur, Res İS ne derse bu taka onu yapar. Şundan, bundan bahsettikten Ü ı“’"umyı seven, kendi fikirleri- Onun fikirleri de vardır - izah et - Miliş ha"“ilının bu ihtiyar kurda, ben 20ne hi tekelin manasını anlatmak ü - bu Idı" bahis açtığım zaman gördüm ki )'dıı Na bu bahiste söz söylemek faz- mll.îu * Reis bu işi biliyor. eHer diııı.— © Mmilletten olan idare etmelidir» &mok *her millet kendi kendisim idare hakkını haizdir.» tarzındaki Vil- %îî.:;î*;w bizim Reis, daha çoktan Sönr, KA a İpsizin fikirleri e. Diyorlar ki İngiliz kuvvellidir, di- %ıeıiwlğu kuvvetlidir. ama, kendi Him mı“h!!de, kendi milletinde. Be - lir aj Tetimin içinde o kuvvetli olabi- “Kop,, Göçende buraya, bizim limana q"liz adasile sahil arasındaki küçük lu“hrçın, onun, Karadenize karşı llzim b_]'mluç güzel bir limanıdır - İngi- Üşak; lr de_ııiııltı gemisi geldi. Hemen lil:ıın:çm sokuverdim ,sonra ben d Ka Kaptan telsize dokunmasay- Nize do: le:uıyi yok ederdim ama, tel- ’."lıı kwnızu içim şimdi uyuyan yı- mn“b)':utunı basmayım, dedim. kuüvvetini ben onun elin - t :l: alıveririm, onun kuv- lem bü gemilerden bir umâ“"'îlı Asıl iş, fakir fukaranın Tinç :l::dh Sen fukaranın gönlünü e- :*du'. ilir nxsbıdn" Ha işte kuvvet ora- li, ülhamid bunu bilme- m;,î;r_fydi. biz buralarda dolaşabilir lar da _hıtcılar biraz bilditer ama S ü înl rahat bırakmadı, ai “8$ söylüyor, söylüyor... e M çaMiyet, devlet hölkkında fikiı*şıîa- Bir filosof gibi, bunları an - ftan, nasıl | Mak lâzım geldiğini iyi tayin et-| Bimizi anlamak istiyor: — Siz benden bir şey istemeğe geldi- niz. Mutlak yardım isteyeceksiniz. Ha, ne isterseniz yaparım, İttihatcılar fena adamlar değil, İstanbulda onları sıkış- | Kümet fikri zenginden alıp fakire ver- | mat edemiyordu he- maş görünce bizim arkadaşlara söyle - dim, hep intihab kutularına iltihaltı hem bunu yaptılar, hem de ötekilere, İngilizle birlik olanlara arada bir da- yak atıp göz açlırmadılar; Görülüyor ki İpsiz, intihap mücade- lelerine de, uzaktan ve sırf Türk vatan: daşı olarak, kondi kendine, İttihatcı * lar» dediği milli zümre lehine müda - hale etmiştir. Şu halde kendisile kolay anlaşacağız. Biraz sonra, bana adayı göstermek li üzere, biraz gezmek teklif etti. Kalk - tık, bu küçük taflan ormanının güzel kokularla dolu havası içinde, dolaşm:ya başladık, Başı boş bırakılmış oldukları İiçin az zamanda vabhşileş kuzular, ;ırudz bir yolumuza çıkıyorlar, bizi gö- İrünce korkarak bütün kuvvetlerile ka- çıyorlardı. Bir aralık Reis, bunlardan |birini görünce omuzundaki asılı flinta- sını hemen eline aldı, bir nişan, bir «bom!», kaçmakta olan kuzu yere seri- liverdi, On, on beş adım geriden bizi takib eden «uşak» bu avı geriye götü- rüp akşama bir kuza dolması hazırlat- mak emrini aldı. Kendisile görüşüyorduk. Bana, gâh ada hakkında, fener kuleleri hakkında ü veriyor, gâh etraftaki köyler ve köylülerin hayatlarını ve onlarla 0- pusulalarını atsınlar, dedim, Onlar da! rette görülüyordu ki Receb Reisin hü - mek gibi basit bir prensip üzerine ku - rulmuştur. Bu arada Kandıra beylerine de fena halde kızgındı, E; yapılacak başka işler olm: ydı, orta- düşmanla mücadele etmek istiyor. E - ğer beyler ,milli mücadeleye yardım e- diîvurlnrsa onlara dokunm;yacak, etme- dikleri takdirde halleri fena. Bu husus- ta benim fikrimi soruyor, benden ma - lümat istiyor. Kandıra Alıeylerine kızıyordu Ben de kendisine, lehlerinde şaha - |det ederek, anlatıyordum. Kandıra bey- leri, o sırada hakikaten, mi'li mücade- leyi tutuyorlardı. Kandıra'ya girdiğimiz gi[n. kuzular keserek bize ve bizim çe- telere, kasabanın Namazgâh meyda - nında güzel bir ziyafet çekmiş olduk - larıihı anlattım. |teneke yoğurt sarfetmekten ne çıkar? yünde