e SON> POSTA: “Üç yaşında sahneye çıktım,, Jeanette Mac Donald hayatını ve hatıralarını anlat Billür sesli, sevimli yıldız. Jcanette Mac Donald geçen halta «çocukluk ve gençlk hatıralarım» adı ile bir le yazmıştır. Yıldızın geçir hayatı fevkalâde bir surette ta: bu yazıyı «Son Posta> okuyucular naklediyoruz: — «Philadelphiada Ouaker Ciytdek kırmızı tuğlalı evi hatırlıyorum. Pek iyi aklımdadır. Pa söylemekten dan piyano, ha fon çalmaktan — menederlerdi. Biz de, yani iki kız kardeşim ile ben bunun acısını haftanın diğer günleri çıkarırdık. Elsie daha kKüçük yaşta mü- maka olduğu den ma ler şarkı Betir ekten, gramo » kemmel bir piyanist idi. Blossom dan$ mektebinin biricik talebesi idi.., Beni sorarsanız o vakitleri üç mda idim. Fakat gürültü yapmaktan on dan aşağı kalmazdım., Esasen o yaşta iken sahney y Kardeşlerim bir hayır cemiyeti men , faaline verilecek müsamerede rol al - mışlardı. Beni beraberlerine aldılar... Sahnede bir şiir okuyacaktım. Çok kışlandım... O vakittenberi alkışlar -« dan çok hoşlandım. Belki de bunun cazibesi aktris oldum. Beş yaşındaydım. Annem her vakit mektebe gider ve Blossomu alıp eve getirirdi... Bir gün beni beraberinde götürdü. Blossam beni görünce mual - Hmesine çok güzel şarkı söylediğimi bildirdi. Muallime bana bir şarkı söy. letti ve çok beğendi. Bir kaç y sonra mektebin senelik müsameresinde şar - kı söylememe müsaade etmesin nemden rica elti. Müsamere günü mektep hıncahınç dolu idi. Fevkalâde muvaffak oldum. Sevincimden kabıma sığamıyordum. Ertesi sene mektebe yazıldım. Mek - tep dans ve şan mektebi idi... Çalıştım, galıştım... Yaz gelince muallim en iyi taleheleri toplar ve civar şehirlerde turneye çı - kardı... Bütün talebelerin akılları fi - kirleri hep bu turnede idi... Mektebe yazılışımın ikinci senesin - de turneye alındım. Balet heyetine da- hil oldum. Sahiden aktris olduğu viniyordum. Ertesi sene güzel sesimden dolayı ba- na (primadona) Vâkabını taktılar... Çok iyi hatırlarım. Sekiz yaşında $dim. Bir yaz günü idi. Küçük trupu - muz Nevyorkta oyun vermeğe davet edildi. Gittik. Fakat müsamere gecesi sahneye çıkamadık. İmpresairo ile e - beveyinlerimiz hep derdest edildiler.. Bundan iftihar duydum doğrusu. Me » ğer (Himayeietfal cemiyeti) müdahale etmiş ve bizi oyun vermeklen meney- lemiş! İmpresario tuzluca bir nakdi ceza verdi... Ebeveyinlerimiz beraet ettiler... Fakat tiyatro da yarıda kaldı. Bu hatıralar çocukluğumun en gü - 2el hatıralarıdır.. Bundan sonraki se » neler sükün içinde geçti... On dört yaşında idim. Günün birin- de tesadüfen Nevyorkun en meşhur impresairosu olan Ned Wayburn'un hu Zurunda -bir şarkı söyledim. —Bakınız nası) oldu: Ablam Blosson (Filadelfiya) yi terk eylemişti. Wayburn'un revüsünde rol almıştı. Bir öğleden sonra beni prova lara götürdü: Blassom beni Wavburna takdim etti. Adam bana şarkı söyletti ve dans ettirdi O gün cidden cok korktum. şarkı yordu olarok kaydeyledi. Bu suretle Broad - Way âlemine dahil oldum... Ertesi sene The Nieht Boat revüsün