F — g F — —— — — SON POSTA İttihat ve Terakkide on sene İTTİHAT 4 üncü kısım No. 34 — VE TERAKKİNİN SON Talât, Enver ve Cemal nasıl kaçtılar, nasıl -öldüler ? Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen ÂAnzavurun Adapazarını işgal ettiği rivayeti kulağımıza geliyordu lq.î;;'od'f“ Z_ı'ya, / posta ve telgrafta, ee iresinde İttihat ve Terakki - , i:r_ Ve fedakâr bir telefoncusu Mi keşen li baskınında telefon hatları- pi tiren ve merkezde vazile- Oldu; ü Vaffakiyetle yapan o idi. Onun Yilrrz. Yerde bize fenalik olamazdı. 'E“in—dea“hı olması lâzım gelen çeh- Müşti, ()'l sakal bana biraz şüphe ver - -Z sAnca sesimle bağır “Yal, Ziyal. Bözlerii Bükabri, -o da tekrar dürbini #iti, —© Bötürdükten sonra mukabele 'î xî"mddin Bey... Beldi, bi Alaşmıştık. O bana doğru tık, * ** Ona doğru gittik ve karşılaş M Mele şu idi: İçinde Ziyanm da bu: y M çete, Kandıra kuvayi mih gi © gün Anzavurun Adap: Kangıramiş olduğu anlaşıldıktar son Tüş: Anyet, birdenbire bir haber çık - Üa üze e UT Mühim bir küvvetle Kan- bi gürü" 'e geliyor! Teoeyyüd eder gi VAYL oli havadis üzerine bu ku - Üa çekip © de, Kandırayı terkedip da- dan ei Teğe karar vermiş ve £ balta l Arafa bütün telgraf direkle B"’lh—e lre devire kaçıp gelmişler! Mizdep, Klatan Ziya, egaliba bir gölge- *diyorga “Yarak kaçtık'» diye de dâve Ohlap, Yınlkir““ Plânları, Kaymas'a gelip et- ;'yı torelelere haber vermek ve bir a- -Toldu ve biz mu? tarafına bakmı ı bir kuvayi milliyeye iltihak etmiş bu- lunuyordu. Kandıra kuvayi miliyesi denilen kuvvet ise kırk kadar insandan mürekkepti. Başlarında Üsk da tu- lumbacı Etem Reis diye tanınmış bir tulumbacılar kaptanının oğlu Akif var , o, buraya nasıl gelmi i türlü rüzgârlar vardı; herkesi bir Bâr yakalayıp bir istikam yordu. En ba: evinden çıkarıp dağa atabili Bir aralık Ziya beni usulca bir tarafa çekti: — Doğrusunu Giradan kaçmak içi beb bulunmadığına kaniim ve bütün telgraf direklerini balta ile beyhude yere devirdik! — Neden? — Anzâvurun geldiğini gören yok ki... Sade bir rivayet: Geliyormuş .. Fakat, bu emuş», az zamanda «gel £ mu, gelmiyor bulamadı tabanl dafaa te içerileri böyle değildir Hakik; de, bu teşkilâtın zayı! duğu meydanda idi. Fakat, bi raber gelen yirmi bı anın bu mü- “İkaç z ;l:ır 'da bizden şüphe etr iş ” Oldüğümuzü tetkik © Onların plân d nla: t lamlar yollayı rı müucibince, ©! Te lar E'Yuekp çf(luıen kâj, B” ve Kaymas'da top dınhığîîg_'""-"k oldu. Biz de iki no) d ek İşuııı ve gerek Kandıra te- Yolları kesmek üzere pusular Sonra hâkim bir mevkide öy Hezarlığını / müstahkem kalanmış olan meçhul raf-vadamîıyra gelince, bunları da 3 çekerek istintak etti: yolculuklarının ve te - blerini bir türlü izah e- Yolcuları sıkı bir muha - Kivm.a koydum. Başında © Köyünün bir ovasında, ocak 'Rçllbınîan sonra gelen bir Ta - - icak ve dinlendirici bir gece »haı:r]:ır.ırken tekrar sokağa huolan bizler, etrafa gönderdi * ' 'erlerin cevablarını bekler - A (_*mkândınlı.ard;m malümat a « a eai © Vaziyeti tetkik ve mü » ASN ediyorduk, TZavur Adapazarını işyal etmişti ıg) xvmıhnkkuk'.ı: Adapazarını âPatmıc, GA etmiş, bizim yolumuzu buluıî,"î_ı' ÇUk_ tehlikeli bir vaziyette Dî“"ıny;rduk' İzmitte İngilizler, Ada- hemen pi ANzavur, oradan ilibaren S arka temen Karadenize doğru gene İttanpı Dizda düşman elinde bulunan Z Sapanca arasından, ir de müsademeyi göze alıp Arşı tarafa geçip gitmek idi. NiZ karanın bir tarafa bırak klemek daha mMmuvalık gi Biz; n Zim " ğ Z'Ö'Er..n İ*f!h-l ve Terakki telefoncusu bir çok ndırada ne işi vardı? O da, N İstanbulun berbad ” |başladı. Hab KUMBARA ek kabildi. Onların kadroları ğimız zaman öbür kuvvet de canlanabilirdi. Biraz son ilk haberler gelm rin başında bir k * emsali görünce sırtına bir Kumla b «Ankaranın yolunu elbet 'üze—v'. diye yola çıkmıştı. O, Kan- ha Tine yürümüş olduğu için orada v gelmişti. O, bu havalinin o tarihte en mühim kumandanı idi. Btraftaki çete- lere haberler göndermiş, hepsi de sa - ;ıhı kadar buraya gelmiş olacaklar - İki yüz elli tüfeğimiz vardı Hesab ,kitab; sabahtan itibaren bol cebhaneli, iki yüz elli kadar tüfeğimiz 5. Jolcaaktı. Bu da büyük