yakaladığımız iki, insanın bu (Arkası vaz) —- lerin veya ağaların köylüyü kendi he -| dolaşarak sablarına nasıl istismar ettiklerini an-| Yor: ve gecenin ses- latıyor ve bunlara karşı büyük bir hu: | Sizliği içinde uyuyan İsumet gösteriyordu. Gayet vazih su -| şehre bakıyordu. şu esnada | | Ve bu gece bu sessiz- da düşman bulunmasaydı onların Re -| liğin arasından Babil ceb Reisin elinden çekecekleri — vardı. | kralı bir hile havası Fakat, Reis şimdi dahili meselelerle seziyordu.. Avunmak meşgul olmak taraftarı değildir; harici | üzere, Babilin en gü- En büyük rakibi Sidarı zindana attık- " tan sonra krallığı cli- ne alan Menfid u akşam çok düşünce- liydi., Sarayın balko- mnunda ağır adımlarla düşünü- Hayır.. O halka iti- Büz.. İsrafil, dışarıda kalan bu tek rakibi onu — korkutuyordu.. zel, en kıvrak ve en şeytan kadını olan Lakemiyi çağırttı. Hind ipeklerile, at- laslarile döşeli oda- sının giranbaha — se- dirinde — uzanırken, kral şeytan gözlü ka- dını kollarına alarak mırıldandı: — Lakemi sen, ki ölümle bir oyuncak gibi oynıyan bir kadınsın!. Sen, ki gü - zelliğinin kudretine herkese boyun eğ - diriyorsun, beni biraz dinle! İsrafil bizi yıkmak için, mahvetmek için desiseler hazırlamaktadır. Ve eğer ben mahvolur- sam, sen onun zalim pençesine düşecek - — Bir kaç kuzu kesmekten, bir kaç | çin!, Şimdi beni anlıyor musun? Seni o- nun yanına göndereceğim; haydi bir yıl- Diye bunu kâfi görmedi. Kaymas kö- | gırım ol da her şey bitsin artık.. Bu sözler Lakemiyi heyecandan boğa- beylerin yamndz hizmetkârlık eden iki | caktı.. Memfid, ağır ağır kelimeleri fısıl- kişi olduğu ve beyin güzel bir atı İle| garken o, hem kralı dinliyor ve hem de gümüşlü bir eğerini ve biraz da parası- ! pir plân tasar! tü çalarak kaçmış bulunduk'arım an -| icin yegüâne firsattı. lan münasebetlerini izah ediyordu. Bey- lattım. tt Ki DeüR a aa ordu.. Bu sevgilisi Lidarı * Kralın yanından çıkan Lakemt doğru İsrafilin küşküne gitti. Gizli yoldan onun odasına geldi. Ayaklarının dibine otu - Senelik muhammen kirası 3000 lira ölan Floryada Haylayf adlı plâj teslim ta- | Târak ve gözlerini, İsrafilin gözlerinc di- rihinden itibaren 1 ci teşrin 937 sonuna kadar kiraya verilmek üzere açık art- tırmaya konulmuştur. Şartnamesi Levazım Müdürlüğünde görülebilir. İstekli olanlar 225 Jiralık ilk teminat mektup veya makbuzu ile 20 /5/937 Perşenihe | kalblerin kralı İsrafil!.. dedi. Ölüm veya günü saat 14 de Daimi Encümende bulur malıdırlar. (B) - (2416) ** Mikdarı Cinsi Bir kilesu muhammen bedeli — İlk teminatı — ——— — —— 200 — kilo Neft 42,50 kuruş 200 — kilo Bezir 43 » 10 — fiçi Süliyen (bir fıçısı) 2000 » kerek — Ey ilâhların en güzel delikanlısı ve taht saati yaklaşmıştır. Menfid seni öl - dürmek için bu gece hazırlığını bitirdi.. Fakat kurduğu tuzağa kendisi düşecektir; 2ira, iyi bilmelisin ki Lakemi sana mef- tundur ve senin esirindir. Seni kurtar « 27 lira 83 kuruş| mak için kondi hayatını feda edecek.. O- mun için seni öldürecek olan cellâdı uy- Köprüler için lüzumu olan yukarıda cinsi, mikdarı ve muhammen bedeli ya-| kusundan uyanmadan öldürelim.. zılı olan Boya açık eksiltmeye-pazarlığu konulmuşlardır. Evrakı Encümen kaje- minde görülebilir. İştekliler 2490 numaralı kanunda yazılı vesika ve hizasında gösterilen ilk teminat makbuz veya mektubile beraber 205937 perşembe — günü | », saat 14 de Daimi Encümende bulunmalıdırlar. (B) — (2829) Sıhhat ve içtima? Muavenet Vekâleti. — Şişli Çocuk Hastanesi Baş Tabip- liğinden : ş Çocuk hastanesinin poliklinik günlerile muayene saatlerini göslerir cetveldir. || Şubeler Öğleden evvel —— Dahili bastalıklar — || Çocuk hastalıkları Cildiye ve efrenciye. Kulak, boğaz, burun 'umartesi. va Çocuk - cerrahisi Diş. ———————> Pazartesi, Çarşamba, Perşembe,| Cuma, Çarşamba İPazartesi, Çarşamba, 'azartesi, Perşembe, e ea — Öğleden sonra Pazartesi, Salı şembe. Per Poliklinik saatleri sabah saat 10,30 dan 12 ye kadar ve öğleden sonra 13,30 dan 15 e kadardır. — <2819> - Lakemi, orada da çok durmadan çıktı. İsrafil bu ani darbeden şaşkınlaşmış- Hemen, tunç levhaya elindeki tokmakla bir kaç defa vurdu.. Boğuk bir ses bütün sarayım dolaştı. Ve biraz Sonra koridor« larda ayak sesleri, silâh şakırlıları du - yulmağa başladı.. * Zindanm kapısı gicirdiyarak — açıldı; tahta bir kerevete yarı uzanmış bir de- likanlı hemen yerinden zıpladı. Lakemi höcrenin kapısını kilitliyerek içeri daldı, | ve Sidarı kucaklamak istedi.. Yerinden dağrulan delikanlı onu itin- genç kadın dişlerini ısıra - rak kerevetin bir ucuna ilişti. Kendini topladıktan sonra Sidara yaklaşarak til- vek bir sesle: — Sidar! dedi.. Şafak sökmeden sev - diğin kadını sana getirmek için hayatımı tehlikeye koyacağım. Karımı süsleyip yol- hıyacağım.. Yalnız beni hayalinden çı - karma; beni “ayaklarının altına alma!l.. Seni buradan kaçıracağım ve tekrat tah- ta kavuşturacağım.. O vakit, bu sadık ca- riyene neyi reva görürsen onu yap!.. Sidar sadece: — Haydi selâmetle git!.. diye cevap verdi.. Burada çok durma.. Haydi çabuk.. Lakemi, Sidarın karısının yanma gi - derken kendi kendine şöyle söyleniyor- du: «Hayır hayır.. Sen her şeye rağmen ba- na ram olacaksın! Sen Lakeminin ateşin- den kaçamazsın!.. Bu gece, yıldız kaybol- BABİL YIKILIRKEN Nakladen: Faik Beremen madan evvel beni kollarının arasına ala- cak ve aşkımla kendinden geçeceksin'» Daidha - Sidarın karısı - karşısında La- kemiyi görünce hayret etti.. Fakat kar - gısındakinin müşfik yüzü ona telâş ver- medi.. Daidha süssüzdü; üstünde sade bir el- bise vardı. Çok yaş dökmekten, gözle nin etrafı çukurlaşmış, karanlık ve _"d' nızlık içinde geçen gecelerin ıztırabı ora- cıkta rengini bırakmıştı. Lakemi yapmacık bir tavırla sesine hü- zünlü bir ifade vermeğe çalışarak: — Ne kadar bedbaht bir kadınsın! de- di. Bu söz üzerine Daldha heyecanlandı; kollarını açarak Lakemiyi bağrına bastı. — Demek sen bana acıyorsun? De - mek sen diğerleri gibi değilsin!. Ah! Öy- leyse söyle; Sidar ve çocuklarım nerde- ler? İki çocuğumu kimler emziriyor? Ba- na kocamdan bahset!.. — Lakemi yavaşça mırıldandı. — Onu, iki siyah kölenin arasında çıp- lak bir halde giderken gördüm.. — Ahi. Siyah köleler Şimdi köle mi oldu 0? O adam, ki onun heybetinden ve güzelliğinden, yıldızlar ayaklarınm altına düşerdi! Onun haş - | metinden ilâhlar ve krallar bile korkar- dı. Ya çocuklarım; hiç kimse merhamet edip onlara süt vermiyor mu? Ah' Be - nim kanımı al da onlara götür, içir.. — Açlıktan ölmezler; merak — etme Yanlarında sütnineleri var.. Onları top- rağın üstünden alıp kucağında uyutuyor. Daidha birden bağırdı: — Toprağın üstünden mi? — Evet!.. — Öyleyse ben onlara yastıklar yap - malıyım!.. Saçlarımı kesiyorum. Onların küçük vücudunu sar, ısınsınlar.. Ve sözlerini bitirince Daidha uzun saç- larını keserek Lakemiye verdi: — Al!. dedi. Döndüğün vakit onlar « dan, dudaklarında buseler getir bana.. Lakemi gizli bir sevinçle odadan çıktı. * Babilin en güzel ve kıvrak kadını, a - teş gözlü Lakemi Daidhanın ipek saç - larını kendisine taktı.. Ve kıyafetini ona benzeterek Sidarın yanına tekrar dön- Güneş höcreye ilk ışıklarını saçtığı ve- kit ikisi hâlâ geçirdikleri gecenin sar - hoşluğu içindeydiler.. Fakat biraz sonra Sidar, gözlerini a - çıp yanındaki kadının karısı değil de La- kemi olduğunu görünce, onu ayaklarınım altına alarak kinle, çiğnedi, çiğnedi.. Yarınki nushamızda : Aşunun Köyü Yazan: Peride Celâ arasında nu?