9 Şubat 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

9 Şubat 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

l_îadm saçlar sinde gürü (Baştarafı 1 inci sayfada) Bu elektrik cihazları erin haiz bulun şartları gösteren bir okunup ta, Mec- ne arzedilmesile Adalı Avni nin yerinden fırlaması bir oldu. Onun bu makinelerin muayene tarzlarına jti razından sonra da, Mustafa Şevket ba- rut kesildi: — Efendim, dedi, bu talimatname - nin sekizinci maddesi bir acaip... O madde, andülâsyon makinelerini kull» hacakları, «Malümatı fenniyes sahibi cl mıya mecbur ediyor.. «Malümatı fenni- ye» terkibi çok şümullü... Acaba, ondü- lâsyon makinelerini kullanacak olan - lar, mihanikten, hikmetten, kimyadan imtihana mt çekilecekler? Yani artık berberlerden fakülte diplamosı mı is - lenilecek? a * Mecliste aza olan dört Bayana bakı- yorum. Hiç birisi ses çıkarmıyor. Vu- kufları dahilinde olan bu mevzuda bi- le münakaşaya karışmamalarına bakın ©: — Acaba, diyorum, Meclise aza seçi- lirken, hiç konuşmıyacaklarını, taah - hüt mü ettiler? Fakat berberlik bahsi, erkek azaları hatipleştirdi. Mazbata muharririnden sonra, Galip Bahtiyar, Mustafa Şevke- te cevap verdi. Ve: — Efendim, dedi, ondülâsyon, kadın ları an en zarif taraflarına yapılan mühim bir ameliyedir. Ondülâsyon ya | ” n başlarına gelenleri sık Z. Saçları yanan bir kadı davranmamız şarttır. Mustafa Şevket altta kalmıyor: — Hassas davranmıyalım diyen kim? Fakat şu berberlerin «malümatı fenni- ye» sahibi olmaları hakkındaki şart çok O şart hafifletilmezse, kadınları zın saçları ondülüsyonsuz kalır!. Galip Bahtiyar gene cevab yetiştiri- — «Malümatı fenniye» den maksat, © âletleri kullanmaya yetecek ihtisas- tır! Hayvan nalı çivileyenlerden bile eh liyet vesikası soruluyor da, kadın saçı kıvıranlardan sorulmaz mı? Şoförlerden ehliyetname iştiyoruz. Direksiyon kullanmak hayatf bir me- sele de, kadın saçı kıvıran âleti kullan mak hayati bir mesele değil mi? Azalardan Fuat te, Galip Bahtiyara hücum ediyor: — Berberlerin bir mektebi yok mu? O mektepten diploma alanlaraı dükkân açmak müsaâdesi vermiyor muyuz? O diplomayı alanların ehliyetleri gayri- kâfi midir? Eğer öyle ise, belediyenin vazifesini yapmadığı neticesine varıl- ? Bana kalırsa, bu vaziyet kar- apılması (âzım gelen şey, o mektebin ıslah edilmesidir. Ben, ora- da, kadın saçlarını kıvırmasımı öğrete- cek bir kurs açılmasını teklif ediyorum. Bu işi başka türlü kıvıramayız.. Bir başka âza da ayni fikirde — Doğrudur, diyor... Bugün diya- termi âleti kullanan diş tabiplerinden bile ehliyet vesikası isteniyor. Ve yük sek mektep mezunu olan diş tabipleri, ı üç ay, bir amele gibi staj görüyor lar. Berberler için de bir kurs açılma- siparane müdafaaya devam ediyor: de aksini söylemiyoruz ki? zla şümullü buluyortar. Halbu- syon makinesi kulianacak bir berberin, izalasyoanu, voltu, kuranı bilmesi şarttır. Biz buna «malümatı fenniye» diyoruz.. Ona «malümatı fenniye» deni! « mez! kelime için münakaşa etmiye değiştiririz. ; — Hayır... Bu işte «malümatı fenni- yer lâzımdır. Öndülüsyonculuk. saç sa eye benzemez. Bu işi yanan e berber dükkânı denil - miyor. Bu işi yapanlar «berbere sayı!