— İKİNCİ Elindeki telefon ahizesini sımsıkı tutarak Çarın kulağına ihtilâleilerin gürültüleri ve silâh sesleri gelmeki: idi, bir ses k tahtından ferağat ediniz!,, dedi —Ne oluyoruz?.. Burada, ne işimiz var). Demişti... Lokomotifteki memurlar, çarın yanına gelmişler; ellerindeki em- ri göstermişler; — Demanın emrile, burada bekliye- beğiz. Diye cevap vermişlerdi. Ayni za - manda, trenin etrafı, ihtlâleilerle çev- rilmişti Çar, artık kendine çarpan felâket dalgasının ilk şesmetini idrak etmişti. Vaziyeti düzeltmek ümidi ile telefona sarılmış.. Doma meclisi reisini istiye - rek: — Meclisin istediği her türlü mü - saadeyi bahşetmiye hazırım, Demişti. Fakat, cevap gecikmişti... Elindeki telefon ahizesini sımsıkı tutam çarın kulağına, ihwlâlcilerin gürültüleri ve silâh “ sesleri gelmekte idi... Böylece “bir kaç dakika geçtikten sonra, mikto- fon cızırdamış; prüzlü bir ses, şu c€- vabı vermişti: — Artık, müsaadelerden bahsetmek zamanı geçmiştir. Çarlık taç ve tah - tından, ferağat etmeniz elzemdir. Çarın eli, büsbütün titremişti. Ren- gi, sapsarı kesilmişti. Sessizce ahizeyi bırakivermişti. Elini buz gibi alnından getirmiş: — Aldatıldım . Demişti. Aleksanda Fecdoruvna'nın talihsiz kocası, vagon pencerelerinin perdele- rini kendi elile indirmiş; bir köşeye çe- kilmişti. Ne yapacağını düşünmek is- temişti... Fakat; rargâh yapmış olan ihtilâlcilerin gü - rültüsü arasında sükün ve itidal ile düşünmek mümkün değildi, istasyon binasını ka- Bir aralık, yaverlerinden birini gön- dermiş; vagon. etrafında toplanan a- damladın dağıtılmasınt.. ve sarhoş! kahkahalarının oradan uzaklaştırılma» işti, Fakat; kulağına, şu acı ses gelmişti.: — Senelerce.. ve amrlarca.. saray içti, ve saray güldü... Şimdi de, sıra bize geldi... Yaşasın, votka... Hah, hah. haaay... Bu söz ve bu kahkaha, haksız de- gildi... Senelerce, ve asırlarca aç, sefil, kırbaç altında inim inim inleyen halk, artık talih ve kaderin bükülen çehresi karşısında tabiidir ki, içecek.. gülecek.. ve, eğlenecekdi. 15 Mart 1917 Bu akşam geç vakit (Psikof) a gelen ( Doma meclisi Y nin murahhasları, gece yarısına doğru çarın vagonuna girmişler; meclis tarafından hazirlan- miş olan (İcragatname)yi göstermiş - lerdi. Çar, sükünetini güçlükl4 muhafaza ederek bu kâğıdı okuduktan sonra; — Pekâlâ.. yerime birini tayin ede- yim. Ben çekileyim. Demişti... Fakat murahhas heyeti şu cevabi vermişti: — Bilâkaydüşart istifa etmeniz Jâ- am. Milletin azmi, biç bir şeyle tagyir edilemez. Çar, başımı eğmişti... mış.. sessizce, o kâğıdı imza etmişti. Ve sonra, derin derin içini çekerek, şu acı sözü, bir daha tekrar eylemişti: — Aldatıldım! Ve.. o anda gözü saate ilişmişti... Saat; 11 itam 13 dakika geçmişti, * Tuhaf tesadüf... (Car, İkinci Nikola); Pskofda bü nof) ların sarayına getirilmişti. bu ee imza eder ek: Ceketinin | müzlüm bir âkibete doğru sürüklendi- göğsündeki sol cebinden altm üzerine) ğini mine İşlemeli kurşun kalemini çıkar *)o halde, o vaziyette idi. SON POSTA SÜMER YILDIZI göle» 4 KISIM — endisine “Çarlık taç ve — Aldatıldım!.. Derken; (Çariçe, Aleksandra Fee- doruvna) da, sarayı imparatoride, hu- susi dairesinin küçük bir salonunda, çocuklarından mürekkep bir grupun Sama tereddütle sordu: — Nâraştan korküyor musun? — Hayır.. — Ondan çok bahsediyorsun?.. — Sumerde herkes ondan bahsedi- ortasında oturuyor; derin derin düşür yor da. nüyordu. — Ben hiç duymadım. Kızları, sağında solunda duruyor; | — Siz yerlilerle temas etmemişsi » hayatınm tek ümidi ve tek yıldızı olan İpiz! oğlu (Aleksi) de dizlerinin üzerinde bulunuyordu... Kapının dibinde, dev cüsseli, ve kazak elbiseli bir adam gö- rünüyordu. Bu adam, esasen bir gemi-! — Yerliler Nâraşı çok severler mi? — Tanrı gibi tapazlar ona. Konuşma bitmişti, Yol gittikçe uzuyordu. ci idi. Adına (Derevenko) denilirdi. Sama: Bu adamın vazifesi; bir saniye bilel — Daha gidecek miyiz? diye sordu. (Aleksi)den ayrlmamak.. (Rusyanm| Maya: müstakbel çarı)ndan bir an bile gözünü| (o — Geldiğimiz yolun bir misli daha. ayırmamak.. bu mini mini çar namze-| (Diye mırıldandı. dini - yürürken yorulmaması için - dai-| o Sama: ma kucağımda taşımaktan ibaretti. — O halde ben döneyim, dedi, sana Vakit, gece yansım bir kaç dakika| başka bir gün gelirim. Yolun bu kadar geçmişti... Çariçe, göğsüne bastırdığı| uzun olduğunu bilseydim, çoktan geri Aleksiye: dönerdim. — Çok rica ederim. hastalanacak -| © — Başka bir dileğin var mı? sın, Hadi, git yat. — Konuşacağımız şeylerin hepsini Demişti. Çocuk, “yalvarır gibi birİkonuştuk. Demek ne zaman istersem, sesle: bana yardım edeceksin, öyle mi? — Madam!.. Bu gece yatmak iste“| © — Şüphesiz, mellâ! Ben her zaman miyorum... Müsaade ediniz. Biraz dar|size hizmet etmek isterim, ha yanınızda kalayım, Sama gülerek ilâve etti: Diye cevap vermişti. — (Geyik adam) sahiden ben mi - Çariçe, süküt etti. Çocuğun bu söz-|yim.. acaba? İçime garip bir şüphe İleri, salonun sessizliği içinde, bir mar) soktun, Mayaf tem havası gibi aksetmişti. Cüce sihirbaz cevap vardi: Aleksandra, ana şelkatinin verdiği| — Prenses bir daha size resimle bir endişe ile gözlerini duvarlarda gez-İbir şey soracak olursa, derhal yere bir dirmişti. Gözleri, birdenbire karşı du-| geyik şekli çiziniz! vardaki bir halıya ilişmiş.. bütün vü-| — Sonra?.. cudü, bir anda titremişti. — Prensesin yüzü derhal göldüğünü Bu halı. sabık çar Aleksandre, Fran-İve sizinle konuşmağa başladığını gö- sa hükümeti tarafından hediye olarak| şeceksiniz! Bu Grsatr kaçırmayınız. gönderilmişti. Üzerindeki resim de,|mellâ! bir Fransız ressamının meşbur bir tab- losundan kopye edilmişti. Resmin mevzuu, şu idi; — Mari İAntuvanet.. ve çocukları... Mari Antu vanet; Fransanın bu kötü ve talihli kra İliçesi, şahane bir vaziyette oturuyor. İçocuklarından biri kucağında bukumu- yor. ötekiler de, omuz başlarında di ruyordu. Çariçenin gözleri, bu gurup üzerin- de temerküz eder etmez; birdenbire vücudü ürpermişti. Kucağında oturan Aleksi, bunu hiş- setmişti, Başını kaldınp annesinin yü- züne bakarak : — Ne olüyorsunuz, madam.. yok- sa, siz de hasta mısınız?.. Demişti. Çocuğun hu masumane sözleri, çe — Hangi fırsatı?.. — Gudeanın kızını almak fırsatını... ... Sihirbaz cücenin odasında... İhtiyar Maya evine döner dönmez cücelerden birine sordu: — Tunçay uyandı pa? — Hayır, Mayal Hâlâ uyuyor. — (Ni) in yarası nasıl oldu? — Hâlâ kapanmadı, Maya.l — (Sumer)le kavga ediyorlar mı? — (Ni) yaralandığı gündenberi (Sumer)in yanma #okulmuyor. İhtiyar sihirbaz, uşağına bir giyik boynuzu uzattı: — Bunun içindeki ila (Nil)in ya- riçeye daha ziyade istirap o vermişti. Bir Doktorun Kimbilir nasıl bir hisle; Günlük Cuma, — Şu hehiyr, hiç sevmiyorum. Ya- Notlarından © Tin onu kaldırtayım. Diye mukabele etmişti, Acaba, şu anda, ona bir sual sorsa- lar; — Niçin?.. Deseler.. ne cevap verecekti). Çariçe hiç süphesiz ki, Mari Antu- vanet ile kendi hayat ve mukadderatı arasında bir münasebet görmekte idi... Bu bedbaht Fransa kraliçesi, kocası 16 ıncı Luinin taç ve tahtı sarsılırken Ergenlik - Bülüğ ve bülüğ devrinden sonra erkek ve genç kızların yüzlerinde Sik sik kıp - mızı ergenlik denilen taneler görülüyor, Gerek genç kızlar ve gerekse erkekler Öerçt kati bir üç yokum da ak ispirto Ne eter tedarik edip MÜserİ miktarda Birbirine karıştınp cide edilen tuhtan günde iki defa sabah ve aişam birer pamuk parçasını bu mahlüile ilâtıp yü. zün her târafına iyice sürmekle çok iyi neticeler elde edilmektedir. Genç erkek ve genç kızlara tavsiye Gierik. Saf İspirto ile eterin miktari yöyle ola caktır, 10 g. Kther Dur 10 g. Biher Pur (9) Bu notları kesip saklaymız, Yahut bir albüme yapıştırıp kolleksiyon. yapımız. Sıkıntı zamanımızda bu motlar bir dekter gibi imdadınıza yetişebilir. hissetmisti. İşte simdi kendisi de; Sonra. hayatlarının şekli de, ayni istikameti takip etmekte idi. Mari An- tuvanet, o (Toton) ların sarayından Fransanın (Versay) sarayına gel - mişti, O da; (Hes) prensliğinin mü -|| tevazi şatosundan, ortodoks çarlığın haşmet ve azametini gösteren (Roma- extere (Arkası var) Cüce sihirbaz Samaya: “ kızını almak fırsatını kaçırma.,, dedi İn. Akşam neşriyatı: re Celâl Cengiz Gudeanın — Bu geyik seni nereye götürüyor yorum. — Göklere çıkarmak istiyor.. güy? Sihirbazın bizmetçisi ilâcı aldı. kızım Tunçay orada yaşıyormuş. «3 — Tunçay bugünde uyanmazsa|na kızını göstereceğimin diyor. tasıma sür.. çabuk iyileşeceğini sanı - ne yapacağız? — Neden çıkmıyorsun göklere?” İhtiyar sihirbaz bir boynuz daha u-| — Korkuyorum. ve çarçabuk uyt” zattı: nıyorum. Bir daha gözüme uyku gir * — Bunu da Tunçayın burnuna sü -|miyor. Uyuklasam bile etlerimi dişin” | rersin! Çabuk uyanır.. le ısırıp canımı yakıyorum. Uyum# Cüce boynuzları alıp gitti. mamak için.. (Arkası yarın) Bu konuşmadan mağaradaki yılan-|-———- amma A A Aİ lardan ikisinin kavga ettiği anlaşııyor- Nöbetci du. İhtiyar Maya kendi keridine söylen | Zezaneler Bu geceki nöbetçi eczaneler şunlardır: di: — Yılanlarım Tunçayı kıskanmıya (| İstanbal eihetindekller: başladılar. Onları Tunçayın yanından tâksarayda: (Şere, Beyamtta; (Asa ” ayırmalıyım, (Sumer) O Tunçaya çok || dor). Penerda Giüzemeddin). Yemeni alıştı, Fakat, (Nil) de ne kadar dişi me- |) 24200: «Mann, Kemere me rakhsı imiş. Mütemadiyen o Tunçaya a iü başırda: (İ, Hakkı). Byüpte: (Arif Be- saldırıyor. (Sumer) olmasa Tunçayın!İ gir. #minönünde: Odehmet Kizim). hali harap. İnsanlar bile (Sumer) ka- Alemdârda: (Sırı Asım). Küçükpazar - dar vefalı değiller, Tunçayı bir ana gi-İİ da: Oiecati Ahmeti. Bakırköyünde: (Hi- bi koruyor şu hayvancık... Besbelli! ilân. onun gözü görmediğini o da anlamış! || Beyoğlu cihetindekiler: Zavallı Tunçay! Ne talihsiz bir kız -(| İztikisi caddesinde: (Galatasaray), Tü- mış. Bugün Samayı dinledikten sonra || »elbaşmda: (Matkoviç). Gnlatada: CYe- ona biraz daha acımağa başladım. Nâ-/f e). e raşın dönmiyeceğinden emin olsam, i Tunçayı Samaya teslim ederdim. Fa- kat, Nöraş... Yıldırımlardan ve kasır galardan daha korkunç olan bu adam dönünce beni (Ölüm kuyusu) na a - tar diye korkuyorum. Zavalh ( Tan zer) i de bu yüzden oraya atan o de gil midir? Hayır.. hayır.. ben Nâraş - tan korkarım... Tunçayı yılanlar ma- ğarasından çıkaracak kadar cesaretim olsaydı, Sumerde csir gibi yaşamaz “ dım. Üsküdarda: (İmrahor), Sariyerde: (Nu- r). Büyükadada: (Halk); Heybelide: (Tansaş). RADYO Bugünkü Program 5 - Şubat - 937 - Cuma ISTANBUL Özin neşriyala: 1230: Plükla Türk musikisi, 12.50: HAYs dis. 13.05 Muhtelif plik neşriyatı, ... Gökte dolaşan adam. İhtiyar sihirbaz odadinm kapısını açtı. — Ah... Taner.. sen misir?, Mayanın ağzı bir karış açık kalmış- 1530: Plâkla dans musikisi, 79,30; Spof müsahabeleri: Eşref Şe17k,20: Vedi Riza ve arkadaşları tarafından Türk mastkösi ve hal şarkıları, 2050: Bay Ömer Rıza tarafındad arapça havadis, 20,45 Cemmi Kümll ve arks” daşları taralından Türk musikisi we bel£ şarkıları, saat ayarı, 215. Ozkestzn, 2210: Ajans ve borsa haberleri, 2230: Plökla 50“ Kapının önünde Tünçayın bebasi duruyordu. Taner: — Neden hayret ettin, Muya? dedi. Seni çoktünberi görmek istiyordum: Begün yolum bursya düştü.. kapım çaldım. Vaktin varsa biraz konuşa - km? Ilar, opera ve operet parçaları, Maya, Taner'e yer gösterdi: BUKREŞ . — Kohuşalım, talihsiz Babal Ne) 1835: Öperadan nakil, 2145; Fransa, Bo” derdin var bakalım?... manşa ve Almanya haberleri, BUDAPEŞTE 7: Dans musikisi, 18: Selen orkestrasl. 19,10: Çiğan orkestrası, 204: Wağnerin © “ perası, 23,3: Caz havaları, 2405: Haberleri PRAG YhlS: Kuartet, 1946: Kazak orkestra 2010: Bronodam maki, 2035; Kuartet, 24: Konset, 2120: Bratislâvdan maki, 2239 Piâk neşriyatı, 22,45: Bronodan nakil. — Ne derdim mi var? Hangi birini söyliyeyim?.. Tunçayım öldükten sön- ta bütün işlerim altüst oldu. Dükkâz- daki çırağım. kaçtı.. yerine bir başka çırak bulamadım. İş çıkaramıyorum.. kazancım azaldı.. sıkıntı çekiyorum. Bütün bunlardan başka geceleri de ıstı- rabim var... Maya şaşkın şaşkın Taneri VİYANA 4 bakıyordu: Ye Gi 1935: Opera, 22; Hafif orkestra, 2710 — Bu nasıl ıstırap? dedi. Yalnız ge | 999” ç celeri mi seni buluyor? Taner dudağının ucile gülerek ce- vap verdi: — Evet, Mayal ıstırabım, gece o « İunca başlıyor. Yatağıma giremiyo - rum, Uyku uyuyamıyorum.. — Anladım. anladım. uyku ilâçı| Öğle neşriyatı: Bi almağa geldin, değil mi? 1230: Plğkla Türk musikisi. 1250 Ha — Hayır. Uykum vaz amma, göz -|dis 1305: Muhtelif piâk neşriyatı. Kasa ve maa rg görmeğe başlıyorum. ronferdms, 19: — Ne dedin? Korkulu le söy emo Ka b va örüy, > » Türk musiki heyeti, 20,30: Bay Ömer B” rm debi ya li inle” Gİ ekini tra geyiğin görüyorum. İTürk- mwsikiai ve halk şarkıları, saat göle doğru uçmağa başlıyor. düşme- 1115: Orkestra, I)l0: Ajans ve borsa 23 mek için korku ve heyecan içinde tit-|berleri, 2236: Plâkla sololar, opeta ve ret parçaları, X >> TAŞ: Operet, 19,20: Şarkılar, 1948: O“ pera musikisi, 20,15: Senfoni kanser, 2230 Kösa temel, 22,43: Dans plâklar. Yarınki Program 6 « Şubat - 937 - Cumartesi İSTANBUL