de rol aldım... Sahnede bulundukca kendimi dünyanın en bahtivar — gene kızı sanıyordum... Fakat sahne hari * tinde mes'ut değildim. Henüz on beş şında idim, Diğer kızlar: «Süt bebe B> di benimle mütemadiven alav ediyorlardı. Beni yanlarıma almazlardı. an * Hattâ wylerken ablam elimden. tütu - Wüayvburn beni «Chorus G'ril»|Ya YABĞ Jeanette Mac Donald Hep benden gi konuşuyorlardı... Hakları da yok değildi... Çünkü onlar adam akıllı tuvaletler giyiyorlardı... Ben ise çocuk elbisesi..- Güpün birinde bunlardan intikam &lmağa karar ver- dim. Blossomdan siyah tafladan yapılmış dantelli bir rop; son moda bir şapka ve uzun ldivenler aldım..- Yüksek . Tiyatroy kızlardan ökçeli iskarpi bu kıyafetle biri — Vay! Süt bebeği Venüs olmuş! diye bağırdı--. Hepsi birden üstüme a tıldılar ve beni öpmeğe başladılar. O günden beri beni kendilerinden ayırd etmediler.... Dans numaralarını tekemmül ettir- mek için meşhur dans muallimesi Al bertina Raseh'den ders aldım. Şan ders- lerini de hiç ihmal etmedim. Tiyatro ajansları benimle alâkadar olmağa başladılar... Üç dört piyeste daublurelik yaptım. Bu sırada meşhur aktrislerin hattı hareketler oyunlarını tetkike ko - yuldum. Bir yaz... Angajmanım yok — idi. Birkaç hafta arka arkaya bir kürk ma- ğazası için canlı reklamlık yaptı kamda kürklerle gezmek hoşuma git medi doğrusu..- Giceviwich Villagedeki bir revü-için bana ufak bir rol teklif ettiler, ile kabul ettim.-- Kürk taşımaktan iyi di ... Başlangıçtan beri şansım bana yar dım etti... Durmadan çalıştım. İlk sinema tecrübemi hiç aklımdan gittim. Haşarı leri aramakla meşgu Richard Dix (Nevyork) da bulunu - yordu. (Hakikat) namında bir filim çe- viriyordu. Bir çağırttı... Provadan memnum kaldı Rolü bana teklif etti. Fakat revü kum | panyası müdürü ile mukavcl var -| di ilimde rol alamadımı bu yüz * ok üzüldüm. Bir sene sonra Ch ğ | agoda bulunu * töner arıyordu. Beni | 1 yordum. Mensup olduğum revü tatile karaf vermiş idi. Bir gece kısa boylu esmer bir adam ziyaretime geldi. Bu adam Ernst Lubitsch idi. (Aşk resmi geçiti) filminde Maurice Chevalier ile rol yapmak için bir aktris arıyordu.-- Bir sene evvel prova olarak çevirmiş olduğum filmi görmüş ve be- ğgenmiş... « Eğer şarkı söylüyor ise işim ol- du!> demiş... Hakikaten onun da işi ol- du benim de!... O gündenberi hep mes'ut bir hayat geçirdim... Hollivood'da çok bahtiyar ol dum... Şimdi şunu temenni ediyorum: Bundan sonraki senelerde dahi mes'- ut olayım!. Slı;ema yıldızları Gazetecilerle Nasıl görüşürler?.. Sinema yıldız. ve san'atkârlarının her birinin gazetecilerle ayrı âayrı gö- rüşme tarzları vardır. Bu yazımızda yıldızların bu hususiyetlerinden bah- sedeceğiz: Jan Harbov — Locasında kabul e- der, Hem konuşur hem makyajını ya- pâr, Gazetecilere ikramda kusur et. mez. Con Kravford — Gazetecilerle - gö- üşürken daima gezinir ve sigara içer.. Kendisi gezinirken gazetecilerin ayak- ta durmalarını istemez.. Greta Garbo — Şimdiye kadar hiç gazeteci kabul eylememiş olan bu meş- hur yıldızın