- mıyor. Öndülâsyon yapan miülesseseler «Güzellik enstitüsü» ismini taşıyorlar. “aç kıvıranlar da: «Biz filân mektep - ı Şehir Mecli- İtü kopardı diye böbürlenip duruyorlar. B'r vırmak için, hasta muayene &len ci sınıf bir mütehassıstan fazla para is- #iyorlar. En meşhur doktor ar, bir vizi telerine 3 liya alıyorlar. Flalbuki meç hul bir saç operatörü, 7 - 8 Tirayı gör Meden maşaya el sürmüyon Ru yet karşısında onların B niye» sahibi olmalarını İi kımız yok mu? — © takdirde, kadınlarımızın saçla- rı perişan olur! — Varsın olsun... Onların h: bize zerafetlerinden elzemdir. O kı 'AZİ matı fen meye hak- $ lâs rast gele her . Bu işi yapanların çok usta olmaları lâzımdır. Bazı saçlar 20 | voltla kıvrılır. lbuki 20 volt b .| saçları cayır cayır yakar. Saçların husuriyetlerini sezemiyecek olan © kırk yerinden ateş püsküren ine leri değil, alelâde saç maşalarını bile e | teslim edemeyiz. Yanımda oturan arkadaş gülüyor: »— Eğer ondülüsyon yapacak berber lerden bu ağır şartlar istenirse, bayan larımızın zülüfleri perişan olacak de - mektir. Şimdi zavallıların saçları sey- riyordur! * Galip Bahtiyar gene kalkıyor: — Efendim... Bu «malümatı fenni - ye» kelimesinden korkmayın... Onu kaldırır, yerine yumuşak birşey koya - rız ! — Mesele kelime meselesi değil... — Kel!meyle beraber keyfiyet te de Ülşir, kemiyet te... Adah Avni, talimafnamenin, icap e- den şekilde tadili için, encümene iade- sini istiyor. Bu teklif reye konulup mu vafık görülüyor. Arkadaşım soruyor : — Adalı Avninin saçlarındaki kıvır ciklik sun"? mi öersin ? — Zannetmem ! — O halde neden ondülüsyoncular- dan çok canı yanmış gibi konuşuyor?.. Baksana, kadınlar bile şikâyet etmiyor lar, fakat o ateş püskürüyor! — Föğer evliyse, ondülâsyonun cere - mesini çekiyordur da ondan'. Naci Sadullah Küçük Antanta yeni (Baştarafı 1 inci sayfada) aralarında ayrı ayrı iki taraflı misak- lar aktedeceklerdir. Ayni haberlere gö re âkit devletler bu suretle Küçük An !Lnnt misakının bazı tahdidalından kur- | tulacaklardır. Rumen Başvekili Tatareskonun ya - kında Praga gelerek bu mesele hakkın da müzakerelerde bulunacağı söylen - mektedir. 'Tahdidat kalktığı takdirde, Antanta mensup devletler siyasi hareketlerin - de daha serbest olacak ve sırf kendi memleketleri menfaatine uygun iki ta raflı anlaşmalar yapabileceklerdir. “ İspanyaya giden Çocuklarımızı İade edinl ,, Londra, 8 (A.A.) — Daily Herald ga zetesinin itimada şayan bir membadan öğrendiğine göre bundan bir iki hafta evvel halk Dusseldorf sokaklarında te; zahüratta bulunarak: «İspanyaya gidet çocuklarımızı iade edin!e diye bağırmış rdır. | ten mezunuz, Berber değil, oprratör!e SON POSTA Grip salgınlarına Sebep güneşteki Lekelermiş! (Baş tarafı 1 inci sayfada) lerdi. Bereket versin ki bugünkü fen-| ni terakkiyat bizi bu kabil âfetlerden | mehmaimken muhafaza edebiliyor da, tehlikelerin tesiri iptidai zamanlardaki gibi müthiş olmuyor. İde görülmemiş fırtınalar — kıyıları dö- verken, Amerikada da, tuğyanlar, fe- İyezanlar kasabaları sular altında bıra- kıyor. Bu da yetişmemiş gibi, dehşetli bir grip salgını Avrupayı baştan başa istilâ etmiş bulunuyor. Acaba, bu fırtı- nalar, sağanaklar, feyevanlarla, grip hastalığının bir münasebet ve alâkası yok mu? 1918 de böyle müthiş bir grip sal- gini ortalığı