SON POSTA Son arzu İdam mahkümu- Hu sehpanın altına Betirdiler: — Son arzun ne- dir? Söyle! Dediler. Son ar - Zusunu söyledi : — Bu sehpayı, hnıi marangoza Yaptırdınız. Ağaç - lan çok muntazam de #dını öğrenmek is - terim, ——?T /Lıı*—J SA Tendelememiş — VA — Gene kaç defa kaldırımları öp- müşsündür? — Kaldırımları da mı - kıskandın Tekemmül Köylü söyledi: — Şu öküzlerin yerine motör kul- fanmak hiç fena değil amma, motörler biraz tekâmül etse. — Yani nasıl? — Gübreyi de temin edebilseler , ... Soramadım Serseriler arasında: — Kordonun çok güzel. — Saate de bak. — O'dr güml Haa maloldü? — Fiatını soramadım. Kuyumcu dükkânında uyuyordu. ... Doktora gitti: — Dün gece hiç uyuyamadım, Daktor ilâç verdi: — Ertesi ğgün gene gitti. — Dün gece nasıl uyuyabildiniz mi) — Gene hayır. — Sebebi ne olmalı? — Dün söylemeyi Tahtakuruları, unutmuştum. — Ben, ticarete başladığım zaman cebimde beş param bile yoktu. — Ya ben, ticarete başladığım za- man pantalonumda cebim bile yoktu ya.. K — Benim bir pırlantadan ne farkım var? — Bir farkın var, Emniyet San -« dığma rehin edilemiyorsun! — Her gün muhakkak bir yalan söylersin... Bi — Ben günü gününe uymuyan seciyesiz bir kadın değilim. Çıkar çıkımaz Seni bir gören olur, Sokağa çıkar çıkmaz.. Elbet san, vurulur; Sokağa çıkar çıkmaz.. Ne de çok bekliyen vax Hepsi de seni arar; Peşinden koşacaklar; Sokağa çıkar çıkmaz.. Sokağa çık gene, Gez alabildiğine; Çabuk dönme evine, Sokağa çıkar çıkmaz.. Bil ki ben bir acarım, Gözümü dört açarım; Seni alıp kaçarım, Sokağa çıkar çıkmaz.. — Sen, benim her dediğime evet deseydin. — Budalalığımı dünyaya ilân et - miş olurdum. Neredeydi Evlenmişlerdi. Evlendiklerinin haf- tasına kavga ettiler. Kadın kızmıştı. — Seninle evlenmeye razı olduğum zaman kafam nerede idi bilmiyorum? Erkek güldü: — Ben biliyorum,dedi., Omuzum - P ğu gündü. Eve her gelen bir oyuncak getirmiş . Çocuk üzüldü; babası me- ra ketti: — Masrpf oldu, diye mi üzülüyor - sun?) — Hayır baba bu kadar çok o - yuncağı kırmak i - çin çok uğraşmak lâzım da ona üzü - zülüyorum. — Neclânm kocasının pantalonla- rı tıpkı boru gibi. — Soba fabrikası belli desene. Adres Polis, sarhoşu çevirdi: — Nerede oturuyorsun? — Dur düşüneyim; buldum. Bul sahibi olduğu dum, Altıncı katta.. ama apartımanın | altıncı katında.. apartıman hangi 80- kakta artik onları bulup söyleyemem. | * ** Isınmak içli Artist rolünü bitirmiş, kulise girmiş- ti.Tiyatro alkıştan inledi; — Beni alkışlıyorlar. — Rejisör güldü; — Salon soğuk, isınmak için fırsat- tan istifade ediyıîrl:r. Trende Kontrolör bilete baktı: — Sizin biletiniz sür'at katarı için değil; halbuki bu sür'at katarı, — Zarar yok. Acele etmiyorum. Tren yavaş !İ"i"'ı ğ , Zencinin hatıraları — Ramanınız güzel amma insanın içini karartıyor. — Hangi romanımı okudunuz? — « Bir zencinin hatıraların m! — Senin karın olacağıma, keşkli başkasının hizmetçisi olsaydım. — Muhakkak üç günde kovardiı. Göne gelir, benim karım olur - dun. a (Baştarafı 8 inci sayfada) tayyarelerdir. Yalnız Fransız bombar - dıman tüyyarelerinin miktarı (240) dan ibarettir ki bu miktar Almanya - nınkinden üç defa azdır. Maamafih Fransız meclisi meb'usa- nı daha yakınlarda alelümum teslihatı arttırmak için 16 milyar frank tahsisat kabul ettiğinden bu paranın mühim bir kısmı da tayyareciliğe hasroluna - caktır. Bu suretle Fransa da bu sene - nin sonunda ve gelecek senenin orta - larına doğru tayyare kuvveti itibarile pek mühim bir mevki tutacaktır. İngiltere: İngilterede tayyarecilik, İtalyan - Habeş harbine kadar biraz ihmal edil- mişti. 