SON POSTA İttihad ve Terakkide on sene On üçüncü kısım No. 22 — MÜTAREKE GÜNLERİNDE İTTİHAD VE TERAKKİ ——— Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen Tanin artık, akıbetine kavuşmuş ve neşriyatını tatil etmişti Mithat Şükrü bey: — Verelim... edi ve benim yüzüme baktı. San- na: — Kararı sen ver! Demek istiyordu. Ben, zaten vermiş olduğum kararı tekrar ettim. iyorum, dedi; acaba, Te Seddüt fırkasına lâzım olmaz mı? Tanin meselesi Teceddüt fırkası hakkındaki fikrimi töyledim. Yaşayabileceği moçhul, bel- i deölü dogm:ı)ı mahküm bir şeydi. munla beraber, eğer ona bir guzete Çıkarmak lJâzım olur ve buna gücü Yeterse başka bir gazete çıkarabilirdi. — Teceddüt fırkası, eğer çalışabile- se, Taninden başka bir isimle ga- Bugünkü susmaktan Zete çıkarmıya mecburdur. İava İçinda; Tamin, - için ka yapılacak bir şey yoktur. Diye fikrimi bir kere daha teyid et- tim, Nihayet, o da bu fikre kat'i suret- te iltihak etti. İş, yalnız ne vakit kupa- Manın münasip olduğunu düşünmeğe kakdı. O, bir iki gün daha neşredilme- |* #ihe taraftardı; ben ise ertesi günden '“itibaren kapanması fikrinde idim. — Belki, bugünlerde, onun yapaca-| Ü bir vazife olur? Diyordu. Ne vazife olacaktı? Ben, hemen kapatılması fikrinde 15- Tar ettim, o da fazla münakaş Zum görmeyerek kararını verdi. Ogün akşam üzeri, beraberce kalkıp matbaa- Ya gittik ve gazetenin kapatılması için ya ü - lâzim gelen şeyleri birlikte yaptık. Hayatımın en acıklı - günlerinden biri bugündür. İçinde tamam on senc, yatımın en güzel kuvvetlerini sar- tiğim gazete, on “senelik bir tarih devrinin mücadeleleri, — çekişmeleri Arasında uğraşıp didindikten yümuyor, du- sonra, i caddesinin iki ka - ranlık han odasında yazılmaya başla- Miş, makinesiz ve mürettipsiz bir ga- Zete, çok geçmeden Çağaloğlunda bir lıjnamn iki küçük odasına nakledilmiş- ©. Ben, o odanın içine, gazeteci olmak kararile, Taninin neşrinden ancak bir kaç hafta sonra, girdiğim zaman, he- Nüz acemi idim. Tanini nasıl çıkardık ? İşe ilk başladığım gün, Tan gazete- sinin başmakalesini tercüme etmekle | Meşgul olan Müştağın beni bulur bul- Son Posta Yevmi, Siyasi, Havadis Biyasi, Havadis ve Halk g nmm Yerebatan, Çatalçeşme sokak, 25. İSTANBUL Gazetemizde çıkan yazı ve resimlerin bütün hakları mahfuz ve gazetemize aittir. ABCNE FİATLARI Ha F a Sene| Ay | Ay | &e. | Ke. | K 401 | d00 0 | z70 D 1406 | 8G0 | 300 Abone bedeli peşindir. Aâres değiştirmek 25 kuruştur. 1 Ay Ku TÜRKİYE 1400 | 700 YURANİSTAN İ:540 | 1220 | BOCNKBİ :700| Gelen evrak geri verilmez. İlânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevap için meki a 10 kuruşluk Pul a lâvesi lâzımdır. Posta kutusu: 741 İjunb; Telgraf : Son Posta Telefon : 20203 maz, hemen elindeki İ işi bana kavanço edip sıvışmış olduğunu ne iyi Katırla- rım | 908 senesinin eylül ile nisanı arasın- n o buhranlı aylarında, Taninin geceli ve gündüzlü, hiç dur- madan ulımvı iki unsuru vardı: Cahit bey ve ben. Çok defa biraz ekmek ve ahram da meşrutiy peynirle sabahlar, intizamdan 'm. bir tertip ve tabı şartları içinde, he vermeğ» muvaffak olurduk. Sonr. gazetenin bütün yükü benim üzerime yüklendi, fakat, yeni bir bina içinde ve makine karı, muntazam mürettiphane ile çalışmaya başladığımız için, bu yü- kü taşımak daha kolay olmuştu. Genç- liğin ve inkılâp ideşlizminin verdiği kuvvetle, ben bu yükü hiç sca çıkar- madan, hattâ bir çok tehlikelerine rağ- men, şevk ve heyecan içinde taşıdım. 