allak bullak ettiği sralar- da gene Sam amcanın dünyasında feyezanlar olmuş, gene Ayvrupa sahil- lerini müthiş dalgalar dövmüşlerdi. Ve © zaman da güneşte bugün gördüğü- müz lekelerin ayni mevcuttu. Şunu da söyliyeyim ki sebepleri il- mi bir surette izah edilememiş olmak- la beraber güneşte bu malüm lekeler ne zaman görülmüşse, dünyada da fırtınalar, zelzeleler, ve felâketler ol |muştur. Şimdi siz bu lekelerin nelerden iba- ret olduğunu soracaksınız. Yüzde yüz bir cevap vermeğe imkân olmamakla İberaber nazariyelere istinaden bunu şu suüretle izah etmek kabil olmakta- dır: Malümdur ki, güneş de bütün di- İğer cisimler gibi gitgide soğumaktar İdır. İşte bu soğuma esnasında zuban halinde olan güneş, bazı bulranlar, ba-| zi sıkışmalar geçirir. Bu buhranlar hı bulur. İşte bu gölge ve lekeler de bu buhranlı zamanlarda görünür. Ben 1905 denberi güneşi ilk defa olmak ü- zere bu kadar sıkıntılı gördüm. Güneşin resmini aldım, — hesapla- dım ve bu lekelerin 150,000 kilomet- reden uzun olduğunu — müşahede et- tim. Bu uzunluk ise şimdiye kadar hiç vaki olmamıştır. İşte kürciarz güneşin lekeleri yü- zünden bu vaziyetlere maruz kalmak- tadır. Aradaki azim mesalelere — vağ- men güneş hastalığını bize de geçir- mektedir. Cene böyle buhranlı anlarda puslaların — işlemediği, — kutüplerdeki şafakların gayri muntazam olduğu gö rülmüştür. Dünyadakı gıda bok lığu — bu lekelerle — alâkadardır. Güneşle buğdayın münasebetleri — bir türlü anlaşılmamış - olmasına rağmen, tecrübeler bu iki şey arasında muhak- kak surette bir münasebetin mevcudi- yetini ispat etmiştir. Yalmız bu kadar mı? Hindistanda- ki kıtlıkların, İsceberglerin denize in jmelerinii an derilerinin iyiliğinin veya kötül hep bu lekelerle a- lâkadar olduğu anlaşılmıştır. Güneşin neşrettiği elektrik bu su- retle küremize de tesir - etmektedir, |Grenviç rasathanesinde, güneşin kuv- | Bir veçhe veriliğyormuş vetile, radyoda kısa dalgalardaki sesin kaybolması hâdisesi olan pading ara. aında sıkı bir münasebet —görülmüş. tür.» « Bu işde Azambujo'dan — daha ileri gidenler, içtimat ve siyasi hâdiseleri de güneşe bağlayanlar vardır. Bu kadarı belki fazladır. Fakat pro- fesör Azambujo 1918 deki grip salgı- nının da güneş ve onun Cosmigue te- sirlerinden ileri geldiği hakkındaki Pa- ris rasathane müdürü Ernest Esclay- gen'in mütaleasını reddetmemiş: — Çok muhtemeldir. ki, dünyayı birbirine katan güneş; grip hastalığı- mın herhangi bir suretle doğrudan doğ- ruya veya dolayısile sebebi olsun de- miştir. Biz okuyucularımıza bu münase- betle şu kısa ve hayırlı haberi de vere- im: 1938 ve 1939 senelerinde, artık güneş sıkıntıdan kurtulmağa başlaya- caktır. O zaman felâketler, Afetler a« Bakınız bugün Avrupa sahillerin- on bir senede bir kere haddi azamiyi| zalacaktır, grip de tahribat yapmıya- caktır. v “Son Posta,,nın Suriye mektupları (Baştarafı 1 inci sayfada) Fakat, zayıf sesler, tıpkı, büyük fır- lardan sonra denizin üstünd da'lgalar gibi. ( Fransız ve İng aleler, mütalealar ve hâva dislerin naklinden ib: tir. Hemen ek- serisi de Fransız gazetelerinde Türkiye aleyhindeki neşriyattan ibarettir. Şamda efkârı işgal edemiyen bir hâ- dise olmak üzere Denizyolları idaresi- nin yakında seferlerini İskenderuna