son aylar içinde fikrinden vazgeçtiği ve gazetecilerle görüşmeğe şladığı bildirilmektedir. Klark Gabie — Bu san'atkâr ile gö- rüşen gazeteciler tı yer. Gör ği Çok sever. İkramda kusur et. | Tarihi Tetkikler : Amerika, Kolomptan çok evvel keşfedilmişti aşağı beş albı yüz Yazan: M l Avrupanın Şimalinde oturan Normanlar, Kristof Kolomtan en yıl önce Amerika mışlar ve oradaki memlekterden bir haçına isim takmışlardı x» topraklarına ayak bas- Turan Can Bugün hemen hemen herkes Ameri-| , kanın, Cenovalı Kristof Kolamb tara- fından İspanya kraliçesi İzabellanın yardımı sayesinde keşfedildiğini bilir. Bu keşfin tarihi de pek mühim oldu- ğundan pek çoklarının ezberinde kal . Miştır. Kalmıyanlara — hatırlatalım : 1492 Bunu biz de kabul edersek Amerika- nin Avrupalılar tarafından lanınması tarihinden sonra ancak 445 sene geçli- ğini anlarız. Fakat acaba hakikat böyle midir? Avrupanın her tarafında bu tarihten daha evvel oturan milletlerin tarihle- rini tetkik edersek büsbütün başka bir netice ile kârşılaşıyoruz Ve Amerika- nın Kristof Kolamb tarafından 1492 de keşfedilmediğini, bu tarihten yüz elli sene evvel Amerika sularında ve top - raklarında Avrupalı gemiciterin dolaş- tığını anlıyoruz. İşte tarihin bize verdiği haberler ve bilgileri kısaca yazıyoruz: Avrupanın şimalindeki İskandinavya yani İsveç ve Norveç hükümetlerinin bulundukları memleket, altıncı asra ka- dar tamamile ayrı bir halde yaşıyordu. Burada halkın meselâ Almanlarlı Fransızlarla, hattâ Rus ve İngilizlerle sıkı münasebetleri yoktu. Altıncı asırda dini taassuplar, nüfu- sun çoğalması, yiyeceklerin nüfusa yet- memesi, para kazanmak hırsı gibi se - bebler yüzünden — İskandinavyalılar garbe dağru hicrete başladılar, Bunlar İngiltere, İrlanda ve İzlandaya gidiyor lardı. İskandinavyalıların hepsi ayni dil ka lardı. Daha sonra Danimar - kalılar da onlar gibi hicrete başladılar. Fakat diğer Avrupa milletleri bunların hepsine, bir cihetten geldikleri için ayni adı verdiler. Şimal adamları ma- nasına olarak (Norman) lar denildi. Naormanlar umumiyetle uzun boylu, sarışın, uzun sakallı ve bıyıklı adam - lardı. Bundan başka pek usta gemici idiler. Alçak, küçük gemiler içinde Avrupanın diğer kıyılarına akınlar ya- parak esir ve mal yağmaya başladılar, nsanın şimalini, İngiltereyi, Alman- kıyılarını altüst ediyorlardı. O ka - ki Akdenize indikleri ve 800 se - nelerinde İstanbul civarını yağma et - tikleri gibi gemilerini Sen nehrinden geçirerek (Paris) şehrini bile muhasa- ra ettiler. Şimali Avrupanın ün kıyılarına dehşet salmışlardı. Bunlar ©o kadar şöhret kazandılar ki (Deniz kralları) manasına olarak (Viking) adile anıl - mağa başladılar. Norveçli Nadot isminde bir gemici sekizinci asırda İzlânda adasını keşfet- ti. Elli sene içinde bu ada bir müstem- lJeke haline geldi ve yerliler ortadan kaybolmuş gibi oldular. O kadar ki hiristiyanlıktan evvelki İskandinav â - detlerini anlamak için yalnız İzlânda- hyı tetkik etmek yeter. İzlândanın şimali garbisindeki bu - runla Groenlând