918 den sonra, gazetenin başmuharrir- i bana verildi, Harbin müşkül senelerinde, az yar- dımcı ile bu ağır işi de ayni heyecanla |yaptım, Bu g da i ete, on senelik hayatın- anmadığı hiç bir davayı müdafaa etmedi. Bilmiyerek — yaj l samimiyetleri elbet tığımız hata arı, yapanların mazur göslermek icap eder. Bile bile | |bata yapmak samim? ve idealist insan- şey — değildir; yerek hatalardan dolayı da, in - lar, ahlöken mes'ul olamazlar, İtti- Harın ellerinden- gelir ra, Taninin Şürayı Ümmete benze mesini ve fırkanın resmi organı olma- memnuniyetle okunur bir gazete ola- rak kalmasını temin için ne kadar tığ- ştum ve ne gibi müdahalelerle müca- dele ettim! İşte, uzun senelerdenberi Taninin baş | mürettipliğini yapan Mustafa cfcndı. işte onun Muavini İbrahim — efendi, buhran günlerinde benimle beraber, ayrılmayan sadık — işçiler adamları! ve vazife sanları sarhoş eden bir tesiri vardır. Onun içine girenler, © koku içinde büyüyenler, onu hiç bir zaman unu- tamazlar ve ondan ayrılamazlar. Sene- lerce, ben o kokuyu duydum, o hava- yı teneffüs ettim. Onun verdiği sar - bodukıa kendimi unutarak, çok za - göten, bir türlü matbaadan dım. Bilhassa buhran günl Buhran — günleri! İsene içinde ondan başka da hiç bir şey İyoktu, | — Türkiyenin on senelik meşrutiyet akamaz - de... ran vardı, demek caizdir. Harpten ev - "İ| vel, her gün ya buhran; ya içerde, ya dışarda bir hâdise, hemen hergün bizi|' meşgul ederdi. Bunların bir kısmı ha- | 5; |yâta çıkar, bir kısmı da ü tülü ve İgizli kalırdı. Harpten itibaren de dört sene başlı başına bir buhran d di? Bütün bu hâdiseler içinde yuvarla- na yuvarlana giderken ve bir aralık yorgunluktan bitap bir hale gelmiş - ken, hiç bir zaman şikâyet etmemiş - tim, Fakat, artık bütün emekler ber - * hava olmuş, susmak zamanı gelmişti. O akşam, ertesi gün çıkacak gazetenin "ıı—inyalııı. tatil ettiğini okuyucularına haber vermek üzere bir kaç satır yazı yazdım. Bu, Almanyadan avdetim - denberi ilk ve son yazı oldu. artık susmuştu. miy- Tanin, Bütün bu işler, gazeteyi kapemak üzere alınan tertibat ve mürettiplere, muharrirlere, memurlara yapılacak bir kaç günlük maişetyardımı ile meşgul sabah, gazeteyi okuyucuların ellerine | hat ve Terakkinin eline geçtikten son-| sına rağmen, gene herkes tarafından | sabahlara kadar vazifelerinin başından ! Kâğıt ve mürekep kokusunun in - | Geçirdiğimiz on | İdevrinin her gününde bir başka buh- g 'ol<luguıxıu4 sırada, benim gibi e da derdli olan, Mithat Şükrü beyle, geç- mişten ve gelecekten bahsediyorduk. Bir aralık dedi ki: — Ne tahmin edersin, acaba, düş - manlar dahili meselelere de karışacak- lar mı? | Bunu sormaya bile hacet yoktu. El- et karışacaklardı. Uzaktan, memleke- e hâkim olmadıkları zamanlarda bile, el altından ve muhtelif vasıtalarla ka- ıştıkları ve karıştırdıkları dahilt me- seleleri, şimdi doğrudan doğruya elle- rine alacakları elbet muhakkaktı. — O zaman, dedi; bizim vaziyeti- miz çok müşkül olacaktır. Bunda da hiç şüphe yoktu. Gerek içerdeki, gerek dışardaki düşmanların bekledikleri gün bugündü. Günün hâ- kimi İngiltere idi; Artık Vilson pren- sipleritin lâfı bile kalmamıştı. Bunun için, vaziyetin hâkimleri, en evvel| şarkta bir fesat unsuru olan İttihatçılı-' ğt ortadan kaldırmayı düşüneceklerdi. | İttihatçılık demek bir taraftan Türk -| çülük, bir taraftan da İslâmcılık de »| mekti. Osmanlı imparatorluğunu pay- İlaşacak olanların her şeyden evvel bu kuvveti yok etmeği düşünmelerinden | abilirdi? Ele geçmemeği kafama koymuştum Ben zihnime koymuştum: tabil hesabıma, yakayı ele vermiyecektim. | Balka büyük kabine devrinde, Bekirağa | irdiğim yirmi nim gözümü açmıştı. Siyasi güzülti muharebesi esnasında, mahut lüğünde g lerde,-insan kendi ılc hapi: saney Tarihi mııi—ıer (Baştarafı 6 mcı ımladı) | naya Kadar her ta burada kalırlar, di: İcan bularak yollarına devam ederler- di. opkanı sarayındaki üçüncü Mura » ın yatak odası, hamam, bi sa için- de ıaon aşçı ile yamağın çalıştığı saray farı da çok mühimdir. thane sırtlarından Sül: y ük kemerler kurarak su Ixırg_ışnexu su verdiği için bu suya| (Kırkçeşme) den 'Tezkiretülebni .