1935 senesine kadar Almanya tayyare yapmaktan memnu olduğu, İtalya da henüz Habeş harbine başla - madığı, tayyare kuvvetlerinin baki- ki mahiyeti meçhul bulunduğu için İn- gilizler Avrupada kendilerini emniyet altında görmekte idiler. Yalnız Mısır, Irak, Hindistan ya doğrudan doğruya idareleri altında ve yahut himayeleri altında bulunan memleketlerde, yerli ahalinin her hangi bir kıyam emeline mâni olmak için kuvvetli tayyareler ve çok değerli tayyareciler bulunduruyor- lardı. Pilotlarının binnisbe adetlerinin fazla olması da bu uzak memleketler- deki hava kuvvetlerini hakkile idare edebilmek ihtiyaç ve mecburiyetinden ileri gelmektedir. İtalya - Habeş harbi esnasındı İtalyanların İngilizleri ha rile mütemadiyen tehdit ettikleri m lâmdur. Hattâ bazı İtalyan gazetel nin, İtalyan tayyarelerinin İngiliz ana vatan filosunu, Akdenize gelir gelmez bir kâç saatte imha edeceği Ğ meğe kadar ileri vardıkları da elân u - nutulmamış olsa gerektir, - da Almanların (Versay) muahedesinin hava kuvvetleri ahkâmını feshederek teslihata başlamış olm: İ leri nihayet İngiltere hükümeti, her gü veçhile, tlerini fevkalâde tez- iyeye karar vermiş bulunu- barla İngiliz hava kuvv rinin 1938 senesi içinde Avrupanın bi- leri derecesini geçmesi çok isasen gaye de budur. sı nasıl dünya do- nanmalarının fe va ordularını da, rından üstün * yacını duymuş e Esasen İngilterede tayyarecilik sa - nayij de pek kuvvetlidir ve bugün İn- giliz hava ordularında saatte (500) ki- lametre giden ve hava kruvazörü tes - miye olunan müthiş avcı tayyareleri de vardır. İtalya: İtalyanın hava kuvvetleri de bundan ©n iki sene evveline kadar hayli müh- mel idi. Fakat Musolini mevkii iktidara geldikten sonra bilhassa onun sevk ve idaresi ve teşviklerile İtalyada tayya - recilik fevkalâde ilerlemiştir. Esasen Müusolini kendisi de tayı meraklısı- dır. Senelerdenberi tayyarecilik yapar, daha geçenlerde resmen askeri pilot dip lomasını almıştır. İki oğlu ve damadı da tayyârecidir. Tayyarecilikte bir de Ma- reşal (Balbo) gibi yardımcısı vardır. İtalyada sanayi umumiyetle müterakki olduğu gibi otömobil ve tayyare ima- lâtı da çok tekâmül etmiştir. Başta hü - kümet reisinin bu kadar tayyare me - raklısı olması, tabil İtalyan milleti ve gençliği arasında tayyareciliğe karşı meyil ve hevesi çok artmıştır. Bu iti - barlarla bugün İtalyan hava kuvvetleri Avrupanın en hatırı sayılır ve hattâ en korkulur kuvvetlerinden biri olmuştur, İtalyan tayyareciliğinin diğer devlet - lere bir faikiyeti de vardır, ki'o da tay- yarecilerin bilfill harp yaparak idman ve talimlerini çok arttırmış olmaları - dır. Vâkıâ Habeş harbinde İtalyan tay- yareleri karşılarında düşman tayyaresi bulmadılar, fakat Habeşlilerin yerden tüfek ve topla müdafâalarına rağmen çok fedakârane çalıştılar ve hiç ŞÜp - hesiz Habeşistanın bu kadat: çabuk zapt ve ında başlıca âmi) oldu - lar, Bu la İtal varecileri tecrübelid yyarelerinden harpte nasıl istifade edilebileceğini, tayyarelerinin harp kuvvet ve kabili - I;:elıııi iyi öğrenmişlerdir, ki işte bu da A Sayfa 11 