bir kuvvetti! -| Hakikaten de öyle oldu. Gece karan- ugâh olan mezarlı- a Aslan, Arnavud Ömer gibi profesyonel çet 4,K1_:ı::ın smini ta; sef ismin hepsi toplandık. rlık büyük, bu - hâkim ve her tarafı ta- bi bir siper vazifesini görebi yapılışta (Arkası var) YATNİZ aa BAKER Mağazaları Hali — hazırda PARDESÜ RAGLAN TRENÇKOT REVERSİIBLE'in En müntehap çeşitlerini Her yerden ucuz fiat ve müsait şartlarla TAKDiIiM EDEBİLİR. Çeşitler tükenmeden evvel istediğinizi intihab ediniz. Güzide kapiyı yavaşça itip içeri girdi. Fakat odanın köşesinde, beyaz bir has - tane karyolasında arka üstü yatan genzf' kadının yalnız olmadığını, karşısındaki lecek bir | koltukta, ciddi, kibar yüzlü genç bir a - damın oturmakta olduğunu görünce e - İ|şikte durdu. Karyoladaki hasta ıulıı açı- hnca başını dönmüştü. Güzideyi gurünc_e Laltlarına mor gölgeler düşmüş büyük si- yah gözleri parladı. Doğtulmak ister gibi bir hareket yaptı. £ Güzide genç kadının başını okşayıp ö- | petken: M h | — Ah, dedi. Seni nihayet göreceğimi düşi sek heyecanı içinde kapıyı vur - mayı bile düşünemedim. Nasılsın yav - rum? Bana hiç bir tehlike olmadığını göylediler. İnşallah pek yakında kalka - şın Selmacığım. ini kı |sesle mırıldandı: — Mahvoldum ben, bittim, bittim.. Ar- tık kalksam da on para etmez.. Güzide bu sesin ifade ettiği derin 1z - tıraptan ürkerek başını çevirip hâlâ a - | yakta duran erkeğe baktı. O dudaklarını [:nrnmk başını önüne eğmişti. Sonra Gü- sönük bir zidenin üzerine merakla dikilen gözle -| ——— BİRE. 12020 VEREN TARLADIR GÖ z 'df;îiı', Uf İ H aeı Tucuna iliş sinden kaçmak ister gibi gayet yavaş bilir sesle «Allaha ısmarladık Selma» diyerek çıkıp gitti. Güzide ile hasta odada yalnız kaldılar. Güzide kederli arkadaşı teskin etmiye hazırlanarak: — Anlaşıldı, dedi. Senin âsabın bozul- Müş.. Sonra gülmiye başladı ve ilâve etti: Ayol yüzüme bile bakmıyorsun!. Nereden çıktın böyle diye sormadın. Dur bari ben anlatayım. Diin Anadoludan geldim. Bugün kazayı haber verdiler, koştum. Fakat dudaklarındaki tebessüm do narak, birdenbire sustu. Selma kir, lerinde toplanıp şakaklarına doğrü zülen yaşlarla ağlamıya başlamıştı. Gü zide hemen yerinden f Onun ayak crek ellerini evuç aldı. Sesi derin bir şefkat içindi — Oh, rica ederim, Biraz kendine gel. Çok mu hırpalandın? Nerenden muz - taripsin? Bana küçük hususi bir otomo- bil çarptı, dediler, Sahibi sarh hba.. Arkasına bakmadan mı 'a miş ve sen otomobilin hirdenbire hare- |ket edeceğini zannetmediğin için karşıya geçerken çarpıp düşürmüş. Fakat neren- de yaran? Bana ehemrmiyetsiz demişler- di.. Çok mu canın acıdı. Selma elile ona örtüyü açmasını işa - ret ediyordu. Güzide onun pö indeki ıztırabın derinliğinden korktu bir manzara İle karşılasacağını rpa carpa örtünün ucı Selmanın bir ayağı baştan başa tahtalara sarılı, alçıda ıdi. Güzide rahat bir soluk alarak örtüyü elinden bırakıp Selmaya döndü. — Beni âdeta korkuttun, dedi. Bu mel'un otomobil ayağını kırdı ha! Gene ucuz kurtulmuş sayılırsın. Yalnız alçıya konülürken filân epey iziyet çekmiş o- Tacaksın. Âsabın harap olmuş.. Fakat hepsi düzelir inşallah.. Selma dudaklarında acı bir tebessüm kıvrılarak büyük siyah gözleri ıztırap Jçinde arkadaşına baktı: Yalnız düzelmiyecek - olan bir şey Ayağım.. Sakat kalacak. bir şey söylemiye davran- dığını görünce kaşlarını çatarak devam etti: — Hiç itiraz etme, beni teselliye kalk- ma., Bunu ameliyatı yapan doktorlar yü- züme karşı söylediler. larına yüreği dırdi. Sanra siyah Bgöz bebekleri kindar bir mana içinde daha büyük ve daha ateşli bir hal alarak başını yastı - ğından kaldırıp arkadaşına: Demin burada gördüğün kimdi bi- Dyor musun Güzide, dedi? — Ne bileyim, kimdi? Selma başını yastığına bırakarak kü - Ççük asabi bir kahkaha attı — Bu kazayı yapan adam; küçük hu - susf otomobilin sahibi.. Yani. Biraz durakladı. Sonr kindar mana çoğalarak dev — Yani müstakbel kocam.. Güzide hayret etmişti — Neden hayret ediyor Mes selenin ne kadar basit olduğunu anla - miyor müsun? Bu hareketi ile bana bir iyilik yaparak viodan azabından kurtul- (Devamı 15 inci sayfada) gözlerindeki m etti: rsun? dedi.