Nimet teyze aşk mektebinde O bana, ben Aşk mekhktebinde ellfiın,"dednl, ben de ona, “ Ben kitabı aşkı hatmetlim sanırdım ey peri - kameti mevzunun görüp dedim. tekrar eliften başladım ,, Akşam akşam kapımı çaldılar. Pen - cereden başım: çıkarıp sordum: — Kimo, ayol kimsiniz? — Biziz Nimet teyze konu komşu. — Hoş geldiniz, safa ıeldın.iı. bari tmip kapıyı açayım da içeri girin. — Yak teyze, biz Aşk Mektebine gi- deceğiz; seni de almıya geldik. — Tövbe tövbe, ben bu yaşıma gel- dim, mahalle mektebinden başka hiç bir mektebe gitmedim. Şimdi bu yaş- tan sonra mektebe gider miyim? Hem de Aşk Mektebi.. Allah yazdıysa boz- sün ayol. Biz gençliğimizde aşk keli - ymesini ağzımıza almıya utanırdık, şim- di mektebi de mi var? Tevekkeli değil.. Rahmetli haminnetln söylerdi de inan. mazdım. Kıyamete yakın, derdi, kızlar erkekler en ayıp şeyleri mekteplerde öğrenecekler.. Meğer kadıncağızın hak. kı varmış. — Şimdi uzatmıa teyze, giyin'desi - delim. TT — Yo; gidemem kızım, ben öyle Aşk mekteplerine, sevda medreselerine pek sokulamam. — Canım bu Aşk Mektebine sen g- decek değilsin ya, Sen sadece seyre - deceksin. — Ha seyirse o başka. Doğrusu sey- rini isterim. Durun kızlar şimdi geli - yorum. Hazırlandım. Evden çıktım. Hep be- raber tramvaya bindik, Beyoğl! tramvaydan indik. Hani o taratora yok mu, onun kapısından içeri giriyorduk. — Ayol, dedim, ben bura rum, burası mektep değil, —- Aşk Mektebi burada işte. — Zaten dünyada ne münasebetsiz - Hkler olursa burada olur. İç kapıda boylu baeslu, tombul tom - bul bir delikanlıyı gösterdiler: - Nimet teyze baksana. Baktım, Allah anasına babasına ba - iaşlasın. Yakışıklı delikanlı, — Aşk Mektebinin sahibi işte bu adi Yusuf Ziya, — Hişt güzel oğlum bana bir baksü. na. Dedim. — Bir şey mi istiyorsunuz teyze! — Ne istiyeceğim canım evlâdım, sağlığını istiyorum. Sen bu Aşk Mek. tebinin sahtbi imişsin. — BSahibi değit, müellifiyim. — Anladım evlâdım. Biz de söz soh- bet biliriz. Demek istediğini anladım: Sen elifsin ha! O dakikada gençliğim aklıma geldi, şöyle bir göz süzdüm. — Bu hale gelmene sebep vlo . mobil kazası değil mi? — Evet otomobil kazası, Otomo- bille giderken - önüme çıkan boks şampiyonuna gözün kör mü be a- dam, yoldan çekil! dedim. Ereğli mensucat fabrikası Fabrikada 650 işçi çalışıyor, sudan elektrik istihsaline başlanıldıktan sonra bu mikdar 1200 € çıkarılacak fabrika Ereğlide iktısadi canlılığa vesile oldu Ezeğli ölmeei) ”” Dümez Hazk Ge- |e danles ga cenlralindan dranlir G & | rafından şehrimizde kurulan büyük bez | cektir. Bu santral 400 ile 2000 kilovafi | 4 fabrikası altı aydanberi muvakkat bir|arasında cereyan istihsal edecektir. * a ua a— Allah anasına babasına bağışlasım; — «Ben kitap aşkını hatmettim sa - yakışıklı delikanlıymış vesselâm, kuvvei muharrike santralile işlemek - teydi. memleket piyasasında hissedilen iplik ni aldığı işçilerini bu suretle bir tecrübe devrçsine tâbi tutmuştur. Şimdiki elek- trik santralı inşaatı da tamamlanmış olduğundan şubatın sekizinde kazan - lar ateşlenmiştir. Ayın 25 inde türbin- ler işlemeye başlıyacak ve o tarihten i- tibaren fabrika bütün makinelerile nor. mal çalışma haline girmiş bulunacak - tır. Fabrikanın asıl kuvvei muharrike santralı, İvris deresinde yapılacak te- sisatla su kuvvetile işleyecektir. Bu — Marika! su santralının şimdiye kadar yapılmış nardım ey peri,e| " Haspanın kırıta kırılaş buradayım, |olan tetkikleri tamamlanmış ve tür - «Kameti mevzumun görüp tekrar e- Tiften başladım.» O sirada yanımızdan ben akran bir adftm geçiyordu. Zavallıcığın gözlüğü. nün bir camı düşmüş te geri kalan tek camını, tek gözüne tutturmuştu. Aşk Mektebinin elifi olduğunu $ yen Yüsuf Ziya. O adamı çağırdı: — Bay Muhlis Sabahaddin. Bay Muhils sesle: Sabahaddin garip bir — Üstümeviyllik sağlık, ayol bu da kim? — Aşk Mektebinin kompozitörü. — Ha anladım. Kalfa desenize şuna. Kalfanın alafrangacası kompozitör ha. Lâfı uzatmıyayım, nihayet Aşk Mek- tebini gördüm. Mektep, tıpatıp mek - tep. Sırgları var, muallimleri var. Kal- fası var. Amma nedense o kapıda gör- düğüm kalfa çıkmadı da onun yerine bir başka kalfa çıktı. O ihtiyarladığı için galiba kalfalığı bu berikine yaptı- rıyorlardı. Dili de bir tuhaf.. Sonradan öğrendim. Meğer Etmeni imiş. Muat. limler, ders okuyacaklar geldiler. Mu- allimler oldukça yaşlı insanlar. Ders o- kuyacaklar da pek çoluk çocuk değli hani. Hepsi de evlenecek yaşa gelmiş- ler. Amma ne haşarı şeyler. Hiç biri yerinde tek durmuyor. Kalfa bağır ba- Bır bağırıyor; amma kim dinler ki. Kalfa: — Şimdi yoklama yapacağım! dedi, Merak ettim. Ayol, bu polis mi yoksa, nahiye müdürü mü de yoklama yapa- cak. Hem yoklamalar altı ayda bir ya- pılır.. Daha evvelki ay ben gittim de cüzdanım) götürüp yoklamayı yaptır . dım. Öyle zıp zıp her istenilen zaman . da yoklama olsa cüzdandan da, maaş - tan da vaz geçerdim. Meğer yoklama dediği başka yokla - ma imiş. Herkesin adını okuyor, o da o- rada okduğunu haber veriyordu: — Süzgün! Deî: el şık olmuya u:nnmâ:n? Oğlunun şahım bir taze: seksen papeli gitti üplere biniyor LA BN Say n dun. Nerede kaldı onlat? Bu yaptık- Di babalamil larin ayıp, günah değil mi? — Hasan. — Süz! R — Burdayım. — Susmıyacağım.. işte. Ne o Aşk A — Aptal Setâm. Mektebi değil, başka bir şey, hem o mu. Dur, dedim, şü aptalı göreyim. Biraz doğruldum. Hani pısırık mı, pısırik; çizkin mi çirkin. Tostoparlak bir adam aptal aptal! — Benim demesin mi? — Tu, dedim, Aptala Selâm verece - gim, dedi diye ne diye ortaya fırladın, ille ben aptalım mı diyeceksin? deyişi vardı. 'binler Bir ay önce ihale edilmiştir. Ö- Doğrusu hani Aşk Mektebine talebe nümüzdeki yaz kurulacak olan bu san- değil, boca olsaydı yeri vardı. tral tamamlandıktan #sonra fabrika — Teranedil., küvvei muharrikeyi çok daha ucuza Hahi, billâhi tanımıştım. — Hani ;"aık'd“'.k' ':'"'.'l'ch'f:ü.k Hi BO eskiden bizim mahallede oturan bir ta- | Ç Suvvei muharrike ihtiyacının YÜZ pu kâtibi vardı ya, onun da karısı vaz- | (* Yüzünü ve yaz mevaiminde de yüz- İstanbul Borsası kapanış fiatları 16 - 2 - 1937 PARALAR h &S 123, T4 120, Dediler, demed ler, hemen yerinden | fırlayıverdi. " Hocaları, kalfaları, nazik nazik e - | tekledi. Onlar da: Satış « 126, n7, 125. - ö ğ | * Stertin — Estağfuru'lah; kızım etme, eyle -(| 1 polar || 26 Prancız Fr. me, dediler. || 20 Liret Meğer bizim saraylı hanımın derdi || 20 Belçika Pr. çokmuş: 20 Drahmi 20 İsviçre Pr. 20 Leva 1 Filorin 20 Çek kuronu 1 Avusturya &L — Benim derdim senden çok, diye anlattıkça içime dokundu. | — Ah kızun, dedim. Derdini söyle , miyen derman bulamazmış. Sen der - dini söyledin, Alah dermanını da halkeder. Ben bunu dedim, demedim, kapıdan içeri lodos balığı gibi bir şey düşüver- | di. Gözümü dört açtım. Bu tostoparlak şey de me diye baktım: Mejer insan - miş, Oğlunu arıyormuş. Aptal Selâm yok mu o onun oğlu imiş. Ayağa kalktım. — Bay birader, dedim, hele bak şu sımanın altında saklandı. — Sen sus teyze. — Nasıl susayım ayol, adamcağız ci- ğer paresi biricik evlâdımı kaybetmış. Sonradan anladım. Sus demekte me- ğer haklı imişler. O pinpon herif, o Marika denilen kıza şıp diye fişik olu - verdi. Eh benim de artık sabrım tü - kendi, koskoca moruk. Geç genç kıza Aşık olsun, Vallahi bunlar kıyamet a - lâmetleri, Kıyamet koparken bile e - vimde bulunamıyacağım. Sandalyenin üzerine fırladım: Ava- zırn çıktığı kadar bağırdım: — Sen buraya baksana ihtiyar pin . pon, saçınla, sakalınla o körpe kıza â . | | Böz EEZBEYEREİRE 0.7936 17.085 15,0775 405 &8.655 34817 64.505 MA4s2s 2275 42480 1437 1s716 41880 43760 1084275 34.6025 27548 allim olacak adamfa kadının öğrettik - leri de nedir? Herkes çoluğumu, çocu - ğunu böyle şeyler görüp öğrensinler diye mi mektebe gönderiyorlar. Bundan sonra ne oldu bilir misiniz? Düğün evinden davetsiz misafip atar gibi beni kapı dışarı atıverdiler, Nimet Mustala Ereğli fabrikası ham pamuk ihtiyas ! Bu müddet zarfında fabrika,|cının büyük bir kısmını Sakarya va « sinin Akala cinsi mahsullerinden te- buhranının izalesine yardım maksadi: | min etmektedir. Ayrıca Nazilli ve A » le ehemmiyetli mikdarda iplik imal e-|dana mahsullerinin derek piyasaya çıkarmış ve aymı za -| olanlarından istifade edilecektir. manda gerek makinelerini, gerekse ye-|uzun elyaflı pamuklarla çalışacak ©- ihtiyaca elverişli Bu lan fabrikada mermerşahi, salaşpur, patiska, saten, mendil gibi ince dokus ma çeşitlerinden senede 4,5 milyoni metrelik bez imal edilecektir. Ayncaâ fabrika altı, yedi yüz bin kilo iplik de satışa çıkarabilecektir. Fabrikanın işci adedi şimdiden bir «- kiple 650 yi bulmuştur. Fabrika geceğ gündüzlü ikiekiple çalışmaya başladığı zaman işci sayısı 1200 e çı İşcilerin yüzde sekseni Ereğli muhitin. den temin edilmektedir. Umumiyetle işçilerin kabiliyet ve randımanlarından çok memnuniyet gösteriliyor. Bilhası sa hemen hepsi genç kız ve kadın » lardan mürekkeb olan iplik şubesinde çalışanların faaliyetleri çok takdire lâs yık bir seviyededir. Sümer Bank'ın bez fabrikası Ereğli ve muhiti için büyük bir kalkınma vesiş lesi olmuştur. Çarşıda esnaf, bu kadar, kuvvetli bir alış veriş canlılığını buh « İrandan önceki yıllarda bile görmemiş * |olduklarını söyliyorlar. Fabrikanın kas İlabalık memur ve işci kütlesinin çok; kuvvetli olan iktısadi tesirleri yanında İsosyal tesii İ başladığı görülmektedir. Bu fabrikanın WE.ıe 'yi ihya etmiş olduğu hiç müba « lâğasız söylenebilir. Yeni vapurların mukavelesi dün imzalanamadı Almanyadaki Krup tezgâhlarına 1«« İmarlanacak 13 geminin mukavelesi 'dün Denizyolları Urgum Müdürlüğün- |de İktısat Vekili Celâl Bayar tarafın« dan imza edilecekti. Fakat mukavele üzerindeki bazı &« ;ııı!ııı henüz hazırlanmamış olduğun- |dan imza işi tehir edilmiştir. Bu esaslar bu sabaha kadar hazırlanabilirse bu- gün mukavele imza edilecektir. Aksi halde tehir edilecektir. Ticaret ve zahire borsası İTHALÂT Buğday 178, yapağı 28 1/4, arpa 45, un 68 1/2, mamar '15, kuşyemi 66, iç badem 1 1/9, (tiftik 28 3/4, fasulye 27 3/4, İç findik 4, mer- İHRACAT Yapağlı 63 9/4, nohut 14 1/2, iç ceviz 5, İÇ findik T 344, ton. SATIŞLAR 22 1/2 paraya kadar, Arpa : | İ % ! l i ğ : i H ! i sar derisi çifti 3800 kuruştarı 4060 kurusa kâ- dar, 'Tükl derisi çifti 470 kuruştan 2228 kuru- ya kadar, Varşak derisi çifti 2025 kuruştan, Kunduz derisi çifti 1450 Kuruştan 1500 kuru- ga kadar, Çakal derisi Çifti 200 kuruştan, Ke- di derisi çifti 900 kuruştan. TELGRAFLAR Londra Misir Laplata şubat tahmili kore teri 24 Şi. 11/2 peni Ki, 3 Kr. 44 santim, Londra keten taohumu Laplata şubat tahmil - Vi tonu 21 ster. 15 Şi. kilosu 7 Kr. 12 santlmı, Anvers arpa Lelilstan şubat mart — tahmili 100 kilosu 1222 B. Prank ki. 3 Kr. 13 santim, Şi T e. Ki 5 kr. 85 xantim, Şikago buğduy /mayıs tahmili Buşeli 137 1/8 seut ki, 6 kr. 9 santim, Vinipek buğday Manltoba mayıs tah- mili Buşeli 125 1/8 sent ki. 5 kr. 97 santim, Hanburg-iç findik OCiresun —derhal — tahrel Hamburg iç findik Levan derhal tahmli 100 kilosu Hü R. Mark ki. 74 kr, 99 santlm. Tin de şimdiden belirmiye — Liverput buğday mart tahmili 100 Hbresi 8 İ 100 kilası 140 R. Mark ki. 78 kr. 40 santim, — L y