ka dar uzatacağı hakkında dün gelmiş o - lan haberler etrafındaki dedikoduları zikredebilirim. Bu haber, burada türlü türlü tefsire uğrayor: Büyük bir kasım Suriyeli, bundan gayet memnundur. Gazeteler bittabi kızıyorlar. «Meğerse Türkler, dünden hazırmışlar. Daha Ce- nevre itilâfının mürekkebi kurumadan hemen İskenderuna deniz hattı kurma ya karar verdiler.» diyorlar. İlk postayı yapacak olan geminin bir de Türk heyeti ve Türk misafiri ge tireceğinden bahseden bir diğer gazete de: «Görüyorsunuz ya, Türkler İskende- runu artık kendi evleri imiş gibi telâk- ki ediyorlar ve buraya heyetler gönde- riyorlar!» diyor. Başka bir gazete de diyar ki: «Bu Haberlerin delâlet ettiği mânaya göre meğer Sancak meselesi, bır San- cak meselesi değil, bir Türkiye mesele- si imiş!» Bununla beraber bütün bu aleyhda- âme neşriyata halk hakikaten alâka - sızlıkla mukabele ediyor. sıcak memleketlerin insanları , Suriye! ler de ateşli, münakaşacı, havadis tef- siri meraklısı olurlar. Gazeteleri oku - , bunlara dair aralarında konuşu y , hararetli münakaşalar yapıyor lar, fakat Türkiye aleyhindek! neşriyat üzerinde hiç durmuyorlar. El'eyyam gazetesinin Suriyeye bir tayyare filosu hediye etmek üzere aç- tığı iane üç bin Suriye lirasıni bulduk- ta sonra durdu. Artık iane veren kal- madı. Suüriye gibi paralı bir memleket- te her gün gazetenin mütemadi propa- ganda ile toplayabildiği paranın bu ka- dar olması hakikaten dikkate değer. Dün bu gazete, başka memleketlerde iane İle neler yapıldığından bahseder- ken Türkiyede Tayyare cemiyetinin şimdiye kadar orduya 200 tayyare ver- diğini, Mısırda altı tayyare parası top landığını, İrakta da on iki tayyarenin bedeli toplanımış bulunduğunu söyle - dikten sonra : «Suriyede toplanan bu para ile tay- yarenin pervanesi, yahut bir kanadın yarısı bile satın alımamaz! Bu ne hal!» diye feryat ediyor. Bugün bir Suriyeli ile konuşuyor - duk. Söz bu tayyare ianesine geçince dedi ki: — Hele dur, bakalım, Suriye, Surı- olsun... Tayyareyi ondan sonra dü- mürüz. Sorsam, bu fikri ayni tarzda ifade e- decek olan Suriyelinin Sayısı hesaba elmez! n İrakta memnuniyet Kahire, & — Anadolu Ajansının hu- susi muhabiri bildiriyor: Gazeteler Bağdattan aldıklar: aşağı- daki haberi neşretmektedirler: Sancak meselesinde Türkler ile A - raplar arasında münaferet çıkmış olma sından dolayı yese müş olan İrak efkârı umumiyesi Cenevrede elde edi- len sureti halden fevkalâde memnun olmuştur. Siyasi mahafilde beyan olufıduğung göre, Türkiye Cumhuriyeti ile Arap milletleri arasında dostane ve samimi olan münasebat ecnebi propagandası ile soğutulmuştur. Bu propaganda her &n daha ziyade sıkılaşmakta olan bu. bağların gevşemesinde menfaatları o - lanlar tarafından yapılmıştır. Sancak dersinden istifade Ayni mahafilde, yakın şarkın en kud retli devleti olan Kamâlist Türkiye ile dost ve kardeşlik münasebetleri ida- me etmekte alâkadar olan Araplar için bu Sancak dersinden istifade edilmiş ol ması temenni edilimektedir. Ecnebi propagandası Diğer taraftan entellektüei mahafii de, Arap âlemi için takip olunacak ye- gâne siyaset yalnız ecnebi siyaset bo- lyuıdunığundıu değil, fakat eenebi pro| Pa pagandasının tesirinden de kurtulmak olduğunu, çünkü bu propaganda perdü -| arkasından yapıldığı için daha muzif lemektedir. Türkler ve Araplar Trak e t umumiyesi Şi dır ki, Türkler ile Araplar arasında hi bir vakit münaferet meveut olmamış" tır. Ve bunu Araplara ait olmıyan mefi faatlere hizmet için birtakım politika” cılar yaratmıştır. Şekip Aslan niçin lisanımı değiştirdi ? Kahire, 8& (A.A.)