Tayyarecilik Bağıisleri Hangi devletin ne kadar tayyare ve ta;yarecîsî var? kendilerine diğer Avrupa rine nisbetle bir hayli üstünl etmektedir. Rusya: Maamafih Avrupanın, hiç olmazsa tayyare adedi itibarile, en kuvvetl? leti Rusyadır. Hattâ Ru: tayyarelerinin kesre « tinden dolayı Amerikaya bile faik bi mevki sahibidir, Bugün Rusyada mey«s cut tayyarelerin miktarı 5000 i geç « mekte, hattâ altı bine yaklaşmaktadır, Yalnız bu tayyarelerin bir kısma 1928 ile 1932 senesi arasında yapılmış oldukları cihetle eskidirler. Kısmen tge dil ve ıslah edilmekte olan bu eski taya yareler çıkarıldığı takdirde bugün Rus ordusundaki arenin miktarı 3,300 adedini bulmaktadır, ki Avrupanın em çok tayyareye malik memleketine nis « betle iki misli fazla demektir. (Damukles) in kılıcı — * Hi a bugün medeniyetin en kıy a metli ve cazip ihtira addedilen tayyang ayni zamanda beşeriyet için en büyül bir âfeş vasıtası mahiyetini de almıştır, o kadar, ki şimdi artık tayyare demelff her milletin başına her an dü: muhtemel bir (Damukles'in kxılıcıj demektir. *kxk Silivride Bir facia (Baştarafı 1 inci sayfada) — Ben beygirleri sattım, yerine Ö4 -| gene bir çift beygir aldım, Elimde pâs ra kalmadı, köy sandığına bir lira bott -|cum olsun, demiş, Fakat ihtiyar heyes ti buna razı olmamış, para verilmedi; için eşyaya haciz koymak istemiş, Muta idip komşularından bulup İğı r Ürayı vermiştir. Fakat köy âtibi bu sefer bir lira daha istemİş, Mustafa istenilen bu ikinci lirayı ve « , |temeyince köy kâtibi de evdeki baltğı yı haczederek alıp heyetle beraber eye : İden ayrılmıştır. m annesi arkadan yetişe « olindeki böltayı slmak ği kâtib de kadıni dövmeğe başlıa ştır. Mustafa buna kızmış, bı. çekerek köy heyetini kovalamış ve N yetiştiği kâtib Aliyi iki yerinden, â28 Mehmedi bir yerinden yaralamış, muti« .|tarın peşine düşmüş, fakat köylülerlti yardımile muhtar - feci bir âkibetteti i- |kurtarılmıştır. Aza ve kâtib hastaneyg kaldırılmış, edilmiştir. Mustafa adliyeye tesline 24 saatlik zabıta vak'aları Sön 24 saat içinde şehir dahilinde 8 hırsızlık, 4 darp ve bir cam kırmalf wak'ası olmuştur. : Hırsızlık yapan amele Şirketi Hayriye müfettişi Necib, ikin ci şube müdüriyetine müracaatle fab: rikada çalışan Kasımpaşalı Necmeddi nin bir senedenberi fabrikada teraküm eden hurda demirleri çaldığını söyle - miş bunun üzerine Necmeddin tâkilı edilerek 6 parça demir satarken cür « mü meşhud halinde yakalanmıştır. Resimli zabıta hikâyesinin hal şekli Saat 7,47 de yağmur yağıyordu, 3 mumaralı tesimde müfettişin sigarasına bakınız. 4 ve 5 numaralı resimlerde bu sigaranın ne hale gelmiş olduğuna dik« kat ediniz. Sonta müfettişin evinden çıkarken 2 numaralı resimdeki panto- lonuna ve bu pantolonun dairesine vardığı zaman 5 numaralı resimde nâ4 hale geldiğine de bir göz atınız! Bay Bel karısının evden saat 7,30 da çıktığını iddia etmişti. Köşk polis ka »« rakoluna bir mil mesafedo olduğu için yağmura tutulan muhitteydi. Eğer Bas yan Bel yağmur yağarken sokağa çık. saydı, sigarası lanacaktı. Halbuki dü- dak boyasından pembeleşen kısmı müs- tesna olmak üzere — sigarayı bembeyaz olatak gördük. Müfettiş bu hususiyete bakatak sigaranın yağmurdan sonra &- tıldığı kanaatine vardı, bundan da Bay Bel'in yalan söylediği ve meselenin bir cinayet olacağı neticesini çıkardı.