ıf've göre Mimar Si - nan hayatında 8l cami, $0 mescit, 55 medrese, 26 türbe, 14 jmaret, 3 timar- hane, 5 su yollârı ve kemerleri 8& büyük | köprü, !7 kervansaray, 33 şaray, 6 mah zen, 32 hamam yapmıştır. Küçük eser İler bu hesaba dahil değildir. Bundan başka kendisinden sonra ye ü tanahmet cami- jni yapan Mehmetağa, Yenicamii ya gibi mimarlar yetiştirdi. kat o yalnız Şarkta ve Türkiyede de- da bütün mimarların arasında başı lere erişen karlı ve |bulutlu bir dağ gibi dalma yüksekte İkaldı. <.. Turan Can SEKSÜLİN Ademi iktidar, Bel HSY SEN TT Dermansızlık, Vücüt e Dimağın Vorgunl:gunda pek müessir «« emiri FA İA A LA Kutüusü 200 kuruş BEŞİR KEMAL - MAHMUT CEVÂT Ecranesi - Sirkeci KAMBUR Çeviren: Falk Bercmen Kocaman bir kamburu vardı. Her - beyle alay eder ve kahkahalarla güler- di. Gezmeğe çıktığı vakitler, başkala - rının eğlencesine fırsat bırakmadan, kendisi: — İşte kamburu gezdirmeğe çıktım.. İderdi.. Bonra etrafına bakarak kuhk:ı?m;:m keser, ve sırtına vurarak şunu ilâve e- derdi: Bazı defa karısile beraöer gazlng | kesle beraber o da sırtındaki bu acu-| gelir ve dosllarını baş'le selâmlıy: — Orkestra, iki kara kurbağa româlllr ce sini çalsın! diye bağırırdı. O zaman zavallı kadın kulaklarımng kadar kızarır ve yüzünü saklamağa uğe raşırdı. Bu sırada da Kambur dostlarına İzge hat ver — Evet, eskiden çok güzel bir kız « k satardı. Anlıyor'm — Zannediyorum, ki güneşte pişe -| Fa cek.. kile ver, Çe | dan 'bah lar gibi suyun üs - enim için — boğulmak 3en artık derdi. Güzel t nıdığınız bir | O başkaları için belki maskaraydı. diğer acayip hilkat - klar, çarpuk bacak- ire önce kendileri kendi se - ve bu suretle ha: nleri, iumbı.rdır. bahset - mek yegâne mükâleme mev: züunu teş- kil ederdi. Ona selleler diğini sorarlardı.. Günler geçti.. ği vakil $i — Ey, mınıza niyorum. Herkes bunu mutat şakalardan biri zannetti ve aldırmadı. çocuklar, artık “sizin yardı - htiyacım kalmadı.. hk elbiselerini giyerek kasabadan ay - rıldi ve bir hafta sonra yanında bir ka-| dınla döndü. Kasabanın kenarında onu ilk gören delikanlı bu' işe şaştı ve hayran hayran onlara bakmağa başladı.. Kambur, likanlıya yaklaşınca: Evet, azizirm, dedi, bu bir kadın! İyice bak dostum, nasıl iyi intihap et- miş miyim? Hakikaten iyi seçmişti. Getirdiği ka- dın iri yarı oldukça muntazam vücut - luydu.. Fakat korkunç derecede çir - kindi.. Ertesi gün, dostlarına sordu: — Nasıl, benim nonoşum güzel de ğil mi? O dünyada bir tane ve benim dir. * Her gün, böylece karısından bahset- meğe ve onun çirkinli ğ ve etrafımdakileri eğlendirmeğe baş - Iadı Ü:kudar Mıntakası Tahsilât Müdürlü Göztepe Göztepe mahallesinin eski Çukürçeşme yeni Kadira; de-| zünde, hakikaten en çipı Tdi. Kambur gülerek Öe Hele çocuklarımız olsun! O zamali görürsünüz siz!. Kambur tar e n bilirmiş evili dönüyordu. Odala mağa koyuldu. Hem hiç » kn yor ve hem de: inliyordu.. 1. Marienin çirkinliğile eğlendiği içiş çlu buluyordu. Evet ondağ İşte evle -|4 mağa çıh..)dr Onu arıyan dostları boşuna uğraştı « İtar a halkı, ne Mari bir dlhı Kambura rastgelmediler, ne Yarınki nushamızda : amuçinin göz yaşı «. Yazan: Kadircan Kaflı n oamer aa naemeEEmER iKRAMiYELi SÜT MAKİNASI ViKiNG markasile ınımâ hem teminatlı, ucuz olan makinadır, $,—Ajm[/)ü Etd. Şti, pazamı ı..a- aa PERSEMBE Teseton GALATA ı istara Tekgrat TINAT etannu! ünden : ıolııgındı kâin eski 10 - 11 yeni 11 - 11 sayılı ve mütasarrıfı Binbaşı Tahsinin 608 kira 47 kuruş borcundan dolayı mahalli mezkür müzayedeye 30/4/1S3T Cuma günü saat 14 de icra İakçeleri ile birlikte Kadıköy kazası idare evveliyesi 7,5 pey vaz'edilmiştir. — İbalei kılmacağından talip olanların © bey'etine müracaatları. (1953)