arasındakı mesafe ancak iki yüz mildir. Gönbiyorn adın- daki bir gemici bu mesafeyi geçti. Kızıl saçlı bir adam olan Erih lö Ruj daha ileriye gitti; çekik gözlü, kısa boylu, donuk yüzlü adamsara rastladı. Bunlar (Eskimo) lardı. Memleketi ken- di hemşerilerine sevdirmek ve başka - larının da İzlândadan gelmelerini teş - vik için bu çorak ve buzlu memlekete (Groenlând — Yeşil memleket) adını verdi. Hakikaten az zamanda bu yeni mem- leket te İzlânda müslemlekesi olmuş - tu. 900 senelerinde İzlândadan Groen lânda giden bir gemici yolunu şaşırdı. Garba gideceği halde cenup tarafına dü; Günlerce bu: ve engin deniz. de kaldıktan sonra vardı. Fakat bur onul değildi. şka bir memisketti. Burası Amerik deki Lab- rador yarımadasımın bir kısmıydı. Kiristof Kolomp Gemici geriye döndü ve gör |rini anlattı. Erih lö Rujun oğlu mükemmel buldu, Sahilden bakı a kayalıklar * dan başka bir şey görünmüyordu. Bu- nun için (Kayalık memleket) manası - na olarak Hellelând adını verdi. Cesur gemici Gdaha cenuplara ind:, Orada ormanlık yerler buldu: Buranın adı. (Markland) olsur Dedi. Daha cenupta ise havası bağ yetiştirmeğe elverişli gördü. lik memleket m rak Vinlând adını koydu. Fakat buralarda kalma: halinde hicret ederek yerieşen madı. Yalnız 1012 senesinde Groen - lândda oturan bir İzlân (Ternöv) denilen Amı gelmiş, bir. müddet oturmuş, halkla iş yapmıştı. Lâkin bu hal devam edememiş ve aralarında çıkan bir an - laşmamazlık neticesinde memleketine dönmüştü. Bu adamdan sonra 1347 de İzlânda ve Groenlânddan Amerikaya yeni « ferler yapılmıştır. Hattâ Kristot Kolomp Norveç İzlândalı gemicilerden İspanyaya İtalyaya gelenlerle konuşmuş, onlar - dan malümat almış, ancak onda! ra dünyanın yuvarlaklığına kanaat e- derek Hindistana giden en kısa yolu bulayım derken Amerikayı keşfetmiş - tir. Amerikayı Normanlar keşlettiği hal- de Kristof Kolomp tarafından keşfe - dilmiş sayılmasına hayret etmek te doğru olamaz. Tarihte ve büyük keşif. ler sırasında buna benzer — vaziyetli eksik değildir. Nitekim Amerikayı Kristof Kolambun keşfettiği kabul o - lunduğu halde onun adını almamış ondan sonra Amerikaya giden se! lardan Amriko Vespoçinin adımı almış- tir. Bütün şevefin Kristof Kolamba kal- masının biricik sebebi onun Amerika toprağında Avrupadaki - İspanya - ve İtalya arazisine çok benziyen pek ze! gin yerlere çıkmış olmasıdır. Norman- lar da ayni sahillere çıksalardı ve ora da güzel ormanları, verimli toprakları, n ve elmas madenlerini, Amerika yerlilerinin servetlerini, kısata Avru - pahılarm — ihtiraslarını — körükliye şeyleri bulmuş olsalardı keşfetmek şı refi de onlara kalırdı Hayatın bütün safhalarında olduğu gibi tarihte te n pek büyük rolü olduğunu kabul etmek lâzımdır. 'Turan Can mutedil, topraklar sına ola- ve ve son- Pasaport harçları ind'irilecek Pasaportlardan alınmakta olan harç- ların indirilmesine hükümetce esas iti- "İbarile karar verilmiştir. Bu hususta bir kanun projesi hazırlanmıştır. Aid ol dukları vekâletlerce tetkik edilmek - tedir.