— Anadolu Ajansı nın hususi muhabiri bildiri Şimdi siyasi hayattan çekilmiş olal Suriyeli bir devlet adamı Şekip Arsla- nın bir Kahire gazetesine yaptığı beyâ natı mevzuu bahsederek demiştir ki: «Şekip Aslanın kullandığı lisardan hayrete düştüm. Hususiyle ki daha ge çenlerde Türkleri ve Türkiyeyi met ve sena ediyordu. Herhalde Şekip Aslanın düşüncelerindeki bu değişiklik hıç le araştırmak istemediğim bir sebepten ileri gelmiş olacak. Sancak kat'iyyen Türktür Ankara hükümetinin Sancak mese * lesindeki fikirleri - ki Şekip Aslan an- laşılmaz diye tavsif ediyı mamiyle anlaşıtacak mah kü Sancak halkı kat'iyyen itiraz kabul etmerz. riçte oturan Türkle « ları fena muamelelere bulunmamış ve bunu ancak İskenderun ve Antakvada otu * ran Türkler hakkında yapmış olduğu" ma dair Şekip Aslanın ileri sürdüğü id- diaya gelince bu mesele hakkında 'Türk matbuatının bu mevzu etrafında ki neşriyatını göstermek kâfidir. Mübadele meselesi Şekip Aslan halk arasında mübadele yapılmasını terviç ediyor. Bu kabili tat dir. Tecrübe bunu göstermiş: Ğ ma pek bahalıya mal olan bu hatâyı tekrarlamak akıl kârı değil- dir. olduğunu ürktür. Bu rin maruz kaldı! asla protestoda Türkiyedeki ekalliyetler Türkiyede oturan ekailiyetlerin mü- temadiyen bir tazyik siyasetine maruz bulunduklarını söylemek ise red ve cerhedilmesi icap eden bethahane bir iddiadır. 'Tek çıkar yol Sancak meselesi bugün halledilmi$ bulunuyor. Biz Suriyeliler için takip o- hunacak tek bir siyaset vandır: Türk kardeşlerimizle fevkalâde iyl geçinmek ve bize zarardan başka bir şey getirmiyecek olan propagandalara âlet olmaktan vazgeçmek.» Müşahitlerin ziyaretleri Berut, & (A.A.) — Milletler Cemi- yeti müşahitleri Sancaktan buraya ıel mislerdir. Fransız fevkalüde komiseri- ni ziyaret edecekler ve sonra da Suriye Reisicumhuru ile görüşmek üzere Şa- ma gideceklerdir. Bu ziyaretleri müte- akıp tekrar İskenderuna döneceklerdir. Ukranyada isyan çıkmış Paris 8 (Hususi) — Daily Teles graf gazetesine nazaran, Sovyetler Bir- liğini Ukranya eyaletinde isyan çık” miş ve eyaletin askeri kumandanı Duhaçevski gözden düşmüştür. Duha çevskinin Moskovaya - çağırıldığı da söylenmektedil. Bir suikast Londra 8 (Hususi) — Moskovar dan Daily Ekspres gazetesine bildiril- diğine göre; Radek, Sokolnikof ve di- ğer 15 arkadaşlarının muhakemesi ee masında müddeiamumt bulunan V şinskiye karşı suikast yapılmıştır. Sulkastcılar, otomobille nin civar bir mahallesine giden Vişine- kiryin arabasına bomba atmışlardır. O- tomobil kısmen tahrip edilmişse dt Vişinekiye hiç bir şey olmamıştır. " Kaçmağa muvaffak olan suikastçır lar aranmaktadır. İngiliz Kralının hesapları Londra, 8 (AA.) — Kralın hesabatır nı tetkik etmek üzere bütün partilerifi parlementodaki mümessillerinden mü- rekkep hususi bir komite teşekkü! ede” rek gizli müzakerelerde bulunacaktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: