Avrupa sıyaîelımn İnkişafını gösteren Barometre: İspanyal! — Xazan: Muhittin Birgen A vrupa karanlıklar içinde bulunu yor. Almanyanın Versay mua- hedesine karşı yaptığı isyandan ve Mil- letler Cemiyetinden ilişinden itiba- ren başlayan bu karanlık, arada bir ge- Çici ve sönücü aydınlamalarla açılmak la beraber, kararg karara bugünkü de- Tecesine geldi. Bugi © güne nisbetle karanlık artmış, ufuk artan bulutların altında gittikçe daralmıştır. Her mem- leket, yeniden ağır teslihat masraflarına girmiş, dünyanın şimdiye kadar görme diği bir silâhlanma müsabakası tır. Denizde, karada, havada yeniden müthiş kuvvetler hazırlanmış, dünkü- nü az görenler, bugün yeniden başka | — silâh kuvvetleri yığmaya başlamışlar- dır. Nihayet, İspanya vukuatı çıkmış, Av rupa gelecek muharebenin s ki bir manevrasını yapıy ikiye ayrılarak İspanya sah: ribirile döğüşmeğe başlamıştır. Rusya ile Fransa hir tarafta, Al ya öbür tarafta. Şu dakikada bu sahne de döğüşenler, artık İspanyollar değil, belki de, iki muhtelif zümreve mensup bu dört kuvvettir. İngiltere ise arada âdeta bir hakem rolü oynuyor. Bu bey- netmile! kanlı maçın hakemi İngiltere- dir. Güç bir vazife olmakla beraber, kollarındaki büyük kuvvete, kafasın - daki siyasi kudrete dayanarak, İngilte rve, bu vazifeyi muvaffakıyetle yapıyor. Fakat, ne zamana kadi >, bu maçın İspanya stadyomunun duvarla mmasına mâni olabilir? Şu dakikada kes, Avrupada, kendi kendisine bu su ali soruyor, * İspanyada döğüşen kuvvetler, İspan yolların kuvvetleri olmaktan ziyade yukarıda saydığımız dört memleketin kuvvetler öğ de ayni zamanda siyasi kuvvetlerdir: İki siyasi cereyan, iki siyasi kitle bın iyle kapışmış - bulunuyor. gösteriyor ki Avrupanın yakın mu deratı bu mücadelenin İspanya & sında alacağı şekle bağlıdır. İngiltere, sulhü kurtarmak için-İs - panyaya bakıyor ve düşünüyo! panın bütün zıd kuvvetleri, bü halif rüzgârları İspanya: tır. Siyasf havanın depre İberik yarımadas: zıd kuvvetleri telif etmeğe, sında bir âhenk vücude getirmeğe im- 1 k ve knn'ı fırtına- ir, Huıun gayı bu he- defe sarfetmek lüzimdir... Ga ayret!e İşle, bu gayretle İngiltere haftalarca uğraştı, Imın)a işlerine karışmamak esası üzerinde, prensip itibarile, bütün zıd ve çarpışan kuvvetleri bir araya top ladı. Acaba, bu prensip toplanışı tefer- Tüat sahasında ne netice verecek? Bü- tün mesele buradadır. * Önümüzdeki günlerde göreceğiz. E- ğer bu zıd kuvvetler arasında tam bir anlaşma hâsıl olursa, İspanyayı tam ve kâmil ürette İspanyollara bırak mMaya imkân elverirse barometre yük - selmiştir; eğer anlaşma, ikisi orlası ka- lacak olursa barometre kâfi derecede ş olmayacak, bize mülehavvil gösterecektir. Eğer ona da im kâh bulunamazsa o zaman hükmedece. Biz ki fırtına geliyor: Kanlı, korkunç bir demir ve ateş fırtınası, bütün mem- leketlerin ufuklarını kaplayacak olan bir felâket kasırgası... Bunun böyle olması da gayet tabli- dir: Avrupada ne kadar zıd menfaat un suru varsa bunların hepsi de y dan doğruya, yahut bil! sahnesinde temsil ediliyor. 'Türk gönüllüsü, bir Yugoslav görüüllü sü, bir Macar veya Çek unsuru yoktur; fakat, orada biz de temsil ediliyoruz, ötekiler de... Litvanyadan Lüksenbur” ga varıncaya kadar her memleketin, bü tün Avrupanın mukadderatı İspanya - dadır. İspanya barometresi yükselirse, di - ğer bütün ihtilâflar için bir anlaşma havası vücüde gelmiş olacaktır. Bugünkü inhitat bu halde devam e- derse, fırtına geliyor, demektir. Aradaki mütehavvil duruş, kendısin- 'İgöre bu gazetenin İnsan tab'an taklitçidir, çocuk iken annesini, babasını kardeşle - rini, büyüyünce mühitini taklit eder, taklidin cazibesinden kurtulana te - sadüf etmek pek güçtür. E İnsan İnsan muhitini taklit ederken ya kendi hüviyetini kaybedip silik ka - ' k ü ola - rak aldığı mödele bengetemiyerek gülünç olur, muhitinden mü lees.clr olur u Etrafımıza bakarak yapılan teerü- belerden hisse alalım, fakat silik ve- ya gülünç kalmamak için meydana daha mükemmel ve zahiren olsun di- ğerlerine benzemez bir eser çıkara - hm. Grip yüzünden İngiltereden ayrılmak İsteyen ada İngilterede grip hastalığının ortalı- gı kasıp kavurduğu malümdur. Fakat bu bastalık bilhassa İngilterenin şima- hiş tahribat yapmış ve adanın 70 saki- ninden 67 si hasta olmuştur. Adada doktor da bulunmadığı için halk çok skıntı çekmiş ve yollar da kapalı ol- duğu için yardımlarına hiç bir doktor .| gitmemiştir. Ada sekenesi şimdi kendilerini dü- şünmiyen ve bir doktor göndermiyen |İngiltereden ayrılmağa karar vermiş- lermiş. İdare müdürüile muharrir arasında düello Paris Soir gazetesinin yazdığına muharrirlerinden Sereji Veber ile idare direktörü Mişel- $on arasanda zuhur eden bir ihtilâf, ara- larında bir hayli küfür teâti edildikten İsonra düelloya kadar dayanmıştır. Parisin Sen - Sir mevkiinde yapılan bu dücllonun en garib noktası şahid o- - |larak bulunan eski muhariblerden mil- yöner Skapininin büyük muharebede yaralanarak gözlerinin kör olmasıdır. Evvelce tâyin edildiği üzere iki mu » ğ hııııı yirmi beş metre mesafeden kı- hç ile düelle yapmışlardır. Düclle sa- hası çamurlu olduğu için bir çok defa- lar şahidler iki muhasım arasına girme- ige mecbur olmuşlardır. Neticede gaze- tenin idare direktörü muharriri kolun- dan yaralıyarak düelloyu kazanmış - tur. Fordun ilk ve son otomobili törlüğü yapan Hanri Fard'un bu defa 25 milyonuncu otomobilinin imali do- layısile büyük merasim yapılmıştır. 100 kadar davetli ilk ve son yapıl- miş olan otamobilleri takip ederek a- laya iştirâk etmişlerdir. 1903 senesin- ancak 1708 otomobil yapılmışken i- malât arttırılarak 1905 de yarım mik yona, 1924 de 10 milyona çıkmıştır. 1936 da 1,194,800 adet otomobil sa- tılmıştı de bir ümit, bir açılma ümidi taşımak- la beraber, gene her dakika korku ve emniyetsizlik verecek olan bir vaziye- tin ifadesinden, kâbusun devamından başka birşey değildir. Avrupayı yakım bir gelecekteki mu- .| kadderatile görmek isteyenler bu baro- linde İskoçyada küçük bir adada müt-| «Müuş» ta oturan bir arkadaşımız anlattı : «Hoşkan köyünden Bay Sait civar köylerden birine gi- diyordu. Bir dere içinde beş tane kurda rast geldi. Elin- de bir sopadan gayri silâhı yoktu. Fakat şaşırmadı, he- men beline bağlı bulunan uzun kuşağı çıkardı, hir ucunu elinden bırakmamak şartiyle öteki ucunu kurtların önü ne attı ve kuşağını sürükleye sürükleye yürümeye baş- ( s ÖZ ARASINDA T HERGÜN BİR FIKRA | Fenalık Raşit Rıza tiyatrasundan ayrılmış yeni bir tiyatro trupuş teşkil etmiş- ti. Kendisine lüzım gelen aktörleri seçerken Muammerc de haşvurmuş tu. — Muammer, benim tarafıma ge çer misin? Muammer, Raşidin yüzüne me - Tâl melül bakmıştı. — Raşitciğim, sen ömründe ben- den hiç bir fenalık gördün mü ? — Hayır.. — Bundan sonra fenalık edeceği- mi aklına getirir misin? — Hayır. — Öyleyse ne diye bana böyle bir fenalık yapmaya kalkarsın? * Beş dakikada 3 kilometre uzunlukta Makarna yiyen adam Uzun zaman- Janberi Amerika. | da bulunan - İtal yanlar arasında | bir makana ye me müsabakası | yapılmış — ve bu müsabakayı Av- Tiâ isminde bir a- “|dam kazanmıştır. Auria ağzını mas karna çıkaran bir boruya — uzatmış ve beş dakikada 3 kilometre 300 metre uzunluğunda makarna yemeğe Muvaffak olmuştur. hnncx olan bu miktar makarnayı sekiz sİ 33 senedenberi stomobil fabrika-|dakikada yemiştir. Dünyanın en lüks Sefiri Moskovaya tayin olunan yeni A- merikan elçisi Dayvis'in getirdiği süs lü ve gösterişli eşya herkesin hayreti- ni mucip olmuştur. Elçi daha Mosko- vaya gelmeden meşbur yorgancılar sefarethaneyi baştan başa ipek kumaş- larla döşemişlerdir. Elçinin eşyaları a» rasında 2 Stane buz dolabı bulunmak- tadır. Sefirin fazla lükse düşkün ol- ması, Rus efkârı umumiyesinde hoş karşılanmamıştır. metreye baksınlar: O, herşeyi göster - moeğe kifayet edecektir. Muhittin Birgen dan gidiyorlardı. tılar.» Aınerıkadakl Mahkemelerde Varyete Amerika mahkemelerinin birinde şu garip hâdise cereyan etmiştir: Bir varyete hey'eti suğa sola borç- İlandığı için alacakhları tarafından mah kemeye verilmiş. Mahkemede varyete hey'etini temsil eden zat, ortalıkta pa- ra ğ iyi iş yapılamadığı- na ileri sürmüş. Duvacılar ise varyete hey'etinin para kazanamamasının ar- tistlerinin kötü olduğundan ve iyi dans edemediklerinden ileri geldiğini söyle- mişler, bunun üzerine varyete heyfeti- nin mümessili: — Muhterem hey'eti hâkime de miş, artistlerimin fevkalâde dans ettik- lerini size ispat ederim! Reis, Boş bu- lunarak: — Nasıl ispat edersin? diye sorun- ca, samiin arasından 20 genç ve güzel kız fırlamış, derhal üstlerinden elbise- leri iki saniyede fırlatmışlar, mayolar- la meydana çıkarak dans etmeğe ko- yulmuşlar. Reis evvelâ bu hareketi durdurmak istemiş, fakat © sırada halk da dışar- dan güzel bir hava tutturmuş, kızlar o kadar güzel oynuyorlarmış ki ihıiyar reis ses çıkaramamış, sonunda halk ar- tistlere «Bis, biso diya bağırdığı za- man ©o da alkışlamış. Şimdi hasım taraf mahkeme hey"- eti hakkında dava açmış, chey'et kız- ların füsunu önünde — bitaraflıklarını kaybetti» diyorlarmış. Madam Robinne neye kızmış? Komedi Fransez tiyatrosu artistle- rinden Madam Robinne'i İstanbulda- ki tiyatro meraklıları da çok iyi tanır- lar. İşte bu Madam Robinne münek: kitlerden birine fevkalâde kızmış ve ona mütemadiyen söğüp sayıyormuş. Bir mecliste kendisine: — Bu adama niçin bu kadar kızı- yorsunuz. Geçenlerde sizin güzel oldu- ğunuzdan bahsediyordu! demişler. Madam Robinne büsbütün köpür- müş: — İşte o gündenberi kendisine da- rıldım yal demiş. Güzel olduğumdan bahsetmedi, hâlâ güzel olduğumdan bahsetti! ."l——_———_——'_—-——_—ı ; İSTER İNAN İSTER İNANMA! Jadı. Kurtlar kuşak ucu ile oynayarak adamın arkasın - Fakat adam köye yaklaşınca bağırdı, köylüler koşuştular, kurtlar kuşak ucunu bırakarak kaç Müuşlu arkadaşımız bir urgan parçası ile bir kurt sürü- sünü oyalamanın o havalide her gün görülen tabif ahval- den olduğunu söylemesine rağmen biz buna pek inan- madık, fakat ey okuyucu sen: 'STER İNAN İSTER İNANMA! Sözün Kı Elli sene sonra İamet Hulüsi Vak'a 1987 senesinde geçele — Bugün tam on sekiz yaştli? din çocuğum. Bilhassa senif ğ için sakladığım bazı antikâ v Onları şimdi birer birer güstert” Şu odayı görüyorsun yaz B duğu gibi duruyor. Hiç değiştirii tir. Evvelâ kapıdaki kilide bal dan elli sene evvel kilitler bü Anahtar deliklerinin geniş ol sebebi dışardan hizmetçilerin © gözetlemeleri içindi. Şimdi relim. Buna şemsiye derlerdi. da gör. Yağmurlu, çamurlu kullanırdık. O zamanlarda yollâf gamurlu idi. Otomobil geçti mi İf üstü başı çamur içinde kalırdı. yeyi otomobilin tekerleğine dül tar, kendimizi çamurdan korurduk | Bu resmi mi soruyorsun? Senift canın resmi,. 'Zavallı.. Harpte Mü ? diye soruyorsun.. Yok canım baff ğil, eğlencede öldü. Bir akşam patlamıştı. vallı amcana isabe hiş, müştü. Şu çantaya bak, ben n& bir birabhaneye gitsem, çantayı nıma alırdım. Merak ettins aç. Tentürdiyot şişesi, pamuk d zi var. Bunlar o zamanın eğlentt künleri için en lüzumlu şeylerdi- Boks eldivenlerine mi bakıy? Ben kullanırdım. Ringe çıkıp bakf tığım vaki değildi. Ama çok İ rardı. Tramvaya, tünele binel nemaya girerken ellerime takif Bunlarsız tramvaya tünele sinemaya girmenin imkânı oınu" Şu defteri al! Bir senelik tarti ve azarlık kaybı defteridir. dikkat et: Dört yüz seksen alti Gene o zamanlarda bakkallar fi tıda eksik vermeyi âdet edi! Bir de pazarlık vardı. Pazatlıktâ ma müşteri aldanırdı. Ben üşeniti bir sene hesaplamış ve bu neticeyt muştım. Bugün epey şey öğrem lum. Daha, daha da buna benzef İj ler var ama şimdilik kâfı.. Haydi $ hm da kapıyı tekrar kapayalım. Ismeı v vya ar;u.nl' hâl 4 — Arjantin ve Bol nelerdenberi süren ve uzun sebep olan şey nedir? 2 — Yıldırm Beyazıt hangi doğmuş, hangi yılda tahta geçmi$i boli harbimi hangi yılda yapmış: mürlenk ile hangi yılda çerpışmi$i yaşında ölmüş! 3 — Sicilyadaki meşhur Etnâ nardağının yüksekliği ne kadardi? | (Cevapları Y! * Dünkü Suallerin ('evıılııı. 1 — İrlândanın genişliği 84, 394 iomatredir. İrlânda adasında 4Af insan yaşar. 2 — George Grabam meşhur Hİ makine mühendislerinden ve m dör bir saatçidir. /675 derdoğmu$. de ölmüştür. 3 — Çinde mabut isim (Fo) dur. İsveçte bir hâdise | İsveçte meşhur bir üniversit€ İj fesörü hakkında kadınlar 3 cuma geçmişler, ve adamcağızi ettiği ruhiyat kürsüsünden — / mecbur bırakmışlardır. Bu hü sebebi şudur: Profesör bir gün kadın ruhunu tahlil ederken - bif anlatmış ve bu münasebetle — İki genç sevişiyorlarmışı sevgilisini, kıskandırmak için: rim demiş, bu gece dünyanın et kızıyla rüyada nikâh kıydırdım-” Kız derbal helecanla sormu$' kâhtan sonra bahtiyar olduk © Budaya p